raber'in tarihi Romanı: 44 Yazan: iklimin Abdürrahman iki eline iki hançer alarak bağırdı: Nirena bir hamlede yerinden fir» ladı ve çekmecenin gözünden kap- tığı hançeri Nilüferin göğsüne #a « Yurdu. Bu hareket o kadar Art olmuştu ki, Ahdürmhman önliyemodi, Fa - kat Nilüfer biraz kenara çekiliver, meğo muvaffak olmuş ve hançerin koluna #npinnmasiyle ânt ölümden kurtulmuştu. Bir feryatla yöre kapandı. Kara Abdürrahman Nirenanın kafasma bir yumruk vurdu ve ka. dm ağımdan, burnunda kan boşa- barik masanın altina (yuvarlandı. Kara, Nilüferin kolundan akan ka- ni görünce haykırdı: — Vüruldun mu? Nilüfer inliyordu. Abdürrahmen delirmiş gibi, azgın bir boğa gibi çi- kardığı hançerini Nirenanm yarı çıplak vücuduna batırdı, batırdı. Vücudun biçakla açılmış deliklerin. den kan fışkırdı. Dışarda sesler duyuluyordu. Kâ- ra için bir saniyenin bile kıymeti vardı, Nilüferin e yarasma, no ba- line bakemadan kapıyı açtı ve ko. ridora fırladı. Bir haykırma duydu: — Dur bre melün! Durur mu biç? Merdivenleri dör. der dörder atlıyarak sokağa firla. dı, Fakat çok uzaklaşamaımış, beş muakkibi yetişmiş ve Abdürrahman çepeçevre sarılmıştı. Kara Abdliirrahman arkasını bir duvara dayadı ve Iki eline iki han- ger alarak bağırdı: —Üzerime yürliyeceği parça par- ça ederim! Beş kişi duraladılar, Oyuncak de- ğüal bu, Kara Abdürrakhmandı, İçlerinden utun boylu biri hay - kırdı: — Bire ne durursünüz? Hünkir bizi dumana çevirir, Atm melü bun üzerine! Iki kizi saldırdılar. Kara Abdür. rahmanın &çları dikilmiş, gözleri kanlanmış, ağzı yana doğru kay - mış, korkunç bir yüz bağlamıştı. Ulüysrak iki kişinin Üzerine sal - dırdı. Heryatlar mahalleyi sardı. Halk pencerelere üşüştüler, Bokak- Jardakiler kaçıştılar. Bir adam koşarak saraya girdi v6 telâşla hünkâr: aradı. Orhan, Nilüferin vurulduğu ve Nirenanm delikdeşik edildiği odada tüyleri ürpermiş bir halde ayakta Ye na yapacağını şaşırmış bir hal, de duruyordu. Herif, hünkürm ayaklarma ka - panarak: — Şevketltim, dedi, Kara Ahdiir. rahıogn yakalandı, fakat beş kişi - Bin elinden kurtulması mukadder - dir, Sokaklar kan içinde, feryattan balk ürperip kaçıştılar, Hünzâr Orhan ve etrafmdakiler odadan firiadrlar, Kars Abdiirrahman hançerlerini sağa sola savuruyor, ve kopan 8. Yün feryatlarını kendisinin de ulu- maları karışıyordu. Beş kişi do paramparça oldular. Birinin gözü delinmiş, diğerinin kar- nt deşilmiş, bir diğerinin beyni par- çalanmış ve diğer İkisi de kalplerin- den aldıkları yaralarin derbal #imiş *ü. Abdiirrahman karşıdan gelenle. ri gördü, Önlerinde hünkâr da var- dı. Hançerlerini elinden bırakmıya - rak öndeki sokaklardan birine sa- pıp bir ok gibi koşarak kayboldu. Hünkâr Orhan çılgma dönmüştü. | İşte artık bitün hakikat anlagılı - yordu. Demek Arab kalfayı da katl leden Kara Abdürrahman olmuştu. Demek Nirenay: parçalıyan oy « kâr bu suallere cevab vermedikge, Gelmeyin ! zş olacaktı, bü meçhulleri çözmedikçe büsbütün | Hünkâr o gece, yakmda başlıya- sinirleniyor, büsbütün kendinden geçiyor, haykırıyor, iradeler veri . yor, en küçük cürümleri olanlarm kelleleriri kestiriyordu. Fakat bir taraflar da halk mem- Bandu. Ölenlerin arasında Nirena - um bulunuşu dödikoduları erttir - muş, Son zamanlarda hünkürm kadn meseleleri üzerine pek düşmesi za. ten halkım sinirlerine dokunuyordu. Bu işte de bir kadın dalaveresi ol duğu aşikârir, Neler söylediler, ne dedikodular kapıldı? Biülnkür korkuyordu ve karkmak- ta da haklıydı. O da kendi emniyetini temin için saray muhafızlarmı arttırmıştı. csğı Avrupa seferina bizzat iştirak edeceğini de söylemişti. Gere yarısmı geçiyor, Sarayda el ayak çeklidi. Hünkâr yarı soyun - rauş bir halde kenardaki geniş min- derin Üzerine uzanmış, Bizans pren- sesinin söylediği bir şarkıyı dinli - yordu, Kapı vuruldu. Hünkâr önce aldırış bile etme . mişti. Çünkü bu saatte ona devlet işi arrolunamazdı. Saraydan da hiç kimsesik künkârt bu vakitte rahat- sız etmeğe cesaret edemerdi, Herkes tenhihliydi. Sarayda bil - hassa erkenden el ayak çekilmiş, şevkatlinun rahatarz olmaması i - çin bütün tedbirler slmmıştı. Bu 4- tibarla kayı vurulmamış, öğle gel - Fakat anlıyamadığı noktalardan | Miz olabilirdi. biri de şuydu. Neden Abdürrah - man sarayla uğraşıyordu? Şaki değildi, sarayda büyümüştü. Bir daha vuruldu ve daha şiddet, Je varuldu. Prerses duydu ve gecenin bu sa- du ve belki Nilüferi de vuran Ka- Neden hünkürm çalısma düşman - | atinde bu hizit ve gürültülü vurus- raydı, Bu re kana gözü susamiş adam.| kârın hiddeti bir haysiyet halin deydi. Mütemadiyen haykrıyordu: dı? in yine bir fevkalâde bir hâldse ©- Fakat bütün bu meçhullerin ceva- |lacağı hissi kablelvukun ie birden- dı! Bu ne mel'un bir katildi! Hün- | bını bir gece biszat Kara Abdür - | bire susarak hünkâra atıldı: rahmandan öğrenmek nasib olmug- tu, Bu hâdise hünkürm bir taraf . — Ns var Teodora? — Kayı vuruluyor şevketlim! — Yakalamak lüzrmdır. Onu ka - | lan hayrelini ve bir toraftan da) Hünkâr dinledi. Filhakika biraz gırmayımız. Hünkâr kend! eliyle boğucaktı. Simdiye kadar böyle bir hâdise nc takdirini muelb olmuştu. Vakadan iki hafta sonra bir akşam hünkür Bizans prensesi sonra dnba giddetle vuruldu, kün « soğuk ! kâr haykırdı: — Bire mel'un kimsin bu saatte, işitilmiş, ne de düyulmuştu. Hün- Teodora ile yine başbaşa bir zevk |ne dilersin? Rahslsiz edilmememi kâr sarayına girip birkeç kişiyi bo- | âlemindeydi. Zazladiklin sonra kedisini sarunla- İnsan değil, bir canavardı. Süvariler etrafa dağıldılar. Her yere haberler gitli, Kara Abdürral, manm başmı getirene hünkürm bü- yük bir para vereceği ilân edildi, Davullar galmâr, Münadiler çikarı- dı. Halk bu dehşetM hâdiseden Ür - perdiler. Ksra Abdürrahmanın udi tekrar korkunç bir hava estirâi, Sokaklarda, evlerde, şurada bura da herkes, bir yerden çikiyerecek gibi bekledikleri Kara Abdürrakma- nm bayaliyle huzurlarını kaybet . ler. Hünkâr #saraymda kan gövdeyi götürmüştü. İş Osmanlı ülkeelrinin hududlarmı aşarak Bizansa kadar, diğer milletlere kadar intikal etti, Kara Abdürrahman ele geçmi - yördu. Nilüfer hastaydı ve vaziyeti izah edemiyecek bir haldeydi. Hünkürm halledemediği noktalar çoktu. Niüferin Nirenanm odasım- da ne işi vardı? Nirena nişin yarı çıplak haldeydi? * İki bardak içki ne münasebetle masa üzerinde duruyordu? Nilüferi vuran Abdürrahman mıydı? Hün. söylemişlim, Defol! Her nasi bir Artık hâdise unutulmak fzereydi, | mesele varsa bile yarm ar#olunur. rı da delikdeşik eden bu adam bir | Verilen haberlere göre da Nllfer Bu hitabdan müteessir gibi gö. iyileşiyondu. Tam gilasından sönrü Föndmiyen gür bir 408 corab verdi: #aten vakanm iç yüzü de arlaşıi . (Devamı var) Çapraz eğlence ; Bugünkü gekil yine bir çapraz. dan fazla bulmaca halindedir. Evvelce bir örneğini yaptığımız bu yeni gekilde gördüğünüz biribi- rin6 benziyen ve sit alta konan nok. alı yuvarlaklar hepsi âyni harfler. dir. Besa zer işaretleri de hep ayni hart olacaktır. Ve bitlabi, yarısı karalarımış daireler de hepsi ayni | haritir. O halde sollu ve sağlı iki| kısma ayrılan şekilde her strağa be ger harflik ikişer kelime aranacık demektir. Yalnız bu kelimelerin ü- çer harfi malüm olacaktır. Asıl mesele de bu biribirine ben- ziyen harfleri bulmak ve sonra ke- meleri teşkil etmektir. Şimdi söylediğimiz malümlarla w- rayınız bakalm, Sollun sağa: 1. Sert , Bir nevi iptidal ayak- kabı, 2 — Konugan - Meşhur gelrleri- | mizden birinin ilk adı, 3 — Oynatmış, (yarı mecnun) - Kırılınış. 4 .— Bir tarafı ayrılmış - Hocalarm başlarındaki alâmeti fa. rika, 5 — Bir esef ifadesi - Sadakat gösteren. 6 — Yere çakılan direk - Pısk yapan. 7 — Yanmadan bâsı! olan şey «- Deniz vasıtalarından en küçüğü, 8. Wakıt gazetesinin sa- hiblerinden . Çorba için kullanılır. 9 — Çatılmış - Mailimsi, 10 — De. niz hayvanlarından en bolu - Cum- i hüriyetimizin vasıflarından biri, —İl .— “Vakit geçtikçe,, dediniz. Çok | şişman adam elindö bökledi demek? — Yirmi dakika kadar. — Sinirleniyordu öyle mi7 — Evet, İkide bir saatine bakı. yor, sokağı gözlüyordu. Rokur lâfa karıştı: — Ne istikamete bakıyordu? — Her istikamete... Sağa, #ola, öne, arkaya. Fıridak gibi dönü - yordu. Didiye sordu: — Sonra? — Sonra benim sandığım gibi İ bir kaöm değil, hir erkek geldi. Ar- irk manzara, beni olâkadar etmez- Gi, gözetlemekten vazgeçtim. — Gelen nasıl bir adamdı? — Uzunca boylu, genç biri... Sat- rançiı kumaştan bir kostüm giy - — Yanaklarmı ve çenesini gör - düm, Başındaki gri şapkasmı göz - lerine eğmişti, — Görseniz tarryabilir miviniz? — Elbisesinden muhakkak tant- | rım. Çehresinden de belki... — Ya? — Evet, Beyaz ve pembe bir yil- zü vardı, adeti kız gibi, Hattâ şüp- | zihnen epey yol belendim, geyden.. Kadm mahcub bir tavırla gözle- rini önüne eğerek cümlesini yarıda bıraktı, Didiye: — Anladım, dedi, gelen delikan. imm ahlâksız biri olmasından şüp- helendiniz değil mi? — Evet. Fakat güphem doğru - dur diye iddia edemem. Çünkü a- rabaya bir daha bakmadım. Niha - yet çiçekçi kız gelince koştum. O- nun söylediklerini biliyorsunuz. O. nu bekdön evvâl dinlemiştiriz. — Evet. Onun ifadesini aldık. Siz hiçbir şey unutmadığınızdan cmin- siniz ya? — Bildiklerimin hepsini söyle - dim, Gazete satrerst kadmm arkasın » ran Rokur, mualliminden söz söy- İzmeğe müsaade istiyen bir talebe tavriyin, parmağmı — kaldırdı. Şef göz kırptı. Bonun üzerine Rokur bir sual gordu: — Bu ndum ne taraftan geldi? Şehir tarafından mı yokta “Promö- nad Dezangie” tarafından mı? — Şehirden geldi. Otomobile gel. mek için enddeyi karşıdan Xarşıya geçtiğin! gördüm. — Arabanın etrafını dolaşıp kal- dırım tarafından mr arabaya girdi? — Hayır. Kaldırımı çıkmadı, 0- Lormobilin caddo tarafmdan içeri gir di, — Otomobildeki adam onu gö - rünce hayret eseri gösterdi mi? A rabada o esnada ne oldu? — Görmedim. Tam o sirada bir mürteri arabayı görmeme mâni ol- dua. Müşteri gidince baktım. Fakat MN AL ZE DYO A Biraz durduktan sonra, hafil bir sesle tekrar etti; —“Harabe çocuğu,,! Sonra daha yüksek bir sesle tekrar etti: — Çok güzeli. Fakat bu ikinci tablo bi- rincisine benzememeli.. Harabelerin çok cepheleri vardır, Şimdi birincisinden ta- mamen farkir bir cepheden görecek şekilde bir yer intihap etmeli! — İsterseniz bunu beraber ararız, olmaz mı? Birden karar vererek: — Pekâlâ, dedi. Size biraz yardım etmek benim için zevk olur., çıplak ayaklı, ulak bir köylükizi olacak. Sonra mahcup bir tavırla düzeltti: Dizinin dibinde de köpeği yatmış buluna- Vakia si du Ke Yağ Kep cak.. güzel mi? .— la size en ui ir yar 2 balu- nabileceğimi ummuyorum. Ama, çalışma — Buraya kadar güzel! nızı seyretmiş olurum ki bu da benim İçin bir zevktir, — Demek ki anlaştık! Yarın yeni bir tu- al alıp geleceğim, Beraberce muvafık bir yer intihap ederiz, olmaz mi? bir ceğimi ummuyorum. — Ziyani yok; öğleden sonra olsun! *— Peki, öğleden sonra olursa gelirim! O Zaman boşum. Yün işimi de beraber ge- tririm., üymuş. — Saçlarımı da iki kalın örgü yapayım.. Başıma işlemeli bir örtü alayım.. Tam bir köylü krlığı olsun, olmaz mı? — Çok güzel bir fikir! Bu daha iyi olur. «— Yarm mı?.. Fakat sabahleyin gelebile- — Gene bu elbisenizi giyin. Size çok — Muvafık! “Harabe çocuğu, yün işliyen Fikirlerimizi testi ettikçe, gözümün ö nünde yeni tablom canlanıyor, tecessüm ediyor ve şimdiden büyük bir zevk ve mem nuniyet duyuyordum. Bu genç Anadolu kızı eğer sözünden cayacak olursa çok mü” tesssir olacağım. Genç kızın rezmini yap- mak fikrini o kadar benimsedim ki.. — Göreceksiniz, küçük bayan!.. Ne muh dci bici şeylere düşkündürler, değil mi? — Yeşilpmar kızları da böyle değil mi? meselâ siz. — Ben mi? — Öyle yal Bakınız siz de ne kadar süs“ Tüsünüz: İpek çoraplar, dantelli bir önlük parlatılmış, penbe tırnaklar!.. diyebilir mi” siniz ki Yeşilpmar kızları diğer hemşirele rinden daha âz süse düşkündürler?.. Çocuk gibi yüzünden bir gölge geçti, ve biraz sert bir sesle: — Bununla beraber, sizi temin ederim ki, buranın bütün genç kızları, tüvaletlerinden, süslerinden ziyade, günlük ev işlerile daha teşem olacak! Bu zahmetinize mukabil size O fazla meşguldürler., vaadettiğim kopyeden başka, bir de güzel — Belki başkaları. Fakat siz, züzel ba” eşarp hediye edeceğim. yan?.. eminim ki süslü, çici bir elbise sizi, Bu, birdenbire içimden doğan söz üzeri- re, İri, koyu gözlerinde hafif bir istihza pr riltisınm yandığını görür gibi oldum. Fa- kat gülümsiy'erek, sadece: — İşte, tam bir İstanbullu İstanbulun kızları, galiba, böyle Kediyelere, sözü, dedi; ev işinden farla alâkadar eder! Büyük İri gözler gene çelikleşti. Fakat bir kere ok yaydan fırlamıştı. Mütevazi hayat şartlarının icap ettirdiğinden fazla tuvalet yapan hir kıza karşı ben yaşta erkekler, ne- dense, her hareketi mübah görürler, (Devamı va) Nakleden: yi Şüzleri hizasında denberi ayni geldi mi saat — Demek saat tai e gif ranç kumaştan kostüil moöbildeydi, J — Evet. — Sonra? — Sonra bir dahi ” Br dayıyaruk uyuyorü > süphe gelmedi Sek — Birkaç dakiks- dakikadan fazla değil Bir sükât oldu P* gözete satıomı kadın — Gidebilir maiyie” caklarınız bitti mi? Polla gefi esvsb niyordu ki kapi yurekli — Giriniz. pe ç Bir sivil memur Ws şefi rahateız ei kilan bir sdam tav / — Na var? ne Memur, şefinin ve kulağına birks$ ten bitirmiştik. Memur eli Gazete satıcısı Kaf” miştı. Didiye onu ki sonradan da 7 racaat ederiz, — Hayhay edendir. we d terseniz emrinize 189 gf Kadın dışarı çıka” © şeri, Rokura döndü? gi — Spanopulosün ğini baber verdil&* düğünü haber simi dö. aka ei ettiği sesiz don kapıya hızla vE dma kadar açıldı vO > kadmla iki polis v6. delikanlı itişo Kadm avaz s7n5 © — İşte bul Eliyle, iki polis delikanlıyı igeret ei? so, şaşkın bir halde ediyordu: — Bu kadın rim şunu suat Kadın Saha fazl8 —Ben e ve | şmrda Behim elhs” mem işine gelmiy0” a Demeğe başladı. # Polis geti ne ; — Rica öderim Sd se ir DE y söylemekten mene, P nuz? Katli bu sd” mek için ne bekle? a Olduğu yerde teri Dalikanli da başlamıştır — Susturun şü Tüyor bu!