iğ İşitilmemiş Snat Hermann Yazıhanede yalnız Bu a e arıyor, dolapta bir defasında kurutma * S* başka serer daha MU, Arada bir bur. or, MD arasına söku - R Üzerind, Vine G, Ğiniz kı eş ir b 2 bir yu» ZATIN başmızda nalmış. sazan e kalktı ve ya Müş, SSU. Kâtbin bu “diyen ne arıyabi- e, Milan dikkati celbe « Yoktu, Biraz kâğıt, £ Wümu ve iki ma- de birkac yu - kutuların kuzak- > için eli- ola “ pek hafif gel- li m gördü. Bir de | Poğtu, Üçüncüsü v ez gi de hepsi a ta Ni utunun İiçiunde p Müşavir göz - “Bu da ne de- “, daba on beş #1. Bü kadar az- ullanabildi., Kadar hiçbir şey yo bae bir karışık- #akat bunun ne İn. Kâğıt ya - Salar? Yor, Dikiz Bunları ne in cebine soktu MIŞ bir mendili ad, > diyordu, onları Yatağım, İ Gördü ve 3 Üzerine boşalt. “UD bun f Pena, Si arı aj yerini sal Lİ N tn ma uk ük tu, fa mahallesinin Selçuk camii . Pabbaı çıkmaz sokak parça k gı, Elamesi Yevazım müdürlüğündegörülebilir. İstekli- teminat mekbuz veya meltuhil eberuber 21—11—938 Sücukta Daimi Eneilmende Lir yemek Çeviren: Suat Derviş sizlikla bağırdı: — Bunları ne yapacaktınız, Konopa- gek? -- Akgnım yemeği içindi Yarin Noel. Ki na bu nişastaları geti- adettim. Evde yiyecek bir arı yanımda kt - bay müşavir. or. Alti çocuğum var. Onlara hir 1 gecesi bazırlamaklığım lâzım, Hal- fo bomboş. Sabahtsnberi çocuk- y yemediler. E ini indirdi ve bu kü- çük beyaz yuvarlaklara garib garib bak- ta. Konâpaseke bakmak gözleri üzerinde ağ; yıkları titriyen bu Yeşi daklar ve solgun çei istedi. Fakat ğa başlamış bi- trak renkli du- den leke içindeki Xravatma çevrildi. Sordu: — Bundan hiç yediniz ini Konopa - sek — Evet efendim ilebilir bir şey mi bari? di. — Bunları çabuk kutularına yerleşti- riniz. Müşavir hiddetle emrediyordu. Fakat irdenbire yurmuşamıştı, Geçti ma- nin başına olurdu, © ip, uçları mürekkep Ieekli parmak- Ğ mları ku- kten devam etmek için ye- t çalışmasına imkân eri titriyor, gözleri kararıyor. ikakları patlıyacakmış gibi atıyordu. ulmak, rezil olmak, sefalet. Bu akşam çocukları açtılar, Müşavir birkaç defa dönüp Konops - seke baktı. Gözl nün camlarını, sonra da gözlerini Parmaklariyle masaya muttarid darb vuruyordu. O da ça- Kışamıyordu. en kıpırdıyordu. Ni- yerinden ka'klı ve kapıya doğru yürüdü. Kâtip tekrar titremeğe başla « mıştı. İdam karsın şimdi işitecekti, Müşsvir, mücrime doğru ya| — Hemen şapkarız ve pardösünüsü alarak çarşıya gidiniz, diye emretti. Bü- yk an balığı alarak acele eve ko gari ki karmızın bunu pişirecek za- manı kalsın, Anlıyor musunuz? Sonra da çocuklar için ceviz ve elma slırsmiz. Karınız için de bir şişe punç veyabut çay, ne bileyim ben, Noelden sonra ne istiyorsanız onu alırsınız. Alm haydi ça buk! Bu sörleri söyledikten sonra cebinden cüzdanının çıkardı ve bir banknot alarak masanın üzerime atti, Konopasek kavrot içindeydi. Masanm üzerindeki on florinlik bir banknotty. — Aman All diye lâfa başlıyan zavallı kâtip, eiimlesinin sorunu getire. medi. Bunun sebebi belki müşavirin sert bir hareket yapmış olmas,ndan, belki de hayretten ve memnuniyetinden iki çene- sinin hümmava tutulmuş gibi biribirine çarpı ndandi, Bir sn sonra müşavir odasında Yaltır bulun rdu. Fakat hiç de çalışacak ahli den kalktı, Güzel patlosunu enlorini pıyt kllitliyerek çıktı, Kendi altı çocuğunu ve orlarm sekiz Ründenberi yukarı kattaki odada kanalı duran hediyelerini görünce nasıl sevine- derin bir büzün çöktüğünü bi sediyor » du, — Cek edebivstmdan — KOL TET Tİ Mi N Tab 5 i a bana 2 Kra 50 kuruş bedel tahmin edilen Aksaray et, çıkmazı 1 satılmak sokağında 3 ere açık art bulunmalıdırlar. (8116) HABER — Alişam pest 20 Sene evvel Almanlar Fıansızlara Mütareke için nasıl müracaat etmişlerdi? Me” Başlarafı 5 incide Alman murahasları otomobillerine binip Mareşal Foşun yanından ayrıl - dıkları zaman saat sabahın beşi idi, Ge- ne ayrılırlarken ne el sıkmışlardı, ne de Allahaısmarladık, demişler, Erzberger ve askerleri cephelerine dönerlerken, Mareşal Foş ta Fransz Ordusuna Şu emri vermişti: “Bu sabah saat 11 de bütün hudut - larda ateş kesilecektir.,, “".» Sonradan ax ığına göre, Alman. larm Mareşal Foşla 7teşrinisanide gö- rüşüp tekliflerine cevabı 11 teşrinisa- nide bildirmelerine sebep, murah. heyetinin söylediği gibi, Fransızların bombardımanı değildi; buna bizzat Kayzer mâni olmuştu. Ordunun, Fransaya mütareke şart - larını sormak üzere adam gönderdiğini haber alan Kayzer, Hindenburga gel miş ve yüzüne karşı; — Bu fedakirlıği bağırmıştı. General Fon Hiadenburg, bir müddet yapmayın! diye imparatorun karşısında dona kalmış son | râ kendini toplamış, Kayzere vaziyeti izah ederek, otuz küsur gün daha har be devam ederlerse, Almanyanın mah- volacağını söylemişti.. Fakat Vilhelm tekrar: — Yalan söylüyorsun! diye bağır. mıştı.. Sen de, senin hareketlerine w- yanlar da vatan hairleridir!, Bundan sonra, “Fransizların ne gibi mütareke şartları ileri süreceklerini bekliyelim,, demiş ve bu teklifler ge lince kâğıdı evvelâ kendi okumuş ve: — Fransızların teklif ettikleri affedi- İemez tahkirdir! diye bağırmıştı. Bun. ları hiç âlmamış gibi davr harbe devam edeceksiniz, Fon Hindenburg müşkül vaziyette kalmış, uzun müddet düşünmüş, fakat nihayet Dr. Erzbergere şu telsizi çek- cak ve ütareke şartlarını değiştirmiye ça- lışm, Fakat we olursa olsun derhal imza edin!.,, Fon Hindenburg, bundan sonra da Kayzere şu telgrafı gönderiyor; “Sulh için yaptığım teşebbüsleri bozmıya kalkarsanız sizi veya bu yol. da hareket edecek herhangi birini, feci bir akibet beklemektedi Kayzer, buna hiçbir cevap vermiyor, bu suretle son mücadelesini de kaybet- miştir, “Sunday Ekspres) Ky EY TR a PE ey Resimli Hafta'nın 10 ıncı sayısı Dolgun münderecatla ve tam bir ev mecmuası halinde çıktı 36 Sayfa 5 Kuruş Müvezinizden isteyiniz RESİMLİ HAFTA Atatürk Albümü aliyle mühteşem bir ilâve hazırlamaktadır 68 suyfalık bu albümde Atatürk'ün hayatına alt fazla resim bulunmaktadır. | mâs « imçakihirle anlatan ve vesiknları veren: A. K, Yazan: İkimim Hatıralarını Bir kısa masa başında gözünde siyah gözlükle çok vakur ve cidci görünen bir adam otıruyordu e me Nitekim birkaç dakika osonra adı "e (Mığırdıç) olduğunu bir defa tekra ndan anladığım bu delikanlı daşı erme! kı ular. Birk Sini anl lmiştir. — Önce bağlamış! — Yer açılıp yutmalı ya? rka” elime” Bu son söz büsbütün emniyetimi art- tırdı, Maahaza gene bir yanlışlık yapma” miş olmak için onların konuşt rı ye rin arkasına doğru süratle (ağaçtan im dim ve elimdeki silâhın tetiğini kaldıra- rak: — Eller yukarı! diye haykırdım. Detikanlı sağ elinin parmaklarını açı yüzüne doğru kaldırdı. İkisi de "damakıllı korkmu; 1. Lodoso yakalan, yüzleri . safra Sarısı tuttum. Sevinçle üzerin dık. Ben ağladım . — Açım, dedim! — Haydi, dediler Mene bekliyor. ar ki senin peşindeyiz. Ben (Pap yan Mığırdıç) (1) arkadaşım (Kasagö yan 2). Vesikan yanında mı? — Evet, Ve sordum: — Zaptiye ne oldu? Gülüştüler, — MHınçak komitesinin cezasına Ouğra. dıl Getirdikleri bir gürcü (elbisesini bana iydirdiler. Atlara bindik ve Merzifon t mesafede olduğunu öğrendi Zim yer onbeş evli köye vardık. (Subaşı) | dedikleri bu yerde İn cin top oynuyordu. yapılmış bahçelik için. bir evin kapısı önünd Önce ben indim. Kapıyı i r kadın açt çlarınm ortası tanak gibi açık bu acuze tipli kadını hâlâ Bu kocakarı da bizdenmi: maklarinı açarak elini yüzüne götürdü, Mığırdıç sordu: — Baron Menenin emiri, Kadın kapıyı açtı ve süratle içeri gir. dik. Dar bir koridordan ilerliyerek bir o- daya girdik. Bir kısa masa başında gö” zünde siyah bir gözlükle çok ovakur ve Gddi göl ın bir adam oturuyordu. Kırk yaşlarında kadar tahmin ettim. Saçları beyazlamıştı. Rehiberlerim hürmetle iğildiler ve elini öptüler. Ben de onalra bakarak elini öp. tüm. Dikkatle beni süzdü ve sordu: — Elinden hiçbir şey aldılar mı? — Hayır, — Vesikan! Talimat ahp Merzifona hareket etme-| me sebeb olan vesikayı verdim. Dikkatle okudu. Miğırdıça emir verdi: — Toros oğlunda misafir olsun! Yarın ictimsa gelirsiniz. o İstanbuldan mühim haberler var. Kayseri şubesinden de iki şifre aldık, İki köy iltihak etmiş. Ellerinde silâh yok. Bir koldan Sıvasa bir koldan Samsuna adam göndermek lâzım. (227). mumaralı takada biraz cephane ve üç yüze yakm mavzerimiz var. İ ürperti: | yordu. Hiç birli ağır ağır konuşan bu adam çök okumusa benziyordu. Uüçümüz de süt dökmüş kedi gibi el pençe duruyorduk. Mene devam et- tiz — Haçator oğlu o Karabet (3) akşam İ üç mektup bulmuş, Şifreli olac: * anlamadık.Cebi delikyan Agoba Onu isteyiniz. stirahat etsin. Yarım büyük İşler başarmağa harırlanınız. Mığırdıç sordu: — Osmanın vaziyeti ne olacak? — Henüz hakkında kati r verme dik. Şimdilik Derevenk manastrına gön dermeği düşünüyoruz. İzini bir müddet İ adamın ne olduğunu Dâyanamadım ve sordum: — Ölecek mi elendim? KÜÇÜK ERMENİSTAN REİSİCUM HUR NAMZEDİ İLE KARŞI KARŞIYA Cebidelikyan Agop gazete muharriri ni İstanbul teşkilâlma memur etmek ü zere İskenderiyeye gitti. Hiç yüzüme bakmadan cevap verdi: — Orasını komite bilir! Baron Mene adıyla ihtilâl o teşkilâtının sirayet et: yet, kaza, nahiye ve köylerde büyük şöhret alan bu adamın i- dam ettirmek, kurşuna dizdirmek gibi sa- Jâhiyetleri vardı. lü adı (Tomayan Ka. rabet) olan bu il relsi (Ohannes) isminde birinin oğluydu ve Merzifonda doğmuş, ta küçük (o yaşındanberi Türk düşmanlığı ile tanınmış biriydi. Merzifon da Amerikan mektehi muallimliğinde bu” an (Tomayan) bir taraftan da Ameri- larla sefaretlere kadar el o uzatmıştı. bi yüzü de korkunçtu. İhtilal yalnız o müessis olmakla len başından sonuna kadar âtı idare etmiş ve bütün umuru e. Tinde bulurndurmuş, şifrelericat etmiş, silâh ve cephane tedarikinde büyük faali- yet göstermiş ve nihayet teşkilâtın bütün sırir taraflarını karısı Elizi ölet ederek tedvir etmiş ihtilâl teşkilâtının o yegâne mühim siması bulunuyordu. Tleride görüleceği veçhile (küçük erme. ği cumhuriyeti) reisicumhur namsedi İl (Tomayan-Karabet) eline fırsat geçtikçe Çorum, Yozgat, Kayseri, Şan kışla, Stvas, Tokat, Amasya, Merzifon, Zile arasında mekik dokuyarak nutuklar vermek, elebaşı Ermeşileri başıma topla, ; ilâtı arttırmak suretile ihtilâl hedeflerinin tahakkukuna en fazla gayret edenlerden biriydi. (5), Baron Meneyi tanımakta bu kadar he- yecan göstermem yerindeymiş. Hakkında ,(Mığırdıç), dan izahat o alınca herif gö. zümde daha büyüdü . Komitenin, her şeyin, hattâ teşkilâtın da yalnız (Mene) demek olduğunu öğre» nince zap! Osman için söylediğinden kuşkulandım. Bu adamcağızın hiç bir gü. nahı yoktu ve bunun öldürülmemesini is istiyordum. Mığırdıça yavaşça dedim ki: — Ben tekrar Baronla görüşeceğim. — Aman, dedi katiyen olmaz, Sana bu anlattım. Bu öyle fazla könuşmaktan ve yılışkanlıktan hoş* İanmaz, Kafam kızmıştı. Kim olursa olsun, ne kadar hoşlanmazsa hoşlanmasın, oniha.- yet ben de binbir tehlike içindeydim. Ye- diğim içtiğim bir şey yokken kellem kol tuğumun altında dolaşıyordum. Hiçbir hakkım, hattâ söz söylemek salâhiyetim a vız gelirdi bu iş bana. Kapısını vurmadan girdim. Yüzüme hayretle, ve biraz da doğru söylemek lâ. , korkuyla baktı. Sordu: — Talimatmıza harfivyen riayet eden arkadaşlarınızdanım. dedim. Zaptiye Os-- Ayağa kalktı, ağır ağır yanıma doğru yürüdü ve gözlüğünü eline alarak, sol ka” şını hafif bir kavisle (kaldırdı ve hay. kırır gibi cevap verdi: — Bizim işimize burnunu sokanm bur nunu keseriz. (Devamı var) (1) Açop adında in oğluydu. Mer zijmludur. Çercilik yapardı. En geç komi teye girmişlerden biridir. (2) Bu da Mersifonluydu. yapardı. 3) Karobet Mersifjon postasına bağl müve, * (4) Rüesadandı. En ağwr cezaya çarptı rılmışlardan biridir. Ik&ilâl işlerinde çak yük Yol almış biriydi. (6) 31 mayıs sene 309 terikinde verilen Bezzazhk