MN Fur Ma iz e © NE Dak, a TE SEK Ne ea Heteyy b iy, Kb, ; yen "e Buy böyle daha? bu Mi bir muha * tin haber al, aş n aa olabilirdi? Yal Yakaf, olr Ropenler gibi tatımıza, sırları unması gibi bir an da ve çıkar. 5 bulunacaktı Herekkülir bulun - R DİP ÜNEUMN hazsrla. bulumacaktardı. 0 Dedim, Haklı . Bale Yapılacak ol başkanı, aşar Murarçay, bi Birak Mmiyarak ne atak işe de. bir tehli » etmemiş de. olursak da bü .! igin wükâfatını Yep, acaktık a, Yag ti. den ve Ohannes bo- Mo Vak a Sie Mattg Mara a iş Maaş da olduğ , Bee ektir, ve Yorüuy, aga di ol: Ses dönerek: | düm. O 2 Mühür; i dedi, En bi saliyet sizin ğanlarımız az : e en gok Züten kuvvet rma olsun | le meşhur olan Merzifon, bu ak. | burada ağ, | 9 Sanki bir cuma kalabalığını ar. peyce yarış eltikten sonra yakala. ür, he yapa. Cevahirciya- yükü, Biz sokak, Mutat olmayan hai ilam, e er an or. ki; » Şehirde. A8 zâptiye Ve isüyür, Gidi - ükümet dai, sönmemiş. komitesinin yaftalar ta, #tmeniz için ir tin olmanız sak - İşin başı Maneviya, mağlübiyet â teli be sesikaları veren: AK. Mİ âkşam saat dokuz tarafta | baskın felâket gelir ve bundan yalnız görür. Bunlar mevşii baskınlar - dır. Postaya tesadüf ederlerse o. nu da çevireceklerdir, Postane - ilere-hüçüm etmeleri muhtemel « dir. Hapisanelerdeki Ermenilerin de malümatı vardı, Hapisaneler, de mükemmel bir Hınçak teşki .! lâtı kurmuş oldum. Onlardan iz! tifade edeceğiz. Şimdi yapılacak | şeyin hesabı kitabı yoktur. Kuru| yanında yaş da yanacaktır. Yani birçok Hinçaklılar da, Ermenile. | rin de başlarına felâket gilecek. tir. Fakat davamızın kurtarılma- $ı için bu pek tabiidir, Kan dö ; külmeden olmaz. Tomayanla bir müddet sonra ayrıldık. Gideceği yeri benden de sakladı. Bir taraftan kendisine hak verdim, Çünkü aylardanberi içimizde, bilen biri ve belki başlıcasi halinde çalışan Ropen Ce, ! vahirciyân castıs çıkıvermişti. Ne malümdü ki bif gün'de ben böyle çıkmıyacağım; yatir davranma. sı pek tabi idi. Ben de eve dön - gece çok heyecandaydım. Sabaha kadar uyumadım, zaten dir taraitan da uyumağa imkün yok tu. Daima sakin ve tenha gecele - dıran haldeydi, Bu heyecanı ben | çok tabi buluyordüm. Halk bir sey anlamadığı için tecessüsle pence - relere dolmuşları. En büyük tehlike bu yaftaların henüz teşhir edilmeden de toplan- ması olacaktı, Bu takdirde-- hiçbir #€Y yapılamamış olacaktı. Fakat Hükmet TLİN" yatta" ikrsei”dzz de geliyordu. Bunların meali ev velden malümdu. Tanyeri ağardı ve ben zaten 50. | yunmamtiş bulunduğum: için derhal sokağa fırladım. Önce hükümet da iresinin önüne gittim. Meraklı halk epeyce bir birikinti halinde yafta - ların önündeydiler, Okuma bilen biri hızlı ve bağıra- irak okuyordu. Sonuna kadar din - 284 dar bahsedeceğiz. Kendisi Le- onor ile yaptığı gârip mülâkat* tan sonra İskala Brinoile de gö- Yazan: kimim dan itibaren çeteler her larına başlıyor! lemeden korkup kaçanlar, tasdik e. Bunları uzaktan seyretim ve kendi kendime sordum: — Peki, ama, işte yaftalar asıldı. ne ola Hakikaten ne olacaktı? O sırada balktan birinin veya birkaçının bun lardan müteessir olarak hristiyan a. haliye hücum etmesine de imkân yoktu. Kimse hiçbir sebep mevzu - bahs olmaksızın şu sırada kendisi- ni tehlikeye atmazdı. Hükümet dairesi önündeki yafta. ları, iki sivil yırttılar ve halkı da . Kıttılar, O gün bötün telgraf hatları ak. şama kadar yalnız saray emrine İş. temişti. Bilhassa tevkifatın idaresi mühimdi. Hınçak rüesasından bir tanesinin bile kaçırılmaması lâzım dı. Sokakta birkaç Hınçaklıya tesa- düf ettim, vaziyetin onlar üzerinde” ki intibamı anlamak için işaretle kendimi tanıttım. Bir tanesi bilea . lâka ve âşmalık göstermedi. Yalnız bir aralık Kasbar oğlu Avadise rast geldim. Telâşla gidi - yordu. Haykırdım: — Avadis! Daha hızlandı, arkasından koş - mağa mecbur oldüm. Nihâyet e - yabildim. — Oh, yahu, dedi. Ödümü pâtlat tini — Biz de, dedim. Kendi gölge - mizden korkuyoruz. Ne var ne yok yahu?. Bu re haldir? Hiçbir yer - den bir tek haber almak mümkün — Büyük Oduncu mahallesini basmışlar. Alamacıyanın evini ara- mışlar. Ciyanyan Mardiroşun evini basmışlar. Birçok şeyler bulmüuşlar diyorlar. Ropen. Cevahirciyan İstanbula kaçmış. Andon Reştonu da kaçmış diyorlar, Artin Kayayan Rus hu. duduna iltica etmiş. Şimdiye kadar altı Hıpçaklı tevkif etmişler. (Devamı var) KAHRAMAN HAYDUD Herkesin beğendiği romancı Selâmi Apaydın ve Cemil Tu. beş yaşında bulunuyor. Cemil ise otuzunda, konuşuyorlar. Selâmi — Şüphesiz çok, çok ze kisin; fakat talihin de var. Hem şaşılacak bir talih.. Hattâ yanlış. larından bile istifade ediyorsun. Cemil — Hayır, her şeyden is tifade etmeği bilirim de ondan ... Şan ve şöhretimi kendim Mazıtir. yorum. Bugün maruf beş romaân- Gı varsa bunlardan bir tanesi de benim, . — Acaba diğer dördü kim?, — Bilmem, fakat ber halde bir tanesi benim.. Fakat, haddi zatin. de bu hiç te bir talih meselesi de- il, . — Yal — Evet.. Bu mevkii ben kendi ellerimle hazırladım; içat ettim. Filhakika çalışıyorum. Bununla beraber talihsizliği talihe (çevir. mek başka şey.» — Nasıl yaptın?, — Ayni meslekteniz tma, artik benimle rekabet edemiyeceğin için sana ber şeyi söyleyebilirim. Hep- sinden evvel zekâ lâzım. — Çok mu?, — Hayır.. Çok zekâ insanı şa- şırtır.. Küçük uysal bir sekâ., — Hepsi o kadar mu?. — Hayır. Çalışmak ta lâzım. Sadece zekâ herkeste var.. Sonra, vesait lâzım, , , — Ne gibi? — Her türlü vesalt.. Fakat ben onların hepsini beş kelimede hü- Jâsa ediyorum: Hiç bir şey ihmal etmiemek.. Anlıyor smusun,.. bir şeyi ihma'letmemek.. e bütün muvalfakıyet sırrım bunda. dır, Şimdi beni dinle; Sabahleyin gazeteleri okuyor musun?, — Evet. — Kaç tane?. — iki. — Arz. Ben beş tane okurum .. Her şeyden evvel, meşhurlardan birinin Basta veya haleti nezide o- lip olmadığına bâkârım.. Sonra, kadar sür'atle istifade edeceği, ve hemen kendisini bir başka â- şıkmiın kucağına atacağı aklıma te getirecek iki kelimeydi. Bunu söylerse gözlerini dünyaya kapamış ola. Yazan: gelenleri, gidenleri, baloları, ti” biz değil bütün Ermenilik zarar denler, reddedenler, kızanlar vardı. na, İri romancıdır. Selâmi kirik| yatro havaditlerini, izdivaç ve ee naze haberlerini okurum. Bilhas- sa dikkat ettiğim şeyizdivaç ve İ cenaze ilânlârıdır. Muvaffak olmak istiyen bir a. dam her cenazeye, her evlenme merasimine gitmelidir. Evet, bilâ- istisna hepsine... Evvelleri bu çek canımı sikardı, Fakat, hamdolsun hiç bir ölü evinden küçük bir fay- da temin etmeden çılımadım.. Şöh- ret, para, aşk hususundaki bütün muva'fakıyetlerim bu vesile ile meydana gelıniştir, Cenazede in- san dalma muhtaç cı uğu adamla. ra rasgelir. . — Demek bu gibi meerasimin hepsine gidiyorsun. — Yemeğimi, uykumu feda e- der, giderim. — Ya ayni gün hem bir evlen” me, hem de bir cenaze yarsa?!, — Otomobile biner; ikisine de yetişirim.. — Ya pek uzaksa!2, — Birini feda ederim, ne yapa” yım? . — Hangisini feda edersin?, — İzdivacı.. — Cenazelere karşı zaafın var.. — Evet. Hem de izdivaç eden ligin Brsat vardır; cenazesine gi- İ dilir, Halbuki ölen için fırsat son. dur. Bundan başka çok ta yazmak lâzım. — Zaten san'atın değil mi? — Anlamadın.. Roman yazmak değil, mektup, katpostal., — Kime ?. i — Kime olursa, “we Bilhassa nüfuzlu, lll” — Sırasında, berkea nüfuzlu ve faydalıdır, Hiç kimse ihmal edile mez.. Ben daima yazıyorum, Mek tuplarım, şüphesiz, yazdığım ki- taplardan daha büyük bir cild teş. kil eder , — Fakat ber şeyin bir haddi var değil mi?. — Hayır.Ben her şey için mek- tup yazarım. Bir yere tayin edi daydalı. a- KAHRAMAN HAYDUD her şey halledilmiş, Hikâyeci lenlere, mateme uğrayanlara, başı” 23 felâket gelenlere. Şüphesiz, yazılması zorca olan mektuplar ... Fakat bu zevat minnettar olur .... Ancak, dalma değil, muvakkat bir #aman için. Pakat İşte bu sırada tesadüf işini o adama düşürürse, yüzde yüz muvaffak olduğun gün. dür. — Doğru... — Sonra, münekkidlere yaza- rım. Lehimde olan münekkidlere de, sleyhimde olanlara da. . Bik hassa aleybimde olanlara... — Bunlar daha mı çok?, — Gazeteler, her pe vesile ile olursa olsun benden bahsedecekler mi, dalma yanlış bir şey yazdım" Tum, — Sebep? — Ertesi günü tasih ettirince, güzeteler benden iki defa bahset, miş olurlar . — Ya muharrirlerden biri sana kitap gönderdiği zamün ne yapar sın?. i — Böylelerine üç dela mektup yazarım. Evvelâ, kitabı alır almas şöyle bir mektup: “Teşekkür ede" rim; aldım. Okuyacağım..,, Sonra kâfi bir zamanm geçmesine İnti” zar ederim. Şöyle bir mektup? “Daha bitiremedim, okuyorum.,, Sekiz gün sonra da şöyle bir mek. tup: “Güzel, fevkalâde merakk .., Bu üç mektup meslektaşımızın gururunu öyle bir okşar kil, © “ Daha başka kimlere yazıyorum biliyor musun? Tanmmadığım bir takım kadın ve erkeklere.. Nutuk söyleyenlere, bir kaza atlatanlara da derhal mektup yollar ve tebrik ederim. Bu suretle sevimli bir a- dam olurum, — Herkesin sevdiği bir adam!, — Hiç hir şeyi ihmal etmemek içinde başka şeyler de var: Ziya" — Bir muharrir, akademi bak» , (Lütfen sayfayı çeviriniz) şnın yanı başındaki yastığa sapland. Ne olmuştu. Kolşay iten kimdi? e lee SR, AR LR ER, rüşüp dağlardaki Ohaydutlâra dair bazı emirler vererek hemen Vencdikten uzaklaşmıştı. Röolan kendi kendine mutlaka, Jan dö Mediçi ile mülâkat yapa. rak reisicumhur Foskari ile ol- ması muhtemel bir birleşme ve itilâfa mâni olmak istiyordu. Fakat hakikatte Veneğikten Korkuyor ve kaçıyordu. Çünkü Venedik kendisi için bir istrrap memleekti olmuştu. Yalnız Leonor ile yeni bir tesadül ihtimalinden, kendi ken- dinden, kendi aşkından korku" yordu! Yüksek selvi 've sidr ağaçları- nm sayısız yaprakları altında bayvanımı sürerek yol alırken göyle düşünüyordu: — Ne olacak sanki! Hâ;lâ hayatrmızın şu noktasında bu- Manduğümuz halde gene onu seviyorum | Yüzünü düşündükçe, kalbimde sonsuz bir elem ve isti” rap duymaktan kendimi kurta. ramıyorum ; O adı söylemek istediğim za- manlar, sanki dudaklarım bir an İçinde donuyor sanıyorum, ve gönlüm bir aşk elemiyle sızlıyor. Bana merhametsizce ihanet etti, Benim hapse girişimden bu bile gelmemişti. İhtimalki ben onun için ağ” İarken o, bu mes'ud izdivacını tes'id için kiliseye “koşuyordu. Fakat ne garip şey yarabbi! Ben. onu hâlâ, buna rağmen seviye. rum. Bu kalb nasıl bir kalbdir... Önce, o soğuk dehşetli gece, ira- demi kaybetmiş bir halde dudak- larrma kadar çıkan o mlithiş feryadı, ohaykırış; tutabilmek için nasıl dilimi dişlerim arasın” da sıkıştırmıştım. Halbuki o, bu manzaradan bir nebte bile mus- tarip görünmemişti. Bir kelime Dile söylemeğe lüzum görmemiş” ti.. Sanki ondan meffhamet di. Yenmiştim, sanki ondan yalnız serbestliğimi yalvarmıştım. Ba- Aa bir sağaka verir gibi, ancak beni azad etti. Rolan, böyle kendi kendine düşünürken, birdenbire çoktu. Gözleri karardı ve başnın içinde bir oğultu duydu. Mahmuzla- rın; hayvanım karnına şiddetle vurdu, At yarı çığlığa benzer bir haykırışla dört nala yol aldı. Belki bu darbe ânt bir uçuru” ma doğru bile sürükleyebilirdi... Fakat Pa nehri vadisinin bu güzel, bu caan yakın tabil tatlı- caktı. Yatağında azıcık doğrularak bağırdı: Ni — Aldanıyorsun baba.. dedi, len osusmıyacağım. Söylüyece. ğim, Hele şu hastalıktan kurtula” yım. O zâman ber ikinizi de ele vermekte bir saniye bile tereddüt etmiyeceğim. Hayret ve korku içinde kaldık” larını, en küçük bir hareket gös- termediklerini görerek ilâve et- ti; — Olivolo adasmdaki verdi- ğiniz sözü tutmadınız. Bu takdir” de banada söylemekten başka bir şey düşmez. Altiyezi yatağın pek yakınında oturuyordu. Korku ve heyecanla karma ka” rışik olan bir yüzle Leonora doğ- ru eğildi. Biraz evvel delicesine sevdiği. ni söylediği kadından şimdi nef. ret ediyordu, Onu belki de tahkir edecekti. Fakat sesi boğazında düğümlendi. Bundan vazgeçti. Hançerini çekti, Kolunu şid” detle kaldırdı. Bir an, neresin“ den vurursa daha çabuk öleceği- ni kestiriyormuş gibi bakındı Sonrada kolunu şiddetle indir. «4. Pakat hatçer Leomorun be. Bu şüphe yok ki Dandoloydu.. Şimdi kızıyla Altiyerinin arasına geçmiş ve kızını müdafaaya geç” miş bulunuyordu. — Kolumu iten sensin hal, — Evet benim. — O halde sen de kanına su” sad... Mücadeleye girişecekti. Fakat her şeyden korkan, çelimsiz 4-” dam, şimdi karşısında bir asla gibi duruyordu. Ürktü, Ne de olsa babaydr. Altiyeri, hareketine mâni olduğu için kızmış, bir ta. raftan da bu duruş karşısında e. linde olmıyarak kekeledi: — Alçak.. Başımızı cellâda tes Jim etmemizi mi istiyorsun? Dar ağacına mi susadın? diye sordu.. Dandolo mütkiş bir kahkaha salıverdi: — Ah alçak, diye bağırdı. Kızımın hayatını muhafaza için” kanımın son damlasına kadar mücadele edeceğim. Sana kızı- mı, ruhumu satmıştım, Vicdan tüccarlarm bu kadar vahşisini görmemiştim. Artık senin vah” şetinden pefret ediyorum. Kızı mı bana iade etmelisin. Verdi" ğin bütün meş'um ünvanlar, fk“ tidar, saraylar, velhâsl hepsi 56“ nin olsun. Ben yalnız kızımı 2“