Dinlediğimiz Dinliyeceğimiz İ inlediklerimiz. | Radyoda Dinledikl : İ Dinliyeceklerimiz “ Verdi'nin otello'su Shâkespcare'in eserlerinden alınan mevzular üzerine yapılmış operalatdan Otello ile Falstaff, İngiliz edibinin yazdığı piyesler aslına en uygun olanlardır. İki operanın da bestekâr, olan Ver.x bunları arkadaşı Boltönun tercüme edip hazırladığı Jibrettolar ü. zerine yazmıştır. Bolto, Shakespeare'in eserlerini bir opera mevzuu haline getirirken, opera şartlarının müsaade ettiği nisbette aslına mutabık kalmaya çalışmıştır. Halbuki Shakspearin edebiyatta birer ebedi âbide gibi du- “Alman Bülbülü, ismi verilen| meşhur şantöz Erna Sack Holan. | daya gitmiş ve salı © akşamı Hil- versura, konsere teşebbüs etmişler, fakat hepsi bu piyeslerin mevzuu içinde kendile. rine büyük bir serbesti vermişlerdir. Birçoklarında piyesin aslın- daki mevzu hemen hemen tamamiyle değiştirilmiş, bele ince nok- talar hiç kalmamıştır. Bu itibarla, Verdinin Otellosu ile Falstaffı Shakespeare aslı. na mutabık kalınarak operaya çevrilmiş piyesleri sayılır. Otello salı akşamı İtalyanın Torino grupu radyoları tarafın: dan, Sforzesco şatosundan naklen neşredildi. istasyonundaki iştirak etmiştir. Musiki çeşmesine benzetilen bestekâr Boceherini devrinin en iyi viyolonçelistlerinden biri olarak sa- yıldığı gibi, en fazla eser vermiş bir bestekârdır, Kendisini musiki çeşmesine benzetenler ve “musluğunu çevirince büylik bir musi. ki suyu akar,, diyenler olmuştur, Hakikâten, Boceherini musiki tarihinde pek az tesadüf edilen velüd bir bestekârdır. Şimdiye kadar bestelediği eserler dört yüz nov Amerikada büyük rağbet gö. | altmış yedi tanedir ki, bunun içinde yitmi senfoni vardır. Bunla - ren konserler verdikten sonra | çın hepsi de aşağı kıymette eserler değildir ve basit olmalarına rağ- © Avrupaya gelmiş ve çarşamba | men bilhassa tabil melodiler itibarile zengin sayılır. ç akşamı Lucernedeki musiki festi- Boccherininin de, birçok sanatkârlar gibi, sefil ve fakir valind, Toscanini'nin idaresi al | halde ölmüştür. Bilhassa, son günlerinde gerek talebeleri, tmdaki orkestrada yer almıştır. | hocalar; kendisini terketmişlerdi. Pazar günü İstokholm radyosundaki hafif müsiki konserinde Boceherininin Si Maroj viyolonçello konçertosu proğramın en gü- 2el parçalarından birini teşkil ediyordu, bir gerek " Beyaz. kadın. . operası Mevzuu Walter Scott'un eserinden alınmış olan “Beyaz Ka - dın,, Boieldicu'nlin en güzel operası sayılır. Fransız bestekârınn bu operası ilk defa olarak 1811 de temsil edilmiş ve sanatkârın şöh reti bütün Avrupaya bu eserle yayılmıştır. Bununla beraber, “Be- yâz Kadın, dan evvel de Boieldicu memleketinde şöhretli bir bes. tekârdı. Yirmi iki yaşında iken yazdığı bir operada arka arkaya otuz defa temsü edilmişti. “Beyaz Kadm,, bütün musiki dünyasında en zengin ve sevi- len operâalardan biridir. Operanın hususiyetini bilhassa, eserin mevzuunda da olduğu gibi, neşe ile hüznün karışık olması teşkil etmektedir. Boieldicu mevzudeki bu hususiyete dikkat etmiş, mu- sikisine de bu hususiyeti vermi, Opera basit melödilerden ağır © Prağ radyo orkestrasının çarşam. © ba akşımki konserini idare etmiş olan genç Çek orkestra şefi | | Otakar Parik hayet bulur, “Beyaz Kadın,, dün akşam (çarştmba) Radio Paris istasyonu ile neşredildi, Holanda radyolarının meşhur konferansçısı , çi Biliyor musunuz ? 1 — Radyolara tesir eden şimal mağnetik kutbu hangi memlekettedir? 2 -- En cenuptaki radyo is - tasyonu hangisidir? 3 — Hangi memlekette bir Kisa dalga radyo istasyonu dai ma komşu memleketteki bir ii tasyondan nakil yapar ve bu su- retle ikisini farketmek kabil ol. maz? 4 — Aynı dalga üzerinden çalışan iki istasyon biliyor mu- Ş sunuz? 5 — Ankara ile Radio Paris kaç melre üzerinden çalışıyor * Sahne hayatı ile edebiyat dalma yanyana yürümüştür ve sıkı Wir münasebettedir. Holanda tâdyola- rinin meşhur ârtist ve konferans. ran şaheserlerini opera şekline sokmak için muhtelif bestekârlar | melodilere geçer ve nihayet büyük ve renkli bir orkestrasyonla ni. | Ankara radyo- sunda birkaç yanlış... Bugün caz sade bir dans çalgısı olmaktan çıkmış, toplu musiki â- letleri arasında bir nevi band ha- dini alı » Bir çigan “orkestra. cazband da Stra- ni çalabilir, Fakat, çigan sanatkârların çaldığı bir | Mavi Tuna, Straussun bu eserinin ngi bir hafif orkestra tara - fından çalman şeklinden çok baş- ka olacaktır; Onların keman se - sini bir İnletişleri, yayı titrete tit- İrete bir çekişleri, notaların za - manınt kısaltışları var ki, 'çiğan bandının hususiyetini de bu teşkil eder: Beste yine o bestedir, fakat çalış usulü değişince hava da de- | gişir. Cazda, böyle bir hafif veya bir dans havasını havayı çalarken başka bir çalış usulü kullanır. Bu- nu cazdaki musiki âletleri kadar, sanatkârların, çalarken, “kexdile. rinden de bir şey koymaları, te - min ediyor. Caza bu mahiyeti ile, sadece bir oyun çalgısı değil, aynı za - manda bir dinleme çalgısı da sayı. labilir, Bunun için İngilizler bugün caz muşikisini biri dance music, di- geri swing musiç olmak üzere iki- ye ayırıyorlar. Dans musikisi da. ha derli toplu ve muntazam bir musiki olarak yerleşirken swing irticale ve tulüata daha müsakt bir şekil alıyor. Çünkü bir dans havası çalarken temposurtu, dansedenlerin ayakların; şaşırt - mamak için, saniye falso yapmıya- cak kadar ölçülü tutmaya mecbur İdur. Halbuki aynı havayı sade| caz, dinletmek için çalarken, caz çal. ğıcıları heyecanlarına kapılabilir. | ler ve caz musikisini, esasen ilk şekli olan, irticali şekle daha yak- Taştırabilirler. | Burada cazband şefi arlradaşlarını sihirli değneği İle harekete getirebilir. Caz co - şar, notalar sırasından fırlar, yay İkemandan sıçrar - çiganda olduğu İ gibi, Ankara radyosunda İbcakim Delideniz ve ' Ateşböcekleri bize pazar akşamları yarım saat kadar güzel bir swing music dinletiyor- ilar. Çaldıkları parçalar hemen he. men « belki de hep - aynı parça İar olmasına rağmen caz gayet gü zel; hattâ Avrupa istasyonla. nndan çoğunda bulunmayan bir caz heyeti diyebiliriz: hot Jazz (sıcak caz) denilen, tok sesli; yaygaradan ziyade dolgun ses ve tempolu güzel bir caz, Bükreş is - tasyonunun cazmı İstisna eder - sek Balkanların en güzel radyo 17 AGUSTOS — 1939 Çelik neden |! lüzumludur4 Or. G. MA. Medeniyette sanayi İİ lüzumunu söylemek düşmez. Burada söylemek işt8 diğim çeliğin vücudumuza hayatımıza lüzumudur. Onun vücudumuzun için” de me işe yaradığı şimdiki gi bi bilinmeden pek çek ön taydası bilinirdi. Çelik Hapla pek eskidenberi yalnız kansı* denilen kimselere değil, Vİ çok hastalıklara karşi ilâç ol rak yutturulurdu. Bir zama Amerikalılarm Pink hapları diye sattıkları çelik haplarını Ş£” karanların yaptıkları teklâmlar üzerine dünyanın her tarafı olduğu gibi, bizim memleketimizde de hekime danışmaya 1ü” zum görmeden kendi kendine yutanlar çoktu. Şimdi Pink hap” larını modası geçmişse de önun yerine çelikli şuruplar ye Yazan : hut çelikli şarapları gene hekimlere sormadan kendi kendi ŞE, lerine içenler hâlâ çoktur. Insanın vücudu çelik kadar dayanıklı olmamakla ber& ber, çelik vücudumuzun devamlı ve mutlaka lüzumlu unsur lardan biridir, Normal bir adamm vücudunda vasati h€ sapla 7 gram çelik bulunur. Bu da maden bakımından eherir miyetli bir miktardır. Bunun 2.70 gram kadarı kanın içim de, üst tarafı da başka başka uzuvlarda.. En çoğu karaciğer de, sonra sırasiyle akciğerde, dalakta, pankreasta, böbrekle” de, yürekte, adalelerde, en azı da beyinde.. Demek ki adale leri şişkin sporculara çelik pazulu, fikirleriyle hükmeden lere de, çelikten iradeli demek pek tedoğru söz değildir. İnsanım kanma ve karaciğeriyle akciğerine çelikten demek daha doğru olur. Kanda en çok miktarda bulunmasına sebep kırmız gi küreciklertdeki hemoglobin maddesinin terkibinde çelik bw” gi lunmasıdır. Ondan sonra Karaciğerde çokça bulunması dağ bu küreciklerin karaciğerde ve dalakta hasıl olmalarında ileri gelir. Onun için Akciğerden sonra da en çok dalakti bulunur. ğ Akciğerde çokça bulunması da çeliğin vücudumuzda gi mühim işini gösterir. Çelik teneffüs için mutlaka lüzumlü ğ mâdendir, Sadece akciğerlerimizin havadan (aldığı oksije" işin değil bu maddenin kanla bütün nesicler arasına girere$ bütün küreciklerin oksijen alıp teneffüs edebilmeleri için Vücutta çelik ölmüyende tenettüs etmek; yaşamale Kabi e! maz.. Çeliğin vücudumuzda başka işler için lüzumu olsa dİğ onları tabii sormağa lüzüm görmezsiniz: Top için barutu? Yüzumu gibi. Vücudun her gün çeliğe ihtiyacını temin için (y€ meklerde iki, üç santigrâm çelik bulunması şarttır. Yemek “ği lerle gelen çelik günde bir o santigrama düşünce . bilhass# gi gençlerde » derhal kansızlık başlar. Kansızlık ta intana türlü İ türlü hastalık getirir: En başta verem hastalığı. Günde iki, üç santigram kadar çeliği hangi yemeklerd* Şi bulmah?, ii İlkin et yemeklerinde: Fakat en çök sığır etinde, yüzü gi 3 miligram, koyun etinde yarım miligram bile değil, kufU ği etinde bir buçuk milizram.. Karaciğerde daha çok, fakat gen i sığır karaciğerinde yüzde 9 miligram, konunun ve kuzunun | karaciğerinde nafile ararsınız. Farenin karaciğerini yemek mümkün olsaydı, onun yüz gramında 12,6 milizram, yani e© | büyük nisbette bulunurdu. - Etlerin kanı içilirse tabii onlar d ği pek çok, yüzde 52 miligram. - balıklarda ehemmiyetsiz, fakaf istiridyede çok yüzde 24 miligram, Sütlerde pek ar. Çocuklar anne sütünde lüzumu kadi” çelik bulamadıkları için doğarken karaciğerlerinde toplanmı$ olarak getirirler. Tabif, annelerinin çeliğini çekip biriktirere$ Buğdayda çelik varsa da un olunca kepekte kalır, E# mekte az bulunur. Yumurtaonm sarısında, yüzde ancak 8 miligram. - plâvı? İ , pirincinde onu boşuna aramış olursunuz . - Kuru sebzelerde” fasulye ile mercimek yüzde sekiz miligram verirler. Patat& ancak yüzde bir.. Yeşil sebzelerden yalnız ıspanak yüzde 5.5 miligre” verir, Şalgam severseniz onun da yüz gramında 3,5 miligrö”” çelik bulursunuz. — Bir de maydanozdan yüz gram yeyebili” seniz, yüz bin ölçü A vitamini kaynağı olan o mübarek ©* 19,20 miligram da çelik verir. Onun için yemeklerinize müm” kün olduğu kadar çok maydanoz koydurmayı ihmal etmeme” lisiniz, y lar? &st olan Anny Schvitema'da kü » Cevapları çük yaşidanberi hem sahneye, a 1 — Kanadada. hem edebiyata heves etmişti. Rot- 7 2 — Şilideki Valdivia istas.Ş|terdam lisesinden mezun olduk - yonu. tan sonra tiyatroya başlamak is - 3 — Uruguny kısa dalga is - tasyonu Buenos Airesin Belg - rano İstasyonundan nakil ya - $ par, 4 — Uzun dalgada Luksem » burgla Mo:kova 1442 metre ü- zerinden, orta dalzada Brüksel 1 ile Kahire 453,9 metrz üzerin. E den çalışır ve bunlardan Mos - © $ kova ile Kahire daha yakın ol duğu için bizden duyulur. 5 — Son bir tadilâtla Radio Parisde tamamile Ankara rad. $ yosunu delşes: olan 1648 met- reyi kul'anmaktadır. tedi, Fakat anası, babası onun aktris olmasına razı değillerdi. Anay on- ları hiç olmazsa konservatuvar - dan inşa ve ders almasına müsa - ade etmeye razı etti. Sonra müsa- | sahne vazı olan Kommer Kleynle merelerde şiir okumak üzere sah. | tanışmış, onun tertip ettiği tem -| neye çıktı. Bu svretle sahne haya- tına ilk adımını atmış oluyordu. Bunda kazandığı şöhret ve mu- valfakıyet üzerine artık onun ö - nünde açılar tiyatro hayatına aile si tarafından da müsaade verildi. Bir müddet iyi söz söyleme ve inşa ve muallimliği eden Anry Schuitema meşhur bir Holandak cuz heyeti diyebiliriz. Fakat, İbrahim Delideniz ve ar. İ kadaşlarının bu progrümmi Anka“ ta radyosu bize “Şen oda müziği,, diye takim ediyor. Bir kere şu müzik kelimesine işaret etmek isteriz. Ankara rad- kullanıyorlar. yosunun programlarında dâima kullandığı bu kelim:, dilimizdekil Fakat asıl işaret etmek istedi - | musikinin atılıp, hiç lüzumu yok-İğimiz nokta şudur! ” İken, franstzcadaki şeklinin talâf - sillerde rol'almış ve © radyoda gız ge alnan bir başka geklidiri “Ateşbödüklerini. bahsettiğimiz serasii müdürü olduğu zaman-İs “| yi. umumiyetle; tutmuş bir-kelime| programlari hiçbir “surtee oda tasyonun. stüdyosunda “ çalışmaya £ ayalamaz. Gazetelerimizin biras - she ar başlamıştır. ani YUN Mei musikisi değildir. Buna gen giletsiı Bugün Bayan Any Seliuttara | 0 AKK raly m PFOZTA -İlâve ederek bile oda musikisi di - mını neşrederken bu kelimeyi mu yemeyiz. “oda musikisi, denilen jbafaza etmekle beraber, Avrupa parçalar klâsik musiki parçalari - radyolarının programını verirken konferanslarını zevk kai id a; dir, yalnız, büyük orkestralar ye - , kelimenin türkçe şekli ile musikiyi rine küçük plaria — triyolar, Anny Chvi'ama Holandanın en sevilen radyo artis tidir. Herkes onun radyodaki tem- sillerini veya le dinler, Yemişlere gelince, onlarda çelik aramıyacağınız tabiidif” Yalnız, kuru incirin yüz gramında 3, 4 miligra Birde fındıkla, ceviz ve kuru bademde 2, 3, 4 miligram. a — kuartetler, kulntetler... le - “© biribirine refakat eden piyan” hut kemanla, viyolonçello ne nır, Şen oda musikisi, ols# hafif orkestra parçalarına geri” bilir, Bu küiçük dil vE müslki eği ları yanlışları olmasa her bi gö İbrahim Delideniz ve Ari lerinin “sızak,, cazmı daha #” İimleyeciğin e WE. |