YY YE Yazan: PEARL $. BUGK | HABER— Akşam Postam KAPLAN | Şeviren: VAHDET N | diliğiin Bununla beribir, Bayan Çu kızına hiddetle: — Amerikadayken bizim ilâhlardan korkma- makta haklıydın, Ma.li, dedi, Fakat mademki bu- gün burada yaşıyorsun, onların hâkimiyeti altin- dasm demektir, Sonra, tekrar sert bir hareketle perdeyi kapa. di ve lahtrevanı taşıyan adamlara yola koyulma- larını söyledi, Molli, biraz sonra kapalı tahtrevanmın içinde © düşünceler arasında kaybolmuştu, Kolec arkadaş- Jarı onu şimdi bu halde görseler kimbilir ne der. ç lerdi! Geçen haziranda, diplomelarm dağıtıldığı gün, arkadaşları onun etrafını almışlardı. — Allahammarladık, Molli! - Bize mektub yaz. ç meyi unutma... - Dünya seyahatine oçikarsam geni gelir görürüm. ; Moli de; — Memnur olurum, demişti, Yalnız, evvelden © nber ver... Herhalde evlerinden utanmıyacaktı, Kolecde- © ki dershaneler de onların bu eski evlerindeki oda. lardan pek geniş şeyler değildi. Onların bu evleri pilelerinin birşok neslini büyütmüş bir evdi. İler. halde Molli'nin arkadaşsirr evi, geniş damr ve kiv- © yık damı, budanmış bodur ağaçlı, taş döşeli avlu- © ları, avlulardaki etrafı çiçek çevrili havuzlarıyla, evi çok orijinal bulacaklardı. b Molli onlara görmiyecekleri geylerden hiç bati. © oSetmem, diye düşünüyor ve kendi kendine gülüm. © süyordu. Eski toprak maltazlı mutfaktan, hizmet, perdeyi açtı ve gilerden, hizmetçilerin kir pas içindeki çocuklarm- © dan ve sayımız sineklerden hiç bahsetmiyecekti! | Esasen o hiç mutfağa uğramazdı. Bunlar hiz. , Mmetçilerin işiydi, Hizmetçiler de her işl yaparlar» dı. Fakat Molll Üç asırlık hayata mukavemet et, miş, ve ilânihaye de dayanacik gibi görünen bo eski evi nekadar seviyordu! Bununla beraber, ev, deki derin sükün ve #essizliğin bazan onu hiddet- lendirdiği de olurdu. Melli birçok defa İşitmişti, babası acı set göyle pikâyet ediyordu: & 05 — Şimdi hiçbirşeyin ömrü yok! İnsan nörs © © depvecdadının zamanmda olduğu gibi asırlarca da © yanabilecek diye bir ev yaptırabilsin! Bir gün Ja, “ ponlar gelir... Babası böyle söyledikçe Moli korkuyordu. © Fakat onun bu korkusu ancak bir an devam eder, — geçerdi. Çünkü daha çok küçük yaştanberi bu kor- © kunun tekrarlanmasma alışmıştı, Çocuklar sokak- © larda kavga ederlerken biribirlerine: i — Kara cüceler gelsin de geni slam götürsün inşallah! diye bağırırlardı. Yine aynı şekilde ağız. » Jarından eksik olmayan bir tehdit de şuydu: © — — Kaplan yamaçta iner, seni yer, görürsün! » Japonlarla Kaplan! Japonlar Mollinin çocuk, ken. dinlediği masallardaki ocücelerdi, Kaplan da bu masallardaki dev. Büyüdüğü zaman ise, bu Aki korkunç mahlük onun için sadece birer masal © Kahramanı olarak kalmıştı, : Esasen kollejden tanıdığı bir Japon kız: var- ür Çiyo, hakikaten, sütninenin massllarındaki cü « peler gibi kısa boylu, esmer, hattâ çirkin denebi lecek bir kezâr, Moli ile bu kız bir türlü ahbap ola © mamışlardı, fakat düşman da değillerdi, hayır! Bb © yok Amerikalı kızlar Çiyoya karşı bir sevgi göste ç riyorlardı, O — Annenizin ölümünden sonra bu ka. p Kaplan'a gelince; Molli bunun çok bahsedilen fakat hiç görülmeyen bir haydut reisi olduğunu bis Hiyordu. Hükümet kanun çıkardığı gündenberi artık hiç bir yerde haydut görülmüyer diyorlardı. Ama doğ- ru muydu acaba? Molli penceredeki kalın perdede mahsus ağil - mış küçük dört köşe delikten dışarı baktı, Ah, babası Şanghaya gidip yerleşmelerine razı olsa ne iyi olurdu! Merkezi teshin usulü ile ısıtılan bir 6v- leri, yeni tarz mobilyaları olacaktı! Şanghayda ahali Amerikadaki gibi eğlencesini biliyordu, Bu meseleyi! na zaman aças babası sade: — Ben şimdiye kadar burada yaşadım, derdi, Sanki bu da cevap mı! Bir kere de şöyle İlâve etmişti: — Merak etme kizım, yakında evleneceksin. Kocana söylersin, seni Şanghaya götürür. İhtiyar, yerimden kalkamaz bir adamız, Şangkaya gidip de »e yapacağım? Babası bep ona evlenmekten bahsediyordu. Halbuki Moli bunun likırdısını bile işitmek İste. miyordu. A "Batam beni evlendirmek istiyor, diye düşü nüyordu, Madem öyle, neye gönderdi Amerikaya?,, Bunu bir gün babasma da sormuştu, İhtiyar, düşünceli düşünceli başımı sallamış: — Bunda hiç bir maksadım yoktu, demişti, Bakalım Yeni Dünyada nasıl yaşıyorlar, bunu öğ. renmek her halde faydalı olur diye düşündüm de, Bana tayyarelerden bahsetsene bakayım, Demek uçurtma gibi havaya çikiyor ha? Kızı ona #aatlaren o Amerikadan » bahsederdi, Fukat kendi kendine; “Bundan bir şey çıkmıyor ki, diyordu, Anlat - tıklarım, kendisi için yeni ve merakir geyler oldü- ğu için, hoşuna gidiyor, Demek ben Üniversiteden o diplomaları Hindistanın cenubundaki Xüçük bir limana gelip babam olan ihtiyar ve şişko bir ada. min gönlünü eğlendirmek için almışım!, Bu sırada tahtırevan alçalmış ve birdenbire Mam Yere yn es Kili gp dın tahtırevanından ondan evvel İnmiş ve hiç yok- tan sinirlenmiş bağırıyordu! — Orhide, kızım! Şey nerede... Ha, burday » mış! Mendilim nerede? Ha kolumdaymış! Ma.ii, kızım, bak rahip bize doğru geliyor. Kurşuni cübbesi rüzgârda savrula savrula bir rahip geliyordu. Molli hiç sevmezâl bu rahipleri, “Adamın gözlerindek! ihtiras, ağımdak! zalim insan halini görmüyormu acaba annem?,, diye düşünü , yordu, “Koça koca şiş elleri nasl titriyor!,, Bununla beraber, annesinin selâmladığı rahibi o da selâmladı, Rahip, saf ve zengin bir kadın ken- disini ziyarete geldiği için momnundu, ağu kulak- larma varıyordu, Rahip aldı onları mabede doğru götürdü. Mol li, mağrur ve mütekekbir bir halde annesinin ar, kasından gidiyordu. İlâhlara verecekleri hediyeles ri taşıyan hamallar da arktdan, Orbidenin neta « roti altında geliyorlardı. Mabode gelen bu kalaba. Yğm etrafma büyük bir alâka ve merakla dilenciler toplanıyor, yanlarına yaklaşmak için 'biribirlerini #ip kakıyorlardı. (Devamı var) TT NA ll alela ki mile ZE Helis, aramızda fark intihar etmek niyetinde diye düşündü, Kitap önünde olduğu halde oku: yordu. Şakaları — atıyor, gecenin izliğinde kalbinin © çarpmasını duyar gibi oluyordu. Endişeden zi yade sabırsızlıktan heyecanlıydı. On dakika böyle bekledikten son" ra biran yerinden İirlamak — istedi. Hayır! Beklemeliydi. Kendinden e- mindi. Tehlikeden O korkmuyozdu. Tabancalı bir mülearrızla karşılaş. sa elindeki kitabı kuvvetle onun sur ratına fırlatarak birkâç saniye kazâ” nabilir ve kendisini kurtarırdı. Ga- fil avlanmıyacaktı. Fakat polisler onun kadar sabırlı olacaklar mıydı? ORahatsz Olan yerlerinde yorgunlukla kımıldanıp biraz gürültü yapsalar katil geldiği yoldan kaçar, o zaman onu teşeb- büsüne bile girişmediği bir katil fiili ile itham mümkün olamazdı, Komiser Tülliye ile arkadaşları hâdiseyi sessizce seyretmeği kabul etmişlerdi ama pek uzun zaman bek lemezlerdi. Vazgeçtikleri oandada Hellisin plânı altüst olurdu. Çok bekliyecek miydi? Yoksa aldarmış. mıydı? Hayır! Biraz evvel yavaşça bir kapının kapandığını duyduğun dan emindi. Biraz daha beklemesi lâzımdı. Hele şükür! hafif bir «es | işitti. Yemek odasının koridora bakan ka- pet açılmıştı. Dikkat! Hellis elini kaldırarak polislere hazır olmaları" nr İşaret etti, Başını hafifçe yemek odasile bü yük salonu birleşiren sağ tarafında. ki kapıya doğru çevirdi. Bu vaziyet var. Ben değilim. , hissetti, Duvarda bir gölge büyü dü, bir el havaya kalktı. Bir bamlede odanın ortasına fır p XIX Komiser arkadaşlarına döndü!” — Bu kadını götürünüz. — Peki efendim. Şapsü öne geçti, Taylfer önüne geçmesini İşaret etti, Apartr- mandan çıktılar. Ayak sesleri git tikçe uzaklaştı ve nihayet kaybol du, Helliş ile komiser yalnız kaldılar, Komiser: — Size birkaç sual sormak istiyo” tum. Bunu tabii bulursunuz sanr rım, — Tabit efendim. — Dolambaçlı yollardan yürümü yerek maksadımı açıkça ifade ede ceğim. Sizin, Mongardm ve Parso. nun kim olduğunuzu biliyorum. Hellis gülümsedi: — Kimmişim? o * — Biribirimize oyun etmeğe çalış mıyalım, Siz de bir politika ajanı, yani açıkçası casussunuz. — Yanlış ! Helis, sözüne İnanılmıyaca" £ını bildiği halde inkâr etmeğe ka rar vermişti. Komiser Tüliyeye ve rileöek hesabı yoktu. Komiser omuz silkti, — Nasıl isterseniz. Benim salâhi. yetim hudutlarda durur. Fransa da- hilinde (faaliyet (o göstermediğiniz müddetçe sizi itham etmek hakkı na malik değilim. Bununla beraber zabıtaya yaptığınız yardımın sami mi ve menfaat düşüncesinden uzak olup olmadığını öğrenmek isterim. — Hiçbir menfaat kaygum yok. — Mukabilinde hiçbir şey iste. miyor musunuz? — Hayır, istemiyorum. — Mükemmel! Kayınbiraderiniz timin iradı vardı ve yaşamak için ayrıca çalışmağa mecbur değildi. — Yani size sual sormamın fay» / Wselere istinat ediyor. Faraziy€ nizi benim düşündüklerimle mu yese ederiz, — Sizin de bir faraziyeniz var mek? — Evet, Katilin hakiki imi Liz Pişo olmadığını, saçlar” hakikatte sarı değil siyah olduğu seniyorum. Fakat maalesef ni tanımıyorum. Vaktile Tulonda bir evrak bi İiğma karışmış bir kadına daf , gün malümat aldan ama kay! derinizin casuslukia meşgul ol Eni temin ettiğinize göre bu mİ mata fazla güvenememi Bu — Bununla beraber? — Bununla beraber kör değili Biraz evvel sütçü kadının SP düştüğü zaman sağ kulağının ri sında ve tam saç bitiminde ii ben dikkatimi çekti. B: | Tulonlu kadının bugün kop? aldığım eşkâlinde de gene Pİ bir ben olduğu yazılıdır. Garip ** dül değil mi? — Mirey Estev.. Parmak İs fotoğrafları ve ölçüler sayesinde iki kadının bir tek şahıs olup i dığı anlaşılacak. Bence Mire? tev ve Luiz Pişo ayni kadındı" Şimdi ben bazı faraziyeler süreyim! Zannıma göre MireY tev Tulonda sütçülük yaj — Bravo, M. Kampel! min ettiniz. Evet Mirey sütçü değildi. Bahriye erkân yesinin dosya dairesinde Babası 1914 de cephede annesi kaybolmuştu. Mireyi GÖ Solive isminde bir halası DUY ve bahriye dairesindeki meni” id Sean balam hi, B Maalesef kız çok hoppa” yüzden iğrenç bir tuzağa Bilmem bunları size ne diye yorum, Bütün bu tafsildtr 19 seneleri gazete £ koleksiyonl” , : ladı. Ayni zamanda küçük salonda | dasız olacağını mı anlatmak istiyo” | bulabilirsiniz. “Mavi dosya Rh” bir iskemle devrildi; polisler de gör müşler, koşuyorlardı, Fötr şapkalı, kendisine * büyük gelen gri bir pardesli giymiş ufak te-| başka yapacak işim (kalmadı öyle) Bari milli rum, — Evet, / — Size teşekkür ederek gitmekten ür, zamanında çok gürültü KO?) muştı. Maamafih gazeteler her yazmazlar, değil mi M. kütüphanedeki E fek bir adam salondaydr. Hellis, mü| mi? Yanılan sizsiniz. Ölüler konuş") koleksiyonları tamam mı? 4 tearrızın incecik bileğine yapışarak | mazlar, fakat biraz evvel sizi öldür.) Helis gülümsiyerek cevap V kuvvetle sıktı, bir cisim halı üzeri” meğe teşebbüs eden kadın söyliye- ne düştü. Şapsti ile Taylfer de koşa”! cektir. Onu istiçvap edeceğim. Ne rak mütearızı ellerinden tuttular, Mücadele sırasında şapkası dü şünce mütearrızın sarı ve uzun Saç İ dersiniz? — Ben de onun söyliyeceğine ka niim, İlle bana sual sormak İster- — Tamam, hiçbir eksiği yok : Komiser, o zamana 4 cı tavrını bırakarak (birde <iddileşip: ğ — Beni dinleyin M, Kampf) ları alnıma döküldü. Pardesüsünün İseniz ben size ancak bazı faraziye. İdi. Sizi sampatik buluyorum. P£ önü açılınca beyaz önlüğü meydana|İler bildirmekten başka bir şey ya-İMongard ve Parsonun Fran çıktı. Hellis: — Size Parson ile e Mongardın katili olan sütçü kız Luiz O Pişoyu takdim ederim dedi. pamam. Şahadet telâkki etmemeniz şartile size bu faraziyeleri anlata” yım, Kabul ediyor musunuz? — Kabul ediyorum. Sanırım ki faraziyeleriniz bazı vakialara ve hâ- faaliyetlerinde sizin de İşt olduğunu öğrenirsem vazifen derhal istintak hâkimine mektir, X (Devamı var) dar acı bir vaziyette kalacağınızı hiçbir en tatir günlerini beraber geçirdiğim ar“ kadaşımın bu sıkıntılı halini bilseydim... Behirenin ıstırabla gerilen yüzünde ani © bir İsyan ifadesi dolaştı; başı şahane bir gururla doğruldu: © — Necdet bey, dedi, annemin ölümün- © Gden duyduğum acıya iştirakinizi anlıyo” rum, Bu ıstırab için bana acımanıza da ses çıkarmıyoruçünkü bu manada ha kikaten acınmağa lâyıkım, Fakat bugün. kü halim için teessürünüzü yersiz bulu" yorum. Hayatta herkes çalışır. Biraz da- © ha fazla refah içinde yaşamak, boş vakit lerimi faydalı surette geçirmek için, çı- Yışmakta, başkalarının işlerine emek ver. » mekte hazin bir mana göremiyorum. Baş“ © kalarının bunu hazin bulmalarını ve bu yüzden bana acımalarını aslâ (İstemem. © Bilhassa bu acıma hislerini, mazimi iyi © bilen, eski bir çocukluk arkadaşımın söz- lerinde ve bakışlarında bulursam çok ü © «sülürüm, i: Necdet biraz evvelki ifadesini değiştirdi: © — Korkarım ki maksadımı iyi anlata- ” madım, Behire hanım. Demin yarıda br derhal “b MASAL ÇOCUKLARI AB 'E'RUİN “AŞK. WE HİS. ROMANI 1 Nakleden : Bi düşünceyi müsaade edinizde tamamı. yayım. Sizi burada yalnız görünce çocuk* luk ve ille gençlik hüttralarımım arasına giren Behirenin ışıklı yüzünü düşündüm. Askeri tibbiyeye girdiğim günler, mekte- bin yatakhanelerinde geçen uzun geceler, sonsuz koridorlarda bazan mağmum, fa kat ekseriya neşeli dolaşan arkadaş grup- ları tekrar gözlerimin önünde < canlandi. Bu arkadaş gruplarının değişmiyen ko. nuşma mevzularından birisi de aşk hikâ- yeleri idi. Orada her talebenin dudakla rında dolaşan bir isim vardı, hemen hep si ufak tefek hâdiselerle dolu birer macs- ra geçirmişlerdi. İçlerinde bir eski zaman destanr gibi anlatıldıkça uzayan bir ex masalınm kahramanı olanlar da vardı. Bugün aradan seneler geçti, Fakat bir ha. tıra şimdi olmuş gibi gözlerimin önünde, dir: Bir tatil günüydü. Akşam üzeri mekte- be dönerken size uğradım. Siz de Adaya gidiyordunuz, Köprüye kadar - beraber inmiştik. Orada siz Ada vaptıruna bindi- niz. Ben de Haydarpaşa vapuruna,. İşte o günün akşamıydı, Yatakhaneye - girerken çok sevdiğim bir arkadaş kolu- ma girdi ve kulağıma fısıldadı: “Doğrusu bunu sehden ummazdım Necdet... Şaş kın şaşkm yüzüne baktım. O boyuna sö. züne devam ediyordu: “Ben : senden hiç bir şey gizlemiyorum. Halbuki sen, bugü” ne kadar sevgiline dair bana hiçbir şey söylemedin.,, “Hangi sevgili,, suali du daklarımdan dökülünce “şimdi de anla” mamazlığa gelm: Allah aşkma. Bugün A» Ca İnkelesinde beraber dolaştığınız. buz, cümlesile karşılaştım. Bilmem niçin bir. denbire arkadaşımın kolundan siyrıldım, Bütün kuvvetimle çenesine bir yumruk salladım. Zavalir çocuk yere düştü. Kal- kınca üzerime atılmak, mukabele etmek MUZAFFER ESEN istedi. Arkadaşlar ayırdılar, Çavuş dahi- liye zabitine haber verdi. Ve o hafta çar şamba günü vukuat curnalında ilk defa olarak ismim okundu: “Üçüncü sınıftan 342 Necdet efendi... Yatakhanede arka“ daşile kavga ettiğinden üç haltabaşı izin. siz, Bunu niçin yapmıştım biliyor mus sımuz? Siz; fakir bir zile çocuğu olan kü- çük Nerdetin nazarında < yetişilmiyecek kadar yüksek bir mevki sahibi olan mu- kaddes varlıktınız.. Sizden her insandan bahsedildiği gibi bahsedilemezdi. Temini- zi adımla yanyana getirmek bir küstah. lık olurdu. O gün zavallı arkadaşımı bu küstahlığı için cszalandırmıştım. Aradan seneler geçti. Fakat sizi daima ayni uf- kun üzerinde gördüm. Şimdi başkaları gi“ bi ıstırab çeken, üzülen, maddi işleri dü- şünen Behirenin karşısında içten gelen teesürümü tutamadım. Bu teessürü an- latırken de... ; —Sizehattâ kendime beni böyle ânrem oldu Necdet Bey.Zavallı kadi, ni öyle şimartır, öyle şımartırdı ki“ sağlığında sakıntırın, ıstırabı 2009" taplarda okur, fakat manasını bil” Pehire halifçe içini çekti, Mazini?, gürlerini hatırlarken bir taraftan P ” çekiyor, bir taraftan da görünün ©”... uyanan mesut hayallerle o nıye Birkaç saniye sonra genç kız “il düşüncesinden uyandı. Şimdi gözel Pİ rörd: yelsini ve ümitsizliğini # tek bir iz bile kalmamıştı. b yaz yağmurundan sonraki gökyüzü <i parlaltı, Kati ve azimkâr bir sesi€i — Masiyi unutalım, Necdet bey; © Ialin acı dakikalarında geçmişin lerihden #aadet dilenmek doğru < Şimdi herşey değişti artık. Bugün fımdakiler niçin düşünetlerimi Ke” ds ben istemeden arzularımı yerine K miyorlar.., diye içlenen eski şımarık değilim. Sizi temin ederim Necdet İnsan yalnız kalınca hayatla çu?” için bp söz erir gok çabuk ki iş