19 HAZİRAN — 1939 Uğu FSUZ elmas! Amerikalı kadın, tehlikede bulunduğunu söyliyerek polisten imdat İstedi şhur mavi elmas bir zamanlar ânsa kraliçesinin gerdanında parıldamış, bir bar kızının AYhunda gözleri kamaştırmıştır tk, hoş eza altına almış bulu- “ÜRkü elmasın sahibi olan İmandan endişe etmekte - elmâsm hikâyesi şimdi- ? fiy dofa anlatıldı. Fa. İl heyecanlı ve garib bir Ke bir kere daha dinleseniz Sikmaz, İML mavi elmasın iki bay tarihi vardır ve şiradiye , Y Alt kişinin “başını ye- Fransız kraliçesi Mari wet? Bunlardan biridir, Et- dey Çi telir devirlerdeki sahib- yide Abdilhamiddir. Yeri nda “Kader elması” keş bu meş'um kiymetli f ee Badide, örneği mev ) F , Jaa, tarifi gayrikabil bir tedir. Bunu ik Avrupaya Vi TTavernye isminde bir “Yonu O Hindistandaki Mabedinden bir mabudun daldığı söylenir, seyahat etmiş olan Onu gelirken Parise ge- #amanda, elmasm u . Rlanmsak, kendi be: ' davet etmiştir, Hay. * Dir müddet sonra tek- iğ gidiyor. Fakat bir p aş ek nasib olmuyor: Ora- Yaban köpekler parçalı - Nan ük : | Vurulmamıştır. dg başına gelen felâke- Mabudlarınmı hışmma uğ- tefsir. &denler varsa da, daha çoktur, *nİN mal ve mülkü tere ln satılırken kral N N en (o adamlarına, , me #lması aldırıyor ve yi zincirle karısı Mari #üzel boynuna asıyor, HİP mabudun üzerine ış YAAA biçilmez bir kıymet» Mayada eşi bulunmaz bir hh taşıdığı için mem- unun, kendi başına da em S#etireceğini akima bile kisa Na beniz mavi eimana u. il U Üy ibtilâl olup kra. İK ae idam edilince, “ka - Ğ AM uğursuzluğuna ina 1 üç, dört misli faz- v Kinla, kraliçeye ve sara- Ky Bn yok, hepsini ye- Me “*İ bükümei alıyor. Sünen dabu aradadır. yayılan başka ellere geçi. f ri » i karısına hediye e- kadm çok geşmeden | ve Ölmeden evvel servetini Say nda taksim ederken n da kız Niyukssi dü- NE e ae lord Fran. Biye bu kıymetli elmas N Beçmez tali dönüyor. ey Palivoluyor, borca giriyor İayata düyiyor. Niha- iy, Yok isminde bir müzik ile #vlsniyor ve bir za Pana kraliçesinin gerde- *limas hikâyesi yine or-f bu sefer bar kızınm boynunda göz Bugün onun sahibini po) leri kamaştırıyor. Müflis lordla oyuncu kız mos'ut olamıyorlar, Diğer taraftan da lor dun sleyhinde, iflâs davası açılı - yor ve kalan servetinden sayılarak mavi elması müsadero etmek ist, yorlar, Fakat mavi olmas ortada yoktur. | Lordun karısı, başlarma (felâket getirdiği için elması kaldırıp atlı- ğıtı söylüyor. Bununla berabor, uğursuz elmas bir müddet sonra tekrar ortaya G| kiyor. Elmasın bu yeniden ortaya çıkışı da başlı başına ayrı bir hi- kâyedir; Meşhur bir mücevherat müte - hassısı olan, eski ONevyork sanat müzesi müdürü Sir Kaspar Klerke bir gün, pejmürde kıyafetli bir ih. tiyar geliyor. Bu, kuyumculara simsarlık eden, orada burada bul- duğu ban şeyleri getirip onlara satan bir adamdır. O gün, Ame- dikalı mücevherat o mütebassısına da bir alay yalancı elmas getiri - HABER — Akşam Postası Denizaltı gemisin m de meraklı bir röportaj Dalış manometresinin akrebi korkunç bir hızla mütemadiyen iniyordu Elli sene evvel denize indirilen ilk denizaltı gemisi kör bir adam gibiydi; çünkü periskopftan mahrumdu 24 Büret Son denizaltı facialarının tüyler ürpertici tafsilâtı hâlâ zihinlerde yaşıyor. Bu harp vasrtalari hakkında, icat €- dildikleri © gündenberi mu. hakkak ki pek çok yazı ya. saldı, Bununla beraber de- nizalt gemileri her zaman “İçin merakla okunacak bir vi » Bir Fransız ga isinin aşağıya nakletti. ğimiz röportaj , “Denizaltı, İarm © manevralarını anlatı. yor; — Ön ve arka târaflar gevşe- tinizl,, Gemi süvarisinin emirleri biri- birini takip ediyordu. Sahilden e. pey mesafede duran Agosta de. nizaltı Sandalımız gemiye yânaştı. e (gidiyordum. Ha- gemi © İlat atarak bortlasına yaslandı. Papas uğursuz elması takdis eder, ken birdenbire bir şimşek çaktı. — Bunları, diyor, çöplüğe ati, miş eski bir sandığın içinde bul- dum, Herhalde bir tiyatro aktrisi- nin, oyunlara çıkarken takındığı ya lancı elmaslardan “olacak. Fakat, bir kere bakm: belki içlerinde işe yarar bir şey vardır. Bir Kaspar bunlarm arasından mahut uğursuz elması derhal far- kediyor, “Kader almesi,, Amerikada, 30 bin ingiliz lirasma satılıyor. Bünu alan bir Amerikali kuyumcudur. O da şarklı bir zengine satıyor ve bu şarklıdan da mahut olmas o za. manki padişah Abdülhamide geli - yor. Rivayete göre, Abdülhamid de bunu gözdelerinden birine vermiş ve bu kâdm çok geçmeden öldü - rülmüştür. Mavi elmas, Abdülhamid taht - tan indirildikten sonra, bir müddet yine ortadan (kayboluyor. Sonra tekrar Amerikada meydana çıkı , yor. Buradan oraya nasıl gittiği pek malüm değildir. İşte buğün, hayatını endişede his seden Amerikalı kadm, uğursuz in- cinin o Abdliihamidin gözdesinden! di nun için, Misis Mak Linin bunu, dım. Yarm boynumda güreceksi. hem de bu kadar pahalı: bir fiata|niz! alması adetâ herkesi hayrette bı - rakmıştı, Fakat o: Mavi deniz satında öteye be- riye serpilmiş sarı ile yeşilimtrak renk almış yağ lekeleri yüzüyor. du, — Sancak tarafı ileri! Dümen beş derece sağal., — Dümen beş derece sağ zavi. yede! Sancak taraf ileri! .. Geminin arkasından bir hırıltı işitiliyor, Agostanın teknesi ma- kinelerin işlemesinden sarsilıyor « du. Serin bir rüzgâr geminin tek. sıyırıyor. Gemimiz gittikçe limandan u. zaklaşıyor, etrafta durar. harp ge- milerinin arasından süzülüyordu. Gemi mürettebatı güverteye di- zilmiş, hazır ol vaziyetinde duru. yordu. * — Dümeni sıfır zaviyeye alın, Süvarinin emirleri, önünde du . ran borulardan geçerek dümen gediklisinin bulunduğu noktaya varıyordu. Dümen sıfır zaviyeye indiril. — Stop!. | | nesini yalayarak kaptan kulesini| denizaltı gemilerini işe yarar bir| gi İ tarafından o yapılmış, — Sancak stoper! — iki borda ileri, — iki borda ileri!, Şimdi gemi tam süra'tini almış. tr.. Sahil yavaş yavaş gözlerimiz önünde ufalıyor. Bir karaltı hali. ni alıyor.Limanın methali gittikçe küçülüyor. Sonsuz denizlere, Ok. yanuslara doğru açılıyorduk. “Dünkü” ve bugünkü tahtelbahirler Bundan tam 50 sene evvel ilk askeri denizaltı gemisi denize in- dirilmişti. Fakat ilk ciddi tecrübe- leri, 1886 senesinde Güstav Zede gemiye 'Gimmet,, ismi verilmişti. 35 ton ağırlığında ve 18 metre uzunlu. ğunda idi, Gemide on bin kilo sikletinde ekümolâtörle müteharrik bir elek.| trik motörü vardı. Bu da daldığı zamaân denizin dibinde ancak beş millik bir sür'at temin ediyordu. Deniz altı gemilerinin en mü- him uzvü olan periskoptan mah - rumdu ve bir köre benziyordu. Bununla beraber, bir çok muh. teri'in zekâlarından doğmuş olan eser tekâmül etmiş ve deniz altın. da gemilerin seyretmeleri kabil olmuştur. Yavaş yavaş bir çök! mühendisler bu İşle uğraşarak! vasıta haline koymuşlardır. Periskopun icadıyla, bu gemi- lerin korkusuzca dalmaları ve de- nizin içinde hareketleri temin 9- lunmuştur, Deniza'tı gemisi ne demektir ? Agosta şimdi 13 mil sür'atle ilerliyor. Biraz sonra dalacağır. Ve ben o zâman denizaltı gemisi. nin ne demek olduğunu yakından tetkik o fırsatını bulacağım; bil- mediklerimi öğreneceğim. Fakat evvel emirde bit denizal- — Uğursuz şeyler bana uğur ge- tirir, diyor ve hiç aldırış etmiyor. du, Hattâ bu yüzden Misis Mak Lin le kaynanası arasmda kavga bile sonmki sahibidir. Meşhur $ir A- olmuş: merikalı zenginin karısı olan Mi - sis Mak Lin onu 154 bin dolara al.İder elması” nı aldığı gün, bir marifet yapınış gibi, hemen ko- maştır, Amerikalı zenginin karısı, “ka » sanki Telefonun öbür tarafından kadı- um kaynanası kıyametleri koparı- yor: — Aman! diyor. Ne yapıyorsun! Olmaz! Dünyada olmaz! Hemen gidip geri vereceksin, yoksa... Fakat, Misis Mak Lin ne kayna- nasmın tehdidine kulak asıyor, N6 de elmasm uğursuzluğuna dair her kesin söylediklerine ehemmiyet ve. riyor; elması boynuna talıp her - O zamana kader tuğürmiz elmas İşuyor, kaynanasma telefon ediyor: | kose gösteriş yapıyor. | , olen Hind elması | kâfi derecede meşhur olmuştu. O- — Allo! Allo? Mavj elması ai - Mep” Devamı 13 üncüde maya Pasa, Mİ ti ne demektir, onu iraha çalışa-İ dönen, aşağı yım: SE kulerta dağ Bir denizalti ge misinin maktat; denize dalış ve çi kışını gösteren krokiler. yukarı çıkıp inen ştlik bir sütun vardı. Gözlerimi Gemi, şeklen bir püro cigarası.| dürbün deliklerine uydurdum . nı andırır, malüm.. İçiçe iki tek- peden ibarettir, Harici teknesi sağ lam ve ince çelikten, dahili tekne- si ise o nisbette kalın çelik saçtan yapılmıştır. Her iki tekne arasın. da balast hazineleri vardır. Deniz alir gemilerinde dalma ameliyesi, balıklarda olduğu gibi, . yanların aşağı yukarı inip kalkmasiyle ka bil olmaktadır. Dalma ymmerkezi Gemimizin sür'ati, biraz . daha fazlalaşmıştı. Dizel motörleri son süra'tle, oğuldayarak dönüyor ve saatte 18 mille seyrediyoruz . Kaptan kulesinde yedi sekiz ki. şiden fazla değiliz. Kara, artık kaybolmuş bulunuyor. Şimdi, gemi süvarisi işaret ve- tiyor: — Dalma hazırlığı var. Hamr ol! N Geminin içinde bir klâkton se- si cınlamağa başladı. Kulede bu. Yunanlar, şakuli bir merdivenle denizaltınm içine iniyorlar ve “köşk,, tabir edilen merkez ka marasında toplanıyorlardı. Dizel motörü durmuş, vazifesi. ni elektrik motörüne terketmiş- ti. Her tarafta hümmalı bir faa liyet vardı. Deniz sathı ile alâkası bulunan menfezler sekı sıkıya ka. patılıyordu. Pek kısa bir zaman sonra, gemi dalmağa hazır bulu * nuyordu .Süvari dalış emrini ver. Şimdi, elektrik ampulleriyle ay- dızlanan daracık (o hücrede, ge- miyi denizin dibine indirecek olan balast hazinelerine suların hücu. mundan doğan korkunç sesi din- liyorduk, Dalış manometresine göz at. tım: Beş metredeyiz. Akrep mü « temadiyen : titriyor: On metre derinlikteyiz!, Bütün balastlar dolmuş bulunu yor.. Manometrenin akrebi hâlâ harekette, İnsana öyle geliyor ki, akreb durmadan rakamlar Üzerin- de oynayacak ve biz daha derinlik İerek çok derinlere ineceğiz. Fakat, 25 inci metrede dalmı kanatları doğruldu. Şimdi gemi meyilden kurtulmuştu. Rahatça a yakta dubariliyorduk. — Apertif almaz mısmız? Geminin yegâne, daracık büfe. sindeyiz. Yanımdaki zabit bura- dan süvarinin kamara bölmesini gösteriyor! — Bir çocuk beşiği kadar mü - kemmel, değil mi*, Biraz sonra beni periskopun yânma götürdü Önümde kolay- lukla tahrik edilen ve sağa sola Kara, ufukta bir nokta halinde küçülmüş, fakat vazih ve pürür. süz görünüyordu. Az yakınımız. da bir balıkçı kayığının teknesi de niz dalgalarına çarparak ilerliyor. Etrafımızda martılar alçakp yük selip kanat çırpıyorlar, Gemide emniyet tertibatı Dalma ameliyesini yapmak için balastlara 700 ton hacminde su almıştık. Bu hamule ile deniz di- | birde 48 saat kalmak İmkân var. dı, Burada kâinat ile alâkamız ta- | mamiyle kesilmişti. o Yanımızda komanyamız bol olduğundan yi- yecek endişesi yoktu. Fakat asıl lâzm olan hava, temiz hava, saf havanın tükehmesi işimize gel - medâi. Havamız; tazelemek ihti » yacı herşeyden üstün idi. Gemide emniyet tertibat çift olarak yapılmıştır. Geminin ayrı. ca bir dalgıcı vardır. Dalgıç is- tenilen zaman hüsusi bölmeden denize çikarak geminin teknesi" ne dolaşıp harici bir arızaya rast. lanmış veya harp esnasınlla ağ | örgülerine saplanmış ise bunlar. dan geminin kurtulmasını temin vazifesiyle mükellefti. Gemide, istenilen (dakikada bütün elektrikler bir noktadan söndürülebiliyor. Su yüzünde — Su yiizüne çıkılacak! . Süvarinin kuvvetli kolları, taz. yik edilmiş volant çeviriyor. — Su boşaltılacak, Derece 20.. Akrepleriden bi daha oyna « mağa, dönmeğe başladı. Bir ıslık sesi bunu takip ediyordu. Bu ses, dizel motörlerinin tazyikiyle hu susi sarnıçlara sevkinden çıkıyor du. Balastlardaki suların, sarnıç. lardaki menfezlerden dışarıya fış kırdığını duyuyorduk, Denizin sathına çıkinamız, çok kısa sürdü. Biraz sonra bütün menfezler açılmış ve biz geminin güvertesine kendimizi atmıştık , Bol ve temiz hava ile ciğerlerimizi dolduruyorduk . Az evvel priskoptan gördü. güm balıkçı gemisi şimdi yanı ba, şımızdaydı. Yelkenlerini pupasına doldurmuş olan balıkçı, kocaman çelik balığın apansız ortaya çıkı. şırdan ürkmüştü. Ağosta seyrine devam ediyor ve talimlerini yapıyordu. Yirağ dört mat zarfında oOOkyanug tükenmez sularında batıp çıkacağı, torpil atış tecrübeleri yapacak, çelik gövdesinin husüst hücrele“* rinde sıralanmış milteskidit tor » pillerini savuracakti/