3 MART — 1900 Öfkeli sözler AZIL Ahmet Aykaç öfkelen - miş, CumAzriyet gazelesinde aci acı şiki ediyor. Söylediğine bakılırsa hakkı da yok değil. Düşü - nün bir kere: zxamanede “muvaffak. yeti irfandan tiyade şamaladan, el çabukluğundan bekliyen,, kalem sa“ hipleri pek çoğalmış; kıyinetler biri. birine o derece karışmış ki “billarz bir yün hoşça bir şiir veya nesir yaz- n415, bir gencin “hafta geçmeden da. hiliğe ferfif rülbe ettiği duyuluyor, “ Siz olun da bu hale dayanınt... yazık ki Farıl Ahmet Aykaç, böy le münasebetsizlik edenlerden hiç bi- rinin adısı söylemiyor! Keşke söy. leseydi: kendisile Böraber biz de öf“ kelenir, o münasebetsizlerin ağrının payını vermeğe elbirliği ile çalişir dık. Ben ise edebiy: emimizde son ramanlarda kimsenin dahi ilân edil memesine Bayret ediyordum. Eski - den bizde Adetti; birçok lirik şile dahilerimiz, roman, hikâye dahileri- miz, mizah dahilerimiz “vardı: Son ramanlarda bunlar görükmez oldu; muharrirlerimize biraz daha ciddi: yet geldi, biribirlerinin medbini et weğe kalktıkları zaman ancak istidat, kabiliyet gibi sötler kullaiıyorlar. Ben bile, sevdiğim şairleri harareliç müdafaadan hoşlandığım hâlde şim. diye kadar hiç biri hakkında “daht,, kelimesini kullanmadım. Hatlâ o ke- limeyi kullandı halirlamı - yorüm ; ihtimal ki nı bir tür“ lü anlıyamadığı Hayrelim yerinde değilmiş: “âlem yine ol âlem, deveran yine ol deve. | ran, mış, yani muharrirlerimiz biri- | birlerini, bilhassa yeni yazmağa baş. yanları öyle manası pek sarih ol - mıyam kelimelerle övmekle devam ediyorlarmış. Fazıl Ahmet Aykaç'in onlara öfkelenmekle yerden göğe ve göklen yere kadar gidip gelme hakkı yardır. Sadece “yerden göğe kadar, demiyorum: çünkü hem ölçüyü hrat- mak; hem de sözümden: “Mademki bu kadar haklıdır, artık göklere çık- sın da orada olursun,, gibi bir mana çıkarılmasına mabsl bırakmamak İs- tiyorum. Kendisine yer yüzünde da. ha.uzun seneler ihtiyacımız vardır: bizi irşad edecek ve zemanenin keş- mekeşine öfkelenmeğe davet edecek. tir. içindir. 0 “mikroskopik önhilere,, badieri- Bİ bildirmeğe çalışmakla iyi ediyor. Fakat ben de, Fani Ahmet Aykaç'ın ölkelenmesi ve kendilerine münasib. bir ad araması lâzım gelen bir kabile keşfettim, bunu kendisine haber ve- reyim: Edebiyat Alemimizde bir za, manlar haylı şöbret sahibi oldukları halde şimdi pek anılmıyan, akademi ankeline cerab verirken sayacak isim bulmakta sıkıntı çekenlerin hatırına gelmiyen bazı kimseler var bunlar hiç bir gençie ufacık bir istidat dahi bi- lunmasına tahammül edemiyorlar. “Biz dururken ne diye başka şair, muharrir arıyorsunüz da rünkü, hat. Mi bugünkü çocuklar arasından adam çıkarmağa kalkıyorsunuz?,, der gibi bir balleri var. Kendilerine rasigel, slikçe: “Razı yeni şairleri istidat Kıymetli bumakta haksız olabi ana ne yapalım? biz de kendi hisle, rimizi söylüyoruz, Yanıldığımızı za- wan isbat eder; nasıl ki dün sizleri bek beğenenlerin, adela dehanıza ka Ni olanların yanıldıklarını zaman is, bat etti, Zaman çek İyi bir elektir, hatıra gönüle de hakmar, en çok be, yenilmiş, en büyük ümidler uyandır- Mış şairleri, muharrirleri de en meç. Kul insanlar arasına karışlıriyerir. Sizler şöhretin ne kadar geçici, ne kadar yarını bir şey oldoğunu tec, Tübenizle anladınız; fakat itiraf edin ki emsaleir bir lezreli de var. Onu vir zamanlar siz tatlımız; şimdi kay, kelmis old. Yınuzu düşünerek içinizi zehirliyeceğinize eski lezzeti halıra - nirda ihyayı çolışın ve butakın bu. Künün gençleri de o laltan masibleri, Nİ alsınlar, diyorum; fakal hiç biri, Mmuharrie arıyorsunuz da dünkü, hal Bi iknan muvaffak olamadım. Bu Ahmet Aykaç söylesin; hiç şüphesiz ", daha gürel ve daha müessir bir su- relle Köyler, Nurullah ATAÇ Ecnebi hassıslar, âlimler bulunuyor, Bunların matlup hedeflerin tahakkukunda ne dereceye ka. dar muvallak oldukları araştırmak İçi, mes'ullerine düşer. Yal- me biz umumiyetle bu mevzua dayanarak iki mühim münakaşa edeceğiz: Evvelâ mütehassıslar ve âlimler, kendi yerlerini doldurabi, lecek Türk eleman hazırlıyorlar mı? Aksi takdirde mütehassıs. İkrm veya âlimlerin değerlerini oödemeğe çalıştığımız parayla memleketin öz evlâtlarını Avrupa küllür müesseselerinde yetiş. tirip muhtaç olduğumuz unsurları hazırlayamaz mıyız? Mütehassıs ve âlimleri, kültür mücsseselerinde takip edebil, mek için, her şeyden evvi onun dilini bilmek ve hemi ilmini ak. samadan hazmedebilerek derecede bu dille ünsiyet halinde olmak birinci şarttır. Halbuki İrfan müesseselerimizin talebesi, müte, hassıs veya âlimleri İstenilen evsafı haiz olarak takip kudretinde değildirler. Binaenaleyh ilmin kendilerine intikal edebiin kısmı ancak doçentlerin anlryabildiği, tercüme edebildiği kadarma çıka, biliyor. Şimdilik elimizde malüm olan taraf, âlim ve mülehassis- larm eser vermedikleridir. Binaenaleyh randmanları, aneak do, gentler yoluyla talebeye intikal edene münhasır kalıyor demek, tir, Bu azdır, gayrikâfidir ve İstenilen değildir. Mütehassmların veya âlimlerin deruhte etmek vaziyetinde bulundukları iki hedef- leri olmak gerektir: Uhdelerine aldıkları tedrisatı talebe seviyesine göre muva, zeneye koyup oda edebilmek, Kendilerinin yerlerini doldurabilecek eleman yetiştirebilmek, Dil bilmiyen talebe muvacehesinde, birinci hedef yarımya, malaktan ileri geçemiyor, Tedrisat yükü © doçentlerin üzerine kaldığı cihetle münhasıran mütehassıs veya âlimlerin kudretleri- nl edinebilmek imkânlarına sahib eleman bulunamıyor. O halde matlub hâsıl olmuyor demektir. İlim ve fen mütemadiyen ilerlemekte, terakki etmekte, inki. şafa mazhar olmaktadır, Her yeni terakki ve inkişaf hamlesini Türkiye kültürüne aksettirmek varifesini de tahıammil etmiş bu. Tanan mütehassıs ve Âlimler, ortaya konulmuş müspet ve muhal, let eserler olmadığı için, bunları tadil veya tashih suretiyle bu gayeyi meydana getiremiyorlar, irfan müesseselerimizin tedrisatı takip Için ellerinde mevcut şöyle böyle tutulabilmiş notlardan başka vasıtaları yok- Sanlyen, eğer seviyemiz mütehassıs ve âlimlerin randmanımı hazmedemiyeoek haldeyse, bunlar lüks mahiyetlen İleri geçe- mezler ve eğer temessil edebilecek kabiliyetimize İnanmışsak, birçok vazifelerle mükellef kıldığımız mütehassıs veya âlimler, den beklediğimiz neticeyi alamadığımıza göre, manaları yoktur. Bizce mütehassıs ve âlimlerin posalarından bir nebze tatmak kâ, fi değildir. Sularmı sıkmak icab eder. Yıllardır faaliyette bulunan mütehassısların verebilecekleri. nin eserler halinde Türk malı olması lâzımdır. Ve bundan sonra da ödemek mecburiyetinde kaldığımız ve mühim bir yekün tutan mütehassıs ve âlim tahsisatiyle, memle. ketimize daha yararlı, daha müspet is verebilecek Türk evlâtları yetiştirmek daha muvafık bir yol olur, Ru kanaat ve temennimizi, iktmat vekâletinin kendine men, #ub mütehassısları hakkındaki tahkikatı teyid edecektir. tahmi, mindeyiz, mütehassıslardan beklediğimiz nedir ? ABAH gazetelerimizin birinde, iktısat vekâletinin bazı ec, nebi mütehassıslar hakkmda tahkikata başladığı haber veriliyor ve bilhassa deniz müesseselerimizde fazla miktarda olan bu mitehzasıslardın ehliyetleri ogörülmiyenler olursa bunların mukavelelerinin feshedileceği de ilâve olunuyor. Türkiyenin hemen her sahasmda mütehassm çalıştırıyoruz. İrfan müesseselerimizin başlarında da beynelmilel şöhretli müte- HABER — Akşam Poatas noktayı Şehir ve kasabalarda i i tesisatı suyu Şehir ve kasabalarımızın o mahi- yeti meşkük kuyu ve pis dere sü- larından kurtularak temiz içme su larına kavuşması için büyük bir içme suyu proğramı takip eiildiği ve Dahiliye Vekâletinin bizzat bu işlerle" meşgul olduğu malümdur. Bu arada mühim bir nokta na- zarı dikkati celbetmiştir. Bazı şe. bir ve kasabaların içme su tesisa- tını bugünkü nüfus miktarına gö- içme re hesap ettikleri ve o şehir veya kasabanın müstakbel © inkişalını göz önünde tutmadıkları görül. müştür, Meselâ, Sinop şehrinin su tesi- satı bugünkü 1200 kişilik nüfusu Üzerine yaptırılmıştır. e Halbuki Karadenizin bu tarihi ve en tabi limanı için hükümetin bir çok ta- savvurları vardır. Bununla be raber tabiatiyle Sinobun nüfusu da genişliyecektir. Bunun için Bir yazımızda: Son günler zarfında bazı ithalât eşyasının maliyet fiyatlarına yük . sek kâr ve temettü ilâve olundu - ğundan bahsederek alâkadarların dikkat nazarlarını celbetmiştik ve faturalar üzerine muüyyen nisbetle bir kâr konmak suretile bu gibi it- halât ticaretinin kontrol altına alın- masını istemiştik. Bugün tekrar bu bahse dönmek zaruretini görüyoruz. Memleketimiz de henüz imal edemediğimiz birçok eşya vardır. Bunlar, imal edilen memleketlerde çok ucuz fiyatlarla satıldığı halde, bizim gümrüklerden içeri girdikten sonra birdenbire bir kaç misli fiyata çıkıvermektedir. Gümrüklerimizde bu gibi eşyanın ! tabi tutulduğu resim gizli değildir | ki, bir malır Türkiyeye maliyeti he. sap edilemesin, thalât eşyası arasında en mühim misallerden birini radyolar teşkil e. der. ” Cihan endüstrisinde altıncı, ye - dinci derecede hareketli bir saha olan radyo ticareti, memleketimizde de tahmin edilmeyen revacı görmüş bulunuyor. Halbuki birçok ithalât eşyasında olduğu gibi radyo komiz- yonculuğunda ve ticaretinde de ala- bildiğine ve nisbetsiz bir kazanç te min edildiği göze çarpmaktadır. Radyo fiyatları üzerinde yazaca. Kımız bir misal, umumiyetle ithalât eşyasında, ihtikâr denebilecek dere. ceye gelen temettü ve komisyon üc- retlerini de meydana çıkarmış ola caktır, Yalnız bu noktayı tetkik etmeden önce bir ciheti gözönüne koymak isteriz. Dünya fabrikaları daimi bir reka- bet halindedirler. Bu rekabet, hattâ pek yeni keşiflere dayanan imalât eşyasırın dahi fiyatlarında mühim tenezzüller meydana getirmiş bulu “ nuyor, Halbuki, dünya piyasalarında re. kabete maruz bu eşya memleketi . mizde daima ilk fiyatlarını mu - hafaza etmek vaziyetindedir. Meselâ Amerikada beş lâmbalı elektrodinamik hoparlörü bulunan ve anteni de dahil olmak üzere kü- Ithalât eşyasında alabildiğine nisbetsiz bir kazanç mı var? Memleketimize gümrük resmi verilmek suretile (70 liraya giren bir mal nasıl 420 liraya satılabiliyor ? otomatik kontrollü bir radyo 995 dolar fiyatla satılmaktadır ki bu Türk parasile ancak 12 lira 50 kuruş tutar, Bu fiyat Amerikada perakende satış fiyatıdır. Radyonun ağırlığı 3 Xilo olduğuna nazaran Türk gümrü- dünde 9 lira gümrük resmine tâbi demektir. Yol parası ve diğer masraflar da dahil edilirse bunnu memleketmize 25 - 30 liraya malolması lâzımgel. diği anlaşılır. Bir komisyoncu bunu perakende liyata almıyacağına göre, koyduğu muz 20 . 30 lira fiyat aşağı yukarı komisyoncusuna veya tacirine yüz de 30 « 35 ticaret zammı iledir. Halbuki bu model bir yıl önce 19 dolara alınabiliyordu. Bir möbl İ salon radyosu, 12 lâmbalı olmak ve düğmelere basmak suretile istasyon. İları bulmak yeniliğini ihtiva etmek ve sesin ayarını ışıklı gözle tesbit eden lâmbası da bulunmak suretile Amerikada 75 dolardır. Sıkleti 25 kiloyu tecavüz etmez. Buna naza * ran gümrüğü dahil olmak ve her türlü masrafı da hesap edilmek ü. zere bu radyonun memleketimize 169 « 170 liraya mal olması lâzım « gelir. Denizbanktan açıkta kalan 130 Memura hizmetleri nisbetinde ikramiye verilecek Denizbank kadrosunda, bütçede tasarruf maksadiyle yapılan tensi- katm tamamlandığını ve yeni teş- kilâtm tesbit edildiğini yazmıştık. Yeni kadroya göre, (Denizbanktan 190 memur açıkta kalmaktadır. Umum müdür Yusuf Ziya Erzin, dün yeni teşkilâtla çalışmaya baş. Iryan datreleri teftiş etmiştir. Kadro harici kalan memurlara, banka tarafından, hizmetleri nis - petinde ikramiye verilecektir, “Birüsk,, vapurunda yine bazi borukluklar görülmüş ve bugünkü seferi geri kalmıştır. Vapurun ka- zanlarındaki bazi kusurlar, tamir - den evvel denize çikmasına mâni çük çapta, sesin ayarını tesbit eden Sinob su tesisatınm 1200 nüfusu değil, 8000 nüfus üzerine yapıl mas: ve daha da tevsi edilebilecek tardda tertibi münasip görülmüş- tür, Projeler şimdi buna göre değiş» tirilecektir. Diğer şehir ve kasabalarda da içme suyu tesisatı bu şekilde müs- takbel inkişaf göz önünde tutula rak genişletilecektir. olmaktadır. Etrüsk yerine bugünkü Mersin postasına “Tarı” vapuru kal kacaktır. Diğer tarftan Almanyadan ge - len heyetle müzakerelere devam €- dilmektedir. Dün de Denlsbankta bazı meseleler müzakere edilmiş - tir. İktisat vekâleti Dbaşmüşariri | Von der Porten de, Denirbankla Al man murahhasları arasındaki mü. zakerelerde bulunmak Üzere şeh - rimlze gelmiştir. İLİ İİ DLIDİIİ T Lİ sanır, Meselâ: Gün —— İla 100 hira değerinde bir malr iki üç | ” İmisli fiyatına almaktan mubalaza 6 Bir gangsterler istatistiği MERİKADA yeni neşredilen bir is- tatistiğe nazaran, bütün Şimali A, merikada hırsızlara ve gangsterlerle mi. emele için bir yılda 15 milyar dolar har- canmış. Hakikaten Amerika acaiplikler yurdu. Şu 15 milyarı gangsterlere taksim efsöler, hırsırlar milyoner olur, dava da biterdi. . . Tedbirli şamandıra AYDAKPAŞA açıklarında batan ç©- mi enkarı üzerindeki işaret şaman. dıralarından birinin zinciri kırılmış oldu. ğundan samandıra yerinden açılmıştır. Rasgele Fazifesi gemi enkazı bekçiliği olan sa- mandıra Etrüsk'ün limana geldiğini görür görmez, varifesi icabı zincirleri koparıp ona doğru gitmiş olacak, ” Denizbankın bugünkü vazifesi ENİZ Bask adına alman vapurların tamirlerine ve lahlarma başlandı. ğini elbette okumussunuzdur. Bu defa da ada vapurlarında aksaklık görülmüs, Ieab eden ıwlahat ve tamirat yapılacakmış, Şu Denizbankm, bu günlerdeki vari, fesine göte, adını değistirsek isabet olur 'Tap'a bir iyilik etmiş olacak! Tamir Bank! Peygamber sözü URHAN Tan, eski Istanbul valisinin tekaüdlüğünden bahsederken: “Bu, bir milyon Türk tarafından yıllarca sukutu beklenen sabık valimizin ne İstan- bula, ne de başka bir vilâyete artık memur olamıyazcağını bildiren bir müjdeydi, di- yor, Düşenin yarı olmaz, derler, ama, bu kadar da ağyar olmaz. Neyse, bir işin bu tarafında değllir. Yarıyı okuduktan sonra şunu düşündük: Mutlaka Muhiddin Üstündağ, Turhan ü Ja Li Si Halbuki bu ayar radyoların Tür « kiyede fiyatları 425 liradır. 11 lâm. balıların fiyatları 310 liradır ve Möbi değildir. Maliyet ile satış fi” yatları arasında iki misle yakın fark mevcuttur. Noktai nazarımızı söylemeden ev vel bir cibeti tebarüz ettir mek İsteriz. Her yeni keşfin ilk mahsulleri . ilk - ham. lede nisbetsiz kâr temin edebilir, Ama, meselâ radyo televizyonü ha zaran yeni değil eskimiş bir keşif « tir. Ve birçok ithalât eşyası, asır. lık müesseselerin her yeni sene kü“. şük bir ıslahat yapmaktan başka hususiyet göstermiyen malları üze, rinde.bulunduğuna göre, hiçbiri ilk keşif mahsulü demek değildir. Bunların Türkiyede mazisi eski j olmayabilir. Fakat bu yenilik ithalât İ komisyoncularının veya tacirlerinin labil hadden üstün kâr temin etme- lerini mazur gösteren bir sebep olâ- | maz, Bizce, her türlü ithalât eşyasının satışı üzerinden komisyoncuların veya tacirlerin kazançlarını tesbit ve munlazaman kontrol etmek lâ « sımdır. Ancak bu suretledir ki halk, mese. dilebilir. v Alâkadarlar, ithalât eşyasının gali nız zaruri mastafları hesap olunarak gümrük resmi de dahil olmak üze- re maliyetini tesbit edebilmek mev- kiinde ve salâhiyetindedirler. Bu takdirde ithalâtçıların bu mas liyet faturalarına yüzde muayyen bir nisbette kâr veya komisyon ko» nulabilir. Ve böylece ithalât eşyası. nın tüccarın keyfine ve dükkânmın. şahsi masrafının lüksüne göre fi - yatlandırılması işi önlenmiş olur. Hamamların ıslahı o projesi Belediye beş senelik bir müddet veriyor Belâdiye, bir taraftan vaktile belediyece yaptırılıp ta kullanıl. ması kısmet olmıyan halk hamam, larını açmak üzere onları tamir ve wlâh ederken diğer taraftan İs tanbul hamamlarının ıslâh: için de bir proje hazırlamış bulunmakta” dır. p- Bizde hamamların bir türlü klâ- sik şeklinden kurtulamadığını gö. İrerek bugünün ihtiyaçlarına gö- re hazırlanmış olan bu proje ile hamamlar iki kısma ayrılmakta « dır. Bunlardan ilk kısım lüks ha sek bulunacaktır. İkinci kısım. hamamlar halk hamamları oli ve bunlarda halkın en ucuz kilde temirlenmesi için fevkalâde. İ ucuz tarife tatbik olunacaktır. Belediye, hamamların ıslâhı ve | bugünün telâkkilerine uygun bir i şekle girmeleri için beş senelik bir mühlet vermeği münasip gör, mektedir. Bu müddet zarfında ha mamlar belediyenin istediği şartı lara uyup icap eden tesisatı vü“ cuda getireceklerdir . Belediye hamamlar için bir de Ücret tarifesi hazırlayacaktır. Hamamlarda halk gümü ve if“ İçi gün tatbiki de tasavvurlar ara İsundadır. i