“9 MART — 1539 | Gek gözlü pa İk —8— Nakleden: F. K. < Ne yapmamı emrediyorsunuz (le çöcük oyuncağı kadar kolay ola:'şam evvelki yerinde buldum, Beni Yendi? saktı, Otelin büyük taşlardan yapıl: ' mahzun bir tebsesüire selâmtadr. . Gi jnıza dönünüz ve emir İmiş olan harici dıvarları girinti ve o Klayt bize haşvar, birkaç türlü ye çılantılarile mükemmel bir merdi* an hah verilir , en teşkil ediyordu. Buradan ben Peki efendim. ağzımda bir cıgara rahat rahat ine gi bilirdim. ği a 2 1. i SBu konuşma bahçede, tam pende | Haydi bakalım! ğ hizasında, oluyordu. Seser- |, Cepleri yokladım. ye zi konuşanları derkal © tanıdım; |DİE frank ve icabında bir hançer ya kanı ötele geldiğim gün bahçede a görebilecek olan çakım yerin- ılaştığım olam, yani Emil. — z en ayak sesle Birkaç saniye sonra aşağıdaydım. Mn ui Islıkla, Tino Roesi- | BAMGEYİ geçtim ve sokağa çıkarak tin şark istikametinde ilerledim. havalarından birini, mümkün z İyi Üiğu kadar berbat bir ekilde te | Yevsiâde meşeliydim. Şarkı söy. e lemek istiyordum, Nazarı » dikkati 3 leme ; A; | celbetmemek için ıslık çalmakla ikti a rn belimi ee fa etm. 9 an. Belki de biraz sonra — bahçede Allah Allah! Her şey yeniden gi kokil; işti, Old odas dekorü orta Uzaktan iki tüfek sesi işitildi. | yaluşurur. Titredim. Sonra kendi kendime Kâğıdı cebime koydum. da Kâbus geçmişti. Fakat ii pe #marlardaki | düm. Ormanda birisi © uvlanıyordu | — Ben deli değilim, inanın, Beni mek ve iki saat evvel vurduğu zü vercinleti verdi. Yemek devamında iki kelime bile konuşulmadı. Kahve ve İikörleri bizzat verdikten sonra Klayf bizi birkaç saniye yalnız bi- raktı.Ben bundan endişeye düştüm Irigiliz kadinile yalnız kalmak İste" miyordum. Onün deli olduğuna ina" niyordum. Klayf dışarı çıkar çıkmaz mis Monterton göğsünden bir köğrt çı Kararak bana uzatı: «- Alın çabuk şunu. Şimdi ge ne gelir, görmesin. Sonra © okursur muz, Fırsatını bulursanız cevap Ya" Size ihtiyaç olduğu za | inler, eti bebekler, bir gü- | herhalde: eli sanmayın. e İN çal Yolda kiniselek yoktu. Otelden bir | — Benmi? iy p AÂnlıyordum. Odamı, ben uyurken | kilometre ötede yol ormana giriyor:| — Yalnız burada İnsan kim oldur Kumu, nerede bulunduğunu, ne yap tığını, ne söylendiğini bilemiyor. Xorkung bir şey! Siz de farkına var iş olacaksınız zaten... Bayımla tasdik işareti yaptım. — Tek gözlü topeldan < bilhassa sakımmız, Şef o.. Hepsinin fenası Ja bu adam; bir haydut. Elinizler gelirse onu öldürün. Er muvafık hareket budur. 'Klayt bu sırada içeri girdi ve bizi züpheli bir bakışla sizdü: — Kararlaştırdığırmız şeyleri size hatıriatmama Hizum yök değil mi mis Manşerton? ne dersiniz? Bunu gayet sakin bir tavırla söy“ lemişti. Kadn cevap vermeli, üt redi.. Kayf dövam etti: dü. O noktada durdum. Dere köpük lerle akıyordu. Bir müddet durarak keyifle seyrettim. Dedim ya levka- iâde neşeliydim. — Eller yukarı kont! Geri döndüm. Klayf orada, birkaç adım ötede, elinde bir çifte ile du- ruyordu, Çifteyi hana çevirerek tek rar etti: — Eller yukarı! Bu adam şeytan mıydı? Nereden de karşıma çıkmıştı? Hain bir gü lümseyişle: — Beni hâlâ tanımadınız galiba xont? Elimden öyle kolay kolay kur tulamazsmız. Düşün önüme baka yım. Kaçmağa kalkayım demeyin, derhal ateş ederim. — Cesaret edemezsin bura! — Tecrübe edin öyleyte! Haydi pe şekline sokmuşlardı. Etrafımı görmemek için gözlerimi « Çıldırıyor muydum? Yok- He gelmez bir kâbus içinde mi me Kendimde biraz rahatsızlık da İnhediyorlum, Midem Bulamıyordu. Garip bir halim vardı. Bi hatır m: Hayatımda bir kere daha ço apandisitten emeliyat iğam, zaman böyle olmuştum: tesiri... in salonunun kapsı açıktı Rirerek muslukları açtım. Ban Y Yapmak istiyordum. Bir banya | Son! WE İyi gelecekti, €pey kaldım. oAsabım akne Banyodan çıkınca ta, Camlı pencereyi açarak yola Üfobüs orada harekete hazır bek: | sâkalım yürü, Ea e ordu, Yolcular yerlerine oturmuş: | İstihfafla, ilâye etti maine ye tekrat — 4 s yurdum iki” e Bm dü: en rine eşya, paket" en başıma geçti. ü iş Hareket edeceği » sırada Tek My selendi. Sakat ayağının | ve esi nisbetinde hızlt hızlı ge ies, veellerile de işaretler yaparak ab verdi, ler.” z —— Alında olsun kont, bu civarda | Sofradan kalkarak kadı e a xszebilirsin, Fakat kaçmağı hiç dü" İdam ve odama döndüm. k pedi P sünme. Bir daha böyle bir işe teşeb sırada müstehzi bir tavırla sordu: üs edersen hiç acımadan seni ge) — Biraz hava almak (istemiyo Yarda: dertirim. musunuz kont? Da beni Ogüst. Beni burada | Ağır ağır otelin yolumu tuttum. Geri döndüm: i Oben “.. — Hayır. Biraz yorgunum. İstire v hat etmek, birkaç saat uyumak İsti Üğle yemeğinde, morlu salona gir | yorum. (Arkası var) f anlayacağınız Petr Antonoviç, Sanat aşkı Yazan: Mih. Zoşçenko Çeviren: Ferah Ferruh Arkadaşlar; bir çoklarının an- | münasebeti olan bir insansınız! (birini çıkarıp Petr Antonoviçe lattıklarına nazaran alkolden, iç-| Ya bir gün sarhoşluğunuza gelip|verdi.. öden vazgeçmek için en güzel va-| te elinizi makinelere kaptırırsanız| Petr Antonoviç, sözünü tuttu. sıta kendini güzel san'atlara ver- | haliniz niçe olur? Biraz kendinize| Pazar günü kendine çekidüzen ve. mekmiş! Meselâ tiyatroya, konse. | geliniz! İradenizi kullanmız!. Ken | rerek tiyatroya gitti. Oyunu çok re veya hut buna benzer her ban. | dinize hâkim olunuz! Biraz tem. | beğendi. Hattâ o kadar beğendi ki gi bir yere gitmekmiş.. kinli içlsi içiniz! Kendinize acımı» | tiyatrodan çıkmak bile istemedi. Bu, ve buna benzer vasıtalar in-| yorsan z, ailenize atıymız!, Tiyatro bitmiş, herkes çekilip san Üzerinde muazzam bir tesir Fakat bu sözlerin biç birisi Pett| gitmişti, Bizim Petr Antonoviç yapar çİnsan: içkiden, sarhoşluk -| Antonoviçe zerre kadar tesir etsİise bir türlü yerinden kımıldamı- tan alrkörmuş.. miyordu. Petr Antonoviç gene bil. | yor, tiyatrodan dışarı çıkmağı ak- Bu işe benim de aklım ermeğe|diğini yapıyor. körkütük sarhoş| ından bile geçitmiyordu. başlar. Misal olarak bizim tesvi- | oluncıya kadar İçkisine devam €-| Tabii onu tiyatroda birakacak yeci Petr Antonoviç Kolenkerevü | diyordu, Artık kerkes onun salâk | değillerdi ya: alalım, kabul etmez bir ayyaş olduğuna| — Haydi, bakalım delikanb, Petre Antonoviç hiç durmadan, | karar vermişti, dediler, oyun bitti, herkes çıkıp gece, gündüz içerdi, Gece uyuyun. ünler geşiyor Petr Antomeviç! gitti, sen daha burada ne otüru. çaya kadar içer, sabahleyin gözü- | * azaltmak şöyle dursun,| yorsun?. nü açar açmaz, kaş göz arasında| gittikçe arttırıyordu. Petr Antonöriç İstemiye İste genc İçki şişesine sarılırdu Sizin #hayet Petr Ahtonoviçin ça. | miye yerinden kalktı? iç- | ışmakta olduğu fabrikanın iyil — Ben bu vakitte; böyle ayık kaYbli kültür komisyonu reisi bu | kafa ile nasi sokağa çıkabilirim, işe lâkayd kalamadı. Petr Antono-| diye söylenmiye başladı. Ben ken- tiçin nisbeten ayık olduğu bir za-İ dimi bildim bileli gece bu vakitte manı kollayarak; ayık kafa ile sokaklardan geçme. — Kardeşim Petr Amtenoviç,| dim. Hay Allah belâsını versin. dedi. Doğrusu ben size çok acıyo-| Nasıl oldu da beni böyle bir ten- tum. Her geçen gün, kendiniz del gaya baztırdılar?. farkına varmadan biraz daha mah-| Fakat tabi bu sözleri dinleyen olup gidiyorsunuz! Boş vakitle. | olmadı.. Petr Antonoviç arâzusu- rinizde kendinizi meşgul cdecek|na rağmen ayık kafa ilc sokağa faydalı şeyler bulunuz! Meselâ| çıkmağa mecbur oldu. İfstemiye pazar günleri, sabahtan akşama | istemiye evinin yolunu tuttu, radar oturup içeceğinize tiyatro-| İkinci hafta kültür komisyonu ya gidiniz!, Hem içki içmeğe im-| reisi gene ona bilet getirdi. Petr kân bulmaz, hem de kültür sevi-| Antonoviç bu defa da kültür ks- yenii yükseitirsiniz! Fabrikanı -| misoynu reisinin hatırını kerama- sn kültür komisyonu reisi sıfatils | dr. Bileti alıp tiyatroya gitti. ben çize her pazar bedavadan ti. hafta gelince, Petr An. yatro bileti tedarik etmeğe söz kültür komisyonu reisinin veriyorum. Petr Antoncviç bir| gelip kendisini aramasını bekle- müddet VE işle ermesini kâİ medi, Bu defa o kültür komisyonu ki yüzünden niahvoluyordu. Petr Antonoviçin içme tarzı şöy le idi; Alelâde günlerde kendini biraz kollayarak, fasılalı, bir surette içerdi. Fakat pazarları, bayram, seyran günleri kendini kaybeğin- seye kadar kafayı çekerdi. Bu içki yüzünden sadece zarar “ören Petr Antonoviç olsa kimse aldırımyacak.. Fakat malüm oldu. 4 üze alkel, gişede durduğu gi- bi midede dedurmuyor. Petr Antonoviç üç, beş kadek çekiştirince derhal ona buna küf- retmeğe, şunun bunun kafasını, sözünü yarmağa kalkardı, Petr Antonoviç'in anası, babası akra'aları delikanlının bu balin- den (ena balde müteessir oluyor . lardı; Koskoca bir insanın göl bileti istedi. kat herkesi müteessir öç bir) bilet vermeği teklif ediyorsunuz, hâdise idi. bunları kabul etmekte hiç bir mah GELİ tedricen Petr Antonöviçin aktabaları, İzur görmüyorum.. Öyle ya canım, e çiş p im yakınları, delikanlıyı içkiden vaz “eğirmeki içini binbir tedbire ba vurdular. Ona bir çök nasiBallar verdiler: — Aman Petr Antonoviç, de-| ei diler, sirin gibi mütehassıs bir "sçiye böyle çok içki içmek biç ya" Aşir mı? Siz, dalma bakinelerle! arada bir tiyatroya gidersek kıya” met kopmaz ya! Bakalım, bir de bu usulü tecrübe edelim, Fabrikanm kültür komisyonu Petr Antonoviçin bu müsait sevabıntlan pek memnun oldu, Ceplerini yoklayarak, pazar gü- Düne mahsus tiyatro biletlerinden afiş gördükçe heyecandan ve 8€- vinçten yüreği ağzına geliyordu. (Lâtjen sayfayı çeviriniz) Airatro h im, Şimdi a an içinde olma: in isterdim. Buna mukabil #arsımtısını, yanı başımda bâkledilmesini memnuniyet» ima edebilirdim; tek bu menhuz şayım da... Şiz Hadim. Ne yapacaktım? Gddi surette mütalea edip lam Müzımdı. Burada deli- e a. bulunuyordum, Buna ag Biran evvel kaçmalıy« ki kaçmalıydım. Fakat Frans. vü *eviyorum. Lâkin burun DİS ye yoktu, Ötel- we dolayssile ondan uzaklaşınca ing det canım sakalacak, oru dü- Sonra? Yeni adamlar muhakak onu unutacak- ya İesabıma şüphem yoktu: any duk unutacaktım. Ama 0? kl seviyordu. Çabuk 1. Binaenaleyh onun Dâmıns da, kızcağız bana am batanmadan, buradan 8 ; hem de onu görme Sürmelenmişii, Mab- Şu Klayf da ne budele # i iz ardına kadar nda mahpus kalma vardı? Pencereden Ni kattaydım, Fakat bu gn için basitti. ai tenim bir üstad oldu tahmin edememişti. Ame SE bir Çin SE ve Almanyada bir ka” im” bilmiyozdu. Bura" b Siki maceralarıma nisbet* Sim zaman İngiliz kadını bir ak 36 görmemişti. Yalmız gözlerini si- yah bir maske ile kapamıştı. tünde maske âdeta elbire teterrli- atından gibi telâkki ediliyordu. Güpegündüz, Venedik diiber- leri yüzlerini güneşin kızgın has raretinden muhafaza için maske kullanırlardı. Tanınmamak ve Venediklilere has hir şekilde esrarlı vaziyette gözükmek merakı ile bütün deli. kanlılar, müsamere ve süvarclere maskelerle giderlerdi. * * Bilhassa bu süvare Emperya gibi çok tanmmış hafifmeşrep bir kadın tarafından verilirse da- vetlilerin kendilerini ne dereceye kadar esrarir göstermeğe ça- Işacakları ve böyle harekette ne kadar menfaatleri olacağı kolay- <a tahmin edilebilir, i Rolan, söylediğimiz giti, göz. erini siyah kadifeden bir maske dikkatini çekmmiyeceğin: kansa* getirdi. Süvare saât onda başlıyacak ve sabaha karşı ikile bitecekti, © OEmperyanın bütün Venedik halkına şimdiye kadar emsali gö- zülmemiş bir parlaklık içinde ve- reçeğini vaad ettiği bu süvarenin mübelâğalı hikâyesi üç günden. KAHRAMAN HAYDUD beri halkin ağzında dolaşıyordu. yordu. Rölan, tuvaletini bitirdiği sı- rada saat on bir buçuktu, Yani süvarenin tam canlı zamanıydı. Rolan, İskala Erinonun. polis müdürü Cenaroyu yakalayıp ge- tirdiği odaya indi. Burada toplanmuş bir çok in. san vardı, Eğer Cenaro, Bu esnada bura da hazır bulunmuş olsaydı, bu İnsanların kendisini Sen . Mark kilisesinde muhakeme eden bey» eti hâkime olduklarını tamrdr. Bu adamlar şüphesiz ki evvel- den talimat &lmış olaraklard”, Rolan yanlarına soku'arak sor. du; — Tertibatınız tamam mi? — Saat ikide herkes tavin €- dilen mevkiide blunmüuş ela- caktır. — Pekâlâ.. Ben de raat iki tu- şuğa doğru saraydan çıkacağım. O zaman yapılacak bir işimiz kalmaz. Fakat eğer iki buçuğa kadar saraydan çıkmazsam, faz- M4 beklemeğe lüzüin görmeden hemen hücuma başlarsınız. Odada toplanan reisler ayağa kalktılar.. Amirleri olan Rolanı hürmetle selâmladılar. Sakin ve sessiz bir halde dışarı çıktılar, gecenin kesif karanlığı içine ka. rgarak kayboldular. KAHRAMAN HAYDUD Sandrigonun vahşi kahkahası tekrar odanın içinde akisler bi- râkarak yayıldı. — Demek bana bunları söyle- mek için Venediğe geidin?. — Evet. — Alâ, doğrusu güzel teklif? Eğer mühim bir mâniim olmasa idi bu teklifi maalmemnuniye kabul ederdim. — Mini dediğin Relana karşı « Olan kin ve gayzın değil mi? Ah Sandrigo, sen daha Rolanı anla- yamamışsın.. Onun ne kadar âli- cenap olduğunu bilmiyorsun? — Sus! Karşımda bu adamı methetme! Onu tanımadığım da. ba iyi. Eğer tanımış olsaydım, kin ve gayzım emin ol daha zi- yade şiddetlenirdi. Hayır benim küçük Juasacığım, bayır. Beni Veneğikte kalmağa mecbur eden sebep, zannettiğin şeyi değildir. Başka, pek başka bir maniim yar. — Nedir? — Aşk Juana! Aşk! Juana bu ânt darbenin tesiri altında sarsıldı ve şaşilâdı. Bir kadın kalbinin tahammül ede- miyeceği azapların ıstırabı ile e- zildi.. Santdrigo zavallı kadını daha ziyade ezmek istiyen vahşi ve gaddar bir tavırla devam etti? — Evet, aşk. Ben âşık oldum. ba rn Bdsm yorum. Önümüzdeki cumartesi günü kudretli Sandrigo cenap. ları Sen Mark kilisesinde, mera- simi tes'it için toplanan Venedik halkı huzurunda izdivaç edecek- tir. Hayret ediyorsun, hattâ zan- nederim inanmıyorsun? Fakat söylediklerim tamamen hakikat « tir, Eğer nişanlımın kim olduğu. mu anlamak merakında isen sana söylemekte bir mahzur görmü- yorum. Nişanlım Biyankadır. Ayakta, meyus bir halde du- ran Juana bu sözlerin karşısında farla tahammül edemedi. N Odada bulunan bir iskemlenin üzerine bitap bir halde düştü. Sandrigo aldırış etmeden #ö- züne devam etti: — Artık anladın ya! Seninle beraber Venediği terketmek im- kânsızdır. Haydi benim küçük Juanacığım, vakit geçiyor, hava karardı. Geç kalmamak istersen hemen git. Sonra yollar tehlikeli. dir, Ümid öderim ki beni arasıra görmeğe de gelirsin. Bilhassa Biyanka ile evlendikten sonra o turacağım muazzâm sarayda sık sık ziyaretlerinizi beklerim. Sandrigo hem böyle söylüyer, hem de zihnen düşünüyordu" | “Juanayı acaba bir dar. besiyle öldürmeli miydi? , tekrar Rolanı görmesine mâni