âğ'ü Yİ in e A 3 LDIRIM'IN Hatver'in tarihi Romanı: 20 Ali paşa, Marya TARER — Alşim posfsm Yazan: Ikimim ile yalnız kalınca geniş bir nefes aldı — Marya, sen bu delikanlıyı bittabi Sırdistandan tanırsın. — Evet paşam. — İmparatoriçe Elizabetin akrabası mıdır? Marya tereddütsüz cevap verdi: — Hem çok yakm. — Ya” AN Paşanm be son kelimesi Maryayı Ürpertti. Acaba paşa bu işteki dalavere- yi biliyor mu idi. Yoksa bir tahmini mi Mi? Hali) derhal saraya gidecek ve Yıldırı- min huzuruna girecekti. Fakat ondan Öön- es Maryayı görmüş ve usul ve &datı öğ. renmek istemişti. Etiyen kendisine böyle tavsiye etmişti, Ali Paşa bü kısa hikâye ye de yarı İnandı, yarı İnanmadı, ama, Halilin Marya ile bir işi olmadığını öğren. miş bulunduğu İçin Üst tarafını pek İnce demedi. Halilin kahramanlıklarmdan birkaçmı, oracıkta, Maryarm ağzımdan dinleyen pa- ga bu işin içinde bir orostopolluk olduğu- Bu tahmin etmişti, Fakat bunu takdir ettiğini Maryaya göstermek istemiyordu. Nihayet hepsi ayar memleketin evlâtları, aynı ©rhtan v8 kandandılar. Biritirlerine yardımları dokunabilir ve belki bu yüzden Ali paşa da korktuğuna uğrıyabilirdi. Paşa için şimdi bir küçük dert vardı. Oda Marya- yı elinden kaçırmak. Başka hiç kimse , den korkusu yoktu. Fakat nihayet Yıldı TER Gİ atarsa ona ne yapabilirdi? Ball, Paşayı da selâmlayarak çıktı, Pa ga Marya ile yalnız kalınca geniş bir ne İsi atmış ve yavaş yavaş soyunurken 5 günkü İidiselerdon haber vermisti. — Bütün korkum Marya senin içindir. Eğer şeyhin elinde böyle bir silâh olma, saydı, onu ortadan kaldırmak mesele de gidi, si Biçare Ali Paşa derdini ve esrarmı dök- tüğü kahpenin kendisini no maksatla sa. Tıp sarmaladığnı hesap bile etmiyordu. Marya o gece İçin paşasını doya doya eğ. lendirme bazırlıklarma başladı. Başladı, ama, bir taraftan da gönlü rahat değildi. Ne maksatla gelmişti, nasıl bir netice hâ- sü olmuşta, Eliznbeti Sırbistana Halli $- çin kaçıracaklar ve kendisi onun yerine geçecekti, Halbuki Halii Anadoluya pek mişti, O halde meselenin bir yf-ü başka gekil almış bulunuyordu. Buna nazaran Ali Paşayı ortadan kaldırmağı lüzum var miydr, şimdi burada ne yapacaktı, acaba Halil daha gizli talimat slmış mıy. 4, bütün bunlar Maryanm kafasında bir türlü çözemiyefek büsbütün karışan ve Arap saçına dönen sunller halinde dert ve azap olmuştu. HaMi gelirken elbette kocası Branka- viçi görmüştü, elbette ondan bazı şeyler MO VT VI İY bülyordu. Kadın bu düşünce içinde kaç defa etindeki bardağı, sürahiyi kırdı. Fu- kat “paşanm yarım sefere çıkmasından sinirlendi de... denildi. Hakikati hiç kim- senin bildiği yoktu. Maryayı bütün ha, rem seviyordu. Bu kadın yaluız görülme” miş güzelliği ile, işitilmemiş sesi ile de gil usluluğu, akılırlığı, zekâsı ve güler yüzlülüğü ile kapısıdan paşaya kadar her kesi kendine kul köle etmişti. Hele pa- şanm karşısında (leb) demeden leblebi yi anlıyor ve firiliyor, ne yapip Yapıp Dpü- yayı tatmin ediyordu. Maahazakaç kere paşaya: — Hayatımda serin kadar zevkine düş kün ve nihayet eğlenmesini bilen erkek görmedim. Demiş, bu suretle koltuklanan paşa evvelâ lezzetle gülmiiş, fakat sonra: — Demek sen çok erkekler gördün? Sivaliyle iztirap duymuştu. Böylece bir tartan Ali Paşa himaye- sinde Brankoviçin karısı Marya diğer ta- raftan Yıldırımın himayesinde Elizabet ve Elizabetin himayesinde Halil perde arkatma geçmiş bulunuyorlardı. Sirp Krah Etiyen hâdiseyi Brankoviç- ten öğrendikten sonra o da bu pandomi, manın nası! biteceğine merak etmişti, Marya o gece eğlenceye doymaz efcn disi paşayı tatmin etmek için akıl ve ba yale gelmez şeyler haz'rlarken bir ta- raftan da ertesi gün pasanm defolup gi. deceğine seviniyordu. Bu takdirde mey- dan boşalacak ve pekâlâ dilediği gibi at koşturabilecekti, Bittabi Elizabet de Yıl dırımsız kalacak, o da hem Hallline daha serbestçe kavuşmuş olnenk, hem de alı- nacak tedbirleri Marya İle istişare edebi, lecekti. Baka'ım Halilde ne haberler var dı? Nede olsa Maryava, bu vaziyet pax Ağır geliyordu. Ne olacaksa biran evvol olmalı idi. Marya belki Brankoviçe deği), fakat, Sirbistandaki Aşıklara, zevk ve eğlence gecelerine hasret çekiyordu. Ab şu Dakaşava geberip gidememizti. İşte bu sefer de kocasmı tehdit ederik Maryanm başımı belâya sokmuştu. Sanki kardeş olacaktı. All Paşa gibi Osmanlı devletinin Yıldırım sırasında gelen kah. raman kumandanlarından birini yoket - mek iâf değil, muazzam bir hâdise, teh. likeli bir iğ, ölüm getiren bir mesele idi. O gece Marya güldü, söyledi, oynadı, raksetti, şarkılar söyledi, yürüdü, yorul du, fakat bunları bep sahte yaptı. O ka- dar sahte ki kaç kere ağzından akan sal- yası mülevves bir şarsp kokusu tüten pa, şanın kolları arasmda gizli gizli ağlamış ve bunu gören paşaya: — Sen çideceksin de ondan! Demiş, hakiki ıztırabile tzer'za aldığı vazifede şaşırmamıştı. Marya için bir ge- ee, birkaç gecenin ne ehemmiyeti vardı. Fakat Iş burada değildi. Pir sabah olsa, ei On iki yaşında iken dehşetli şeyler konuşuyorduk. Ben onun yaşı” m unutuyordum. Nasıl unutmayayım ki, bir gün bana: — Biz annemle anlaşamıyoruz; annem hayatta gaye mesut ol- maktır zannediyor... Dediği zaman ancak on üç yaşındaydı.. On beşindeyken, öğreti- len veyahut telkin edilen hiçbir budalalığı kalmamıştı. Ciddi, samimi bir şunlar defolup gitseler o zaman geniş bir nefes alacaktı. Bu gece de bir türlü sabah olmuyordu. Ali Paşa belki ömründe bu kadar içine. mişti. Tam dört büyük çişe gsrap İçmiş, o devrin şarap tarihinde rekor kırmıştı, Marya: — Bravo paşa. Demişti, İçen çok gör- düm, ama, senin gisi asla! Paşa sarhoş olmasa Maryayı tokatlar. dr. Ona tanıtıldığına yöre bir genç kızdı. Bir genç kız bu kadar muhtelif sarhoş nasıl görmilştü? Ali Paşa bu nasırlaşmış karının bir bakire olduğuna o kader k Banmıştı ki, bu lâfa da güldü ve biçbir yey düşünmedi. . — Yarın, dedi, Bulgar Kralmı ayakla- tema kapandırıcağım Marya! İçeriye birkaç iç oğlam geldiler ve kendi dilleriyle kendi o memleketlerinin oyunlarını oynadılar. Paşa arada sirada kopardığı aralarla hepsinin yüreğini öy- satıyordu. Bu gece ikide birde böyle hesapsız ki. tapsız zevk ve neşe vardı. Ali Paşa eğlenirken Yıldırım da boş dörmüyordu. Arada sırada Elirabetin ya” nindan kaçıp beş on dakika kadar kay- bolmasmı bile ontn bir işvesine, cilvesi. ne atfediyor, Halil gibi bir rekibinin sa, lon dibinde neler yaptığını aklna bile getirmiyordu. Yıldırım &£ bu gece hadâlnden faz'a Içmiş. haykırıyordu: — Macar Kralı Sijismen Yıldırımın ne olduğunu öğrenecek Elizabst! Padişah huzüruna da iç oğlanları geldi ler, onlar da kendi dilleriyle, kendi mem- Yeketlerinin öyunlarını oynadılar, Yıld: rım da arada sırada kopardığı naralarla hepsinin yüreğini oynatıyordu. Ali Pa, şa ve Yıldırım biribirine ne kadar benzi yordu, (1) dı. Swim 1394 Yeldirım orduları Tuna boyunda, Macaristan, Bulgaristan umumi harp Hân etmiş, bütün kuvvetleriyle Os- wan orduları karşısına saf kurmuş, Tar, Yürüyüşte birkaç şehir All Pa şa ordularının eline geçmiş. (2) Bü tün hıristiyan âlemi heyecanda, — Hey, kule önüne yaklaşmayın, ca- Biniza mi sutadımz? — Biz, Silistire ve Vidin tacirleriyiz. (Devam var) (1) Yıldırım Bayezit Ali Paşanın gör düğü sefahat ve işretini menedecek yer. ds onu talllt etmiş . Hammer tarihi eiit 1 sayfa 972 - Hacı halife: Gaflet Yıldı. rim Han ez emur,, (2) Enzelin Bulgaristontarihi “Vidin ve Nikbolunun zaptlarma alt fashı,, En- grlin Macaristan tarihi, *& | Yazan: H, Ç. Bywator Ün Anna, harpten bir sene evvel Libavida bir Rus 24 vans yay ei — Artık geçti © Bundan sonra besi miyeceksin. Bep me Bütün Libav ahalisi Bİ dan nefret ediyor *9 sevmışti "Kurt bu sefer adamakıllı tutulmuştu. Annayı seviyordu ve sefere çıktığı za manlar kımkançlıktan mahvoluyordu. An na çbk güzel bir kadındı, Kilde isa ya- kışıklı genç eksik değildi. Anna ya bun- lardan birisini severse? Bereket tali yardım etti, gemisi bir mayna çarptı ve Uç ay sürecek tamir müddetince deli - kanlı Kilde kalassk sevgilisini ber gün görmek imkânını elde etti Bu sıralarda Almanlar Rigaya İlk bü- yük taarruzlarını hazırlamaktaydılar. Li. bave Üs lttihaz edilerek Rusların maya tarlaları arasından bir geçit oçmağı ve şiddetli bir bombardıman himayesinde Osel adasına, hattâ mümkün olursa Ri- gaya asker ihraç etmeği tasarlıyorlardı. Başlıca mâni mayn tarlalarıydı. Ruslar, sanki bitmez tükenmez bir mayn sütun- larma meliktiler. âoAlmanlar yüzlerce maya topluyor, fakat bunların yerine gene yüzlerce yeni mayn dökülüyor ve Alman filotlllâsma büyük zararlar ver- diriyordu. Bremermanm yaralanan gemisi Kiyels taarruzun başlangıcından on beş yirmi gün kadar önce gelmişti. Gönç zabit karaya ayak basar basmaz sevçilisinin yanına koştu v6 onu kendisine karşı ev- velkine nazaran daha aş merhametsiz buldu.G, tatmi; sma, bu sefer onda a? çok Ümit u mıştı, Lâkin Bremer - man onu düşünceli bulmuştu ve kıskanç lıkla onun bu halinin sırrını “” meği du, Israrla ondan derdini sor. du ve nihayet genç kadm sebebini söyle meğe razi oldu. Anna, harpten bir sene kadar evvel Ubavda bir Rus O rabitinj sswmişt”, Bu adam filoda değildi ve daimi olarak Libavda duruyordu. Anna vazifesini bil miyordu, tahminine göre sahi! müdafaa işleriyle alâkadar olmalıydı. Bedhaht Aşık sordu: — Onu bâ'â seviyor musunuz? — Hayır. Şimdi ondan nefret ediyorum. Bana yaptığı muameleden sonra onu sey, meme imkân yok. Onunla bir sene yaşs- dım. Bir çocuğum olmak üzereydi ki harp patladı, Ubavın tahliyesine karar verildi. Aşıkım, münasebetimizin ilk zamanla” rında bana çok şeyler vandetmişti: Be- ni Petroğrada götürecek, mücevher ve kürk alacak, çocuğumuzun İbtiyacmı te, min edecekti. Hattâ evlenmemizi bile ima etmişti, Benim iyi bir aileye mensup ol. duğumu, az çok tahsilim bulunduğunu, bu itibarla ovlenmemiize kürüv olmak nok- tasından bir mâni olmadığını biliyordu. ibav bir haftaya kadar tahilye &ik İcerktl, Aşıkımla beraber gideceğimden niş kadn, zâbitin arzusunu gene İ emindim. Ona buzirlık yapmağa, eşyala, rim toplamağa başladım, Ufak tefek bazı eşyam bonda kalmıştı. Onları da be- nimkilerle beraber topladım, Bir gün fens hoştu da. Öpmek saman beni haşin murdandı: ze “ai yorsun. Evvelâ bu sözleri anlamakta gi nefrete inkılâp eti cuğum vardı. O #9 den fedakârlığı Göz” “a kapandım. Yalvardın. ' tim. Hiçbir şey onu yen yes cuğun babası olmadi : çaklığında bulund. İ E vaadini yana” güldü: — Deli misin sen! Ö kadınla evlenir BY ciddi mi sanmıştı? sikin vardır! Hem ar kd da yok. Çünkü PE iki çocuğum beni b a Bukadarma tahasersÜi lancılığını, uçak Beni dövdü, kapı" sonra, ertesi günü — re emirberini gönd" çıkıp gitti Geceleyin biç pri gehri bombaladı. Hi m6 hi. yaklaştığını saniy rin tahliyesini El Ertem saab öREİ $ Zabitinin eşyasıni Bn ' Alelâzele topladi “© # 4 Biraz sonra #ok! işittim, Rus kıtaları E askerlerden tay de Ağıkımn, yatak ei rinde bahriye Mİ zabiti bir fotoğrafı vari. yırtarak parçaları lerine bu şekilde muse affetmiye mektedir dır. Fakat ben asla BÖ. VU " Bana o sözleri göyli man aşkım kin ve 5“ br sy pe gi EE a Oya a zar ei kalip olmuştu. İn hayat hastane? tirdim. Bir tanıdığı” de burada calışsrsf ran KE İZ di rum. Çocuğumu i görebiliyorum. Kurt Bemar ei | ka bir erkekten gec” « ze yi 4 SEE AN DUS tek Dİ — Çok güzelsiniz, hanım kızım, işte be? ” Bahamın deliliği bir hatıra olmuştu. — Ben hasta olmadan evvel hariciye #eydiniz, hanım kızım... İşte o zaman W diniz. my” gari — Şüphesiz. büyük babacığım. Hariciye oyak vi eserler okuyor, yalan söylemiyen insanlarla konuşuyordu. Karşımızda onun sevmediği bir romandan veyahut (tablodan bahsedilse, dudaklarını bükerek: “Saçma!,, diyordu. Hepsi Aliye ta" rafmdan intihap edilen kütüpbanemizdeki kitapları beğenmiyordu. Az zaman sonra, benim rehberim o oldu. Onun sevki tabilsi benim kine faikti, Annesine itaat etmiş olmak için stenogralıyi de öğren mişti. Kalyıl günlerinde, elinde bir albüm, bir köşeye oturuyor: — Biraz resim yapacağım, diyordu. Lâkin yaptığı resmi göstermiyordu. Çünkü konuşulan sözleri not ediyordu. Ve bunu. akşam üzeri bana okuyor, gülüşüyozduk. Girizan büyük babalarını tanımak istedi. Aliyenin haberi olma dan onu Sabri efendiye sonra da babama götürdüm. Sabri elendi, heyecanlı ve müteessir göründü; — Ne iyi ettin de beni hatırladın, kızım... İsmin neydi. yavrum? Girizan... Annen hakkında fena söz söylemek istemem. fakat sen hiç ona benzemiyorsun, aferin, kızım... Sonra, babama gittik. Hastaydı, yatıyordu. Mucize kabilinden, Girizanm önünde hezeyan etmedi. Babama: — Sana torununu getirdim, baba, dedim. — Nekadar güzelsiniz, hanım kızım! Diye mırıldandı. Ve tekrar etti; — Çok güzelsiniz, çok... Sonra yüzünü duvara döndü. Girizan bir adım ilerledi... dan tuttum. Dışarıya çıkması için işaret ettim Dışarıda: — Büyük babam ağlıyordu... dedi, — İnanma, diye cevap verdim. niçin ağlasın? O ömründe ağie mamıştır. Veyahut ağlamış olsa bile farkında değildir, Israr üzerine tekrar odâya girdim. Hıçkırıyordu . — Baba, nen var? babacığım, bir derdin mi var? diye sordum. Lâkin o esnada içeriye hastabakıcı girdi. Babam artık kımıldan hıyordu. Hastabaktcı: — Uyuyor dedi. Girizanı kolundan tutup çekerek? — Uyuyordu, dedim. — Ben eminim ki ağlıyordu, gene geleceğim. Hakikaten gene gitti. Zavallı adama çiçekler götürmüştü. Babam Kolun” hoş bir şey... Fakat ben çok sade bir kızım tan çorba içmeği de onun kadar severim-» ta nakşedilmiş kalıyordu. gi gi” Bazan düşünüyordum: siz ol ça. yiz kim anlayabilecek.? ? de e Girizan. doğrudan doğruya ye ağzımdan “ihtiyar,, kelimesi çıksa, turırdı, işti m, a baba ile çok genç bir kiz arasındaki farkı dü kalı yordum. Girizan i Genç kalmağa çalışıy e yi ğu kadar neşe veriyor, Girizanın ari ig ri Bâzan otomobilde. şoför süratle giti ' İ A için: “Daha yavaş git, gotör!,, diye bENİ semi, korkumu gizliyordum. > Girizan pek iyi kapli bir kızdı, ve MİĞ “.- Şayet bir gün ben dünyada ek: yordu; zira hiçbir vakit yaşımdan bahset! hemen ©l Bununla beraber kırk yaşma giri eski yaralardan kurtarmağa başlıyordu" . çetik lacakmış gibi geliyordu. Fakat Girizan a at, Be İİ Girizan öksürmeğe baslamıstı.