iz iS BERINCETEŞRİN — 8 ' adi Herşeyin en büyüğü Şikagodadır ! İçinde ve dışında dolar havası esen şehrin hususiyetleri nelerdir ? Aerikanm bütün şehirleri, bir istis- , büyük elektrik işareti oradadır. Ameri İ İ l © biribirine benser, bazılar: daha Yük, « bazıları daha temizdir, o kadar. O- Şehirlerin Avrupa şöhirleri gibi Yetleri yoklür. Büyük şehirler bep Mi kalıptır. Hepsinde göklere yük- 0 Dinalır, geniş, asfalt caddeler ve © kamaştıran bir o elektrik bolluğu Münür, Amerikak, * içidde yaşadığı «rih büsükiyati olmayışına aldırmaz bi- Sey ohun hayatı ve emellerile yoğu- “8, canik, hareketli bir yerdir, Ame- İm içinde yaşadığı sehir onun bin a, gebbüsünün tatbik sahası, muvaf- Yetlerinin beşiğldir. Şehrin hayat kay ki ,, SEN damarlarımda dolaşır, o kadar * #6hrini bütün diğer şehirlerden üs- Börür, ae #ehirlerini dolaşan bir yaban- İn Bişi bütün bu bir örnek şehirler. sesi hayli farklı bulur, Şikago, büyük ayar #ehirleri arasında ©n fazla bu i olan şehirdir. Orada yabancıla- İk Közüne çarpan her | şeyin büyük Yanta oluşudur. Orada cari olan ölçü- dev ölçüleridir. Sanki şebrin asıl se ik #okakları dolduran ae değil de devlerdir, Her şeyin en © Sikagodadır. Adam, gayriihtiyari tana, Sikazoda gördüklerinin tesiri al. sir. Oranın büyük binaları Nev. vik takileri gölgede birakacak kadar bil- * taddeleri akıllara bayret verecek daleyg ve hareketildir. Büyük cad- © ardı arası kesilmiyen bir otomobil Santim 50 mil süratle akıp gider. Bu Yi Tayı ortalık karardıktan sonra bü- ima lerden birinin üstündeki bina- My üst katından seyredecek olursa- Üni hayret nldası çıkartmaktan ken- Menedemezeiniz. Süratten başmız *, milyonlarca elektrik projektörün- Mete &mphlünden çıkan kuvvetli ziya Kaz üzü kamaştırır. Şikagolular size bir k w Böstererek mağrurane: “eğ, Pa dünyanm en o büylük binasıdır, asya Bas, *elni, Minlettayin Yine dünyanm en büyük bankası, on kalilarla bu hususta münakaşa edemez iniz. Çünkü daima onlar haklı çıkarlar. Oaların hafızası bu cihetten pek kuvvet. Ydir, Eyfel kulesine varıncaya kadar bü- yükliğile ve yüzsekliğile meşhur her bi- na ve kulenin ölçüsü onların zihinlerin, de menkuştur. Nevyorktaki falanca bi na bu binadan daha yüksektir diyecek olsanız yanıldığınızı size derhal rakam - larla löbat ederler. Şikagoda herhangi bir yabancı kısa bir zamanda bütün iddis hislerinin takdir hislerine takallüp etti. gini görür. Şehrin ortasında bir mil murabbamda bir meydanlık vardır. Bu meydanlığın Üüs- tünden asma yollardan şimendiferler ge- çor. Bu meydanlık en büyük mağazala, rın vo tiyatrolarm temerküz ettiği nok- tadır, Elektrikli trenlerin, tramvayların, binlerce otomobilin opatırdısı kulakları hırpalar, Seyrisefer küulelerindeki ışıklar kırmızıdan yeşile dönünce işaret memu, runun keskin düdüğü işitilir. Bütün ve- #al$ sanki yekvücutmuş gibi durur. Yüz- leree halk köşuşarak bir solukta karşı ta- rafa geçerler. Şikago yaya yürüyenler İçin pek tehlikeli bir şehir olduğundan balk daima müteyakkız, daima telâşlı . dır, Şikagonun iki en büyük caddesi olan hükümet caddesile Madison caddesinin birleştiği nokta dünyanın en kalabalık, en gürültülü noktasıdır, Hükümet caddesi şimalden şarka doğru Şimigan gölile mü- vazi olarak uzanıp gider. Madison cadde. sl onu bir kalme zaviyesi teşkili edecek #ekilde şarktan garbe doğru kateder. Şikagoda bütün sokak numaraları bu sok tadan başlar. Madison caddesinin gima - linde kalan sokaklar birden başlıyarak 7.200 ü bulur. Madison caddesinin cenu, bunda ise tamam 13,500 sokak vardır. Caddenin gârbindeki sokakların adedi 8000 dir. Şarkımda göl bulunduğu kin yalnız 100 Sokek yardır. Caddeler muay» yen bina kümelerine ayrılmıştır. Her mlidö sekiz küme vardır. Onun için in. BÜRİDAN Şikagonun sokaklarından biri san kolayca yolunu bulabilir. Meydanm bir ucunda büyük bir borsa binası var- dır. Bu borsanın bir kısmı zshire borsa, #idır, Burada zahire satışları simsariar dilsizler gibi parmak işartlerile ve baş döndürücü bir süratle yaparlar. Bir da- kika içinde ortada milyonlar döner. Şehrin bir ucunda dünyanm belki de en büyük mezbahası vardır. Bu mezba- hada hayvanları pek insani bir şekilde öldürürler. Mezbahanm bir tarafı fabri- kadır. Öyle ki “bir taraftan koyunlar gi. rer,.öblr taraftan sucuk çıkar, şakası burada hakikat olmuştur. Bir gün ev. vel mozbakaya canlı giren hayvanat bir gün sonra ya sucuk yahut kutu eti ha. linde çıkarlar. Şikago nehri de pek ga- riptir, Nehir tabiaten göle doğru akacak yerde bir talktrm kanallar kartlmak sure, tle gölün aksi istikametinde akmaktadır. Şikagonun cenup kısmı endüstriye ay- rilmiştir. Burası kilometrelerce fabrika ile doludur. Bu fabrikalarm hemen hepsi dünyanm en büyük &fabrikalarıdır. İşin garibi şikago yüz sene evveline gelin. ceyo kadar dümdüz bir meradan ibaretti. Nisbaten kısa hayatı zarfında Şikago dece dünyanın en büyük binalarmı ve fab- rikalarını ortaya çıkartmakla kalmamış, dünyanın en müthiş gangsterleri ve po- Utikacıları da orada yetişmiştir. Şikagoda, her ırktan, her milletten a. dam vardır. Onun kozmopolit muhitinde tek bir hava eser: Dolar havası, Bugünkü 18,30 dans musikisi (plâk) musahabeleri Eşref Şefik, 19,30 karışık musiki (plâk), 19,55 borsa haberleri, sa- at ayarı, Nihal Asim ve arkadaşları ta- ralmdan Türk musikisi ve hal kşarkılar rı, 20,40 ajans haberleri, 20,17 Ömer Rr za Doğrul tarafından arapça söylev,21 saat ayarı, 2130 Safiye ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıla- Tı, 22,20 hava raporu, 22,23 - saz heyeti Beşiktaş halkevi namına, Ilekmi idaresin de, 22,50 son haberler ve ertesi günün programı, 23 saat ayarı, istiklâl marşı, son, MUNAKASALAR: Şartname ve projeleri mucibince İnhi- sar idaresinin Kayseri başmüdürlüğü bi- nasında yaptırılacak kalorifer (tesisatı, septik çukuru, sarnıç ve dinamo ile bina arasında yapılacak ispirto satış deposu ve sundurma heyeti umumiyesinin keşif bedeli 7660.43 lira ve muvakkat teminatı 574.53 liradır. Eksiltme 14-10-938 tarihine rastlıyan cuma günü saat 16 da Kabataşta levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyo- nunda yapılacaktır. . BURIDAN 13 Biri; Hicri: 1357 — Şaban: 18 venin daha öğ alm Akyar Saim 609 12,00 15,07 1733 1904 Lüzumlu Telefonlar a: ul için: 24222, Beyoğlu fçin tıköy için: 60020, Üsküdar İş iy. Bakırköy, Bebek, Tarab; re, Fenerbahçe, Kandilli, Ere ğ ükada, Heybeli, Bu muhabere merp »ek kâfidir. Rami itfaiyesi: 22711 Deniz itfaiyesi 36. .20 ; Beyazı! kulesi: 21990. Galata yangı kulesi: 40000 z Sıbhl imdat: 44998. Müddelümüm(lik; 20290. Emniyet müdürlüğü: 24382. Nefia Vekâleti Istanbul Elektrik İşli Umum Müdürlüğü Beyoğlu: 44801 bul: 24378. j taş: 40038. Cibali: 20292. Narosmaniyei 21708. Üsküdar - Kadıköy: 60773. Havagazi: İstanbul: 24378. Kadı 60790. Beyoğlu: #4642. Taksi Otomobili İstemek Için Sular İdaresi: Beyoğlur 44788, Beş Beyoğlu ciheli; 49084. Bebek cibeli; 96 - 101, Kadıköy cibeti 00447, Denizyolları Istanbul acenteliği: 22740, (öy, 42362. Pazartesi Tophaneden 16,30 Mudan; 20 Bandırma, 4 Salı Tophaneden 9,30 İzmit, 10,30 danya, 19 Karabiga, 20 Bandırma, Gi lağn 12 Karadeniz, Sirkeciden 10 sin, Çarsamba Tophaneden 16,30 Mudanya “ Bandırma, Sirkeciden 15 Ayvalık, 14 arkın. Perşembe Tophaneden 9,30 İzmit, 16,86 Mudanya, 20 Bandırma, Galetadan 1 Karadeniz. K CÖvmartesi Tophaneden 14 Madanya, Bandırma, Sirkeciden 15 Ayvalik, İl Bartın. Lİ Parartesi Töphaneden 9imror, 9,30 fi mit, Galatadan 8,30 Mudanya, 10,30 İzi Sür, 12 Karadeniz, 72,30 Mudanya, Müzeler Ayasofya, Roma - Bizans, Yunan &i leri ve Çinili Köşk, Askeri Müze vo sti lar Ticaret ve Sanayi Müzesi, Sıhht mü (Bu müzeler hergün saat 10 dan 16 yi kadar açıktır.) Türk ve İslim eserleri müzesi: Pazı tesiden beşka bergün saat 10 dan 16 yi kadar ve Cuma günleri 16 dan 17 ye Wi dar açıktır. Topkapı Müzesi: Hergün saat 13 ten ya kadar açıktır. Zn tekmeledi, yumrukladı, kırmağa çalış t Fakat bütün gayretleri boşa güti. Nihayet bir köşeye büzüldü ve halini düşünmeğe başladı: Simon bir hayli düşündükten sonr — Jiyon, dedi, bu inde kapana düş- MÜŞ iki tilki gibi açlıktan ve susuzluk- tan öleceğiz. Bir çare bulmalıyız. Jiyon istihfafla ; — Tilki, becerikli ve hilekâr bir hay. Yandır. — Ne demek istiyorsun?. Evvelce çansölo bizi buraya kapadığı zaman: “Henüz mahvolmadık!., demiştin.. , 77 Bir şey demek istemiyorum! Sen tlkiden bahsettin, ben de cevap ver dim., ,, 77 Evet, ama, Jiyon, Sen tilki bece- Tikli ve hilekâr bir hayvandır dedin.. — Ona ne şüphe. — Bu sözden bir maksadın olduğunu Mu anlayayım?, — Belki!, — Haydi benim Jâtufkâr Jiyonum.. maksadını; söyle.. Senin zekândan Sok Şeyler beklerim. Hem her zaman Söylemez miyim ki ikimizden en akollı. & sensin. Eğer sana doğruyu söylemi Yorsam yıldırımla öleyim.. İyon, ona hakaret dolu bir bakış 8 Cevap verdi: — Akıliıyım; iâkin ne yazık ki vası. ta yoki.. Jiyonun p, X ui cevabından ve hakaretin - $A birdenbire hiddetlenen Malengr: kaş yeri cadı! - diye haykırdı. e G acüze! Söyleyecek misin? Yok. Dam, #z€yim mi? Zira başımıza ge Mardan senin yüzündendir. Kendini mii gi göstermeğe, Büridanın hir aa inmeğe ne lüzum vardı? Bü, Si ben Lansölo ile uyuşmuştum taktik. EE vücudunu ortadah kaldıra den iç, SP senin budalalığm yüzüm I “e karmakarışık oldu. Bizorn âZBeçti, biz de bu hale geldik. ! | Bu sözleri büyük bir sükünetle din- liyen Jiyon, ona sadece: — Ahmak |, demekle iktifa etti. Jiyon iyi düşünmüş, ondan sonra tavır ve hareketini Kararlaştırmıştı. Hâkikaten Malengre hakaretle muka. bele etmiş veya münakaşaya girişmiş olsaydı hiddet yüzünden, onden her kliyebilirdi. Halbuki bu tek kes cevap Simonu yumuşatmıştı .. Çünkü Malengr, Jiyonun bu tek keli. mesinden onun bir plânı olduğunu sö” narak yumuşamış ve bu plân kendi le- bine çevirmek çarelerini aramağa baş. lamıştı. Fakat evvelâ Jiyonun fikri ne olduğunu öğrenmek lâzımdı. Hakikatte Jiyonun de gerek kendi”. sini ve gerek Malengri bu kötü vazi- yetten kurtaracak bir fikri yoktu, Ji.' yon, açlık çılgınlığı içinde kızarak Ma“ lengrin kendisini öldürmesinden kork « tuğu için öyle hareket etmişti, Malengr sordu; — Ne dedin, ahmak mı? Evet hak. kın var.. Ben Lansölonun Büridana çok sadık olduğunu düşünmeliydim. Beni iğfal etti. — O halde işi bana bırakmalıydın.. Sen de benim gibi Büridana yalandan sadık görünmeliydin. Bigornu da böy“ lece aldatıp uyalamalıydık. İcap ederse büsnüniyetimizin delâili diye bir şey- ler göstermeliydik.. O vakit biz onu aldatmış olacaktık.. Nihayet bu mu. vaflakıyetimizin semeresi olarak ta hem Lansöloyu, hem de efendisi Büri” darı elleri bağlı Valuvaya teslim ede- cektik.. , — Hakkın var Jiyon! Ben anlay: mamıştım.. Demek şimdi bu Bigorn bi“ zi salıvermiyecek ve halimiz daha fena olacak.. Fakat yemin ederim ki Jiyon eğer buradan kurtulursam, Lansölo ile müthiş bir hesap göreceğim. Bunu müteakip Malengrle Jiyon o- tadan kurtulmak için birer dua ettiler ve istavroz çıkardılar « ye haber gönderecek değildim yal Lansölo kim oluyor ki... Kralın huzu- runa kabul edilebilmek için bu kadar. cık bir yalan affedilemez mi ?. — Demek hiçbir şey bilmiyorsun, öyle mi?. — Ne yazık ki hiç bir şey öğreneme dim, Bildiğim Nel kulesinde size söy” lediğim; “Arayınız, bulacaksınız, ke Jimelerinden ibaretti, Kral, içini çekti ve: — Artik bundan bahsetmiyelim! dedi. Fakat kral, şöyle düşünüyordu: — Nasıl öğrenmeli? Kalbimi kemi. ren bu şüpheden beni kim kurtaracak? Hakikati bana söyliyecek adama eya İetlerimden en zenginini veririm. Ya “ but bu utanılacak surrı da kendisiyle beraber gömmek için onu diri diri me. zara sokardım . Kral hiddetle odada dolaşmağa başlamıştı. Hiddetinden, bir aralık & nüne rastlayan bir iskemleyi bir tek * mede, odanın örtasına yüvarladı. Lansölo Bigorn, kralın hareketlerini seyrederken, şöyle düşünüyordu: — Rüzgâr, fırtına ok baset en kavi ve nüfuzlu & pençesinde ( kıvrandırıyor. kral, Fakat karısının bir fahişe oldu. ğunu ona nasıl söyliyebilirim. Bu hid- detle benim kemiklerimi kıracağına hiç şüphe yoktu, Onu kendisi bulsun.. Kendisine yalnız izi gösteririm. Fakat bugün saraya bu iş için gelmedim. Kral hiddetle gezinirken, Bigornun önünden geçtiği sırada gayri ihtivari; — Demek, dedi, sureti kat'iyede bir şey bilmiyorsun, öyle mi?. — Bir şey bilmiyorum, bununla be- raber.... — Bununla beraber mi, bu da nede. mek?, Lani sanki kendi kendine söyle niyormuş gibi bir tavırla: — Bununla beraber., Evet!,. Belki anlaşılır! diye mırıldandı — Anlaşılacak nedir? Ne biliyorsun, söyle!, — Ben bizzat şevketmeab., Kral, bir hoşnutsuzluk hareketi yap; . r Lansölo, ağır ağır * — Fakat, ben bir şey bilmiyorsa. da, bilen, her şeyi bilen birini tanırım! dedi. — O kimdir? İsmini söyle, Lansölo, kralın bu sualini işitme. mezlikten geldi ve dalma kendi kendi" ne söyleniyormuş gibi devam etti: — O adam nerededidr? Onu kimbi" Tir? Acaba, hâlâ yaşıyor mu? |; Kral hiddetle bağırdı; — Köpek! Sabrı mr tüketmeğe mi yemin ettin. Söyle!. Yoksa Meryem haklı için... .. — Peki şevketmeab, söyliyeyim. Filip dö Nel, herşeyi bilir, Fakat o ne oldu acaba? Sağ mı? Bunu ancak şey. tan bilir... Kralın gözlerinde vahşi bir parladı: — Sağdır! Eğer sen bilmiyorsan ben onun nerede bulunduğunu biliyorum. Fakat o da her şeyi bildiği halde söy“ lemek istemiyor. Yahut, artık istese de söyleyemez!, Bigorn, Filibin sağ olduğunu öğren mekten doğan sevincini saklamağa ça* ışarak sadece: — Çünkü, onu söyletmenin usulünü bilemediler! dedi. — Bu da ne demek oluyor?. — Ne demek olacak, şevketmab (.; Ya onu söyletmenin yolunu bilemediler ve yahut söyletmek istemediler! Kral, hiddetle elini alnıma vurdu: — Her yerde ihanetten başka bir şey görmüyorum, fâkat mahpusu söy“ letmenin yolunu bilmedilerse onu kim bir şey bilmiyorum sevinç