8 Kasım 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

8 Kasım 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 AARER — Aksım postan ————— 3 IKİNCITEŞRİL EE “MATMAZEL çi SEY bi İğüntüt YILDIRIM'IN Hadver'in tarihi Romanı: 11 “Yıldırım kuvvetlidir. Bir elçi göndererek müsaleha istiyelim,, — Haydi bre Karamanlı!ar! Buradaki muzafferiyetiniz bütün dünya bükimliği Bi elde etmektir. Karşınızdaki Osmanl: Orduları Sırb askeri karşısında darma - dağınık olmuş bir topluluktur. Kâbra » manlığınıza önyanamaz. Arşi Filhakika Alâeddinin arkasında yek- pare bir kütle gibi yörüyen ordu birden- bira Osmanlı ordusu üzerine hücum et- ti. Fervatlar, haykırışmalar, buğırışma - Jar, uçan kelloler, kopan kol ve ayaklar, karnı deşilmiş atların, kısrakların tüyle- ri ürperten haykırışmeları harb meyda- Dna görülmemiş bir vahşet çöktürmüş tu. Ve nihayet Osmanl! ordusu dağıldı ve binlercesi takip eden Alâeddin askerinin kıkeı altında dan verdiler. Beylerbeyi Timurtaş esir oldu. * Başma zafer tacı giyerek sekerini teftiş eden Karaman bükimi, elleri kend Atının kuyruğu ile bağlanmış esirini yö. rünce tanıdı: — 0. Süninle harbetmek ne şeref 7I- murtaş! |, — Kahpesin Alâoddin! I — Harb bu Timur! Geleceğim diye habar vermek &det oluramış. Misafirliğe değil, esir edip zafer kazanmağa geli - yoruz. Timurtaşn yüzünü bir ölüm (sarılığı sarmıştı. Kaç gündür ağzma bir lokmı ekmek bile koymamış ve askerinin yüzü. ne bağacak kudreti bile kalmamıştı. Ya bünkür bu vaziyote ne diyecekti? Kendisin! Yıldırım yerine koyduğu zaman verdiği cezadan kendi tüyleri ür. periyordu. Hiç koça Yrldırımm kora boy. lerbeyi Timurtaş bir Karaman hikimine esir olur mu? Niçin ölmemişti, neden 5. Yüme kadar beklememişti? İste şimdi, bu methus herifin alayma, tahkirine he- def oluyordu. Alâeddin, Timurun elle - rini çözmelerini emretti, Timurtaş çene- leri titriyerek serdu: — Yıldırımdan korkmuyor musun A- Meddin? — Padişah şimdi Eflâk hududunda dWeivor. Biz seninle kozumuzu pay - Jaştık Hile, — Alâeddin. esirlere büsmü m et, Yilireım tanıdığın hünkürinrdan de. #'ldir. Balki de simdi karşımıza çıkar. R'r boradan farkı ölmeean hünkârmm #ntikammdan kork Alâsdein! — Pğtr,senin esaretinden İntikam 2- YacsYan vwif onun şerefine? “AN geli Ali babasmm dizini öptü: — Timurtaş sarayında misafir ola - taktır, Yıldırımın bir orostopolluğu olur- $a karşılık Timuru tutarız. “ağa ZIT STAN EEE) 2 AE Ciddt bir tavır takmdı: — Peki baba! Henüz teftiş bitmemişti. Uzaktan dört nala Alâcddinin küçük oğlu Mebmediu geldiğini gördüler. Bu gelişte muhakkak mühim bir sebek vardı. Timurtaş da he- yocanlandı. Acaba Yıldırım haber mi al. miş, yahu geliyor muydu? Mahmet atmdan süratle inip babasmn yanına koştu ve kulağına heyecanla bir seyler söyledi. Alâeddin Timurtaşa bak- ta. Yüzünde bir damle kan kalmamıştı. Derhal başmdaki tacı çıkararak haykır. dr; — Haydi silâh başma! Mehmet babasmı kolundan tuttut — Baba, harbedemeyiz! — Neden Mehmet? — Yıldırım senden kuvvetlidir. Bir el. çi göndererek müsaleha istiyelim. — Ya Timurtaş? — Wak edelim. Hediyelerle Bursaya gfiwderirir. Padimh Yıldırım Bayezide © da bizim için debnlet eder, — Oğlum, Yıldırımdan korkuyor mu - sun? — Baha saklama, sen de korkarsın, Bu adam ya'nız Allahtan küçük! Alâeddin Irraharuna bağımdı: — Askeri konağa çekiniz. Bi4 kimse rahatsız etmesin! Alâeridin, oğulları Mehmet ve Ali Ti- murtaş ile Alfeddinin meşhur İmrahoru bir çadıra girdiler. Alleddin Timurtaga dönerek; — Timurtaş. Dedi. Seni hir esir ola. rak değil, bir arkadaş gibi himaye ede. esk ve padisah Bayozidin avdetinde de #nlimen yurdunu gönderecoktim. Yıldı. rım Bursaya gelmiş. Timurtaş yerinden sıçradı: — Ne, padişah Bursaya mı geldi? Ne saman, ne çabuk? Alâeddin kendini tutamadı: — Kendi padieahın ne demektir, ga- filsin Timurtaş! Yıldırım Bayesldin BL zans saltanatında efsşneleşen İsmi Le. lopustur. Hakikaten hükârn fırtınalara benzer. Timurtaş gillüü, o veziyeti derhal kav- ramıştı. Mis gibi esir edilinişti, belki de rezil edilecekti, Fakat padisah böyle şimşek gibi yetişince Alâeddinde şafak attı ve şimdi Timurtasa hüznümuamele ediyordu. Timurtaş sordu: — Padişaha bir elçi gönderdiniz mi? Alâeddin mağrur, kuvvetli, fakat ah- maktı, Bu sunlin hiç yeri olmadığmı he- sab bile etmemişti, Kafalarında işliyen mevzua temas ettiği için hemen cevab verdi: — Evet, sancaktarı elef olarak giran- baha hediyelerle gönderdik, Yazan: Ikimim — Teklifinizdeki gartlar? Alâeddin başını eğdi ve gosuklarma bakarak cevab verdi: — Affolunmamız. Koca mağrur hâkime ne olmuştu aca. bs? Ne olmıyacaktı ki!.. Tâ Eflâk budu. dundan kalkıp bir hamlede Helspan bo. ğazmi göçerek Bursaya bir gimşek gibi yetişen böyle bir hünkâr karşısında du- rulur muydu hiç? Oğlunun yerden göke kadar hakkı vardı, Alâeddinin gözeüleri, perişan ve dağınık askerin padişah or. dusuna can attıklarını bildirdikleri a- maa baba ve İkİ oğul büsbütün korkmuş. tu. Hele avdet eden elçiden padişah Yıldırımın covsbmı öğrendikleri samat artık hayat ve saltanatlarının Allaha kal dığını anlamışlardı. Laldırım elçiyi tek- meyle kovmuş ve haykırmıştı; — Mağrur hâkimine söyle. Bu iş yal- nız Kılıç kuvvetinş kalmıştır. Alâeddin paha biçilmez hediyelerle Ti. murtaşı Bursaya gönderdi. Fakat her nedense Yıldırım bu hâdiseya çok kız. mıştı, Onu Rumelindeki cibadından ge- ri çeviren bu mağrur hâkim cezasını bul. malıydı, Yıldırım Bayezld Bursada bir müddet. çik kalmış, ve orduları başma geçerek Karaman üzerine yürümüztü. Alâeddin söz anlamaz Osmanlı hünkürryla çaresiz harbe hazırlandı vo ordularmi Kilikya. ya doğru çekti. Dağların arasında gizle. nen Alâeddin askeri kendilerini emin sandılar. Ğ , Yıldırım, Osmanlı, İmparatorları, içinde fiilen kudret we haşmelini Avrupa top- raklarında tanıtmış bir şef ve Avrupa fatlhiydi ve bu temasları onu bir siyaset adamı halire getirmişti. Hüskâr bütün çavuşlarına bir ferman tebliğ ettirdi. “Ahalinin trz ve mama tecavüz eden! idam ederim. Herkes tlenretinde ser » besttir. Çavuşlar pazarları daima neza. ret altında bulunduracaklar ve köylüleri çapulevisrin bücumundan sıyanet ede - ceğlerdir. Bu irade Aldeddinin tonraklarmda beklenilen tesiri #apmıstı. Halk mağrur olduğu kadar ealim olan Alkeddinle oğul- larmdan bıkmış sanmıştı, Bu kadar adil ve bakla hareket edon bir satvetli hü » kilmdarm emrino geçmeğe can attılar, Alâeddin içinden yıkilacağını anlaymca, oğutlariyle beraber bir kısa lstisarede bulundu ve Germayun topraklarmda: geçerek (Akçay) meydanmda saf ve 0- tağ kurdu. (Devamı var) Yağar R-Robe Dü oyf ' “Voiter sizi vazifeyle Milân göndermek niyetindeyiz. EEE EZER SE İkisi de tereddüdsüz her işi yapacak kabiliyetteydiler. Ablâkt hiçbir engel tanımazlardı. Yerlerinin Okolay kolay dolduracağı kanaatinde değilim, Maamafih akibetlerinin böyle olacağı belliydi ve bunu ben tahmin ediyordum. Kadın shlâkon tamamen gangren Ol - muştu, Fakat erkek arasıra yaşadığı ha- yata karşi isyan ediyor, kurtulmak isti. yordu. Kadın razı değildi. Bu yüzden her gün kavga ediyorla.dı. Teşkilâirmiz için ölümlerine o gcirim! yazık oldu! Sustu, Fon Rogviç İstihfafla dudak büktü; — İki serseri eksik olmuş, ne çikar! General bir an sustuktan sonra devam etti: — Boşluğu doldurmak için sizin me. baretinize güveniyorum. Hilda ile He - dingenin yerine başkalarını bulur ve ye- ştirirsiniz. Neyse, şimdi bu ehemmiyet- siz şeyleri bırakalım da, başka İşleri ko- nuşalım, — Sizi vazifeylie Milânoya göndermek niyetindeyim. Oradan mükim haberle. aldım. İtalyan askeri istihbarat teşkilâ- tındekt arkadaşlarla temasa geçmek lâ- zım. Bazı vesikalar ve evrak mübadele edilecek. Onlara verilecak evrakı elze teslim edeceğim. Siz de onlardan alaca- Bin evrakt bana getireceksiniz. Milânoda'ri İtalyan askeri (istihbarat teşkilâtı şofi Karabiniye kumandanı Panizziye hitaben vereceğim bir mektup In kendinizi ona tanıtırsınız. Bir haftaya kadar hareke* edeceğiniz! besaplıyarak ona göre hazır olunuz. Za- manırda kön sizi çağırtır, son talimatı veririm, Simdilik sövliyeceklerim bu kâ- dar, gidebilirsiniz Her komiser. ... — Beni çağırmışsınız efendim. Stofan Gietzinge» zayıflamış, gözleri çukura batmıştı. Velter bayretle ora bakarak söylendi: — Ne oldunuz böyle? hâlü böber yok mu? — Evet, hâlâ haber yok. Paristen ay- rılalı iki hafta oldu, ondan ses s€da çik- madı, Velter, Stefanım geçirdiği buhranı bil. yordu. Onun sır arkadaşı olmuştu. Deli- kanının Âni bir kararla teşkilât için ze. rarlt olabilecek bir barekete geçmesin. den korktuğu için düna lüzum görmüetü. Her görüşünde on4 toskine çalışıyordu: “Müstörih olunuz. Kontes Hedingen ile kocası memleketimiz için fevkalâde mü- him bir busus! vazifenin İfasiyle meggul bulusuyorlar. Kendilerini bizşat general fon Rogviç gönderdi. General onlara an- cak kerdirivla muhabere etmeleri em - rini vermişti. Kontesin size mektup yaz- maması bundan İleri geliyor olmalı. Va- LL gi ma — 113 — LR lü Çevireni dı? Hattâ üzerine imi postalda onun e yazısı sem benim için kâfi. a Delikanlım eadij*İ rin sözleri fayda ny Rokur tarafından arş mektubu Stefan © Bİ” a gün Velter de Büber yl derdiği bir mektup vas renmişti, Söbert, ea tubu ne gernit Içindf tan sonra göyle dİYOrdi”. gey “Raporumu seele maymz. Kan Rokari” kar çıkmaz bu satırlar my mızı Parise çekmek İçi Mi kar, Stefan Parise gelir“ nacaktır. X Doğrudan doğrusi Hamis”, yazmadım, - Hildan r malâmattar olmadı sine bu hunnmnta marie zet hattı hareketim bakla? > yorum., al P Velter, bu moktubâ vab göndermişti: “Verdiğiniz. i e etmeyi farla muhahere etm ölümü hakkında m Rokurun fazliyetini m Türmat vermekte de ri emir almadan hiçbir Bundan sonra Stefs3* iy t. Bir koltuğa eliyle va Ş bitkin duran delikanli ça —Oturannıra d dnir haberlerim var: sisl bebi bi... — Rürn ederim cebi, nerede? iyi mi? yoksf Velter, mütereddli V* nüyorda, — İyi. Evet 5 — Ne demek isi şuyorsunuz. — Aziz dostuma. o Unin göylediği: e Gİ «özünü bilir nat e mesel olmağa lâyık vi mayın, sakin olun i ld Durakladı ve sonr# tay sase” #İ — Size nasıl an!3' saya ye devam etti. Çok lerinize hâkim ol kuyorum. Çok gere — Söyleyin rick dıracağım. Yoksa Stefan ayağa kalk” ti bağırarak tama” — Aliye, sen bana karşı... Aliye sözünü kesti: — Haydi canım, saçma sapan konuşma. İyi yetismesi için eli izden geldiği kadar gayret ettiğimiz bu küçük için doğrusu iyi bir ders olacak. Büyük babası hakkında nasıl bir fikir besliyecek, bil mem, Kâmran korkudan annesinin eteğine gizlendi; — Anne! Sabri efendi devam etti: — Bana karşı... iyi muamele etmedin. Ve bizi askerce selâmladıktan sonra, topukları üzerinde dönerek uzaklaştı. Kamran hayret içindeydi! — Büytik babam mı? Bu benim büyük babam mı? Aliye sükünetle cevap verdi: — Hayır carım.. Mahsus söyledin, O bir ahbabımız, Sakat çek fbtiyar bir çavuş olduğu için askerler büyük baba (diyorlarmış da ondan... Korkma yavrum; onu bir daha görmiyeceksin. BAR, JE Aradan bu kadar zaman geçtikten sonra, kahramanım avdelini cakip eden hâdiseleri Kısaca hatnladıkça, kendi kendime, uzun harp yıllarınm beni serseme çevirip çevirmediğini soruyorum. Hakikaten, bütün arkadaşlarım için olduğu gibi, benim için de, mütareke, yal hız stıraplarımıza değil; üzürtülerimize, kererlerimize ve umumiyet” le bütün medeni acılara kati bir merhem olacaktı. İstikbalimiz hakkına hem makul ve hem de hayali bir fikri miz vardı: Yumuşak bir döşek, seven bir kadın ve insana zor gelmi- yen işler, wneler nihayetinde şerelli b bir ihtiyarlık... “gi eğe kiki ee İY e Sefalet, histerdeki arlaşamamazlık, hiyanet, bize harpten evvel- ki zamana ait gibi görünüyordu. Bazı kimseler, dönüşlerinde, kalem” Geki dairedeki, bankadaki ve hattâ karı - koca yatağındaki yerlerini mosrul bulmuslardı, Bu bize fevkalâde, müstesma gibi (geliyordu. Bana gelince, ölümden de kurtulduğum için, bütün sazdetin bana kucak açtığını ve ilâhi himayenin bir daha beni Oterketmiyeceğini zannediyordum. Silâh kayışı omuzdan çıkmış, oğır postallarm yerini terlikler al mış, her şey halilemisti, Sararmış solmuş bir cengâver (Yerine bol yem:k ve uzun istirahatten mütevellit göbek bağlayah zarif, müte- bessim bir adam gelmişti. Barutla süpürülen mesafeler katetmiştik. Hayatın bir tarafından diğer tarafına geçmek. mukayese edilecek olursa, tehlikeli bir oyun gibiydi. Tecrühe, bazılarını muhteriz, baze İarmt da mutmain. mücmmeni ve kör kılmıştı. Meselâ benim için bütün sefaletler nihayete ermişti. Vücudüm bana mukaides bir şey gibi geliyordu. Bir daha zevk ve e'enceden başka bir şey görmiyecek tatmıyataktı. Ben borcumu o Ödemistim. Ve makbuz olarak da terhis tezkeremi almıştım. Artık hiç kimse be ni rahatsız etmiyecekti, bir ziyafet vereceğim. Anlıyor musun, Turhan, ” TEP gi Dosiluk tesis etmekte nekadar ütdarsz 9 yiyor, tim. Çocukken, delikanlı iken, Aliye bana K karşı mahcubum. Onları dinlerim, Mikin kalbi Binaenaleyh orada, harpte, arkadaştan bas değil, arkadaş! Fakat bunlardan birine Kr e yatımı boreluydum. Ama yalnız beni fe ll tardığı için değil, ayni zamanda fena di eşi k Onunla iyi arlaşmıztık. O da benim gibi kia di. Taliin bizi davet ettiği verde, ne stra! ME bahsediyorduk. Gürştüğümüz şeyler, . na, bölbol istikbale aitti, Bana, büyük müğazalardan birinde bodrum katında paketlerle m balarının donuk ziyası alunda günde dokuz göre, bütün kış, gündüz nedir, gn dısini seviyormuş; sonra evleneceklermiğ-« Bir 053 çukuruma saklanmış, a; sabahında şöyle konuşuyorduk? — Harp hitsin; insallah serbest kaldığın”, Tehesstim etmee çalışarak cevap verdiz — Hay. hay! bir parça da içer miyiz? — Hayir, — Yaa", çet” f — Mâvır. Fakat müfcellef bir ziyafet V ani Müta-eke olmuştu. Turhant mA a 45 günü Aliye, Handanm çayına davetliydi:

Bu sayıdan diğer sayfalar: