m EYLUL 1938 e ATMAZEL LİN Yazan; R. Rober Düma — 46 — Çevi Haber'in tarihi Romanı:16 Yazan: Ikimim Mektupta, önce Mahmudun, sonra Selimin öldürüleceği bildiriliyordu Nesir ve yarınki saltanat düşünceleri kinde yol alan Cevri, gittikçe sinen ka- ranlığn ve göcenin sükünetini parçalı - yan vahşi hayvan seslerinin farkmda bilo değildi. Bir aralık Cevrinin atı önünden siyah bir tavgan atladı. Cevri birdenbire ke. miklerine kadar titredi ve söylendi: — Hayırdır inşallah (1). Hissi kablolvuku ne garib ve berbad şeydir! karanlık adamakıllı çökmüş, bu korkusuz kadm pervasızca durmadan 6- peyee yol almıştı. Fakat, bir türlü tav. gan aklından çüdrmıyordu. Bir aralık ks- ranlıkların içinden kulağma bir ses ge- lir gibi oldu. Bu ses, Mahmudun, şehzade Mahımu - dun canı yanarak çıkardığı bir feryada benziyordu. Cevri durdu. Tüyleri ürper. mişti, Mutlaka bu bir hayaldi. Netekim e ses, ne de bir çıtırtı bile yoktu. U- sakta vakitsiz öten bir boroz sesinden başka gecenin yekpare gibi hissedilen sessizliğini hiçbir şey bozmuyordu. Fakat Covrinin bütün neşesi birden 8ö- nüvermişti. Acaba bu bir şeametin hissi kablelvikun muydu? Heybesinden bir şişe çıkardı ve pek sevdiği votkadan bir kaç kadeh Üst üs- te içti. Tekrar atma atlıyarak, bir an ev. vel saraya varabilmek için sürdü, Zihni hep bu sesle meşguldü. Na garib, ne tuhaf bir şey! O kadar vazıh bir şekilde bağırmıştı ki, sanki Mahmut oracıkta bir çalılık dibinde bo- ğuzlanıyordu. Cevri, birkaç saat, üzgün ve sinirleri bozgun at sürmüştü. Geç çıkan mehtab. dan istifade ederek biraz oturmak iste- mişti, Attan İnerken yine ayni sesi duy- du. Yine Mahmut baykırmıştı. Bu sefer Cevri güldü ve söylendi: — Kulağıma sesler geliyor, Hakikaten saraylı bir cariye gibi, bir kadın gibi ge- ceden korkuyorum galiba! Fakat bu 805 Mahmudun sesi, bu izti- rap onun çok iyi bildiği keder ve ıstırabı idi, Hayal olurdu, ama, iki defa üstüste tekerrür eder mi idi hiç? Cewri yine kendi kendine cevap verdi: — Eder ya, eder ya. Bir defa sinir, ler bozulayazmasın! Mutlaka, diye, düşünüyordu, Mahmut ve Selime bir şey oldu. İnmekten vazgeçti, doludizgin gidiyor. Cevriyi üzen, ezen bu hissikablelvuku boş değildi. Geçen sabah reisülküttap Re fik Efendi bir küçük oğlan elinden mek. tup almıştı, Okuyunca aklı yerinden oy- namış, hemen Sarayı boylıyarak bir ve, sile ile şehzade Mahmuda mektupta ve. rilen haberi bildirmiş, o geceden itibaren tertibat almasını söylemişti, Mektupta, hazine kethüdesı yoeliyle Sultan Selim haremini beklemeğe memur olarak alinan yeniçerinin, Selimin oda. sradan geçerek önce Mahımudu, sönra S6. Jimi öldüreceği bildiriliyor ve tafsilât ve- riliyordu. Refik Efendi nazarı dikkati celbetme- mek için: — Sonra, dedi, şehzadem, bu mektu. bun nasıl elime geçtiğini arzederim. Sim. âllik doğruluğuna inanarak ona göre mü- teyakkiz bulun, Şehzade Mahmut, hâdiseyi Selime bil. dirmek istememiş, gençliğin verdiği heye- canla kendisini öldürmeğe gelecek şeriri tavuk boğazlar gibi gebertmeğe hazım. lanmuıştı. Bu beyecan ona lezzet verecek ve uzun zamandanberi bunaldığı mah, buz hayatma biraz değişiklik katmış o- lacaktı. Önce şehzade aklınm erdiği kadar ha- zırlık yapmıştı. Birkat geceliğinin içine pamuk doldürup bunu, kendi mutat ya. tg vaziyetine göre yatağa yerleştirdi. Üzerine de yorgam çekti, Hafif karanlıkta değil, belki sydmlık. ta bile farkedilemezdi, Sanki Mahmat yatıyordu. Kendisi, kapmm yanmadki büyük çini sobanın arkasma çekildi ve duvara as). mış bir örtünün altıma gizlenip sessizce bekledi. Verilen habere nazaran herif suikasti bilhassa bu gece için hazırlamış bulunu, yordu. Padişah Mustafa Beylerbeyine göçmüş, iki gün kadar orada kalmağa ka. rar vermiş, saray aşağı yukarı yarı boş denilecek halde idi, Katil veya katiller için bundan güzel bir fırsat ve İyi bir vakit olamazdı. Mahmut, Selimin kapısını da bir itinco açılacak halde bırakmıştı. Selim için şim- dilik bir tehlike yoktu, Çünkü mukarrer olaa, önce Mahmudun idamı idi. Herif Malmudun kârını tamam ettikten sonra kaçarken Selimi de bir hançer darbesile ademe gönderebilecekti. Bir dg Mahmudun ölümü ezher cihet tâzndi. Genç ve teblikeli olan buydu, Selim kalsa da ne çıkardı, ihtiyar ve ü. mitsizdi, Gece tamam çökmüş, saray derin bir sessizliğe düşmüştü. Mahmut, ne kadar olsa henüz tecrübe. #iz bir gençti. Dadılar, cariyeler, köleler elinde büyümüş, silâh atmak, biçek kul. lanmak işin ©line Bol fırsat geçmemişti, Binaenaleyh böyle bir hâdise karşısında hiddetinden fazla müteheyyiçti. Bazı, sundan başka güveni yoktu. Bazan saklandığı yerde bunalma his. sediyor, hemen fırlayıp derin bir nefes almak ihtiysomı duyuyordu. Fakat, ge- cenin epeyce İlerlemiş olduğunu düşüne. rek biraz daha sabır ve tahammül gös. teriyordu. (Devamı Var) (1) HASIR nakli vasıtaları önünden ge- çen tavşan meoş'am addedilir. Ekseriyet- le uzun gece yolculuğu yapan şoförler böyle bir halde yollarma devam etmez, sabahı beklerler. Çorum Nafına Müdürlüğünden: 20-9. 938 salı günü saat (11) de Çorum Nafıa Eksiltme Komisyonunda ihale yapılmak üzere (26492) lira keşifbedelli Sungurlu hükümet konağı inşaatı kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur. (Şartname, keşif ve evrakr sairesi Nafra dairesinde görülebilir. Muvakakt teminat (1986.00) liradır. İsteklilerin Nafra Vekâletinden bu iş için alacakları müteahhitlik ebliyetnamesi ve sair evraklariyle birlikte ihale komis- yonuna müracaatları ilân olunur. (6022) istanbul Emniyet Mustantik söylendi : ne inat adam ! Ağzından söz alma kabil değil... Benua ile Rokur bu müddet zarfında hareketsiz kalmamışlardı. Fon Strammerin, otorrobilinde bulunan eşyası, birer birer ve incedön inceye tet- kik edildi; fakat şüpheli bir şey buluna- madı. Tahkikatın geyrinden günü günü- ne haberdar edilen kolonel Gero hâdisey Ye alâkasını kaybetmiş gibiydi. Yalnız a- rasira : — Aman, diyordu, Haymere dikkat 6. din, kaçmasın. Bir gün Rokur teklif etti: — Ona gene telefon etsem? Pariste yapayalnız kaldığını sanarak telâşa düş- mesinde mahzur gömüyor musunuz? Kolonel maummal: bir tavırla cevab vorâi: — Benim istediğim de zaten onun t6- lâşa düşmesidir. Onun için sakm tele « fon edeyim demeyin, ıv — Sunllerime cevab vermemekte de- mek elân ısrar ediyorsunuz? — Size son defa olarak hatırlatmağı vazifem icabı telâkki ediyorum: sükütu- nuzla esasön fena olan variyetinizi büs, bütün fenalaştırmaktasmız. Tevkifinizi müteakip geçen yirmi dört saat zarfında, kanun mucibince, İstiova- bmızı yaptığım zaman abcak isminizi bildirmekle iktifa ettiniz. Bir avukat tut- mâanızı teklif ettim, kabul etmediniz. Barodan biz bir avukat istedik. Metr Va- do Larken gönderdiler. O da ısrarlı sükü- bunuzda devamm lehinizde olmadığını si 20 anlatmağa çalıştı. Nafile! Dördüncü defadır ki istintak ediliyor- sunuz, Fakat bu seferki son. İyi düşü. nünüz. Gene cevab vermezseniz doğru- dan doğruya cinayet mahkemesine sev- kedileceksiniz, Erna Piider isimli kadı- nı öldürmenizin sebebi nedir? Sen adliyesi istintak hükimi M. Lede- gin bu şekilde hitab ettiği adam, ayak- ta, söylenilenleri hiç duymuyormuş gibi duruyordu. Başı dik, bakışları sort, mağ. rar bir tavırla müstantiğe bakıyor, 66 - vab vörmiyordu. Avukat müdahale etti: — Bir şey söyleyiniz mösyö. Susma- nız manasiz!. Mayrnun, avukatına istihfafla baktı ve tekrar başmı çevirdi. | Zile bastı. Gelen polislere: » — Maznunu götürünüz. Fon Strammer oilerini al çeleri taktılar. Ensesinden ari gibi sert bir tavırla Alman 9'i hâkimi, sonra avukatı selimiğ Mislerin arasında dışarı çıkt. | Müstantik söyledi: i — Ne inatçı sdnm! pasaj zılı olân malümattan beşkâ almak kabil değil, Cinayeti da sünlime “evet,, diye G8“ Suretiyle dilsizleşti. Avukat: i — Evet Doği. Bana da bir mek istemedi. Hem bu iş d” garib. Gayet gizli tutulmasnr zetecilere kat'iyyen havadis © suni öyle tenbih ettiler ki #dei eararı,, diyeceğim geliyor. — Zaten öyle... Ben de işi # M tutmak emrini aldım, Telefon çaldı, Müstantik başladı: — Evet benim. Kiminle #” rum? — Öyle mi? evet efendim. — Evet, Fakst gene ağrmdi?” slamadık. — Hiçbir şey efendim, Tek bile söylemedi. — Yarın saat tam 15 de mi fendim, emrederler. O saatts telâkki etmek için ziyaretleri sürüm, Sebebini öğrenebilir © — Hususi surette mi ki efndim, affediniz. — Allahammarladık efendi” M. Lodog telefonu kapat! saniye s8 çıkarmaksızın düşü” du. Avukatla istintak kâtibi #İPİ mişlerdi, fakat bir gey soramsd” fi yet hâkim: | — Yarın adliye nazirmi ziyar 1 bildiriliyor. Diye söze başlad. 4 hususi kalem müdürü telelo9 | Strammerin bu günkü isticvsf Müdürlüğünden: Müdüriyet için azı 56250, çoğu 62500 kilo Mege odunu almması açık eksilt- meye konulmuştur. Eksiltme 19—9—938 pazartesi günü saat 2 de yapılaaktır. Odunun tamamının muhammen kıymeti 937 lira 50 kuruştur. Muvakkat teminat 70 lira 31 kuruştur. İsteklilerin şartnameyi görmek üzere müdüriyet hesap memurluğuna, ek. se, bir defacık Malımudunu ve Selimi | siltmeye iştirak için ayni gün ve saatte Viliyet defterdarlığı muhasebecilik dai* görebilseydi! resinde kurulu komisyona müracaatları “6038, NE ŞE EİD SI i da malümat istedi. Nazirın öf işle alâkadar herhalde... Müstantik ısrar ediyordu: — Müdafaanız için bir şey söyliyecek misiniz? Odada kısa bir sliküt oldu. Müstantik » pek sinirliydi. Fakat bunu belli etmeme- |. Anlagıldı değil mi azisini ğe çalışarak: Evet kolona — Pek âlâ. Dedi, Mademki böyle isti- yorsunuz, siz bilirsiniz. e RR Ke ZA du. Toru dumana katarık gidiyordu. Gece onu eşkiyalar görse, bir şeytan sa- ıp ürkecekti, Atmın nal sesleri uzak tepelere çarpa, rak birkaç defa dönüp kulaklarmı hır. palıyordu. Ah bir defa saraya gelebil. i — Dostum, dedim, bu bir kırbaç değil, arkasında bir #ırrmızı saklamak istediğiniz bir paravana, Bunun üzerine baktım, bin dereden su getirdi, bir yalandan bir yalana geçip beni kandırmağa çalıştı, fakat bunlarm içinden kendi de çıkamaz oldu; tırmanılacak bir duvar bulmak için yapma- dığı kalmıyordu ama hasmınm ısrarı karşısmda bir türlü kurtula, madı. Nihayet sözlerine kanmış gibi bir tavır takındım ama, bilir. sin ya! bu gibi kavgalarda insan dalma birkaç kelime fazla söyle- dikten sonra susar. Zaten annemin bana sakınmamı kaç kere ten- bih ettiği hataya düşmüştüm. Kıskançlığımı açıkça meydana vur. mak, Gaston'a harb ilân etmek demekti; artık o da kendini koru- mak için lâzımgelen tedbirlere başvurabilecekti, Kardezçiğim, kıskançlık özü itibariyle budalaca, boyratça bir histir, Bunu düşünüp çektiğim stırabı belli etmemeğe, Gaston'un her hareketini takib etmeğe ve işin aslını öğrendikten sonra ondan ayrılmağa veya felâketime razı olmağa karar verdim, Terbiyeli bir kadın Için bundan başka yapılacak bir gey yoktur, Benden sakladığı nedir? şüphesiz sakladığı bir gey ver. Hem bir kadın meselesi, Acaba gençliğinde başından geçen ve şimdi &- tandığı bir aşk mı? acaba no? bu: “Acaba ne?, suali şimdi sanki ber geyin Üzerinde ateşten harflerle yazılı. Havuzun bir ayna gi- bi parlıyan sularma, gökteki bulutlara, tavanlara, masaya, halları- mm çiçeklerine, ağaçlara, her nereye baksam bu suali okuyorum. Gece üyürken bir ses bana: “Acaba ne?, diye bağırıyor. O sabahtanberi hayatımızda beni zalimce ezen bir muamma var; bir kadının kalbini parçalıyacak şeylerin en acısıyla karşılaş- tum: sadakatinden emin olptadığımız, hattâ ihanet ettiğini bildiği- miz bir erkekle beraber yaşamak mecburiyeti! Kerdeşçiğim, bu ha- yat bir bakıma bir cehennem; bir bakıma dn bunda cennetin hatla, Nurullah ATAÇ — 102— rı ver. Ben şimdiye kadar sadakatle sevilmeğe, percatiş edilmeğe alışmıştım, ayağımı daha bu ateşe basmamıştım. İçimden: — Bir gün istrabın karanlık ve yakicı saraylarına girmek mi istiyordun? diyorum, İşte! duan kabul edildi, şeytanlarm pençesine düştün: yürü, artık, betbaht! Çeviren: 80 Mayıs Şimdiye kadar zengin, tasasız sanatkârlar gibi kendini hiç sık- madan, acele etmeden, eserini adetâ okşıyarak yuzan Gaston, o gündenberi, kalemlerinden başka geçinecekleri olmıyan muharrir- ler gibi çalışıyor. İki tiyatro piyesini bitirmek için her gün dört sa- at uğraşıyor. — Demek ki ona para lâzım! Bunu bana içimden bir ses haykırıyor. Halbuki hemen hiç masrafı yoktur; biz hiçbir şeyimizi biribirimizden gizlemeyiz, onun çalışma odasında her çekmeyi açıp bükmüm, ber köşeyi karıştır. mam İstediğim anda kabildir. Bir yılda harcadığı iki bin frangı bulmaz; bir gekmede de otuz bin frangı var ki bunu kendi biriktir. medi. Ne demek istediğimi anlıyorsun. Bir gece o uyurken kalk. tm, para yerinde duruyor mu diy” *(Aip baktım, Çeki olduğunu görünce vücudumu buz gibi #* ter kapladı * Yin& bu bafta içinde bir gey daha keşfettim: bet « kadar gidip oradan mektup elrvor; bunları hiç şüphesis max yırtıyor, çünkü o kadar'anenıh mi'erinde bir gey Kardeşçiğim, kendi kendime etuş heyetler şenitlere, bi lere kırbaç yüzünden çıkan kevgu günü"vür cere-uWtif rağmen, çıldrirm m1? ne oldu? bir gün o hızla pos derken ben da arkasma düştüm, Mektubu alıp parasi w | sonra beni görünce Ürperdi. Bana dik dik baktı, Fedol!* ia sürdü; o kadar süratle gidiyordu ki teta ammını miz saman ben bitkindim; halbuki, çerilzasY”” ip olacak, vücutça hiçbir yorgunluk duymıy..sâğıl.. YY e ton hişbir şey söylemedi; z1ll çekti ve bekledi. Ben öl0 #4“) deydim. Ya haklıydım, ya haksızdım ama haklı da oles9” olsam bir adamı böyle casus gibi takip etmek, Armand * ri dö Şoliyö'ye yakışır bir hareket değildi. Ben artık yatmın en pin, çamur gibi yerine düşmüştüm; mabelle da aşağıydım, fahişelerle, aktrislerle, en terbiyesiz m olmuştum. Bu ne büyük ıstırabdı! j Nihayet kapı açıldı; Gaston atını Espire teslim etili. d tim, bana kollarını uzatmıştı. Yine sessiz sadasız yül 4 sis yüz adım bana senki yüz senelik cehennem hayat * Her adımda adetâ gözle görülüp elle tutulacak bin türlü rer alev gibi etrafını sarıyor, ruhuma işliyordu; herbi ka bir iğnesi, başka bir zehri vardı. Espir atları götürdükten sonra Gasten'y durdurdUÜ baktım ve şimdi genin pek âlâ gözönline getirebileceğini ” j Mi a e EE İİ le, sağ elinde tuttuğu mektubu göstererek; — Ver de okuyayım, dedim J |