Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Habvber'in tarihi Romanmı: 90 '19 MAîı — 1228 — T ei yk/x K_X/X&N Yazan: İkiminm Şimdiye kadar hünkârin kendi maiye- tinden af dilediği işitilmiş değildi Seni Ankaraya subaşı tayin eyle- dik, Ahilerle uğraşmağa memur ey- ledik, Bu havalide bu herifi tanmmı- yan yoktur, Söyle bakalım, bu herif nerededir ? Haca birdenbire şaşırmıştı. Abdur rahmandan ona neydi, hem d3 bu işi bilmezsa neden bu âlemde ya şamamalı idi ? Hünkâr Kotula da haykırdı : — Anladım sende ya, nerede bu herif ? Kotul tekrar hünkârm ayakla- Tıni öperek * — Şavketlü hünkârm, dedi. Bi- zi bir asiyi saklamakla itlkm edi- yorsan ne diye subaşılıfımıza izni hümayunun bafışlandı ? Biz azad bilmez köleleriniz, böyle bir serse- riyi bilsek huzuruna takdimden ne- den geri kalalım ? Bizi tahtie etmekte hakkm yok hünkârmm, Biz Anadolunun devlet umurile moeşğulüz. Buraları tensik ile muvazzafız. Yeni bir vazife ola- rak bu asinin ** cibine iraden varsa hemen kılıç kuşanıp yola — düzüle- lim, 4 Hüpkâr müteessir olumuştu, Ha- kikaten Kotulun haklır vardı. Neden bunları hirpalamıştı ? — Beni bu herif azaba düşürdü, Zihnim sanki perişan halde, Affey- leyin, Şimdiye kadar hünltürn kendi Mmaiyetinden af dilediği işitilmiş gey değildi. Fakat bu ülvucenap hareketi karşısında iki subaşı da yerlere kapanarak : — Estağfürellah şevketlüm, es tağfürullah, İrade et, kendi elimiz- le kellelerimizi uğuru hümayununa kurban edelim, Katul başmı kaldırdı: — Şeyketlüm, dedi. Abdürrahma- onın neden İsyan ettiği malümu hü . Mmayunun mudur? — Hayır. — Hâkimin kızı bakire Cemileyi Bevdi, — Bunu bana isyana, nankörlüğe sevkeden bir kadın ağkır mıdır? — Evet şevketlüm. Ve o kadın Abdürrahmanı meslübülakı! bir ha- Je koydu. Kendinden geçti. Yoksa Abdürrahman merd bir kulunuzdu. OÖnü aşk divane etti. — Demek şimdi de Cemile ile beraberdir, — Beli şevketlüm, — Norode? — Bilmeyiz gevketlim. Ancak Yyaptığımız tahkikata ve hattâ halk arasındaki tevatür ve şaylalara gö. re Cemile, Beyşehir hâkimi ve Ka- ra Abdürrahman, kaleyi fethinden Önce savuşmuşlar, — Nasıl oldu da biz görmedik? — Görmüşler şevketlüm, — — Kim bu kahpeyi görüp de esir stmedi? — Kadm kıyafetinde oldukları an- laşılryor hünkârım, Bittabi evvel . den de asktere vaki iradenle kimse- nin burnu kanamadı. Hele — şehrir zaptından önce ve Beyşehirli nis . vana OÖzmanlı aekeri çok İyi mua- mole ettiler. Bunlar da böyle- bir fırsattan istifade etmiş oldular. — Ya, demek Kara Abdürrah- man, bütün bu yaptığı mel'anetler, den utanmadan bir de zenne kıya- fetiyle firar etti öyle mi? — Evet şevketlüm, * — Allah bu adamm yolunu şa . sırttı.. Bıbası merhum Gazi Ahb- dürrahman, ceddimizin ve babamı- zım en güzide silâh arkadaşlarımn . dandı. Hayatr tertemiz geçen Ga- zinin böyle bir nesebi olacağı akla. gelmez. Hilkmeti Allah! Şimdi beni dinleyin, Bir taraftan işlerinizle mesmul olursunuz, diğer taraftan Abdürrahmanı — aramağı da İhmal etmeviniz. Herhalde bunü rağ iİsterim. Ona bir çift sözüm var. Subaslar hünkür huzurundan e. tek öperek ayrıldılar. Hünkâr Muradm gözüne girmek için tam fırsattı. Belki bunlar müğ-. terek mesailerini devlet İsşlerinden . « | Abdürrahman işine çevireceklerdi. Hünkârm bu kadar Üstüne düştüğü bir işi başarmak, devleti kurtar - maktan bir zaferden fazla ehemmi- yet almış olacaktı. Kotul ve Koca. bey aralarında nasıl çalışacaklarını kararlaştırdılar, Açık göz adamlarını muhtelif be hanelerle etrafa saldıracaklar, tet. kikler, araştırmalar yapacaklardı. Nihayet dağ dağa değil, ama, adam adama kavuşacaktı. Muhakkak bu | üsiyi ele geçireceklerdi. Bu iki subaşı, nereden tahmin e- debilirİrdi Kİ şu sırada Abdürrah- man, Cemilesinin hastalıfı karşı - smda, yoksulluk içinde, kayınbaba- smm ıstirabr muvacehesinde peri . şan bir halde başmı şuraya bura- | ya vurmak mecburiyetinde kalmış- tır. Nereden tahmin etsinler ki, biça. İre Abdürrahman coktan nadim ol- düğu bu hareketinin cezasımı çok | gam' acı bir şekilde çekmektedir. Cemile, Abdürrahmana, zayıfla. Abdürrahman kararmı vermişti. — CÜemile, Dadi, Seni servete mış ve birer dal gibi kalmış kulla- garkedeceğim, Biraz bana mühlet rımt uzatarak: ver, Kaymbabama söyle. Bir hafta — Buna sebeb açlık Abdürrah - kadar elimizde avucumuzda ne var- man, Diyordu. Açız. Filhakika ek .'sa satıp savsın. Ben gelinceye ka, mek, zeytin gibi şeyler bulup kar- dar sana yatağmda azab çektirme- nımızt doyuruyoruz, ama, bu kifa . sin, ellerinden öperim, vet etmiyor. Öksürüyorum., Göğ - süm ağrıyor, gözlerim karariyor ve Töriüyorsun ki her gün biraz daha | zayıtlıyorum. Babâam da çok ihti - yarladı. Halimiz perişan Abdür . rahman. Hâlâ niyetinde ısrâar- ediyor mu- surn? Ne yapalrm tali ve kader seni ye. niden dağlara sevkediyor. Ne ya - palrm, bizi kurtarmak, hele bana bana ne? bakmak vazifendir. Namuslu kal - mak için beni kurban vermeği düşü. nüyorsan, o takdirde namuslu kalıp benli evimden barkımdan etmemen | gerekti. Abdürrahman çökmüş vanalıları- hâkimlere taş çıkartan, Kalktı, Cemileyi öptü. Öperken kadmın soluk ve ateşli yüzüne göz yaşları damladı. — Ne o Abdürrahman, sana ya- kışir mı, ağlıyorsun? — Kederimden değil Cemile. Se. nin üzüntün beni ağlatıyor. Fakat nihayet sevdimse günah otmedim ya. Ben ağlıyacağıma, sen ağlıyatağına cihan aflasın. Artık Ve«bu karar Abdürrahmanı ya - yından fırlamış bir ok gibi silâhma 've atma saldırttı. Şebinkarahisarm — en — zengini Kastoris iki kızı ve dört oğlu ile, hünkârı nı kurumuş ellerinin nasırlı parmak. gölgede bırakan, Hind mihraceleri. lariyle srvazlryor, Cemilesinin içeri- ni kıskandıran başdöndürücü bir ha ye çökmüş gözlerinde yavaş yavaş yat içinde, servet ve refah içindey- sönen feri acı ve ıstırabla seyredi- di. Kimden aldığı, nereden tedarik yordu. Iettiğı' halk ağzında efsanevi bir hü- Bu bütün hayatmı vakfettiği, fe. viyete bürünen bu servet, bir ta . da ettiği kadınm artık mücadeleye raftan: tedavülsüz dururken, Ab - kudreti kalmadığı meydandaydı. Idürrahmanm açlık çekmesi doğru Daha böylece ne kadar müddet olur muydu? yaşıyabilirdi? (Devamı var) Çapraz eğlenca : o Wukardan aşağı: e ğil AĞ SER ” SA GT e e AT AREN Z SA ZN .2 34 $5-6'7-8 9 10 a c U wW e - n Soldan sağa: i — Elinizde bulunan - Sizler. 2 — Hakkı müsavi şekilde - tevzi - Yük, 3 — Konan usul . Cam gibi o. lup da kırılmıyan. 4 —— Beşten çok - Kaba. 5 — Sual kelimesi - Atf e- datı . Peygamberler. 6 — Baş. 7 — Zaman . Bir şeyin ağırlığımı göste - ren, 8 — Kuvvet (öz türkçe) - Bir nota. 9 — Yemek - Çok ince, İ0 — Dlıi mabude , Kitab sahibi bir pey- n e — LA A üSA “İ — Hakkı izhar ve tatbik etmek. 2 — Vücudumuzun hareket veren sert kısmı . Koyun güden. 3 — U- zak - Çene kılları. 4 — El çorabı - Su, 5 — Ciğer . Erkek, ö — Bir ne- vi ot ki yemek arasımda lezzetle ye. nir, acımtraktır. 7 — Menedilen şey, 8 — Anrt - Bir nevi içki, 9 — Ra- kiplik yapma - Lâmbadan çıkan ko. kulu bir duman. 10 — Dost İrana mensüub . Sulama. 7 8910 —— . ri>je- miz A m.ojea b le f Zikso|> |o |w cd- |e —i DİZ, - >i> A|P PD>jOlb|jle N -İzloRz >lulebla|- DİA gS0 OUW A — xl>ix S A P >|D z 'e A >> Onlarm ahvali de tahkik olunup huzuru şahaneye arzoluna- cak, ©O halde bir bitaraf nazır ister, — Umum milletin nemıti müm- kün olur mu ? — Hayır bu suret fesadı mucip- tir, — ÜÖyle ise ne yapmalı ? — Ahali tarafından intihap olun- muş bir meclis teşkil edip onlar neza ret etmeli, fenalık görürlerse haber vermeli, — Bu meclisin vezaifi nedir? — Devletin varidat ve masarifi. ne ve ahkâmı şeriat ve kanunun tamamij icrasma dikkat ve memle- kete muzir olan bazı muhaddes ni- zamıların tadilini taleb etmektir. — Pek iyi ama biraz evyel “hü- kümeti meşruta kanunla mukay . yed olan hükümettir.,, dediniz. Şim- di burada böyle bir meclisin lüzu. mundan bahsediyorsunuz. Eğer hü- kümetimiz hükümeti islâmiye İse teşekkül edecek meelisin yalnız müs lümanlardan ibaret olması lâzımge- Hir. Böyle ise şükrolunur. Lâkin muhtelit olursa olamaz. Zira şer'an caiz değildir. Değil mi? — Teşkil olunacak meclis hakkm. da hâsıl olan #üphenin mensei anla- gildi. Eğer bu meclis yalnız masa, lihi islâmiyeye müteallik bir meş- veret meclisi olsaydı itirazımız pek beca idi. Lâkin öyle değil... — Acalb! Teskil olunacak mec- lisi şürayı ümmet değil midir? Bü meclis mülkün idaresini müşavere ile meşgul olmıyacak mı? — Hayır. — Ya noe yapacak ? —— Bu meclis âzâsı adetâ ahali ta. rafından intihab olunmuş müddei - lerdir, vekillerdir. — Çok şey! Bunlar dava için mi toplanacaklar? SÜ Yleğ S YU — Kimden ve- »neden dolayı dava edecekler? — Evvelâ ahalinin verdiği para. ların mahal ve sureti sarfını arar- lar. İsraf veya sirkat olunmuşsa men ve takibini taleb ve dava eder- ler. Saniyen memurlar alıkâmı kanun hilâfma ahaâliye zulmederlerse me. selâ “Yalan memur ahalii memle- kete, yani müekkillerimize göyle zulmediyor,, diyeret muhakeme ve tecziyesini taleb ederler, Kanun, memleketin mamuriyetini kâfil ol. mak için yapıldığı helde meydanda bulunan muhaddes kanunlardan bi. TFi muzir ise “bu kantn bizi harab ediyor,, divyerek tedilini isterler. Bilfarz irtedikleri tadilât devle- te zararlıysa bu meeclisin üst tara. fmmda bir de meclisi âyan vardır, on- lar tetkik ederek reddederler. Bununla beraber kanunun mevkii ieraya vaz'ı mutlaka zatı padişahi, UAO DUBİ aı.. HLA nin tasdikma muhtartır. Mazarratı- BERA T SEİT A N ı!mımmunııı— ö v GA GEE FUF AT M IRANE Bundan altı ay evvel artık vesikaya ihti- yacım kalmadı. Servetime el koymak üzere İzmire gittim. Acı bir sesle: — Bana bir tek söz bile söylemeden Mer fike, dedim. Halbuki bu sırrınızı söyliyer bilirdiniz. — Hayır, söyliyemezdim. Amcamın oğ- lu yaşadıkça bu sırrı kimseye anlatmamam lâzımgelirdi, — Fakat bugün bana söylüyorsunuz ya. — Evet söylüyorum. Çünkü o korkunç düşman bugün ölmüştür. Şaşırdım.. Melikenin bütün anlattıkları, eri ince noktalarına kadar düşünerek hazır- lanmış bir masala ne kadar benziyor! gayri- ihtiyari: — Ölmüş ha! Diya haş'ınm:.m, Melike, söz'etinin doğruluğundan şüphe ettiğimi sezmişti. Daha açık tafsilât verme- &e başladı: — Mirası alir almaz ilk işim Vezir köş- künü yeniden yaptırmak oldu. Onüun için eski dırvarları yıktırmağa başladım. Hara- belerin yıkılmağa başladığını işiten amca- maın oğlu, kimbilir ne maksatla, oralara ka- dar gelmiş.. Bir kaza günahkâr — hayatına nihayet verdi, Melike susmuştu. Ben de düşünmeğe baş — 103 — ladıım. Sevimli modelimin hikâyesi beni çok pınardaki hareketlerinin manasını anlıyor- dum, Vakia mazi önümde tamamile aydın: lanmıştı. Fakat hal ve istikbal — karanlık duruyordu. Acaba Melike şimdiden sonra ne yapmak istiyordu? — Melike, ş'mdi ne yapmağı düşünüyor:- sunüz? — İJaziyi canlandırmak, aile yuvamızı “tekrar kurmak. Şimdilik, yapılacak köşkün plânlarını tetsitle meşgulüm. Kendimi ta- mamile bu işe vakfetmeğe karar verdim. — Tek başınıza mı? — Evet.. Tek başıma.. Çok — masrallı bir işie girişiyorum. Başka birisini de böy- le çılgın bir teşebbüse ortak — etmek iste- mem. — Sizi seven bir erkek, bu işte rehber ©- lamaz mı? Melike hüzünle başını salladı. Kırmızı dudakları istihfafla büküldü: — Hayır. Her erkek yapacağım işi çıl- gınca bulur ve bana mani olmağa kalkar. Sonra ben evlenmek fikrinde değilim. Va- kia avukatımız birçok zengin ve aklı başın- da adamların benimle evlenmek istiyebile- ceğir' sö ylüyor. Fakat ben evlenmeği düşün müyorum bile.. Dahâ korkusuz yaşamağa yeni başladım. Hele bir müddet serbestli- ğimden istifade edeyim. Sonra, berimle eçv- lenmek istiyenler, belki param için beni is- terler.. Halbuki ben bir para izdivacından daima nefret ederir. — Niçin evlenme deyince hatırınıza para geliyor Melike? Aşkı niçin düşünmüyorsu- nuz? Melike gözlerini gözlerimden ayırarak: — Hayır.. dedi. Aşk ile de evlenemem. Çünkü bir defa kocamı, çocuklarımı düşün- meğe mecbur olurum. Elimdeki bütün pa- rayı dağ başında bir köşk yaptıracağım di- ye sarfetmekte tereddüt ederim. Binaena- leyh evlenmekten bahsetmek hiç doğru de- il.. Siz de Bay Bülent, eğer dost kalmamı- - zı istiyorsanız bir daha evlenmek Lelımesım , ağzınıza âalmayınız. — Fakat bu defa sözünüzü — dinlememe imkân yok Melike.. Bu meseleden bahsetme ğe mecburum. Çünkü siz bana evlenmek bahsini menettikçe mütemadiyen — ıstırab çekeceğim. Çılgın —maceralara — atılmağı düşünecek, ve hakkınızda kötü fikir besli- yeceğim.. Bu karanlık düşüncelerim “Me- like, sizi seviyorum, karım olmak ister mi- siniz?,, cümlesini söylemeğe izin verinceye kadar devam edecek, * Melike şiddetle sözümü kesti: — Rica ederim dostum.. Bu şekilde de- vam etmeyiniz. Yoksa şimdi sizden ayrılı- rım. Melike doğrulmuş, oturduğfu yerden kalk- mağa hazirlanmıştı. Ne yapacağımı bilme- den elimle kolundan tuttum ve'onu alıkoy- dum. — Beni dinleyiniz Melike.. Şayet — beni burada bırakır giderseniz büyük bir fe'â- ket& sebeb olmuş olursunuz. Burada sonuna kadar beni dinliyeceksiniz. Eğer dinlemiye- cek olursanız size yemin ederim ki yarın bitün gazeteler ressam Bülendin ölümünü yazarlar. Eğen benden kurtüulmak istiyor- sanız ancak bu tarzda kurtulabilirsin'z. (Devamı var) —— —— —3 K &UĞCE YIKA > *ADANLAR h Yazan: Asaf nı ğgördüğü halde padişah tas! mez. Hasılı hattı hümayundan dâ laşılacağı veçhile bu meclisil fesi, mahdud olarak, yalnız len fenalıkları beyanla davadâ rettir. Bu ise her yerde bt hakkıdır. Bahusus bizde 991'1, ie de müeyyeddir. Bir müddoi meselâ hn sa da bir memurdan zulüm ? ve mahkemeye giderek şik&) hakkmı taleb ve dava etse #“ lan zat ona “sen hristiyanslf vaya hakkım yoktur!,, diyebill Hususile şeriati islâmiye T da müslimle gayrimüslim © J' müsavidir. Vazifelerine dikkat olımsw lediğimiz meclis adetâ fena dan dolayı şikâyet eder bir * müddeiyedir, Biz bu meclisin ” liyle gayrimüslim olanları * haz etmiyeceğiz, onlar da mâîf lan huküklarından naşi Bizitile raber görecekleri efnalıklardâf? va edecekler: Yukarda denildiği gibi bü * w mum ahali tesviye edemez. larımdan tayin edecekleri vasıtasiyle hallerini hükümetl ne arzederler. Bu babdaki şer'an ve insaniyeten müspet © midir? Husüsile âyeti celiled? * rü irade buyurulduğu üzre P| manların ümemi saire yır ve rüçhanı emri bılmâl'“f nehyi anilmünkir ile değil mi'“' Şimdiye kadar vukubulan liklar ahkâmı şer'iyeye teîmfııı 'der mi? Etmedikleri halde “PU 7 lef şer'e muhalif ve bize müf” : demek ve men'ine çalışmak hususile uldmaya (1) ait v ken süküt &dildiği halde âs'e“ ledeki hayır ve rüçhanm mefb e 'l , 'dı.ıgıı Şart me'nmd o!mı » Memurların zulmünden H hukuku meşruasıma taszarrüf K insanın birinci bir hakkı ve 5?” birinci derecedeki evamirindt” | emri-olduğu halde masarif V© 4| ridata ve ahkâmı kanımu.u e8 SD dikkatle mükellef böyle b sin vücuduna ihtiyacrmız bedw! ğil midir? (1) O devirde çok muthll kuvvet olan sarıklı sımıfımı onları elde etmeğe çalışmak ti bu satırlarda açıkça gö Berveçhi meşruh bunlarım * y birkaç tane de gayrimüsliti "S“ nursa şer'in hilâfr mr olur? lâm değilsiniz. Bizimle berab” , linizi devlete arz ile dava © g hakkmız yoktur.,, denilir mi? gerlati islâmiye razı olur m“ ş&! — Ahali verdiği paralarnı F” li sarfiını ne hakla sorabilir: — » — İsraf, yahut sirkat V© * le devlet harab olur. Devl* nefi harabı ahalinin harabından — (j eder, yani evvelâ ahali hareb Bu vahametlerden , l fenalıklardan padişahm! hbâ etmek için her türlü - büs etmeğe ahalinin hakkf , Zira şu idarede evvelâ harab ahalidir. — Bu fenalıkların vuku? sina vükelânm dikkati - Af midir? a8 — Degildir. Zira ıwnlf-"l gukl$ nefsaniye ile mütehallik © yictidi rımdan bir adamın elindef? — / Ca keyfine müallâk olunca yük€ matlube hâsıl olamaz. ’ut fef da dikkat etmezlerSe, yahue yap lığt onlar bizzat yaparlarst olmal labilir? Mahvül münkariz | gl —-Bü meclisin Tüzumur ymen! mak Üzere biraz tafsilât V riça ederim. (D evamt yar ) Atatürk albümü serestiği F Resimli Haffanm | büm üç defa basılmış, bİnİ? 'ha satılmıştır..