* Ge Şi EA YANSI, Eve beniz teltiş Ye kadar Nezihe ile be - Sin Kirkinceline gi. bavulu. bekliyor» Ma ne ye Yahşi, e adaletsizdir! Ser - TANİ arka, Ünasebetkiz bir 3 dia; düğin Sad berif yy, de “Nerihe k « belediye reisi- Yi #evceliğe kabul : biçare kadını mü- binin en tabi ar Men'e hak kazanı- Meri, Tay nin kalbinin rolsun!,, di e Mendileyie PİĞAYEt gitti, Saat. o, Nezih, ii salladık. Fakat ne arş d .i Sü çeyiz! uzaklaşan ke- : ak. Elimizdeki a rek RE Bibi gayri ih dön biri .* saliyorken, me- dakika, Ze yaklaştı, Trenin ittiz Deri iatasy, k lede, Oras Yondan çıktığı. duramıyacağımızı Hazin bir ük, , endike ge bir kanapeye Sina kapandım, güzel sevgilimin dna, çi sile Biviyorumt, dik, yalı eni yerden kal i bi Sü üç gün kalmak Teke, DEK ei, kiymettar zamanı â; > ola mâzdı. Onun için Smetçiler, , yar, Bize bir yuva kaybedilecez bir dakikam bile yok. Öğleden evvel bir yuva bulmak lâzım., Ey yuvalar neredesiniz?.. Gazetenin küçük ilânlar sayfasına baktım; fakat, “kiralık yuvalar, ,serlevhasını göreme, dim, Yarabbi ne budalayım!.. Gazete hiç böyle şey yazar mı? İnan buyu" valar: “mefruş apattımanlar,, ilânların- da bular, Beyoğlu sokaklarında bir kaç saat gezince insan aradığı yuvaların her türlüsüne tesadüf tdiyor. Bunlarm ki. mi gün hesabiyle, kimi de aylıkla tutu” luyor. Neye bir tanesi 13 gün tutulamasın? Ben, haftalik bir yuva tuttum. Bi raz pahal; fakat güzel.. Kirasmı da pe. şin verdim. Bu yuvamı her gün güller, leylâklar, karanfillerle süslemesi için köşe başındaki çiçekçi kadma istediği parayı ödemekten çekinmelim. Saat 2 — Otomobil, Nezihe ile beni âdöta uçuruyor. Nezihe, mahzun gibi duruyor, Ben de öyle.. Gayri ihtiyari bir hareketle elüivenini öpüyorum, Araba adresini verdiğim binanın ö nünde duruyor. Ben tebessüm ediys rum: — Geldik, Nezihe. Dur sevgilim, önce ben ineyim.. Nezihe iğilip bakıyor! * — Burası mı? Kapıda kiralık odalar,, ilânı var., Ama yaptınız ha.. Şayet böy. le bir eve girdiğimi tanıdıklardan biri görürse... . Ah mel'un ilân. Doğrusunu söyli yeyim mi, benim hiç nazarı dikkatimi çekmemişti.. Sadık gideli dört gün oluyor, biz ol- duğumuz yerde sayıyoruz. Ne güç iş. miş yarabbi! Fakat artık bulduğumu zannediyorum ; “wp, Sokağında güzel bir evde... Birinciden altıncıya kadar bütün kat- lardaki kiracılar kibar. Tesadüfen ikin ci katta oturan yaşlı bir kadn, apartı manından iki odavı kiravavermek İsti, yormuş.. Nezihe rüphes'z #sk memnun olacak.. Hemen evine koştum, Sevgi lim, şapkasını giyerken benden tafsilât istiyor, cevaplarımdan da seviniyor du: — Anlıyorum, diyordu, bu sefer ya. Mba buldunuz.. Fakat, ev nerede?. —“..” sokağında 120 numara... Hemen alnın; çattı; — “e” sokağı mı? 120 numara mı? Durun bakayım., Böyle bir apartıman... İki tarafında avlusu var. Tamam, ta- mam,, Orada Bay Eröümend ve karısı oturuyor.. Ah azizim, tabii onlara mer. divende tesadüf etmeme «iz de râzı w lamazsınız.. il Eylül — Şimdi artık bize ne Jâ- zın olduğunu, daha doğrusu ne lâzım olmadığını biliyorum. Binacnaleyh ara. ma işi kolaylaşacak: Ii — Harici manzarası fena bir ev o- lamaz. Çünkü Nezihe böyle bir yere gi. rerken görüleceğinden korkuyor. 2 — Harici manzarası güzel bir &x de olamaz, Çünkü Nezihenin buradaki kiracılardan birini tanıması ihtimali var. Buldum, buldum. Yuvamız r caddesinde olacak., 12 Eylül — Hayır . Yuvamız *,..” caddesinde oldmuyacak.. Nezihenin ne“ zaket hissini pek iyi takdir ederim; 6- nyn İçin israr etmedim, Bana mahzun bir sesle şu itirafta bulundu: — Oh, hayır, “yuvamız “.." caddesi olmasın.. Kiralaığmnıza teessüf ede. rim. Fakat böyle bir günah işlemekten- se şiddetli arzumuza vedar tercih ede. rim, Sadrkla izdivacımdan evvel görü” şüp seviştiğim apartıman da ",..” cad desindeydi. — Yan?!. 15 Eylül — Bu günü, Sadıkin gidi. şirlen beri bana gönderdiği mektupla” rı okumakla geçirdim, Ben de ons on sekiz sayfalık bir risaleyle cevap ver. dim. Bu Sadık ne İyi çocuktur! Bizi birib e ne kadar derin bir muhab- bet rartediver!, » Bir gene beraber geçireceğiz. Ne talih... Ha... Sahi... Artik yuva aramıyo rum,, İler akşam saat 6 da Neziheyi görmeğe gidiyorum; soruyor; — Ne yaptınız? Meyus bir tavırla şu cevabı veriyo. rum: — Hiç.. biç... Bulamadım... 17 Eylül — Teftiş e'd'en ağır bir iş tir; zavallı arkadaş. Dh artık kurtulsa, Adliye Vekâletinden: Evveloe yapılan ilânin üç ve dördüncü bentleri aşağıdaki şekilde tavzih edilmiş tr. leceklerdir. 2 — Evrakı müsbitelerini ikmal vilâvetlerde bulunanlar da kalacaktır. 2 — Muhammen bedel (1415) muvakkat teminat (107) 18-11-9808 cuma günü sart 15 de müdürlük binasında satınalma komisyonunda yapı lacaktır. 3 — İsteklilerin, muvakkat teminat makbuz veya banka mektubu ile kanun vesa'kle, o gün saat 15 şe Okadar mezkür komisyona müracaatları. 4 — Resim ve nfüimuneleri hergün levazım dairemizde görülebilir. (7075) P.T.T. Levazım Müdürlüğünden: 1 — İdare ihtiyacı için 300 adet masa 20 adet dıvar ve 30 adet seyyar ki ceman) (950) adet telefon kapalı zarfla eksiltmeye konmuştur. 2 — Muhammenbedeli (10500) muvak kat teminat (787.5) lira olup (eksiltmez 19 kününüevvel 998 pazartesi günü saat (15) de Ankarada P.T'T. U. MD. lük bi nasmdaki satınalma komisyonunda 3 — İstekliler muvakkat teminat le beraber teklif mektubunu muhtevi kapa't zarflarını o gün saat (14) e kadar mej ktr komisyona vereceklerdir . .* Vv uva > arıyorum! Üç gün sonra dönecek. Akşamları 1 — Hâkim namzetliği için yapılan ilârm birinci bendinde gösterilen yerler ta mamen dolduğu takdirde p yerlere müracaat edenler ile istidalarında yer göstermem olanlar bulunursa bunlar arasında kura çekilerek isabet eden mahallere tayin edi: bulundukları yerlere tayin edilecekler ve ikincileşrin içinde de istidalarında istemiş oldukları yerlere nakledileceklerdir. Dileklerinin işleri U. müdürlüğüne müracaat etmeleri, (7981) jar gey Istanbul Telefon Müdürlüğünden: 1 -- Idare ihtiyacı için 2120 adet boru başı kenedi 3” lik, 4240 adet boru cıvatası, 1000 adet kablo dirseği plân No.ro 7, 1000 adet galvani sek demiri No. ro 7 ve 600 adet demir ör gülü çubuk 8 172" Jik açık eksilüneye çı — Şartnameler Ankarada P.T'T. levazım İstanbul Kınacıyan hanında PPT ayniyat sube Md. Miklerinden parasız verilecektir. (4542) (7934) ü ben sze kayatımı KÜ pay Size ihanet et adarsın nişanlısı ka , in düşmanı olan bir "mânimdir. Eğer ha en Simi a olmasaydım. kal sm.. Bulundu iy Sü ve benim, için daha az Kk MY? Niçin yalan söy. bulg düşü, e rek bu sözleri dini; mean Üzeşi rUM, anlat! dedi, Jiyon kendisine mah- MAN VE bittabi bütün ka. a Miyim yükliyerek ı İN nasıl. biribirlerine a di MAYA ay bütün tafsilâtiyle o Var 1 ani, de, e makul Sirenun ihanetine aya iyon kont fena halde hid. söylememesini ler gr" savdr, Ününge <8 Bu rada Malenge ğe My ve kâran- Suç, idin, Jiyon konta de kendisinin de dap Magi v diği için korkuyor. M ören hakikati öğrne- pl a ra ortden uza'la Melengrin ruhu için Törmyi By Aren ateşte kızmıt br- li ne : Diye pu Aa-ağını mutlaka Sin, il Sik, Ma Mi ve “zaklaşp gitti 2 RE ea yel alandı yerden zi be kimsenin aklına e mk bir odaya NMiiy te başlay Ti arasına alarak "uy, dn, p; e Ve Ring, İraz Ağla ir taraftan da Yek da diktan sonra suş. v Plân tasarlamış İT üm BKUKIDAN m —— deği, Ga, enaz ör. Seka ———— Gcük Ki yen.ş iz te .ESsĞM GULüMa © rında yayıldı. Bir köşeye büzülerek mı. rıldandı; — Çok yorgunum. Bu akşam uyu malıyım, Alt tarafımı yarın hallederim, Fakat Jiyorum, kendinizi iyi koruyu , nuz.. Ttenüz beni hafif ateşte kızartma" dılar ya... Son gülen iyi güleri,. e © SİMON MALENGR'İN ZEKASI Ertesi sabah Simon Malen;r, sanki hiç bir şey olmam ş ve biç bir tehlike. ye maruz değilmiş gibi kont Valuva- Dın odasına girdi. Tecribeli haydut, kontun biddetle kendisine doğru iki a. dım attığını görmemezlikten gelerek ve onun bir şey söyltmesine meydan vermeden sevinçli bir tavırla: — Büyük muvaffakiyet, Mensenyör, dedi. Size güzel bir haber getiriyorum! Entrikalar içinde yaşayan bütün im saolar gibi Valuva da bu hâberin ken. dini belki de çok kiymetli olabile” ündü ve uşağını çerbesiçe söyletmek için hiddetini göstermedi ve sorduz — Söyle bakalım, Fakat şunu unut, wa ki, vereceğin haber Böyle paldır küldür efendin:n yanına girmeni icap ettirecek kadar ehemeniyetii Ösğilse ce” #onı göreceksin. $'non hlrmetkirane bir tavus takı, narak: — Sötlerimin ehemarris»t ve doğru- luğunu monsenyör tale'ir eirceklerdir, dedi, Efendimizin natarı dik'tatini rel, neden genç İk'zın, Mirtiyin nerede bu- tandutunu biliyorum. Burada biraz durdu ve göz vet'yla kontu tetkik etti. Kont, Mirtiyin adı geçince, her zaman olduğu gibi, b'raz sasıla'lı, sarardı ve kızardı, Gözlerini usağına dikerek sordü: — Evet, bu haber fena değil. Söyle basalım, © kız şimdi nerede bulunuyor? BURİDAN Giyom sordu: — Lansölo, mutlaka bir #ikrin olmak? Aman çabuk söyle... — Ben de henüz ne yapacağım: bil miyorum. Yalnız bildiğim şu ki butada durmakla yiyecek ve içecek bulmak imkânı yoktur. Bununiçin şöyle bir dışarı çıkıp etrafı araştırmalıyım. Rike, hemen tasdik etti; — Pek doğru... Şu Lansölo iyi tir mantık âlimi olacaktır, Sen ne dersin baba Giyom? — Mesih hakkı için ben de senin fik. rindeyim, Fakat kelleldrimizin müzaye* deye çıkarılmış olduğunu unutmamalı. yız. Lansölo fikrini müdafaa etti: — Efendim PBüridan güpe gündüz kendisini tehlikeye koydu. Ben ise onun uşağı olduğum halde geceleyin ne diye dışarı çikamıyayım? Iki arkadaş hemen tasdik ettiler; — Dsğru... Haydi git Lansölo... A. ma tedbirli hareket et, — Bana itimat ediniz. Sakın bura - dan kımıldamaymız. Uyumayınız ve İlk bağırışımda koşmak için hazır bülunu. nur, — Gir, Tansöle... End'şe etme... Ha sırız. Bundan sonra Lansölo karanlıkta sa. gı sola yoklayarak merdivenlerden alt kata indi. Doğrusunu söylemek (o iözemgelirse Lansölonün da tasarlanmış bir plân yoktu. Taliine güvenerek gelişiyiizel kısmet arıyacaktı. Zitiri karanlıkta, alt katta dışarı çık mak Grere ilerlerken bahteye bakan pencerede bir aydınlık gördü, Kendi kendine: — Acayip, dedi. Yoksa şimşek mi çaktı? Pakat hava fırtınalı da değil. Yöksa boş midem artık bena hayaller mi göstermek istivor? Bu sırada hahçeden görünen ışık ikin ci defa alt kat penceresine aksetti, Zaten tam 24 saati kaldı . 18 Eylül — Telgraf müvezzi bana Ik telgraf getirdi, Birincisi ; “Ağir bir cezaya uğradım, Sekiz gün hapisteyim, Karımı teselli et. — Sadık,, İkincisi: "“Beklenilmiyen satdet., Sadık hapse atıldığı için daha sekiz gün gelemiye. cek, Bir yuva arayınız. Nezihe,,, | Yarabbi şimdi ne yapayım?!, HIKAYECİ edenlerden Ankarada bulunanlar Ankaraya v a) İ tevzi kutusu di Yira olup, eksiltmesi yapılacaktır. mek tup veya banka mektubunu kanunt veseile 461 e Lansöla hemca pencereye koşaral bahçeye baktı, Bahçede siyah bir haya yavaş yavaş ve ibtiyatla ilerliyordu, E linde fener vardı. Fakat feneri mantosu nug eteğinin içine saklamıştı. Bir eliyi ata sıra mantosunun ucunu kaldırara takip edeceği yola bir parça ışık akset tiriyordu. Lansölo çok meraka düşmüştü. He men balıçe kapısını yavaşça açarak b esrarengiz gölgenin peşine takıldı v onu uzaktan gözetlemeğe başladı. Lan$sölo bir taraftan kendi kendine; — Acaba bu da kimdir? Bu saatte burada ne arıyor? diye düşünüyordu. Her ihtimale karşı kılıcını çekmiş, karanlık bir köşede durmuş, ileride du. raklayan kasa gölgeyi gözetliyordu. Birden fenerin mantonun bir ucun - dan biraz fazla akseden ziyası adanın yüzünü aydınlattı ve Bigern hayretle mırıldandı: — Vay canına? Bu bizim Simon Mâlengr imiş! Bu asılasıca herifin bu- rada ne işi var? Ab benim Simonum, siz buradasınız öyle mi? Dostum, bu sizin için hayre alâmet değildir! Serse. ri cani, görülecek bir hesabımız cidu * ğunu unuttun mu? Tam Filipi kaçırı- cağımız sırada bizi ihbar edip işimizi altüst ettin. Şimdi gebermek saati ça. Eyor, bekle bakalım, Simon Malengr ise, gözetlendiğir'ı biç te farkında olmadan fenerini yere koymuş ve bir ağacın altma çömelerek elindeki hançeriyle toprağı kazmağa başlamıştı Lansölo, uzaktan bunu görüyor vet — Acaba bu herif ne yapacak? Diye merakından çıld'rmak derece » lerine geliyordu. Simon Malengr, mütemadiyen top- rağı kazıyor ve çıkardığı toprakları de. Tiğin bir kenarma yığıyordu. Nihayet açtığı çukurdan büyükçe bir çekmece çıkardı. Birden ken4i kendine: — Ya boş ise, ya o Şiyon acuzesi çek-