24 Ağustos 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

24 Ağustos 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haber'in tarlhi Romanı: 7 Radoslu cariyenin garip ölümü günlerce dillere destan olmuştu. — Hayır, â kışmaz Mahmud. Selimin de artık sinirleri tükenmişti. Turşu gibi bir kenara yığılmıştı; söyle- »iyorda: — Balık baştan kokar. Bu işlerde hün- kürm parmağı olduğunda şüphemiz yok- tür, Biliriz ki Radoslu cariye Mustafa - nm göğdesidir. İşin ucu padişaha daya- umca tedbir ve teenni gerektir Mahmut. * Kar hâlâ dinmemiş, daha şiddetle yağmağa başlamıştı. Pencereden üfka kadar bembeyaz görünen İstanbul derin uykudaydr. Kimbilirdi ki göcenin bu sa. atinde sarayda saltanat kavgalariyle «- rapsaçma dönen bin bir dert yanıp tutu- guyordu, Ve birkaç dakika evvel şev - ketlü padişah sultan Mustafanın koy. nundan sıyrılıp bir gehsndeyi kurban vermeye gelen bir cariye, İşte harem o- dalarmm birinde can vermişti. Üçü de şafak sökünceye kadar birer tarafa yığılı, cansız gibi kalâtlar, Anbor ağa, öğleye yaklaştığı balde ne Selimin, ne Mahmudun odasmda bir ha- reket işitmemiş ve bu derin uykuyu Cev- rinin sşifteliğine verip geçmişti Kim. bilir gece sabaha kadar Selimin kollarım. dan Mahmudun kucağına, Makmudun kol Jarmdan Selimn yatağına yuvarlanan kalfa, ne yorgundu ve ne yormuştu! Padişah Mustafa o gün belki on köre haber göndermiş, şehzade İle Selimin ne Alemde olduklarını sordurmuştu. Mercan da, Anbor do, hattâ o gece geç vakte ka- dar Sultan Mustafanm yanımda orduyu hümayun hakkındaki işleri görüşmek &- xere kalan geyhülislâm Ataullah efendi dahi padiğahin bu alikasma hayret et. mişlerdi. Şimdiye kadar Mustafanm aklı nerede idi? Neden bunları aramış sormuştu? Ataullah, içinden pazarlıklı bir herif, ti. Bu İşin içinde iş olduğunu anlamış, a- ma, hiç o taraflı bile olmamıştı. Mustafanm, Radoslu cariyesinden bir netice beklediğinden güpbe edilemezdi. Maahaza zaten günlerdenberi bu kadı - nm suyunu çıkarıp posasını bırakmıştı. Eğer bir hüdisa olup da bu melânete kur. ban giderse ne çıkardı? Devleti aliyede kadın mı yoktu? Padişahtı, elini sallasa ellisi, başını sallasa tellisi hazırdı. Fakat kir de muvaffak olmuşsa, işte böylece, sessiz sadasız ecdadınm yediği baltr o da yemiş ve şehzadeden kurtulmuş olur. du. Halk da bir kadm yüzündön diyo, saralı Mahmudun ölümüne vahleanmazdı. Ama, kazın syağı böyle çıkmamış, eg- riye cehenneme yollanmış, Mahmut da ortadan kaldırılamamıştı. Öğleye doğru Selim ve Mahmut bos- “ tancıbaşıya haber gönderip cesedi kal - böyle sözler sans ya- dırttılar. Mahmut, bostancının göğsün . den tutarak, herifin gözlerini korkudan dışarı uğratacak kadar vahşi bir kinle tenbih etmişti: — Bu kahpenin leşini, Sultan Musta - fanın kapısı önüne koyacaksın, Güftügü olursa önce senin başını vücudundan a- yırırım. Ne oldu, ne bitti? bu Üç insan ve pa- dişah Mustafadan başka kimse öğrene - memiş, yalnız hançerle kafası delinerek katledilen Radoslu cariyenin bu garib ö- Tümü günlerce di wtan olmuştu. Kaymakam 80 r paşa, ken- disinden bu hâdiseyi soranlara cevab! vermişti: — Şehzade Mahmut saralıdı kadın, bu malülün bir hümmasma kur - ban olmuştur, Allalyiâlem! İstanbul, haftalarca ayni sözle çalkan, mıştı: — Şehzade Mahmut saralıdır; Şehza- de Mahmut Radoslu bir cariyeyi kafa - sını parçalıyarak öldürdü! O gün öğleyi Iki saat geçe relsülküt- tabın kapısı hafif hafif vuruldu. Refik efendi de bu cariyenin ölümlü meselesini hâlâ belletmiş değildi. Biliyordu ki Mahmudun ne Sarası vardı, ne de baş- ka bir derdi, Bir oturuşta bir kuzuyu gövdesine çökerten şehzadenin boğa gü- reşleri yapacak kudrette olduğunu da biliyordu. Acaba neden bu cariyeyi öl- dürmüştü? herhalde işin içinde bir iş vardı, Kapı tokrar vuruldu. Refik efendi en. cak duyabilmişti, Hemen toparlanıp sc3- lendi; — Buyur! İçeriye kalım çarşafa sarılmış, uzun boylu ve yüzünde çifte peçe taşıyan bir kadm girdi. Refik efendi, hayatımda ka- rısından gayri tek kadın tanımamış biriy- di, Kadm, pürüzsüz ve tatli bir İstanbul şivesiyle konuşuyordu. — Reis efendi, sizi rahatsız ediyo - tum. Fakat bir emri mühimmi istişareye geldim, Kadının konuşuş ve görünüşüne na - zaran büyük bir konağa mensub oldu - ğunda şüphe yoktu, Refik efendi gözlü. günü çıkarıp yer gösterdi: — $öyle buyrunuz hantm. Matlubunuz nedir? Elimizden gelen diriğ olunmaz. Ama, bir dava işiyse hizle alâkası yok- tar. Koridora çıkmca sağa dönersiniz VE... Kadın, peçesini kaldırdı ve reisin sö. zünü kesti: — Halvet isterim rels efendi, Matla- bım bir dava değil sizinle dertleşmek. tir. AED EREN GA X u . Madam dö VEstorad'dan Madam dö Makumer'e Demek ki, Luiz, bir izdivaç bayatında sevip sevilerek en derin, İ Yazan: Ikimim efendi tekrar gi ü takıp, ka dinm #iyah poçesi altından lekesiz bir süt kaymağı gibi çıkan yüzüne ve İri kirpikli çekik siyah gözlerine, hak ta- rafından boyanmış duran pembe ve mi- himini ağzma, konuştukça içeri doğru bü külüp insanın takatini kesen gamzelöri - ne dikkatle baktı, baktı ve başını salla- dı: — Lâhavle, hatun çok mu gizli?, — Çok, reis efendi. Şerketlü Selim €- tendimize nit. rinden fırladı ve hemen kapı. ykardı: akup buradan ayrılma ve zinhar kemesne içeri girmesin! Bu sırada Cevri yüzüğü parmağına takmış ve sodeften İşlenmiş gibi pürüz. süz beyaz ve güzel elini reisin masasına koymuştu. Refik efendi yüzüğü görün- €e: — Ha, di Şimdi anladım. Ve eğilip yüzüğü öptü. Şeytanatkâr bir tebessümle Cevriye baktı. Meğer ka- rısmdan başka bir kadını velev elinden öpmâk ne İezsetli ve ne heyecanlı şey- miş! enfiyesini bir türlü çekememişti. Titriyen elleriyle az daha hokka kalemi devirip güzelim Şiraz hahısmı berbad 6. decekti, Kadın iki parmağıyla boğazmda sıkış- tırdığı çarşafı da bıraktı. Refik efendi fenalık geçiriyordu. Her şeyi unutmuş- tu, yürüğü, Selimi, dalreyi, riyaseti, ka- rısmı, terbiyeyi, tehlikeyi her şeyi u - mutmuştu, Bu kadar tatlı ve lezzetli gey görmemişti. Belki hayatında ilk defs Darama oruç bazacaktı. Yavaş yavaş 6- Tini bu sedef İşlemeli gibi görünen elin Üzerine sürdü ama, kadın çok eldâl söze başlamıştı. (Devami Var) HİNDİSTAN SEYAHATİ — Hayr kocacığım, dil kadınların diri diri yakıldığı memlekete ben git. mek istemem. Ne olur ne olmaz! SE ii 24 AGUSTOS — 1988 m MATMAZEL ANSEĞ 5 Yazan: R. Rober Düma —37— Çeviren: m j Madmazel şeytanın Benuaya aş olmadığını isbat edeceğim — Kan dökmekten bahseden kir Er- na7 Beni o kağar budala m: sanıyorsu. Açık konuşalım Erna. Benua biraz mi? onu s6- an, Erosilofu öldürmek mesele de t onu öldürmeğe kıyamıyorsun. hoşuna gidiyor İtiraf et, — Evvelâ şunu aklımıza iyi koyun ba- ron; Benusnm hayatta olması veya ol- maması bence hiçbir ehemmiyeti haiz değildir. Fakat onu öldürmeği reddedi « yorum, Siz ne yaparsanız yapınız, bu İş kadın işi d a — Tekrar ediyorum emir emirdir. Bu adam ölecektir. Bu iste bize ancak sen yardım edebilirsin, Binaenaleyh itaat &- deceksin, — Hayır! Ayağa kalkıp fon Strammerin karşısı, na dikildi, Baronu tepeden tırnağa ka - dar istihfafla süzdü. Mücadeleye devam edecekti, Fakat birden düşündü ki sev- dİĞi adami kurtarabilmesi için kabul et- miş görünmesi ve böylece onlarm plân- larmı öğrenmesi lâzımdır. Omuz elikti. — Hiç hoğuma gitmiyen bir İşi bana teklif ediyorsunuz. Fakat öyle ısrar etti. Biz ve benim izzelinefsimle öyle oynadı. nız ki Bennanm nazarımda hiçbir değeri olmadığını #tx0 ispat edebilmek için tek- Ufinizi kabul edeceğim. Matmasel Şeyta- nm Bonuaya âşık olmadığını böylece &l- xe ispat etmiş olacağım. Fon Sitrammer sevinçle söylendi: — Ne gatib kadınsanız Erna! demin isyan ediyordunuz, şimdi birden değişi - verdiniz. — Demin isyan etmemiştim, sadece adam öldürmekten istikrab etmiştim. No ise, benim hislerim sizi alâkadar etmez, İşten bahsedoli söyleyiniz. Fon Strammer saatine baktı. — Vay canma! saat ikiyi çeyrek geçiyor. Fona halde karnım acıktı. Ya - mek yerken konuşsak nasıl olur? — Benim karnım aç değil, — Şu kalde sizden bir risada buluna- yım. Öğle yemeğinizi buraya getirmele- ri için aşağıya telefon eder misiniz? — Hayhay! On beş dakika sonra fon Strammer, ağzı dolu, bir yandan yemek yerken, bir yandan Ernaya izabat veriyordu! — Sizden istediğimiz güç bir iş dı Kan dökülmiyecek. Sadece bir kaza. Si, zin rolünüz ise gayet basit. Sapır şupur yutarak izahatma devam etti; — General Benuanın vücudunun ör « tadan kaldırılmasma karar verdi. Hal- buki evvelee onu diri diri yakalamamı- zi istiyordu. Nedense fikrini birdenbire değiştirdi. Neden bilmem, Söylemedi, tabii ben de soramadım. Yalnız hazırla. dığı plânı ve emirlerini bildirmekle İk. tifa elti, Berlinden buraya sizin #r* tap eşi bir “Bugatti” ile 8“ g eş ki ikisinin ayırd edirseleri” yeti # yoktur, Fakat benimkinin busesi bs) sin arabada mevcut değildir. hususiyeti nedir anlatayım: Arabanm gizli bir yerinde var. Parzedelim hareketten 50 e re sonra kazanm vukua gel yeri diğinize göre bu kaürant sy8” ped Duz, Tam ellinci kilomet'©df X gap yanmda oturan adamım ti çil birdenbire otomatik . olarak otur” Ajmi zamanân şoför muavipini ger” Zu yer dönerek ileriye doğ”Ü di Bu sademe ile oradaki adam yol ai yor. Yetmiş seksen kilomeii” çiden bir otomobilden düşecek “yas ölmemesi imkânsızdır. Bu alel çe yı müteakip otomobil otomsti O. e ne eski masum halini slıyof- Zendiniz mi? Erna plânı dehşetle dlnliyorül ya tini belli etmemeğe muvaffs$ cevab verdi: — Harikulâde bir buluş! gi Yunruklarını sikm, trBski 7 gl Gunun içine batırıyor, PÖYİİ ggis yakmak suretiyle | bayılasın'” geçmek istiyordu. Gülümsemeğe muvaffak old: ye Fon Strammer yemeğini Pİ Bir kadeh konyak içti: yeli — Fevkalâde! 1921 me gir Tavsiye ederim, Erna, pek içmez misiniz? — Hayhay! ' ye” Kadeh vuruşturdular, ErB& b da kadehi boşaltiz. Alkol İYİ ( p Solgun yanaklarma kan bücü” pe Strammer bir eğlence bei mini hazırlarmış gibi neşeyi$i” p” diyordu: — Benua saat dolruzd bar ag cok, Siz onu aşağıda bekler” tenblo ormanında otomobille — taklif edersiniz, Kabul edek” sf #izi sevdiğini söylemiştiniz l sevgilisinin kolay kolay bat siniz. Ben ber şeyi kaza nerede olacak? wi Fon Strammer cebinden bi” © > biye haritası çıkarıp açti. — Bakınız, şuradaki kıro yi » retini görüyorsunuz ya... iğt9 ; zanm vukua geleceği yer. gösenin 47 inci kilometresi gi “Kurtlar boğası, ndan bir#0$ , | Te önce... İsim korkunç deği si yi? Eman gözleri yaşla dali İ eğilmiş, fişikmm katli piâssi im adamla başbaşa haritaya DX” İ mizi zarb işareti gözlerinin ! (A ölüm dansı yapıyordu. ear) tâ gönlünü yaralıyan ıstırabları çektikten sonra bir ikinci kocayla yalnızlık içinde yaşamak istiyorsun, Bir danesini salonlarda ye- şıyarak öldürdün, birini de bir köşeye çekilip kemirmek mi isti yorsun? kendine ne büyük kederler hazırlıyorsun!... Fakat bütün yaptıklarından anlaşıldığına göre kararından dönmene imkân yok. İkinci defa evlenmekten nefret ettiğini bilirdim; seni bu işe razı ©6debilen erkek hiç süphesiz melek ruhlu, ilâhi kalpli bir adamdir; seni tadit hulyalarına bırakmaktan başka çare yok; fakat sen or- keklerin gençliği hakkında söylediklerini, hepsinin de en pis yer. lerden geçip safiyetlerini en çirkin dört yol ağızlarında kaybet- tiklerini unuttun mu? kim değ Ne mutlu sana, #aadote İnanabiliyorsun; gerçi gefkat insiyakı seni bu izdivaçlan vazgeçirmemi söylüyor ama doğrusu, saadete inandığın için seni ayıplayamıyorum. Evet, kardeşçiğim, yüz defs evet, Tabiatla Cemiyet, tam sandetlerin metcudiyetini mahvetmek için anlaşıyorlar; çünkü o sandetler tabiata da, cemiyete de uygun değildir ve belki de felek kendi huklarmı kıskanıyor, Hasılı nedir bilmiyorum; fakat, kardeşşiğim, büyük ve bududsuz bir saadet 8e- ni ezecek. Hadden aşkın sevince tahammül, en ağır eleme ta- hammülden zordur. Bana onun aleyhinde bir gey söylemiyorum: sen onu seviyor, sun, ben de şüpbesiz hiç görmemişimdir; fakat ümid ederim ki işin olmadığı bir günde bana bir mektupla o güzel ve acib mahlâ- kun nasıl bir şey olduğunu anlatırsın. Görüyorsun ki hiç kimseyi, beni de görmemek kararma isyan etmiyor, “onu neşeyle karşılıyorum; çünkü balaymdan sonra sizin de, beraberce, herkesler gibi yaşımağa alışmış olacağından emi- Nurullah ATAÇ Dala nim. Bir gün, meselâ bundan iki yıl sonra, gezerken yolumuz o ts- raflara düşerse sen bana! "Ben bu (köşkten hiç çıkmıyacağımı söylemiştim, buna samimiyetle inanmıştım,, diyeceksin ve o güzel dişlerini göstererek o TASI gülmenle güleceksin, Çeviren : Henüz Lui'ye bir gey açınadım, onu kendimize güldürmek iste- miyorum. Sadece evlendiğini ve nikâhınm gizli kalmasmı İstediği- ni haber vereceğim. Yazık ki gelin olduğun gece yanında annen veya kız kardeşin bulunmasına ihtiyacım yol, Şimdi ilkteşrin aym- dayız; yani sen, cesaretli bir kadm olduğunu göstererek, işe kışın başlıyorsun. İşin içinde nikâh olmasa, boğayı boyruzlarından yaka- ıyorsun derdim. Benim, senin için daima #irlarma hürmet eden, halden anlamağa çalışan bir dost olarak kalacağımdan erin olabi. lirsin. OAfrika'am esrarengiz merkezi şimdiye kadar çok seyyah. larm başını yedi; bana öyle geliyor ki senin his sahasında atıldı. ğm seyahat de, zeneller arasma düşüp veya kumlar içinde kalıp kaybolunan keşif seyahatlerine benziyor. Fakat senin çölün; Paris. den kırk, elli dakika uzakta; o halde sana neşemi bozmadan: “gü. le güle git, güle güle gel!,, diyebilirim. Na Alemdesin, kardegçiğim ? iki yıldır hiç sesin Rene'nin Luiz'i merak edip sormağa hakkı yok mü ettiklerine! bizimki gibi bir dostluğu bile yıkıp Gerçi ben de çocuklarıma taparım, hattâ onları senin diğinden de aşkım severim ama itiraf et ki analık : habbotlerin azalmamasma müsaade edecek kadar ge # 4na olmakla, samimi ve fedakâr bir dost olmakta © şef” Mektuplarma da, senin o tatlı, dilber yüzüne de - olduğundan haberim yok, bunun için sadece tabıminleri” pa larla iktifaya mecbur oluyorum. pd 8 Bize gelince, halimizi sana mümkün olduğu kad3” # mağh çalışacağım. ee Mi Geçen zin, bana son yolladığın mektuptan bir © # yordum; orda, siyasal vasiyetimiz hakkında, oldukş# gol e dum. Kontluk gibi Divanı Muhasebattaki daire ri” “gf yil X uncu Şar! verdiği halde, anım sukutundan sonra ye gt” # muhafaza etmiş olmamızla alay ediyordun; iyi ama P“ e Vic meyrutaya alt olan kırk bin franke gelirle AteRiT yağ gilk Rette'mi adam edip sıkmtdan kurtarabilir miydi” gli Zımızla geçinip topraklarımızda gelen parayı birikti y değil miydi? yirmi senede altı yüz bin frank kadsf geli bu parayla kızma bir drahoma, bahriyeye girmesini eg gük oğluma bir servet temin edeceğiz. Zavslif veri ds on bin frank geliri olacak; buna bizden kalacak tai edillnes belki onun peyr da kız kardeşinindi kader (agri. bğu yükseldiği vakit zengin bir kızla evlenip belki Kİ gir. de, blyük kardeşinin meskline misavi bir movki UÜ, gf

Bu sayıdan diğer sayfalar: