d e "ie Sinemaya girerken Mih. Zoşçenko i İsterseniz benim ti iyatro İ€ boş değil! Sinemanin an Za çok üstünlükleri mi, a iy, (<2 daha elverişli sinema (o ti- .Mese. n zaman Şü Nr mecburiy Ma insan her defası Mİ etmiş oluyor, Sonra ye diği zaman & aş. olmak 7ök. Öyle ya, kararlık- tir tig ayy im, sinemarın'da kön- Sag ük bir kusuru vari Sine, # kalabalık oluyor ki içeri e Mesele teşkil ediyor. Ir ği, tağu altına almadan <ezaretini gi kim görecek? eremi. v8 bu kusürlarınn nazarı BanıZ, geri tarafları kiç te |) İttmm isin günü var- #, koca bir sinemaya Aradık, taradık, hoşumu- ktan sonra « .Biletlerimizi satın al- i Vğe başladık. ermişti... balık bastırmağa başla. em ın önü, adam alını- geldi dn ada birdenbire kapılar te yer gösteren kızlar- a üre içeri, , Ahali dalgalan- ötkadan ileriye doğru ha- tü bissetmeğe başladık .... iz bir yer kapmak düşün- atılmağa gebeler ordu, ei kâti bir çabuk. o Bunun pek olarak kâpıtıin ağzında iş, Yldu, önü hareket edemiyor- İ dayanıp du Shi bir dalga geldi. Be- yan tarafına doğru ken kapının kenariyle in- ğa kalarak ezilecek. abbi, diye düşündüm, *RP bir tarafım ezilme- a Msyik ve tehlike karşısın- e) Benim bu feryatlarımâ, Wak bile asan yok! Hele Si yarı çizmeli bir herif e belime öyle bir di amül edebilene aşkol- dei ise diz kapağı ile w öbür tarafa ge- ne 4 ai ğim için bu çizmeli © gelmeme imkân İn ayağımı oynatâ- kendimi tekmeyle , Şizmeli kerâta, de- olmıyan hareketler- bağın belimden içeri kalmadan im yerden kesildi. kalktığımı hissettim, > ölüyordu? beraber a bir oldu. İmami damam da ein al im iy N işden memnun bile in kiras, havadan, içeri NR birig; Se n pantolon. ; Baliba da cebimden, Miş, der gibi oldum. BU Çeviren: Ferah Forruh olduğuna karar ver Sesimi mah- sus biraz kalınlaştırarak; — Durun bre! diye çıkıştım., Panta. İoalarım kapıya takıldı.. Birâz bekler- seniz geberecek değilsiniz ya! Sinema kaçmıyor ya!,. Arkada bir kaç kişi bir ağızdan: — Senin pantalonunun yüzünden biz burada bekleyecek değiliz! nu çabuk kurtarmağa bak!. Fakat ellerimi kımıldatmağa Pântalonu- imkân olmadığına göre kendimi nasıl kurtara- bilirdim? Bu arada hatırıma pratik bir gare geldi: Tâ cebimin içine kadar gi. ren kapının tokmağını çıkarmadansa, pantalonunmun bir iki düğmenini parıp, ko- pantalonumu sıyırmak daha ko- lay bir işdi., .Bu fikrimi, arkadan tazyik etmekte olan ahaliye dim : beni de söyle- — Hemşehriler, dedim, durun be!... Arkadan itip duracağınıza biraz y drm edih de şu pantalonumu bataj dan siyırivereyim!., Çünkü bu gidi pantalonumu param parşa olacak... Di- kişler sökülmeğe başladı bile... Fâkat dinleyen kim?. Herifler sün. ü hücumuna geçmiş gibi arkadan orlar. Cin havliyle sağa sola bakarken gözüm sinemada elektrik tutar nemact kızlardan birine il gu si. — Aman gözünü seveyim matmazel, dedim, bari sen bana yardım et! Panta- lonlarım parça parça oluyor, Fakat o da bana yardım edecek bir vaziyette değilli, Mosmor bir halde bir köşeye yumulhuş, sadece dişlerini gi- crdatmakla iktila ediyordu. Tabi bana bakmağa bile tenezzül etmiyordu, Fakat, Allah razt olsun, birdenbire bir hafiflik hissettim, Ya kapının tok- e ân kurtuldum, diye düşündüm, yahut pantalonumun içinden çıktır Beni kurtulmamla beraber yol açıldı... Kapi genişledi, Derin bir nefes aldım. Şöyle bir kendimi yokladım. Pantalonum yerin« de duruyordu, Fakat gelgelelim, panta- Ionumüun bir paçası boydanboya ikiye . Ben yürürken, tıpkı bir yelken gibi sağa sola uçuyordu. Vây anasını, bu - ihtimali kiç hatrı. Ta getirmemiştim. Bu vaziyette, salonun içinde, karımı 68 duran bir desti kırıklarına çarp tı. Bunu tehevvüre kapıldığ bu kırıkları toplamamış, kırılan desti yerine bir yenisini getir- mekle iktifa etmişti, ç İkimim aniyal, Hattraları anlatan ve vesikalar veren: A.K, cinayet işlemekten çekkimez bir adamdı! — 1d en Derevehiğ- Daniyelin Oannes Karakülüh, ve vadis K: 5 Bunlar manastırda hademeydiler, Kayser oğlu Kayserili Ohannesin oğluydu. Henüz yirmi yaşındaydı. Karakülâh oğlu da on O zam al dar ben Daniyeli tanımı" yordum. Umumi metis içtmalı sırasında davet edilen Daniyel kendisi (o gelmiyerek ermiş ve bu su Is birkaç Hınçaklı mamışiı. resen çalışan Daniyel ayrıca bildirilmiştir. Bu tatbiki gerekti. Hatırlarda kalmış olacaktır ki, mı umumi ittihaz ettiği bir kararında dal gibi mukarrçratın aramağa başla Nihayet onu, önde, hemen hemen orkestranın yanın. da bir köşede buldum.. Kadıncağızı 13 oraya kadar sürmüşle! Bereket versin çabucak lâmbaları sön dürdüler. Sinema bâ O gün hangi filmin oynandığını size söyleyemem.. Çünkü ben bütün oyun devamınca pan- talonumun paçasiyle meşgul oldüm.... Onu şöyle hafiften teyellemeğe uğraş- tım; » Bereket versin karımın yanında bir toplu iğne varmış. .Oradaki iyi kalbli kadıncağız da kendi üzerinde bulü- dört toplu iğneyi çıkarıp banâ ver- di. Bir iğneyi de ben yerde buldum, Neyse, pantalonumu tuttüruncaya kadar, Allah razı olsun, sinema devam Benim işim bitince, sinemada itti, Bizde, karı koca, eve yollandık. — Ruscadan — KAHRAMAN HAYDUD aksediyor ve farkedilebiliyor- du. Her halde, seslerin bu kadar yakın gelmesine bakılırsa bir göndol, ecel köprüsü istika- metinden zından duvarlarına içtima ha alinde bulunacak, fakat bu v meclis nâmma birkaç ç memur yapaca ir. Bu itil evvel tat ayan rek mec mek vazi ditos Ci ana vetmnek bilmiyorum neden sonra bu yarak bu işi bana havale etmiş kika mülettiş sıfatile bu vazile yapmam daha taraftan da Hınçaklılar ii mile elbet bütün nenileri tesii a ederek muallem ve mun m bir o k ettirebil nan Mar- mış istebniş, gene kar daki düşman (Türkiyeyi kasdediyar- lar) alt edilemez. Avrupa devletlerinih ve bilt ların mühim bir kısmını idare vaziyetin de bulunan İngilterenin O himayesini ve müavenetini celbetmek birinci şarttır. Bit- bi medi: gissas olmak gerektir. — Elbette, dedim, Nitekim İngilterede bir şubemiz vardir ve Jiran İngiltereden gelmiş, içtimadd bulunmuş, fiilen vazile kabul etmiş mürahhasımızdır. Bu roktayı biz de biliyoruz ve bunun uz. Madam Eliz de Yakında n İngiltereye geçecek ve ga afında talimatı dahilinde rada sanki bir iş yliği tesis etmişti. lşacaktır. , Ha'kın iarımda hafif bir rıca ti muhafaza ederek dinle suyuna varınca assa İslâm” mak ihtimalini düşündürü ı cihet o etrafında İşte bu sebeble benim ilk şube Derevenk olmuş! ştu. O si venkte posta müveazil Haçator da refakatimde bu 1 cahil inden | — Güzel! Yalnız bu da kifayet etmez. İstanbul gibi büyük şehirlerdeki Ermeni” leri bir millt gaye etrafında toplamak çok şküldür. Hattâ muhaldir. Böyle olunca en münevver ve en zengin cemaat elimiz- den çıkmış bulunuyor demektir, — İstanbulda da ça di! — Bü da kifayet etmez azizim Henüz milletler milli ihtiras peşinde — Ya?| — Din milletleri inanılmaz hâdişelere sevkedecek kadar kuvvetli bir o âmil ha- lindedir. yi rih malündur. ağzında bir bakla vardı, ama, çıkaramıyodu ve bu vesileyle De raş bu taarfa doğru sürükle" ordum, ve istiyordum ki, bütün meramı meydana çıksın! (Devamı var) Beni manastırdan elli rakta karşılar Hürmeten elini öptüm. O de benim alnım” dan öptü. İki canbaz kalindeydik © İtirâi etmek lâzımdır ki o benim alnımıöper ken ben mış, belki oda ruz rahip elen mine düşmüştü. Daha ilk görüşte biribiri- mizle uzlaşamıyacağımızı anlamıştık. Bu herifin yüzünde meymenet yoktu. Küstah ve küstahlığı nisbetinde de zeki zekâsr ayarında da atılgan, zalim, günah* tan değil, haramdan değil cinayet rından çekinmez bir adamdı. Bu adam da bütün ( seyyielerini idam sehpasında ödemiştir. Birer kahve içtik. Meclisi umumi içtima münasehetile bazı | noktaları istizah etti. Bilhassa bir küçük! KAMKAMAN HAYDUD 65 münakaşa edelim, de- — Hayır yavrum aldan:- yorsun.. Benim değil senin menlaatin mevzubahs.. — O halde baba ortada mü- Leonor işitmemiş gibi vam etti; — Beni kurban etmenite s6. bep ne? Niçin bu sade hayat içinde ömür sürüp gitmiyelim. : bay Pahtalonumdan ka- Sayi, a kıldığını anladım. » De mütemadiyen de- Yikin bütün hedefi Ağırmanın tam sırası / Desti kırmtıları ayağını ya Traladı. Merasim gecesi ayağına ge girdiği ayakkabıdan eser kak mamıştı., O çoktan eskimiş, çıp lak kalmıştı. Eskiyen yalnız o değil, elbiseleri bile parça par- sa olmuştu. Zındancının merhamet edip verdiği yorgan bulunma. mış olsaydı, soğuktan çoktan ölmüş bulunacaktı. Da kadar gidip oturdu. ğından akan kanları işin yorganm ucuyla bas O bununla uğraşırken uzaktan gelen bir ses, ona çok güzel bir şarkı söylüyordu, Her zamanki gibi, dışarıdan gelen sesler onda büyük, mâ- nası anlaşılmaz bir bis uyandır rırdı.. Bu da ayni tesiri yap” te., Dinliyordu. Bu bir gon- dolcu şarktısıydı. Bu şarkıya bir mandolin ve- ya bir kitarın da iştirak ettiğin- de şüphe yoktu.. Sonra du şar- kıyı bir kişi de söylemiyerdu... Katışıktı,, Kadın sesleri pek tiz durdur- sürünerek geçiyordu. Rolan sabırsızlıkla dinliyor« Hem pek iyi biliyordu. Çün bugüzel şarkın güftesini biz- zat kendisi yapmış ve sevgilisi Leonora ithaf etmişti. Artık o gündenberi, diri diri gömülen gencin şarkısı, insan- lar arasında aşk kasidesi haline geçmişti, Dudakları arasından ümit- siz bir sayha fırladı. Bu sayha ihtimal ki şarkı söyliyenlerin kulaklarına kadar erişmişti.. Çünkü şarkı birdenbire ke- silmişti., Rölan inliyordu: — Herkes gülüp eğleniyor, yükselen güneş altında yaşı" yor.. Ben.. ya ben... Şimdi zındanın içinde dolaşı» yordu. Çıplak ayağının yarası- nı unutmuş gibiydi. — Oh! Kurtulmak, bu c& hennemden çıkmak!,. Belki bin defa mutsldandığı şu kelimeler kalbini hoplatı- yor, kendisini düşünemiyecek nakaşa edecek hiç bir şey yok (Siz ikbal düşkünüsünüz baba. demektir, o Benim doğduğum, büyüdüğüm evde ölüp gitmekliğimdir. Leonorun ciddi tavrı Dan. doloyu şaşırtmıştı.. Az sonra, kendini toplayarak cevap ver- di: — Demek Altiyeriye dair konuşmak istemiyorsun., — Hayır.., Yalnız onun için değil, Kime ait clursa olsun.. — Şu halde evlenmek niye- tünde değilsin?, — Asli. Dandolo sarardı ve Leongra yaklaştı; — Ya ben, saâdetimin an- cak bu süretle kabil olabilece- ğini söylersem. — Anlaşılıyor... Siz mah- volmuş birisiniz. Halbuki AL tiyeri zengin ve iktidar sahibi., Sonra beni seviyor. Beni kendisiyle evlendirmeniz için size pâra teklif etti. Siz de kabul etmek o mecburiyetinde- BİDİZ.. Dandolo, titriyen bir sesle: — ihtiyar babana bu kadar acı sözler... istediğim, Fakat rica ederim. Emelleri- nizi yerine getirmek için beni bir vasıta diye kullanmayımz. Kalbimle oynamaymız. Son ra onun bircam parçası gibi kırıldığını görürsünüz, Leonor son cümlesini sarfe- derken Venedik yapısı bir cam bardağı kapıp lurdr. Şimdi, pembe parmaklarının ucunda ateş gibi bir damla kan titri- yordu. Dandolo boğuk bir sesle ce- vap verdi: — Ne ikbal severlik, ne de hırs.. Ortada hayalım mevzu. bahis.. , — Hayatınız mı?. — Bu müthiş hakikati sen de mi öğrenmek istiyorsun Dinle öyle ise... Üç senetle: ri engizitörlerin atrolları altımda yaşıyorum. Bereket versin ki beni Alfiyerinin mü- dalaaları kurtarıyor. Onunla evlenirsen hayalimığan emin 6- lacağım, Artık hiç kimse ben- den şüphelenemer.. Aksi halde mahvolmuş sayılırım... Hürri. yetim ve hayatım avuçlarının