.ı' KH AĞUSTOS —. 1938 34,;5,, İ el | Klâsı'k neye derler Klâsik fasulye plâkisi nasıl olur? Klâsik gez- menin zevki neresindedir? Klâsik ev kadını kime derler? —— Yazan : Osman Cemal KAYGILI üıe &n — M “Klâsik neye derler? bunu '% ği FiİF edene şu kadar mükâfat , %“. İYe bir Müsabaka — açmışmış.. Ö Matbaanım kalem odasın , ğ ı"l î'ı'ı“.r bunu bana da sormuşlar ve | kaı enı'-m'“n'me “Klâsik neye derler, %J?l Manası hedir?,, diye yakında bir 'eıı ğ'“ 'ugat demiŞtim ki işte onu şim- | ıl İç Manasını bilmiyen he - h “!hiyen Yok gibidir, Lügatler, ilim t kitapları onu kendilerine gö- İ Unuu h ve adamakıllı tarif eder - İ 'qhü İtin biz şimdi burada o herke- İ ) **i bir tarafa bırakalım da ĞS | Aquneumesülln bugünkü manaları- Odun nerelerde ve nasil kül. gEİelim. li “h.:_:îdan beş, altı yıl kadar — önce, :— Ye ş akŞamları çıkan gündelik bir !üı röportajları yaparken ır de n;:efhum Feyziati lisesinin 1 pehlivan güreşleri yapı- $ ?i Üğy de bir yazı yazmak üzere o- ; J % Hl“fa tîaîtım Fakat, beni burada en : 'he' ş €den şey, ne oradaki yağlı y ',h'll UStu, ne başka numaralar, | % ©x kuer Beni, daha içeriye Bgiİ- | . lbmdun Sekmişti. İki bacağı diz ka- kesik zurnacı İle kısa boylu Vülcu amma da tuhaf, ay- VS | | "i lak da Kİ M DK y h'lı_ biz Tak, oynak, hoş, enfes ve Pehlivan havası çalryor - aa | ta y 'o._._ u'tatlı bir hayli dinledik. İı Iııq.nı ylu tostoparlak davul- clm pehlivan havası böyle? kadar İstanbulda bu çeşit Yası, böyle davul çalış, tok - €k kullanış hiç görmedim. "e Yalı davulcu da bana şu kar- ı !q ı%lk_' Çalar hep klâsik, biz İse | %:e “h:u“nlll—nkme Yoksa onla- ” h Ü lyş Van havasıdır, bizimki de, Al ';Dyem klâsik kelimesinin bugün- | İ tarifi! Aşık Keremin, A- -wâaık Ferhadım aşkları birer L': O sebebden benzemez bi- '—' — JII | l Bugünün aşklarıysa ekstra Üt Üültra kübiktir. b i &sı, düğün kızartması, pilâv 'lh?"eu Aymak bugünkü düğün der ine gö n'%%““arıd vtâ tam birer klâsik hoı ' bir Yerde, önümüze bol do. lab'danozlu bol sarmsaklı, Yağlı ve az sıcak bir fa- ._ hka da:etlrümiştl ki, bizim mu- b undan bir lokma alır al- Ka ” T ç L S Sözleri yapıştırdı: ? ki böylesi pilâki yeme - er mşam tam manasiyle klâsik âkisi Yiyeceğiz! , : * (Klâsik ev kadını) sözü- i mıu UYmuşsunuzdur: Evine, ı.r% Aha, çocuğuna düşkün, ev k pişirmesini, dikiş dik < H:âînu bilen kadınlar İ- Yorlar: klâsik ev ka, în x Yeni damadı için de şöy- |i n Söziz KL 'i: nu Sedasız, muti, terbiyeli, 3Maz, Şapkasını gayet a? Bşiy, âz, kış ceketinin önü İ- apınm dibindeki davul, zür- | ©rde İstanbulda çıkan bir ecne- [ likli.. Yani tâam bir klâsik kalem efen- disi! Aileyle birlikte bir pazar gezmesinden şöyle bahsediliyordu: Bir ğgün önceden kuru köfteleri, patlı- can dolmalarını, cigara böreklerini, ha - zırladık. Ertesi sabah da erkenden yağı- mızı, sirkemizi, tuzumuzu, biberimizi, domatesimizi, hıyarımızı, çay takımımı- zi aldık, Daha güneş doğarken ver elini Yuşa tepesi deyip dayandık ve o gün o. rada akşama kadar yedik içtik, yan gel- dik, yattık, uyuduk. Akşam da geç vakit mehtabı seyrederek geriye döndük ki bu, bizim için o gün tam klâsik bir gez- me oldu, Ya buna ne dersiniz: Dün gece, evde, yine bizim köroğlu ile öyle klâsik bir ağız kavgası ettik ki, bü- tün komşular bize parmak ısırdılar! Bu da bir başka türlüsü: Kaç yıl var ki, şöyle bol şimşekli, bol gök gürültülü, bardaklardan boşanırcası- na bol selli, klâsik bir yaz yağmuru gör- düğümüz yok! Alın bir daha: : Yok hastaydım, yok mühim işlerim vardı,'yok bilmem neydi, yoksa ben sizi unutur muydum? filân gibi birtakım klâsik ara nağmelerinden sonra beni bir atlatış atlattı ki olur şey değil! Bunu da yeni duydum: Klâsik ayran içmek istiyorsan Beya « zıttaki Ali ağaya! Bu da yenilerden: Bırak şimdi o klâsik mavalları da biraz da asri tarafından masala başla! Bu dahi bu günlerde bir hayli revaçta olanlardan: Kadınların o yalandan, yapmacık ağla- maları, o klâsik gözyasları kadar beni sinirlendiren bir şey yoktur! Klâsiğe en son misal: — Ben ömrümde bu kadar klâsik hö- dük görmedim! İşte (klâsik) kelimesinin son zaman - larda nerelerde ve nasıl kullanıldığına birçok örnekler! Müsabakayı açan Bazete şimdi iylee öğrenmiştir artık, klâsiğin ne demek ol- duğunu! Osman Cemal KAYGILI İstanbul Radyosu 24 AĞUSTOS — 1938 ÇARŞAMBA 18,30 plâkla dans musikisi, — 19,15 kon, ferans, Fatih halkevi namına Vildan Aşir, (Sporlar, genç çocukları nasıl — yetişlire. Hm), 19,55 Borsa haberleri, — 20 saal aya- rı, Granviç rasalhanesinden naklen, Faide ve arkadaşları tarafından — Türk musiki, si ve halk şarkıları, 20 $0 hava raporu, 20, 43 Ömer Rıza Doğrul — tarafından arapça söylev, 21 Saal ayarı, Bedriye Tüzün Şan stüdyo örkestrası — refakalile, 21,30 Vedia Riza ve arkadaşları tarafından Türk muüsi, kisi ve halk şarkıları, 22,10 müzik ve var- yete: Tepehaşı belediye bahçesinden nak, len, 22,50 Son haberler ve — ertesi günün programı, 23 saat ayarı, son, BÜKREŞ: 19,15 radyo orkestrası, 20,30 Rumen şar kıları, 20,55 viyolonsel konseri, 21,30 ka, bare, 2215 kafe könser. BUDAPEŞSTE: 20, radyo oörkestrası, 22,15 sigan orkes- trası, 2315 şarkılar, 24,10 cazbant, BERİ, I.V 19, bando, 21,10 operet üıüziği. 22,30 plâk, 23,30 hafif müzik, ve cazbanti, İ sere, nallar, VARSOVA; .20 viyolonsel konseri, 20,30 salon orkes trası, 23 plâkla Fransız müziği, çi ;'4._.__ş’ Diş, Nezle, Grıp, Romatızma kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. | İcabında günde 3 kaşe alınabilir. BK DA | 241 AĞUSTOS — 1938 ÇARŞAMBA Hiert: 1357 — Cemaziyelâhır: 27 vümeğin doğuşa “üneşin batış 5,19 18,55 Güneşin Sünbül burcuna girmesi Vakı —gabak Öğke ikindi —Akşar Yatm — tensak 5,19 12,16 16,02 18,55 20,35 3,28 Lüzumlu Teletonlar Yangın: İstanbul için: 24222, Beyoğlu için: 44664, Kadıköy için: 60020, Üsküdar i- çin: 60625. " Yeşilköy, Bukırköy, Bebek, Tarabya, Büyükdere, Fenerbahçe, Kandilli, Eren- köy, Kartal, Büyükada, Heybeli, Burguz, Kınalı, için: Telelon muhabere memu- runa yangın demek kâfidir. Rami ilfaiyesi: 22711 Deniz iHaiyesi 30Ü. .20 Beyazıt kuülesi: 21996, Galala kuülesi: 40060 Sıhht imdat: 44998. Müddelumumüilik: 22290. Emniyet müdürlüğü: 24382,. Elektrik şirkeli: Beyoğlu: 44801 - İstan bul: 24378. Sular İdaresi: Beyoğlu: 44783. Beşik- taş: 40938. Cibali: 20222, Nurosmaniye: 21708, Üsküdar - Kadıköy: 60773, Havagazi: İstanbul: 24378. Kadiıköy: 60790, Beyoğlu: 44642. yangın Taksi Otomobili İstemek İçin Beyoğlu ciheti: 49084. Bebek ciheti: 36 - 101. Kadıköy ciheti 60447. Denizyolları İstanbul acenlteliği: 42262. Pazarlesi Tophaneden 16,380 Mudanya, 20 Bandırma. | Salı Tophaneden 9,30 İzmit, 16,30 Mu- danya, 19 Karabiğa, 20 Bandırma, Giala- tşdnn 12 Karadeniz, Sirkecidem 10 Mer- sin. Çarşamba Tophaneden 16,30 Mudanya, 20 Bandırmar Sirkeciden 15 - Ayvalık, 18 Bartın. Perşemhe Tophaneden 9,30 İzmit, 16,20 Mudanya, 20 Bandırma, Galatadan 12 Karadeniz. Cumartesi Tonhaneden 14 Mudanya, 20 Bandırma, — Sirkeciden 15 Ayvalık, 18 Bartın. Pazartesi Tontbaneden 9lmroz, 9,30 İz- mil, Galarınlan 8830 Mudanva, 10,30 İzmir Sür. 12 Karuden!z. 22,30 Mudama 22740. Karaköy: ' hMüzeler Avasofya, Roma - Bizans, Yunan eser- leri ve Çinili Köşk, Askeri Müze ve sarnıç lar, Ticaret ve Sanayi Müzesi, Sıhhi müze, (Bu müzeler hergün saat 10 dan 16 ya kadar açıktır.) Türk ve İslâm eserleri müzesi: Pazar- tesiden başka hergün saat 10 dan 16 ya kadar ve Cuma günleri 16 dan 17 ye ka- dar açıktır. Topkapı Müzesi: Hergün saat 13 ten 16 ya kadar açıktır. P*amleket Dışı Deniz W Seferler! Romanya vapurları: Cumartesi günleri 13 de Köstenceye: Salı günleri 18 de Pi- re, Beyrut, İskenderiye, İtalyan vapurları: Cuma günleri saat 10 da Pire, Brendizi, Venedik, Triyeste, 238i;keci İstasyon Müdürlüğü — Telefon 079. Avrupa Hattı Semplon eksnresi hergün Sirkeciden saat 22 de kalkar ve Avrupadan geleni saat 7,25 te Sirkeciye muvasalat eder. Konvansiyonel 20,30 da kalkar, 10,20 de gelir. Edirne poslasi: - Hergün saat 8,50 de hareket eder, 19,33 de gelir. Anadolu hattı Hergün harekel eden şimendiferler: Saat $ de Konya, 9 da Anlara, 15,15 de Diyarhakır ve Samsun, 15,30 da Eskişe- hir, 19,10 da Ankara ekspresi, 20 de A- danazarı, Bu trenlerden saat 9 da hareket eden Ankara mühteliti - pazarlesi, çarşamba ve cuma günleri Haleb ve Musula kadar sefer etmekledir. MÜNAKASALAR: İnhisarlar idaresi için, listesinde cins ve miktarları yazılı — muhlelil renk 1715 kilo matbaa mürekkebi şariname ve nü, müneleri mucibince açık eksiltme usulile satın alınacaktır. Hepsinin muhammen be- deli 181810 lira ve muvakkat — teminaltı 136.35 liradır. Eksiltme -25.8.938 tarihine rastlayan perşembe günü saat 10 da Kaba- laşta levazım ve mübayaat şuübesindeki a. liım komisyonunda yapılacaktır. GEÇEN SENE BUGÜN NE OLDU? Manevralarda hazır bulunmuş olan mi, safir heyeller memleklerine döndüler. Alemdar Sineması İK FİLM Gönül dedikoduları Dilediğim gibi yaşarım Amiral Kolçak bundan ötesini düşün- mek istemez bir tavırla yüzünü — buruş. turdu. Sustu... Şekanof tekrar sordu: — Peki, ne tarafa rotayı tebdil edelim? — Şimali garbiye.. En yakın liman O. desadır. Oraya kapağı atmak mecburiye. tindeyim... Tam yolla Sıvastopola ilerliyen Kagol, 9 kerte bir dönüşle şimali garbi istika- metini aldı. Bir kaç saat seyirden sonra Ödesaya geldi. Limana girdi. Demir ma- halline funda etti. ÖOdesa vali ve kumandanı ile lıman re. isi ve şehir erkânı amitali — karşılamak üzere gemiye geldiler. Kolçağın bu mu. azzam (!) muvaffakiyeti — OÖdesada bir şenlik havası meydana getirdi. Şehir baş. tan başâ bayraklarla donandı. Türk esir- leri başta esir alay komutanı yarbay Sa- im onu takiben kaptanlar, subaylar ve en geride eratla mürettebat bulunan bir ka. file halinde karaya çıkarıldılar. Derhal hazırlanan bir tren esirleri (Orlofa) gö. türdü. Oradan Moskovaya gelen kafile alay yapılmasına sebeb oldu. Çar esirle. ri bizzat gözden geçirdi. Bu — ihtiyatsız hareketten hakkile istifade eden Kara- deniz Rus donanması kumandanına ni- şan, rütbe vetakdirname gönderildi. Kolçak Odesa limanını — yeniden mayin hatlarile tahkim ettirdi. İçeriye çekildi. Bir hafta buradan bir yere kıpırdamadı. Amiral Şosona gelince; Mütehassıs Alman denizcisi kumanda köprüsünde heykelleşeri bir duruşla boy gösteriyor, gözleri enginde, Karadenizin geniş ve mavi ulkunda — çakılı, fikrinde canlanan Kolçağın hayaline içerliye içer. liye kumanda mevkiini muhafaza ediyor, 'Türk gemilerini peşine takıp — kimbilir hangi tarafa savuşan Rus amiralini kıs. tırmak, ondan hesap sormak, cüretinin in tikamını almak için kendi kendini yiyor- du. Saatlerce yol alan Yavuz, her istikame- te seyretti, görünürde mütearrız Rus do- nanmasına ait ne bir ize tesadüf etti, ne de bir esere rastladı. Akşam, siyah gölge- li kanadını Karadenizin ucsuz enginine indirirken Yavuz Sıvastöpol yolunda iler ledi. Ve sabahın ilk ışıklarile daha şafak sökerken, limanın yakınlarına kadar so. kuldu. Uzakta, liman ağzında iki Rus destro. yeri dolaşıyor, karakol yapıyordu. Stvastopol, Karadenizdeki Rus-donan- masının sığındığı en mahfuz limandı. Ha fif kruvazörlerile destroyer filotillâların- dan mürekkep Rus donanması burada duruyor, içerden ve dışardan — muhtelif mayin hatlarile kapatılan Sıvastopol ye- ni bir taarruzdan masun bulundurulma. Ba çalışılıyordu. Karakol yapan destroyerlerin dürbin.| leri, ışıksız ilerliyen Türk gemilerine, Ya- vuzla Midilliye tesadüf etmemişti. Gece, o da ancak birkaç saat kamarasına çeki- len, biraz gözlerini yuman amiral Şoson Sıvastopola yaklaşınca kendisini uyan- dıran Akkermana ilk olarak şunu sordu: — Limanda bir fevkalâdelik var mı? Akkerman: — Bilmem, dedi, ne fazla bir ışık şen. liği, ne de göze çarpacak bir hal göreme. dim. Maamafih bir defa daha bakalım. * — Siz stoper emrini verin.. Ben de şim di yukarı, kumanda kulesine geliyorum, Akkerman amiralin emrini yerine ge- tirdi. Yavuz yol kesti. Stoper etti. Şoson da çarçabuk zırh kuüleye çıktı. Dürbün” le bir defa Sıvastopolu gözden — geçirdi. Koca şehir, derin bir süküt içinde bulu. nuyor, sabah mahmurluğu ile ağır ağır uyanan nazlı bir gelin gibi henüz gözleri. ni açıyordu. Şoson Müdilliye işaret kal. dırdı. Sancağına aldı Pırildakla şu emri yazdırdı: “Sehrin cenup istikametine — açıl, ateş menziline girince toplarını limana kon- şanze et.., Midilli bu hareketi yaparken Yavuz da tekrar yürüyüşe geçti. Limanın tam ö- nüne ilerledi. Karakol yapan iki dostro. yer birdenbire ufukta peyda olan Yavu- za, alaca karanlıkta üzerlerine gelen göl töüZüli : geye doğru ilerlediler.. Birdenbire bunun — Hü tadla UĞU U hi . Hi Rahmı YAĞİIZ Karakol gezen Rus destroyerleri Yavuzu ve Midilliyi göremediler : Ç gel ce var hızlarile limana doğruldular, kaç:- mağa başladılar. Bu esnada — Midillinin top sesleri gürledi.. Lâhzada kaçan dost. royerler etraflarında yükselen su sütun. larının arasında kayboldular. —Yavuzda toplarını şehre, şehrin üzerine doğru mağ rur bir kuruluş yaslanan büyük kışlaya doğrulttü, “Hazır,, haberini alanı Şoson, dişelrini sıka sıka, mermilerini Kolçağın kalbine gömecekmiş gibi hâkim bir diki.- lişle ateş zaviyelerini tanzim eden iri ej- derlere, 28 lik toplarına: — AÂteş, emrini verdi. Müthiş bır patlama, kulakları sağır e- den, kalplere'korku, dehşet, ve.. bilinmi. yen korkunç hisler ifadesini — dolduran ürkünç bir taraka yeri, göğü denizi sars. tı. Topların ağzından — fırlayan, pamuk kümelerine benzer beyaz dumanları, şeh rin üstünde meydana gelen bir toz, ve si. yah duman bulutu takip etti. Şehir kuleleri Türk mermilerile yıkı- lan, göklere savrulan kışlası, limanı kap layan karabulut ile korkunç bir heybete büründü. Yer yerinden sarsıldı. Limanda demir üstünde duran Rus destroyerleri, ateşten kurtulmak için ölü zayiyelere (1) kaçış- mağa başladılar. Daracık saha bir hercü. merç içinde kaldı. Biribirine çarpan gemi ler, Yavuzun cehennemden selâm getiren 28 likleri altında inliyen şehir bir mah. şer nümunesi gösteriyordu. Şoson bu acıklı sahneyi hoşnut gözler: ve mağrur bir tavırla süzüyor, biribirüni takip eden salvolar Srvastopolu kuruldu- ğu gündenberi karşılaşmadığı bir dehşet içinde bırakıyor, yakıyor, yıkıyor, tozu dumana katıyordu. Bombardıman 15 dakika sürdü., ve... Bu 15 dakika, Sıvastopolu, Karadeniz. deki bu müstahkem Rus sahil şehmü harabeye döndürmeğe kâfi geldi. S Bombardımanın 12 inci — dakikasında ancak kendine gelebilen Rus sahil topçu. su birkaç-mermi savurdu. — Fakat düello şeklini almaktan çok uzak — acemice bir mukabele olan bu ateşle cevap — vermiş, mukabele olan bu ateşle — cevap vermiş, larına düşmek suretile bir tesir yapmak, üzerlerinden ve çok yüksekten aşmak ta.. uzaklarda, suya düşmekten başka bir e- ser meydana getirmedi. 15 inci dakikada Soson ateş kes emrini verdi. Midilliye kaldırılan — işaretle bu kumanda ona da tebliğ edildi. İki gemi de ateşi kestiler. Yavuz ön- de Midilli arkasında limanın önünden bir defa dolaştılar, sonunda İstanbul yolunu tuttular.... Yavuüz Sıvastopolu — döğerken Mi- dillii de toplarını İlimanın — içindeki ticaret ve harp gemilerine çevirmiş, sula. rı biribirine katan salvolarının bütün deh şetini destroyerlerin üzerine teksif etmiş. ti Üç Türk gemisine karşı yapılan taar- ruzun intikamını biraz olsun alan, Rus- lara dehşet ve korku veren bir saldırışla toplarının ateş kudret ve kabiliyetini Sı. vastopolda ikinci defa deneyen muzaffer Türk amiral gemisi, kahraman Yavuz, dönüşte Odesanın da hatırını sormağı ih. mal etmedi. İlk bombardımandaki harabiyetini he. nüz telâfi etmemiş olan — Odesa bir defa daha Yavuzun toplarile korku sar'aları geçirdi. Kolçak bu akibeti evvelden kestirmiş Kagolu limanın emin bir tarafına çektir- miş, kendisi de karaya — çıkmıştı. Üdesa 'Türk mermilerile tekrar sarsılırken Kol- çak karada bulunuyor, gemisini de mih. maemken ateş hattının dışında tutuyor. du. Bu son deniz taarruzunun — Ruslara verdiği zarar, taarruzdan sonra yapılan blânçoda şöyle bir hasar miktarı göster- di: Gafil avlanarak 15 dakikada bütün binaları yıkılan Sıvastopol şehri, ağır ya- ra alarak harb sonuna kadar saf harici kalan 4 destroyer, 2300 ölü, bir o kadar da yaralı.. : ; ; (Devamı var) (1) Ölü zaviye diye ateş altında bulur nan mıntakanın arizi ve arzı sebeblerle Osmanlı amiral gemisi olduğunu görün-- afeşten dışarda kalan kısımlarına denir. & Adalü «4 a —et lli