Pülmemiş ve teker- ür etmez bir tarih Mengi beşeri dehanın ziyaı w Sısında cihan, derin bir Ul uğur ıstırabını çekiyor ! * büyük beşeriyet dâ- ün eserleri gibi tarihle- ©. derin bir yoksulluğun “alsalar; hızıyla, birarda e rak, duyurdu. Dünya Ke eni siması kar- i, Künlüğü, bir hüküm & Mar Tekerrür etmez bir ta- a anını bu fikir man* alete, & mahiyetini hü» | Alber e yazı Atari tirk bütün devirlerdeki en İt teisinin şahsiyeti ne iyi Tece muhterem olursa iz Kimse man vermez bir has” A ay sayılmıyan bir çağ" an general, maz | <N kahramar klar bütün halkın Mey. Dn i Ya Biyer nedir bilmiyer bu aça e “aha, zamanımızın esa5- aslını teşkil eden nor ik Ni ük adamlarır nihayet Yom en ie k Üimüyle dünya fakir düş“ VÜCUda getirdiği teşkilât sa- Ni gün şahikasına vardı” va sini muhafaza ve birinci derecede emni- tadır.,, e elim bir matem teş E “enler için de büyük bir *rk şefinin ölümünden li Nü in mütecllim ol- ürkiyede yaptığını hiçbir Yapmadı.,, EE İlset ettiği bir ada” Ve düşmanlarının hay- idamına, ziyar yalnız i, dütün medeniyet ve teşkil eden bir adama “İyarlığına mall ol m4 e a m a misal yoktur.» in “ün Düm yakın Map bir e AN la, NA Dİ ap, Tat ai | ti bütün memleketin Ni ez al bütün sah Tai bildi a şarkın te i€ âmil olan son siyet zail olmuş” rn irmi yılımı vak e imdi çok yüksek ve iye Yapıcı faaliye- Lİ İçinde e âdını, va” ndan dua rı Türkiyeyi çek derindir... YUGOSLAV MATBUATI; Politika: övalyenin ölümünden dört yu sonra hayat sahnesinden Kemal Atatürk de çekiliyor. Fakat Yugoslav o milletinin kin dehanı, İmparatorluğun beş asırda yapamadığını yaptı. , ESTONYA MATBUATI: Ons E “Türkiyede harikulâde bir o rönesansı başaran ve cesaredi ve mahirane bir dış politika takip etmiş olan büyük Ti ölümü her tarafta elim hisler o uyandır miştir... Pastt Mees: “Atatürk tarihi bir iş başarmıştır! O dünyasını modern medeni" LEHİSTAN M: ATBU ATI: lünstrovayy Kurjer: Codzienny ; “Atatürkün eseri hattâ beynelmilel bü- lerde de tesirini göstermiştir. Oyeta Palska: “Atatürk yeni Türkiyeyi kabi ile mey- dana getirmiş ve dehasile tensik etmiştir. Onun yaratıcı ruhunun ve hararetli vatan severliğinin harekete geçmemiş olduğu hiç bir saha yoktur... ALMAN MATBUATI: Umumü fikir; “Almanya Atatürkün eserine ve müca- delesine hayrandır. Onda, tarihi eseri hür- | riyeti. seven bütün iile, için bir sem gör! ülmektedi iğ Völkisrher Beobaht, «“Atatilek Türk mi bir mede” bir devlet t ürk a zamanımızın en büyük adam larından bi MACARİST. N MATBUATI: Uj Magyar: “Bu hürriyet verici muvaffakiyet, mü- cadeelerle çelikleşmiş olan © seciyesi ve teshir edilmez iradesi sayesinde mümkün olmuştur, Ol Türkiyenin sarsılışı demek olmuya zira bütün gerç nesil, şefi taralından çizilen yolu inan ve şev ile takip etmektedir... Fuegelensey: “Türk » Madar dostluğunun bu büyük âmilinin ölümüyle bütün o Macar milleti onun mezarının başında derin bir heyecan ve vecdiçindedir.,, Pesti Hırlop: Atatürkle, Türkiyenin asırlık tarihinin en büyük simalarından biri kaybolmuş” tur. Mazyar Venset: “Yaptığı inkılâbın büyük ehemmiyetil Türk şuurunu uyandırmış ve ona kendi! kiymetini tanılmak imkânmi vermiş Ol| maktadır.,, İNGİLİZ MATBUATI: Taymis: “Yeni Türkiyenin omüessisi ve banisi cumhurteisi Kemal Atatürkün vefatile bü” yük bir asker, bü; bir devlet adamı ve büyük bir lider dünyadan kaybedilmiş olüyor, Vaktile korkunç bir düşman o sayarak hayran oldukları böyle bir büyük adamın vefatile Türkiyenin ve Avrupanın uğra” dığı ziyadan derin teessür duymaktadır- lar. BULGAR MATBUATI: Slovo: “Atatürkün bir tek ülküsü vardı: Tür kiyenin itilâsı,, Bir mebusun sözü: Dünya Atatürkün ölümünden sonra artık eskisi kadar enteresan değildir... ÇEKOSLOVAK MATBUATI: Çeska Slova; Türklere gıpta etmeğe mütemayiliz. Biz de bugün Mustafa Kemalin dünya sahne sinde göründüğü zamandaki Türkiyenin vaziyeline benzer bir mevkide bulunmak” tayız.,, Lidove Noimi; “Modern tarihin en büyük vakaların»): vi bi iie ri eşek yeniklen ATATURK. Türx kadınına da yeni bir hayat getirdi gün dökülen göz yaşları Türk kadın- lığının büyük şefe borçlu olduğu tekâ- mülün şükranı olduğu kadar, kadınlığıs mızın ge Evlerinin penceresini süsliyen tek sak- sıdaki tek kasımpatını koparmış, annesi” nin eline yapışmış, “anne bunu Atatürke götürelim!,, diye yalvaran kumral Saçlı mini mini yavruya baktım... İri edâ göz leri dumanlaşmış, kirpiklerinin o ucunda ufek indiler parlıyor... Çantası elinde, dargın ve küskün gibi ağır ağır yürüyen dokuz yaşındaki mek tepli kıza bakıyorum, Bir tütüncü dükkâ- nının önünde duruyor.. çizgili gazetelere, onun resi iz yor... Yavrunun dudakları büzü kapakları sıkıştı.. ve ra rine ince bir çizgi gibi aktı. Sonradolu gözlerini mendiliyle silmeğe (o bile lüzum görmeden gene ağır ağır, dargın ve küs kün yoluna devam etti. Liseli kız hıçkırıklarını tutamıyor, sar* sıla, sarsıla ağlıyor. o Üniversiteli genç kiz, her gazeteye bakışında elindeki men- dil ile gözlerini silmeğe Mecbur oluyor. Fabrikaya giden işçi kız, dairesinden dö” nen daktilo, lâboratuvarındaki kimyager kadın ağlıyor.. Evinde oturan kadının e lindeki örgüye bakınız: muhakkak göz“ yaşlarile ıslanmıştır.. Siyah başörtüsü çe- nesinin altında düğümlenmiş ihtiyar ka" dının yüzündeki buruşuklarda iri şebnem tanelerini andıran yaşlar yuvarlanıyor,. ün bu ağlayan gözlerin önünde car lanan ayni tablo var.. Gören ve bilen bil- gisile, temiz kalblerinin temiz sezişile A- tadan evvelki kadınlığı düşünüyorlar, bu günkü varlıklarile karşılaştırıyorlar, ağır) yorlar, bir dakika duruyorlar, tekri şünüyorler ve gene ağlıyorlar. Onları heyecanların en temiz "yülesekli Ziyle heyecanlandıran bu maziyi kısaca bir gözden geçirelim: Yakıcı güneş altında toprakları susur- luktan yeryer çatlamış bir tarla. Zayıf bir üzün çektiği bir düven: Sırtına aşıl ışıl bakan sevimli bir yavruyu bağlamış bir kadın ileri nasırlaşmış. Yüzü nasırlaş- mış.. Elindeki üvendere ile öküzünü dür- ten bu kadın bir Türk köylüsüdür. Onun evlendiği yıldanberi kocası as dir. Kadın çalışıyor. Hem askerdeki ko- casıma harçlık yetiştirecek, hem metrelik Aşar hissesini verecek.. kalanile de çocu” Eunu besliyecek.. Hastalansa bakacak be kimi yok.. Sıtma ateşlerile o yanık yüzü çatlarken gene çalışmak mecburiyetinde dir, Bu yıpranmış ve ezilmiş kadın, ruhtur nun yüksekliğinden hiçbir şey kaybetme" miştir.. Kocasınırı şehit haberi geldiği va- kit ağlamamış, oğlunu da askere gönderir ken: “Ya şehit. ya gazi, demeği unulma" mıştır.. Sakarya harbinin ıstırablı günler rinde kâğnısiyle cephane taşıyan, sirt dan çıkardığı binbir yamalı hırkayı ıslan masın diye cephane sandıklarının üzerine örten kadın bu Türk anasıdır. Gözümüzü başka bir sahaya çevirelim: Geniş bir sedir üzerine yaslanmış, can sıkıntısından esneyen kadın.. Bu mahluk şehirde yaşıyan kadınm ufku evinin ve mahallesinin, nihayet bu: lunduğu şehrin hududlarına o münhasır kalanı zavallı bir mahldktur. Çocukluğu gene bu hudutlar içerisinde geçmiş, ya hiç okumamış, yahut pek az okumuştur. Ço- cukluktan çıkıp, genç kızlık çağına girdi Zi günlerde bu kadını “Al emri, Pi gamberin kavli,, üzere talip çıkan bir er kek ile evlendirdiler.. Babasının © evinde hayati bir faaliyeti olmıyan genç kız koca: sının evinde de anne ve biraz da hizmet- çi olmaktan başka bir şay o olmıyacaktır. Yazlarını sayfiyelerde, . kışlarımı man- gal başımda dedikodu o yaparak geçire? cektir. Şehir, Sinesine aldığı Türk kadını: : nı belki vücutça yıpratmadı.. Fakat şe hir hayatının zaruretleri, içtimai hayatın! esareti kadının ruhunu tereddi ettirdi. hayata dönmesi onun eteridir.,, Lidave Listy: “Atatürkle birlikte Türk © tarihinin en ye ee ee erp ? ! i evinden ziyade mahalle ke bağlayan içtimai âmil budur. Ö vik* MS leceğ: Ve etrafı siyah İ Dünün yasmak ve çargaf altında saklı Türk kadınt, Alatürklen evvelki kadın cemiyet için çalışan ve kazanan bir mahlük değil, 1 eden ve kemiren bir omüstehliktir. Aile bağı ki ı dudaklarından çıkacak bir tek kelime ile kınlabilen bü © yuvada de vamlı bir saadet, samimi biriş ve hayat birliği tabii beklenemez, Hâkim i ie il küm, elendi si €sir arasını rum,. cevabı verdi. Köylü kadın; maddi bakımsızlıktan, şehirli kadını içtimai terediden kurtar. mâk için bir kaç asırlık hayatı, on beş usa yılın içerisine sığdıran bir irade Atatürk bu kaynak oldu. O, yalız memlekete de- gil, Türk kadmma da yeni bir hayat getirdi, Omu gilçde ve hayatta yaşadığı uyuşuk ve gayri faal mevkiden çıkardr. ile de ve cemiyette medeni hak- larına kavuşturdu. 17 şubat 1926 da çı- kan medeni kanun bu kavtışmanın Tes- mi ifadesidir. kaynağına ihtiyaç vardı. Ailede ve cemiyette erkeğin yanıba. şında onunla müsavi bir mevki alacak ve hayatın güçlüklerini beraber payla" şarak yenecek kadınm şuurlu ve bilgili olması şarttır. Atatürk, Cumhuriyeti bu yola doğru gitmek için her Türk kı- zının, her Türk kadınının okuması ça- relerini aradı, Kız mekteplerinin sayı sanı arttırdı. Üniversitenin kapılarını Türk kızlarına bütün serbestisiyle aç. ti. Kadin artık cemiyetin her sahasım- da kendisine iş bulabilecekti, Büyük Kitleleri okutmak ve memlekette bir tek okuyamıyan vatandaş bırakmamak için Türk dilinin üzerine on üç asırdanberi bir kâbus gibi çökmüş olan Arap harf- İerinin ağırlığından kurtulacağımızı 9 Ağustos gecesi, Atatürk Sarayburnu parkında Türk milletine müjdeledi. Mer yaştan ve her sınıftanfmilyonlar ca kadin ayni yılın birinciteşrininde Millet Mekteplerine koştuğu günlerde 17 yaşmda bir “Türk kızı, mühendis mektebinin kabul imtihanlarma girdi ve çök sıkı olarak bu imtihanları hakiki bir muvaffakıyetle başararak, Türk ki. zmın, ne zekâsının, ne de iradesinin Türk oğlundan daha aşağı olmadığını isbat etti, Bu tarihten sonra Türk kadını kaya- tn her safhasına girmiş ve muvaffak olmuştur. Onu, hâkim kürsüsünde gördük. Şimdi bire çok uzakta kalmış olan yakın bir mazide “Saçı uzun, ak- hı krsa, telâkki edilen Türk kadınının en &sil ve hassas bir itinayla adalet dağıt- tığına şahid olduk. ş (rü kadınını avukat, sandal altolan Imanıdır buzün göklerde dolaşıyor i dinledik, Onun ince ve nafiz görüşü, kudretli tahlilleri, müessir hitabeti göğ” sümüzü kabarttı, Avrupa ilim adamları, beynelmilel konferanslarda Türk kadı. sun ilmi araştırma, bulma ve anlatma kuğretlerini kabul ve taşdik ettiler, Türk kadını doktor oldu, Kadınlığa yakışır asil bir ferağatla sıtmadan çat” layan dudaklara sükür, veremden bozu- lan akciğerlere şifa dağıtmak için yur- dun en uzak köşelerine koştu, Önü ba zân ameliyat odasınz elinde bistür, bâ-“> zana Jâboratuvarında gözünde mikros- kop, çalışırken rast geliyoruz. On beş sene evvel bir mucize sanacağımız bu şeyler bize bugün çok tabii geliyor. On beş yılda on beş asır aştığımıza bundan daha güzel bir delil bulunabilir mi?. boratuvarında, tcza- nde çalışan, hayat alırlarınm teriyic (o kazanan Yüzlerce Türk kızı, her hareketi, her humlesi insanlık tarihinde biç kimseye nasip olmayan parlak muzafferiyet üğgi, leriyle süslenen Büyük Atatürk, yokluk- tan çikararak Türk milletine sunduğu y& nİ bir varlıktır. Evinin bir köşesinde ıztıraplı bi: ömür “ geçiren neslin kızları hiçbir tehilkeden"İ yümıyorlar, onlara en tehlikeli meslekler” de bile rastgeliyoruz. Tayyaresiyle va > tan müdafaasımda yer alan, plânörüile © dünya rekorlarını kırmağı uğraşan kia, larımız var, Fakat bütün bu ulagtıklarımız, ulağa -“ caklarımızın yanında hiçbir şey değildi Bunlar sönük bir mazinin karanlık $€ ması İçersinde parlayan müstesna yıldız. lardır. Azıl Atatlirk neslinin kızları, şim, “ Bugün kimya “di Usiversitelerde, Hselerde, ilkokullar - dadır... Bunların bârikalaria dolu çalışma tarzlarını işitiyor, görüyor, dinliyoruz. © Bunlar yarın memleket mildafansında er kek kârdeşlerile omuzomuza yer alacak- lar, İş hayatında mucizeler yaratacak lar, Bütün bunlam inanıyoruz.. Çünkü a- ziz yurdun her köşesinde, bu genğliğin, Atatürkün, kendilerine yer yüyünün on Xıymetli bir emaneti olarak bıraktığı... Türk inielâbı, Türk Cumhuriyetini in. sanlığın ve tarihin son gününe kadar mu. ; hafaza edeceklerine dair içtikleri andı £ âlttik, Seslerinin imanına inandık. Göz“ lerinde parlayan szmin ışığını gördük. Atatürkün, evinin köşesinden âlarak Bü | yük Millet Meclisinin içersine soktuğu. ; Türk kadını onun şefliği altında on beg Asrı nasıl on beş sene İçersine sığdırarak. bugünkü mevkiine şükselmiş ise bu hizi- le yilrümekte devam edecektir. i Bugün dökülen gözyaşları Türk kadınlı ş ğin Büyük Sete borçlu olduğu tekâmi- Vi lür. şüükranı olduğu kadar, kadınlığımızm .; geleceğe ait olan imanıdır. ii li Muzaffer, <