ŞUT ERE 21 HAZİRAN — 1939 İEIATZNTPO) BERİN TARİHİ ROMANI: 33 Yazan: Muzaffer Muhittin Muvafık, davet Köse Mihal Mirayla Wer göndertti ve huzura Kİ, Her ikisi de çok (o güzeldiler, ikisi de çok neşeli ve mes'uttu- Mİ, Huzura çikmen hanm ölleri- İptüler, Miray Mihalin de elini & Afroditi yanaklarından öptü. üse Mihal söyledi: > Şevketlü hakan sizin Bizans v Andronikos Paleologos ünde bulunup Bizans Iğtşaşa iniz arzusundadır. Ben de bu- mma kailim, Ne dersi, atoru Almış kudurmuştan beterdir, ©, Filhakika kaç sedasız kalan Afroditi de, Mi d& hayatlarma heyecan karış- a? İstemiyor değillerdi. İşte bu At gelmiş oluyordu, py Miray cevab verdi: > Sevketlü hakanmızm irade . Nukadderatımızdır. Bizden Matlub ise boynumuz şevketlü Bazdetine kıldan incedir. Ne 4- * olunursa yaparız. Ama, şü si. & ne gibi tedbir alınacağmı bil- YİZ. Epeyce zamandanberidir bu *fİ terkeylemiş bulunuyoruz, Ora M8 Yapacağız? > Paleologozsun suruyna inti - temin edip görek ahlâkı ve ? saraya bağlılığı bozmak ve m kaleyi fethetmek gerektir. #ye mütevakkıfsa bunu Âfro- a Vi a bere 1 ME Böylede KES” Eh . Bir ta - ip da Miray, onun yeni bir kızı ve oluyo. talimatı a X tebdili lar, 0 Eönana kadar denizlerin hö- kimdi belli değildi. Kn iptidaf İorlarta denizlerde korsanlık &. © yok değildi, ama, bunların T olduğu ve ne dereceye kadar Mİfsk oldukla Kecilmiştir. #mers ismindeki wmüverrih ki- da bu havalideki korsanla- ıktan sonra ker kıyafet ederek yola arihlerce mes n yerinde de İran donanması Mar, kayeder. İbaki bu doğru değildir. Os. alların bu zamanlarda deniz ü- we hemen hiçbir ta “ İranlılara gelince kuvvetleri bunların Alar, değer gemileri bulunmu- du, iii Afrodüti Trabzon impara, 0 5U hududları içinde muvaffak MAP ve östilâlar yapan Oğuz kol 4, * birkaç Türk aşiretinin Ka SİZ sahillerinde yer tutup te - kn ettikterini vezir Raşidden eN Tol olda giderlerken Miraya döne, ç Miray, dedi. Bizans imparator VU denirden iz'a; ettirmekte nok afydalar tasavvur olu- ir Bğer muvafık bulursan biz w n doğruya Bizansa gidece. ,2e önce Trabzon. yoluna tevec- Sirek ve oradakilerle bir'an. » * Yapsak daha muvafık olmaz bay karısının bu fikrine hay - Muştu, Filhahika bu suretle Müessir olacaklardı, ama, on. dl dan telâkki ettikleri i- böylece Bizarsn varmaktı, « Âfroditi, dedi, Önce Bizansa ” Oradan deniz yolu ile gitme. a böylece bu işi hallelmemiz anza vardılar. Birkaç haf- A Kllevasi bir evde sakin ola SU, <rkok o kıyafetine girip * Belki şimdiye kadar tarih bu | kumandanlarından Mr maes'gt ve tencere yuvarlanip | denizlerde hüküm #üren hemen en Vağını bulmuş bir izdivaç gör .'kuvvetli korsandı. manlılar olduğunu sikredet edip görüşe. |Mirayir birlikte sahilde dolaştılar) ye nihayet bir gün meşhur amiral Afroditiye | Rojenin gemilerinden birine rasla, | davet |dılar, Amiral Roja korsanlığıyla meşhur bir adamdı. İmparator Ân- dronikos Paleologosun en kuvvetli sayılma, Roje Kendisi Kudüse giden ziyaretçilere yolda arkadaşlık edip hastalananlara bakmak üzere | tesssüs eden rühban cemiyetinin üzüsendandı. Küçük kıt'adaki bu gemi sahile yanaştı ve içindekiler dışarı çikti, Jlar. Afroditi birinin yanma sokula- rak: — Ben ve ağam, Dedi. Açır. Ge. | micilikten de koşlanırız. Ne bizi de yanımıza alsniz, olur, Gemiciler bu güzel delikanlıyı ve yanındaki dev vücutlu genel amira) İ Rojenin yanma götürdüler. Afrodi- ti kolayca gömiye kaydedilmelerin. den müteheyyiçti, Böylece müddet gemide ve engin denizler- de bocalaya bocalaya çalışan Af- toditi ve Miray gemiciliği öğrendi- ler. Vaziyeti Köse Mihal yoluyla hünkâre- arzettikleri z4man Osman gerek Afroditinin ve gerekse Mi .| rayın bu fedakârlıklarına hayran! olmuş, kendilerine Yenişehirde bi- vor konak kazırlalıp iradeyle fe - rağ etmişti, Avdetlerinde burada ikametleri, ne izin çıkmıştı. Afroditi ve Miray, bir ay denizlerde korsanlık yaptık- “np ya bütün: Moja gemllerisile Bir. deyip oannıytakktan - sonra kazansa döndüler, Afroditi Mirayla konuşuyor: — Miray, Artık zaman geldi! — Ne zömanı Afroditi? — Bizim maksadımız Roje gibi bir düşman elinde çalışıp ona hiz- imet etmek değildir bittabi, — Evet, — Buradan Karadeniz sahillerine varıp Türk boyları ile temas ot- mek gerektir, — Bunu vasıl yaparız Afroditi? — Bu gemiyi çalarak! Miray yerinden fırladı; — Deli misin * Afroditi? nasıl çalmır? Gemi AKMAK SANA Bi iş VERDİME Bİ Br 2 Ki MDA OLUR.“ KABAB İKarı koca tebdili kıyafet ederek yola çıktılar — Telüş etme! Ben bunu da dü- şündüm, — Nasıl? — Onlar sahile çıkıyorlar. Biz de çikârız, fakat gece dönei Nöbetçi olanları bağlar ve emrimize «alırız, İdereyi biliyoruz. Açılırız ve sahili takip ederek emelimize vartrız. çok tehlikeli olmaz mr Af, — Benim *ehlike hoşuma gidi - yor, Karar verip tekrar biribirine sa- | rıldılar ve öpüştüler, Fühakika bu karar çok büyllk bir tehlikeye atıl- maktı, sonu bilinmiyen bir gergü, > katışmaktı. Denizden şöyle | vorlardı. Dışarı çıktılar, arkadaşları Ne vedaluştılar, Onu herkes hâlâ deli- | kanlı biliyor. Roje bile bir aralrk| #aşirıp sormuştu? — Sen bir kızdan güzelsin, Ne garib? ab vermemişti Afroditi, ir kızdan güzeldi ve kızdı, A. işte pek âlâ muvaffakıyetle er jkek rolü oynuyordu. İ O gece Miray ve Afroditi gizlice *gemiye döndüler, Gemide Üç nöbet- gi vardı. Bunların hakkından gel - mek kolay oldu. Miray zeten bir ta nesinin Üzerine yürüyünce ayakla- rom bağı çözülüverdi. o Üçünü de bağlayıp ağızlarına bek tıkaç vur. dular ve gemiye fayrap verdiler, Pusula idare eden gemici orada bul için ondan da istimalini tayin. ettiler. Talllerine güzek ve kuvvetli bir rüzgâr esiyordu. Gemi Marmara sularından çok süratle a- çıldı. Karadenize çıktıkları zaman dalgaların dağlar gibi yükselip da- Zıldığını görünce ürktüler, Karade- nizin firtınner, © zamanın da efsa, nelerine karışmıştı. Deniz Tanrısı kizdığı zaman böyle taşar ve cö- şar ve mutlaka insan canmdan kur banlar ister ve insanlar boğulma - dıkça rahatlayıp uyumazdı, Bir ce viz kabuğu gibi bu taşkın ve coş. kun sular arasmda çırpman gemi bir taraftan da yol almakta devam ediyordu, (Devamı var) | Mi | iş ARAYOR. X MUSLU BiR ADAMDIR) KAT... BANA. böyle alıyorlardı, ama, Karadeni - | zin erk taraflarını katiyyen bilmi- | Şimdi hemen şu âyini yapıp tepindikleri meydana dönelim! Bom balarla hepsini berhava edeceğimi... | Kaçanlara da diz çöküp Kurşunla İ kalblerinden vurücağım!.. Bu alçak İça cinayeti herhalde intikamsız br cak değ z Vakia berim de duyduğum yeis ve hiddet âdeta sonsuzdu. Zira gi yarısı kadımcağızı gayet (tehlikeli bir sergüzeşte sürüklemiş, onun bu feci âkibetine biz sebeb olmuştuk. | Bundan dolayı acı bir vicdan azabı | duyuyordum. Sonra emelimizde der hal suya düşmüştü. Mağarayı bu. lup orman adamını sağ bir halde İ görmemize imkân kalmamıştı. Bu beni daha ziyade meyus eden bir sebebti, Baharangonun an! ölümü karşr sında duyduğumuz şaşkınlık geç tikten sonra teessürüm < büsbütün Da Bir aralık hakikaten Harsın zaafları geçirdiğimi Hakikaten bu gad arı hora tepindikleri 1“ pdanda toptan berhava edecek kuvvetimiz vardı. Zira | bünca zahmetler uğrunda en büyük İ tehlikeler göze aldığımız bir sıra da emelimiz suya düştükten sonra bize rehberlik edecek yegâne vasi. layı ebediyen kaybettikten başka gayet garip ve münasebetsiz bir va ziyet te hasıl olmuştu: | hizmetimize memur etmiş olan Ovambolar r ne, hele genç kadının kocasına, ne diyecektik? Ne Ovambo reisi, ne de zenci kadının kocası 'hâdiseye asla inanmıyacak Baharangoyu geo Yarısı ormanda gizemi Olduk Ol duğumuza hükmedeceklerdi. le de elbette hal olacaklardı. Binaenaleyh — işler altüst olmuştu. Hans büyük bir muhabbetle bağ. lanmış olduğu bu güzel ve sevimli genci kadınınm yerde cansız olarak yatan cesedine gözleri (o dalmış bir halde duruyor, sonsüz bir keder duyduğu yüzünden okunuyordu. Onun yanıma 'yaklaştım: — Hans, olan oldu, dedim. Çok büyük bir şev kaybettik! Hans cevap vermeden başını sal- ladı, fakat sonra tekrar parlayan bir am hırsile; Se NİÇİN BU €- Yin RESMİ, yâ YOR», $ m a ADAM FENALK EE YAPSA USTAM SAFLI. po iGINDAN ANLAMIYA- SAKUR BİLE. S3AR İ | forman insanları arasında: 35! YAZAN: L. Busch 36 Yılını vahışiler arasında geçirmiş bir Alman seyyahı Hans: « kadıncağıza kıyan mel'un yamyamları bulalım! » dedi rna tahammül etmiyelim! dedi Gel ormanı sabaha kadar arıyalım! Şu kadıncağıza kıyan meli yamları bulalım! şunları elimle öl düreyim!. — Beyhude, Hans! kaldı ki böy le mecnun bir hareketle kendimizi de tehlikeye koymuş oluruz! Zira bu heriflerin ne kadar mahirane giz lendikleri, püsu kurmaktaki ustalık re anlaş ayorl Orm adamları dedikleri nları tevekkeli avlamıyorlar!, — Peki şimdi ne yapacağız? Evet, Hansın bu suali sormakta son derece hakkı vardı. Şimdi ha.| kikaten ne yapacaktık, Gece vakli bu meşum (ormanda, i yam ğı sırada, orada bir ağacın dibine oturup bir müddet ne yapmak İ& zım geldiğini düşündüm. Hans feneri Baharangonun başı” cuna koymuştu. Kendisi dalgın ve gayet sinirli bir halde ayakta siza. tasını asabi asabi içerek dolaşıyor” du Benim. bir karar vermek için mu- tadım olan sekildedüşünceye daldrr ğımı görmüş, sez çıkarmadan bekli- yordu. Nihayet kararımı verdim: — Hans Idedim. Buradan etmekten başka bizim için aareket kalmamıştır. Hans hayret ve kederle sordu: — Bu yamyamlardan hıncımızı çıkarmadan mr, kaptan! bu müm. kün değil! firar makul Börutoların teline görünmemiz döğrü Ölmıya caktır Çünkü kavga edeceğimiz ve silâh kullarmak mecburiyetinde — Miç de.iyi değil, zim emellerimiz büsbütün (başka taraftadır. Biz buraya Afrika yı Iyamlarile harbetmeye gelmed — Demek, şimdi buradan hiç kim seye görünmeden gideceğiz? | — Öyle lâzım geliyor, Hans! esa- İsen en ufak bir imkân olsaydı ben şu canlı orman adamının sakle dığı mağarayı keşf için a ka dar çalışırdım. Fakat zavallr Baha- rangoyu kaybettikten sonra bunda YAZAN»ç ŞİZEN ALT DİSNES > Hans! Bi- | Kaptan Allah aşkına bu kada-hiçbir fayda olmıyacağım görüyo” rumi, — Tekrar Novambolar yanıma döneceğiz? ab — Pek is bize Bahtarangonu! ne olduğunu sormıyacak mı? — Elbette soracak! Fakat idare ederiz! Bazutolar ise Baharango yu kendileri öldürmüşlerdir. Bunu reislerinden gizliyemezler.. Bazuto- reisi de elbette Novambolara bunu yildirecektir. Böyle konuşarak yola çıktık. Ma- İ alesef Baharangonun cesedini ora. da terektmek mecburiyetindey'dik. reisinin Gece ormanda tekrar > geldiğimiz yolu bulmakta son derece müşkülât Baharangonun cesedi upuzun yattr-j çektik. ettikleri kulübenin bulundu ğu meydana çıktık. Kulübede br raktığım seyahat çantalarımızı alıp İyola çıktık. sabaha yakındı. Bazutolatın hâdiseyi öğrenip. bizi takip etmeleri ihtimaline (karşı ve gecenin nisbeten < serinliğinden de istifade ederek süratle yol alıyorduk Hiçbir hâdise olmadan ertesi gü- nü öğleden sonra (o Novamboların köyüne vasıl olduk. Ben yolda çek tiğimiz zahmetlerin pek boşa gitme. diğini düşünerek (o hâdiselerin yeis verici tesirinden kerdimi kurtarma” ya çalışıyordum. Filhakika henüz kendime bir gaye edindiğim ve son derece metak ettiğim gorillerle müş terek insanların varlığını kati su- rette anlamış (o bulunuyordüm. De mek ki bu bir insandan ibâret de- ğildi. Vakia ormanlarda yamyam. larm avladığı bu insanları henüz ta mamile görmüş sayılamazdık. Fa kat varlıklarını öğrenmiştik. Şimdi gerek Novamboların şu otello kılık- lerinin bu insanlardan bahse” Idikçe gösterdikleri esrarengiz “İ korkuların hakikaten bu mahlükla. İ ra ait olduğuna katiyen şüphem kal mamiştı, Sonrada bu İnsanların İ yaşıdıkları ormanlara yakın bulun duğumuza kanaat getiriyordum. Bi- #aerzleyh bu insanların Sirri ve battâ bütün sırlarını gayet iyi bik İmeste olduğuna şüphem kalmayan İ Novambo reisinin ( delâletile bu € melin.e muvaffak olacaktım. Yahut İda bu da olmazsa, kendi başımıza İou meseleyi mutlaka halledecek, bu iysarları hayat bahasma dahi i osa bizzat bularak yakından göre. İ cektim. Baharangonun ölümü meselesini ıştırmaya muvaffak olduğumuz doştlu” rmeği y takdirde Novambo reisile Kumu daha ziyade ileri & tasarladım. Kendisinin kabilesinden gizli o larak bu insanların bulunduğu yere gidip geldiğine şüphe olmadığı için nihayet onu hakikaten takip ederek bu ormanların sırrını (o keşfetmem mümkün olacaktı, Yanımdaki adamlarımın ve bö nim hayatımız herhangi bir tehli. İkeve maruz kalmadığı takdirde bu İgoril insanlarından bir iki tanesini, İ hattâ, kaçırıp berâberimde getir İmek emellerimden biriydi. mek emellerimden hiriydi. Maşuntara ormanlarının Otelloe- su Novambo reisi bizim Baharan gosuz döndüğümüzü görünce (bizi fevkalâde hayretle karşıladı: — Yerlerle ve göklerle (birlikte gelmiş olun! dedi. (Hoş geldiniz ma nâsında).. Fakat Babarangoyu ni çin beraber getirmediniz? Reise Baharangonun o Nan.Huta nleri başladığından itibaren bize â görünmediğini, ne olduğunu bilme diğimizi söyledim. Buna büsbi (Devamı var)