Maia, N VE vesikalar veren: de büyük di, Bu iti ve netice | İp buna gö" dığımı & na tekrar | çıkmıştı. kuvvetli yetine Çünkü munda im di ikin tn tak da Şunlardı: İsale! er Vak. i a erler Büzete zi 2 e AK. HABER — Akşam postam İ i Yazan: Tkimim İ —Ti— MİL meclisinin verdiği karar hilâfına Yazan: 8. Şarv va Melet salih sevketi Saveliç, kendini tutamıyor: Hiç olmazsa çiftliğin se Yaşkanın duş yaparken bir fik mini çekiniz, diye yalvarıyordu. Yaptığı senaryoya bir başkası- ı burnunu sokmasını kat'iyyen İstemiyen ve bu hareketten, ateş- kar gibi korkan filmin » ilm çekilirken, rejisör | öründen de, | oynayan ak-| | boğa yelimiz yoktur dedim iel triş Yekateri tina iidi ve tabolinmak | deil ye İ yade heyecan eseri Glize gönderilmesi (o takarrü; TÜ | san, süt çifeli müdürü köylü Ye Saveliç ,heyecan rinde duramıyarak; —Bejkodân'da “iz gösteren im — İnsanların sinema makines , rejisörün kulağma | karşısında durmalarında herhan ' i — Sakın ha, herifin fiktini ka- yim demeyiniz, diye fısla. ar bunak, saçma sapan fi kirleriyle işimize mâni oluyor. Rejisör, ihtiyar Saveliçe döne bir fevkalâdelik yoktur, akat hayvan mı iş tamamen de Meselâ, şimdi çekilecek olan film. ,,| de başlıca rolü oynayacaklardan İ bit On | ları muntazam yürütmek bir mese “İİ ledir. Kolhoz hayatın: iyice canİ ni yapmamıza imkân yok. Fil landırabilmek için en ufak tefer-| bundan fazla uzatmamıza imkân ” İ rüntna bile dikkat etmek lâzım” | vok! Biz sadöce ineklerin sağılıma- in bütün ağırlığı, bütün | sını tesbit etmekle iktifa edece yeti benim omuzlarıma yük | gi Jar rol oy si de benim ineklerimdir. jrek; Hayır Saveliç, dedi, dei mizle en büyük delil ve vesikây esin gözü önüne asıyorduk. aralık bu fikirden vaz çalıştırır. Mik or. Öyle ya ,canım, bu artist | tlik işinden ne arilârlar? Öy-| le acâyip, öyle cahilâne bir takıts | fikirler ortaya atıyorlar ki, bunla- rı işitmek bile canımı si Böylelikle Yefim Saveliç, Kol “| hoza film çekmeğe gelmiş olan bü bir nevi müşaviri vaziyetine gelmiş oluyor İne sağılışr için icâp eden bütün tertibat alırımıştı. k bakıcıların yanında, kâr bi beyaz önlükleriyle, biraz mah cup ve utângaç azjyette, kok bozun süt sagıcı kadınları duru. yordu. Pırıl pırıl süt kovaları dol ma öperalörleri ve jisörün © işaretini Rejisör, ecnebi sey” rolünü oynayacak ola Yeka- rolüne ait kabil Ropen Cevahirci ıyor. isi varmış. O di ikabil mesa; İl 1 benim nokta | dada bulunuyor ve benim tek-İ sinema #rupurtun. Adeta du, Bugün, uzun zâmandânberi ha- zırlanmakta filmin başlıca parçalarından biri: ecnebi, seyyah Min Eldvinin (aktris Boj- ko) kolhozun sütgül kığmunı #iyaret edişi çevrilecekti. İhtiyar Saveliç, seyyah kadının, zağıların şineklere Te değildim. , nitekim gelimi er de bir münakaşamız ol- nazarımı söyle i vazgeçirmek olan büyük terinaya, acele acele çıkan Artin be B $on izahatı veriyordu. — Siz zengin, şımarık, hiç bir şey beğenmiyen, herşeyden tiksi- nen bir turist kadınsınız! Anladı” ? Ahır kokusu çinekler, güb- izin tamamen meşhulünüz- dür; anlaşıldı m? Siz, bu hayatın tepeden tırnağa kadar yabancısısı” n121, Anlaşıldı me?, Rejisör: — Bir kelime ile sir bütün bu hayatın yabancısısınız!, Dedikteni sonra sandığı Üzerine eğildi; — Haydi bakalım, başlıyor! Operatörler, makinenin kolları- çövirmeğe koyuldular. Saleviç, süpürge sakalını ileri doğru uzata“ vak turis kadını inek ahırına doğru götürmeğe başladı.. işten ani emzirilişini ğ taraftarı i. O, daha ileri giderek Mis Eld hayvan vebasına karşı tat” bik edilen - aşılarla, hayvanların me merkeziyle tanışmasını istiyordu | Fakat rejisör, ma muarızdı: imüzde e: il çıkarıp, Osman in zayıf bir anından İstifa” kat'i surette bu müseb- oldu ların A dül «kâr münd retelerinde b 'umiş ve ikümet iyordu, rica e natural m6 ğu bayral klar Idi rmenilere de“bu v temin edilmesi ica v.komite azasını vel isini tem: de kurtarabilmekti. (Devüms var) ge cap | KAHRAMAN HAYDUD Jsana morardı. Sandrizo adımı telâHfuz etmek, İskala Brinoya hançer göstermek demekti. Fakat onu aldâtamazdı Ga. O Iskala Brinoyu çok iyi ta. ntyordu. Hakikati söylemeliydi... İskala Brins tekrarladı: — Tanıyor musun?, — Evet tanıyorum. — Kim?. — Sandrigo, aa gidecek.. — İyi ama hafiyelere de pek rünmek istemem — Altın Çapaya ayak basacak Kangi babayiğit hafiy Filhakika, alt: sene önce oldır gemici sordu: : — Nasıl oluyor da aramızda bulunmuyorsun. .Seni, bir gün, Tereviz yolu üstünde güzel bir ata binmiş olduğun halde gör“ müştüm, . 2 İkala Brinio sert bir cevap. Hu gibi birdenbire içeriye gire. verdi? Senin orada ne işin var- Jiyanto kahkahalarla gülerek: — Fakat bir daha Şıiktmaz! dedi. — Nasıl çıkamaz?. — Nası lolacak! Sen kantayı tanısın? — Biraz. m İskala Brino yumruklarını sik- tr. Çehresi kork dı. Boğuk boğuk hemurdandı: — O ha! Demek 01. İyi.. Çok iyi.. Bu arada eski hesaplarımızı da temizlemiş oluruz. ş bir şekil ak — Benim ki, seninkinden bu Is daha sâde şu halde.. — Yolun çi arasında ekü lışkırmâsım görmek için do“ laşıyordun galiba. Evet... at için yapıyordun?, Maryanın bilmiyor ılları — Dükkünin arkasındaki müt hatırlaya- Juana, İskala Brinonun hidde” ti ve aldığı şekil karşısında titre” müş ve sararmıştı.. Neticeyi bek- liyordu, Fakat Iskala Btino bir. denbire sakirleşti.. Alnında top- lanan terleri kurutarak: hiş mahzen kapağını bu işi i — Evet. göre bu bir mağ Meşhur bir mağara! , — Hem senin sandığından da* ha meşhur... — Hele devam et bakalm.. — Altın Çapada beklenilme- yen ziyaret karşısında bizim Baba Bartolo.. Baba Bartoloyu tarırsın değil mi?. — Evet tek gözlü Bartole Mera, cesur bir adamdır. — Yalnız merd ve cesur ması kâfi ya.. Domüzuna kuv. vetlidir de., — Evet kuvvetlidir de. 7“ — İşte baba Bartolo hemen na izim meşhur y , Maryayı musun? Limanda yelken ve kü- rekle işliyen birinci sınıf gemi” lerden biridir. — Ondan başkasını kaçırmadı yal, , — Hayır.. İhtiyar burada, — Ne zâman oldu bu 1ş?. — İki gün önce.. Gece yarıst.. — Bu kadar kuvvetli kapıları omuzlayarak içeriye nasıl gire- bildi. . — Hayır. .Ona kapıyı ben aç“ tım. Kapıyı çaldr.. Onu sesin“ den tanımıştım. Kendisinin tas kip edildiğini sandım. Bu, bana — Şimdi nereye gidiyorsun? — Altın Çapaya.. Bu isim İ fasını karıştırdı. b di. nırlardı.. İskala Brino cevap verdi; — Ben de sana oraya kadar refakat etmek isterim, — Bay yaşayasın.. Çok hoğu- ka. h değil- hep orada topla” Bura i bir yer oi KAHRAMAN HAYDUD Çeven : Ferah Ferruh Mis Eldvin ,ihekleri tetkik edis yor, tiksinti ile dudaklarını büzü yor, cici iskarpinleri kirlenmesin diye ihtiyatla adım atıyordu. Röjisör: — Ha şöyle; bravo, bravo 1... diye haykırıyordu. Yemin eder ki mükemmel olüyor.. Devam, de vam... Filmin çevrilişine devam ederlerken Eldvinin şöyle haykırdığı işidildi: — Hiç te iyi deği! Gaye f . Hem hiç te böyle değil!, Genç aktris öperatöre dönerek — Rica edetim Mişa, mal durdurunuz! diye ilâve etti Bu vaziyetten büyük bir hayret içi — Ne oluyoruz? Doğru yan ne?. Mis Eldvin kaşların ıçatarak! — Yanlış sağıyoplar.. İnekleri yanlış sağıyorlar, şikâyet etti, Rejisör sinirli bir hâlde genç kadınının yanına yaklaşarak: — Yoldaş Bojko, İ rica ederim kendinize geliniz!., | Elilemin içinde kendinizi de bir zi de rezil etmeyiniz! Siz bizç geleli daha ne kadar oldu?. Her balde ukalâlık yapmağa hak kaza" nacak kadar bir zman geçmedi. Sonra, siz hayvanlardan, inekler“ den ne anlarsınız? Sizin bu saha- daki bütün malümatınız oOöküzle bıldırcını biribirinden ayırd etmek ten ileri geçemez!., Bu kuşurunu. zu göz önünde bulundurunuz, Yekatetina Stepanovaa', Kendi işine bir başkasının bur« nunu sokmasından; -âteştem kor kar gibi kotkan senarist; — Senaryo tamamen doğrudur, diye mütalea beyatt etti. İhtiyar Saveliç alaycı bir sesle; — Hakikaten yanliş sağıyorlar, diye söylendi.. Şehirde ineklâri biç te böyle sağmazlar.. Orada İneklerin kuyrukları “bükerler; o zâman hiç memelere dokunrmağa üzüm kalmaksızın süt kendi ken” dine, bir çeşmeden akat-gibi, ko (Lütfen sayfayı çeviriniz) harıl Mis harıl ansızın 245 onu kurtarmak düşüncesini ver. di. İskala Brino, mahzun bir ses- le, hâdiseyi olduğu gibi anlatan Juanaya baktı.. Birdenbire ber yeyi anlamıştı. Ona doğru yürü yerek elinden tuttu ve mırılada” di; — Zavallı Juana! Zavallı kar* deşim.. Ben de aradan bu kadar sene geçmiş olmasina bakarak o nu unuttuğun yartık sevmediğini sanmıştım. Sen Sandrigoyu dai. masevdin. .Seviyorsun. Bu bir felâket, hem de büyük bir felâ- kettir. Çünkü bilmiyorsun ki be" nimle onun arasmda büyük bir düşmanlık var.. Bence bu di manlığın ehemmiyeti yok, Fakat Rolana da düşman olması insana endişe verir. Herifin Biyankayı kaçırması sırf bize bir darbe in- dirmek içindir. Jvanacığım, anlı. yorsun ya! Onunla bizim aramız- da ancak ölümün temizleyebile” ceği bir harp var, Juana ağlıyordu. İskala Bri. no başını sallıyarak otururken sözüne devam etti: — Peki sen buna karşı hiç mukavemet gösterrzedin mi?, Jüana bir şey anlamadı anlatmak istiyormuş etti: