Vahşi orman Benim üzerimde ise, ne bir yara İmal Ne de hayvanın vücuduma k olduğunu gösterecek baş çi şan Da eni ie yakaladıktan sonra Mi ray Neden ve hangi e bir türlü anlayamıyordum Mamma bizi tam bir hafta ia lan bir baftageçmişti. Bir kocamla beraber, adada do. Ord, AA yalanı üzerime atıldığı hal- Basil sağ bırakmıştı, bu yı aradan bir hafta geç- sonra halledebildik : Yalaç bir gün adadaki hay- ağ, Ye nebatlar üzerinde tetkik» bulunmak üzere dolaşmıya İma Adamları ile beraber ak- Mağa zaman, bize, gayet Bir hikâye anlattı; Ovada dolaşırken yerlerde ga- NE hayvanin; ayak izlerine — a y Deve olmasın? dediler. FEEL £. f ii e # Aslan pençesi! dedi. ğerleri daha dikkatli baktı ! İİ, ne de deve. Müş halde ne izi?. Aş wi ben de bilmiyordum. ilmiyorum, dedim, Bu ayak 4 a aslan pençesi veya deve- Mg lere olmadığına eminim.. dak *daha bir çök bayanların İlerine hiç benzemediğini Mi ilirim. Fakat buradan na- , geçmiş, bunu söyle- # ğa eğim. Çünkü burada gör. ti ayak izleri, tanımadığım Yvanın pençeleridir. ün bu sözlerim üzerine ya- lerin merakı büsbütün art- 2 Yerlerinde duramıyorlar; ai takip edelim, hayvanın > varırız ve onu orada iyorlardı . a İS © fikirdeydim. Şüphesiz, Ya, bu gibi meraklı şeyler ara- A buraya böyle yeni hay. age fetniye geldiğim için, Dün fazla ben merak için. nr a uzun sürdü. Çün- Kyk izleri, pek zorlukla bu- “iy, duk. Arazi bir noktaya Hi, ç Kümluktu, Buratla izleri ta. May ek kolay olmuştu. Fakat Sehra daha sert bir toprağa Yiyge burada hayvanın izleri <p “Ordu, Yanımdakilere: ti, Yötuklar, dedim, Daha ileri Demi oradaki başka bir izlerinin kaybolduğu istemiyordum. . m Böyvanın izlerini; bulduk! Me hayvan bura İleri ve oraya kadar dos- we Tül İN mai daha çok ileriye gidi. Kenar e bu meçhul ttk. Ne uzun müddet tâ Ül,“ Nihayet kayalık bir yere ag Rirar, A cak, her halde, bir mağa- ne Hayvan da bura- eba » biraz ileride büyük Yap Bötldük. Kayalar üze. K ağ, SR ayak izlerini fark- cehenneminde sy e nun buraya girip girmediğine dair bir şey söyleyemezdik. Nasıl bir hayvanla karşılaşaca. Zımızı da bilmediğimiz için birden bire içeri girmiye de cesaret cde- miyorduk. Ayak izlerinden, bunun büyük bir hayvan olduğu anlaşılı- yordu. Bununla beraber, mubakkak bu hayvanı elimize geçirmek istedi. ğimiz için silâhla hücum etmiye karar verdik. Evvelâ ben içeriye ateş ettim.. Sonra yanımdakiler tabancalarını boşalttılar. Fakat, içerden hayva- nın vurulduğuna dair hiç bir ses gelmiyordu. Hayvan vurulmasa da silâh sesinden ürküp bir ses çıkarması lâzımdı. Bir iki kere daha ateş edip içer- de canlı bir mahlük bulunmadığı. na kanaat getirdikten sonta mağa râya girdik. Meğerse içerde canlı mahlük değil, iki cansız mahlük varmış. İlk gözümüze çarpan şey, bü- yük bir bua yılanı idi. Bu korkunç büyük hayvanın üterine sarılmış, onu boğarak öldürmüştü. Mesele anlaşılıyordu: Yılan, beni boğmak üzere üstü. me atılırken bu hayvanı görmüş” tü. O, şüphesiz yılan için benden daha iyi bir avdı. Bua, beni bırak. mış, bu zavallı hayvanın üzerine atılmıştı Yılana av olan hayvan, onu sir- tında taşıyaralaşmağarasna kadar gitmiş, orada yılanla penceleşmiş, fakat de 8 - SON — a Haklı İki arkadaş kavga etmişlerdi. Son ra biri barışmak istedi: — Atledersin, dedi. Kabahat ben” de. Aptallık ediyorum. Her zaman haksız şeyler söylüyorum. O zaman arkadaşı itiraz etti: — Hayır, dedi. Bazanda çök haklı olduğun var. — Ya? meselâ? — Meselâ şimdi, aptal olduğunu söyledin... BILMECE Kitaplar ! İşte size yanyana dizilmiş 5 ki- tap cildi. Bu ciltleri, A serisinin arasına (B) ve (B) serisinin arasına (A) seri sinden kitap karıştırmamak şartile acaba kaç muhtelif şekilde yerleş” tirmek kabildir. * Bilmecemizi doğru halledenlerden birinciye bir konsol saati, ikinciye, bir kilo çikolata, üçüncüye yarım kilo çikolata, ve ayrıca ikiyüz karii- mize muhtelif hediyeler verilecektir. HABER ÇOCUK SAYFASI Bilmece kupona 11 Mart — 1989 olmadığı için o- > 2 Şen sözler : Ne kalır ? Hesap dersinde öğretmen ço- cuklara soruyordu: — Bir şeyin dört kere dörtte birini alırsam ne kalır?. Çocuklar bu çetrefil meselenin içinden ç'kamadılar. Kimse cevap veremedi. O zaman öğretmen me- seleyi açmak lüzumunu hissetti . Deği ki: — Meselâ bir elmayı dörde bö- lüyorum. İçinizden dört kişiye bi. rer dilim veriyorum. Ne kalır?. Çocuklardan biri parmağın kaldırıp; — Elmâ yeyememiş otuz arka- daşımız kalır, dedi. Diğer bir çocuk, daha zeki ce- wap verdi: — Çekirdekleri kalır efendim.. — Anne bak! Radyodan öksü- rük sesi geliyor! — Çok yaklaşma, uzakta dur. Spiker nezleli, sana da geçer. ... Avcı Misatirelrine evini gezdirirken anlatıyordu: ,, —iİşte, duvara astığım şu tü- fenk te avlarda önüme çıkan hây, vanların hatırasıdır. — Hepsini bununla mı vürdü- Duz?, — Hayır, hepsine bununla ateş ettim, hiç birini vuramadım, MA Büyükbabanın kulakları üşü yordu. Gayet güzel bir çare bul. du, . Denizin altında fahile yanaşmış bir denizaltı gemisini geziyorlardı. Çocuk ba. basına sordu; — Baba? Denizaltı gemisinin Üzerinde toplar var. Bunlar, gemi denize gitince ıslanıp paslanmaz mu? Çocuğun bu âni suali karşısında birdenbire cevap bulamıyan ba- bası: — Kolayı var, dedi. Denizaltı gemisi suya daldığı zaman iki as- ker topun üzerine şemsiye açar- lar, Tarih öğretmeni — Hangi ders- ten beri mektebe gelmedin?. — İstanbulun zaptındanberi... Resimleri takip ederek aşağıda» kileri okuyunca, dünyada bizim bilmediğimiz ne garip şeyler ol- duğunu öğreneceksiniz ; Islık sesini kesen su , — Ame- sikada Teksas denilen mıntakanın bir köyünde böyle “bir kuyu var- dır: Bü kuyunun suyundan bir bardak içecek olursanız, yarım saat ıslık çalamazsınız. Garip görünmekle beraber, bu- nun sebebi gayet basittir: Suda öyle bazr maddeler var ki, içince insanın ağzını, burnunu buruştu. tuyor. Düdaklarınız bir tuhaf ol- duğu. i vere. yor bay Gİ yer sâat kadar sürüyor ve bu müddet zarfında ıslık çalamıyorsunur. Fa- kat yarım saat sonra, suyun tesiri geçiyor. İstediğiniz gibi ıslık çala. bilirsiniz. Başkasınm O sırlından geçinen kuşlar. — İşte buna tam münasile başkasının sırtından (o geçinmek derler. Biliyor musunuz bunu ya- pan kimlerdir? İncir kuşu denilen cins gibi kü- çük kuşlar. Bunlar ormanlarda ve ya dağlarda hemen hemen biç ken di kanatlarını yormadan istedikle. ri yere gitmenin çaresini bulmuş- lardır; Akbaba, çaylak gibi büyük kuşların sırtına binerler, büyük kuşlar onların farkında bile olmaz lar. Akbaba sırtındaki incir kuşu- nu gittiği yere götürür ve ona ra. hat bir seyahat temin etmiş olur. Kim daha çok yaşar?” — Biri kısa boyludur, biri uzun boylu iki adam, bir yokuşu tırmanıyorlar , Bu, hayat yoludur. 40 ve 45 yaş merhalelerini arkalarında bırak- muşlar, 50 ye gelmişler ve 58 doğ- ru çıkıyorlar, Acaba 55 yaşına hangisinin var. ması ihtimali daha fazla?. Statistikçilere (O nâzatan kısa boylu adamın $$ yaşına varması ihtimali diğerine nazaran çok kuy vetlidir. Zira, bir çok misaller, ki- sa boylu adamların daha uzun ö. mürlü olduğunu göstermektedir, Kuşa benzetilen adam, — Ba- şndaki büyük tüylü şapka ile kuşa benzetilen bu adam, Tibetlilerin reisleridir. Orada reisler başları. na böyle garip bir şapka giyerler. Şapkanın üzerindeki tüydür ve bu, en nadide kuşların kanatlarından yapılarak toplanmıştır. "Tavşanın cücesi. — Her hayva- bin büyüğü küçüğü olduğu gibi tavşanın da vartlır, Kedinin şekil itibariyle, aslana benzediğini bi. firisinir. Fakat kedi aslanım yanın- ce tavşan da, büyük cins bir tav şan olan antilojun yanında o ka- dar kalır. Resimde, cüce tavşanın yanın. da bir tavşan kulağı görüyorsi- nuz.. Bundan hayvanın ne kadar küçük olduğunu Gaha iyi anlaya bilirsiniz. Eti çok makbul kertenkele. — “Kertenkele de yenir miymiş!,, “demeyin.. Bir çok yerlerde kerten- kele eti en makbul hayvandır ve bizim kuzu etini veya lüfer balığı- nı sevdiğimiz gibi severler. Mese- 14, Afrikanın çöllük yerlerinde ye- i oralarda yaşan- yı en makbul av hayvanıdır. Çölde başka yiyecek bir şey olma- dığına göre, yerlilerin kertenkele- Her hafta ayrı bir balık. — Bel« ki her gün balık yemezsiniz ve ye meye mecbur olursanız bıkârsınız, her seferinde ayrı bir balık yeyes mex misiniz? Bununla berâber, gene hep ayni cins balık yemekten şikâyet ediyorsanız bunun çaresi olduğunu söyleyebiliriz. (o Fakat, şüphesiz pek imkânı yoktur. Dün“ yada mevcud balıklar ve yenebilir balıklar 160 cins teşkil etmektedir, Binaenaleyh obaftada bir gün, Fakat haftada bir gün'de balık ye- cek olursanız üç sene ve bir ay hep başka balık yemiş clurşunuz. Dünyanın en büyük ... —.. O- tomobil lâstiği Amerikada bir çiftliktedir. Toprağı kazmak için kullanılan bir makinedeki bu lâs- ye deli olmalarını haklı görebili.| tik 2 metre kutrundadır, ağırlığı siz, 600 kilodur. Bakalım ne çıkacak KU Miki, eline fırçayı almış, büyük bir levhayı boyamıya hazırlanın . Karışık çizgiler arasındaki göz- leri, içindeki rakamlara göre ayrı bir levhayı boyamıya hazırlanmış. güzel bir resim çıkacak, “Acaba, ne çıkacak?., diye de merak edi- yor, Fakat, siz Mikiden evvel dav- MEŞE 0 ENEZ GAZİNEKEE e e EN ondan Önce öğrenmiş olursunuz. Bunun için, boyalı kalemlerinizle, veya sulu boya ile resmi şu şekil, de boyayın: 0 — Açık kurşuni; i — Açık pembe; 2 — Sarı; 3 — Koyu kır- muz; 4 — Açık armını; $-— Am gik yeşil; 6 — Kahverengi; 7 — da ne kadar küçük kalırsa, bu cü.!ranırsanız resimde me olduğunu! Koyu yeşil; 9 — açık mavi.