i — N itlerin nutku nasıl karşılandı ? Na Bari Baş tarafı 1 ncide | miş ve partinin şiddetli enerjisini ka- Viya üutkuna benzediğini) yıt ve Alman ordusunu methüsena e- “oğan, Hasiliz Politika adamları. derek: dn, taary Sruya yapılan hücum Alin; vi “Sulhçu biradam sıfatile Alman La ordusu için, diğerlerine de barış lüzu. May Andok, #ttirmekte ve komin iç iş İ baktın yıldönümü gü muna ikna edecek mahiyette olan bu orduyu yaratmağa çalıştım.,, demiş . » Japon dostluğundan! tir. DESİ kayda Jâyik gö “üye Bundan sonra Almanların işe olan Balaagi Fasaya elini m, hakkını kaydeden Hitler, sözlerine şu suretle devam etmiştir: ” Ma bok gazetesinde şöyle ya- “— Demokrasiler, bizzat umdelerinin ven hlkimi, sözünü söyledi. hikmetini anlıyabilecekler midir? Pren siplerimizle, muazzam neticeler elde v Kİ an «tikleri veçhile iye Yerde elini geri çek- Sonra simdi de Vaymar, edip etmediğimizi bizzat kendiniz tak- dir ediniz. Bazı yabancı gazeteler “Al. amdarlariyle müzakere inmak müşküldür, manlar bütün bunları müzakere yolu a, Skrtyy STİ için her şeyin caiz iş Önay ket Mmebdei ittihaz €- ile de elde edebilirlerdi., diyorlar, çok iyi biliyoruz ki, bizden evvel Alman imparatorluğu bundan başka bir gey yapmamıştır. Ben de mizakereye 4- madeyim, fakat Alman hakkı müza. j kere edilemez. b da Cermen irki- k ün Soğan © akdar başke | Otoriter devletlerde harbe teşvike ç Sig lerin fikrinee harp mu. | <cvaz Yoktur, fakat demokraside bu. na İmkân vardır. Hitler, Çörçilin, Alman muhacirle. rinden İstifade suretile şimdiki reji - min ilgası mümkün olduğu hakkmda- ki beyanatma temas ederek; — Çörçil, bu vatan hainlerile daha ar- temas etmiş olsaydı, bu iddianm nasıl bir delilik olduğunu anlardı... Demiş ve harp âmilleri hakkındaki tenkidine devam etmiştir. Hitler diğer milletlerden kanunu e- sasilerini değiştirmelerini istemeğe hakkı olmadığını teslim etmekle be. raber, Greenvood'un Avam kamara - sında söylediği ve Almanya Ile İtalya. leketlerde . kendi &- SİMeğe henüz karar ver. ça e eldir Yalnız kendisi muvaffakıyet kazan. hissetmek- 1 ! # 4 # 7F yanları mahrumi» Pk, iyor, İyinin Berlin muha- deve, : Ze ğ ii g3 İsinin beyanatı, Sar- #eylerden pek etmemektedir. Al- Çorçilin ismini ve Paris hükü - Butuklarını ve fern. | 2m imhast temennisine dair olan nut- Slstirmekt edir. Dahşır | KURE işaret ederek demiştir ki: İSTDiN edilecek £oluran | <— Parlamenta oyunlarına uygun ola” rak bu adamın bir veya iki sene hükü- met azası olmasına mâni olamam, fa. kat Almanyanın imha eğilmesine mâ. ni olacağım. Tütler bundan, sonra, Alman— İtal ya dostluğunu methederek demiştir “ — İtalya ile Berlin ne kadar siki © lursa, bizde niza aramak arzusu 0 ka- dar ortadan kalkacaktır.., Hitler, nasyonal sosyalizmin en bü- Yük gururunu 1938 de Almanyanm gok daha büyük olması olduğunu ka- yıt ve Alman milletinin, harbe teşvik edenler daha evvel silâhlarımı bırak - mak şarlile, silâhlarını bırakmağa â. made olduğunu beyan ettikten sonra son buhran esnasında Alman milleti. nin hattı hareketini öğmüş ve nutku- mu şu sözlerle bitirmiştir: “— Daima kuvevtli ve itimatlı olalım, O zaman bugün de ve ebediyen de mu- kaddes olan Almanyanın başma hiçbir gey gelmiyecektir.., Etrüsk vapuru De” Baştmalı 1 incide 10 mile, ikinci seferinde ise 7-8 mile düş” müş, bu yüzden limanımıza 11 saat teah- hürle gelmiştir. Bunun üzerine gemi ha vuza alınmıştır. Denizbankın salâhiyettar erkânmdan biri bu sabah bu hususta şunları söyle- mütşir: Butku gibi, tes. ralarda matlup olan tam sürati yapmış” tır. Şimdi vapurun birdenbire yolunu kay betmesinin sebebleri © araştırılmaktadır. Bunun için İstinye havuz ve fabrikasında vapurun makineleri ve bütün tesisatı ü- zerinde fenni tetkikler yapılmaktadır. Bu tetkiklerin sonunda sürat düşmesi" nin sebebleri anlaşılmış olataktır. Ayni samanda yapurun bugünkü sürat muha- faza edip etmiyeceği de malüm değildir. Tetkiklerin sonunda vapurun tekrar eski süratine yükseltilip (o yükseltilemiyeceği belli olacaktır. Haber aldığımıza göre, vapurun tesli- mi anındaki vaziyeti de tesbit edilmekte dir. Yani böyle bir sürat azalmasının ev! velden anlaşılıp anlaşılamıyacağı araştır rılmaktadır. Böyle bir vaziyetin evvelden anlaşılacağı kanaatine varılırsa işin me- sulleri aranacaktır. Evvelden anlaşılamı" yacağı kanaaline varılırsa yapılacak bir $ey yoktur, çünkü vapur teslim alınmış ve kabul muamelesi yapılmış bulunmak” tadır. Lokantada geçen “— Etrüsk Kiyelde teslim alındığı sr) araş MAMA Wa e 4 münakaşa Evvelki akşam Beyoğlu lokantalarım- dan birinde müessif bir hidise olmuş, Güzel Sanatlar Akademisi Estetik hocası şalr Ahmet Hamdi Tanpmarla lise ede. biyst hocalarmdan İsmali Habib Sevik arasında başlıyan bir münakaşa bu iki tanınmış şahsiyetin tokat ve yumrukla döğüşmelerine ramak kalacak derccode ilerlemiştir. Hâdiso ânında refikasiyle birlikte Ah- met Hamdi Tanpmarım masasında otu- ran heykeltraş Zühdü vakayı bu sabah bize şöyle anlattı: “.— Ahmet Hamdiyi eskidenberi tanı. rım. İsmail Habibin ise yalnız ismini işitmişimdir. Fakat Ahmet Hamdi ile İsmail Habibin uzun zamandanberi biri birlerini tanıdıklarını ye görüştüklerini 4yt büliyorum. (İsmali Habibe göre, ken. disi Ahmet Hamdi ile iki Üç gün evvel Kuzguncukta İsmail Hami Danişmendin evinde tanışmıştır.) Hâdise akşam: refikamla birlikte ve Ahmet Hamdi de yanımızda olduğu halde ber zaman devam ettiğimiz lokantaya girmiştik. O sırada İsmail Habib de ya- nmda Rusçuklu Hakkı ve kendisini ta- mımadığım bir zat olduğu halde henüz bir masaya oturuyorlardı. Tesadüfen biz de onların masalarinin arkalarmda bir boş masa bularak yerleştik, Alıimeğ Ham- di le İsmali Habib biribirlerini görerek görüşmeğe başladılar. Du strada ben de İsmail Habible tanışmış oldum, İsmail Habib, çok şendi. Zannıma güre, biraz da içmişti, Bapriler yaparak etrafındakileri güldürüyerdu. Bilhassa Doktor Rusçuklu Hakkıya çok takılıyor ve esprilerine hep doktorun ismini Karıştırıyordu. Hattâ bir ara Rusçuklu Hakkıyı yine kızdırmak $- çin olacak, bize döndü ve! — “İşitiyorum ki, herkes benim nasıl olup da Rusçuklu Hakkıyla görüştüğüme şaşıyormuş, fakat ben gene görüyorsu- nuz ya, onunla görüşmekte devam edi. Yorum.,, dedi, Bu sözleri duyan “Hamdi, bir. espri maksadiyle: — Üstadım, dedi. Bana kalırsa bu 3ö- güp aksi varid olatak, hörhülde şaşsü- Jar, gaşsalar, Rusçuklu Hakkının sizinle DAsıl olup da görüştüğüne şaşarlar, Hamüinin lâtife olan bu sözleri neden. se İsmail Habibin biraz keyfini bozdu ve Hamdiye dönerek: — Demek sen aksi iddiada bulunuyor sun, Buna nasıl hüküm ediyorsun? diye sordu. Ahmet Hamdi gene şaka tarzında ve Siri espirisine devam etmek maksadile gülerek: — Tabii değil mi ya dedi, bugün Rus cuklu Hakkının ismini bilmiyen, kendi- sini tanımıyan vazmıdır?.,, Fakat İsmail Habib sırf kendi espiri- lerine bir kinaye olan bu sözlere alınmış olacak ki hiddetle Hamdiye döndü: — Bana bak demek ki, ben “İnferieur,a- damım öyle mi? Şimdi şu (sözlerini geri alırsan fena etmezsin.., Bu sözler üzerine yaptığı bir lâtifenin böyle ciddiyetle kar şılanışı Hamdinin üzerinde de aksi bir tesir yaptı, Sinirlerine hâkim ( olamıya- rak; — Canım ne oldu sanki, neden sözleri» mi geri alacak mışım2, Diye cevap verdi. Bu suretle başlayan münakaşa daha bararetlendi ve ikisi de biribirlerini tehdit etmeğe başladılar. Biz ra girerek ayırdık. Fakat iki arkadaş biribirlerine o kızdıklarından O neşe kak mamış, iki taraf kendi masalarına çekil mişlerdi, Bu'ara, birdenbire İsmail Ha bib kendi masasmdan kalkarak bizim ma- saya geldi, Fakat Ahmet Hamdi,: — Tarziye ver de masamıza öyle otur. dedi. Bu sözler üzerine tekrar münakaşa başladı, ve bir ara bizim mani olmamıza vakit kalmadan ikisi de biribirlerine gir- diler. Fakat bu uzun sürmedi atalarına girerek sinirlerini yatıştırdık. Hâdise böyle cereyan etmiştir. Lokanta* da bir kitap meselesinden o bahsedilme- miştir. Yalnız Ahmet Hamdinin obana anlattığına göre, üç gece evvel Kuzgun cukta bir evde biribirlerine rastgeldikleri zaman İsmail Habib kendisine,: — Hamdi, demiş, sen de bir kitap yaz da, eserlerimde senden de bahsedeyim, Bu sözlere Hamdi şöyle cevap vermiş: — Siz daha benim tercüme ettiğim ve yazdığım eserleri bilmiyorsunuz . demek. Bir de kitap yazmamı istiyorsunuz. Eğer). yorsanız benim hazır eser) bahsetmek İsti ady iii çk Ki emi m 11 Yazan: Hafhmı YAG? Türk ve Alman istihbarat büro. ları, Sakızlı Yakup reisin harekâtını şüpheli böulmağa başlamışlardı — 135 — Komndor Brodey Soşonun değişmesin den sonra aylarca Marmarada (başıboş dolaştı, Marmarada ne bir gemi seyahate çıkakiliyor, ne bir desiroyer - korkusuz dolaşmağa cesaret ediyordu. Soşonu istihlâf eden amiral (o Paşoviç, Karadenizdeki harekâtın süküna yüz tut” tuğunu görmüş, aklını fikrini Çanakkale” den yapacağı bir huruca bağlamış; Ya- vuzla Midilli ve diğer destroyerlerin rak edeceği bu huruçla boğaz dışında; dalardaki tesisatı ve adalar (arasındaki mayn hatları içine çekilen itilâf devletle rinin deniz kuvvetlerini bastırmak, bu su* retle bir muvaffakiyet elde (etmek isti yordu. Brodey gizli üste tıpkı kendi memleke tinde imiş gibi rahat ve huzurla oturuyor, Marmarada akamete uğrayan seyrisefer den sonra yapılacak yalnız sahil şehirle- rini arada bir ziyaret etmek, birkaç mer“ ini savurmaktan ibaret bulunuyordu. Son İstanbul — baskınında, Numunel Hamiyete taarruz eden E 13, destroye- rin tam zamanında toplarını ateşlemesi yüzünden torpidosunu isabet ettirememiş, üstelik preskopuna çarpan bir soğuk mer” mi parçasile objektifi hasara uğramış, Manmaraya girdiği zamandanberi dehşet- li bir faaliyet gösteren düşman tahtelba- hiri ilk defa kaçmak. kendini kurtarmak kaygusuna düşmüştü. Bundan sonra gizli üste Davistin gön- derdiği benzin; yağ ve diğer malzeme ile ihtiyaçları tamamen temin edilmiş olan Komodor yalnız bir şey bekliyordu. Aylarca evvel Davistin verdiği haberi,.. Cenup cephesi emrine gönderilecek mer ailerin nakil gününü. Perşembe pazarındaki telsizin meydana çıkarılışından sonra faaliyetini arttıran Türk ve Alman istihbaratı Marmarada tetkiklere başlamış. Gizli üsü meydana çıkarmamış fakat, buna mukabil seyri Selerde ısrar eden ve uzun zaman hiçbir tehlikeye maruz kalmadan seferlerini ba- şaran Sakızlı Yakup reisin o harekâtını şüpheli bulmuş; Mister Palmer hakkında tertibat almağa başlamıştı. Davist bunu zamanında haber aldı. Palmerin son defa İstanbula (o gelişinde delikanlı eski konsolosu oHayırsızadada karşıladı. Sancaktar yelkenlisini Büyük- sda önünde demirletti, Sonra ikisi bir den İstanbula geçtiler. Taksime, Davis- lerim vardır. İsmail Habibe göre ismail Habip şöyle demektedir: “— Ahmet Hamdi Tanpmnarla bir kaç gün evvel, ilk defa clarak Kuzgun- cukta Danişmend'in yalısında tanıştım, Kendisi hakkımda büyük alika göste rerek o güne kadar tanışamadığımıza esef eder bir vaziyet aldı, Hâdise akşa- mı Jokantadâ yânıma geldi. Tatk tatlı konuşmağa başladık. Nedense bir ara ortaya bir kitap meselesi çıkararak ba- na çatmağa başladı. Söylediği sözleri burada tekrar et- mekten hicap duyarım. Bugüne kadar, benimle kavga etmeği göze alan tek bu adam çıktı, Ona da aramızdaki kuvvet farkı yüzünden dokunamadım. Hayatr mn çocukluk ve gençlik devresini sporla geçridi ğim için kollarım çok kuvvetlidir. Ham di Tanpmarın hâdise sırasında sinir müvazenesi çok bozulmuştu, Üzerine varmadım. Fakat burada sırası gelmiş- ken eski pehliyanlardan olduğumu söyliyebilirim., İsmail Habip, o bâdisenin bir sinir buhranı yüzünden vukua geldiğini ve Hamdi Tanpmarın sinirlerine hâkim 0 Jamıyarak biç bir sebep yokken adının kitayına (İsmail Habibin yazdığı “ede bi yeniliklerimiz.) girmemesini frsat bilerek (o hâdiseye sebep olduğunu id dia etmiştir. Halbuki hâdisenin şahitlerinden hey- kaltraş Zühdü o gün Ahmet Hamdinin böyle bir meseleyi mevzuu bahsetme diğini söylemektedir . miz tahkikat yapılması istemektedir. tin evine geldiler, Delikanlı konsolosa kısaca arlaltı: — Mister Palmer.. İşin içyüzü meyda na çıkar gibi oluyor. Sizin . vaziyetiniz çok tehlikeli... İstihbarat memurları ev ralınızda tahkikatla meşgul.. Şimdi. sıkı tedbir almak? kurtulmak çaresine bakaca* Hiz. Davistin sözleri konsolosu fena o halde korkuttu, Bu ana kadar hiçbir o tehlike sezinlemeden harıl harıl çalışan Palmerin gözleri irileşti. Daviste sordu: — Peki, ne yapalım sanki.. Hemen kü çalım mı? Jikanlı ağır ağır söze başladı: — Kaçmak. eh, bugün elimizdeki vası» talarla bu kolay ve çabuk başarılır. Fa- kat buna karşılık yapacağımız en mühim iş kalıyor. Onu bitirmeden bir yere gide mem, — Tahkikatm derinleştiğini, yakalar mak ihtimallerinin kuvvetlendiğini söyli- yen siz değil misiniz? — Evet.. ama bu iş, şimdiye kadar yap tıklarımızı tamamlıyacak, fakat netice ye hizmet edecek, Korolos; zekâsına, itidaline, becerik liğine hayran olduğu delikanlının karşı” sında boynunu büktü: — Ben, bir şey münakaşa etmek iste mem. Siz hazırlayın; yapacağımızı bildi- rin. Direktiflerinize uymak en iyi netice leri veriyor. Davist güldü, devam etti: — Öyleyse dinleyin. Şimdi U size bi! mektup vereceğim. Bu gece hemen bura dan yola çıkacaksınız. Yük falan almıya” caksmız. Bu mektubu gizli üste bulunan komodor. Brodeye götüreceksiniz... Sonra Sancaklar yelkenlisinden ayrılıp Brodey ile beraber (o kalacaksınız. Sam caktarı yola çıkaracaksınız. Ve.. gizli üs ten biraz uzakta bizzat Brodey tarafım dan atıalcak bir torpido ile yelkenliniz batacak. Anlaşıldı mı? Palmer, gözlerini hayretle büyülttü, or” du: — İçindeki tayfalar ne olacaklar? Davist hain bir tebessümle çerçevelenen dudaklarını eze büze anlattı: — Onlar da gemilerile beraher Marma* rada İstirahate çekilecekler, o Zâten çok uğraştılar, çok yoruldular.. İstirahat hak- larıdır artık. (Devamı var) Bu gece ay tutulacak Evvelce de yazdığımız gibi, bu akşam saat 23,45 de ay tutulması hâdisesi ola caktır. Husuf memleketimizin ber tars fından görülebilecektir. Ayın tutulmağa başlaması zamanı 2244 ve tam busu başlangıcı da 23,45 dedir. Hüdise 1,0 geçeye kadar devam edecektir. —Çekoslovakyada © Milli telâk: tin mesulleri araştırılacak Prag, 6 (A. A.) — “Pragski Neger, gazetesiyle sağ ccnaha mensub diğer bir çok gazetelere nazaran buzün Praga gel miş olan Çökoslovakyanın Paris sefiri O- suski, baririye nezareti hizmetinde mes- ul bir mevki işgal etmekte olan biltün eşbasın faaliyetleri hakkında inzibati bir anket yapılmasını istemek tasavvurunda- Tir, ““Pragski Nezer,, gazetesi şöyle yazı- yer: “Osuskinin Fransıs mehafilinde çok tanıdıkları ve bu mahafille pek çok mü- nasebatı vardı, dalma doğrudan doğruya upalümat almak İmkânmı elde etmiş ve merkezi idareye Fransa siyasetinin te- mayülâtı hakknda vaktinde malümat vermiştir. Mumalleyh, şimdi hata ve mes'uliyet- Jerin meydana çıkarılması için müspet