A AŞMA hi İN 3 ka "ve yarın tercüme 31-40 4 cü seri Kr “sin külliyatı IV öb “SLafizik 40 ; kender co gi ve sosyaliza 100 emokrit 2 hler tarihi 128 Szofi ve sanar 40 4 tilea 100 Borak # “ihl mucizeler 7” ih 659 Baha, izin #latı 6.50 kuruştur. | alarılara yözde 20 fakon, ile. Kalan 520 kuruşu Wi peşin alronrak müte. Ayda birer lira ödenmek taksite bağlanır. *kiT kitabevi “Ve yarın tercüme külliyatı 11-20 ikinci seri © Kr b rio baba 10: a tay ğin psikolojisi w MW, Kbühar selleri Li N giderek düğümü Gi iş Sa külliyatı 71 7 in imi Saadet sc 3 ütiste 30 Çocuk düşürtemler 60 a - ve felsefe 30 “Yeudu kalmadı . B, 530 yarin Cia 5.20 karugtur 4 Nü Alanlara yüzde 20 lakon o ka Kalan 4.24 kuruşun Mg Tübu Peşin alarak müte AN ye birer lira ödenmek < taksite bağlanır. | MA ALE lp! Hafız Cemal MAN HEKİM Ahi Ye mütehassisı, İk, 2İ HAZİRAN — 193$ kıt Kitapevi | “külliyatı ” T 5 ğ Mandal Divanyolu, 104, Tel: 22398 İİ a vi a iy HABER — Akşam Po Taa YP Ve Ta İON lif aile stası KK L.J pP> Cc MN ie LJ ettiğimden yenisini İeskisinin Dur, 64 JOZEF BALSAMO yor, güsel başı hafifçe eğilmiş duruyordu. in bu şon sözü el omuzlara sikli n kur- gibi başın: doğrul- tup hemen yerinden kalktı. Müvazenciiz bir hâlde hiz- metçisi Nikolün omuzuna daya” narak salondan çıktı. Andrenin salondan çıkmasile beraber pencerenin camma zünü dayayarak içeriye bakan baş ta oradan kayboldu, Balsa- mo çoktanberi, bunun Jilber ol- duğunu anlamış ve tanımıştı. Bir saniye sonra matmazel Andrenin sür'atle piyano çalde ğı işidildi. Balsamö, ev sahibi barona: — Şimdi dedi, ben Arşimed gibi Oreka (*) diyebilirim. Baron uykudan uyanır gibi gene büyük bir hayret içinde sordu: — Arşimed de kii — İki bin yüz elli tanıdığım bir zat. Bi Timdi., —7— ÖNEKA İhtiyar baron, Balsâmonun bu son sözünü pek delicesine bul- (*) Oreka, eski Yunanca bir kelimedir ki, mânası (buldam) demektir, muştu. Fakat İşitmemiş gibi davranmağı münasip bu! NM Vaziyeti hiç itimada şayan görülmeyen misafi:'den biran evvel kurtulmağı kurmuş olma lulir ki, Ardreyi kapıdan çök cıya kadar gözüyle takip etti. Piyano sesini duyup taonun salonda bulunduğuna kanaat et- tkten sonra Balsamoya, kendi. sini en yakın kasabaya yollamğı teklif etti. — Mösyö, bir ithiyar atım var, dedi. Belki de yolda zahme- te dayanamıyarak geberir, fa- kat, her halde sizi en yakın ka- sabaya (o götürebilecektir. Hiç olmazsa siz de orada rahat yata» cağmıza emin olursunuz. Bunu şatoda oda ile bir yatak ol. madığı için söylemiyorum, iyi kötü bir şey bulunabilir, fakat benim nazarımda bir şey ya mü- keimmel olmalı ve yakut hiç ol. mamalı, ben misafirperverliği böyle anlarım. — O halde beni kovuyorsu* nuz, sizi rahatsız mı ettim, — Hayır, dostum, beni rabat- sız etmediniz. Du teklifim en. cık sizin rahatınızı temin için. dir, sizi burada misafir etmek rahâtsız etmek demektir. Sizin rahatsız olmanızı istemediğim içindir ki size bunu teklif edi. yorum, Yoksa sizden pek boş Jandım., A * l 268936 tarihli ve 2607 numaralı ikinci sınıf derdesti tesis teşviki sar nayi muafiyet ruhsatnamesini zayi kümsüzlüğü fg kan evi Dr. Ahmet Akkoyunlu Taksim - Talimhane Palas No. 4 Puzurdün masda her gün saat 15 den sonra. Telefon: 4 OLİMPOS GAZOZUNU tercih ediniz Harareti keser - Sınhhati korur Meyva usarı ve şekerle mamuldür. Şişelere el değmeden Asri ve sıhht şekilde doldurulur. 11 TUMLTIÇAREFLLAMLOD:, JOZEF BALSAMO 61 tamamen söylediğiniz gibi geç“ migti,. Genç kızda iâfa karıştı: — Bunu anlatırlarken mi duy dumuz? — Ben oradaydım, o zaman henüz Mareşal olmıyan Rişlr yönün şahidi sıfatiyle orada bu- lunmak şerefine nail olmuştum. Sonra barona Gikkatle baka rak; — Biraz müsaade ediniz, de- dedi, — Ne için?. — O vakit arkanızda yüzba — Siz o zaman Fontenvada pek çok zayiat veren kraliçenin hafif süvari alayında değil miy. diniz?. — Fontenvada da bulundunuz mu? — Hayır, çünkü o muharebe zamanında ben ölmüştüm.. Baron hayretle gözlerini aç- tı, Andre gayriiktiyari titriyor- du. Nikol da eliyle haç işareti yaptı... Balsamo sözlerine devam etti: — Evet seni gördüğüm za man hafif süvari üniforması giy. miştiniz.. Şimdi tamamiyle ha tırlıyörüm. Geçerken sizi gör- müştüm, Siz kendi atınızda dü- kün atmi tutuyordunuz, hattâ size yaklaşıp tafsilât sormuş ve siz de bana vak'ayı anlatnış- toz, — Ben — Evet sizi şimdi pek güzel tanıdım. O vakit siz şöval, ye ünvanını taşıyordunuz, her © kes size küçük şövalye derdi. Baron hayret ve hürmetle söylendi; ; — Tamam! Tamam!.. Ne tu hat şey... — Sizi birdenbire tanıyama- dığımdan dolayı affınızı dile- zim. Fakat otuz sene bir insan: çok değiştiriyor, gelelim Rişliyö bahsine... Balsamo biraz sustu ve elin. deki kadehi dudaklarına götü rüp nihayetine kadar içti. Baron sordu: —siz beni o vâkit gördünüz mü? Mümkün değil inanamıyo- rum! , — Evet sizi götdilm.. — Cadde üzerinde mi? — Evet cadde üzerinde. — Atları tutarken değil mi”. — Evet, — Düello edildiği sırida mı? — Doğru.. Prensin son nele- sini aldığı sırada İdi. — Öyle ise siz elli yaşında misiniz ?, — O zaman sizi görebilmek için icap eden yaştayım. Bu defa baron son derece meyus plarak garip bir tavrr'a önline “ais