11 Mart 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

11 Mart 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Afişlerde ıpla bacak yasak ! Holivudda ahlâk cemiyetinin zorile verilen kararlar, münaka Solda: Sinema Münlarmda en çok bacakları teşhir edilen kadın Tobi Ving, sağda ve üstte? alar_a sp oldu b â Karol Lombarın eskiden çekilmiş bir resmi.. Yıldız şimdi fotoğraf makinesi karşıtında poz alırken “rica ederim, bacaklarımı tebarüz ettirmeyiniz; objektifler yüzümde toplansm,, demek mecburiye- tindedir. Diğer resim Gladis Svartut'dur. Artist, meşhur bir opera şantözü idi; günün birinde sine - macılık yapmak istedi. Fakat bundan evvel banyo elbisesiyle bir çok resimlerini teşhir ettirdi. Amerikada insanların ahlâkını düzeltmeğe çalışan bir çok cemi- yetler vardır. Bunlar geniş mik- yasta propaganda yaparlar, İçle- rinde bir çok nüfuzlu adamlar, milyonerler de bulunan bu cemi- yetlerin Amerikanın her tarafın- a, her işte büyük tesiri görülür. Mücadele ettikleri müesseseler a- rasında sinema da vardır. Holivut- taki ahlâk cemiyeti, sinema — yıl- dızlarının hareketlerini adım adım takip eder. Namusa ve içtimat a- kidelere aykırt hareketleri görü- lenlerle mukavele — yapılmaması için film şirketlerini zorlar. Bu cemiyet son haftalar içeri- sinde, ahlâk mücadelesini biraz daha ileri götürmüş ve Holivutta- ki bütün film şirketlerinin topla- narak ahlâka mugayir sinema ilân larının men'i hakkında bir karar vermelerini istemiştir. Cemiyetin nüfuzundan kurtulamıyan şirket- lerde müştereken Şşu kararı ver- mişlerdir : “Her çeşit sinema ilânlarında Ve ilân maksadiyle hazırlanan- si- nema neşriyatında şüpheli bir ga- yeye hizmet eden çıplak resim- lere ve insanlarda ihtiraslı meyiller uyandıracak vaziyette fotoğrafla- ra kati'yyen müsaade edilmiyecek- tir , ğ a Bu ka'(îr fotoğrafçılar ve ilânat acentelerinin çok canını sıkmıştır. Şimdiye kadar sinema ilânat mü- esseseleri bilhassa güzel bacak resimlerinden çok istifade ediyor ve bu resimleri en hoşa gidecek bir vaziyette göstermek için elin- den gelen fedakârlığı yapıyordu. Fakat ahlâk cemiyetlerine mensup müteassıp adamların zoruyla veri- len bu karardan sonra bütün sine- ma şirketleri ilân resimlerini ga. yet sıkı bir surette kontrol etmeğe ve bir çok resimleri ilânlardan çı- karmağa başlamışlardır. Bilhassa tatbikattaki sıkı itina bu işle uğraşanların itirazına uç- ramış, bir çok ilân müesseseleri bu şerait altında ilân yapamıya - caklarını söyliyerek — stüdyoları tehdide başlamışlardır. Münakaşalarda tamamen bita- raf kaldığını söyliyen bir sinema mecmuası bu münasebetle şunları yazıyor: “Bu karar doğru mu, değil mi? Bu stale cevap vermek istemiyo. ruz. Sadece vakialara bakmakla iktifa ediyoruz. Bugün meşhur o- lan yıldızlar bu şöhretlerini neyle temin etmişlendir?. Eğer bu kadınlar çok güzel o- lan vücudları, bilhassa mütenasip ve endamlı bacaklarını fotoğraf- larla, afişlerle teşhir etmemiş ol- sa idiler bugünkü büyük şöhret. lerini temin edemezlerdi. Bu iş bir zamanlar o kadar ile- riye gitmişti ki Holivutta bacak- ları güzelleştirmek maksaliyle a- çılan güzel bacak enstitülerinin sayısı 67 ya çıkmıştı. Buraya de- vam eden artistlerin sayısı gün. de 5000 i buluyor, Yalnız bunlardan birisine bir sene içerisinde 32800 kadın mü- racaat etmiştir. Her kadın ldaha figüran olmaz- dan evvel buralara baş vurur, vü- cudundaki kusurları düzeltmeğe çalışırdı. Bütün bu emekler, bu masraflar, ve ekseriya hayli ıstı- raplr olan güzellik tavsiyeleri meşhür olmak için ihtiyar edili. yordu. Bu vasıta san'atkârın elin- den alınınca ne yapacak? Sanatile halkı teshir etsin diyeceksiniz.. Fakat bu çok güç bir iştir. Uzun seneler ister. Demek olüyor ki bu kararın tatbikinde devam edilecek olursa sinema âleminde' birdenbi- re patlayan yıllızlara artık — rast gelmiyeceğiz. Bir vakitler “İlâhi kadın,, şöh- retini kazanmış olan Greta Garbo muvaffakıyetini Holivuda geldiği ilk günler içerisinde sokaklarda banyo elbisesiyle dolaşarak kazan- mış İdeğil miydi? . Mirna Loy senelerce, çok güzsl olan bacaklarını meydana çıkara. / 11 MART — 1939 —— İngil.z fıkrası Köy papası, pazar sabahı kilise- ye giderken çiftçinin tarlasında zalışmakta olduğunu gördü, — Pazar günü çalışmakla İsa- naın hangi emrine itaatsizlik ettiği. ni biliyor musunuz?. Çiftçi cevap verdi: — Hayır.. Siz de bana söyler misiniz, bu sabah öğleye kadar tarlada sabanla kaç sıra çizebile- ceğimi biliyor musunuz?, — Hayır. — Gördünüz mü, herkes ken. di mesleğini biliyor!, — Sarışm kadmlar esmerlerden daha uysal ve sessizdirler, — Yök canmnm! karım saçlarımı daima sarıya boyattığı halde ne sessiz, ne de uysal! ; Dilsiz Hizmetçi haber verdi: — Bir dilsiz kapıda sizi gör- mek istiyor. — Dilsiz mi?, — Evet dilsizmiş.. Ben evvelâ, anlamamıştım. Kendisi söyleldi. inglliz fikrasi Hâkim, bir zengini, bir kıza verdiği izdivaç vaadini tutmadığı için iki bin İngiliz lirası ödeme- ğe mahküm etmiştir, Ertesi günü genç kız ctomobil altında kaldı ve bir kaç kaburga kemiği kırıldı. Ayni hakim, şoförü genç kıza iki İngiliz lirası tazmi- nata mahküm etti, Kısadan hisse: Genç kızların kalhleriyle oynamayınız, onların bDir kaç kaburga kemiğini kırınız, daha iyil , cak filmler oynadı,, Klodet Kol- ber muvaffakıyetinin mühim bir kısmını sadece buna” medyüundur. Zaten yıldızın kendisi de bu me- ziyetinin farkındadır. Sanatına gü venerek kapalı tuvaletlerle çıktığı filmlerde muvaffakıyet kazanama- yınca işi gene eski vadiye döktü ve Zaza filmi ile kaybettiği şöhre- ti bir hamlede toplayıverdi. Bu misalleri çoğaltmak ve he. men hemen bütün kadın yıldızla- n isimlerini saymak kabildir. Karol Lombar, Con Kravford, Ginger Rogers, Tobi Ving, Ret Davis, san'atkâr istidatlarını mey- dana çıkarmadan evvel güzel vü- cudlarını teşhir ederek kendileri- ne muvalfakıyet yolu açmışlardı. Bu hususa en iyi bir misal.. Mar. merikadaki şöhretini (Mavi Me- lek) filmiyle kazandığı muhakkak- tır. Fakat Amerikalılar bu filmde yıldızın sana'tından ziyade güzel- liğinin müessir olduğunu bir çok defalar itiraf etmişleridir. Bu işde ziyan edenler — yalnız reklâmcılar: ve fotoğrafçılar olu. yor.. Çünkü şirketlerin verdikleri kararda filmlerde açık ve ihtiraslı sahnelerin bulunmıyacağına dair bir kayd yok.. O halide ahlâki ka- yıtlar yalnız cebinde sinemaya gi- recek parası olmryanlar için mev- cut.. Onlar afişlerde güzel ve çıp- lan kadın resimleri göremiyecek. ler. Fakat içeriye girebilecek olan- lar istedikleri gibi güzel sahnele- re rast gelebileceklerdir , len Ditrihdir. Vakia Marlenin A- : CANBAZHANEDE — Kaplan postunu ters giymiş, sin. Seyirci önüne çıkayım deme! Beceriksiz — Ben çalıştığım yerlerde ka. biliyetime ve yaptığım işe göre aylık isterim. — “Bedava çalışırım,, istiyorsun değil mi?. Merak Tayyare piyangosunda kazandı. gı para ile bir ötomobil almıştı. A- rabaya bir kle taksi saati koymuş olduğunu gören, bir dostu sordü: — Ârâabanı takside mi çalıştı- rıyorsun?, — Hayır. — O halde ne diye taksi saati koydurdun?. — Hususi otomobilim olmayıp ta taksiye binseydim ne kadar pa- ra sarfedeceğimi merak ettim İde.. demek — Kayak kaymasını biliyor mu. sun küçük? — Hayır. Başkalarınm düşmele- rini seyretmek daha hoşuma gidi - yor. — Fransız karikatürü — Aman çabuk! Delikanlı nihayet açıldı: — Tanışalı ancak üç gün oldu- gu halde size evlenmek teklifin- de bulunursam bana ne dersiniz?. Genç kız tehalükle cevap ver- di: — Buügünün işini yarına bırak- mayınız derim.: Dahiyane bir usul — Bana on lira borç ver., Fa- kat bunun ancak beş lirasını teslim et.. Böylece ben sana beş 1lira borçlanırım. .Senin de bana beş li- ra borcun kalır, Fit oluruz, UNH İşsiz (parkta uyanarak) — Allaha çok şükür! Bu bembeyaz bir yatak yüzü görebildim, « Burası değil | Postahane gişesindeki memuüf bir kadınla hararetli bir konuşmâ” ya dalmıştı. İçeri giren bir adaflı telâşlı telâşlt gişeye yakIaşâ"k memurdan bir pul istedi. Memuf ona şöyle bir baktr ve aldırmıyi” rak gene konuşmasına devam ett- Müracaatçı söylendi: — Çabuük olun., İşim acelts Trene yetişeceğim « R Memur, kadına şakatılığını gös termek arzusunda idi: — Trene yetişeceksiniz?. — Evet.... 3 — O halde istasyona koşunuz Burası postahane/, HUN VULULULNUZ | | Ü Aİ ıf — Bu gaz sobası koku yapar "i — Yakılmazsa hayır! Yılan | Genç kız arkadaşıma : — Demek bir ressama mode ettin? dedi. Tablo neyi gösteriy du?, — Eleopatra ile yılanrı. « — Ya? Kleopatra için kim M? dellik ediyordu? . Yanlış anladi! İki davetli fısıldaştılar; — Damat ne takmış acabaf — Mobilyacıya iki yüz, terii ye de elli lira!, J Jlik gi th ;rfî_:"x_ 4 e * BAAT — Dal | -H FU ;aix-rv'“ Yi T a gğiri YAT Ç ,My;4 ';r',,ı' X KÜU | ;:h* VAf ’/!/ X ıv;/r /îı-ı. A AUL 4 ?' .ı/" Tre| X“”.Sî) İ ; y 4 BEDBİN TAYYARECİ — Acaba sağ ve salim yer0 bilecek miyim ? — Bir daha cinayet filmlerine F, it- n miyeceğim, Dairede gözüme girmedi. H ga — Fransız ka rılmtufü Si -— — İtalyan kanknturu A

Bu sayıdan diğer sayfalar: