nasıl yara:m et- MW misin sana tanıdığım bir ç Yatma ait ufak bir Yalnız bundan bir mevzu çi- şeyler Bu senin kom - İr, tenbel, hi. Delika siversitey bilmiyorum, belki unu bir neda - k, ne diye? Araya neda» svir edeceğimiz da e İN ir tip oldu” Map SÜSA, aynı zamanda dejönere Di Üy Vay , SUSİ. Sen kendin dejönere bi, la a suyorum, İlam bu suvarede Totçu bir kızla iki şey an-| bizce | Veyahut “dağalalardan birinde sa İşte kahramanımız bu kıza ... Anladım? Tabii kız da ona çıldırasıya âşık olmuştur. — Hiç de olmamış. Çünkü kız bir | diğer delikanlıyı seviyörm anladım, Bu vaziyet n delikanlı büyük Tsalp- terket - İZİ 55- ar olmatızı dileri: yolunuzun ö — Anladım, Bir daha katiyyen !,, Demiş olacak. Tabii arada hayli de â« ü tür, yaşları di — Hiç de tahmin ettiğin gibi olma miş. Delikank, Mütema mek hususunda k (mış! İşte bu su "apartmanda bir yangın çıkmış! » — Anladım, anladım! Delikanlı bü yük bir kahramanlık göstererek kız: yangından çıkarmış, — Hiç de öyle olmamış, mamış.. dırmağa çalış” da, kızım bulunduğu); Yangın Sızın dairesine ilişmemiş. — Malüm; Seniy kahraman, bilâkis yangından korkmuş, kızı yüzüstü br rakarâk sıvışıp gitmiş! — Gene yanlış söyledin!.. * Bilâkis eğyaların yardım ct - den yanmış. Geçenlerde km tedavi için doktora bile geldi. — Tabit i çekmesine rağ nit, müthiş bir ıztırap en yaralar sarılırken 16 koştuğunu gö; | i i Delikanlı | bu orijinal, bu yeni tipten de bir bas - makalıp, bir kukla yaratmanızdan kor“ kuyorum.. Meselâ: Müsbet; menfi de de, ne bileyim eserinize 8 numaralı 'muarmalr, tezatiı bir tip,, falan gibi. üyor, gondül- HABER — Akşam postası Yazan; Ikimim Hatıraları anlatan ve vesikaları veren : A.K. pe Timçakihiilelininieyözü PANE A AE EK EK EE TR EMAR Cevahirciyatuın izahı karşısında hsil etmiş, çini işlerile de vi gayelerini in tabule böyle ten bir mazhariyetti.. Mındık- tliyanda bekliyen Ce- Ea zaman, bir yüzü ve mütemadiyen en manidar gözleri vardı, dişlerini sıkarak “gık,, bile demedi! — Bilâkis. Dapalar gibi böğürdü.. Herifin bağırmasındar biz bile rahatsız olduk. Muharrir şaşırmış bir halde: — Azizim, sana açıkça bir şey söyli yeyim mi? Ben senin bu tipinden hiç bir şey anlamadım., Bu senin tasvir et- | tiğin delikanlı iyi mi, fena mı? Müsbet mi, menfi mi? Muharririn arkadaşı, fiske ile mu - harririn alnına vurarak: — İşte meselenin ruhu burada. Se nin daima yanıldığın, ve hiçbir şey an- ıyamadığın nokta burası,, Hoş, yalnız senin mi ya? Siz bütün muharrirler, kendi telâkkinize göre, kendinize birer kukla hazırlamışsınız! Gençliğin bun- dan ibaret olduğunu zannediyorsu - İrt? Eh, sizi gidi muharrirler?., Muharrir, bir müddet dalgın gözlerle İ pencerelere baktr. Sonra öksirerek ar- kadaşina döndü: — Bana bak, deği, $u senin delikanlı” nın hayatını yazayım, ne derin? Her halde çok enteresan, yepyeni bir tip yaratmış clacağım? Öyle değil mi? (— Hiç durma, hemen yaz!,. Fakat Muharrir gülümsedi. Ve hemen kas lemini hokkaya batırarak, önündeki kâğıt yığınlarını düzeltmeğe başladı. KAHRAMAN HAYDUD lâffuz ederdiniz, i Bizi hürmetle karşıladı. Bir İcra memurlarını başı boş birakmak d bir idare tarzı de Meselâ: Ara muhacirler ilasanı yar gi i olan Hasanlz yan Panoa, Mihircan ve n Arabacı Hasanın arabasile be- raber gitmişler. Bu vaziyeti hiç nazarı dikkate almadan herifi orada boğmak ve Üzerine atlarını Tokatta bir menzilciye satmak ne büyük hatadır, Bu cüretkârlık değil hayvanlık- tır. Bittabi hükümet vaziyeti tamamile biliyor. Bir arabacıyı boğmak gayemizce mat“ Yöp olan asayişsizliği temin etmek değil hükümetin eline yoktan deliller vermek tir, Ropen Cevahirciyanm bu izahı ve tah lili karşısında ağızlarımızı açmiş o dinli yorduk. Haklıydı. — Biz de, dedik, sizin gibi vaziyeti mü- talea ettik. — Bu kabahat, icra o memurlarımızın yazilelerini tayin etmemektir. Biraz düşündükten sonra mühim bir şey söylemeğe hazırlanan oRopen Ceva hirciyan: p, dedi, Merzifona giderek baron Mene ile temas edeceğim. Artık vaziye timizi tesbit etmek ve hazırlanmakta bu- lunan umumt Ermenistan o meclisi me busanımı toplamak, her şeyi bir karar al Una almak zamanı gelmiştir. * Sordu: — İçinizde Reştuni hanginiz? tuni başını eğdi. Kendimizi tanıt- mağı unutmuştuk. Kendi hesabıma bu a damın idaresi altında ipe bile gidebilir dim. Bana ne büy telkin etmişti, — Azizim Reştuni, dedi. Siz Kayseri şubesinin reisliğini derulite edeceksiniz. KAHRANAN HAYDUD Yüzü morardı.. Karşısın. ie açn. ış dinliyorduk için hari zaman &. miz, teşkilâtı adamakıllı bir hale e meniz gerektir. yakın bir atide hazvla reketinin belki üssülharekesi lacaklır. Burada bize mühalif “alanlar 1 çöklur, Önce Böyle büyük merkezleri kuvs vetlendirmemiz lâzımdır. A © Kayayan siz de Merzilona dör. Şimdili! k 8 şubemiz vardır. (1), en bir Türkiye ha“ ritası çıkararak parmağile bize orta A- #adoluyu baştanbaşa kateden bir parça” parça ince uzun bir yumurta gibi (Ka rataş burnu)na kadar iniyordu, —oO« O Vezirköprü, Merzifon, Osmancık şar | kından Gümüş hacıköy, Çorumun Anka” | ra hududu, Bozuk, Boğazlıyan ve Kır şehirin Ankara hududu, Asapson, bütün Kayseri, Ererek (2) bütün Niğde, hemen tamamile Seyhan vilâyei bu parça için de kalıyordu. Cevahirciyanım verdiği izahat çok dik- kate şayandı, — Bu mıntaka dahilinde en mühim merkezler Merzifon, OÇorum, Yozgat, Kayseri, Niğdedir. 7 İkinci derecede olmalarına rağmen 'a- | sıl merkezleri takviye edecek (o mırtakar lsr da Develi, Tenos, Ağiziye, Talas; Kenrek, Boğazlıyan kasabalarıdır. Çankırı, Ankara, Kastamonu Merzifon merkezine bağlanmalı, Aksaray, Konya, Adana, Kayseriye bağlı olmalı, Mersin, Silifke Niğdeye tabi olmalıdır. 3 Denizle irtibatımız bulunmak gerek“ tir, İcabında Kıbrıs adasından istifade edebilmeliyiz. *Tomayan Merzifonda şimdilik işimize gn yararlı reislerden biridir. Kendisine teşkilâtın olduğu gibi şahsan benim de itimadım ve emniyetim vardır. 4Dovamt var) (1) Hınçaklar ön dört şubeye çıktıkla samaen İtilen üntilâl hareketlerine başladı lar, (2) Burada çok mühim kâdiseler cere- yan etmiştir. 13 Eziperya hıçtarıklar; arasın” da ü arasma iluyor, ama dalz heykelinin ejderhzlarınklen benziyen ağzının . oynadığım hatırlıyor, balkonlarında man- zumeler okuyan genç kızların yumuşak lerini gemicilerin kaba ve büyük ellerine ne bü haz ve - teslimiyetle bıraktıklarını görüyordu. Bugün duyduğu bu sevinci babasının cumhurreisi olduğu gün de duymuştu, Sonra Lec- nora tesadüf etmişti. Daha ilk “tüyte biribirlerine karşı za“ rr olduğunu anlamıştı. Bu İk ver gün i kız, ' yanikda, EMİ nda bulunuyordu. Davçt- ilerden birisi yanına sökula - diyano, deği, — Teşekkür ederimi aziz Al tiyeri.. Teşekkür ederim. Sizi severim ve siz benim hakiki bir döstümsunüz. — Ben de sizi severim, Bah- tiyar olunuz Rolan! — Sizde mi buradasınız âzir Bambo. Pek sevindim. Bera- berce şarkı söylediğimiz gün - Teri hatırliyer. müsünüz? Siz güfteleri ne kadar da güzel ta- Bamko eğilerek cevap verdi: » — Pek Jütufkârsınız mon * senyor! Bambo, birdenbire gülerek ilâve etti; —PFakât ne görüyorum.. Nereye oturmuşsunur.. Bu w- ğursuzluktur. Eliyle de, Rolan Ja Leonorun oturdukalrı ko) - tuklatın dayak bulunduğu dur varı gösterdi, ki bu o gamanlar meş'um sayılırdı. Rolan duvara doğru döndü. Leonor da o tarafa bakarak çehresi soldu. Şâlonun bütün duvarları yaldız çerçiveli levha Tarla doluydu. Burası, cinayetlerinden do - Tayı idam edilmiş hükümet re- isi meşhur Marino Padyero - nun oturduğu yerdi. Rolan Bamboya döndüğü za" man owuş kalabalığa karışarak kaybolduğunu gördü. Leonor titrek bir sesle; — Ne meş'um bir fal! dedi. — Bu Ban.bo delidir, Onu çiddi bir şey söyliyeceğine £ nanmak saflık olur. Emin olu- nuz, işte saat da yaklaşıyor. İşte babamla annem de geli - yorlar, Geceyarısı oldu. Şimdi sıra bizi saadete eriştirecek & Jan yüzüklerimizi takmamıza geldi, da bir güzellik heykeli gibi duran kadının âğzını yırtasak gibi elini kaldırd;. , Fakat bu el ağır ağır yan - latıma düştü. Ve mustarip bir sesle; — Allaha ısmarladık Ma- dam, -dedi. Dışaiıya atılı .. Emperya inliyordu, Kana- yan kalbine elini bastırmış in- liyordu, Artık kendisine malik değildi. Bir şeyler kırmak, bir şeyler yapmak, eline ne geğet- se mahvetmek istiyordu. Bo gazı tıkanıyor, ağlayamıyor - du, Üstündeki tülldri yırtmıya başladı . Yırtılan elbisesi göz” leri kamaştıran vücudunun yer « yer görünmesine sebep olüyor- du, Hiddet! bir infale çevrildi. Artık hıçkırıyordu, Boylu bo- yi bir asaln postu Üstüne yuvarlandı.. Bağırmamak için ken'isini z0'luyor, rınt sıkıyordu. Gözleri, birdenbire, ellerini yumrukla” kapıda kâvuşturup duren bir alama dikildi. Bu kırk yaşların- da biriydi. Kibar tavırlıydı. Ee* Binde, kabzesi kıymetli taşlarla süslü bir kılıç asılıydı. Siyah kadile elbisesi üzerinde altın bir kordon asılıydı. da inledi: — Jan Davila, Kalktı. Ona doğru yürüdü. Heyecan içinde sordu; — Gördünüz mü? — Hepsini. — işittiniz mi? — Hepsini! Emperya korkunç bir kahka» ha salıverdi. Davila itidalle cevap verdi: — öleceksiniz. Çünkü Vene dikte benimle beraber bulun - maniz, beni takip etm Rolan için. Edepsi takdir ettim Madam. Davila hep arm servetini haagi nevesiniz için harcadığınızı hayretle ceddimin, öğrenince canlarını inde kaldım. Demek dişlerine takarak; çılgin denziere göğüs gererek uzaklarda kazandıkları serveti, şan ve şerefi bir gün gelip de bir Venedik fahişesi- nin oyuncağı olacaktı. Demek bütün bunlar şuhmeşreplik , İN çindi, Annemin, ecdadımın Bü- | yük bir tasarrufla vücude ge- tirdikleri bu servet sizin gelip geçici âşıklarınıza birer aşk mabedi hazırlamak için sari dilecekti, Emperya perişan bir hulde cevap verdi: — Bir mabet!. Demek bu si