Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
* Tet | Bu harp durdurulamıyacak mı ? * Yazan: M. DALKILIÇ B Deniyor ki: İ — Artık iş işten geçmiştir. Bu harp durdurulamaz. Hiç - j bir ümit kalmamıştır. Sonuna kadar gidilecektir. Vğ Zira İngiltere boyun eğmedikçe Almanya z sulh kabul | edemez ;Almanya boyun eğmedikçe — İngiltere sulh kabul . Binaenaleyh, iki taraftan biri bitaplıktan boynu kendi - - Ş liğinden sarkıp eğilinciye kadar harbin devamı çaresizdir!.. X Baylar! Çıldırmışlar dünyasında mıyız? y Eğer değilse, medeniyet — çıldırmamışsa, bu harp be- a hemehal — durdurulacaktır. Mucize lâzımsa, mucize — vukua ! gelecek, fakat durdurulacaktır, durdurulması lâzımdır. Çün. : 'i kü durdurulmazsa bütün cihanı saracak, medeniyet kanlar Niçin?. Medeniyet bu kadar câni midir?. Buna asla inanmıyoruz. | %îğağugae[ğğ ŞE | VAKIT — Asım Us, bugün İtalyar bitaraf- hğmın Almanyaya yaptığı hizmeti duzun, uzün anlatarak Müusolininin Makyavelin hakikt bir torunu ol- —duğunu söylüyor ve İtalya siyase- /“tini şöylece izah ediyor: — “İtalya, İngiltere ile Akdeniz an- : aşması yapıyor, bundan — sonra —Arnayutluğu işgal ederek Akdeniz de vardır. Bakalım hâdiselerin tea kubunda deveranın aynası ne suret gösterecek.,, YENİ SABAH nutkunu mevzuubahs ederek ÂAl manyanın Versay — muahedesinin haksızlıklarına isyan ediyoruz di: ye başka milletlerin istiklâl ve hür: muş olmuyor! Almanya ile askeri ittifak yapıyor, Almanya harbe gi- |Tiyor, İtalya bitaraf kaldığı halde hem Almanyayı memnun — ederek askeri ittifakı muhafaza — ediyor, — hem de bütün dünyaya karşt sulh- u olarak görünüyor!,, mesinin haksızlığımı, bir “Camaüf lage,, makamında kullanıyorlar. Bu görüyor. İçlerindeki hırs ve teca- vüz galeyanlarını onun altında giz: liyorlar. Maksatları, kendilerine yapılmış bir haksızlığı sadece tar mirden ibaret değildir. Böyle bir mazlümluk manzarası altında or:- taya çıkıp sempati — toplamak ve hakimiyet emellerini tahakkuk et- tirmeyi kolaylaştırmak -istiyorlar. ON — M. Zekeriya Sertel — bugün Al- — anyanın yıldırım harbi nazariye- nin suya düştüğünü, Hitlerin bü- - Üün tahminlerinde aldandığını, İn- /| giltereyi harbe girmez — zanneden Almanyanın İngiltere harbe girdik: “ten sonra uzun bir harbe dayana: mıyacağmı söylüyor. Harbin bil- “hassa uzun sürmesinin İngiltere ve Fransa için çok faydalr olacağına işaret eden muharrir Hitlerizm yr kılıncaya ve dünya huzur ve rahata kavuşuncaya kadar sulh cephesi- nin — silâhları bırakmıyacaklarını kaydediyor. Ankarada bava hücumu tecrübeleri Ankara, İl — Şehrimizde' ya- pılacak passif korunma tecrübe, leri için bütün hazırlıklar tamam lanmıştır. Tecrübede vazife ala - cak ekiplere ve polislere halke - vinde açılan bir kursta vazifele- ri öğretilmiştir. Ankara hava hiL cumunu her an beklemektedir. — Akay vapurlarında pa- so tasarrufu yapıldı Münakale Vekâleti Deniz - yolları idaresinin limandaki va- purlarına ait pasoları azaltmış- tır. İstanbül belediye reisi ve va. H ile muavinlerine, vapurların işlediği mıntakalardati kayma - kam ve nahiye müdürlerine, em- niyet müdür ve muavinine birer paso verilmiştir. Diğer pasolar sahiplerinden geri alınacaktır. CUMHURİYET — Yunus Nadi “İtalyanın bitaraf- hığı,, başlıklı yazısımda İtalyanın bitaraf kalmaktaki arzularının se- beblerini izah ederek diyor ki: - *İtalyanın bitaraflıkta ısrar eden bir cephe olmasını biz realist bir siyasetin en zaruri icabı olarak gö Tüyoruz. Hem böyle bir — hareket tarzında harbi kısa kestirmek su Tetile sulha ve insanlığa hizmet et: ııı fazileti gibi şerefli bir vaziyet- n-ıııı:a Bi | künet, vücütlarında ürpertili bir | yorgunlukla uykuya dalarlarken; “| Zeynep, yarı kapalr dudaklarının arasından, Âlinin kulağına fısla: dı: — ÂAli gebeyim!.. | ’(ııan. CAHILUÇUK ". d j a kadının vücudunda kendinden bit Bir aralık, saçlarında bir elin | parça bulunduğunu duymak, onu dolaşuümı hissetti. Bu dokunuş | ta yüreğinden sevindirmişti. Uy- — ruhunun içini kaplayan ucsuz ka- | kuva dalmak üzere olan Zeynebi — ranlıkları eritiyormuş gibiydi. kollarının arasına alarak — sıikti. — — Haydi üzülme Zeynep... | Hayatının büyük sevinçlerinden Tanrı ne dediyse o olur... . birini tadryordu: — Alinin sesi, saçlarında dolaşan — Zeyneb yavrum — Zeyneb.. cele tutunarak birleşiyor, Zeyneb' | İki gözüm Zeyneb... Ceylânım |düştüğü azap derinliklerinden çe | Zeynep... kip çıkarıyordu. | — Yüreğinde kabaran sevinç bo-- — O gece yatakta, ikisi de tiç v | Gazını tikiyor; hıçkırık olan sesin yumadılar. Zeynep başını — Ali de titriyordu: fin göğsüne saklamış. Alinin par- — Hemen nikâhı krvarız Zey- K akları, bu başın yumuşâak saç | nep'!.. Çocufumu piç edemem... larını yorulmadan okşamıstı. Yarından tezi vok kâletları askı — Sabah gün doğarken, karanlık- | ya astıracağım! : — lardan siyrılan ruhlarında bir sü- Zeyhep, Alinin kolları arasında, 'I' ş e ; Hüseyin Cahit Yalçın Göringin | statül v bosuğyor, fükat gene rıyetlennı y'ılî:mak_ istediklerini söylüyor ve diyor ki: tı ngiltere ile olan anlaşması bozul- ğ “Almanlar Versay muahedena | onların elinde bir perde hizmetin | Ali, birdenbire ayıldı. Sevdiği | | Alinin karısı. önün , anası olmak, aklının alamıyacağı HABER—AkşamPomm ”Semplon,, yolcularının anlattıkları ITALYANLARIN TÜRK YOLGULARA MUAMELELERİ BİRDENBİRE DEĞİŞTİ Harbe girmiyeceklerini, bu vaziyette Türkiye- nin de bitaraf kalmasını beklediklerini — söyliye- rek — dostluktan bahsediyorlar Bu sabahki semplon ekspresi gene Paristen gelmiştir. Alman tahtelbahirlerinin faali- yetleri dolayısiyle mavın döküle. rek mukabil tertibat alınan Manş denizi — tehlikeli mıntakalardan sayıldığı için İngiltere ile Fran- sa arasında evvelce bu yoldan yapılan yolcu nakliyatı şimdilik kesilmiştir. Bu itibarla vaziyet düzelinci- ye kadar semplon ekspresi İngil. tereden yolcu alamıyacağından trenin şimaldeki Kale istasyonu- na sefer yapmasından vazgeçil- miştir. Ekspresin uğradığı —di. ğer istasyonlardan yolcu — ve eşya nakliyatıntn normal şartlar dahilinde ve muntazam bir şe- kilde cereyanı temin edilmiştir. Fransa ile yaptığımız ticaret anlaşması müzakerelerine işti- rak eden heyet azasından Cum. huriyet Merkez Bankası muame- lât müdürü Adnan Birgi bu sa- bah Paristen gelmiştir. Adnan Birgi, bu müzakereleri müteakip Fransız ve İtalyan hükümet Bankalariyle ehemmi . yetli temaslarıda bulunmuş — ve bu memleketlerle ticaret işleri - mizin daha iyi yürümesi için ted- bir alınmıştır. Yolcuların izahatına göre, Al. - manların Lehistana tecavüzün - den evvel harp aleyhtarr olan Fransızlar şimdi memleketlerinin korunması için harbi yegâne ça- re sayıyorlar ve düşmana karşı bütün — kuvvetleriyle harekete germiş bulunuyorlar. Pariste resmi vazifesi olmryan bütün kadın ve çocuklar tahliye edilmiştir. Şimdiye kadar Al. man tayyareleri Parise dört hü- cum yaptıkları halde bir bomba bile atamadan geri dönmeğe mec- bur olmuşlardır. Fransızlar — huduttaki fev- kalâde tertibat sayesinde daha tayyareler huduttan geçerken Parisi tehlikeden haberdar et. mişler ve böylece yarım saat ev- vel tehlike vaziy#tini —öğrenen halk tayyareler gelmeden sığı- naklara — gizlenmiştir. Fransız askeri makamları, bomba ata - cak kadar yaklaşacak olan düş. man tayyaresinin muhakkak dü- şürüleceğini temin ediyorlar. Bu itibarla Paris en emniyetli yer- lerden sayılıyor. analığın kadın kalbine — verdiği sonsuz gururu duyüyor, erkeğine tattırdığı sevincin genişliğile ba- şı dönüyordu. Gözlerinde yaşlar belirmişti. Vücudu sarsılmadan, yüzünün süküneti bozulmadan ağlıyordu. Bu göz yaşları kırık hayatının" bütün kirlerini, acıla- rını yıkayor, vücudunda taşıdığı varlık, göze görünmez bir ışıö gibi | yüreğine doğuyordu. Parlak, canlı - bir ümit sıcaklığı onu sarmış, korkuları a- cıları, üzüntüleri uzak gerilerde, silik ölü gölgeler halindea kalmıştı. Gönlünde Ali için duyduğu sey- gi, taze filiz vermişti sanki.. İlk güneş ışıkları yüzlerine vu- runca, sabaha kadar uyumuaş gihi diri, ve v—aglam dözeklerinden kalk tılar. Zeynebin mahm'ır yüzünde bar gn bir saadet ışıfı — yanıvordu. cocuğunun Fransızlar, Almanları — mağ- lâp edeceklerini muhakkak gör. mekle beraber bunun ancak uzun sürecek bir harp neticesinde el- de edilebileceğini teyid ediyor - lar. Fransızlar İtalyanın bitaraf kalacağına emin bulunuyorlar. İtalyanlar Türklere karşı müu- amelelerini de tamamiyle değiş. tirmişler, iki memlekctin dostlu- ğundan hararetli suretto te'iset- meğe başlamışlardır. Hattâ mem leketlerinden geçen Türk yolcu lara, İtalyanın harbe girmiyece. ğini temin ederek Türkiyenin 'de bitaraf kalmasinı beklediklerini, zaten Âkdenizde bir tehlike ol- madığına göre, Türkiyenin har- be girmesine bir sebep görül . mediğini iki memleket ticaretinin inkişafına bütün — gayretleriyle çalrşacaklarını söylüyorlar. Bazı yolcuların verdikleri malümata göre, Mareşal Görin- gin Yugoslav ve Romanya hak- kındaki iki memlekette çok fena bir tesir yapmış, Almanyaya karşı asabi. yet ve hoşnutsuzluğu arttırmış- tır. Bunun ilk neticesi olarak gerek Yugoslavyada, gerek Ro- manyada askeri ihtiyat tedbir . leri kuvvetlendirmiştir. Her iki memlekette de, Balkan birlifinin küvvetine büyük bir itimat bes- /-lenmektedir. Bugünkü konvınıyonelle gelenler Harp çıktıktan sonra Alman- yada kalan talebelerimizden 12 kişilik bir kafile bugünkü kon. vansiyonel treniyle memleketimi. ze dönmüştür, Yolcuların izahatına göre Al- manyada halka herşey vesika ile veriliyor. Bir adama düşen, gıda haftada 900 gram et, 90 gram yağ ve bir kaç kilo patatesten ibarettir. Sabun kalmalığından köpürme . den kullanılan killi madde sabun diye dağıtılıyor. Gömlek, çorap ve sair çama - şırlarla elbise ve kundura sarfi- yatır ida tahdit edilmiştir. Her maddenin sun'isi yapılmağa çalı. şılryor. İngilizlerin harbe iştira- ki Almanları çok müteessir et - miştir. Allahtan sonra en çok İngiliz. lerden korkan Almanların kuv- kadar uzaklardaki bir — hayalin yakınına gelmesi; en keyifli za- manlarında bile, içinin derinlikle- rinde kıpırdayan, üzüntü kırıntı- larını yok etmişti. Ali, gidince; Zeynep — akşamı güç etti. Artık kocasını bekliyor- du. ÂAlinin koruyan, affeden kal- bi, Zeynebi birkat daha — tutuş- turmuş, sevgisini — alevlendirmiş- ti. Ali, ortalık kararırken, elinde dolu bir çevre, yüzü gülerek evi- ne geldi. Çevrenin içinde, pazar- dan aldığı çerezler doluydu. On: ları verirken, gülümsedi: — Belki canın çeker — Zeynep. evde bulunsun, daha ne istersen bana söylemekten çekinme... Yemekten sonra, Zeynehin boy nuna, kulpuna kırmızı kürdele ge çirilm?ş bir beşi birlik taktı: - Bu oğlunun armağanı Zey:- 1 NEp:.. tehditkâr sözleri — bu | -N İki tramvay çarpıştı Vatman ve yolcular- dan ikisi yaralandı Dün Şişlide Bomonti tramvay | dürağında bir tramvay kazasi ol. muştüur. Saat 14,30 srralarında, vatman Ferhadm idaresindeki 201 nu . maralı Şişli . Beyazıt arabası du- rak yerinden hareket etmek Üze. reyken Şişli tarafından yokuş a. şağı inen vatman Hüseyinin idare sindeki 151 numaralı Şişli - Tü. nel arabası süratle gelmiş ve frenleri tutmadığı İiçin öndeki tramvaya çarpmıştır,. Vatman Ferhad bu âni çarpma, da böş bulunmuş ve başı camla- ra ve demirlere çarparak ağır suürette yaralanmıştır. Gene öndeki tramvayda bulu. nan yolculardan Muhsin oğlu Yu sufla Receb kızı Hayriye yüzle- r!üidön' yara'zamıtlır ve t-e5 do Şişli çocuk hastanesine kaldırıl . rarşlardır. Tahkikat yapılmakta - dır. Avrupadan dönen talebelerimiz Ebedi Şefin kabrini ziyaret ettiler Son siyasi nâdiseler dolavısile Avrupadan meinleketimize dönen talebelerimiz dün Ankarada cbe- di Şef Atatürkün kabrini ziyaret etmişler ve bir çelenk koymuş- lardır, Carip bir hırsızlık Arkadaşının emanet parasının çalındığını söylüyor Kazlıçeşme iskele hamalları mutemedi Sadık iki gün evvel polise müracaat ederek, — yattığı dükkâna gece bir hırsızım girdiği, ni ve Cemal pehlivan iİsminde bi. rine ait 1080 lira ile kendisinin 350 lirasmı ve 500 lira kıyme - tinde de eşya çalındığını bildir - mistir. Fakat yapılan tahkikatta bu işi Sadığın kendisinin yaptığı kanaati hâsıl olmuş ve arkadaş. larmdan Mustafanın evinde de 1120 lira para bulunmuştur. Sa. ' dık adliyeye verilmiştir. vei maneviyeleri ehemmiyetli su- rette sarsılmıştır. Talebelerimiz avdetlerinde, Yugoslavyada bü. yük hazırlıklara şahit oldukları- nı Yunanistandan geçerken çok misafirperverlik gördüklerini de söylüyorlar. Bugünkü konvınıiyonelle ge- lenler arasında TIraklı iki tayya. re subayı ve iki askeri idoktor, bir Litvanyalı gazeteci de vardır. Zeynep, bir sevinç çığlığı ko- pardı: — Ağzından oglan çıktı. Oğ- lan olacak Ali!... Biribirini seven, — yüreklerin- deki duyguların çeşidi bir örnek olan iki genç, konuşmağa, gelecek günlerin hayalini kurmağa doya- mıyorlardı. — Yarın seninle “Uçan Su,.ya gidelim Zeynep. Bizim köyde ge- be kadınlar, baharda oraya gider murat dilerler. Dilekleri olacaksa kelebek, olmayacaksa — kurbağa görürler. Zeynebin vücudunda bir ürper- me dolaştı: Aliye sokuldu: — Ya kurbağa görürsem Âli? Alinin vüreği feratıtı. Güldü: — Korkma Zeyneb kelebek gö: rürsün... İ VITI Ilıik bir bahar sahbahıydı. Günes çiçekli ağaç'arı, taze vercren topr rağı, altım ışıklı bir ağla' sarmıştı. li EYLÜL — 1929 İDARE EVİ: istanbul Ankara “Pasdb brtmsn: İstanter ZiĞ Taiprof adresi: İstendal YWWM' Nai .;w'ıo- “ABONE! YARTLAAN I İII. B 15 | Genrtik dBKn — SÜMER Ü © üylk 250 » 400 « Üsylük — &nn , :: . t a -l-l.' Düşünceler — EÇEN sefer en bedbin Gı': lar, harbin nihayet alti * sürebileceğini söylüyorlardı: ' Silte sene üç ay sürdü. Bu sefer re üç sene ve daha fazlasını İg almış, ona göre hazırlanmış- yi ler de İngiliz ımpnraıorluğunun'l kacağından bahsediyormuş; ow liz imparatorluğunun kolay yıkılamıyacağını elbelte © da demek ki Almanya da yıllarca vüymeği göüze almış, Bülün bü l alar, tehlitler kuru — birer yâl birer blujf'len ibarel değ'İse, : adamlara, hi şjiri gün ben yaşlaki K devrine tekrar kavuşmaklaft ünü kesmek düşüyor. rıll' Birlakımı mülçhassıslar. elle kâğıt alıp İngillerenih, Pit '“w Ayman yaman iktistlik sütvellerini hesap ed.yu birntimn ancük şyu katla; leceğini kalıyelic suy Kü yü' heşupların, tahrmn nlerin bir “)“,;ı Ü ocluğu ımkâr ellemez? Fakal hiçimi Ha Hukinl küvveileri l*""-*"”'_”..şa sap ellleniyor. Mi ehaşsıslar ©— p kadar nüluslu bir imillet $U asker çıkarabilli. Bir İnsatt köcür yemesi Kızimdır; fulan © lekeiteki erzak da aeak Şü glaf zulnan kâli gel r.,, gibi. Mi ,_3]2 yürülüyorlar; bunlar — Müs uris rü' doğru. Hartp — zamanmıda H6 z'_wa retler, önce hağra göelün yell bit ie kını imkânlar doğuruyor. | ı başlıyan hatp, o İmıküânlar — — öğgr” sinde, mülehassısların '"ı'"ııs”' den çok fazla sürdü. Mülehas$tş , hormal şartlara göre ılım"' , rülüyor. Başları sıkıya gılcn" ç lar ise, o sıklırlıya göre — JÜ? "',x bin ltürlü çare buluyor. göylek e İnsanın gücüne gidiyor ama “de* kımdan harbin, terakkiye, "]l niyete çok hizmeli oluyor. ,n"ı felâketi olmasaydı, Almanyâ çile terkibi. kimyası belki bu kadtf? gaf ri gilmiyecekli: ağaç lıahllĞ“"k İ' biltek yapılabileceğini nnıâm çin, hakiki etin hnlııııııı.lrf"ılşı "ır zimgeliyordu, Bü sefer de kint je€ üskelt'i, y Ve jl w.lu Jafe tüllük l xıîı:ı'ı_ıl'v y neler, akla, hayale — gelme? gkl” şeyler icat edilecek!... Alman h meti, memleket ahalisinint gl telsiz istlasyonlarını dinleti gul' j yasak etmiş; belki onların g masını, yani başka meml den verilen Herz dalaam""::k“a man sınırlarını geçmesini sız kılacak çareyi de buluür. Nurul, w; Yeni vali muavini —— İstanbul vali muavinliğin? ; yin edilen mülkiye müfettişi el uf İnan Konyadan bufünı gelecektir. ııım—ı—ızmmmı' Bahçelerde keyifle öten lar, dallarda cıvıldaşan a7 ağaçlardaki çiçek balına koiîw, rıların uğultusu, akan M sesi, elele vermiş, hep bir ilkabhar türküsü okuyol' lardi. yor Zeynep, bir yolu mavi, blr il'[ lu sirma çubuklu gezi —€ Alinin şehirden getirdiği, P4 9'& topuklu kunduralarını saçlarını üstü işlemeli bir tüiîınmi le sardı. Boynunda i kollarında altın bıleııklel'i köyün en güzel kadını olmuş bl' Ali, beyaz başörtünün â€7 baku rtaktığı yüzüne uzün - uzun düî — Kız Zeynep gökten mi tün? Diye başını salladı. Zef;;îî çekik badem biçimli kara £ vurafı karanlık bir kuyunun içine. yür bir ışık parçası gibi parlıyor: rı* # zünün gerzin hatlarında yü üâ rahatlığının — pürüzsüz gül vi vardı. (Arkası var)