24 Nisan 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Üai ü ÖER . MAi S & - Süğa Sız Süu kapıdan çıkınız. dedi. Yüzl Tn eri kapayan maskelere rağ. lif sımu) .L_"’Tlam'ı cemiyetin muhte. t . 4 Mensup olduğunu an. İ ıîııwşküı değildi. $t bilh an? Seviyesinin mihenk ta- Süare etbi ÜÇ şeydir: İçki kumar ve Ka Sesi... Furlong salondaki Ndan oıl'm ekserisinin kendi sınt- SAĞt tab t'îuğunu, fakat içlerinde a. duğunu akadan adamlar da bulun. OYniyan Birketti; Bir köşede poker day dÜl:t kişi bunlar — arasın. hin —. İînnden birinin — iskemle- ei ı'_îmîâ takılmış olan smo- İönrü €ydana çıkardığı pant Cebi çi * 'dana panta. tı, ' Süpheli bir şekilde kabarık. Furj üz&rineong' 1_30Y1ün yanına gelmesi Ga_—,_et&iteğl_üklerine fasıla Yaz içmiş olmalı ki dili wiekleâuüşti: | I j hinle Tallisin vesselâm! Mah Li se. FUX'IU ü istiyor, seıâma;î Ayağa kalkarak — artisti Doyi; ' Rişar vı:ğ ETmon dedi, size dostum Gönçik ürlongu takdim ederim. Oturdu, adın gülümsiyerek divana Sizi Tamşt'ğımîza memnun oldum. — w, €a farketmiştim. Nüum “Aranız pek güzeldi. < & Oplimana lüzüm yok, Man değin Mİ söylüyorum, kompli- Olmasayğı | vkalâde idiniz, Doyl Bi 15 N sizi Çinli sanacak- Gazet B îî Sözlerini kesti: keçi, TPttiya içelim, Bu ak €vfim Yerinde gaîî;:l u akşam C bir yAMYA getirilince Doyl, alay- Slr!ıDerverıikIe artist şe. Mis Vermon söylendi: Olun M, Doyl! Utlonga döndü: gapıyorsunuz?. &i İ İ_tiraz yollu salladı: H "_kumamaz değilsiniz. lir, €sin bir fena huyu olabi. — 0 " Yün ıîbll"— Fakat sizin fena hur hi g üt Tadakilerin huylarının ay- G 'Balin e i değil galiba,? bir €na 'mki mi? — Kadmların hiç hepgi p. HYü yoktür veya onların 3 l?"den vardır, Var! ISe meziyetlerin — hepsi el : ıstediği:- akşam bana kur yapmak Danş i 12 — anlaşılıyor, pekâlâ.. e Yukarı çıkalım mi? Ma.h aımemr:uniye! Li ayağa kalktı. — Beraber as-'üm&üngkm"' Artist koridorda düğmesine basıp bekle. ir ampul yandı. Bu, bar lduğu için — asansörle 3Cağını bildiren Cimminin etiydi. Der bir mezarine Furlnog ile bera. Biş p : *rdivene yürüdü. Çıktılar. dö“nmj a_ç_t_’- tuvalet odası şeklinde &tisı: $iki kapılı bir yere girdiler. sirwni Önce ilk geldiğini — salona Oüra gop LEN öteki kapıdan biraz Simnizi gö"lm' Bizim beraber geldi. Fu,ıo , lerse daha iyi olur. Bipa, © itaat etti. Böldi ppp YA Salona — Mah Li de < Siz g, 8 omu dansa davet etti. SN edî:;ıp bir erkeksiniz! — Ç ; Fi Müyore CKÜ konuşmağa lüzum gör” < Sunuz! Tzi b'ğad” güzel dansediyarsu- — Beni 4 şey düşünemiyorum. m_u!ıakkak esrarengiz bir Etmekte ısrar ediyor. > > :dm'?ü_rsunuz. Doyl ile be. iİm bu yeri görmek 'Gyomun:î““_ delâletile geldim. Gö- unmıkı bundan — feykalâde verdi. | — Bana kur yapmağa lüzum, yok, canımı sıkar. — Anladığıma göre buna — alışık olmalısınız. — Erkekler beni budeala koymak istiyorlar. Böyle bir muhit te yaşıyan bir genç kızın da namus- lu olabileceğini düşünemedikleri - çin asıl onlar budala... Caz susmuştu. Ârtist: — Şuraya oturalım, dedi. Sizinle koruüşmak istiyorum. Bana bir cıga. ra veriniz. Cıgaradan bir iki nefes çekti ve bir müddet kaşları çatık, cıgaranın yanık ucuna bakarak, dalgın ve dü. şünceli durdu. Sonra — birden Fur- longun yüzüne bakarak: — Buraya niçin geldiğinizi söyli- yecek misiniz? Yoksa ben mi söyli- yeyim? — Söylemiştim biraz evvel, — Niçin kaçamak yoluna — sapı- yorsunuz, ben biliyorum: Pettigrev meselesi için değil mi? Furlong anlamamış gibi — görün. narak onun elini tuttu: — İnkâr etmeyin. Bana güvene- bilirsiniz. Ben de ayni şeyi arıyor- dum, Fakat bu iş tehlikeli, çok teh. likeli... Furlong elân tereddüt ediyordu. Genç kadın hiddetle devam etti: — Sizi aldatmağa çalıştığımı mı sanıyorsunuz? Aksini isbat için de- lil mi göstereyim? Kim olduğunuzu Sir Peter tarafından bu işin tahki. kine memür edildiğinizi biliyorum. Ayni zamanda geçenlerde — Baron Karstun katilini de sizin yakalattı. ğınızı biliyorum. Yani siz bir detek- — Bunların hepsi doğru, Fakat bunlarla bu namuslu bara — gelişim arasında ne münasebel vVarı —» ee Kahkaha ile güldü: — Namuslu mu? aşağısını gör- niz.? — Bunun ne ehemmiyeti var? Ku mar her yerde oynanıyor. Mah Li gene sustu. Furlong sor- du: -— Ne düşünüyorsunuz? Omuz silkti: — Bazı erkeklerin neden bu ka.- yerine | mek istedi. Fakat kadın sabırsızla. dükten sonra da ayni kanaatte misi. | Nakleden: F. K. dar budala olduklarını düşünüyo- rum! — Beni de budalalar arasına it. hal ediyor musunuz? ; — Niçin ithal etmiyeyim? Size yardım etmeğe çalışıyorum — ve siz anlamamakta inat ediyorsunuz. Furlong nihayet karar verdi: — Pettigrevi tanıyor muydunuz? — Eyvet, — Buraya gelir miydi? — Evet, sık sık.. — Fikirleriniz? — Ne düşüdüğümün ehemnmnyeti yok. Çok şevler düşünüyorum. Fa- kat bunlar belki de manasız şeyler. Ehemmiyeti olan bildiklerimdir. — Ne biliyorsunuz? —- Niçin söyliyeyim? Bana inan. mıyorsunuz ki.. Furlong sükünetle mukabele etti: — Size niçin inanmam lâzımgel. diğini de ben size sorabilirim, Fa- kat sörmüyorum, çünkü size itimat ediyorum. Dikkatle ona bakarak sordu: — Sahi mi? — Evet, Tatlı bir sesle mırıldandı: — Teşekkür ederim, Sonra devam etti: — Katilin kim olduğunu öğren. mek istiyorsunuz. Bu sizin vazife- niz. Ben de ayni şeyi öğrenmek is. tiyorum. Niçin mi? O benim bile. ceğim iş. Mademki — ayni gaye için -alışıyoruz, mütekabilen biribirimi- ze yardım edelim. Fakat — ihtiyatlı olmalıyız. Burası emin bir yer de. ğil.. — Niçin? Etrafına endişe ile baktı: — Söyliyemem. Size yardım et- mek istiyorum. Fakat şimdi daha fazla bir şey söylemem —mümkün değil... — Nederi? anlayamıyorum. — Ah erkekler! Sizin — yerinizde bir kadın olsaydı çoktan anlamıştı. — Pettigrevin katli hâdisesile ne. den bu kadar alâkadar — oluyarsu. nuz? Göz göze geldiler ve Furlong ni- hayet anladı: -— Âffedersiniz. Onu seviyordu. nuz değil mi? Genç kadın ayağa kalktı, (Devamı var) ÂAnnesi neden bunu istemişti ! (Dünkü nüshadan devam) Bazı vazife ve mesuliyetlerin var. Bunları sana söylemek için acele etmiş sayılmam. Büyük bir serve. tin mesuliyetini yüklenmiş bulu - nuyorsun.. Seni müdafaa edece- ğim.. Bu akşam senin kızkardeşin olan Gilbert yarıı br düşman ke. silecektir.. Ha., aklımda iken söy. leyeyim.. Bana hemen dört bin frank vermen Jlâzım.. Yapılacak bir sürü muamele var. Bunların tafsilâtını sana sonra veririm, Be- nim gibi fakir bir insan için en ufak masrafın bile bir ehemmiyet vardır. Sana teşekkür etmiyece. ğim. Senin kalbinin ne kadar yük.- sek olduğunu bilirim. Bir yudum likör almaz mısın?, Ben bir parça içeceğim.. Zavall yavrucuğum; Gilbertten başka ki artık onu saymak ta doğru ol. maz, yegâne yakın akraban be nim.. Ben ki senin zavallı anneci- ginin erkek kardeşiyim.. O beni çok severdi. Hattâ zengin olduk. tan sonra da bana karşı muamele. si değişmedi. İlk zamanları için zahmet çektiler. Tabit sen hiç bir şey bilmiyorsun.. Fakat bilmeni isterim.. Ben senin babanın, ço- cukluk arkadaşı idim, Onları ben evlendirdim.. Freyziand, Abonkis sokağında küçük bir “dükkân tut. muştu. Karı koca bu dükkânın arkasın daki ufak, kapıcı odası gibi bir o. dacağızda yerleşmişlerdi. O za- manlar Sesil çok sevimli ve güzel. di, Üç sene evvel onu kaybettiği. miz zaman bile hâlâ püzeldi. Sa- Mi, bir yüdüm likör istemez mi. sin? Ne ise, bu karı koca kıtkana. at yaşamak mecburiyetinde bulu. nuyorlardı. İşte o zamanlar baban bir me- mur tuttu, Hatırlayacaksın... Ri. göoilles.. Sonra da Gilbert doğdu. Baban için bilhassa bugün fena bir şey söylemek istemem. Fakat anneni mes'ud etmedi. Son derece kıskançtı. Hem de delicesine bir kıskaçnlık.. Artık Rigiollesi bile Çeviren kıskanmağa — başlamıştı. Sonra Gilbert kırmızı saçlı olarak dün . yaya geldi. Baban bundan da bin bir mâna ç.kardı. Dünyanın en namuslu -kadını olan annenden neler şüphe —ediyordu. — Artık hayatı bir cehennem haline gel- mişti. Rigoilles kapı dışarı edildi, Üç ay sonra dükkân yandı , — Ya Rişgailles ne oldu?. — Memleketten çıktı, gitti. Sonra baban belki kırk iki meslek tecrübe etti. Maamafih şunu da söylemek lâzımdır ki hayatta ce. sur bir adamdı. Bir ara mekanik tiraş makineleri satmağa başladı . Baban sokaklarda makine satma- ğa uğraşırken annen de güya bu makinelere alâkadar olan bir ka. dın gibi geliyor, bir makine satın alryor ve bu suretle etrafta alâka | uyandırıyordu. Birdenbire her şey değişti.. Hiç ümid edilmedik bir anda zengin oldular.. Fakat baba- nn kıskançlığı tabit değişmemiş. ti. ÂAnnenin beğenilmesine — kızı- yor, Gilbertiri kızıl saçlı olmasına kızıyordu. Nihayet sen doğdun... ve her şeyi düzelttin.. — Ben mi?. — Senin kendisine benzediğini gördüğü zaman herşey düzeldi... Sen belki yüzünün hatları itibari. leteker teker ona benzemiyor- dün; fakat bu hatların bir araya gelişinde bir aile benzerliği var. dr.. İşte böylelikle içi rahat etti ve sadece para işleriyle alâkadar ol- mağa başladı. n Lüucien rtengin ne kadar sarar. dıl., Sanaanlattığım bu şeylerin tesirile mi?. Bir yudum likör al- sana !, Luicen dizleri üzerindeki peçe. teyi fırlattı ve babasının bulun- duğu odaya doğru yürüdü. Gil. bert orada geceyi geçirmeğe ha- zırlanıyordu. Geniş bir koltuğun üzerine yastıklar — yerleştirmekle meşguldü. — Lucien halinr çok fena.. Yüzünden belli.. Haydi, git de yat! . : SUAT DERVİŞ tiren Filip dayı çoktan Sıvışmış- tı. Luicen başımı elleri arasma al. mış düşünüyordu. Birden bütün hatıraları gözle- ri önünde bir şelâle gibi akmağa başlamıştı. Bu hatıralar o kadar berrak idi Şimdi a küçücük bir çocuktu.. ÂAnnesi evvelâ endişe, sonra da şefkatle bakıyordu ve .. “Babana güzel bir sürpriz yap. nız ona hiç bir şey söylememen lacak.. Bak kocaman bir delikanlı ile konuşur gibi konuşuyorum se. ninle.. Peki, peki | Bu ikimizin arasında bir sır ola « rak kalmalıdır.. Babanı çok se. versin, değil mi?.. Onun çok ho- şuna gidecek bir şey elbette yapa mak istersin.. O halde onun gibi tebessüm etmeğe, gidişini onun- kine benzetmeğe çalış.. O nasıl güler bilifsin değil mi? Ne güzel. dir.. Evvelâ yüzünü şöylece bu- ruşturur., Küçücük ağzının ke, narlarını biraz sarkıt.. Hal.. Ta- mam işte böyle.. Şimdi biraz gü. lümse.. Bravoo!.. Bir daha yapa- ferin evlâdım.. Baban seni böyle gülümser gö- rünce ne kadar şaşıracak... güzel bir şekerleme vereceğim Sonra da sana daha ne güzel şey. ler öğreteceğim..., Sonra güzel şeyler biribirini ta- eve biraz sinirli girdiği zamanlar elindeki bastonunu hiddetle ka. pıdaki portmantoya atardı, Şimdi o da annesinin kendisine aldığı güzel bastonu aynı hareket- le ve tıpkı babası gibi portmanto. ya fırlatmasını öğrenmişti. Sonra daha güç temrinlere başladılar: ( Lütfen saylfayi çeviriniz ) ; 220 bahanesiyle lunacaktır?. dü. nız var?. fızların amiral sıdır, Filavaki edecektir. Bu Amiz Tn gö:kla"'mâlâğ?ngun dudakla — Saray baltacıları, tirendaz- bölüklerile, arkibüzcüler ise hü. kümet reisinin himaye ve tazimi erkenden amiral gemisine nakledilecekler. '— Baş kumandan nerede bu- — Saraydan hareketinden iti. baren hükümet reisinin — yanın. — Doğrusu böyle sadık bir dosta lâyık bir hürmet.. Cenaro! Bu tertibin sizin zekânızın ese- ri olduğunu anlıyorum.. dan dolayı sizi tebrik ederim... Şimdi gelelim fesatçılara, bun - lar hakkında nt gibi malümatı- — Monsenyör, sem, sizin bildiklerinizden fazla bir şey değil.. İhtilâlcilerin plâ- nını benden daha iyi bilirsiniz... İlâve edebileceğim bir şey var. sa, o da başkumandanın muha- dilmelerini pek muvafık bulma. Altiyeri hükümet reisini sim esnasında bu gemide tevkif kuvvetli bir müfreze boş saraya yürüyecektir. Sen Mark kilise. sinin çancısı, vak'ayı bar için çan çalmak emrini aldı.. Diğer kiliseler cevap verecekler.. KAHRAMAN HAYDUD dır. Bun - zanneder . da kalacaktır. SN miyorsunuz. gemisine nakle- plân mucibince, mera- sırada, karada, halka ih- de, kendisine O vakit as- — Şimdi Foskarinin buna mu. kabil tedbirini görelim., — Bu da gayet basittir: Me- rasim alayı, Lido rıhtımıma va- sıl olunca, hükümet reisi, ken. disini amiral gemisine götüre - cek olan gondola binecek yerde, yanında bulunan Altiyeriyi tev- kif edecek, ayni zamanda ihtilâl rtisleri de saraya mensup zabi- tan tarafından tevkif lerdir.. Zabitandan her birine, tevkif edeceği adamın ismi şuba. tın birinci günü söylenecektir ., Amiral gemisine gelince, o an- da bu da, yanrına yanaşan ve kendisini batırmakla tehdit e. den iki harp gemisinin arasın- — Bütün iyi fikirler gibi ba- sit, fakat polislerden hiç bahset. — Adamlarım, Venediğin he- men her yerinden bulunactak. lar ve: “Yaşasın Foskari!,, di- ye bağırarak halkı teşvik ede. cekler, Fakat, onları başka tür- lü bağırtmak imkânı da vardır. Kandiyano, sert bir jestle: — Adam sen de! dedi, Bıra. kınız istedikleri kadar yaşasın FoskariNdiye bağırsınlar,.. Ben- ce daha iyi Cenarol Plânımnızda kerler şehrin muhtelif noktaları. nı işgal için karaya çıkacaklar. edilecek- ni belki şimai tanırsınız. sek sesle söylerseniz herkes du- yar. Sonra beni mecburiyetinde kaâalırsınız. yahut ta ben sizi tevkif ederim. tün itidalini toplamıştı.. dedi. Zatı devletlerinin buraya teşrife tenezzül buyüracağınızı hiç ümit etmiyordum.. de alâkadar menfaatlerimiz var. Sıksık gö. rüşmemiz tabif olur, Daha doğ- rusu ben bu fikirdeyim.. Nite. kim dün akşam Venediğe geldim ve bu sabah ilk işim sizi ziyaret oldu. Beni tevkif ederek “10” lar mec. İisine vermek için sizin münasip zamanınız gelmiştir. nevi dehşet içinde dinlemişti ... Rolan ne demek istiyordu?. lar vermekte ne kadar tecrübeli olduğunu okuyucularımız — bi- lirler, Bir saniye içinde Rolanı KAHRAMAN HAYDUD — Mösyö Cenaro, dedi.. Be- Polis müdürü yerinden sıçra. dı, Boğuk bir sesle bağırdı: — Monsenyör Kandiyano!... Rolan sakin bir sesle cevap verdi: — Eğer ismimi bu kadar yük. tevkif etmek Ve Kido Cenaro bir an içinde bü. — Beni affediniz monsenyör! Mademki ikimizi eden müşterek — Niçin? Şimdi size soruyorum. Kido Cenaro bu gsözleri bir Polis müdürünün âni karar. velâ: minnettarlıktan.. . 217 tevkif etmekle neler kazanabile- ceğini düşündü: Foskari kurtulmuş olacaktı ... Rolanın idamı Venedik halkı. nı dehşet içinde bırakacaktı .. O zaman kendisi büyüyecek ve her istediğini elde edecekti..; Bir de bunun aksini düşündü. .. Kat'i kararımı verdi.. Ayağa kalktı.. Rolanın önün. de hürmetle eğildi; — Monsenyör, zatı devletini- zi tevkif etmekten vazgeçiyo- Tum.. — Niçin? — Fikirlerinizdeki bu değişikliğin sebebini çok me. rak ediyorum.. — Pek basit monsenyör... Ev. Size karşı — hissettiğim — Minnettarlığınızı bana faz lası ile ödediniz, . Bu bir sebep teşkil etmez.. — Saniyen: Düşündüm, taşın dım, hak ve adaletin sizin tara- fınizda olduğuna kanaat getir- dim. — Bu da kâfi bir sebep de. gil mösyö.. Sizin gibi bir adam hareketlerinin uymadığıtı ancak en son nokta- da düşünür., Hayır, buda değil.. Mademki bana karşı fikirlerinizi samimi olarat söylemekten çe- kiniyorsunuz. O halde onları, si- ze açıkça ben söyleyeyim. adalete — uyup mak istemez misin . diyordu. Yal« _' lâzım.. Ona söylemeyeceğine ye. min et... Bu ikimizin arasında ka- anladın.. Hiç bir şey söylemiyeceksin sevgilim., — bilir misin? Haydi, bir daha!.. A. — Sana kip etti. Faraza, mösyö Freyziand Odada bir sessizlik olmuştu.... — Dört bin frangı cebine yerleş. adai “iln a— aa —. Ön H a dFT b k ş ü " ) e di zi ae Yü İ kar 355 W B

Bu sayıdan diğer sayfalar: