wp 15 NİSAN — 1939 ği Hhdliseleri bir de bu bakım tüy alda edelim. Böyle bir mek Teye Mevcut Olduğunu ve Pettig * bili edildiğini kati surette çe, Çünkü Sir Peter söyledi. Ta ç , O adamın Sir Peter kılığı- miz ye ini de biliyoruz. Bildiği - Mektubun Öç ma bulunmadığı... Biz Pe iaalleri sıralayalım: teri, , <ttgrevin mektubu Sir Pe. tada baş Sanesine götürdüğü ve o- Madiğı inan adamın Sir Peter ol, diği anlayınca vermek isteme- Baka pas kabul etmiştik. bii, İK İaraziye yürütmek de ka» F : ti, edelim ki bu mektup hâdisesi deb ibarettir ve Pettigrev yp ünda çeriki cürümdür. tig için böyle bir faraziye yü- Yorsunuz? Ai Bu Suale cevap veremiyece. hik, Kii mektubun O muhteviyatı Day bir tahminde de buluna" Büz Bu nokta tamamile meçhülü” hi ir. Ancak size bir tek faraziye inat ederek muhakeme yürüt eki doğru olamıyacağını söyle. istedim , ay Pi hususta tamamile mütabır izin faraziyeyi kabul edelim. li bu işteki hileyi bildiğine inayet nasıl oldu? > ia Bu suale birazdan cevap veri" ta iz matbaanın dahilini, Sir Pe İl big, Yatların gayet iyi (bilen, a e gazete mensuplarından Mpg, muhtemel bulunan birinin & : ter kılığına girerek bu işi yap Mi darziyesini yürütüyorsunuz. Yiyin bir faraziye. Şimdi bu fara. ği bâşka bir zaviyeden mütalea ha? VE farzedelim ki bu oyun mensuplarından birinin ma” tile fakat hariçten biri tarafm” » Yaprlmıstır. ay Pettigrevin malümatı Ki mi demek istiyorsunuz? i ö Bu vaziyette muadele çi **$iyor. Pettigrev, o patronun buza rı matbaada bulunduğu" ite, Yet İvi bilir, İcap ederse hariç. aş, “rİkİ cürmüne telefonla malt* | nay erebilir. Tehlike kalmayınca İle... U adam Sir Peter kılığında e ya Kelip onun odasına gire“ Üiğrevi çağırtır. O da mektu- biz m eder. “Böyle dolambaçlı aa ne hacet var?, demez tab, tabil... fleride Sir Peter mek nca kendisine verildiğini Si, için... Tahkikat yapılır ve y © kılığında birinin matbaa“ Üy, Ğİ öğrenilerek Pettigrevi Mez, k kimsenin (aklına gel* F 1 day Piposunu doldururken mı Di bir, <8te değer bir faraziye Ancak ta karanlık kalıyor: Bu meç» A için Pettigrevi öldürdü? —E nunu büktü; a? p.“üziyemin zayıf noktası da Wiz, rig mademki faraziyelerde" düşünebiliriz: ri epg ii meçhül adam var. Bi te, Öleki Te ilşaatta bulunmak İsti” de i buna mâni olmak eme. kk , 0 İkinci adam mektubu ak gi Pettigreve para vermeği Mk ol Pettigrev ya paraya ih” ama bi için veya bu meçhül a tuzak kurmak maksadile e, “Yor. Birinci ihtimalde veri" a ektiği gn miktarı üzerinde kav. beka ÇİN, ikinci © ihtimalde de , lam kaçabilmek için Pet- & öldürüyor, eğ” hangi ihtimal daha Kuv- kaya kalırsa Pettigrevin iy ihtiyacı vardı, Vans ün bir ay, Hele gördüğünü söylemişti, bir çonuz tabi... Kumar be a, iYattır., i başka Pettigrevin baz dg, dceraları olduğunu da işit. Pi ni ve kadın bir araya gel “igrevin ceplerini doldur ia e Imak İçin ilk fırsatı kaçıtmadığına ihtimal verebiliriz. Füzlong tasdik etti. — Bravo! Bana hâdiseyi büsbü | tün başka bir cepheden görmek im. | kânını verdiniz. Gazeteci mütevaztane: — Tebrike değer bir şey değil, dedi, aklıma gelen bir fikirden iba- ret, yapmamız lâzımdır sizce? — Pettigrevin hususi (hâayatma dair malümat toplamalıyız. — Mükemmel, — Bu hususta size yardımım do kunabilir. Fakat bana biraz müsaa de etmelisiniz. Zabıta istihbaratına bakmam dolayısile - Londranm en kötü yerlerini bile bilirim. Furlong ayağa kalktı: — Sir Peteri sabirsızlıktan çat latmadan evvel matbaaya dönmeli yiz. —vnı— Sir Peter sabırsızlıktan çatlama mıştı ama çok sinirliydi, Furlong o dasına girer girmez söylendi: — Bu meseleyi halletmeliyiz. Rid olacak adam Teri Vansı tevkif et. mekten başka yapacak bir şey bula” mamış mı? Bu ne rezalet! Polis müdürüne giderek şikâyet edeceğim, bu beceriksiz adamı kovduracağım. — Ayni zamanda ona mesleğini öğreteceksiniz öyle mi? Sir Peter arkadaşına hiddetle bak tu“ — Siz de mi onu mücrim addedi” yorsunuz? — Hayır. Zabıta aleyhinde delil topladığı bir adamı yakalamak hak. kına maliktir. Vans, katil olmıyabi- lir. Ben onun masum olduğuna ka nim. Fakat malüm le rin kâr edemeyiz. Teri Vana, Pettigrey. le kavga etmişti. Cesedi evvelâ o gördüğü halde bunu gizli tuttu. Bun ları biliyorsunuz tabii? — Evet. Mis Farren anlattı. — Bu cinayet sizin yazıhanenizde değil de başka bir yerde olsaydı hâ- dişeleri daha soğuk kanlılıkla karşı İsyacağınız muhakkaktı, Şimdi 8iZ” den sormak isterim: Beni bildiğim gibi çalışmakta serbest o bırakacak musinız? — Mükemmel bir fikir. Şimdi ne HABER — niz? — Dayl ile beraber Vansı zi ttik, Doyl ona bir avukat bul rine aldı, — Ma 1iz, Her ma: um. — Bunu biliyoruz. Yalnız Ja söylemeliyi k Masumiyeti aşılmadan zabit anı sanmıyorum. Ona yardım etmek isterim. Hepimiz bunu istiyoruz. Şim- dilik sizden ricam beni mamile serbest bırakmanız ve kilde müdahale etmem bir şey sorayım: Mühürlü nadan size telefon €* den adam nasıl konuşuyordu? — Ne gibi? -— Tahsil görmüş bir adam gibi mi konuşuyordu.? — Bu suale sarih bir cevap vere" miyeceğim, Geçmiş zaman unuttum. Hatırladığıma göre sesi pek vazıh gelmiyordu. « Telefonda ses değiştirmek için birçok usuller vardı. Meselâ ağzı. şeker alarak ko" alı ben deruhte ediyo leri ağızında biraz geveliyordu gali” ba... — Bu suali size, hiç'bir teferrüatı ihmal etmek istemediğim için sor. dum. Şii Allaharsmarladık. Bir azdan görüşürüz. Furlong, matbaada kendisine tah” sis edilen odaya girince (masanın başına geçip oturarak bir müddet düşündü. Sonra da F istedi. — Mis Farren, dedi, Furlong. Bir dakika sizinle görüş” mek istiyorum. Gelebilir misiniz? Biraz sonra genç kız yanına gelin. ce Furlong yapacakları konuşmanın hiç de dostane olmıyacağını, onun yüzüne bakar bakamaz anladı. Far ten ikram edilen cıgarayı almıyarak oturup bekledi; Furlöng: (Devamı var) ben Kiye) Akşam Postası Suad, okuduğu kitabı bıraka- rak, karş sın.a oturan, kendisince İhitap eden şık, güzel ve genç kadı İna baktı. “Sizi tanıyorum, diyor ldu bu kadın, siz İzmitte fabri - Jkatör Suad beysiniz!,, .. okuduğu kitaba o kadar dalmıştı ki, birinci mevki okompartimana gelip yerleşen bu güzel kadınm mevcudiyetinden bile haberdar de ğildi. — Sizi tanımıyorum, hanrmefen . İdi, zannedersem birisine benzeti yofsunuz., Diye cevap verlli.. Kadın hayret etti; — Sahi mi söylüyorsunuz?. — Kat'iyyen eminim... Şu tesa- düle kadar sizi hiç bir yerde gör- memiş olduğuma inanınız.. Suad ciddi bir adamdı. Kendi. sini tanıdığını israrla iddia eden bu kadın onda hiç te İyi bir intiba bırakmadı; somurttu: — Kitabımın en tatlı yerinde- yim.. Beni taciz etmemenizi ederim, dedi. — Suad beyin bu hareketi hiç te nezakete ve centilmenliğe sığar bir hareket değil. , — Nasıl telâkki ederseniz edi- niz. Fakat beni rahatsız etmeyiniz, bayan.. Katarın en sonundaki bu kom- pârtimanda ikisinden başka kimse yoktu.. Genç, güzel kız, bu sessizlikten ürkmüş gibi, bir köşeye çekildi, sustu. rica ... İ “Tren koşuyor.. Suad hâlâ kitabından baş kal “İdırmıyof.. Sükünet berdevam ... — Bu sessizliği ilk bozan, gene | genç kadın oldu: — Benim ismim Turandır. Kompartimanda, sizden ve ben- den başka kimseler yok, . Suad, susmakta inad gösteri - yordu. Adının Turan olduğunu i söyleyen genç kız, onun bu vur- dum duymazlığı karşısında niha. yet isyan ettiz — Ne kalar inatçısınız, Suad Suad. | Evet, ocni dinlemelisiniz... Size ibtiyasi Suad, yerinden kımıldadı.. Hay» ret ve hiddetle karışık bir sesle; — Korkarım bana âşık oldu ğunuzu söyleyeceksiniz, dedi, si- ze bildireyim ki, hayatımda böyle | >0ş şeylerle hiç uğraşmadım.. UĞ. uvar! ; fendi.. Hem, lâfın kısas evliyim, karımı çok seviyorum, © da benim için deli divana oluyor. Onu aldatmayı hatırıma bile getir- miyorum . — Bunların hepsini biliyorum.. Ve, bildiğim içindir ki size bu teklifte bulunuyorum. — Ne demek istediğinizi anla- mıyorum. .Maksadınızı açık söy. leyiniz.. — İzah edeyim: Bana beş yüz lira lâzım. .Bunu bana ancak &iz verşbilirsiniz., — Ben mi? Ne münüsebet!. De- li misiniz siz kuzum?, Benden beş yüz lira değil ama, beş yüz mete- lik bile koparamazsınız.. -- Halbuki, Bay Suad, onu $iz bana gönül rizasiyle vereceksiniz.. Aile saadetinizin bozulmaması, şeref ve haysiyetinizin kırılmama- $ı için seve seve vereceksiniz. « Suad, istemeye istemeye gülü . yordu: — Fakat, beni neyle korkuta - cağmızı anlamıyorum.. Çekinece- ğim hiç bir sebep yok.. — Dinbsyiniz, bay Suat. Biliyor. sunuz ki burada yalnızız. Gören, işiden yok.. Ya şimdi hemen gü. zellikle şu beş yüz yahut ta ben düşündüğümü yapa yım.. Yapacağım şey pek basit Üstümü başımı yırtacağım; âva zım çıktığı kadar bağırıp imdat is teyeceğim.. Gelenlere “bu adam bana taarruz etti!,, Miyeceğim ... Siz de takdir edersiniz ki güzelim. Bu, iddiamın doğruluğuna herkesi inandırmağa kâfi bir (sebeptir. Şimdi bu vaziyet karşısında ne ha- Te gireceğinizi düşününüz, bay Suad. . — Çok cür'etkârane bir plân, uzun ayı veri raşmağa niyetim de yok hanıme: | | İmdat işareti! Bey; balyuki beni diniçme'isiniz.. Jama, buna cesaret edemiyeceğinizi zannediyor — Öyle mi?. Dikkat ediz öy. leyse; Başlıyorum... — Dürunuz, durtnuz. .İstedi - ğinizi vereceğim, di ze namusiyle tanınmış bir â, Böyle bir rezaletin dilmesine aslâ riza gösteremezüi , Elini cüzdanına attı, paraları say- | mağa başladı, Turan, oynadığı röldeki mu- | vaffakıyetin verdiği sevinç ve gu. İrurla gülüyordu. İ Suad, uğradığı bu Amerikanva- ri soygunculuktan şaşırmış kal miştr. Düşünüyor, bir türlü çıkar yol bulamıyordu. Evet. .Böyle bir şey şayi olürsa mevkii ve şerefi mavolurdu. Ya sevgili karın bu nu duyarsa kimbilir ne kadar üzü, lür, ne kadar göz yaşı dökerdil. Birden yüzü gülmeğe başladı . Aklına gelen yeni bir fikir biraz evvelki kötü düşünceleri başın * dan attı: — Bayan, dedi, fikrimi değiştir- dim.. Yapacağınız tezaleti kabul ediyorum... Genç kadın, aldatılmaktan do- gan hiddetle bir feryad kopardı. Elbiselerini yırtmağa, başıtı yer. den yere vurmağa başladı, Suad, soğuk kanlılıkla, yerin- den bile kımıldamıyor, hattâ ara sıra kahkahalarla gülüyordu. Genç kız çılgınlığını daha İleri götürdü ve imdat işaretini çekti. en durdu, Yolcuların bir kısmı, kondoktörler, işaret verilen vago- na koştular. Üstü başı yırtılmış, saçları dağnık, gözleri şişmiş bir genç kız ve onun karşısında sü“ künetle kitabını okuyan Suad: gördüler. Turan, gelenleri görünce cesa. retlenmişti.. Yeniden ağlamağa, çırpınmağa, bağırmağa başladı : — imdad, aman yetişin. .Canı- mı kurtarın, .Şu herif bana taar“ ( Lütfen sayfayi çeviriniz ) —ş ymm 188 intikamdan kurtulmak için kor. karak kaçımışlar., — Peki, faraziyeleriniz, Kan- diyano ailesinin mahv ve perişan KAHRAMAN HAYDUD sürdüğü muaz. Romalı bir fahişenin Venedikte zam şefahet haya» tin işitmişsinizdir. Foskari tekrar sarardı; KAHRAMAN HAYDUD — Düşünüyor, diye mırıldan- dı.. Yoksa beni de birdenbire hançerleyecek ve yahut gırtla. ğımdan yakalayacak mı? Ha- 185 — O halde, bana biraz yer aç, dedi. Iskala Brino bir iki adım geri çekildi., olmasına sebebiyet veren diğer şahsiyetler hakkında ne diyor?. — Oh, monsenyör.. İma bu- yurmak istediğiniz şahsiyetler öyle ulak tefek şeylerden kork - mazlar. Onlar fırtınadan kaçan takımından değildirler. Bilâkis o fırtınalarla çocuk oyuncağı gi- bi oynarlar. Tehlikeye (göğüs verirler ve dâlma da muzaffer olurlar. Zannederim isimlerini söylemeğe lüzum yoktur, mon- senyör.. Foskari bir müddet kaldi... dalgın Sonra dudaklarında bir te- bessüm ile polis müdürüne dön. dü: — Siz çok zeki bir adamsınız, mösyö Çenarol, — Monsenyör, bendelerini pek büyük bir lütfa garkediyor- lar, — Bambonun dediğiniz gibi korkarak kaçtığını farzedelim. Acaba nereye gitti? — Kardinal cenapları Roma- ya kaçtı. , — Romaya mı? Meselâ niçin Milâna, ve yahut Floransaya gitmedi, — Zatı devletleri (şüphesiz — Emperya Heğil mi?, — Evet, ekselâns.. Eğer al. danmıyorsam, O #ldanmadığıma da eminim, Bambo cenapları ile fahişe Emperyanm arasında bir takım esrarlı rabıtalar vardır. Bu rabrtalar o derece kuvvetlidir ki fahişe nerede olursa, kardi- nalda menfaati namına mutlaka orada bulunur. Binaenaleyh, Emperya Romaya gitti. Bambo da hemen o sabah Venedikten hareket etti. Nereye gitmiş ola- bileceğini zatıâliniz takdir buyu» TunUZ. Foskari ayağa kalktı. Kido Cenaro artık çekilmek zamanının geldiğini sanarak dı- şarı çıkmak için kalktı.. isi mâni oldu; görüşecek başka şeyler var. O- turunuz. , — Monsenyör. , — Sıkılmayınız.. Size oturma- nuz emrediyorum. Çünkü öyle istiyorum.. Siz hükümet reisinin karşısında oturakilecek Okadar mühim bir şahsiyetsiniz.. Rütbe ve mevkiinizin küçüklüğünün ne ehemmiyeti var. Zekâ, cesa- ret ve sadakat, bu üç mühim me- yır, hayır.. Ellerini göğsü üze- rine bağlıyor. Yüzü çok sakin. Bana bir fenalık yapacağa ben. zemiyor.. Rolanın arkadaşı nihayet söze başladı; — Bartolo, beni dinle.. Sen Venedik içinde en kuvvetli bir adam olarak sayılıyorsun. Ve ben de seni öldürmek istiyorum. Çünkü bir zamanlar sen de beni öldürmeğe teşebbüs etmiş ve bu yüzden bir çok felâketlerin ba- şıma gelmesine sebep olmuştun.. Sen vahşi bir hayvan gibi be- men ölmeğe, gebermeğe lâyık. sın... Bir akika bile fazla ya- şamaklığın zarardır. Bunu bil diğim halde gene sana acıyorum. — Evet, evet, dedim ya, Siz zaten temiz kalbli ve ruklusunuz.. — İşte merhametli olduğum içindir ki sana düello teklif edi. yorum..... Fakat silâhsiz olarak kolumuzun kuvveti ile biribiri mizle dövüşeceğiz.. Anladın mı? Haydi.. Hazır ol, kendini müla- ba .. Bu sözler üzerine Bartolonun bütün kanı beynine hücum etti. Kollarını gerdi., yüksek” Bartolo vakit kaybetmeden hemen ileri atıldı. İskala Brino. nun belinden hançerini kaparak şiddetle üzerine indirdi. İskala Brino geri sıçradı. Fakat hançer ceketinin kolu- nu yırtmış ve etini biraz sıyır- muşta. Bartolonun kafasına şiddetli bir yumruk indirdi.. Meyhaneci sendeledi.. çer elinilen yere düştü. . Han- İskala Brino Bartoloyu kuv. vetli elleriyle tuttu, kaldırdı... Sıkmağa başladı... Tazyik “art- tıkça meyhanecinin kemikleri» nin kırıldığı işidiliyordu. Bartolo ümitsizlik içinde çr. pındı ve nihayet başı omuzları üzerine düştü, ölmüştü. İskala Brino ellerini rakınca Bartolonun cesedi yere yuvar - landı. İskala Brino cesedi ayağı ile ite ite kuyunun kenarina kadar getirdi ve içine yuvarladı. Son» Ta gene ayağı ile kuyunun kapa- Zin kapadı. skala Brino ile meyhaneci Tekgöz Bartolonun düellosu bu suretle nihayet buldu ve polis müdürü Kido Cenaro da en kuv-