Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
* 715 EYLÜL — 19309 - & - m'man ınsanları arasında |10 î”a”î L. Busech ©* .['Gorillerle dolu, İ "Üğzimiz ormandan — en çok İ | Güş eden Hanstı. O bir deli- »h *aDtiğrmızi ve buralara canlı : ı" girmenin kabil olmıyacağı- h_ h Gdiaya ' başlamıştı. — Vakia B , IN iddiasını pek de boş bul- Otdum, Her ne kadar Afrika- İ Sitaklarına hayli zamandan: ; hemen tamamile alışmış ol- Oluz ve her birimiz » güçlü y etli insanlar — bulunduğumuz (© Sitakta ağaçların ifrazatile SI âdeta ağırlaşmış — olan bu ha lda on beş dakika bile de- ; !bir yürüyüşe tahammül ede İ Yduk. l! l-kıde bir solümağa başlıyor, â- . Süsüz kalmış bir motör gibi b bire, beyinlerimiz — kızıyor, . ak, deli gibi bağırmak his- ” İb düyuyor, o vakit bir müddet K, T h&""enneye mecbur oluyorduk. " €ket versin Bazara — (Dal: OK 38 dediği bir ağaç meyvesini | Öğretti. | L | Ağaç bu civar —ormanlarda KİK bulunuyor. Portakal — bü: -*' ü_ğünde dikenli — bir meyvesi kl bu dikenli kabuğu kırılınca h 0 buz gibi bir su boşanıyor- SB“ su hem içiliyor ve insana ,, Dir serinlik veriyör hem de Ch , Tn buz gibi serinletici su- Ku .h Sik sık başımızı yüzümüzü î'" D rahatlıryorduk, A (h. Unla beraber bu halde yola # İye, edemiyeceğimizi — yavaş O, S aklım kesmeye başlamıştı. " Pa © bana deriti bir yeis — veri- # (p Fakat bütün bu — müddet V ; 3 bol bol yiyecek verdiği- lîln bu sefer pek memnüun gör y Su Bazutonun bize — ikide (l Müstehzi nazarla bakıp gül- Nğ' farketmiştim # |W AYet bu adamın bu gülüşle- * |h , Banidar bulduğum için Bi ; ğğü]e herifi istintak ettim. İ Siz dedi, böyle öleceksiniz! yi M “?dan öteye bu yemiş suyu- -| ?& gidilemez ki! eqıîeki ne yapacağız? 'xmdü: : İ; Hî::ada' başka şey vardır! de- N bilmiyen bu ormanlara O ©, ve vardır? yW Bük | 4 i görillerin ormanlarına €N evvel bir küçük göl var- girip yıkanacağız! On- , TOnra sıcağı duymazsınız! (B Puradaki goriller de - öyle la *«Evyelâ bu göle girer, on- e%nra ormanlara girerler! fanın söylediği bu göl ev - h_“f'a inanılmıyacak ve yine Egtîga Sinn Fein şeflerinden hğ* Tönoy ve Alber Klengar - %'İî erinde iki kişi beklemek. %y; Beni Müntvel isminde bir Ü %k'm çiftliğine götürdüler. Bu N kl Bek sapa bir yerdeydi ve E şlç.,:ğî:ll'enleı*ıı: göre, polisin be. ”% aramak aklına bile gel- Na -“_!rîzı'-'bir ihtiyat tedbiri olarak K Siltlik sahibine Amerika - ı îhq =?n bir İrlandalı diye tak. : :Vı— iler ve Sinn Fein partisi - &îğhtaç İrlandalılara veril. &, (© Amerikadaki İrlanda - _A,te*üâtmdan para getirdi - ö » Sölediler. Bu sonüncü YÜ İuyy Va heyecanlı bir şekilde İN Si Beni İtlandaya getiren ça r ge_mişinin süvarisi, Os - — hareketinden evvel ken. “TE ni e b «tanım Cuanik dediği ta koca — dudaklarile tek- | yalını vühşiler aurasında gyeçirmiş bir Alınan se“yahi cehennem gibi -Sicak ormanlara yaklaşmıştık gelmişti. Fakat hakikatin hiç de öyle olmadığını anladık. Zira Bazutanım yüzü değişip de haline dehşetli bir heyecan ârız o. mıya başladığı zaman herifin ka. lın dudaklarını boru gibi bükerek boğuk bir sesle: — İşte Cuaniklerin ormanları - na geliyorüz!., - Diye bağırdığını işittik. Bazu - gorillerdi Doğrusu geçtiğimiz ormanların i- ri ve cilâli gibi parlayan yılanla. rı ve gittikçe ağırlaşan boğucu ha. vası bizi hayli bitap düşürmüş - tü. Gorillerin ormanlarına vaklaâş- tiğimiızı anlayınca hepimiz şiddet le heyecana düştük. Bazuta iki ta- raflınma bakına bakına bizi şimal istikametine doğru götürdü. İşte orada hakikaten Bazutanır söylediği gibi küçük, fakat gayet korkunç bir gölcük gördük. Bu gölün rengi siımsiyah, suyu adeta katran gibi koyu, üstü sazlıklar ve köpüklenmiş, taaffün etmiş yö sunlarla doluydu. Bazuta heyecanla parmağını u. zatıp bu acayip su birikintisini göstererek: | — İşte göl!.. Buraya girip yı . kanacağız! O vakıt hiç sıcak duy- | mayiz!.. Dedi, hayretle biribirimizin yü - züne bakışıyorduk. Bu ne de - mekti? Böyle esrarlı göl olur mu? Fakat Bazutanın — tereddüt et: meden göle girip boğazına kadar köyu suların içinde yütüdüğünü ve başını da daldırıp dışarı çıktı. ğınr görünce birer birer cümlemiz girmeye mecbur olduk. Filhakika gölden çıkınca bu ga- | rip esrarını derhal anlamıştık. Bu gölün sulatında gayet çok miktarda ve kuşların tüylerinde bulunan yağlı bir madde vardı. Malüm olduğu Üüzere bu madde serafinin bir nevidir ki, soğuğa ve sıtağa karşı gayri hatsatır. Göle girip çıkınca bu madde bütün vü- cudumuzu ince bir zırh kaplıyor ve hemen donarak adeta serin bir zırh meydana getiriyordu. Aynı zamanda bu gölün suyun. daki mürekkebatın içinde insana serinlik veren ve susuzluğu gide . ren bir madde olduğu da muhak- kaktır. Zira o gölden çıktıktan — sonra hemen bir hafta müddetle asla su- suzluk hissetmemiştik. (Devamı var) Nakleden: Fethi KARDEŞ disine verilmiş olan talimatın hi- lâlma, Hovth - Head önünde do. laşan bir İngiliz torpidosuna tor- pil atmıştı. Torpil hedefine İsa . bet etmedi ve torpido hemen mu- kabeleye geçti. Az kalsın batıyor. duk. Top seşleri, sahildekilerin dik- katini çekmekten hâli kalmamıştı. Sahilde bulunanlar arasında da - bilâhara öğrendim . çiltlik sa- hibi Cim Muntyvel de vardı. Bir Alman denizaltı gemisinin sahi. le bu kadar yakın gelmekten maksadının her halde istaköz av- lamak olmadığını düşünen kur - naz ihtiyar, bir kâya arkasına gizlenerek olüp biteni seyre ka « rar verdi ve benim akşam karan - | hğında karaya çıkarılışımı sey . retti. Bu sayede, çiftliğine gittizim İnsiz » TeT Te ; HABER — Âkşam Postasi * ç Lig maçlarına hazırlık olmak üzere Galatasaray - Beşiktaş ta- kımlarımız bu pâzar arâalarında hususi bir karşılaşma yapmaya karar vermişlerdir. Ötedenberi bu iki kıymetli ta. ktmımızım maçları taraftarları a: rasında merak ve heyecan tevlit eder. Galatasaray takımınm kadrosü yaptığı iki fece maçında aşağı yukarı belli olmuşsa da Beşikta- şin bu hazırlık maçma nc kadro ile çıkacağı henüz belli değildir, Maç Şeref sahasındadır. Maçm sâaati 16 olarak tesbit edilmiştir. âece maçlarının heşincisi bu ak$am Pera - Şişli Arasında yapılıyor Gece maçlarımnın — beşincisi bu akş$am sâat 21 de Taksim stadın. da Şişli ile Beyoğluspor takımla- rr arasında yapılacaktır. Ötedenberi taraftarları arasın' da daima merak ve heyecan tev. lid eden bu iki takımın karşılaş- ması herhalde çok zevkli ve en- teresan olacaktır. Bu gece karşılasacak olan an- anevi iki rakib, resmi teşkilâta girdiklerinden bu maçtan sonra artık bu iki takımı bu gece göre* ceğimiz kadrolarile bir hayli müd det görmek kabil olmıyacaktır, Çünkü bu iki takım resmi teşki. lât harilendeyken birçok eleman larr tesmi teşkilâta dahil klüble- re mukayyed ve bhir kısmı da ec- nebi tâbiiyetinde — olduklarmdan yeni mevsim lik maçlarında bu e- lemanalr yer. alamıyacaktır. — İki takımım da muvaffak olma" larını temenni ederiz. —— Matbuat takımı - Galata- saray tekaütleri de karşılaşıyor Yarm Şeref stadında yapıla - cak olan Beşiktaş . Galatasaray maçmdan evvel Matbuat takımı ile Galatasaray tekaütleri de karşılaşacaklardır. Bü müsabaka saat 14 de yapılacaktır. —— Kongre Rümelihisar idman tibi umumiliğinden: 24 eylül 939 — pazargünü saat 9,30 da senelik koöngremiz oldu- ğgundan azaların o gün klüp bina- sında bulunmalarını tebliğ ederiz. birliği kâ- I zaman beni derhal tanıdı, fakat bir şey belli etmedi ve söylemedi. Biüğkis çok iyi muamelede bulun- du. Büu sebeble çiftliğe, içimde hiç bir şüphe duymaksızın yerleştim ve orada gördüğüm dostça kabul- den cesaret alarak biraz evvel bah- settiğim iki ihtilâlci reisi — ile sık sık buluşup kendilerile uzun uza- dıya görüştüm. Bir akşam, civarda yaptığım bir gezintiden döndüğüm — sırada bir ağaca bağlı iki beygir gördüm. Biraz ötede de çiftlik — sahibi bu beygirlerin sahipleri oldukları an- laşılan iki süvari jandarmasile ko- nuşmaktaydı. Ne olmuştu? Bunu — öğrenmek lâzımdı. Çiftliği çeviren çiti siper alarak onlara yaklaştım ve din:- ledim. Cim Müntvel, ayni — zamanda hem partisine, hem de misafirine ihanet etmekteydi. Jandarmalara üzerimde çıkacak bütün — parayı kendisine bırakmaları şartile beni teslim etmek teklifinde — bulunu- yordu.. İtiraf ederim ki müthiş — kork- Di l bi lr çe gae — yi L Mf R M ' K z & T TEĞMRNE n Ve T e y Y * G SAA Y OOT GN ÇA SA G E, # Galatasaray - Beşiktaş Yarın karşılaşıyor Her iki doöst klübümüzün ta * krmlarmın da muvaffak bit oyun göstermelerini bekleriz. Protesyonel seroesi güreşler Profesyonel serbest güreş mü- sabakaları yarm saat 15 de Tak- sim stadımda yapıalcaktır. Son zamanlarda büyük bir rağ. bet gören güreşlerin bu son haf tasımda da çok enteresan karşı- laşmalar vardır. Geçen pâazar hakemin acelesi yüzünden — neticelenemiyen —Al- man Vili Marn - Tekirdağir gü" reşinin revanşı yarın yapllacak- tir. Mülâyimin sert hareketleri yü- zünden kıymeti hakkında bir fi - kir edinilemiyen Rüs Skoropoftf da Dinarlı Mehmetle güreşecek - tir, Çok sert ve çetin bir güreşçi olan Habeşli Kasım Tafari, ken- disi gibi sert güreşen Mülâyimle karşılaşacaktır. Bu güreşin her- halde çcok zevkli ve heyecanlı ©* lacağt tahmin edilebiilr. Molla Mehmet de geçen hafta. lar mağlüb olmasına rağmen çok teknik bir güresçi olan Siko- viçle karşılasacaktır. Alman güreşçi Villi Marn bu pazar Tekirdağlı Hüseyini mu- hakkak yenecceğinden bahsetmek" tedir. Diğer taraftan Tekirdağlı Hü. seyin de yarınki güreşi muhak - kak kazanacağından bahsetmek- tedir. | Bütün güreşçilerimize muvaf * fakıyetli birer maç yapmalarmı temenni ederiz. - İzisi tum. Fakat dinlediğim muhayere- Spnr sahaları için yeni bir talimatname Ankara, * (Hususi) — — Futbol maçları esnasmda vukua gelen müessif hâdiselerin Önüne geç. mek üzere beden terbiyesi umum müdürlüğü tarafmdan yeni bir talimatname hazırlanmıştır. Bu gibi hâdiselerin daha ziyade sa - halarm uygunsuz olmasımdan ile- ri geldiği anlaşıldığından yeni ta- limatnameye bilhassa bu bakım * dan bazı mühim maddeler konul. müştur. Bu arada inzıbati ve sıhhi tedbir ve şartları ihtiva et- miyen, seyircilerle oyuncunun ko- laylıkla ihtilât etmesine meydan veren yerlerde maçlar sahaya se- yirci almadan yapılacaktır. Spor sahalarmım haiz olacakları asgari şartları gösteren bu talimatnamo kat'i şeklini almıstır. nin devamı biraz su serpti. Jandarmalar — çiftliğe bir ihbar üzerine değil, sahilde devriye gezerlerken tesadüfen uğramışlar- dı. Şu halde benim çiftlikte oldu- ğumu Muntvelden başka —ancak bu iki jandarma bilmekteydi. Benim yerimde siz Almanyada ayni vaziyette bulunsanız ve öl- dürmek ile öldürülmek — şıkların- dan birini tercih zaruretinde kal- sanız ne yapardınız. Ben tereddüt etmedim. Cebim- den tabancamı çıkararak ateş et- tim — ve biribiri — arkasına Cim Müuntvel ile iki jandarmayı öldür- Birkaç dakika sonra kendilerile daima temas halinde bulunduğum iki ihtilâl şefi çiftliğe geldi ve bar na, sizin İrlandaya gelmek üzere olduğunuzun Dublinde şayi oldu- ğunu haber verdiler, Her ikisi de endişedeydi. Havadis filhakika fenaydı. Çün- kü sizinle mücadeleyi memnuni- yetle kabul edecek adam yoktur. Ancâk havadis ne kadar fena o- lursa' olsun, onları ölülerin bulun- duğu yere götürürken — verdiğim havadis kadar fena değildi. Endi-. (Baş tarafı dünkü sayımızda) Genç kız kollarını ağıt — ağır sallıyarak kuşları ürkütmek is - tedi; halbuki onlar büsbütün yak laşıyorlardı. Ansızın, kırbaç şak. layışına benziyen bir silâh sesi işitildi. Genç kız, korkusundan gözlerini kapayıp kulaklarını tı. kamıştı. Çalıda kuş yoktu, Her halde kurşun boşa gitmişti. Başlarını kaldırınca, çamların arasında ha- leli bir ay gördüler. Etrafında, galiba, tabancasından ürken bir küş fırıil firil dönüyordu. Sonra, çalrları iyice araladılar. Basılmış karlar üzerinde küçük bir yığın haline gelmiş bir kuş gördüler. Liseli: — Ölur şey değil yahu! Diye bağırarak kuşa doğru koştu. Kendilerine asıl lüzumu olan geyleri bırakarak bir takiım ma . nasız işlerle vakıt geçirdiklerini hissediyorlardı. Genç kız, henüz vücudu soğumamış kuşu muaye. ne ederek sordu: — Âcımadınız mı buna? Genç kızın dişlerine, boynuna sarılı kürküne, karlara gömülü küçücük ayaklarına baktıkça he- yecandan liselinin dişleri biribiri ne vuruyordu. Cebri bir tebes . sümle: — Katiyen! dedi. — Vah vah... Bakınız elleriniz kanlanmış. Genç kız küşü ağacın üstüne koydu ve bekliyen. soran bir na. zarla gözlerini liselinin gözlerine dikti. — Veriniz elinizi; karla te - mizliyeyim. Liseli elini uzattı. Ay çamların arasında «Kaynalaş. mış, zirvelerin gölgesinde kalan karlar külrengi bağlamıştı. Ay. dınlık yerlerde ise elmaslar pi - rtıldaşıyordu. Ayaz gittikçe ârtı - yordu. Genç kiz ansızın kalktı. — Ha, sahi, biz ne diye burada oyalanıp duruyoruz? Şimdi arka. | daşlarımızı kaybedeceğiz. Hay . di, çabuk gidelim! ; Tekrar elele vererek skilerini süratle sürüklediler. On, on beş dakikalık &v zaman geçti. Genç kız: — Durunüuz, dedi. Galiba biz büsbütün başka bir yere gidiyo- ruz. Burası neresi,. İşt: bir adam daha... — Yok canım... Dosdoğru gi- diyoruz. Görmüyor musunuz, ba. kıniz meydandan yokuş aşağı bir yol iniyor. İşte oradan dereye çı. kılıyor. Yalnız, biz farkında ol- mıyarak hep sola gitmişiz. Genç kız durdü; şaşkın şaşkın etrafina bakındı. Meydan, sessiz kalın bir kar tabakasile örtülüy- dü. Ay sanki tamamile geceye hazırlanıyormuş gibi, — başlarının üzerinde büsbütün parlaklaşmış, çamların arasındaki gölgeler da. hâ koyu ve daha vazıh bir hal al. mıştı. Meydanın bir kenarında kar yığımları arasına gömülmüş tek pencereli siyah bir kulübe... Karlı, tombul damında hep be - yaz ve mavi pırlantalar pırılda - şıyor... Ölü bir sessizlik... Genç kız, artık yapmacık hissi ni vermiyen hakiki bir endişeyle yavaşça sordu: — Ay, siz beni nereye getirdi- niz ?.. Haydi geri dönelim. Fakat, liseli, garip bir nazarla genç kıza baktı. Kolundan tuta- rak ileri çekmeğe başladı. — Haydi, gelin şu kulübeye bir kere bakalım. Acaba içerde ne var?... Ne olur, bir dakikacık. Genç kız bir koca adım attı. Fakat kulübenin önünde kati bir kararla ayak direyerek elini elin. den kurtardı. Liseli skisini çıka. rip attı. Sert karların üstünde yürüyerek kapıya geldi ve başı- nr eğerek karanlıkların içinde kayboldu, Bir dakika sonra, sesi kulübeden işidiliyordu: — Ah ne güzel! Allahaşkımıza hiç olmazsa pencereden bakınız. Benden bu kadar korkacak ne — Hayır, sizden korkmuyo - rum, Yalnız, istemiyorum. Hay. di gidelim, geciktik. — Vallahi buradan mehtap öyle enfes görünüyor ki.,, Adeta efsanevi bir şey!... Genç kız? — Mademki gelmek istemiyor sunuz, ben yalnız başıma gidi « yorum, dedi, Sonra, karları gıcırdata gicir- data pencereye yaklaştı. — Neredesiniz? Bu sırada, gözleri, ansızın öy- le korkunç, öyle füsunkâr ve öy. le ilâhi bir güzellikle yeşil kr « vılcımlar saçan ve semayı baştan başa yararak düşen bir yıldızla kamaşıp karardı ki, dehşetler i - çinde, avazı çıktığı kadar bağı - ra bağıra kendisini kulübenin i . çine atrverdi. Yarım saat sonra, yine meh . tapla yıkanan meydana çıktılar. Ve kendilerini çağıran seslerin yükseldiği dereye kadar hiç bir xelime konuşmadan yürüdüler. Süheylâ Şefik şeleri büsbütün arttı ve en fena ihtimalleri mevzuubahs — etmeğe başladılar.' Kendilerini — elimden geldiği kadar teskin ettim ve mak- tullerin cesetleri ortadan kaldırı:- linca izlerinin — bulunamıyacağını anlattım. Bizden birkaç adım önde giden Con Doronog birden sordu: — Üç kişi öldürdüğünüzü söy- lemiştiniz değil mi? — Evet, bu sual neden? Eliyle işaret ederek cevap verdi: — Çünkü ben iki ceset görüyo- rum, Üçüncü maktul ne oldu? — Ne diyorsunuz? Koşup baktım. Dediği doğruy- du. Jandarmalardan biri — orada yoktu. Etrafıma şaşkın şaşkın bakın- dım. Islak toprak — üzerinde taze ayak izleri ve orada —burada kan lekeleri vardı. — Jandarmalardan biri yaralı olarak kaçmıştı.Kurtul duğu takdirde beni — yakaltacağı muhakkaktı. ' İzleri takip ederek — yürüdüm Önüme gelen çiti bir sıçrayışta at- ladım..Elli metre kadar ötede, jan darma, çamurlar içinde sürünerek suğaklaşmağa ,çabalıyordu. — Sevin: S ÜYYT YU L dK dim, kurtulmuştum. Jandarmanın yanına koştum ve hayatım, üzerime verilen vazilede muvaffak olmam onun susmasına bağlı olduğu için kulağına — sıktı- ğım bir kurşunla işini bitirdim. * Casus sustu. Ceyms — Nobodi, bu korkunç cinayetin ses çıkarmadan, ölü gibi sapsarı, hiddet ve nefretini izhar etmemek hikâyesini — için kendisini güç tutarak, dinler — mişti. Lâkin onun yaptıklarından âdeta iftihar duyduğunu anlayın- ca sabrı taştı. Hiddetten titriyen bir sesle: — Fon Brand, dedi, macera do- lu hayatımda ben çok katil gör- düm, Fakat sizin gibisine rastla- mamıştım. Siz adam — öldürdüğü- nüz için vicdan azabı bile duyma- | dıktan başka cinayetlerinizle ifti- har ediyorsunuz. Yemin edezim ki eğer hayatını" zi bağışlayacağıma yemin etme- miş olsaydım sizi dışardaki ahali- ye hiç teredcüt göstermeksizin teslim ederdim. ı Casus omuz siikerek cevap ver- diz , (Devamı var) 14