uda başka bir muziplik ! İh zan: Osman Cemal Kaygılı b Vie ban, İl, zipli , 4 Yapılan birkaç muzip | Saşkalarına yapmış oldu m. çlerden birini Haberde RK © Sünlerı okuyanlardan ba» haşa, Yahı i ZİDlile 2 <a, vaktiyle yapılmış iereden birkaç tane daha * daka gülelim; e» gi yapmış olduğum » Pak İF civcivlisini daha a G9 bundan başkasını | © Yazmanı ha! Çünkü bu mdi benim hoşuma n bunu da di KİN yirmi; Üçe ML beŞ, Yirmi altı yu ka Mba ani gençliğimizin, de n ii en kaba gi mayan 28 iyoya <Mİzle alay icin neler i “ul, melep!. Yuz Beteyi, 2.) Cilkaray İalktik ge Yan bir » Ma adımız, orada tatlı tat- e öyeler, vakalar anlat ©8 etmeğe basladığ m za gi air bir alay İ Şeylerdi, haşarılıkta, hani he rahmetli bir arka, berle biraz us ışka arkadaşın evi- da martavallar arş Kl Sey kat kendi çiş *tiğimiz ari aşın evi- aktik gi kapı duvar. i lam açan değil, bize © Kimi, | CEİ Kat peneerelere vik yYAh. Halbuki, biz ora. AZ tuz, pe Ji da b aktan bu p lar vardı. şık. Kendisine mi muz, aziz arkadaş ya e yokmuş gibi ş yı açmamak istiyor- “ © Sita; “rada niö yapalım, ne İN ba diy diye düşündük; son b iy, Jersindöki bir kahve Sing küp «vi gözlemeğe hi Miyetimiz su idi, şayet p e Sonra, bizi gitti sana- elerin önüne gelecek © dg v kendi Sana yahu? | İSİN ay, vi Dozmaktı. Lâkin, biz tn #tinde on dakika kadar vi ne, (de pencerelerde kim | iii onun, arka tarafta- | Yakiğ, MİŞ olduğunu anladık. | İle a pek erkendi. Yatsı Yatın saklıştı. Bu vakit o, Böy yz Yatmazdı ama, bize yor da kapıyı açmı biyg bU kapıyı açmayışı- ley biraz ora anlamıştık. iş Maarş, nce bizden çok ha- Ne ve ebiyaş gelmişti ve,bu misa- My » Şiip meraklı; İ “ Ne isı genç bir veni hi ize, uzatmıyalım, ihti İt, 28 bunu hı z | ) ye içeriedik a verince | «di & ği Ya Mal #u köftehora bir o- Ni N soy lu kahv, Rk an, Mraya kı eni “rine biz yp çin vide adar orada bek- ? bahçesindeki birkaç “*kÜnce kalktık, kah il duran iki bog su YP karşıdaki çeşme- İ, Hi dakikada bir, İ Ara, e Dekeler, evin ka- Yor, ein mdan usulca içeriye İns, Sten biraz çukur o- : Ody, Bu e r göl haline N te “ böylece ve gar Yig Alta, saatten fazla sür- Meke, YİN Yüz, biz diyelim v ©n fazla evin avlusu. tn £ aralık baktık ki suler #mağa başladı, O za: dedik, d Mei İŞ kıvamına geldi. in AN Sonra ayineli dev ' Bösteracçiy kenardan o- kenara, bir köpe başı. eğe koyulduk. rd Yatma zama» Yan bı , © Pâktık ki bize a arkadaş al Ae n şın za bagt, 0s elinde biz ç bizdeki kıs kıs gülüşleri... Biçare ha tuncağız kapıya geldi, koynu kardığı anahta vaşça kapıyı aç- tı, sonra da k Kk ev ultında cin, peri falan gibi ş diye bir: — Destur, ya savul! Çekip sağ a; daldırdı ve galiba layamamış olmalı çeriye atar atmaz — Amaaan, yetiş C: yu taşm lacağım. yetiş! Manzaranin bundan sonrasını artık sig tasavvur edin! Yalnız şukada' o akşam misafir şiir meraklısı gi evine giderken tır havalarda Cevdetin su kendisini sokağ Şimdi — Peki « rauzipl Hiç kalkışmaz olur mu? Kulakları çınlasın » tabif bı yazıyı okurken şim di o da gülüyordur ya - ertesi gece o da bize bir plik yapmıştı. Ve o müziplik te şu idi: O sabah değil de ertesi görelim, bizim e yeşil, mavi, sarı bo latlı ressam Kumbarosun Ultra ek zantrik! tablolarına dörimemiş mi? Osman Cemal KAYGILI bah birde YE öğle ve akşam Her yemekten sonra mutazaman dişlerinizi fırçalayınız. ile sabah, arsa kaçsınlar | i İ yeyim ki eve n sokak tarafı al, | Mesai arkadaşlarımdan birisi, pek si- Birli bir tavırla odadan İçeri girdi ve nıma gelerek: Sann, dedi, aşkıma > bir mevzu anlatacaklarım. in olduğu kadar # ve Allah dinle ve 8 detli bir yazı yaz... “Bugün bir misafirim gelecekti. E fundan almak istedim. Beyoğlunda şekerci dükkünma girdim. Seçti lataları 102; tı bir kenara çekilerek paket yapıl- ni bekledim. Tezghtar bu sirada di- rısmı dişarı çıkararak, sağ eli - uzattı ve arından bir onra diğer eliyle fundan. bu küğdm içi- dı. Bir anda öyle iğ- renmiş, öyle iğrenmiştim ki gaşkmlıkla müdahale bile etmek aklıma gelmemişti. inirlerime hâkim oldum, dım, ve tükü- Sonra birden herifin üzerine adetâ atıl rüklü kâğıda doldurulmuş olan fundanla- tergühtara da avüzim dar bağırarak çıkıştım... Herif, sanki hiçbir şey yapmamış gibi garib garib yüzüme bakıyordu. Sonra w- tanmıyarak: — Ne olur canım, dedi. Sargt küğıt- CAFER Mü £ Tesiri kati içimi kolay en iyi müshil şeketidir i Bilümum eczanelerde bulunur. ZERİNE eee teiireriiekeeiieeriii ire kirik Mm KE RR MN Dİ iıshil Şekeri Barı esnafın tükrüklü ambalâj küğrtlarma larını parmaklarını tükür 1 koparan esnaf var mi sanki!,. Kan beynime hilcum etmişti. Bü küs- tahlık karşında kendimi dahs fazla tu, | tamıyacağımı anladım ve mağazadan di- sarı fırladım doğru buraya geldim. Sen söyle, meden! bir insan hiç böyle rezalete tahammül odebilir mi? Arkadaşımın sinirlerini yumuşak bir Ji- sanla yatıştırdrm ve o yanımdan gittik- ten sonra, hem aci aci güldüm, hem de kendi kendime düşünmeye başladım hı e değil, manle- sef bütün sanafımıza sirayet etmiş olan gu tükrükleme tablatı ne fena bir huy- dur. Bakkaldan peynir alırsınız, mutlâk tükrüklü parmaklarıyla kopardığı bir kâ- Zrdım içine koyar... Firmdan ekmek alrramız, ayni muamele tekrar eder. Şekerciden aldığımız rüklü kâğrtlam kurtaramamıştır, Daha ne bileyim ben, buna benzer bin, leree misal sayabilirim... Peki ama, medeni, iyi tahsil görmüş insanlardan mütegekkii olan esnaflarımız bu işin iğrençliğini, iptidalliğini, nekadar gayrisihh! ve yakışıksız bir şey yaptıkla- rını farkında değil midirler? Kötil bir alışkanlıktan ibaret olan bu huylarnın ıslahı o kadar güç, o kadar imkânsız bir iş midir ki, bu vaziyeti or- tadan kaldırmak için stk: bir mücadeleye girişilmiyor. iğrenç tükü. kendini pastalar, yerleşmekten Yalancı doktor mah. Köbilinden kendilerini ölümden kurtardığını söylemiş. keme huzurunda lerdir, ZA Bir takım esnafı iğrenç ve kötü huylarından vaz geçirmek lâzımdır Ambalaj kâğıtlarının tükürüklenmesi sıkı nizamlarla menedilmelidir Koydağu maddelerden bir kısmı. Bize kalırsa hayır... Bütün bu vi tlerin alabildiğine & vam edip gitmesine baş'ıca Amil, büyük ihmal ve Jâkaydimizdir. Banaf ve halk, gu de- enç tabiattan ken- di kendine vazgeçmiyorsa, emirler, ni- zamlar ve hattâ kamınlar megrederek mâmleket hesabına çok yakışıksız ve Za- rarlı olan böyle hareketlerin önüne geç mek, medeni cemiyetçiliğin ilk vazifeleri arasmda gelmez mi... Tükürüklü parmaklarla tutulmuş ka- Bitlara sarılı maddelerden ber gün neka- dar yediğimiz bir istatistikle Nesah eğil- 86, varacağımiz rakamlar o kadar kor, kunç olacaktır ki, böyle bir şey düşün. memek daha hayri olur santim Ambalâj kâğıtlarmı, tükrüklemenin, belediyelerin simit, leblebi, dut ve ilâh gidi ü camla kapalı kutu» larda satılması mecburiyetinden çok da- elerin ha evvel düşünmeleri icab eden bir v r başaramazsa, sıhhat tün devlet teşkilâtı halka *rkları lerin& müsaade edemeyiz... HABERCİ > YEN Beşyüz maymunun My m tin tİN tin komşu. e »Bimdi görmeliydiniz openhag ceza mahkemesi huzurunda corayan eden bir dava bütün halkı alâkadar etmiştir. K Bu das ına oturan Eynor Niyelsen tün hastalıki tabi usul lerle ted ettiğini iddia eden bir şarie Yalancı doktorun tedavi ta sıcak su İle ıslallığı bir parça pamukla vücudü ovmaktan ibaret basit bir şekildir. da suçlu sanda! isminde bir adamdır. Bu andır. Fakat bu tedavi şekli 17 yaşmda Siyen Har isminde bir kızm hastalı; iyi edememiş, bilâkis kızcağızm 5, İümüne sebep olmuştur. İşte yalancı doktor bu sebep- ten dolayı mahköme karşısındadır. Eynar bu işin hay- Ml uzun bir hapis cozasma kadar gideceğini düşünerek kendini şiddtle müdafaa ediyor: '— Ben kendi arzumla doktorluk yapmış di Bir kaç sene evvel bir arkadaşımın Karsı hasta idi. İyi masaj yaptığımı söyledim. & vücudünü ovdum, iyi oldu. Sonra bu havadis şehire ya, yilâr. Her hasta âdeta yalvararak masaj istiyordu. Iz- tırap çeken ve benden sükün if, imi, evine gitmiştim. İ rm müracaatını tabif raddedemen Mahkemeye gelen bir çok şahitler suçlunun mucize Ölen kizm babası da şehit olarak dinlenmiştir. O da: — Kızımın ölümlnde bu adamın hiç suçu yoktur, Ecel gelmiş, bu zavallı ne-yapsm? demiştir. Baba, suçluyu uzun uzadıya methetmiş ve ifadesini: » Bilir miziniz Bay hâkim, bu adam hastanın gözüne bakar bakmaz hararetini anlıyor, termometre bile kul- lanmağa lüzum görmüyor. O kadar yaman adam! Cümlerile bitirmiştir. Fakat bütün bu şöhadetlerin, yalancı dokturu kanunun tayin ettiği cezadan kurtaramıyacağınâ şüphe yoktur. Yayalar nasıl yürüyecekler? MERİKADA Kolombo şehri sokaklarında otomobli kazalarının çoğalması yüzünden seyrisefer dai- rosi yaya yürüyenlerin selâmotini muhafaza maksadile hayli garip bir karar vermiştir, Bu karara göre güney battıktan sonrs yaya yürü- yerler 80l ellerinde bir mendil yahut gazete bulundur. mak mecburiyetindedirler. Eğer ba tedbir umulan neti- yürüyenler tipki otomobiller gibi birer fener tas:mağa mecbur tutulacaklar ceyi verme; sol ellerind dır. seyahatı ATHURA adındaki vapurun geçe Kalk” tadan hareket etmiş olduğu Londradun hildiriimekte. Geminin bu yolcuları Rbesuş ti ymundur. Ve Portorikoya cins için götürülmektedirler. Bu fasileden olan #haymunlar, ilmi tetkiklerde mak üzere, fazla mikyasta taleb edilmektedir. Hindistan, son zamanlarda, to bu maymunların gittikçe azalmakta olduğ görerek ih- Tağlarmı menetmek için bir ikerarname çıkaracağını bildirmişti. Kolümbia Uniyersitesinden Doktor Karfenter bu haberi alır almaz, Portorikoda (Rhesus) maymun. larmın yetiştirilmesi için bir koloni tesisine karar vere- rek kararmı mevkii tatbika koymuştur. Bu suretle ço- galtılacak olan maymu, Amerikan lâboratuvarlarının ihtiyacını karşılamağa kö edebilece kanm ber sene yirmi bin Bhesus cinsi maymuna ihti. yacı olduğu hesab edilmiştir. Hindlst; r çıkarılmadan evvel birkaç vapur daha maymun nal dileceği zannolunmaktadır. dir. Amerika Birleşik bulunul- cins erdir. Ameri- an may 1