m Genç adam, sanki kendi kendine konuşuyor- muş gibi: — Sizin gibi kimse görmedim ben, deği, Ar- kanızdaki elbiseler köle elbisesi, fakat çehreniz © kadar güzel, elleriniz o kadar ince ki! Herhalde kö- le değilsiniz. Hayır, olamaz! Bana her şeyi anlat. madıkça #izi birakmam, gidemezsiniz! Molli ayağa kalkmıştı, fakat öteki, gitmesine sânl olmak ister gibi elini uzatmıptı. — Bana herkes itaat eder burada! Genç kız: — Elimi, yüzüğü yıkamak Bilhassa bir şey yemek... — Bir saate kader gelir misiniz? Büşıyin evet, dedi. — Söz mü? — Puraya neye geldiğimi size herliz #oyic. medim, Bunu söylemeden evvel gitmem. — Yaman bir kızımız! Güldü ve ellerini çırptı. Derhal ak saçlı bir kadın görürdü. Kaplan o- na: — Hanrmi «ikiden annemin odas. olan odaya götür, dedi. Sonra Molliye döndü: — Annem geçen sene öldü, babamı da başka saraya geçti. Orada rahat rahat, istediğiniz gibi o- turabilirminiz. Annem çok iyi bir kadındı, ruhu gimdi o odadadır. Sizi bir saat sonra burada bekli- yorum, Yazı makinesine oturdu. Mol4 de çıkmmı a dı, ihtiyar hizmetçi kadinin arkasından gitti. İçin- de hiçbir endişe kalmamıştı. Buna kendisi de huy- ret ediyordu. İhtiyar kadın bir kapıyı açtr: — İşte odalar burası, dedi, Ben gideyim sicak suyla biraz yiyecek bir gey getireyim. Molli kendisini büylik bir odada buldu. Bura- da bir kapı vardı, diğer bir odaya geçiliyordu. O. danm yapısında kullamlan kalaslar meydandaydı, üzerlerini örtmemişlerdi. Duvarlar toprak sı ile srvtrimişfi. Fakat odadaki mobilyalar güzel, eld Mdi, üzerleri işlemeli mavi ipeklilerle örtülmüşt, Burada oturan kadının ince zevkli birisi olduğu belliydi. Bir dolabda gördüğü kitablar dikkatini cel- betti, Bunların hepsi eski kitablardı: Şür ve felse- fe kitablarr, tarihi eserler, Moli: “Burada yaşamış olan kadm demek okumak biliyormuş", diye hayret etti, Annem nerede böyle kitablar okusun! Kimdi acaba bu kadn? Böyle bir kadın oğlu da kimbilir nasıl bir gey. dir!,, Genç adamla tekrar konuşmak için sabırsızlık duyuyor, fakat vakit bir türlü geçmiyordu. Kaplan, Bi daha iyiden iyiye tanımak istiyordu. Moli arkasındaki kalın elbiselerin önünü çö. yerken kendi asıl esvablarımı giygem daha iyi olur diye düşündü, Genç adama böyle daha iyi görüne- gekti, istiyorum, dedi, ... Kaplan, kararmda gayet kat'i bir adam tavrr İle: — İşte bana bunun için para lâzım, dedi. Vakit hemen hemen öğle olmuştu. Bir gün evvel gelmiş olan Molli adelâ zaman mefhumunu kaybetmiş bulunuyordu. Gerç kiz ve Kaplan da- © ha alışam olmadan ovvel konuşmaya başlamışlar, uzun uzun konuşmuşlardı, Nihayet Kaplan * — Haydi şimdi gidin yatm, demişti. Buradaki kaba, terbiyesiz adamlar yarın dedikodu yapmasmn- lar, .Söyledim, ihtiyar köle kadm sizinle beraber yatacak, hizmetinize bakacak, Necdet gitmek için kalktığı vakit ka- zanlık odanın köşelerinde yığılmağa baş- lamıştı. Behirenin yüzünde çok tatlı bir gülümseme dolaşıyor. Bütün bu canlanan mazi, bütün bu güzel çocukluk hatıraları Molli gitmiş 'yatmişir, fakat ancak sabaha kar. şı uyuyabilmişti. İhtiyar hizmetçi kadın ona öyle geyler anlatmıştı ki! Yatağın ayak ucundaki bir iskemleye oturarak' — Görsen eskiden nasıl yaşardık! diye anlat. maya başlamıştı, Ah! Nerede o eski debdebeli, tan- tanalı günlerimiz! Hemen her gün Kaplan vadiye iner, deniz kıyısı şehirlere iner, adamları ile bera- ber buraya yığın yğm mücevherler, ipekliler, elbi- seler taşırlardı! Daha neler! Ne aklma gelirse hep. «il Neye ihtiyacmtız varan hepel! O zaman Kap. landan korkmıyan yoktu, biz de sultanlar gibi ya- gardık!. — Simdi de öyle değil mi? İhtiyar kadın başını salladı: — Genç Kaplan boyuna kitab okuyor, önünde makine, yaz? yazıyor. Harbei bir dersbeyinin yapa- cağı işler mi bunlar! Silâhla oynamak, baskınlar hazırlamak, şehirleri yağma etmek... Astl bunlarin m onun. Ama kimin kabahati, Ana- Okumayı, yazmayı o öğretti ona, İhtiyar Kaplan okuyup yazma bilmez, Molli, yine ayni şekilde: — Karısı kimdi? diye sordu. — Bilmiyoruz. Şehirli bir kadm, yüksek bir kadm. Kaplan bir yerde raslamış, sevmiş. İhtiyar hizmetçi kadın bir müddet durdu. Son. ra içini çekerek anlatmaya başindı: — Biliyor musun, eskiden... Molli, bu onki günlerin hikâyesini dikkatle din. ledi, Her sabah, daha güneş doğmadan yağmacılar yola çıkarlarımız. Alışama, gilneş batarken hepsi zi- yafet sofrasmın başma çökerlermiş. Bu ihtiyar kö- le, düşe kalka dağlara tırmanan, kahkahalar ata rak şehirlere giren yüzlerce adam görmüş, Bunla. .rm hepsi, arkalarında yağmadan aldıkları şeyler, kafaları dumanir, dünyaya rnetelik vermiyen yeğit. lermiş, Moli o anlatirken bir aralık: — Oğlu da hiç babesile beraber yağmaya git- t mi? diye sordu. İk *i “Yalnız bir kere, dedi;- Bir kere gitmiş” Fakat sprieti Öyle acı der ağladı ki, ihtiyar Kap- lan oğlunu bir daha beraber götürmedi. — Şimdi artık yağmaya çıkmıyor mü? İhtiyar kadın, şikâyet eder bir halle: — Hangi şimdi! dedi, On senedenberi mühim bir yağma olduğu yok. İhtiyar, içinde duyduğu #- zablafı unutmak için afyon içiyor, hemen bütün vakti uykuyla geçiyor. Şimdi şehirdekilerin, köy. lerdekilerin servetlerinden aldığı vergilerle geçini- yoruz. Yalnız zenginlerden para istiyen namuslu bir hırsız gibi değil, tpkt bir kadr gibi, Molll, ihtiyar kadının. gevezeliklerini dinlerken uykusu bastırmış, uyumuştu. Rüyasmde, kendisini oraya esir olarak getirilmiş gördü. Fakat onu bu kale gibi binada tutan hiçbir şev olmadığı halde, çıkmak için ne zaman kapıyı açsa kendisini yere mıhlanmış gibi hissediyordu, Rüyadan dehşetle uyandı, ter içinde kalmış- tı, Baktı sabah olmuş. Yetağın da evlerinde ken. di odasındaki gibi sıcak ve yumşak olduğunu 6 28- man farketti. Biraz sonra, kapı yavaş yavaş açıldı. İhtiyar hizmetçi kadın, elinde, el yüz yikamak için geyler- )e bir de sicak su dolu güğüm, içeri girdi ve: — Ritim genç efendi diyor ki, dedi, araba be- nimle beraber kahvaltı eder mi, diyor... Molli derhal yatağından fırladı, Kendi kendi, net “Mükemmel! diyordu, çök mükemmel!,. (Devamı var) * İmahktim edilmiş olabilirdim. Ya — Ondan ne istiyeceklin? Avuka., tım ziyaretine bir türlü mana vere m rek şaşmış kalmış, — Müekkilesinin Verpen mi, Es*| tev mi olduğunu öğrenmek istiyor"! dum. Verpen olduğunu öğrendim ve İ rahat bir nefes aldım, Suçlu sen de Filin, İş gene karırıklaşmıştı. A. İvukatınım yaptığı bir hesap (beni doğru yola sevket5: Mirey o Estev seneye mahküm edilmiş olmakla beraber 1987 son-| nde serbest bırakılmış olabi” dansöz Katali dının hapiste kamını gardı didürdüğünü sanmı kat madam Jolive yeğeni bir tane olduğunu öğrenince bu faraziyenin katınm yaptığı hesap da madam | Jolivenin. ifadesini teyit ediyordu: Mirey Estev serbestti. | | Artıle daha fazla öğrenmesem de olurdu, o kadın serbestti ve sen sev- İğilim,'sön de masunidun. — 1985 de Mirey Estev o ismile — Avukat seni ve aileni tanıyor du. Adliyeyi sahte bir hüviyetle al- vaziyette birkaç ihtimal akla geliyordu: “M., Fransuvanın yanın; da kâtibe veya hizmetçi sıfatile sen) den başka bir kadın vardı. Yahut Mirey Estev iğneleri başkasına me. sel& Katalinaya veya Italyan aj: | nına vermişti, Cinayeti Mireyin teş) İ yikile başaksı yapmıştı. | |» Mireğ Bstevin elinde iki, , büyük şapka İren oldu elm tem düşündütüyo?du. İğneler “Biri ? Parsonun katlinden sönre (o polisin| eline geçmiş, öteki de o Mongârdın ölümünü müteakip birincisine ilti- hak etmişti. Diğer taraftan Mirey evin Pa riste “M. Fransuva,, isminde biri İnin yanında çalıştığını da * biliyor. dum, Fâkat bu “ML Fransuva,, kim jd? Mongard mı? hayır! onun ya İ nında senden başka kadın olmadı ğını sonradan öğrenmiştim. Tekrar Kompiyene giderek madam Jolive: ye sormağı bile düşündüm, fakat bu kadının bir şey söylemiyeceğini | düşünerek vaz geçtim. Ne yapabilirdim? katili tahrik e İderek üzerime saldırtmağa (karar verdim ve plânımda muvaffak ol. dum. — Sütçü Luiz Pişoyu hiç bekle miyordun değil mi? — Hayır, onu bekliyordum. Sx bahtanberi Parsonun ve Monçar- din katilinin kim olduğunu öğrem miştim. Sabahleyin Luiz mutfağa gelmiş. ti. Birkaç saniye dışarı çıktım. Dön İdüğüm zaman onun bir çiviye asılı İduran anahtar destesinden mutfa- İlin dış kapısına ait anahtarı çalmış | j olduğunu farkettim, Tİ İmiser Tülliye İanun harekâtını kontrol etmek im İmantodan bir pardesü çekip sırtma Biraz sonra Luizin çalıştığı dük- kânın önünden geçerek dükkân sa: hibinin ismine baktım: Fransuva iz Pişo, Mirey Estevin yeni ismiy, di. oAdelayid gene seslendi: — Gelmiyecek misiniz? sizi bek*) yorum. Anyes cevap verdi: — Geliyoruz, geliyoruz. Hellise döndü: — Sonra? — Mirey Estev yakalanınca kor! ye her şeyi itiraf etti. | O da bana söyledi. Monpelliye hapishanesinde mür ferit hücrede £ et zar fında onun tek düşüncesi o intikam almak olmuş. İntikam uğrunda hür riyetini tekrar feda etmeği de göze almış, Hapishaneden çıkınca o Tulona İ giderek İtalyandan “Baron dö Pro vensçin hakiki iemile Paristeki ad- resini öğrenmiş, Tulondan Kompi- yene geçerek halası madam Jolive- yi ziyaret etmiş. Onun kendisinden utandığını farkedince intikam fikri birkat daha şiddetlenerek (müthiş bir silâh oloğilecek olan iki büyük iğneyi çalıp Parise gelmiş. İ Burada kolonel Jak sokağı civa- rındaki bütün dükkânlara müracaat ek iş istemiş. Nihayet sütçü dükkânında iş bulmuş. Böylece müs takbel kurbanmın oturduğu sokale ta bulunan bir dükkânda çalışarak kânmı elde etmiş Günler böylece geçmiş. Mirey si yah saçlı iken sarışın olmuştu. Eski Mireyi artık Parson bile belki tanr yargğzdı, er Mari yeni kapı yollağibi “bir apt! garye vermiş; akşamları Parson is minde birinin evire süt götürmek. Bu iş, Mireyin arayıp da bulama” dığı bir nimettir. Hayatını mahve-fi den adamı nihayet görebilecektir. Her akşam oraya gidiyor, defasında ona kapıyı Parson aç yor, İakat tanımıyor. Bir gün elin deki süt şişesini mahsus düşürerek kırmış ve Parson yere İğ çabukluğu ile mutfak kapısının a nahtarını almiş. Ertesi akşam süt vermeğe geldiği zaman şişeyi mutfak kapısmın Ö nünde bırakıp kapıyı çaldığı anah tarla açarak boş sandığı apartıma" na girmiş. Parsonunt evli olduğunu, karısr nım da o sırada apartımanda bulun duğunu bilmiyordu. Koridorda port| mantonun yanına büzülerek orada| saatlerce bekledi. Üşümüştü, port| giydi. İğneyi de cahine koydu. Nihayet Parson eve döndü. Mirey! yavaş yavaş onun yanına gitmeğe| davranıyordu ki kapı çalındı. Bu mun üzerine bekledi, İçeride bir mü nakaşa oldu, gelen adam kapıyı vur rarak çıkıp gitti. Genç kadın, ortalıkta ses sada 48 pi Strip ev ME Şİ -i YETİ e di kesilince saklandığı, yerderi çıkt Yemek salonut'a, oradan da yav8 ça Parsonun bulunduğu dalona g5 v. Parson yazı masasının başın oturmuş ve tabancasını şakaği | dayamıştı. Burdan sonrasını Mongard nen bize anl, irey eski âşöT'M nı, intihara bırakmıyarak o bi öldürdü. Sonra kaçtı, Pardesüyü port msi toya bıraktı, bu arada iğneyi pir desünün cebinde unuttu. Mut kapısından geçerek hizmetçi meri veninden indi, sokağa çıktı. Mongard bu sırada yatak odas dan Adelayidi görmüş ve katili * zannederek asıl katilin peşini” koğmağı ihmal etmişti. Mirey Estev, zabıtayı şaşırt olduğunu sanıyordu. Lâkin küçül sütçü kız Marinin sözleri onu dişeye düşürdü: M. Fransuva, pi sonun dairesine gidip gelmiş, bif ralık kapıyı vurduğu halde ses gi mıyarak içeride kalmıştı. m wi yette o cinayet sahnesini lahilirdi, Hakikati bilen birisi li onun da ölmesi lâzımdı. İkinci ban o olacaktı, ; Zabıta Parsonun intihar ettiği kanidi. Bunu flân etmişti. Mon$' herhalde itiraz edecekti, Onun if vermesine imkân bırakmamalıy©. Kendisinin elinde bir iğne dah “© dı, Senin, elinde bavul, binadan g bir taksiye atladığını görü i kata çıkarak Heye işini bitirmeğe karar verdi. dan içeri girince sokak ün dairelerin hizmetçi rperdiveni Kar « Köpıci önü Bi düyse de bile Mongardın daire” gittiğini aklına bile getirmedi. B* dın ise yedinci kattan koridoru Ö laşarak öteki merdi fil avlayıp öldürdü. Hellis sustu ve biraz sonra det Mi; - İki cinayetin böyle cereyan © i |tiğine kanidim ve bu kanaate sonun dairesinde katile tuzak K dum, Evvelce iki defa tat edip muvaffak olduğu tabiyeyi Vi na karşı da tatbik etmek istiyen * rey kurduğum tuzağa düştü Bravo Jakobsona! Bu muvafl” yeti gazeteci arkadaşıma £ yum, Onu nikâhıma davet fim, hayrilı haberi ilk öğrene olacak. — O zâten bunu biliyor, Hellis ve Anyes, Adelavidin ve ne başlarını çevirdiler. O, “devam * ti — Biliyor tabi. Unutun gi Hellis? Ona telefon ettiğin za “yazında matmazel Verpenden - setme. Eğer masum çıkarsa Oo" wi la evleneceğim,, demedin mai? HA? yemeğe bakalım, Bahtiyar taler! —SON— e var, Şimdi kinin geldiğini nereden Di” MASAL ÇO GUR yim? in Hizmetçi kadın boynunu bükerek yek — Haklısınız harımcığım, fakat bö b? Behirenin artık gülmeyi unutan gözlerin. de sevinçli kıvılcımlar yakıyor. Bunlar genç kızın hafıza kıvrımlarında unutul- muş ışık parçalarıdır. İnsan ruhunu £sr tan ve kuvvetlendiren ışık parçaları., Annesinin ölümündenberi hiçbir ziya- ret genç kızı bu kadar mesut edememiş ti. Hattâ nişanlısının gelişleri bile. Necdet, ayrılmadan evvel, tekrar gele- ceğini söyledi. Bu söz genç kızda birden. bire saklayamadığı bir sevinç uyandırdı. Necdetin sık sık uğramalarını nişanlı. nın nasıl telâkki edeceğini hatırından £ le geçirmiyordu. o Şimdi kızın ruhuna, düşüncesine, hayaline tek bir mülâhaza hâkimdir; Necdet, bu eve, her vakit oi- duğu gibi, bugün de, saadet getirdi. Bir HABER'İN AŞK VE HIs ROMANI: * Nakledlen: MUZAFFER ESEN hayal kadar kısa geçen dakikalar, genç zere gelen ka” doktorlâ beraber olmaktan (doğan sat det her gelişinde bir defa daha canlana- cak... Onun için Necdet buraya'geimeli... Hem de sık sık gelmelidir. Necdet ayrıldıktan sonra Be si görnül düğü koltuktan, tatlı bir uyuşu' sinde mesut bir aşk masalının bü: ferruatını tekrar yaşadı. —U— Buzün Behire hazırladığı etişlerini ser- giye götürmek için odadan çıkmış, güm Tehin kim olduğunu nasıl da anlaya rız:, Bu misafir sizden de uzun boylu * g zl bir bayandı. Sizden biraz daha İİ man, iki dirhem bir çekirdek gençmi$ müş eürüştürmüş. yi Hizmetci kadmın bu saf sözleri B“ renin dudaklarında yeni bir tebessini incilerdi!di ve: — Misalirin kim olduğunu anlaya yazağız am za: ar yok, dedi. M9 iie” biraz sonra dı odüneceğinizi at o gülei . çıktığınızı, söyledim. F rini görmek dını evde yalnız bırakmıstı. şte hizmetçi te'âyla kendi r yole kaimım dedi, ben ş” kadar uğıyacağım. D ve Diri “lonnsaj İçin bir tü aa olamair. <'âm <öylerli ve giti, Sizi bulamadı, Behize düşünüyordu, hizmetçinin tanr Genç kiz kimden dan: — Bir arkadaşım mı? Hangi arkadaş? diye sordu. — Ona biraz işiniz olduğu için dışarıya behâedilğini anlsma- telir? “Bikire birdenbire kendisi evde yokk Necdetin gelebileceğini düşünerek bi çiye talimat vermeği lüzumlu gördü (Devamı ver) — Hayır ne o söyledi, ne de ben sor dum. —İyi arıa.. Benim birçok arkadaşım