Deer ekl Ha ser'in tarimi Romani: 4 ea Ikimim “ Abdurrahman kâfir ei birlikte huzura çıkmak ister;, Saryayı kapandığı odasında bıçkırıklar. | Bı kaldırdığı zaman hünkir karısınm göz.| zi gibi buğday renginde bir delikanlıydı. la ağlarken buldular. Abdürrahman kizi çevirdi ve yüzünü görünce dayanamıya- rak haykırdı: — Barekallah! Bir insan değil haşa me lek ba? (1) Sarya gözlerin! silerek Abdürrabmana baktı. Kalkmağaı çalıştı, muvaffak ola “ madı ve ayaklarmın dibine yıkıldı, Abdürrahman gazi bu nefla ganimetin, baygmkon bile göz kamaştıran tatlılığını, güzelliğini lezzetle söyretti. Aydos"tu cariyeler kız1 kucaklıyarak ya- tağma aldılar. Ayıttilar, Saryanm esrarını bilen güzel ve küçük cariyesi Haros, Abdürrahmana sokula, rak: — Sultanım, bugün nekadar beklemiş. t Sarya! Onun bayatını bağışlıyacaksm. değü mi? Eğer kan dökmek” istiyorsan bizimle kendini tatmin et. O seri (oçıldırtırı bir aşkla sevdi, Hayatında Ilk aşkı sensin ©- fendim! Abdürrulıman beyecanmdan içine sıcak su akrtılmış bir şişe gib patlıyacaktı san- ki! Askere haykırdı: — Konura haber salmiz! Ben güzel Sar- ye Da şevketlâ hünküra müjde İletmeğe yolcuyum! Kale, size emanot! Hünkâr Orban, Nilüferin şakaklsrmt o- ğuyordu. Mavi gözlerinde karısından bile saklıyamadığı büyük bir endişenin Kleri görülüyor, Nilüfer sördu? — Ne var Orhan, neyin var yeğitim? — Bilmem Nilifer, hâli ne Abdürralr MAHAA/ae Könürdani bir' haber Üleymm;! dı, Aydos ele geçmedi demek! — Ne üzülüyorsun Orhan, yarı sen se. fer et! Hünkâr Nilüferi nasil çılgınca sevme- sin, sırf kendisi için seferden kaldığını bildiği efendisinin Üzüntüde kalmasmı istemiyerek kendi huzurunu feda edebili. yordu, Şimdiye kadar hangi kadın bi kadar di. gergüm olmuştu. Fakat, heniz kararlarını vermeden Orhanın kardeşi vezir Alâed - din (2) odaya telâşla girdi, — Abdurrahman gazi, peginde bir kâ- fir dilberiyle birlikte huzuruna - çıkmak işter Orban! Hünkâr şaşaladı, O, müjde beklerken bir kadınla huzuruna çıkmak isteyişinin manası neydi? — Sen, dedi, Şevketi birâderim, Bir ey İstimzaç etmedin mi? — Yalnız sana arzedecekmiş Orhan! — Buyursun, fakat sen de otur, Bu iş beni meraka düşürdü kardeşim! Nilüfer çekilmek istemişti. Fakat hün- kâr, karısmım ber harigi bir şüpheye düş- memesini de istiyordu. Hünkâr olduktan sonra ona belki böyle hediyeler, gani » yeetler, esirelör getirebilirdi. Fakat NP TüfeM virken'onun artık kadm işleriden #lini, eteğini çekmiş olduğunu bizzat Nilüfere göstermek istemişti, Taliin neler göstereteği bilinmez, hâ. döelerin İnsanı ne İstemediği yerlere sü. rüklediği anlaşılamaz, ama, şimdilik Or. Kent Nüüferine bağlı ve tarfh'e pek az kı- bik bir bimkir olarak görüyoruz. * — Hayır. Dedi, Başmı ört ve sen de var! Abdlirrahman gazi yer öperek hilmi huzutüna girdi vö yerden başımı kaldır. maksızın mütehevyiç bir sesle anlattı, — Şevketlü kan, künkürm Orhan! Hak nasib etti, Aydos ilk güneş şunle- m yanlırken hünkârmm hikimiyeti altı. nâ girdi. Muhafız'ar tamamen kılıçtan ge girildiler. Kumandan esirimizâir. Kerimesi Sarya kalenin zabt ve fethin. de bize yardımı esifgememiş cariyen dir, Nezdi şahanene getirip mübarek ©le- rinden öptürmek .diledim, Affeyle gev » ketlü hünkâr! «Hünkâr Orhan gözlerini kapayıp bü » yük bir lezzet ve vecd içinde bu beşaret haberini dinledi. Nilüfer, kollari arasına koyduğu başı- lerinde yaş görüp daha Üstün heyecan duy du, Alâeddin ve hünkâr Orhan arka arka ya birden kaldırıp Abdürrahman gaziyi öptüler. Hünkir titriyen bir sesle cevab verdi; — Berhüdar olun aslanlarım, Hak ti. ze dalran xaferler nasib etsin, Tanrımız siz gibi kahramanları başımızdan eksi , mesin, Efor gönülleriniz uyduyaa Faryayı »s- na tezviç ettim, Allah mübarek etsin Var kullarımıza iblAğ et. Eğlenip şadima» mİ etsinler, Aydosun fethi, Bizans yolunu açmak manasınadır, Mahzuzum. Saryanın baba. 81 küle kumandanınt, Osmanlı ordusuna hizmeti kabul eylediği takdirde Aydosa çavuş tayin ettim. Alâeddin hünkâr bu isabetli karar ve hükeli karşısında koskoca kumandan Ab- dürrahman gazinin yanaklarının ateş gi. bi kızdlaştığını görmüş, bir çocuk Kadar mahcub bü fedakâr kahrameların daha nice ve ne büyük zaferler kazanacağını düşünmüş ve: — Gazi. Demişti. Düğün de bizden! Var bazırlık gör! Bursada büyük şenlikler var, Sokaklar görülmemiş mahşeri bir manzara arrodi- yor, Her evden çalgı sesleri, gazelhanların tatlı avazeleri Bursaya büyük bir bay. ram havası vermişti, En büylik neşe, Abdürruhman gazinin mütevazı evindeydi, En büyük hazırlık gazinin evinde oluyordu. Gazi Abdürrah, man Saryayla evleniyor. Düğünde Konur, Akçakoca, çavuşlar,| ordu mensupları, büyükler, vezir Alâed- din, hattâ hünkâr ve hattâ sultan Nilü- fer de bulunacaktı. Bulundular, Sabahlara kadar eğlendiler, yediler, içtiler ve koca Abdürrahman da boynunu nikâh zincirine taktı, o da dün- ya övine girip koltuk oldu. Ve işte bu gecenla mahsulü Kara Ab- dürrahman, babası Abdürrahman gazinin bile hayret ve hayranlıklaria serilip ser.| pildiğini gördüğü bir babayeğit oldu. Kara Abdirrahman guzi #andetin 8 suna ermiş.bulunuyordu. Hüzkür Orkan, | sultan Nilüfer Saryaya bir ağabey, bir baba ve bir anna şefkati ile baktılar, İ Fakat ve garib bir tecellidir ki kara! Abdirrahman, hünkâr ve sultan kuca - ğında büyüdüğü halde, Sarya gibi Mer,| yem kadar temiz bir anne şefkat ve dt.) mamı altında yetiştirildiği halde ve niha- yet Abdil#rahmun gazi gibi kendini bütin varlığıyla, benliğiyle millete ve orduya * vakfetmiş bir kahramanın evlâdı olduğu halde hiçbirinden hisse simadan büyü - du. (3) Kara Abdlirrabman, ikindi Osmanlı bilirikkârı Orbanın şöhretinden büyük şöh- retlo bir an içinde bütün Osmanlı ülke- rine yayılmış biri oldu. Abdürrahmün, babası Abdürrahman ga- —Tuhoi şey! Dün geceki fırtınayı nosl — Kanmla kavga ediyordum da... Das bu (kars) tabirini önce babasi ver. miştir, Fakat ihtiyar baba, bayrülhalef olabil- mek takdiriyle oğluna verdiği (kara) un- vanının, onun tarihini karartan , korkunç bir. vasıf olacağını aklıma bile getirme. işti, (Kara) tabiri Türklerde uğurlu bir M- kap telâkki olunur, Ba tabirin bilhassa ehemmiyet aldığı tarih, ilk padişah Osmana (Kart) lâhabı- nm verilmesiyle başlar. İşte Abdürrahman da henüğon dört yaşndaykon gösterdiği cesaret, şecaat, kudret ve zekâ 1le-bu lâkabı kazanmıştı. İKİNCİ SAFHA Burada; — Bre ağalar, yanina boş koman, vu. ran domuza! Arkasından kırk eli keçe külühimin nefes nefoso kovaladıkları başı açık, sağ- ları gözlerinin üzerinde kıvrımlı bir por- çem gibi uçuşarık kaçan çocuk, önlemek istiyenlere çarparak bir gülle parçası gi“ bi Bursa sokaklarınm birinden girip di- ğerinden çıkıyordu. Kalabalık takinçiler arasında bu mahal. le çoruğunun arkasındaki heyecanı anla- mryanlar da vardı. Bir çocuk nihayet ne yapablirdi? A « dam mı öldürmüştü? Bir yeri mi soymus. tu, bir devletlâya mı çatmıştı? On Üç, on dört yaşında bas: kabak, ya- Mmayak bu oğlanm bu gidişle rüzgiri- m bile yakalamağı da imkân yoktu. Bir aralık hünkâr evinin caddesine doğ- İra bis fırima gibi fırlıyan çocuk, atı U- zerinden kamçısıyla sokağı kesen bir ye- niçerinin önünde şaşırmış bir halde dur du. Herif gırtlağınm olanca vüs'u ie hay- kırmıştı: — Dur bre piç! Yoksa canmı cehenne, me yollarım senin! (Devamı var) (1) Yusuf fıkrasından. (2) Alâeddin hleretin (726) senesinde vezir oldu derler, Hası Wife bu tarihi (728) olarak gösterir. Alâeddin, Osmanlı devletinin siyasi ve mülki müessöselerinin Tk vacıi olan bir vezirdir. Bunun hak » kında Hawmer diyor ki: “Sultan Orhonm “Verdiğim at, öküz ve koyunları kabul etmiyorsun, bari ahali - nin çobanı ol,, mealindeki srarmı reddet- miyerek şarkhlara nazaran Harunla Mu - sanm yaptıkları gibi bargiran umuru dev. leti biraderile beraber yüklendi.,, Birinci cild, sayfa 137. (3) “Bu teehhölün mahsuli olmak ü-| zere cesarette poderiyle müsabalat ede. rek büyük bir nani bıraleniş olan Kura Abdürrahman dünyaya gelmiştir. K Vefatından çok seneler. geçtiği halle Rum kadmlarının “İşte kara Abdürrah- man!,, diye çocuklarımı korkuttukları mu malleyhin ilka eylediği dehşete bir nttmu. neğir.,, Hammer, birinci cild, sayfa 180. olup da işitmediniz? x İtalyan karikatürü — Bartaz mı acaba? Belki... Yan gözle Bartaza baktı ve bu iMhtima- inde doğru olmadığını anladı. Preparâtö- rün şaşkınlığı yapınacık değildi, adamca- ğu önunla beraber bu işin sırrma aki erdirememişti, O halde kim? Bu Üç kişdan başka tanr- dıklırı kendisine böyle bir yardımda Bbu- lunadak kimseler değildi, Martöle, Nelken| tal veva Suzan mı? Böyle bir ihtimali dü. şünmek bile manasız ve gülünçtü. Böylendi: — Elbet öğreneceğim! Pimi; s3 - ” renmem Tâzrm... Bir polis hafiyesi djkkatiyle zarfı, pos- tahane mührünü, gazetenin tarihini tetkik etti, Postahane mühründe 68 İşareti vardı. Bu numara sayesinde postahanenin ners- de olduğunu, Bartazm birkaç dakika için- civardaki bir bakkaldan aldığı telefon rehberine bakarak öğrendi: — 08 numaralı posta büromi Roşşunr bulvarmda... O tarafta oturan kimseyi ta- Aımıyorum. Zarfı niçin o mahallede pos - taya atmışlar ? Herhalde İzi karıştırmak (- çin? Bu kadar tedbire ne lüzüm vardı? Bu meçhul hayırperver kim? Zarftan çıkan pusladaki izahat bilhassa merakını uyandırmıştı. — Herhalde araştırmalarım: bilen biri, #i? diye düşündü. Maha'ldde bu iş üzerin- de o kadar gevezelik ediliyor ki, düyülma- sı büsbütün imkânsız değil.. Fakat meç- hul adam mesaimin ciddi, alâka ve yardı. ma değer mahiyette olduğunu peredın bilebilir? Bilse ne maksatla verdım edet? Aklına gelön sunllerin hiçbirisine tevah “baTatnordu. Battme tmeadmn eat. yn kat iyi bir prapnratör olan Bartazm pole hafiyeliğine hiç de istidadı yoktu. Dokto- run ber susli onu büsbütün afa'lattı. Jan, dalgın, fikrini yüksek senle söyle“ di: — İyi aa, bu parayı namuslu bir a- dam sıfatiyle burcamağa hskkım var mı? Tareddld içindeydi, Deruni kısa hirmü. eağdeledön sonra kararın verd. Omuz #ilkti. Musesmm çekmesini açarak para- İsri içeri koydu. Çekmeyi kilitledi. Barta. sa hitab ederek, yarı elddi, yarı şaka söy- lendi: — Eninde sonunda bu para benim; ba Ba ait olmamakla beraber! Bu esnada Nelkenta), karşı pavyonda, odasına kapanmış Berline göndereceği bir mektubu şifrelemekle meşguldü. Bu İşi bitince, Jan Düranm makinesi- min yapıp hazırlamış olduğu üstünkörü bir krokisini mananm Üzerihden alarik şmek- tupla beraber zarfa koydu. Doktoru siyaret ettiği giln, onun orada bulunmamasmdan Mtifade ederek sessizce Mborztuvara girmiş, perdeyi aralayıp ma. kinsyi bir müddet tetkik etmişti, Sonra hemen salooa koşmuş, bir müddetşevvel Bartarın gösterdiği koltukta masumane ©, | turmuştu. Bir kaç daklka yan odaya geç- miş olan Bartaz bunun farkında bile ol- mamıştı, Nelkental fasliyetinden Kendi kendisine homurdandı: — Makinenin tam bir krokisini yapma. dım, Aklımda kalan eşkâlini oldukça mü. kemmel hir kroki halinde teebit ettim, Sa- mırın ki “Cs, 49” bir mükâfet bak etti General fon Rogviç benden memnün ka” lacak! memnundu. Xx EĞLENCE ALEMLERİ Geteyarısından sonra sant üçe değru Bartaz yatağından #içrtyarak uyandı! Uyku sersemliğiyle bir an, damı delen! müthiş bir dolu rafanağımın camları, du-| varları kamçıladığnı sandı. Ya' önde) doğruldu, gözlerini açtı ve ne olduğunu azladı, — Kapı çalınıyor, kim olabilir? Elektrik 2091, sinlril kamlelerle, kesilip tekrar çahyordu: Bartaz elektriği yaktı. Kapıya koştu: — Kim 67 — Benim. Aç.. P reparatör, doktorun sesini tanımıştı, Hemen kapıyı açtı. — 23 — Nakledem F: e NR SE Jan Düran neşeliydi. © di; — Üzerine ölü toprağı Bi bu? On beş dakikadır çal” vİ — Anahtarınız yok muydu? — Burada unutmuşum. # — Kaybetmiş olacakmı. Bartaz mani dereceslndf “8 künüydü. O gin de doktor Ta ortalığı Ihtimamiş top anahtarlarını unutmuş olsa) pasağı muhnkkaktı, Yatağın “© rada “berhalde kaybetti, © “Ha'buki bu akşam st negeti..., Uykunu kaçmıştı, Yatakta leri kapalı, uyumağa genç Âlim hemen her gec© kontal ve Suzanla birlikte 2 k yordu. Bartazın bu adamlari şık değildi. Üçünü de beğ eğlence âlemlerinden sam bu adamlar efendisini geliyordu. j Fakat düşündüklerini dokt y cesâret edememiş'i. Yalnız nin örtesi günleri Jan eği tığı sirada hiç ses çıkarın! 29 makin iktifa ediyordu. iv i Doktor: X ş — Ne o Barlaz? diyordü. Lei diyorsun, — Size mi? Asla, O ediyorum. — Merak etme dostum... O alm İçin sadece eğlence yolÜifÜaiia İki gün sonra Jan sabah j do villânm önünd; taksiden “SE kolundaydı. Onlardan birkaç dakiks zi kenta! yerlere yıkılacak lan Martölayi getirmişti. Doktorun ve Suzen perisi? ceyi uykusuz ve eğlenceyle F duklarmı açıkça belli etmek kasim yüksek topukları # Ayordu. Kapıcı kadın onlar geçine? — Ona yakışır mr bu kal tor, âlim olacak! Jerar Gullün bu sırada yedi Arkadışa.ı çağırdı: — Jan! Düraa, yorgunluk ve © sapsarı olmuş yüzünü çe" zerk 4 FN İSE va — Geçerken seni... Diye söze başladı. fakal mamlamadı, Arkadaşmı ti: — Sarhoşsun sen! Jan kelimeleri o ağzmds cevab verdi: — Bret, Sarhoşum, Evet &arhogum, sarhoş! j Jerar covub vermedi, GOP de evvelâ mütebessim, 80: yaşları #çinde bir çehre ZN Frans Töveyriye... Dönpü h'z'a üzaklaştı. per 7 Küçük dalresine girdiği lv dr sesi onu karşıladı: Vi “ — Bonjur Jerar! Koştu: b — Anne! f Annesini kucakladı, KESİK va gibi öptü, Madam Gallva sananlar ZN romatizmadan rahaturz(ii. yenii 1 ' kötürüm gibi, günlerini pi mekteydi, Oğlu onu iyi etmek si reya başvurmuş, hiçbiri m ti, Annesinin setrrablarını dindirebilirdi; fakat böylec* / sinin hav kısaltmağa razı olmuyordu. Madam Gele 2 tit birlelke oğlunu üzmemek Ni rlarını gizlemeğs başlanıst” k — Uyanah çok oldu BW e — Hayır, On dakika kad#”” Ağ çoktan kalkışan. ga taş