Pp Iya, Mam 4 dan: Kora Musolini Pantellerin ada- İğ, Shkimat işlerini teftiş ete Sa- reyi ığında Romudan kalkan My öğleye doğru Pantellariays ayy solininin adada yeni yapılan Müny” İstasyonuna indiği söylendi. Viki, Buzetesine göre bu ada buğün Bu, , *lmiş bir kuvvet, halindedir. e tahkim edilmiş olmasında Sa, | * PİK gay yoktur. Çünkü Lempe- t e tabkim edilmiş bulunuyor. Settenhari de Tunus yolcuları, İk, #öçörken, Pantellerinda “yukar, i & bltün dağ boyunca hümmalı “fa, *“8. görüyorlardı. (E. Monro- in İtalya Siçilya kanalında a” kspısma bir kilit vurmak» r. Bugün Akdenizi coğrafi *ki bütün karışıklığı İle ole - Pek fazla geniş olmamasına rağ- İsmi verilen deniz (daha Ün deniz munmması) biribirin * Bi farklı ursurlardan müteşekkii- ârasında her nevi ve ber NESEİ veya muhalefet vardır. Ta, Sa da Ispat ediyor ki, bu un- $k muhtelif ahenz ve istikamet t , hi, ve bir haritada bile görmek ka- e biri şarkta, diğeri garbân Ya ayrılır, Denizi böyle iki par- Yan da Siçilya kanalıdır. Garpta Siz SE İspanya, Fransa, İtalya ve Maya çevirir. Fakat bu denizi de < VS Korsika adaları ikiye ayır. * İtalya tarafında Tireniyen de- de Balear takımadalarını £. il ie j ih gark havzast şimalde yalnız e va sokulan o körfezler & ibarettir: bir tarafra- Ma diğer tarafmda Balkanlar a Adriyatik; Adriyatiğin methali DU EM, 'en denizi. Bunların ikisi de, » Romadan ziyade Bizansa yakın Ty, Vedik eümhuriyetine aitti, Baik deniz vo körfezler arasında iş bulunyor ki buradan Çanak- Mar , Marmara, ve Karadeniz bo- deniz ve Azak denizine yol açar- #arkında da Suriye ve Misir Na Yardım, Kete bu karışık hususiyetler £- ta dereyi voğraf'yadan tabil coğrafya, *Sliliyormuş gibi bahsedilebilir. ON iş Ve Avrupanm cenubundaki kör» tarihin her asrında birçek dev. arazisi olmuştur. Akdenizin Avrupa sahilleri ne Ya çıkıntılıysa, cenub sahil- Afrika kıyıları o kadar düzdür i Yük kütle halindedir. seni cenub #ahili şimal sahilin - biz toğrafya itibariyle farklıdır. Nou tihetten büyük bir bütünlük in © da bir deniz ticaret yolu ol, 8, N e kdonizi bu şekilde taksim et. ia * #imalde İç denizler, cenup- Mi letlorarası bir yol Büveyp kaz in Bi 451 ile bu yol Atlas Okyanu- deni okyanusuna, deniz ve Ja, b tine, Büyük Okyanusa kadar Tay din her devrinde bu büyük deniz Tür, ve Kartaca gibi, onu İlan EN lerine intisar ettiren devlet. Nİ de bulunmuştur, bazan da, İngi- Şa mn yaptığı gibi, gemi- di, ? geçmelerine müsaade €- “ olmuştur. fi vah, Ne rika dünyanın siyas! ve ik. hay “ana girdiği gündenberi yeni ON inle Belmistir. Avrupa körfez. Map Tika Bahilleri arasında şimal - Bak metinde yeni yollar teesetls İk “ema © BU yollar büyük memleket- A A *mlekelerini biribirlerine bağ Seba YrüPanm kara ve deniz yolla. Ya Mitarık Süveyş yoluna rapte- Akay İİ NE yalla ünden daha syad Kk eta “layasında yeni yollar? biribi- mak İcin vücuda getirilmekte, me ee sala a antelleria adası tahkim ediliyor! Sicilya kanalında Akdenizin orta kapısına kilit vurmakla meşguldür mudi olarak geçen bu yollar münakalâtı kiç de sekteye uğratmıyor. Akdeniz dün- yasındaki siyasi ve coğrafi bir unsur an- esk tabil bir manladır, bu de bir boğaz. lardır: Cebelüttarık boğazı, Siçilya ka- nalı, Yunan adaları arasında bir geçit olan Otrant kanalı, Çanskkale ve Kara- deniz boğazları, Kerç boğazı, Süveyş ka- nalı, Bütün bunlar zamanımızm tarihinde Akdenizde nöbetçilik vazifesi görmüştür. Bunlar arasında en fazla unutulanlar, dan biri şüphesiz ki Siçiiya kanalıydı. Burası Akdenizin iç kapısıdır ve Malta vamtasiyle İngiltere burasını hem kon- trol eder, hem de açık bulundurur, İşte Musolini, 19 Ağustos sabahı dün- yanın gözlerini bü noktaya çevirmeye se- beb oldu ve endişe uyandırdı. Kanalın en dar yeri şimal nihayetin, de, Bon burnu ile Boso burnu arasıdır. Bureanm genişliği ancak 150 kilometre- dir. Fakat ortasında, Tunustan 75 kilo. metre uzakta Pantellarin adası bulunur. Maltada, Lampedusa ve Linosa gibi, ka- nalm cenub nihayetindedir. Malta, gövsi, yeler devrinde olduğu gibi, bugün de Akdenizin bir bekçisi olacak vaziyette. dir. Pantellarin ve Linosa volkanik arazi. lerdir, Julia Ferdinandem adası 13 tem- muz 1831 de buradan ortaya çıkmış, ayni sene 28 teşrinievelde kaybolmuş, 1863 temmuzunda tekrar denizin yüzüne yük. selmiş, birkaç gün sonra batmış ve o noktada 1801 de denizaltı bir indifa ol - muştur. Pantellarlanın 10 bin kadar nüfusu, 80 kilometre mürabbalık bir mesahai sathi- yesi vardır. 836 metre yüksekliğindeki Mortanya Grande dağı ise Siçilya kana- İi üzerine hâkim güzel bir gözetleme aoktasıdır. Fakat, adanın hiçbir tabil limanı yok, tur ve burada büyük bir harb limanı t6- İs edilemez. Yalnız adada bir gül var- dır kl burada deniz tayyarelerinin barı. nabileceği söyleniyor. Sahillerinde de yalnız tahtelbahirler durabilir. Bu suret. l6 Pantellariada bir hava istasyonu kur- mak kabildir. İtalyan gazeteleri daha şimdiden Pan- tellariayı yeni bir Cebelüttarık sayıyor- lar. Fakat ne de olsa burası Akdenizin orta kapısma vurulan bir kiliâ mahiye , tindedir ve Süveyş « Cebelilttarık yolu üzerinde bulunmaktadır. Yani Fransa İ- gin Cibuti, Madagaskar ve Hindiçini yolu nu, İngiltere için de bütün Hindistan ve Avustralya yolunu kapamaktadır, Siyas! coğrafya, yanyana duran Şu iki üssün geçireceği safhaları dikkatle takip edecektir: biri denizin hürriyetini mu- bafnza eden bir liberal hükümetin elin. deki Malta; diğeri Pantellaria ki, burada, Italyan hükümetinin ayni siyasi vaziyeti ayni şekilde kullanıp okullanmıyacağını yakm bir istikbalde göreceğiz. Y. M. Goblet (1) Yazıda bu müşahedesinden bahso- dilen E. Monroe “Siyasette Akdeniz,, ese- rini yazmış olan İngiliz muharriridir. Ka- dm maharririn bu eserinden muhtelif sa» yılarımızda okuyucularımıza bâhsetmiş AN Behrenk boğazını kayıkla geçenler ERNAR HOBAR isminde bir cizvit papazı “Buz lar rahibi,, ismile şöhret kazanmıştır. Ömrünü arzın en şimal noktasında geçiren bu papaz geçenlerde çok müşkül ve sıkıntılı bir seyahat yapmıştr. , Hobar beraberine sekiz kişi alarak hayvan derisin- den yapılfış bir kayığa binmiş ve Alaskadan hareket ederek nehrin boğazını geçmiştir. Papaz bu suretle tarihten evvelki devirlerde yaşıyan insanların iptidal kayıklarile Asyadan Amerikaya ge Sa Majeste kral Piyerin mektep hayalından iki enstantane Piyer Il on beş yaşını bitiriyor Dünyanın en genç kralı Dest Yugoslavyanın küçük Kralı, boş zaman- larını tayyare modellerile oynamakla geçiriyor Müteveffa Kral Aleksandır, dostlarına oğlundan bahsederken, şimdiye kadar mektepte hiç bir arkadaşının Piyerin saçını çekmediğinden, kulak tozuna yumruk vurmadığından sızlanırdı 1923 senesi 6 eylülü idi Yugoslavyanın Avusturya Alplarndan Tuna boylarına vs Macaristan ovalarından Adriyatik kı. yılarma kadar uzanan geniş arazisi Ü. zerinde her tarafta kiliselerin çanları £a- #dasız çalmıyor, genç Yugoslavyanm €s. ki Sırp payitahtı Belgrad, Karageorgle- viç hanedanınm temadlaini temin edecek bir velilahtin doğumunu büyük şenlikler içinde tes'ide hazırlanıyordu. O tarihtenberi aradan 15 sene geçmiş bulunuyor, Bugün dilnyanın en genç krâ- Ir olan Piyer II, on beşinci hayat baharı, nın eşiğine adım atmıştır, Dost ve müt- tefikimiz Yugoslavyanın bu mesut günü. nü tebrik eder ve bunun saadet ve İler, lemeler içinde senelerce tekrarlanmasını dilerken genç kralın gocukluğu hakkında okuyucularımız aydınlatmayı düşündük, Kral Piyerin çocukluğu çok sıkı bir terbiye kontrolü altında geçti, Küçük prena, dört senelik ilk tahsilini hususi öğretmenlerden görürken, bübsist müte- veffa Kral Aleksandr onun çalışmaları ve ilerlemeleri ile pek yakından elâkalanır. dr. Kral, prensin çalışmalarında kendi yaşmdaki diğer çocuklardan hiçbir şe, kilde ayrılmamasını ister ve ona istimaai muameleler yapılmamasını daima mual. Timlerine ihtar ederdi, Genç prens annesi le ingilizce konuş- mayı âdet etmişti, fakat babası İle her zaman Sırpça veya hırvatça konuşurdu. Bu dillerle beraber fransızca, almanca ve rusça da öğrenmiye başlamıştı, Genel bilgiler arasmda onun milli tarih ile memleket coğrafyasmda kuvvetli olma, sına önem veriliyordu. Prens tahsilini saraydaki köşklerden birinde kurulan bir mektepte yapiyor, fakat umumi imtihanlarmı resmi mek- teplerden birinde geçiriyordu. İmtihan. ları yapan mümeyyizlere çocuğa numa, ra verilirken Içlimal mevkii gözönüne getirilmemesi ve yalnız değerine göre not verilmesi tenbih edilirdi. Müteveffa kralın kendi eli ile yazip hazırladığı bir levha, küçük prensin ya- tağınm başucunda asılı dururdu. Bu lev. bada “Prensler de diğer çocuklar gibi ve onlar kadar çalışıp bilgilerini arttırma, Mdırlar.,, diye yazılı idi. Krl Aleksandr, prensi, kuvvetli bir 10): MN olmuşlardı çebileceklerini isbat etmek istemiştir. Papazın seyahati hir hafta sürmüş ve yolcular çok ıstırap çekmişlerdir. Çünkü papaz bu seyahat için üç günün kâfi geleceğini düşünerek beraberine ancak üç günlük yiyecek almıştı. Te günden eonra sandalda artık ve ensnrlukr haslamıs. mısır. Eski kunduradan şapka AŞAMAK çok güç. Iktısat yapmak lâzem. Binae- naleyh, eski kunduralarmızı başımızm üstünde taşıyacaksınız. Gülmeyiniz. Bu çok ciddi bir geydir. Ve tabü, ilk maddeleri İsraf etmemeğe çalışan Almanyada mıştır. Birtakım araştırmalardan sonra eski meşin par. çalarmı iplik haline getirmğe ve bu iplikten görünüşü biraz kaba fakat çok hafif bir şapka yapmağı muvaffak tır. Üç gin paparm geri gelmedi hükümeti bir yardım heyeti papazla arkadaşlarını muhakkak bir ölümden kurtar- ralli dik tahsil aldıktan sonra, birkaç se- | xe için İngiltereye göndermeyi ve orada bir İngiliz mektebinde yüksek tahsile hazırlatmayı muvafık görmüştü Kral oğlunun böyle bir mektepte diğer talebe $le aynı muameleye tâbi kalarak srka- daşlarna ve genel hayata karışmasını çok itsiyordu. Şimdi İngilterenin Berlin sefiri olan Sir Neville Henderson o sıra, arda memleketini Belgradda temsil edi- yordu. Sir Henderson kralın şukbsi dostu idi, Kral ona sık sik prensten bahseder ve şimdiye kadar hiçbir arkadaşımın onun saçlarmdan çekmemiş ve boks ederken kulak tozuna yumruk İndirmemiş olma. smdan şikâyet ederdi. Bu sırada Pren. sin tahsilini İngilterede bitirmesi arzu- sunda olduğunu anlatmış ve onun fikrini sormuştu. . İşte bu temaslar neticesinde idi ki 1034 Dost Yugoslaryonın küçük kralı atmaymız. Onları yapi. ini gören Amerikan göndermiş ve bu heyet (X işaretlisi kral Piyer) Amerikada sakız çiğneme modası MERİKAN ticaret odaları birliği gırlanan bir istatistik geçen sone altı milyar paket sakız sarfolunduğunu gösteriyor, Amerikada çiğnenilen sakız bizim kullandığımız sakız değildir. çuktan yapılır, çoğnlışı tütün sarfiyatının azalmasma sebeb olmuştur. Çünkü sakiz çiğniyenler bilhassa az cigara içmeğe çaba- Uyan tiryakilerdir, senesinde bir eylül akşamı kısa pahta- onlu, sevimli esmer çehreli kibar bir çocuk, mürebbilerinin refakatinde Lond. ranm Viktorya istasyonunda trenden İni- yor ve Surrey eyaletinin bir köşesinde, Cobham'da Sandroyd Sechool'a gece ya- tası talebe olarak giriyordu. Fakat aradan ancak üç hafta geçmiş. ti ki 1994 senesi birinci teşrininin 9 un- cu günü Marsllyadaki o malüm facia vu- kua geldi ve böylece mektebinde arka. daşları arasında şen ve mesut gülüşüp çalışın genç“prens yetim kaldı. Vak'adan telefonla haber alan mektep direktörü küçük prense bir şey söylememeyi mü- nasip görmüştü. Bu sirada Setland Yard mektebin etrafını sıkı bir polis kordonu ile çevirtiyor ve bir şeyden haberi olma. dan mektebinin umumi hayatı içinde son gecesini geçiren Aprupanın en genç hükümdarı muhafaza tedbirlerini alı. yordu. Ertesi sabah prens mütğt zamânında uyandığı vakit, büyük annesinin onu Londrada beklediği bildirilmişti, Prons çağırıldığı yere gitmek üzere mektepten ayrılirken bu defa kendisine tahsis edi- len otomobilin çok şahane oluşuna ve arabanin etrafını çeviren polis kordonu. mun fazlalığına dikkat bile etmemişti, o böyle merasime alışıktı, fakat otomobil neden yollardan bu kadar hızlı geçiyor. du? Hususiyle gazete köçklerine aslı afişlerin önünden geçerken neden bur- larm okunmasına imkân birekmıyacak tedbirler alımiyordu. İşte bu haller pren «in merakımı uyandırmış ve yanindaki mürebbilerine bazı sualler sormıya baş- lamıştı, hayet onlar babasmın bir kazaya uğradığını söylemek suretile zemini ha. urlamak istediler. Küçük prens, mülâki olduğu büyük annesi Kraliçe Mari ile birlikte Viktorya istasyonuna geldiği va- kit müthiş bir kalabalık ile dolu olması- na rağmen bu koca kubbe altında bir mabet sükütu büküm sürdüğünü farke, dince derin bir hayrete düşmüştü. Büyük annesinin elinden tutarak masumane bir tavırla ilerliyen ve bir şeyden haberi ol- mıyah çocuğun bu balini gören kadın. Yardan birçoğu hıçkırıklarını tutamıyor ve “Zavallı çocuk... diye mrrildanıyor. ap Devamı 10 uncuda tarafından ha- Bal ve şekerle işba haline getirilen kan- Amerikada sakız çiğnemenin bu suretle