2 Mart 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

2 Mart 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

> Çok seyahat değil mi? — Belki! — Bu bavul sizin değil mi? edenlerdensini: İçini çekerek ilâve > Burada da ba Üaştırıisyordu ama > Ama mı? Yani? >> Çok güzel etiketlerimiz vardı | Kamaz yeşilli etiketler. G tün bir paket huldum. Artık iş 'acağı için yaktım. Bir tanesi Üde hatıra diye sakladım. >— Hatıra diye mi? > Evet. Benim adim Emil, Pat | Mr muhakkak görmek istiyorsanı Mradaki kapıdan girersiniz. Hayı değil. O umumi kapıdır, aç lar artık onu > Niçin açmıyorlar? i > Bilmem. Küçük kapıdan girer — Merdiveni çıkarsınız. Birine | camlı bir kapı Ogöri Bitron oradadır. >> Fâkat.. pi Vek etmeyin patron mut «& udasındadır. Saatlerce iz “bir iş yapmamak şartile bekler > Faka >> Gevezelik kâfi. Ne yaparsanı ina beni alâkadar etmez. y ise altı ay için buraya yer- iz. Sanırım ki parayı peşin is” ii eklerdir. Sakın vermeyin. Çün- | « ÜÇ gün içinde kaçacaksmız.. | gn tuhaf tuhaf bakarak ilâve “Tek özlü ile lârem... Val sormama vakit bırakmadan klaşıp git varmı sürüyerek uz. İtterdiği kapıdan girdim. Kim Yoktu. Merdiven baş ali» | Ziman yukarıda hi ” © Rica ederim Jak, dedi, bira Sabır. Bir başka ses cevap verdi: »— Enine sonunda onu öldürmek | a çare yok. Ancak onun ö sonra yaşadığımızı anla emmiyet vermedim. İHiddetk & iş bir söze ehemmiyet ver-| Manasızlıktı. İ en çıktım. Birinci katta gelen camlı kapıyı vurdum. | Otürmaktaydı. Onu görünce i çeken ilk şey beyaz saç “du, Halbuki çok yaşlı görün a gençti ve karşr iyi bir adam hissi birakı : Gözlerinin ifadesi ve te ü tatlı idi. ârzu ediyorsunuz efendim? 1 Derkaz cevap vermedim. Bir kol “turarak içimi çektim ve nu T, Mirada neler yapılmaz ki! i. Gözlerinde endişe oku Yezun bir sesle devam ettim: Sak Mi arzu ediyorum. Yemek Xu, Yaklımdan bu adama, cüzda- a zengin bir Amerikalı to- Mozamak fikri geçti. Fakat cesa' | Mama giti t çe, ek içmek, yaymak! yü kalmak fikrindesi Hayır, Doğrusunu ist My rvetima yüz frangı bölmu: e, © Ben sakin bir yerde hava: uskârane kazanmak istiyen Yâvaşlatarak ilâve ettim: tanışmak için dç byeimize'a ohal ve tekrar düsünce b az çimenli ve bir erkek sesi; -akta ağaçlar arasımla biçimsi İ den birinde beyaz bir leke görünü" yordu; genç kızların yazın al eş — Eski bir zengin olduğumu, ser setimi kumanda kaybettiğimi far edebilirsiniz. Hakkımda ne düşü Yüyorsanız düşününüz bence ehem miyeti yok; Yalnız bana şunu söy” eyin: Burada kalabilir miyim? Biran tereddüt etti. Sonra bana sevap vermeksizin masanın Üstün Kiayt İ Muhatahi s ti kesmiş olacak” 1. Sustu, bir müddet telefonda söy- ilenleri dinledi sonu kapattı. o. X m. — M. Klayl buraya gelecek. İş iy, Ona İngiliz kadımile, Klayl ile | halun bulamıyacağınızı ondan öğre“ İçini çekerek te lünum (görmedi erine daldı. Yazıhanenin penceresi bahçeye | akıyordu: Çamurlu yollar, bakım" ve vahşi ağaçlar, U- bir göze çarpıyordu. Çimenlikler- tenis n giydikleri beyaz elbi- Nakleden: F. K. lanlamağa başladım. Klayl ile epey | misiniz? HABER — Akşam — Çocuklarmız var mı efendim; | den sıçradı: — Niçin soruyorsunuz bunu ba xa? — Bir maksatla değil, öğrenmel | zin sadi — Evet var, Bu esnada kapı *öründü. Kendisi Ve bu ote'in sirrmi açıldı ve Klayi i derkal tanıdım vaş yavas - Merhahat diyebilirim. Pete | in domuzlarmı hatıriryor musun? Peterin domuzları hâdisesi m ek müzipliklerimizden biriydi. Bir eve Peter uyurken domuzlarını çal- | nıştık. Bununla beraber o susmağı| taha ihtiyatlı ve münasip buldum. — Alıçı olmak istiyen adam siz Cevap verdim: — Ahçı, metrdötel, ne olursa ol”| un; bence ehemmiyeti yok. N Ahçıya ihtiyacımız yok. Faka' zarif, paralı, garip tabiatli bir aris” “okrala ihtiyacımız var. İşimize gele sğinizi sanıyorum. Direktör şaşırdı: — Bu da ne demek» Klayl istihfaa ona bakir: j — Susun siz. Fikrinizi öğrenme" sekiz gün için hizmelimize alıyoruz. 34 numaralı odada kalacak, Yiye- “ek, içecek, Mümkün olduğu kadar az uyuyacak. Bu sekiz güne, muka” “il kendisinden memnun Tidecek, Bana dönerek devam etti; — İşinize geliyor mu? — Yapacağım iş nedir? le beraber gelin de ödanizı göstere yim. Yalnız şunu unutmayın: Bu 8 ardan itibaren isminiz kont Fredrik KAHRAMAN HAYDUD Postası Yazan : Gaston Picorrl (Daştaralı dönkü nüs) zda) Beni harap eden debü.. Bu aim evlendiğim gür, i o meslekette çe Binacnaleyb on beş sene sonra bu gefalet alayı içinde geçen kadının o, Luiz olmasında hiç bir fevkalâdelik yok.. Yüzü solmuğu- tu ve her halde çok güç şerait İşinde geçen bu on beş senenin iz- lerini taşıyordu, Fakat yüzünün hatları benim çok iyi tanıdığım Maamafih, belki de yanılmışım- dır. Ah, eğer yanılmış olabilsey. dimt., Bu hareket. Geri dönüş. Bö- ün bu halleri evvelinden ve çok yi tanıdım. .Bu hareketler onun hususiyetleri idi. Yanılmış olma- ma imkân yok. Şimdi düşünüyorum.. Bu hayal bana kaderin bir cezâsı olarak gö zükmedi mi? Bu kızın sefaletindi benim bir mes'uliyetim yok mu Luiz bana neşe'den başka bir şe yvermedi., Gençliğimin en gü- zel neş'esini.. Ve ben büyük bir hod'râmlıkla kendi hayatımı yap- mak için onun yıktım ve onu dö Moz abardır. Beş altı şatomuz, senede yüz bin dolar geliriniz v 3erlinden geliyorsunuz. Burada se mek, sonra Galapagos adalarına git” mek tasavvurundasınız. Karakteri" Te hiç lüzum görmüyoruz. Bu adamı | miz hasis, huysuz ve SİNSİ... Kemali ciddiyetle sordum: — Evli miyim? > Hâğunuza gidiyorsa, evet. Hat kaltrsam | (Ârdamın'şisterse' on tane Çocuğunuz an dolar ücret alacak. Memnun kal | olduğunu bile söylivebilirsiniz; mah mazsam beş para almadan defolup | Zur görmüyorum. Karmızın şimdi Vişide olduğunu söyleyiniz de doğrudur. Gelin benimle beraber de odanızı göstereyim. Yürüsenize. ! Ne duruyorsunuz Kendisinin burs — Sırası gelince öğrenirsiniz. Şim | da her şeye hükmettiğini zanneden Aklını kaçırdı ve bunun (farkında dİden tasrih etmek faydasız. Benim | budalanın karşısında öyle! i belki — Möysyö Klayl! (feci akibetine yalnız başına bırak- tem, Ben onun İlk sevgilisi, o benim İlk metresim olmuştu. Hayatımda bir mânia olmak istemiyecek ka- dar yüksek kalbli idi. Aradan on beş sene geçtiğini, bu müddet zar#nda hayatına baş ka erkeklerin de girmiş olabilece- ğini, belki de mes'ui olmuş bulu- , habileceğini biliyorum, belki bu felâkette haşka birinin mes'uliyeti vardır ve v, bu sefaleti ve isyanı içinde o adamı düşünüyordur. Fakat bunun müsebbibi ya ben isem?.. Ben ki refah içindeki haya tımı benimle paylaşan o karımın yanında sakin, rahat, dertsiz ve İ gürültüsüz bir hayat geçiriyo- rum! Ne düşündüğümü, ne düşüne ceğimi bilmiyorum, bilmiyorum... Ben ki bir yığın hayir cemiyeti- nin başında çalışmağa cesaret e- diyorum? Acaba ben dünyadaki selillerin, en sefili, bir cani değü miyim? . Sen Luizi tanırsın ve aşk hikâ- yemizin bütün safahatını adım â- dım takip ettin, ne düşündüğünü, Yazıhaneden çıkarken (direktöre ülümsemek suretile veda ettim. Za- vallıya acıyordum. O kadar iyi ta İdiz gün kadar kalarak istirahat et ! biatli, sakin ve bilhassa ıstırab çe- | ker görünüyordu ki acımamak kabil değildi. Hem de Klaylin ne mal ol duğunu biliyordum. Kapıyı kaparken gözüm pehcere- den dıaşrıya ilişti: Penbe roblu, 72“ rif bir kadın çimenler (üzerindeki beyaz tenis robunu alıyordu. BEAR ş götürürken — Bornüye ehemmiyet vermeyi" niz kont. dedi, — Bornü kim? — Direktör. Budalann biridir 0. değil, Kendisile ilk karşılaşanlarda normal bir adam tesiri bırakır. Bt Çeviren : SUAT DERVİŞ ne zannettiğini söyle bana... Bd zavallı kadına yardım etmek imkânsızlığı azabımı daha ateşler diriyor. Onu masıl ve nerede bul- İmah?. Halbuki benim param, çek pa- ram, lüzumundan farla param var. Ve o, huna rağmen ,dondu- tucu rözgürm altnda elinde bir çanak ile dağıtılacak bir yudum çorbayı alabilmek için saatlerce #ıra bekliyor. Kimse, beni böyle üzen ve" ra peden şeyin ne olduğunu W.- memelidir. Şimdi bu mektubumu bitirir bitirmez kendim için yeni- den bir çehre hazırlamak mecbu- riyetindeyim.. Ben husus! haya tında hiç bir derdi olmtyan mes'ud bir insan değil miyim?, Heyehat! Elimde hiç bir çare, biç bir vasıta yok.. Lwise biraz yardım etmek, onun bu sefaletini tahfif ve tamir etmek imkânlarına malik değilim, Tamir etmek., Artik ne yardiğımı Bilmiyorum, Ya eğer bütün bu azabım tama- miyle yersiz ise? Ya gördüğüm bu zavallı kadın Luiz değilme? .. İnsanlar biribirlerine o kadar ben zeyebilirler ki... Eski sevgilim bel ki şimdi kurduğu yeni yuvasında kendisini çok seven kocasının, bel ki de çocuklarının yanında mes'di bir hayat geçiriyordur. > Fakat gördüğüm o kadın Senden gok ricx ederim, aziz dostum, vakit kaybetmeden gidip © filmi gör ve verilen sadakayi"A- labilmek için sıra bekliyen, sonra da bir an geriye İlönerek bir “ân mahrun gözleriyle arkasma bakan kadını tanımağa çalış, Sonra da bana, o eski arkadaş- İığının bütün samimiyet ve açık- İiği ile yânılıp yanılmadığımı, #a- pa yazdığım bü satırların ' kötü bir kâbustan başka bir şey olup olmadığını ve benim, artık biç te ümit etmediğim halde, hâlâ na muslu ve temiz bir insan olup ol- — Sus direktör! Sizin fikrinizi 80- raya gelenler onu görünce acırlar.. | madığımı bildir. ran yok. O anda, yanında bir giçe pey- (Devamı var) Piyer,, KAHRAMAN HAYDUD 5 Riyano bahçesinde sevgilisini Sıpkı üzerine saldırdığı avı ya” kaladıktan sonra hareketsiz ka- lan ve bekliyen av köpeklerine benziyordu. Beş dakika geçti. Cenaro geri çekilmeğe başla- muşti.. Adeta kaçıyordu ve ka. garken Je daha çabuk, daha ses- siz olmağa çalışıyordu. Cenaronun açıkça işittiği son kelimeler şunlardı: — Monsenyör! Geceyi bura- da mı geçireceksiniz?. — Evet Filip! Çok yorgu- num, Rahat bir gece geçirmeğe çok ihtiyacım var. Bu isirahati belki burada bulabiliri Cenaro, bu setlerin ikisini de tanımıştır... Birinci ses ihtiyar uşak Fili- bin, ikinci se sise Rolanın idi. Cenaronun yerinde başka bi. risi olsaydı aceel eder ve bu su- retle mevcudiyetini haber ver- mi şolurdu, Fakat polis müdü- rü Cenaro, icabında kendisine bâkim olmağ: bilirdi. Kandiyaonun evinin yanına gelmek için bir çeyrek saat sar- fetmişti. Bahçe duvarma yak- laşması ise tam yarım saat şür- di. Duvarın dibine gelince aya. ğa kalktı. Zaferinden tamamen &min, deli gibi bir sevinçle mı- rüdandı: — Bu sefer, artık yakaladım.. da oldu, Demir gibi bir el omu- zusslan yakaladı, Cenaro hiç sesini hattâ korkmadı bile... Bötün fikir kuvvetini bir nok. tada toplatmıştı.. Gürülüsüzce, sessizce “kendisine hücum eden adamın elinden kurtulmağı dü- şünüyordu. Bu meçhul adamın eli şimdi Omuzumdan koluna doğru inmiş ve mengene kuvveti ile sıkmağa başlamıştı. Cenaro elini belindeki hançe- rine götürdü. Fakat çıkarmağa fırsat bulamadı, Meçhul adana diğer eli sağ kolundan yakala . mıştı.. Polis müdürü hareketsiz kalmıştı. Maamafih soğukkan'ı- Uğımı elinden bırakmadı. Sakin bir sesle; — Beni bırakırsan sana bin düka altını var! dedi. Meçhul adamı, cevap vereceği yerde demir gibi olan elini da- ha kuvvetli sıktı. Oo Parmakları Cenaronun kol kemiklerini âdeta eziyordu. Polis müdürü havâya kaldırı!. diği hissetti. Müthiş hasmı kendisini sırtlamış, bahçenin içindeki eve doğru sessizce ilers lemeğe başlamıştı. Cenaro son bir teşebbüste, son bir müdafaada bulunmak 5s- çıkarmadı, bulmağa giden bir senyör gibi geçeceği kimin aklına gelirdi? Neyse bunları da geçelim. Şimdi monsenyör, benimle be- taber geliniz de şu meyhanelere girelim.. Buralarda Kandiyano- nun, bâtırasının yükseldiğini işi. deceksiniz.. Bütün liman sahillerini, rıhtım boylarını dolaşalım. Her tarafta Polana âit kuvvet, cür'et ve <e- saret cisanelerini, duyacaksı- hız.. Monsenyör! Eğer cür'etkâr Rolana ait bu efsaneleri boğmak, susturmak istiyorsanız bütün Ve nelik halkını tevkif ve hapset. meniz lâzım. Bu mümkün değil mi diyorsu- nuz? O halde Rolanı yakalayı- nız... Rolan Kangiyanoyu tevkif etmek! İşte size icraatınızın şah eseri olacak bir vak'a... Rolan Venediktedir, Hem de yalnızdır. Bütün askerlere, (polislere meydan okuyor, istediği yere gi- diyor, İstediği gibi dolaşıyor. Tam yakalanacağı sırada mey- andan kayboluyor. Olivolo adası muhasara altına alınıyor, fakat Rolan elde edile- miyor. Ev sarılıyor, içerisi ara. nıyot, fakat Rolan bir duman gi- bi gene kurtuluyor, ortadan kay- boluyor, Şeytan gibi bir adam doğrusu. Monsenyör! Kendisini dağlar kralı, sahraların dükü ilân etmiş olan bu müthiş adam. arkasın- da iki bin müteassıp halk bulu. Ban, bütün sazidalcrlar bahriyeli- ler tarafından yaptıklarının des tanı gizliden gizliye söylenen, bütün kadınların rüyalarna gi“ ren bütün Venedik halkının ümmü, dini bağladığı bu ele avuca sığ- maz adamı işte size teslim edi- yorum. N Alınız, ve bü hizmetime mü- kâfat olarak ta beni büyük engi, zitör tayin ediniz. Kido Cenaro aynanın karşışın- da hürmetle eğildi. Reisicumhu- run cevap vermemesinden hayret etti. Kahkaha ile gülerek ellerini uğuşturdu: — İşte biraz sonra Venedik cumhurreisi Foskariye söyliyece- Bim nutuk!, Haydi bakalım, şimdi iş başı, na., Bu Rolan hakikaten çok kur- naz.. Benim kadar mahir bir po- lis müdürü olabilir. Fakat ben, ondan daha kuvvetliyim. O da; ha beni anlayamadı... Ben ise ta. mamen onun ruhunu anldörm. O artık, Leonoru sevmediği zannediyor, ben ise bütün hare ketlerinden aşkının, delillerin görüyorum. Rolan tir daha Oli“ volo glerma ayak basımıyacağını i

Bu sayıdan diğer sayfalar: