Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
“KŞAM POSTASI , Sahibi ve Neşrişat Müdürü j Hasan Rasim Us ; | btesy - Yazı işleri felelonu 22872 ae , v y Rilin SA Ku İ 20336 YABONE' ŞARTLARI Senelii * Eömetil ı BŞ ÜRA VüRT A .W.ı .n , B00 4 ı"'-'ı'ııı"ı'ıhı! 1'——____—__— Vatandaşlık OKAKLARA, halkı temizliğe, Öyle rastgeldiği yere tükür. *ğe davet eden üç taraflı; koca ğ ©8 levhalar asıldı. İnsan hepsinin ü Ünde irkilip bir kere duruyor, Bu- b aha güzel bir şekle koymak veya ç İîı Tadyo ile yapmak acaba kabil ahap Miydi? Şehrin temiz olması, x lslrıı_rı terbiye edilmesi lâzım a- Tei Sehrin böyle levhalarla çirkinleş- Memesi de lâzım... 0 levhaların şehir için bir süs sâ- * n_llı'aıîakîarı muhakkak ise de li şierı na_sihallerîn yerinde oldu- *'Üniz*nkâm imkân yok: hemşehrile- İeği in çoğu sokaklara tükürmeklen sümkürmekten bile henüz vaz- ediler,, Bazıları da — gülerek: j l“ferıdim: bu pis sokaklara tükü- ü nFZ de nereye tükürülür?,,, diyor tiy :;mnla nüktedanlık, zekâ gösler- hüshü quklarını sanıyorlar, ÜÖyleleri IZıntuP fenama gidiyor. Sokakları- "nde Dlş olmasının başlıca sebehle- ü n biri şehirde, sokağa tükürme- TMubah görecek insanların bulun” 9Sidir, Üylelerini dünyanın en te- 'Ülı. _en_mükcmmcl caddesine gölü- Çi »I:hlımal ki oraya da tükürürler. i ların temiz olmasını — istemek V n'_'kadar pis olursa olsun bir so- matukürmiycn. çörçöp almıyan Sehrilerin hakkıdır. Bir şehirde icem K r““ insanlar çoğalınca sokaklar is- & ]nSa“cnıez temizlenir; — çünkü öyle YA hlar belediyeyi de — vazifelerini %;nâğa davet, olmazsa — zorla razi çbî)ıle"halnrdm bilhassa bir tanesi kîâa U_Şuına gitti; her vatandaşı, so- z»%&tüküren adamı polise — bildir- va, © davet edeni. Bizim çoğumuzda ! l.ülna Adaşlık duygüsü yok: kimsenin Lüny arışmak istemiyoruz. Sokağa Viki Türlü pislikler atan; gecenin geç öğ hde çalgı çalan, gürüllü eden, y”u_ı Socuğunu veya âahretliğini kı- Ün ?’": döven bir komşumuz mu var? Tağı erbiyeye, merhamete davet elt- İ N kendimize vazife bilmiyoruz. l * ne? Elbette bu işlere karışması İlğ :ıaîlen memurlar vardır, onlar Üüşü. » diyoruz. Bilmeliyiz ki böyle İeııhiym?kle biz de o komşuüumuzuün Mîğine, merhametsizliğine ti Yak €tmiş oluyoruz. Onu yola ge- *ğe çalışmak, — olmazsa polise, a , ye, hasılı İcap eden yere ha- Vi ha';'rmek vazifemizdir. Bu, bir ne- İagiyçiYelik mi olur Hayır; — çünkü Tp Cİk gizli gizli gidip haber ver- 'fun;r ir &damın harckellerini, tasav- Tağı, k"u değil, fikirlerini ihbar et- alkışmaktır. Ya ğn;ş“lanmızın münasebetsiz ve- Körkp Bıksız hareketlerine bazan da İdaa Sümuz için karışmıyoruz. “Şu ğ“nu Sokağa tükürmüş, beriki çocu- keş , Örmüş; vakia çirkin bir hare- b“îlı' 3 bir şey söyliyecek olursam u“yg : bulaş'ır, iş uzar, belki ben de t"'nd.,"—'mrim!., Vazifesini bilen va- _’WR y hak uğrunda, icap ederse da- Ş_"ğ,g;iqeklen de korkmayan adam- 'Weaı,_ '&ğa tüküren adam elbette ter- 'ıF" R _hıı- adamdır, karışırsanız size KT ÖŞit o, terbiyeli, ölekine beri- :'“lef. $mıyacak bir adam olsaydı ““q N_n müdahalenize lüzum kal- ““İlq;_;ıı'u: Onu terbiye etmekle mü- ti LOT :îüfuş 'Ş:p da ben de dayak yiyince, İüing İince ne olacak? O yine bil- :ğkağıçh“mâkla devam eder. Belki ükürün *? zamankinden daha fazla hğhı_;f* ç“cl_l_ğunu her zamankinden v'e"* “'î:.—ıdw"!” demeyin. Çünkü hn—'ı'a Viye 35 sizin işileceğiniz külür tj o“*!ğlniz dayak yanınıza kâr di h _amadam hareketinin iyi, gü- ı““unç mü adığını, komşularının ken- ko“'lqüum:lîhale etmeleri imkânı bu- âi'kq,_ Bi Öğrenmiş olur; arlık o da tü b__irıdar de karşısına dövemiyece ü[;nu'r"ü'olmm Çıkması ihtimalini dü- k ıü“ür“ 9 gelir. Bunları çoğumuz : ı_:.!îl! hiç birimiz yapmağa y Söizm İşte bunun için iyi vatan- © *Yız yal Nurullah ATAÇ — HABER — Akşam Postasr — - ğ - - - =V» —e le zebunlaşmış bir vasıftadır. gân oluveriyor. Gazetelerin yüksek maneyi artık Peyam Sabah gazeteciliği varlığıdır, olur. den bü kadar uzak mıyız? lini bulmuş olur, bulunduğunu unutmamalıyız. Gazetelerdeki münakaşalar U Ankara Caddesinde topu topu üç beş gazeteyiz ve on. sekiz milyonluk Türk kitlesi içinde de kırk elli gazeteci. yiz. Matbuatım olgunluğu ve kemali, önce, ayni rejimin evlâtları ve muakkibi ve efkârı umumiye muvacehesinde fikriyle, kalemiy- le, ilmiyle, şuuruyla devlet yardımcısı ve faal birer- uzvu olmak gibi imtiyaza sahib biz kırk kişinin biribirimizi bilmemiz, sevebil. memiz, biribirimizle mütesanit ve bir vahdet halinde olabilme- mizle tezahür eder, Halbuki herhangi bir ilmi, içtimai veya ah- lâki veya alelâde ruzmerre bir hâdisenin münakaşası Türk halkma görünüşümüz kalem külhanbeyleri haleti ruhiyesi, Henüz olmadığımız, henüz kemal ve hırçın birer amatör gazeteci olduğumuz İntibamı biz kendi el- lerimizle hazırlıyoruz. Bir gün evvel yüksek bir fikrin münaka, şasma tahsis edilen sütunda, o fikrin ve kalemin sahibi, bir gün sonra bir gammaz, bir muhbir, bir eski defterler karıştıran bezir- kinli amele çocukları gibi gülünç görünüyoruz. ki, bizbize değiliz, Muvacehesinde bulunduğumuz Türk halkı, kü rejimin bütün hüyviyetini temessül etmiş Cumhuriyetin öz Bu hareket yalnız matbuatın seviyesini düşürmekle kalmı- yor, tipkı büyük bir sanatkâr elinden çıkmış musanna bir eserin içine sokulmuş kemirici bir kurt, bir haşere, gibi seyircimiz Türkiyeye korku ve ümitsizlik veriyoruz. Münekkidlerin, yazıcıların, muharrirlerin, ediblerin ve yani toplu bir hükümle bizlerin kuvvetimiz, kudretimiz ilmimizden, kemalimizden, kitabdan gelmelidir. Yoksa, şu Türk düşmanıydı, bu vatan hainidir, sen cumhuriyet düşmanıydın, rejimi hazmet. memiş birisin veya şusun busun gibi işi hemen mahalle şamata- sına, şahsiyet davasına, İzzetinefis yoluna, mazi hesaplarına dö- küvermek silâhr, Türk matbuatma yakışmıyan bir küçüklük Biz münakaşa adabından, konuşma ve yazma muaşeretin- , Halkm takdiri, en küçük aksaklığı bile afletmiyecek ve bir gün yüze çarpacak kadar korkunç bir mihenktir. âlemi sersem sanmak vaziyetinden kendimizi kurtardığımız gün, bu kırk kişi ve üç beş gazete, cumhuriyetin feyzine lâyık kema- Bazı büyük işler yapan fabrikalar bir gün anlamadığı bir se. beble iflâs ediveriyorlar. Bu netice, makinelerin itikâlini hesap- lamamak ve amortismanını kâr ve zarar bilânçolarına koymamak gibi minimini bir ihmalin doğurduğu hâdisedir. En küçük ihmal bazan en büyük faclalar doğurur, - Yanl kıyas olunursa, biz gazeteciler, omuzlarımıza yüklendi- ğimiz bugünkü vazifelerimizde -'arada sırada da olsa . görülen /| böyle tezahürler bizi, halkın takdir. mazarından düşürmekten başka bir netice vermez. Karşımızda, aksülâmeli, — attıklarımızı bir lâstik top gibi suratımızda şaklatacak şuurlu bir halk kitlesi et sırasında, bulmadığımız, henüz toy hüviyetleri içinde fraklı, smo- Düşünmüyoruz tarihinin seyircisi değil, bugün. tuafeyli bir mahlük Herkesi kör, bir mıntakayı Berlin, 10 (A.A,) — —Alman istihbarat bürosu, yüzbaşı Ritse- ehr'in kumandası altında bulunan Alman Kutbu Cenubi heyetinin Cenup Kutbunda 350.000 kilömet re arazi keşfetmiş olduğunu ve Al- | manyanın bu arazi üzerinde Nor- veçin hâkimiyetini tanımamakta bulunduğunu bildirmektedir, Norveç hükümetinin 4 İkinci- kânun tarihli bir kararnamesi, ye- ni kutüp arazisinin bir kısmını, bilhassa Alman heyeti tarafından keşfedilmiş olan mıntakaları iste- mekte idi. Alman isihbarat bürosu, Nor- veçlilerin bu araziye kat'iyyen a- yak basmamış olduklarını, binaen- aleyh bu mıntakaların buraları keşfetmiş olan Almanlara aid bu- lunduğunu teyid etmektedir. Norveçin cevabı Oslo, 10 ÇA.A.) — Hariciye na- Cenup kutbunda arazi ihtilâfı Almanya ile Norveç yeni keşfedilen paylaşamıyorlar zırı Kont, Almanyaya göre Nor- veçliler tarafından henüz keşfedil memiş olan bir kutup arazisi üze- rindeki Alman metalibesi hakkın- da Norveç ajansının yaptığı beya- natta, Norveçlilerin bu arazide is- | tikşafta bulunarak haritasını al- mış ve vesikalar toplamış bulun - duklarını bildirmiştir , Nazır demiştir ki, “— Nöorveç istikşaf heyeti kü- tup arazisine 14 kânunusani 939 da varmıştır ki 17 kânunuevvel deshareket etmiş olan Alman hey- eti o tarihte hiç'şüphesiz bu top- raklara varamamıştır.,, Buna binaen nazır, Norveçin bu topraklar üzerinde ki hâkimiyet hukukunun nizami şekilde ilân e- dilmiş olduğunu söylemiştir. Bündan bir müddet evvel tiyatro artistlerinin kazâanç vergilerine ter mas ederek, bugün Türkiyede bir kaç artist müstesna olmak üzere bü: tün diğerlerinin 50-150 kürüş ara- sında yevmiye aldıklarını yazmış ve mükellefiyetlerinin ifası karşısında müşküllere düştüklerini tebarüz et- tirmiştik. Bu münasebetle matbaamızı zi- yaret eden birkaç artist, — dertlerini daha vazih bir şekilde izah ettikten sonra düşündükleri bir çareyi de hükümetin nazarı dikkati önüne koy mak için tavassutumuzu istediler. Diyorlar ki: “Memleketimizin büyük eksiklik- lerinden biri hiç şüphesiz tiyatro te- şekküllerinin azlığıdır. Tiyatroyu ya şehir belediyeleri veya büyük sermaye sahipleri himaye etmek va- ziyetindedirler ve âksi halde artist- ler için büsbütün faaliyet sahası bit- miş ve memlekette tiyatro sanati kal mamiış olür. : Halbuki memlek-timizin ihtiyaç- larından olan tiyatro sanatini yur- dumuzün en uzak köşelerine kadar sokabilmek için hamle edecek sanat- kârlar yok değildir. Fakat — bunlar yaptıkları grupları idame edemiyor lat. Mükellefiyet! ... bize yüklüyor- lar, kendileri vermiyorlar. Halbuki günde üç lira gibi yevmiye üzerin- den tahakkuk ettirilen mükellefiye- timiz onlara ağır geliyor, çabuk in- fisah ediyorlar. Bugün Şehzadeba- şında bir, Beyoğlunda iki ve sevyvar |D olarak da üç kumpanyadan — Laşka tiyatro sanatkârları için /çalışacak î saha yoktur. Nihayet bunların kadroları ne ola> bilir? Halbuki bu vadide memleke- timizin her köşesinin tiyatro ihtiya* cını temin cdecek kadar sanatkârı- miız vardır. Çok kudretli — veya az kudretli, ne olursa olsun bu sanat- kârlar bugün işsizdirler. İlerlemek- ten, tekâmül etmekten, yükselmek- ten sarfınazar meslekleri dahilinde ekmek temin edemiyecek vaziyete- dirler. Bunü önlemek mümkündür ve biz ce önlemek lâzımdır. Seyyah grupr Hatayda Yunan konsolosu Antakya, 10 (A.A.) — Ana- dolu ajansının hususi muhabiri bildiriyor: Hatay Elen fahrt konsolos. luğuna buranın tanımmiş tüc - 2arlarından B. İstirati Gliptis tayin olunmuştur. Yeni konso- los Beyrüt Elen başkonsolosu tarafından devlet Teisine. tak. dim edilmiştir. — İzmir hal binası İzmir, 10 Ç(A.A.) — İzmir şe- hir meclisi dün yaptığı fevka - lâde bir toplantıda şehirde bir Günün larım Anadolüda, Trakyada dolaşı malarındaki kültürel fayda çok bü: yüktür. Biz himayemizi —yalnız hü: kümetten değil önce halktan bekle- mek vaziyetindeyiz. Öyle bir meslek sahibiyiz ki mihenk, halk karşısın: da muvaflakiyettir. Kendıi_mizi önce halka beğendirmek ve sevdirmek işi- mizdir,. Dünyanın her yerinde büyük şe- hirler haricinde kasabaların bile ti- yatro ihtiyaçlarını karşılıyacak te- şekküller vardır. Biz bundan neden mahrum kalalım? Bir genç kız kö- mürle zehirlendi Galatada Kapıiçinde bir genç kı. zin feci ölümü ile neticelenen bir kömürle zehirlenme hâdisesi olmuş- tur, Kapıiçinde Beyazıd mahallesinde Mandıra sokağında bekçi İsmailin evinde Refik isminde biri oturmak- tadır, Refik üç sene kadar evvel Rize- 'nin Çataldere köyünden İstanbula gelmiş ve Galatada eski Parmakka. pıda 12.14 numaralı fırında çaliş- mağa başlamıştır. Refik'in Halide isminde bir de karisı vardır. Kö- yünde de bir oğlu-ile 15 yaşlarında Meryem adında bir kızı bulunmak- tadir. Refik, çok güzel olan kızının kö. yünde delikanlılar tarafından mü - temadiyen” kaçımılmak' “istetimesini haler almış ve Meryemi de son p günlerde İstanbula yanma aldırmış tır, Üç kişi bir odada yatmaktadir. | lar. Refik her sabah saat dörtte kalkarak fırma gitmektedir. -Bu sabah saat dört sıralarında Refik'in kurduğu çıngıraklı Saat çalmaya başlamış ve Refik gözle- rini açarak yataktan kalkmak iste- miştir, Fakat birdenbire bası dön. müş, gözleri kararmış ve tekrar yatağa yuvarlanmıştır. Güç halle kendisini toplryabilen Refik karısı- nr da uyandırmış ve oda kapısını açabilmiştir. Biraz sonra kendileri. ne gelebilen karı koca kızları Mer- kat zavallıyı ağzından burnundan akan kanlarla baygın bir halde bul muşlardır. Derhal etraftan gelen. ler vasıtasiyle Meryem — Beyoğlu hastanesine kaldırılmış, fakat kız- cağız orada ölmüştür. Hastane tabibliğinin lüzum gös. termesi Üzerine adliye doktoru da cesedi muayene edetektir. ei Hatay meclisinde munzam bütçe Antakya, 10 (A.A.) — Millet metclisi toplanmış ve 220 bin li ralık bir munzam bütçe kabul etmiştir. f Bu bütçe bilhassa Âmme hiz. metlerine tahsis edilmiş bulun- merkez hali inşası için 390 bin lira sarfına karar vermiştir. maktadır. Yeni yollar — yapıla- caktır. ÜN Posta'dan: li azaldı.,, Ayni gün Tan'dan: Hdt E Bir haber KŞAM yazıyor: kar yağdı.,, Karie karşı manzaramız “SŞehirde zabıta vakaları yüzde el-_ İ B “Hırsızlik vakaları çoğalıyor., * Matbuatta fikir birliği cilveleri! , “Dün sabah İstanbüula bir miktai; yer F Y YAYÜRRPE SAAT RPARAPR ADGA AREOARIN VA ! | | L ş Bir başlığın manası ENİ Sabah'dan bir başlık: “Mangaldan mt zehirlenip öldü?,, Bu cümleye nazaran merhum, bakır Rasge Acaba Akşam, dün akşam çıkmad mr dersiniz? Yoksa esaslı olsun — diye tahkik edip bu akşam mı bildirdi? çalmış ma cak, nn İsmini. ngal yemekten zehirlenmiş ola, D SİL İ Bir romanın kahramanı AKIT refikimiz meşhuür sinema yıl. dızı May Vest'in yazdığı bir roma- ilân ediyor: “Kanıksamış günahkâr.,, Biz mevzuun kahramanmı anladık. Bu bir kasaptır. Mim Sanatkârlar seyyar vesika verilerek < himaye edilmelerini - istiyorlar | — Sanatkâr çok, sanaticra olunacak yer az olunca müessese sahipleri su pahasına sanatkârı istismar edebiliyor. Bu nasıl önlenebilir ? yemi de kaldırmak istemişler, fa -| Neden meselâ ben üç arkadaşını la, Anadolumuzda veya Trakyamız da temsiller vererek hem geçinmi- yelim, hem kültür yayımında — hiz- met etmiyelim? Bizim istediğimiz mübalâğalı bir iş değildir. Artistlere seyvar vesika verilmekle bu iş önlenebilir kanaa- tindeyiz. Bu takdirde daima kontrol da mümkündür. Ehliyetsiz ve vesi- kasız çalışanların menedilmesi su- retile bu sanat da tufeylilerden kur- tarılır, sanat ve sanatkâr himaye e- dilir. Ve nihayet biz bedii sanat fa* aliyetinde yer alırız. Kaç sanatkâr sayılabilir, yüz, iki yüz veya beş yüz. Bizim kazançları- miz nihayet büyüklerimizin gözün- dem kaçmaz. Nisbeti asıl olmak ge- rektir. Mükellefiyetimizi çok hafif- letmek lâzımdır. Aksi takdirde bu sanat sönüyor. Bizim kazançlarımızda şehir tiyat- rosunun kadri ve bütçesini &esas it- tihaz etmek doğru değildir. Bilmi- yoruz esas bu mudur? Fakat bugün tiyatro ve sanatkârlarının ne kazan- dıklarını sorup anlamak, tesbit ve onların kazançlarına göre ortalama bir kazanç miktarı tayin etmek mün kündür. Bugün sanatkâr çok, icrayı sanat edilecek yer azdır. Bu da sa- natkârın aleyhine oluyor. Çok talip var, hiç talep yok. Binaenaleyh ar- kadaşlarımız büyük feda'sârlıklara tahammüle mecbur olarak lâyık ol- dukları ücretlerden çok eksiğine ça- lışıyor.., Denizbank Teğkilâ- tında değişiklik Muhtelif şubeler ayri müdürlüklerle idare edilecek Yeni murakabe kanunu mucibin. ce Denizbank teşkilâtında —mühim değişiklikler yapılacaktır. Deniz- bank umum müdürü Yusuf Ziya Er zin bu hususta bir proje hazırlamış, İktısat vekâletine arzetmek Üzere Ankaraya götürmüştür. Projenin en mühim tarafları muhtelif branş. larm hükmi şahsiyeti haiz birer mücsesese haline sokulacağıdır. Bu müesseseler birer ayrı müdürlükle idare edilmekle beraber Denizbank umum müdürlüğüne bağlı olacak « lardır. İlk adım gemi kurtarma İda. resinin bankaya bağlı müstakil bir müessese haline sokulmasile atıl « mıştır. Bundan sonra Akay ve De. nizyolları işletmeleri bugünkü mers kez kadrosundan ayrılacak, iki te. şekkül bir işletme ve idare balinde hükmi şahsiyeti haiz bir mücsessa olacaktır. Gene buü cümleden olarak İstan- bul ve İzmir liman işletmeleri ile kılavuzluk ta ayrı birer müessese haline getirilecektir. Kasımpaşa ve İstinye havuz ve fabrikaları birleş. tirilecek, bir müdürlükle idare olu- nacaktır. Ay başında bankada birçok şuba ve büroların lâğviı da bu yolda bir başlangıçtır. Semanya büyük - elçisi geldi Romanyanın ilk Türkiye büyük elçisi M. Stoyka dün Romanya va- purile memleketimize gelmiştir. Ye- ni elçiyi Galata rıhtımmda Roman- ya konsolosluğu erkânı karşılamış” lardır. M.Stoyka Cumhurreisimize iti- | matnamesini takdim etmek — Üzere bugünlerde Ankaraya gidecektir.