24 Nisan 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

24 Nisan 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ekzanirık Fransız sanatkârlarından birk HABER — Alqam Fostııı açı Şarabını kafatasından içen romancı! Şair Şarl Bodler, adı etrafında alâka Uyandırmak iİçin bir zenci kadına âşık olmuştu 8 Biliş skıı Setesinde bir gün iki İn- Tı, Paris caddelerindeki üen birine girmişlerdi. de * Hüz dan yaşlıcası, bir köşe. ieu bıp içmekte olan garip kıya- ” takım insanlara bakarak lerin nde yecan eh Velera dedı işte kendisi!... İ dint bu sözleri heye- Höz I"Tiîştı ı B Büluna a işitmişti. Beraberiride *&ha da :rkld'!llnndın birisi o * Hani 9 meşhur, pek so- $ Mevsinini hatırlryorsun » Cit bir söz söy- v"d"me derhal şöyle bir ce- — bi I::;nrlım'k mı? Bugünmüş Timda.. Nasıl unutabili- 0 Soğuk kış gününde ben — katlettim!, ik' Odlerin bu sözlerini işi. Ngiliz. kadını korkudan hi';etiı" İtudlarının ürperdiğini lkı : Tifley; mt lerin arkadaşları — is- t'lleıi ı>m"““îmı:hı'dı. Hattâ 'bir Siğinı * €vet, dedi. Sen baba- tüiı“d,ğü P_ 'ltn-iyıe öldürmüş- Ev“ “Wr-uııu 71l' kasap satıriyle öldür- büyük annemdi. Ben ba. Ynar suda haşladım.. Bodler bu sözleri söyler- Yruğiyle de İngiliz ka. |. seyrediyordu,. İngiliz Şimdi taş kesilmişler, Müthiş itiraflar karşısın- ?'pacıkı.m, bilmez bir ha- ““!leı-d; Ü sırakda tkmek Yörduş * Şair Bodler, masasın. ek ve peynirden yemeğe Yerken de şunu söylü- Gki , y Bu Peynirde tıpkı bir ço- Yni lezzeti veriyor .. uı"“de ediniz, sizi ;'. yim, madam |,, Biya d:.nıd' kad!nlardan biri kl.- Sa Bru koştu ve çekilip gıttı. ?trmd keııımış olan öteki kadın kı İdayamıyordu .. Takın, , V€ daha fazla işitmek me- Yeri İ ş'lmzıtx Derken Bodler, Tine atildi ':ı'.îlrık kadının dizle. — kır Tdr. Ah, Büzel madam! diye hay- 165 ri Üsaade ediniz sizi bu gü- SAyım, g b“ynunuzdan tavana a- '“ıl'k îç'i ince beyaz etinizi 1sır- Yanıp tutuşuyorum, Siğlığ, N bu hücum karşısında ; Stiği gibi kapıya fırladı. © tekrar arkadaşlarının < Şi onerek $lir kita imdi bıkm dedi, benim Sütılaç splarım İngilterede nasıl dlpl Çünkü bu kadınlar, gi- VÇ Mgilterede Bütün bu yaptıkz ?ü& bir Anlatacaklar., Herkes bü. “,k“htakm"ak içinde kitaplarımı Mrlerimi tır. Bir iki hafta içinde —kît’iyy: İngilteredeki — satışı, huı;*-akı N eminim -iki mislini V teş aıyil'ınua birsinek bile öl. ım; ©lan Bodler bundan son ;Şmdan geçmekte olanı haîı lı bir kediyi altp okşa- Sr, Zenci kadı :a âşık ler ile arkadlaşları olan Wı:antuk şairler yaşayış ahîlllyı hayrete düşür- birini işaret ederek he. * ı ödleri görüyor müsu. — Tların arasında duruyor. — VO kadar yüksek sesle — ki, kocaman yeşil şap. j — Ah madam, müsaade edliniz, sizi narin te güzel boynunuzdan tavana asayım! mek yolunu tutmuşlardı. Bilhassa Boödler, böyle bir rek- lâm şeklini iyiden iyiye düşüne- rek Pariste bir zenci kadına delice âşık olduğunu ilân etti, Beyaz derili kadınların en gü. zeline âşık olduğunu söyleseydi, buna pek âz kimse ehemmiyet ve- rirdi. Fakat Fransanın bu en ileri şairinin bir zenci kadını sevmesi şüphesiz merak ve heyecan uyan. dıracak bir vaziyetti. Bodler bunu biliyordu. Fransı lisanının en güzel şiirle- ri-teşkil eden eserlerinden birinde | Bod!er. bu sıyıh derili kadmı “egecenin abanozdan kraliçesi,, kliye tavsif eder, Aralarında şid- detli bir ihtiras olduğunu yazar.. Halbüki hakiki hayatta bu kadını Ööpecek kadar bile ileri gitmemiş. tir, Herkesin gözü önünde bir yelek trampası Bodlerin teşkil ettiği grup,, da- ha fazla dikkat celbetmek için elbiselerini de en garip renk ve bi- çimlerden intihap ederlerdi. Bod- ler bir gün Brükselde meşhur İn- 'giliz ressamı Stevens ile bir kah- (velde, artistlerin köşesinde oturu- ğordu. Bodler ve Stevens ekseri- « kalktığını ve ü doğru lek, yetle beraber otururlar, san'ata, hayata dair sohbetler yaparlardı.. Fakat gün geçtikçe Bödler, İngi- liz ressamının giydiği kırmızı ka- dile yeleğe hayran olmağa baş. lamıştı. Ve işte o gün gene böyle konuşup dururlarken etrafındaki | ahali birdenbire Bodlerin ayağa İngiliz Tessamımna “Chien!,, yani Fransızcada bir hakaret ifade eden “köpekl,, diye haykırdığını işittiler. Bu kelimenin telâffuz edilmesi üzcrine İngiliz ressamı da ayağa kalkmış ve ikisi birden ceketlerini ç karmağa savaşmışlardı. Etraftakiler, iki kişi arasında müthiş bir kavga olacağını sanı- yorlardı. Fakat kavga olmadı, Bu iki san. atkâr sadece kendi aralarında bir yelek tırampası yapmağa karar vermişlerdi. İngiliz ressamı ©o mühteşem kırmızı kadife yeleğini | Fransız şairine verecek, şair de buna mukabil aralarında malüm bir küçük köpeğin methi zımnın- da bir şiir yazacaktı.. Yelek Bodlerin o kadar hoşuna gitmişti. Karşılık olarak kabul et- tiği teklif de cidden büyük bir| şeydi — kendi arzusuna rağmen | kabul etmişti. Zira bizzat köpek. ten aslâ hoşlanmazdı. Fakat Bodler, bütün gayretleri- ne rağmen arkadaşları kadar ga- rip şekilde giyinmeğe muvaffak olamazdı. Meselâ arkadaşlarından Barbry Doreviley, Dambura gibi bir plili ceket, yeşil bir ipek ye-| kenarlarında mavi zırhlar bulunan daracık bir beyaz panta- lon giyerdi. THareketlerine gelince, dünya- nın en garip hareketlerinde bu- lunmağı şiar edinmişlerdi. Mese- lâ Teofil Dondez; kocaman göz- lükelrini geceleyin yatarken - bile | gözlerinden çıkarmazdı.. Ve buü- nu mazur göstermek için miyop- luğunun derecesini ileri sürerek gözlük olmadıkça, geceleyin — Tü- (Devamı 14 üncüde) Ç eTT TT YAZAN: L.Buüse ı 335Yılını vahşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyahı Bir çocuk bülüğ yaşına ne kadar yaklaşırsa 0 kadar memnu yiyecekler çoğalır Bununla beraber çocuğa Âyvustu. ralyada da rahat yoktur. Orada da çocuk erkek olma yaşına yaklaştık- ça birçok yiyecek memnuiyetlerine tabi tutulur. Memnu olan yiyecek- ler muhtelif kabilelerde türlü türlü ise de hemen hepsinde müşterek o. lan esas en makbul — yiyeceklerin menolunmasıdır. Bunlar da Ayustu ralyalrların en lüks yiyecekleri o. lan kamlumbağa, yılan balığı ve bal gibi şeylerdir. Bir çocuk bülüğ yaşma ne kadar yaklaşırsa o kadar memnu yiyecek. ler çoğalır. Ondan sonra da yavaş yayvaş tekrar memmuiyetler kalkma- ğa başlar. Bir delikanlının memnu bir yiye- ceği tekrar yemeğe başlıyacağı za- | man kabilede hususi merasim ya. pılır. Memnu olan hangi hayvansa o hayvan avlanır. Mükemmelen kı. zartılır. Yağından önce delikanlının ağzına sürülür. Dansedilir. Ondan - sonra genç bu hayyanın etinden yemeye mezun olur. Diğer memnuiyetlerde hep bu şe- kilde kaldırılır. Bununla — beraber birçok kabilelerde bu yiyecek mem nuiyeti adamcağız ta ihtiyarlayın- caya, saçı başı ağartıncaya kadar bile devam eder! Bu yiyecek zmemnuiyeti — yalnız erkeklere mahsus da değildir. Ka. dınlarda muayyen bir yaşa — kadar ayni şekilde bir çok yiyecek yasak. larma riayet ederler, Ayusturalya insanlarrı — arasında bu karışık yiyecek memnuiyetleri- nin gıda azlığından, iktisadi şart- ların darlığından ileri geldiği zan- nedilmesin. Bunlar, sırf dini bir ta. kım itikatların neticesidir.. Daha doğrusu Avusturalya insanlarında henüz bir din dahi — sayrlamıyacak olan ve insanların en iptidat din şekli bulunan (Totem) itikadı, bu neticeyi veriyor. Şaşılacak bir şey değil midir ki henüz tenasülün dahi manasını bil. miyen, çocuğun dünyaya hakkında bile bir fikirleri olmıyan Avusturalya issanlarının (Totem) sistemi denilen bir din — sistemleri gelmesi | vardır!.. —'Tj1Ö06 — Avusturalyalnarın bu — dinleri o kedar garip ve bizim zihniyetimiz- den o kadar uzaktır ki bunü en yük ek içtimaiyat Ââlimleri bile tama- mile anlamış değillerdir. Her âlim (Totemizm) denilen bu ilk insanla. rın itikat sistemini kendine göre ve biribirinden pek farklı şekillerde i. zaha çalışmışlardır. Filhakika A.usturalya insanları. na hâkim olan (Totem) gayet ga- rip ve esrarengiz bir şeydir. Bir defa, bir Avusturalya insa- nının bütün harekâtını, yaşamasımnı, yaşamak fiillerini, zihniyetini, âdet. lerini, dünya görüşünü, hattâ yiye. cek ve içeceğini dahi (Totem) izah öder. Totem, pu insanlar arasında o kadar (her şey) demektir!.. 'Totem denilen şey ise her kabile. nin, daha doğrusu daha kabile hali- ne dahi gelmemiş olan — ve adına (klân) denilen basit insan — toplu- luklarının menşeleri olarak kabul ettikleriı mukaddes hayvan veya ne- bat demektir. Meselâ bir kabilenin totemi ker. te-kele veya timsah veya — karınca olatilir. Yahut da bambu ağacı ve. ve Hindistancevizi ağacı — olabilir. OD vakit o kabile rerileri hayatlarını bu hayvan veya ağaca göre tanzim edetler. Keza yiyeceklerini dahi! 'Totem mukaddes — olduğu için o hayvan veya nebatı yiyemezler. O- nu yiyebilmek için hüsust merasim yapılmasına Tüzüm hasıl ölür. Ve, müayyen bir iktiyarlık yaşına gelip de kabilede mukaddes mevkie yük- selmiyen hiç «imse totemi yiyemez olur. Keza, insanlarm biribirlerile nis. bet ve hayat derecelerini dahi to. tem tayin eder. Yani Avusturalya insanları arasında bizim bildiğimiz gibi kan akrabalrşı yaktür. Âyni to teme tabi olanlar biribirlerinin ak. zabaları olurla ' . Hülâsa Avustusalya insanlarının gerek ferdi gerek içtimat, gerek ru- hi hayatlarının yegâne mihveri (to tem) leridir. İnsanların böyle mutlaka bir hay Kızıl Gölge HABER' İN RESİMLİ ZABITA 154 ROMANI : Bu ADANININ Düa. P EAİNLERİ MUZLARI TARLA # TİLAELAR | HAlL ETMEĞ & BAŞLAMIŞDI... BEN YEMEDİM YER MA GİRDİ EKİN KDT UZLAR DOMUZLARININ BAŞINI .Böoş ar?nı(. TIGİN İFİN O»VJ Paz- EOECĞI V ııi TENBİNLER'İMİ UNUT BENDE ŞUNU GÖRME- YE GiDEYİM BAR1 SEN BURADNA USI.U UsLU OTUR KİMMSEYE GÖRÜNMEDEN âfk Ç'ALİLİGJ GIZ— KN VE G M.Bİ- DA DUYM | “ a K 'a İ A -- M'F BÜYÜK BU.. KOPEkK 'NEM ÇOK GÜ- 2El . H#OYDİ SE - gwts ARKADAŞ DEH .. SEN ATIM: SIN sıwos BUYUNŞ TOMA wa SE MMM rEJAouFZ—'A/ #NİSANA ÇOKALIŞI! DK EPENDİSİNİN YARİNA KOŞUYORDU —J'ENnV OGIUN ÖYLE van veya bir nebata bağlarımaları ne garip bir şeydir, değil mi? Halbuki henüz ced ve neslin de. vamındaki tak'i Lüödiseleri anlaya- mamış olan insarların bu — inanış, yani din şekilleri, hayat ve kâinatı izah sistemi demek — olan (metali- zik) leri gayet tabitbir hâdise den başka bir şey değildir; İlk insan kendini dünyaya getiren — ceddini takdis etmişti:. Esasen kendisi de ilk — ceddinden başka bir şey değildir. İzah etmiştik ki Avusutralya in sana nazaran insan — yeniden doğ. maz. Ölmez de! ölüm fikrini kabul etmek o kadat iusan ruhuna zittir ki bugün bile en medeni insanlar ö. lümü bir hakikat olarak kabul ede- memektedirler. Ölümden sonra da. hi ruhun yaşadığına inanmaktadıt- lar. İlk insan ize ne doğmayı, ne öl. meyi kabul edememiştir. Ona göre ayni (ced), kadının vücuduna gire.e:, tekrar — düzyaya insan halinde çıkar. Sonra kendi vücudundan çikar, ncbat veya hay.; van dağlar ve *-.:ların kovuklarında yaşar, Sonra tekrar kadınım vücu- duna girerek issan olur. 1 Binaenaleyi ber şey (ced)den i. barettır. İşte bu ced, öldükten, yani insan cesedinden çıktıktan — sonra bir hayvan veya bir nebata girerek kendi kabilesine önder'ik eder: (Totem) buszur! Onun içindir ki Avusturalyalı in- sanlar kendilerinin bir sümüklübü.. cekten veya — bir karıncadan veya- bir yabani sovan kökünden geldik: lerine inanırlar. Hoş bugünkü fen ve ilim — dahi ilk insanın tabiatteki bu (devir da. im) hâdisesini sezişinden daha ileri gitmiş değildir. Bugün dahi öldük. ten sonra toprağa — karıştığımız ve topraktan tekrar biyolojik değişme- lerle nebatlara, hayvanlara kalbol. duğumuz, ve onları yiyerek tekrar insan şeklinde teşekkül edebildiği- miz anlaşılmış değil midir? Binaenaleyh, Avusturalya insan. larının (insanın menşei) hakkında sezdikleri (devir daim) hâdisei, e. sas itibarile, tabiatin insan taralın- dan ilk anlaşılış şeklinden — başka bir şel değildir. Avusturalyada erkek olma yaşına gelen, yani çocukluktan kurtulan bir gencin, kabilenin gizli âdetleri. ne dahil olacağı zaman yapılan bü- yük merasim, çocuğun — artık (to. tem)e ve onun emirlerine tabi olma sı hâdisesinden ibarettir. Bu mera, sim, hemen bütün Avusturalyada esas itibarile aynıdır. Yalnız teler- rüat ve tabi olunan töteme ait hu. susiyetlerdir ki bu merasimi biribi- rinden ayırır. İşte bu ilk mühim âyin (Bord) denilen âyindir. (Bord) âyinine ilk defa iştirak etmiş bir delikanlı, artık çocukluğundan tamamile sıyrılmış ve totemin haram ve helâl vazilele. rile mükellef olmuş bulunür, Her insanın kabilesindeki mevkii de (Börd) âyinlerine iştirakile öl. çülür. Bir adam ne kadar çok. (Bord) âyinine iştirak etmişse ka- biledeki içtimal mevkili de o kadar | büyümü şolur! (Devamı var) Kai BKKD GKLNT LN Yatak, yemek ve cı,—alışmı. o- dalariyle salon takımları vel- hasıl her nevi mobilyalar; BAKER (eski HAYDEN) mağazalarında mekte ve heryerden ucuz fi- leşbir edil. at ve müsaid şartlarla satıl- maktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: