Maber'in tarihi Romanı43 Abdürrahman, li kızın soyunması- Yazan: Ikimim nı şaşkınlık ve zevkle seyrediyordu — Sana ne? — Hünküra intisabın e derece. ye kadardır? — Sana ne? İ Abdürrahman bir hamlede kadı. nm Üzerine sıçrıyarak yüzünü sa » ran beyaz örtüyü çekti. Kıvırcık s9. | rt saçları ile, Abdürrahmanı yerin | de çivilenmiş gibi bırakan nefis ve güzel bir kadın başı göründü Gençit, hemi çok gençti, güzeldi, hem gök güzeldi, Garip olan tarafı, kızm bundan şikâyet etmemesi, bağırmaması, Milis öylece durup Abdürrahmnna çok tatlı bir işveyle gülüşü idi. Mu, hakkak ki bu neğimelerden biriydi ve muhakkak ki saraym erkek yü- züne hasret kalmış harem matala- rmdan bulunuyordu Kiz iki tarafına bakındı, merdi - venden aşağıya baktı, kulağını uza. tıp dinledi ve Abdiirrahmanı kolla. rmdan tutarak yandaki 'oğalardan birine doğru sürükledi. Akbdürrahman: bir beygir zor çe- kerdi, Fakst koskoca delikanlı, ha- bi masallarda görüldüğü gibi bir görüşte bin can ve gönülle vurul - muş muydu neydi, bir kukla gibi kı, zın ellerine takılan sert ve kıl elle, rini tam bir tevekkülle bırakarak sürükleniyordu. Bir odaya girdiler. Kız süratle ve biraz daha heye- canla, belecanla kapıyı kapadı. Abdürrahman onun bu tolâşlı ba- yeketlerini hayranlıkla seyrediyor - du. Ne garip hir macera idi bu! Hün. kâr sarayında böyle bir işe cesaret eden belki yegâne adamdı. Çünkü insan kellesini koltuğu . nun altına almadan sarayda hiç böyle halt edebilir miydi? Durdu, bekledi, Genç ve güzel kızın Üzerinden örtülerini atmasını seyretti, Altından, kabuğundan siy- rilmış bir muz gibi'çıkan nefis kıza | alıklaşmış bir halde bakakaldı. l Sordu: | — İyi, ama, beni böyle tehlikeli | bir maceraya sürükleyen sen kim. | sin? — Adımı versem tantmazsın ki! — Söyle, — Nirena! Abdürrahman beyninden vuru! , muşa dönmüştü. Nirena, yahi hünkürm gayrimeş- | Yu karısı, tabir doğru ise metresi | meşhur Bizans Prensesi dilber! Ve nihayet Nilüferin rakibi, hün ! kârı her türlü kötülüğe sevkeden | kadm. İ Ve Kar Abdürrahmanm döke -| peği kanm sahiplerinden biri. l Kız sordu: i — Ne o bir şaşaladın Abdürrah man! — Evet güzel prensesim. Ne zaman olsa seni tanıyacak . ım. Fakat, böyle garip bir hâdise ile tanışmam beni hayrete düşür - dü. Yoksa seni gıyabında tanırım — Ya! — Evet, hem çok iyi tanırım. Ni lüferin benim nnalığım gibi olduğu nu bilirsen seni nasıl tanıdığımı da takdir edersin. — Asma, benim bu işte ne güna . hım var ki Abdürrahman, İsteyince gitmemek benim elimde midir? Benim de gençliğim hünkâr elinde mahvo' » ki iyi bir izdivaç, emin bir istikbal kura , bilirdim. Halbuki şimdi rabitesı, nikâhsız, mahvolmuş bir haldeyim. Yarm saraydan atarlarsa sokak- İarda bir sokak kadını gibi e : mekten başka ne yapabi! hünkâr . Görüyor — Bunları bana neye sun? — Çünkü senin burâya geldiğini duydum, Senden korkuyorum. Gü. nahsız olan benim canıma el sürme. meni istiyorum. — Sana tecavüz edeceğimi nere. söylüyor- İ den biliyorsun ? — Arab kalfadan duymuştum İlk hamlede onu öldürdünüz. Kara Abdürrahman şiddetle hay- kirdi: — Sus! bunu hünkâr biliyor mu” — Hayır, nereden bilecek? Yal. | nız ben biliyorum ve ben de sır sak lamasmi bilirim, — Şimdi ne düşünüyorsun? — Sana yalvarmnağı! — Bu kadar mı? — No istersen ona ön razıyım. — Yani? Kadın sustu. Abdürrahman için her gey hazırdı. Fakst, o da mı ni- hayet bir güzele meftun olup bü. tün gayelerini kaybadecekti? Nirena, hünkâr serayma giren” İngilterede çocuklar için gaz ma skeli arabalar da üm İliş Bunla rin üzerinde b zehiri lemizliyecek tertibat vardır ve MAN YARD VE İİ İIE bütün bu işlerin, bütün ahlâksızirk. | arın, seyylelerin bâşıydı. Onun başı kopmadan bu çıban şi- la tulmazdı. Hiç olmazsa halkı çi, ledön çikaran saraym iç Şüzü, inel- anetleri, ahlâksızlıkları onun kafa- sınm koparılmasıyla biterdi. Vo Abdlirrahınanın yeniden bü, yük bir göhrete (btiyacı vardı. Şim- di işte basını karşısındaydı. Onun Nümü bir saniyelik işti. Fakat, kıy. mak da güçtü. Nirena, esir paza - rında teşkir edilen bir mets gibi, boynu bilkük, Ahdürrahmanın vero. ceği kararı bekliyordu. Kara damdı, Kendisine dehalet edene ve hele silâhsız olürsa el uzalamağdı, — Peki Nirena, dedi, sana haya, tını bağışlıyacağım. Fakat, bir yart- in, Analığım Nilüferle beraber 0-| lacaksın. O ne derse ona İtaat ede- ceksin. Onun ıstırabı #onsuzdur, ma- na benzemiyor, Sen henliz gençsin, nihayet olmazsa kendi memleketinde de bi? koca veya bir ekmek yeri bulabilirsin. İkinizin el elo vermesi daha büyük bir kuv. vet olur. — Ne yapacağız Abdürrakman? — Hünkâr yeni prensesten # . Zutmağa, tekrar Nilüfere döndür- meğe çalışacaksın. Nihavet senin sarayda sibi bir kadm, son günlerde kadin | pesinden ayrılmıyan böyle bir şev- ketlünun burnundan girip ağzından çıkabilir, Kara Atdilrrahman, gözlerinde beliren Nirenarın zarlığı olduğuna gözleri ne büyük! delildi! Ardürrahman kendisine Kayıtsız ve şartsız teslim olan Nircnadan birkaç dakikalık bir güm da erkek- liğine yedirememiş ve: — Haydi, demişti, yine giyin ve yerine dön. Fakat bil ki, benim de- diklerimin dışmda hareket edersen varlak bir canıdan içeri ışık girmesi Abdürrahman mert bira -| sevinç ışığını | görmemişti. Kadının içinde bir pa-! hünkâr koynunda dahi olsan canını İerhenneme göndermek o behim için Nirenn, Abd amanın sarıldı ve oku zorla göğsüne doğru çekerek ellerine — Ben de bir #artla itaat ederim Kara, dedi, — Nasıl şartla? — İlk ahâdr seninle yapalım. Abdürrahman güldü. Kadının e , linden kolay kolay kurtulmak müm- kün değildi, Bir sedire oturdu. — Peki, dedi, bugünlük © yalnız birer bardak şarab içeriz. Eğer var. sa — Hem ne ülâsı! Bizanstan mun- azaman gelen en eski şarablardan. — İki bardak doldur. Bu ahdımız olucaktır, Fakat bu kadar, — Sonra? — Sonra yine ben seni görürüm. Kocaman tüylü beyaz bir vân ke- disi yataktan atlıyarak Karanm ku- sağına #içrad:. Kedi bile kuvvetli süne doğru yaslandr. güzel bir kedi görmemişti. Nirena zerinde Abdürrahmana sunmuştu. Bu sırada Abdürrahmanı da, Ni- ronası'da hayretten donduran bir | hâdise oluverdi. Kapı açıldı ve gözleri ayna | bir halde Nilüfer içeriye fırlıyarak Abdürrahmana haykırdı: | — Sakm içme Kara, bu kahpe şarabına zehir kattı, Uzun zaman. danberi kapir sizi gözetliyorum Sen daha sarayda neler dönebilece- ğini takdir etmiyceek kadar toy sun, (Devami var) zezdan temin edilmektedir. — - MX DEAN BUZ 2 EDE bir örkek kucağına muhtaç gibi Ah, | dürrahmanm ellerini yalıyarak zöğ Abdirrahman ömründe bu kadar şarabları hazırlamış ve bir tepsi U-| | y şeyi göreceksiniz. » İziyetine baktıktan sonra cesedi Ç0- e —10— Nakledef Sağından ve solundan, o arada gel — Hakkımız Ve len iki bisikletli polis de işe karış. | köşe deliği gördün in: ilrsiz bir delik b ga | — Haya dağılalım. İbiç kan çıkmamı Bisikletlerini selâları ve giden- (bir cinayet gör” larından tutarak yan çevirin bun ,| — Cinayet 2© larla kalabalığı kar süpüren maki- |dersiniz? Heri ne gibi uraklaşlırdılar. le değil sanını. Biraz sonra içlerinden biri halkı geride tutmak üzere beklerken ös ek! Rokurun yanma geldi; — Arkadaşımız müdiriyete tele- fon etti, Şef neredeyse gelir. — Peki, — Kimbii İ Bireirara yaktı ve otomobilin | İikeli görülen bir önünde dolaşmağa başladı, Çiçekçi “il kaldırılmak iste tıtla gazete satıcısı kadm, irtiyez- |aabım görülmesi” İH İı vaziyetlerinden pek memnun, or | ii halde ei tomobilin yannda bekliyorlardı. İrütmek kabil, faX9” Rokur onları İstievab etmeğe Iizum | hepsi mevsimsir “ği görmedi. “Benim vazifem değil, 'cihet adamın ece k | diye düşünüyordu. “Bu işi müdiri, | silâhie Bidürülmüt İvetten gelecek şef yapar.,, Cadde- | bile diyemeden £ den geçerken kalatırlığı görmüş ve | ifadenine âlkkst (orada buluran yerine polis men «| değil, kayret ok subu olmak sfatiylo müdahale et- mişli, Bundan sonrası artık mahal» ! zabıtayı alâkadar ederdi. Birmz #onrn Nis polis şefi Didi-| ye gelmişti, Rokur bildiğini anlat. tı ve: — İste bu kadar, dedi, olduğu mukakkak... Çiçekçi kızla gazete satıcısı X$- dini işaretle ilâve etti: — Bunlar da ik şahitler. Şimdi | müsaadenizle... — Riza ederim Rokar gitme, Se- ni bırakmam. Beraber bu işi tetik İ edelim olmaz mı? — Pek Ml! Polis müdürlüğünün servis ota « mobili gelmiş ve şişman ademın o- tomobilinin önünde durmuştu Alü etin fotoğrafçısı ile üç sivil memur da beklemekteydiler, Ken. İdisine malümat verilmiş olan sdii- | Üçüncü sivil m. ye doktoru heniz gelmemişti. — Siz de gahii Rokur, arkadaşiyle beraber oto. | türün; şu kadınla mobile yaklaştı. Cesedi işaret etti; ben alacağım. Sol memesi üzerinde N İ Rokur tasdik i salladı. İ —o bade? kançlık mı? l — Evet, ben d€ miştim. İki adam sustü sonra: — Bir dakiks 21 emirler vermek Sivil memurisfi — Lürumlü tomobilin dahtdef simlerini slm, Ö fotoğrafla tesbit mobili bizim 8 müdiriyeta çeki yona geçsin. orta kısmmndan rmdaki parmak * Müdiriyette ©€ Yarim. Fakat ber aramayın. Ars cinayet vg İ Ve polis şefi otomobile girdi. Va- — Tam saati irdi. Uzun uzadıya baktı. Nihayet niz? İdoğruldu. Cesedi bıraktı, srabadan İ çıktı. Rokura bakarak mırıldandı: | —Köta birişt | Raekur, daha nicelerini görmüş İbir adam tavrıyla mülevekkilâne j Mukabele etti: — Bir cinayet daha! Didiye onun koluna girdi, Ara- badan birkaç adr uzaklaşınca: — Evet, dedi, fakat ölen adamin vir şahsiyeti dolayısiyle bu İ sesinde, sökayt mühim... Maktul burada çok tanın, | fakat goruşular, miş biridir. İsmi Suenopulen.. Bu | bile kacırmıy©' İsmi işitmiş miydiniz? Kadın biraz 8 — Heye cevab verdi: — İyi tanınmış, zengin biri... Ga- ##teler gürültüyü koparacaklar. Ca | miyi çabuk bulamazsak başımıza İ derd açılabilir. Cinayet massii kisim halk allik eden işle diğini bildiği İc? mak üzere son © atyordu, Gazete zl müameledek eos İ söylece ülşiiği yerleş , okul cinayet — On yuçuk * beş on dakika #9 otomobili kendi rabayı klübemi8 sinde ur — Bu kadar güzel bir eser için pek ya van, pek kuru bir isim! Harabeler (ikinci plâna düşüyor... — Evet.. orası maalesef öyle... —“Harabelerin ruhu,, deyiniz. Bu is eserinize ek uyuyo! — Evet. güzel bir isim; ama, neresine uy- duğunu vi anlayamadım.. — Tamamen eserinizi ifade ediyor.. Dü- günün ki, bu ihtiyar dıvarların bir ruhu var; ve her bir taşın bağrımda bütünbir mazi yaşıyor. Sanki konakla beraber bütün sakinlerinin hayaletler: de bu harabelerin arasında dolaşıyor. Mademki siz ölülerin yaşıyanlar arasına dönmelerine imkân ol- mağığını iddia ediyorsunuz, hiç olmazsa, bu taşların bir şeyler ifade ettiklerini mu- hitlerinde, eski haşmet ve azametlerinin hatıraları yaşadığını kabul etmeniz lâzım.. İşte “harabelerin ruhu,, sözünün de, bütün bunları tamamen anlamak itibarile, en &y- gun olduğu kanaatindeyim. Bir kere daha, genç muhatabımın fikir leri beni takdirle karışık büyük bir hayrete şırdan büyük ve içinde bulunduğu hayat şartlarının çerçevesinden geniş söz ve duy guları olduğunu görüyordum. Nihayet: -- Hakkınız var, biyan Melike! dedim, 2sezimin İsim anası siz olacaksınız daima hatırlamağa bir vesile olmak üzere, €serime “harabelerin ruhu,, adını veri; rum. Temenni edelim ki — bü kdar e rin bir kanaatle mevcudiyetinden bahsetti» giniz — şu ihtiyar taşi eserini himuye etsin ve muvaffakiyete ulastırsın! — Evet, evet! bence, birinci mükâfatı ka- zanmak tamamile sizin hakkınızdır. Çünkü eseriniz pek güzel!,, O kadar ki, eğer zengin olsıydım, tablonuzu mutlaka ben satın a lırdım,, Cidden, fevkalâde bir eser!.. Bu saliyane takdir sözleri yüreğimi se» — O halde, dedim, bu yüksek teveccühü, nüze ufak bir abelede bulurmama müsaade etmenizi rica edeceğim: Bu tab lonun küçük bir kopyesini yapıp size tax- Ve Bu kopyenin de bir kıymeti olması için, bundan başka hiç bir kopye çıkarmıyacığımı da size vande- diyorum. Yalnız sizin d6 bana bir lâtulta bulunmanızı istiyeceğim.. Sevinçle ellerini çırptı: >— Ah, ne hos! Çok teşekkür ederim.. Bu kopye beni ne kadar memnun &lecek anlar tamam...! fakat... Biraz tereddüt ettikten sonra, çekingefi bir tavırla, ilâve etti: — Fakat.. buna mukabil benden bir şey mi istiyorsunuz? deceğim., Sevimli yüzünde biraz car sikmtri be-| lirdi, Sesi hafif sertleşerek — Portremi mi yapacaksınız? diye sordu. —- Hayır.. öyle deği!.. Bırakın da anlata- yım. Bu tablo bitti, Bir yenisini yapmağa taşlayacağım.. Fakat, şimdiye kadar, ya"|ne pü Pacağım resmin mevzuunu hiç düşünme! nuşmak, eilerisi miştim. Halbuki, demin, siz konuşurken,|daha rahat ig sizi tetkik ediyordum. Yüzünüzün fevkalâ» | defa görmüyor” ek de güzel çizgileri olduğunu gördüm. Safiye-|ları, hele göbek tiniz.. yalnız sizin şahsınıza has“olan, ve'İlim Direksiyon” karlı mana... Tebessümünüzden, dalgın, | rahatsız olabil iri gözlerinize kadar her zerreniz, buna Arka taraf resminizi yapmak için şiddetli, dayanılmaz dü, Kravatı ,” bir arzu yeriyor! şe gileie — Dedim ya, işte! portre mi yapmak is” | gözle arabaya ” tiyorsunuz! diği kadmı m - Hayır! Bu ilk eserime bir zeyl yap”/ Tanıngaktii mak istiyorum. Bunun ismi: “harabe (0*| var mıydı? cuğu,, olacak... ve emin olun ki, bunun bi) 2 Hayır, ve. rincisinden aşağı olmaması için, bütün ka-İ rada sırada 889“ € biliyetimi kullanacağım ve muvaffak olaca" | velâ sakindi. see ği sinirlendiği bol “r İlnerek erke tere den lüzum görüle Sonra sebebini — Neydi be