30 Haziran 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

30 Haziran 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bu sırada birdenbire kapı açıldı ve, elinde bir telgrafla, babasi içeri girdi. ü yecandan mosmor kesilmiş olduğunu gördü. — Mahvolduk! diyordu babası, — Ne var, ne oldu; diyo sordu Mol4, Başıma bir felâket mi gelmiş? — Ne diyorsun sen kızım, dedi ihtiyar. Biz makvolduk, memleket mahvoldu! Japonlar Şang « haya girmişler... Amcan söylüyor... Babasının verdiği bu haber Molliyi derin bir düşünceye düşürmeye kâfi gelmişti, Japonlar ha! Çocukluğunda işittiği o kadar elceler hakikatmiş demek! Demek bu dünyada her şey beyhudeymiş ha! Her şey! Babası, son derece büyük bir heyecan içinde, devam ediyordu: t — Sahili bombardıman edecekler tabi, Hepi - miz öleceğiz. Burada: — Ah! diye içini çekti. Hazır olsaydık hiç yü- reğim yanmazâ:!,. Ordumuz muharebe için hazır - lanmış değil! Molli kısık bir sesle: — O burda olsaydı, diye babasmın sözünü kes- ti, muhakkak bir şey yapardı. Ordusu var, ordu idare etmesini biliyor, Adamları da onun peşinden dünyanm öbür ucuna kadar giderler vallahi! O zaman babası: — Peki, nerde acaba şimdi 0? diye sordu. — Nerde olduğunu bilmiyorum ben. Mavi Kurt... Kaçırdılar... Parayı da onun için istiyorum.. — Vereyim, — Bize bir tayyare lâzım, küçük bir tayyare, Küçük olsun ki dar bir araziye inebilsin; dağlara bir yaylaya ineceğiz. Sonra bir de iyi bir pilot, — Hemen şimdi amcama bir telgraf çekeyim, gönderir. Molli biraz düşündükten sonra: — Fakat pek de küçük olmasın deği, Gelirken kocami da alıp getireceğiz, Babası anlamıştı. Şişman olmasma reğmen koşu koşa odadan çıktı. Kolli odada yalnız kalmıştı. Başını ellerinin arasma almış, oturuyordu. Sanki kafasının içindeki karma karişik fikirleri teskin etmek istiyördü. “Dila bir memlekette yaşıyoruz kl het giy Son derece garip! diye düşünüyordu. Hepimiz deli! Kaplan da, Mavi Kurt da, Japonlar da,. O de!,, Amerikudayken tayyareye binmişti. Arkadaşı © Mary Jane'le beraber bir gün layyare ile çiçek «- çan kiraz ağaçlarını görmeğe, Vaşinglona kadar gitmişlerdi. Çiçek açmış ağaçlarm altmda dolaşır ken, rüzgür esdikçe o güzel ve kokulu çiçek yap. yakları başma dökülüyordu, Molli o dakikada, ço- cukken babasınm Japonlardan korkmalı, kaçmalı diye söylediği sözleri unutmuştu. Onlarm da mem. Jeketinde böyle, çiçekli kiraz ağaçları vardı. Bu kiraz ağaçlarını sövecek insanların o memlekele dilşman olmasına imkân mı vardı! Evet ama, şimdi gökten onlarm başma çiçek yaprakları yerine bomba düşecekti! Küçük tayyarenin pilotu Şantunglu bir Çinli gençli. Melli onunla İngilizce konuşmaya mecber « oldu, çünkü leheeleri biribirinden çok farkiıydı, çince konuşurlarsa birbirlerini anlamaları kabil değildi. da, ben sıkıntıdan kurtarmaktır. Halbuk! genç iren: VAHDET GÜLTEKİN Motor gürüldemiye başladı ve biraz sonra tsy- yare havalara yükseldi. Molli masmavi deniz ke- narındaki sakin şehrin uzaklaştığını ve nihayet kaybolduğunu gördü. Mütemadiyen oyükseliyorlardı. Molli oturduğu yerin kenarındaki kolluklara sek: sıktı tutunuyordu. Mavi Kurtun dağdaki inine atla ve bazı yer - lerde yürüye yürüye üç günde gidilirdi, Hareketlerinden evvel pilot: — Üç saatte gideriz, demişti, Zaten bu akşam Şanghaya döneceğim ben. Bu kwa seyahate mu . kabil bana vereceğiniz pars ilede bir mitralyöz alacağım. Bunun Üzerine Mollinin babası: — Bravo yeğit delikanlı! demişti. İki mii para vereceğim ben sana! Şimdi şarka doğru uçuyorlardı. Biraz sonra güneş ufuktan tamamile çıkacaktı ve onlar sanki güneşi bulmaya gidiyorlardı. Aşağıda yer yüzl ye. şilleşmiş ufâk bir parçadan ibaret kalmıştı. Molli: * “Yirminci asır! diye düşünüyordu. Ben sevdi. gimi bulmaya yirminci asrın (kanatları Üzerinde gidiyorum !. Halbuki altımızda erkekler, kadınlar şimdi yeni uyanıyorlar, asıriardanberi devam eden âdetlerin hâkim olduğu işlerine başlıyorlar. Ka - âmlar toprak maltızlarda yemek pişiriyorlar, er- kekler Nuh devrinden kalma tahta sapanlara man: dalar koğuyorlar.,, Bir dakikaya kadar da, söz de kimsenin ayak slamiyasağı eski bir kaleye inecekti, Sonra ne olacaktı? Kimi görecekti orada? ki, ml görürse görsün, elverir ki kocasmı bulsun. O. rada idi muhakkak ; öldürmüş değillerdi ya! Öldürülmüş olmak ihtimalini düşününce bir ürperme geçirdi, Bu ihtimal daha evvel hiç aklma gelmemişti, Şimdi dehşetten triyordu. Kaplan Mavi Kurdun düşmanı değil miydi ya? Eğer öldür. dülerse Kaplanm ordusunu toplyacak ve Mavi Kurda amansız bir harp açacaktı, Bu düşüncelerle pilota: — Dahs çabuk! diye bağırdı. Pilot, dağların üstünde büyük daireler çizmeye başlamıştı, kalenin civarında konacak yer #riyör - dü Bağı ile Mühye bir işaret verdi, Moli Medya Bük, 74 Iki kayalık tepe arasında Yeşil bir vadi uza- nıyordu. Bu vadide de, etrafı yüksek bir duvarla gövrili, uzun uzun ve alçak, tag evler görülüyordu. Aradıkları yer burasıydı her halde, Tayyare büyük bir süratle alçaldı Moli pilota: — Birdenbire harekete hazır bir halde bekliye- cöksiniz, değil mi? dedi. Sonra zorla gülmiye çalışarak: — Belki başımız! kurtarmak için gayet çabuk kaçmaya mecbur olacağız, diye ilâve etti. Çinli genç başı Ün İşaret etti: Anlamıştı, der. hal harekete hazır bir vaziyette bekliyecekti, Aşağıda adamların evlerden dışarı çıktıkları görülüyordu, Her halde korkmuş ve şaşırmışlardı. Fakat tayyare yere İner inmez hepsi çilyavrosu gibi dağıldılar, ortadan kayboldular, — Korktular, dedi Mollii Ömründe tayyare görmemiş” insanlar bunlar. Motoru hiç söndürme - yin, çalışsın daha iyi (Devamı var) Kolonel heyecanlarıdı. Ayağa kal- | Sarak gezindi. Ziyaretçi kadının © | turduğu koltuk etrafında, rahatsız bir kırmızı balık gibi titriye titriye dolaştı. Genç kadın cwi cıvil konu şuyordu. | komik bir eda ile anlattı. Serbest | davranıyor, kolonelden hoşlanmış görünüyordu. Bir Flrt onu korkut imamak gerekti. Fakat Ştroberg le Haym elân © dadaydılar. Birincisi temkinli lonel onları farkedince © kendi topladı ve birden gülünç olmaktar vazgeçti, Evet, ziyaretçisi kibar bi kadındı. Buna kanaat getirince ta- kınacağı tavrı tayinde güçlük gek- medi, büsbütün nazik O davranara samimileşti: — Sizinle açık konuş dam. Ben eski ve sert ğun ma tabiatli bir etmeğe ve öyle kozu: vermiştim. Mülâzim Kurtla geçen ve resmi bir ifade ile anlatılıp gene resmi bir bakımdan mütalea edilen mare ranız bıra hakikatte olduğu (gibi rürünmüyordu. Hâdise kahramanr- nır wi n oluşu da bende lâzımgel- diği gıbi na'ik davranmak mecburi: yetini nedense hatırlatmadı. o Affe dersiniz, cemiyet hayatından o ka- dar uzaklardayım ki kabalığım ma zur görülebilir. Mülâzim Kurtun ne kadar büyük bir kabalıkta bulunduğunu şimdi ap'ıycrum. Oyu ve beni , atlediniz ve ri"a &lerim Almanlar hakkımda: da bu #dama bakarak hüküm ver meyiniz. — Kslonel siz şahsınızla bana Al mayayı on sekizinci asır nezaketile tanıyorsunuz, Siz tam on beşinci tai bir Prusyalısmız. Fransız kültürünün hayranı olan Niderstofu bu iltifat sevinçten şirttr. O Kadar ki, kadının gitmek üzere ayağa kalkmasına bile, bu şâş kınlıkla derhal mani olamadı. Ker- ini toplayınca: adam ben * Saksonyalıyım. kalınız. Beni Parieli sa z, Paris hasreti çeker nim gibi bir ihtiyar için lütufkâr davranınız, Bana sizin ar tist olduğunuzu söyledilerdi. şa i raz di Müldzim Kurtla olan hâdiseyi| cisi donmuş gibi duruyorlardı. Ke! ldıncağı askerim, Size karşı çok sert hareket! se / ibarettir ; kızlık hevesi, ev- ip Pari uzaklaşınca bu ders j erim yarıda kaldı. — Harp mı? aman bu musiki âle »2 bayılırua; ne Biabaşıya döndü: Şiroberg dostam, mülâzim urta staz zin. iz de gidebi! ve birinci mülâzim gitti dakika sonra tekrar çağ zaman koloneli yalnız ve a karşısında buldular. Ştrober, ben taşınacağım. E i vet, madam Lökörün evine taşını orum. Fevkalâde bir tesadüf, ka turuyormuş. ten bahsetmiştim. Öyle tuhaf tuhat İyüzüme ne bakıyorsunuz? Bahset niştim canım, siz de hafıza kalma b maş artık. Bu husu i i sormadım ama sanırım ki Bs van oldu. Çünkü benim evin de bulunmam onu başı dürkü i hâdiseler gelmesi al caktır. Nasıl, bir şey — Bir şey söylemedim kolonel — İşte bö; Bu şehirde de şim: içekçi bulmak değil. Ken lisini rahatsız ettiğim için özür di lemek üzere Madam Lököre çiçek göndermek istiyordum. Şitroberg homurdandı; Hayır, yok. Halk, mi sini izhar için çiçek ve ağhet göstermiyor. Kolonel o kadar mütesssir görün dü ki muavini acıdı: 4 Fakat ken-bie çaresini: bulır İli mate eğlenceye bravo! On! b > Teşekktir ederim, he oh iki tane kadar güzel ve taze gül bulursunuz. — Kırmızı gül tabil, kont? değil m Niçin kırmızı? Ne demek isti vorsunuz dostum? Rengin ehemmi» veti yok. Ben bu kadına kur yap mıyorum ki... Fakat neden kırmızı »İmasın? Evet, kırmızı gül bulun, Hay, ne İstiyordunuz siz? Sahi bitirmemiştil 1 sizinle İş galiba? — Bir tek is kaldı kolonel.. Ter uman Süfel dün sabahtanberi or benim aylara ew görüp)” Fethi KARDEŞ Çeviren: — Haydi canım Haym, gene Yösleri olduklarından mühim $ termek hevesine uyma. Tak'i or Sen Korenten ahalisi (tarafın; satledildiği.e kanisiniz! Atayıp iun. Koskoca adam kaybolur ize İstediğiniz gibi hareket etm beslisini veriyorum. Güle © dostum. Unutmayın ki Fransızlı satır hoşluğu ile muamele etmek am,. Onlar göründükleri gibi yı şelmez cinsinden değil, Bunu biz ben tecrübe ile anladım. wv (12 mayıs 1915 çarşanba ve 131 15 perşembe gecesi) at akşamın altısı, Daha or « İyice aydırlık ol mecburen evlerine (o dönmüşk meydanda & ar, Şehrin büyük e asabi tikler i onu takip etmekte di. Peşlerinden de bir manga ask esizee geliyordu , bir defa daha, Stfelin gü i köpeklere koklattı ve emtett Ara! runlarını kaldıraral lar. Kuyruklarını t isi birler, Gezeile ıtıldılar, Av böylece başladı. Köpekler msydanın ortasında te ütle durdular. Dört tarafı kok X oldukları yerde döndüler vw t bir karar verdiler. Dalilai Burnu asfalt hizasında, kilise isti metine atıldı. Samson ise tam aksi stikamete koşunca her elinde bi *ğin zincirini tutarı Şmit müthi bir kuvvet sarfile mücadleye mec bur oldu ve nihayet erkek köpeği zincirini bıraktı. Dişi köpeğin zin dirine asılarak onu durdurdu. Gülümsiyen askerlerle beraber bı ahxeyi seyreden Haym homurdan Cevap verdi Samvonu takip edelim, (Devamı var) EZA at senin samimi ve temiz ruhi; kız evlenirken bir evin idaresile mükel- Jef tutulacağını katiyen düşünmemiştir. Başı binbir rüya, binbir hulya ile dolu- dur. Eve gidip de kocasımm şapkasın - dan, bulaşık bezine kadar her şeyi ile meşgul olmak icap ettiğini görünce bir- denbire sukutu hayale uğrar, kocasına Olan aşkı âdeta kararır. Fakat bu hakika ti evvelden bilirse bu netice ile karşı - Taşmaz, İzdivaçtan maddi olarak kaza - nan erkektir, — Ne kadar da uzattın Neclâ.. Bun. Tarı bütün evli kadınlar tekrar edip du: ruyorlar. Şimdiye kadar biz de yüzler- ce defa dinledik. Bir de sen tekrarlama allahaşkına. — Evet bü sözleri çok dinledik Beh: Fakat doğru olduklarına inanmadık — Bu sözleri dinlerken karşımdı yalan söylediklerini değil, mübalâğa et- «tiklerini düşünürüm. İnsan bilir ve ister- se evlilik hayatının güç taraflarından bir Parçasını da erkeğin omuzlarına yükler, © o vakit evliliğin zevkleri de, (ıslırabları da kardeşçe paylaşılmış olur. Neclâ bu mütaleayı tasdik etti: — İnfivaç ebedi bir birleşme olduğuna ” göre bunun böyle olma ru olur, Behire inandığı fikri söyledi. — Sen istediğini söyle... Ben evlen MASAL ör HA BER'N AŞ KVWE HIS ROMANI Nakleden : HNM dikten sonra kocama her arrumu yaptıra” cağımdan eminim, başmı salladı ve sükünetle! 1, dedi, ekseriya kendisini kom- m daha becerikli sanır, fakat bir ağını tuzağa kaptırdımı artık bas ımda olmaz. Behire dudaklarında dolaşan müs bir tebessümü gizlemiyerek: - Demek, dedi. Bu düşüncelerini ikaz i piki öyle mi? arkadaşıma sesaret veren bir ba tsrar etli; — Evet, yalnız bunun için, Bu son sözler Behirenin bayağı hoşu- na gitmişti. Çünkü o da buraya di buna benzer bir maksada hizmet için kan" dırmağa gelmişti. — Pek iyi, dedi. Ben seninle beraber is tikbali bir defa daha tetkik etmeğe hazı" rım: Mademki erkek evlenirken yani ba- gına sadık ve daimi bir hizmetçi aldığını MUZA düşünüyor. Kadın evlendikten sonra â# kın hararetini nasl muhafaza (edebilir. Kusursuz bir sadakatle hayatımı nasıl iş kenceye kor. Doğrusu ben kocamın evin- de muti bir hizmetçi gibi oturamam.. Bu işin böyle olduğuna emin olsam derhal evlenmekten vazgeçerim. - Gene olmadı Behire, şimdi de bir denbire ümitsizliğe düştün. Ben ümitleri. ni kırmak maksadile bunları söylemedim. Yalnız yeni bir yuvaya giren genç kızın erkeği tamamen tatmin edebilmesi içn kendi hislerinden ve sevgisinin kuvv den emin olmalıdır demek istedim. Neclânın sözü nereye getirmek istedi" ini yeni anlayan Behire: — Demek evlenmeden kati olarak sev- mek lâzım.. Neclâ ysrar etti: — Mutlaka sevgi şarttır. Hem de tek bir erkek sevgisi. Ya nişanlısından baş" ka bir erkeği düşünen genç kız evlenme- Ml FFER ESEN Ancak bü sevgiden kuvvet ala lilik hayatının o yorgunluklarına, e, mtrablarına, hattâ kıskanç mmül edebilir. Behire cvap vermedi, Söz söyledikşe heyecanlanan ve sözlerini vücut hareketle rile noktalıyan arkadaşıma bakıyordu. Behirenin hiç cevap vermediğini gören Neclâ şaşaladı: — Söylemek istediğim bu kadar. Senin ev'enmeden evvel bu notalar Üre“ rinde çok düşinmeni istiyorum. Düşünmekte devam eden Behire.: Bütün bunları bana hatırlatmaktan maksadın? diye sordu, « Çünkü 'yamı başımiz (sana bunları anlatacak, nasihat verecek bir aonen yok. Sonra sen de hislerinden emin değilsin. Daima Nihattan bahsediyorsun, fakat dudakların Nihadı anarken gözlerin önün de Necdetin hayali var.. Rica ederim, kız ma... Ben böyle düşünüyorum. Belki yan bir arkadaş olduğunu bildiğim için bun ları aklıma geldiği gibi söylüyorum. Behire arkadaşının sözünü kesti: — Belki endişelerin tamamile boş G: ğildir. Sözlerinde bir parça hakikat bulu: nabilir. Birkaç gündenberi (içimde uf. bir tereddüdün bulunduğunu (gizlemek mümkün değil.. İşin açıkçası bu: Kendi deri de şüphe ediyorum, nişanlımdan da — Bu şüphe nereden dof — Bunun nereden doğduğunu ben del bilmiyorum. Fi Behire biraz hadırı Idığ yoran ta münasip ş — Bu şüphenin nereden (doğduğun da, bu şüpheden nasıl kutulacağımı düsüne'im, Zaten buraya bü maksatla gel dim, Senin bu işte büna yardım (etmenil istiyecoğim. Çünkü bu tasavvur ettiğin plânı tatbik edebilmek için candan bir at kadasa ihtiyacım var.. Sen bu işi yapa bilirsin, Nerlâ, şaşkın şaşkın? — Pen mi? diye sorde — Evet sen. — Ben, nasıl olurda tereddütlerini ot tadan kaldırabilirim, (Devamı var) şündü. Nisuvazda Ni beynin

Bu sayıdan diğer sayfalar: