12 CEPHEDE, ,(4 TAPU RL HABER'in Tarihihi Romanı: 4 Dik başlı Mevlevi dedesi başından daha dik bir sesle cevap verdi... Evet, kavga adamı değildirier ama, asker kıtlı- ğı baş gösterince böyle yapmak mecburiyetini duy- muşlar, — Alman, Osmanlı, Avusturya orduları boz. gundan bozguna giğiyorlarmış. — Ne münasebet. Tebliği resmiler . Gazze esphesinde İngilizleri tepolediğimizi, Avusturya or- dulariyle birlikte 6 mot kolordumuzun Bükreşe gir- diğini haber veriyorlar, — O haborloro kulak asma, Derviş taburlarına bir göz at. İlâh, ilâb,. Bu muhaverelere rağmen Veled Çelebi faaliye. tini arttırmış, hemen Konyaya davet edilen mevlevi meğayihini bir mecliso toplamış, ohlara şöyle bir tekerleme ile maksadı İzah etmişti: — Eronler! Buraya sizi toplamaktan maksadı- miz, bhalifel ruyu zemin hazretlerinin vatanı mu- kaddesimizi korumak Üzere ilân ettiği cihad mu. kaddese dünyanın her tarsimdan akin eden müslü- manlarm eriştikleri şerefi, lvayı Mühammedi sltm- da toplanarak düşmarla çarpışmak Üzere cephele, re gittiklerini anlatmak, böyle ulvi bir maksatla ya- pılan harekette biz fıkarayt mevleviyanm da çorba- dn tuz kabilinden hianei iştirmke sahib olmamızı te, minden fharettir. Esfarı maziyeye nazarı ehdaz olan (o meşayih, Kırın muharebesile 93 Rus harbinde do mevlevi taburlarmın Tuna kıyılarına kadar çar pupmağa koştuklarını rana idrak Hallfel müsliminin livayışerif altma topladığı kuvayı İslâmiye arasinda tarikati aliyel mevleviye dedegân vo dervişanmdan telintehak güzide bir ta- bur teşkilini ve gönüllü olarak iştirak edecek ihva. üf tarikin meydana getireceği bu teşekkülü Dersa- wdete izam ile balifel müslimin hazretlerine rasi- mel tekrimini bilicra, güzmatı fslimiyenin allik. vedest çarpıştığı cepbelerden hükümetçe bitten- sb İmae edilecek Sales gönderilmesini kararlaş- tardık, “Ülülemri #lülebsar,, nassu selilini bilkatrr Bu hizmeti, şerife gönüllü sıfatiyle ve dergâki aliye. ols dervişanile birlikte iştirake hazırlanmazızı tek- Vi£ ediyorum, Ne buyurursunuz” Veled Çelebinin © zamazki (üslübu bedi) adr verilen ağdalı ve titmtrakir dille yaptığı bu teklife, meclise iştirak eden ve hanikahr Mevlânanm ge- niş semağhanesinde birer pöstekiye yerleğen, urun Hzerleri muhaddeb bir boru parçasını andıran kah. ve rengi ve yaşli sarıkir, sikkeli şeyhler bir nğiz- dan karşilık verdiler, — Siz muvafık gördükten sonra hayhay... Yekünu yirmiye varan, muvafakat cevabını vo tirken ellerini göğüslerine kavuşturup, secde eder, cesine baş kesen bu şeyhlerin arasmda yalniz bir baş evvelki duruşunu muhafaza etmiş, ne eğilmiş, ne de muvafakat cevabı vermişti. MR Şeyhleri seki nazarlariyle devamlı surette kri- tk eden Veled Çelebinin gözünden kaçmıyan bu hareketin derhal bir sual tovcihiiledik duran Mevlevi dedesinden Izaht istendi. — Sinan dede... Sizde gönüllü tabura iştirak arzusu yok mu? Dile başlı mevlevi dedesi, başından daha dik bir sesle cevab verdi; — LÂ mürşidim! Yazan : RAHMİ YAĞIZ Bu cevab, Veled Çelebinin yüzünde bir çatık- Mk, memnuniyetle bakın gözlerinde hayretten mii, tevellid bir irileşme, toparlaklaşma moydana &€- sindi, Sinan dede Malatya dergihişerifi Opostneşiri bulunuyordu, Veled Çelebinin verdiği telgrafla £ şin mahiyetini bilmeden yola çıkmış, Konyaya gel. mişti, Sinan dede, şeyhten, mütesavvıftan ziyade: hayat adamı, karga eri tipiyle yol”gösteren bir a- damdi, Tahsili iyi, kolları kovvelli, bünyesi acar- dı, #4 yaşlarında kadar vardr. 715 sere evvel, tam yeğitlik çağlarındayken bir gün İstanbulda, Yük. sek kaldırımm Tünel başındaki mevlevihsneye gel- miş, #oyunmak İstediğini anlatmış, mevlevi er- kânınm muhiblik faslın, çilesini u dergühta geçir. miş, İki yil sonra da Konyadaki dergühn gelerek derviş olmuştu. Nev çalar, gür davuği sesiyle flâ- hİ okur, zikir yapar, semağ döner, İvi konuşur, peaşeret üdâbını en İnce noktalarına kadar bilirdi Asıl ismi Şevki iken, derviş olduklan sonra kendi ürsusuyla bizzat Veled öslebinin babası ta- rafmdan (Sinen) a tahvil edilmis, 13 senedir bu ismi kullanarak mevleviler arasmda şöhret bul. muştu, Sinan dedenin Konyadaki dervişliği tam 8 yıl sürmüştü, Halife olmasına rağmen mevlevi ta- rikatine monsub bulunan padişah sultan Reşad, Konyayı ziyaret etüği sıralanan Mevlânanın türba- sine de uğramağı İhmal etrrem!s, padişahın karşı. Inna merasiminde Veled çelebi, muaşerete vukufu yüzlinden Sinani dergihm teşrifatçılığna tayin et- miş, sultan Roşada gerbet Sunat Siran dedo gerek endamınm tenasübü ve levendiiği, gerekse tavrm- daki ahenk ve ineelikle padişahm nazarı dikkatini cölbetmiş, ihtiyar gevketldnun Utifatma uğramış, bu yüzden mevkii arlmış, padişahın İstanbula dö. nüşlünden sonra dn Veled Çelebinin bir teveccühü netiossinde o #irada göçen Malatya dergâht dede- si Şemsi dedenin yerine gönderilmişti, Sinan dede, Malıtyaya (o yarışında, çok harab ile tea zamanda şenlendirmeğe de muvaffak ol du, Şehrin dışarsnda Argu yolu kenarında kayst bahçelerinin güzel kokulu yeşil koruluğuna gömülü duran harab mevlevi tekkesi bir yılda mamur, be, yaz boyalı, süt damlası bir dergâh haline geldi. Ondan sonra dede Malstysda irşad İşiyle moş- gul oldu, tâ Çelebinin bu davet telgrafın: alınca» ya kadar Malatyadan bir tarafa ayrılmadı. Şimdi, şa meşayih toplantısında gerek Veled Çölebinin tamtraklı açık bulkunu, gerekse diğer dedelerin bir ağısdan muvufskat edişini sükünetle seyreden Sinan dedenin bu itirazı Veled Çelebi ta- rafmdan hayretle karşılanırken Malsiya şeyhi yine ©sXxi tavrını mubafaza ediyop, tabiflikten zerre ka- dar ayrılmtyordu. Sinan dedenin itiraz mahiyetindeki cevabını: —1LA.., mürşidim! Sözünü gözleri irileşerek, kulaklarma fnanmak istemezcesine dinliyen Veled Çelebi bunun sebebini öğrenmek İstedi, Sinandar sordu: — Niçin lâ diyorsun Sinan dede, Ben, bu Iti- râzi senden değil, burndn toplanan arkadaşlardan beklerdim, Bunun #6bebi?,. (Devamı var) — Fakat bu çok umulmaz bir tesadüf, Ben kırk yılda bir Neclâya gelirim. O gün sizin de buralarda bulunmanız. — O halde ben çok talili bir adamım. Sonra bilhassa sizi böyle yalnız bulmak MASAL ÇOCUKLARI PAR çe: 484 ön İakes çıkınca kapıyı okapadı. Hymn omuzlarından tutup! sarstı Aülüm Korıpa'tın evine bi) Bayılacak gibi du.at jandarmay tisini zerderir. Orada ie bemen,! tokatladı ve ber ikisini de birer kol yolma yarın sabah erkenden burayaj tuğa iterek oturttu. zelmesini tenbih etsin. Kendisinden 73 öluyorsunuz yala? Hapı iaydalı malâmat alınması ihtimeli| viz. Bir tek adamın, hele bir olan bir esirin isticvabı için ona ile| vanm hayatının ne ehemmiy tiyacım var, var; dakikada kaç insan ölüyor, bi Yazıhanesinin önünde durdu ve| iyor musunuz? jandarmaya yavasça: Böyle süklüm püklüm durmayı: | — Esiri galina burada alıkoyaca | den işi düzeltirim. Ne olduğunu an dım, dedi. Bi az sonra kararımı si-İ'ıyorum: Esir, malümat vermek İs İse söylerim. İsticvabı sandığımdar | temiyor, küstahça hareket ar daha zor oldu. Biraz şiddete müra-| du. Haym siz onu tehdit (ettiniz. sast etmem lâzımgeliyor. Ortada bırakmak ihtiyatsızlığında İçeri girdi ve acslesinden . kapıy'ı| bulunduğunuz tabaricayı kaptı. Bo kapamasını unuttu. Pule o girdiği! fuştunuz. Bir kaza oldu; tabii bi. zaman ayağa kalkmıştı. Zabite.dön | şey. 'dü ve titredi. Haymın “üzü değiş | © Hâdise böyle oldu değil mi? Ser miş, sert, âdeta vahşi kir ifade al-| öyle bari Jandarma, burada n mest, Tehditkâr bir bakışı ovardı.jidin? Uransız, ağtından cıgarasın: çıkardı! Z man mütereddit gibi, yüzüde ve çömi”eye attı, Eli ttriyordu.| <ireç gibi bembeyazdı. Hayın omuzu üstünden ıkapıya) Ştroberg hiddetle söylendi: asktı; şandarma orada dolaşıyordu | — Sen ne biçim askersin? o Yanı Setinleşti. başında ölen bir düşman değil de er Haym söylendi: İyi dostun olsaydı ne hale girecek — Şaka artık bitti; ciddi bahisle-| tin? Söyle bakayım: o Sen burad: re geçelim. Fransız tayyarecilerinir| mıydın? işgal altındaki sahalarda istifade et Jandarma nihayet cevap verebil tikleri tayyare meydanlarının yerle-| di: rini derhal bana şöyle.. Çabuk ol, yoksa... Kelime üzerinde durarak (söyle - Ama ben.. şey... mişti, Ştroberz şüphelenir gibi ol Alman zabiti, tabancasını çıkar |du, fakat bir şey belli etmedi: dı ve esirin yüzüne dokunurcasına| — Pekâlâ, dedi. Şu halde ne ol elini kaldırdı. Pule sevkitabii (İlel duğunu bana ancak sen söyliyebile dirseğini yüzü hizasında siper gibi | ceksin Haym.. Kaza, tahmin | etti kaldırdı ve tabanca ateş aldı. ğim gibi oldu değil mi? i Jandarma Zeman içeri koştu. Bir) Haym: az sonra da yüzbaşı fon Ştroberk. — Hayır, diye mukabele etti. Te: peşinde birkaç kâtiple: geldi... Ölünün Karşsmdanüzül » sahsi ila kali etmiş'gibi garip bir hareketsizlik $-İ önü körkak çinde, Tlaym, şaşkın şaşkın hâlâ du sal ann istifadeyi düşünmüş man tüten tabancasma bakiyordu. ç müdafaa için bece- Pülenin cesedi düşerken şömineye rail Sİ Mn ei ler oturuvermişti. Yüzünde bir korku i*| çarptı, Tabancanın tetiği | eğelen fadesi okunuyordu. Alnımın tam or-! miş ve çok hassas bir hale g*tirilmi: tasında siyahımtrak büyük bir de-| tir, ateş aldı. Mesuliyeti kabul edi- Hk açılmıştı. Kendisini ilk toplayan Ştrobergj — Deli misiniz siz? İşi anladım sordu: aşağı yukarı benim tahmin ettiğim — Ne var ne oldu” gi Jandarma, size, esiri alıkoy- Birinci mülâzim konuşmak için !duğumuza dair bir tezkere verece* peticesiz bir gâyret sarfetti, omuz) gim, Şeflerinize bu hâdiseyi şifahen| silkti ve parmağile jandarmayı gös | anlatırsınız. Şimdilik e çekilebilirsi- terdi. Jandarma bitkin ve son dere-| niz. İce heyecanlı görünüyordu, ağzından| Zeman tereddüt etti, Gözlerini ce hiçbir ses çıkmadı. O da eliyle, 11) setten ayıramıyordu. inci ordunun mâsa Üstünde duran|— Ne bekliyorsun? lezkeresini gösterdi. Şitoberg « bu) “Nihayet karar verebildi. Bir ma* tezkefeye göz gezdirdi ve hâdiseye! kine gibi selâm verdi ve odadan çık- #l koydu: tr. — Birinci mülüzimle jandarmadan | Ştroberg telefonu açıp bir sediye başka herkes dışarı çiksin. Kati e| istedi. mir: Kimseye bir şey söylemeyiniz.) Tlaym tekrarlıyordu: Burada bir şey görmediniz. — Mesuliyeti kabul ediyorum. Koridorda posta şefini çağırarak! emretü: — Hayır. 54 10“AĞUSTOS - 1939 Ştroberg kızdı: Beni rahat bırakın car İzmen şimdi evinize dönüp :a kadar içiniz ve sinirleriniZ # saya kadar uyuyunuz. al İ wşa gidecek bir şey değil zapalım? Filozbi Kant ahlâki sketlerde ölçünün niyet ve m olduğunu söylemez mi? Maki is Üdürmek değildi, yatanpeni 1e bir düşünce ile hareket iyi yuz, Şimdi burada âmir benimi Ji-ayi örtbas etmeği lr e yorum. Haydi gidin evinize BÜ yafn.. Haym kasketini giydi, selârü di ve makine insan adımlarile Y& dü. vi (1 temmuz 1915) Merkez kumandanlığında gö Pule öldürüldüğü sırada mü Kompars evine yeni gelmişti.” navadider bekliyordu. Sabrı”. m aldatmak için cephe tebliği okudu ve eski resimli mecmü?. karıştırdı. Fakat zihni hep, bif”| danberi uğraştığı mesele ile me. dü. Harp şimdilik onu alâkadi” miyordu. O, silâhları zekâ ve “Xi Kabiliyetinden ibaret bir harb€ -aşına girmişti. | Birkaç yüz metre ötede arı, bu harbin, hazırladığı s0 kati mücadelesine girişmiş oldu ya'de kendisi böyle müdahale © nez vaziyette beklemeğe mec” #aal ve hareketli bir adam İçi” lan daha güç bir şey olamazdı” Vekit geçirmek için — başki” şe e bulamıyarak umumi k “Ğİ Xi âmirine bir mektup yâ! an Bir gün evvel mah an'attıklarını tekrarladıktaci Sö uzun müddet tereddüt etti ve s* yet düşündüklerini açığı vurdö “Papaz Gayyardı hücresind: tazaman ve yalmzca ancak iki görüyordu: Birincimülüzim Haft ile papaz Huppenşlahi,., popazına kendisini şüphe oltu” kurteyan delili ona ancok Dİ kişi öğretebilirdi. Papazın bu * derhal söylemeyip de yirmi © ri saat sonra söylemesindeki gi” büliği izah etmek sadece bu 9 mümkündü. Töhkikata girişmek bu iki Ml dikkatli bulunmağa sevkederek ' kikalin öğrenilmesine mani ol: Papaz Huppenşlekitan şüphe ©" Çünkü Haym, suç ortağı ols Fransız papazım, o, kendisine söylüyebilecek bir ratiyete d gün istirvap etmek imkân likti, Çünkü lahkiketı bizsöt si idare idiyordu. Ki (Devamı var), ortasında solgun, hayatsız bir Işık kırdı. Toprak, çimen, ot kokusuna kokusu karıştı. Neodet yeniden örgü örmeğe bi «dan arkadasına bakıyordu. saadeti! Eğer Neclâ ile beraber olsaydı" nız bu fark yarı yarıya eksilmiş olacaktı Çünkü iğerimde sebebini bilmediğim bit his bana Neclânın ikimizi bir arada gör mekten memnun olmadığını haber veri- yor. — Garip, hattâ yanlış bir düşünce, — Yanlış olmasa gerek. Neclâ hanımın bana karşı sempatisi olmadığı apaçık meydanda. Bunu (o bakışlarında görmek daima mümkün, Behire başını salladı: — Neclâ beni çok sever, bir kardeş gibi. İhtimal ki ikimizi yanyana görünce bu yanaşmada benim için bir tehlike sezdiği için surat asıyor. Çünkü Nedlâ çok sami» mi bir kızdır, İmkânı yok, hislerini gizli- yemez. — Muhakkak Necil hanımın hakkım: da fens düşünceleri var. - Hayır. Sizin için fena (bir fikri ol duğunu hiç sanmam. Sadece (üzerimde fazla tesir yapmanızdan korkuyor. İhti- malk: beni yürüdüğüm yoldan ayıracağı” nızı tahmin ediyor. — Acaba yürüdüğünüz yol sizi hakika- ten saadete ulaştıracak mı? Behire fikrini müphem söylemeği tercih etti: — Bu yol vazilemin çizdiği yoldur, Genç doktor, Behirenin fikrini anlamış tü — Bu doğru,. Fakat bu yol ikimizi de saadetten uzaklaşt ırıyor. Behire kâlbile kafasınm biribirile çar- pıştığını, bildiği için Necdetin bu tarzda- ki sözleğini dinlemek istemiyordu. O, va zilesinin çizdiği volda yürümek için çor cukluk arkadaşını evinden kovacak kada: ileri gitmişti, Fakat buna rağmen her rast gelişinde bir sevinç duymıyor muydu? Behire, bu çocukluk hatıralarını tekrar lamaktan, eski arkadaşile konuşmaktan “4 Nakleden : IN AŞK VE HIS ROMANI: MUZAFFER ESEN âdeta korkuyordu. Çünkü mazinin ve ha” uraların hayatları değiştiren (kudretini sezmeğe haşlamıştı. Buna rağmen kalbin de mütemadiyen mazi ile uğraşan, mazi- den haz alan bir çarptatının da farkında olmuyor değildi. Bu biribirine zıt iki hiz karşısmda kendisini idare etmeği düşü: nen Behire ara sıra kenglisine kuvvet ver- mek İçin muhakemesini yardıma çağır * yordu: orkacak hir şey vok. Ben ONihadın nişanlasıyım, ona satık kalmak bir borç“ tur, Nişanlım, görüfüsüne râğmen, çok nayik bir delikanlı... Onun ara sıra behi ine'tir gibi görünen halleri İçten değildir; zahiridir.., Behire, bu cümlelerini Nihâdı kendi na zarında müdafaa etmek için uyduru'mus sebebler olduğunu farketmemiş değildi. Bu makul fikirlerin, hislsrinin girdabı İçerisinde hiçbir İşe yaramıyacağını hisse diyordu. * Zaten Necdetle karşılaşınca o aklın bu sayıl sesini de işitmez oluyor. — Behire, izin verirsen Neclâ gelince ye karlar yanımda oturayım, Bir #3 Behireye bütün akıllıca kararla” rını unutturmak için kâfidir: — Olur, siz yanımda iken bana saatler daha kısa geliyor. Behire düşüncelerini, kalbini bütün çıplaklığile Neodete göstermektedir. Nec . det Behirenin yafına, çok yakınına otu” Tuyor, Necdet sordü: — Burada cıgara içersem rahatsız ol* maruz ya. -- Ne miinasebet efendim. Necdet Kibrit çaktı. Yeşil yapraklar içe- risinden süzülen gölgeli fakat bol aydınlık dünün. — Behire, bilir misin bugün yeni muş bir gül Karar taze ve güzel olduğ” | Be'ire suşuyordu: — Bu renk, bu taravet hiç bir bulunmaz: Ne gülde, ne sünbülde- güzellikte medeniyetin de hiçbir yok.. Necdletin gözlerinde takdir ateşi” yordu, Behire kıpkırmızı oldu. — Necdet, rica ederim, dedi. Teli başlamayın. Bu Bitmez tükenmez it sonra ber de inanırım da kirti bir Le lurum diye köfkuyorum. | — Böyle bir tehlike varit değil ven hakikati o hiç mübalâğalardı söylüyorum, — Evet. Fakat diyorlar ki bir bir genç kıza tehlikeli şeyler söyle” evvel güzelliğini metheder. (Devami var)