ik Haber'in tarihi Reomarı: 3 Mahmud, birdenbire bahçede gizile- nen pala bıyıklı bir Yeniçeri gördü Çıkan kısımların hülâsası Müdise 1221 » 1223 yılmda ooroyan et- mektedir. Üçüncü Mustafa Padişah, Belim hal'editmiş, Şehzade Mahmut bönüz küçük. Devlet ve saltanat teh. likededir. Korkunç bir kasırga günü, padişah Mustafa korkudan dün etmektedir. Saraym bir başka odatınila Selimle Şehzade Mahmut o konuşuyorlar. Bir. denbire bir çığlık duyuluyor, Bir hüm- Hel koridora koşan Mahinut, az sönrü kollarında gönç ve çok gürel bir ka- dmia âönüyor, Bu Cevr'dir. Güğlükle Ayıltılan kadm, korkusunun sebebini bir türlü söylemek istemiyor. Barayda esrarengiz bir şeyler döndü. ğü muhakkak... Fakat, bu cesur cari- yeyl ürküten nasil bir caködır? Selim ve yöhsade Mahmut top sesleriyle İr. Kiliyortar. Bu sesler, Macar kalesi is tikametinden gelmektedir. Padişah Selim, perişan bir haldedir. Götü şehzade, ölüm korkasundan sara nöbetleri geçirecek kadar hastadır. Bü takdirde kendi ihtiyar, Mustafa mec. nun. Mahmut hasta olunca bu devlet ki, me kalacaktı? . Mercan, dedi, koş.. Anla nedir bu halı Mertan çıktıktan sonra Sallan Selim, şehzade Mahmudu Yâmna Olurltü ve yorgun gözlerini kapayıp söyledi: — Cevri vakasından bir şey anlama. dık. Bu top sesleri endişelerimi büsbü- tün ateşledi. Devlet ihtilâl © içinde olen gerek. Mustafa, Tayyarı kaymakam et. miş. Bü benimle hoş geçinmez bir zalim dir. Eğer ölürem Mahmut, sen... Ne garip bir tesadültü ki gene Sultan Selim sözünü tamamlıyamamıstı. Odaya Anbar girdi ve yeri öperek Selime bir kâğıt uzattı. — Kimden bu ağa? — Üevri verdi şevketlüm. — Cevri kimden almış, yoksa kendi mi yazmış? — Reisülküttab Refik Elendi, mahfi. ce göndermiş. “Şevketlâ elendimiz, le başlanan ve bir saz kalemle alelâde yazılmış bulunan mektupta “Şehzade Mahmudun padişah Mustafanın gazabına uğradığı ve bu iti. barla gözönünden ayrılmaması icap et. tiği,, bildiriliyordu. Hünkâr Selim, kâğıdı, ellerinin titre-- diğini ve gözlerinin yaşla dolduğunu Mahımuda göstermemek için, arkamı dönerek süratle parçaladı ve heniz atıl. mış birkaç odunla alevlenen oşömüineye Selimin âsabına sükün gelmeden Mer. Gan «ökün etmiş ve diz çökerek; ihtilâl çıktığını bildirmiş, ballandıra ballandıra devletin düştüğü zebun ve makhur vaziye ti hikâye eylemişti. Selim hayatında ilk defa ağlıyordu. Bu hüznüne sebeb Devletialiye değildi. Çok sevdiği Mahmut için fena bir âkibet ha. #trlanması Selimi çocuk gibi ağlatmıştı. — Meresn, dedi, Bu gibi ihtililler ta- rihte mizli mosbuk ahvaldendir. Padi- gah sultan Mustafa biraderimiz, gerirle. rin cezasını vermekte gecikmez. Fakat, devlet Içinde bir fltne ocağı kaynıyor. Korkarıx ki nimetimiğle adam olahlar bu fesat ocağının ateşini bizedek ilatmesin! Mötean, buradaki telmihi pek âlâ takdir edecek kadar zekâsı yerinde bir ağaydı. Fakat esmayı üzerine sıçratma- mak için anlamamazlıkten geldi. — Kulların #enin padişahlığın diler- ler. Maağüllabitaslâ bir kilina dokun mak şöyle durmün tarafmâ bed matar €- den olur mu hiç? — Sus birs habiz! Selim korkuyla etrafını dinlemişti. Ye. rin kulağı olduğunu ve belki bu kulağın da bu kara derili harem uşağı olduğunu düşünmüştü. Doğrusu böyle hüdiselerde padişahların şakası olmazdı. Kendisi hünkürken bir başkası saltanat düşün - seydi, o da birahmane keserdi. «—— Haydi git Mercan, dedi, bana Cev. riyi bul, Kendisini yulnız isterim. Mercan, Selime manidar bükmiğti. Halbuki Selimin zevkini düşünecek za- mani mıydı? bizzat kendi kellesini ve Mahmudun hayatını düşünüyordu ve bü tün ümilleri de iblise taş çıkartacak Cevri kalfadaydı. Selime mektubu gönderen reisülküt- tab Refik efendi, aki: başmda, devlet İşlerine vâkıf, gizli işleri bilir bir bende- #iydi. Onunla da görüşmek Jâzındı. Bel- ki reis efendi, Selimin kafasma dizilen #stifhamları ve meçhulteri aydınlatabite. cekü, Fakat bunu nasil yapmak müm- kündü? Bu sırada şehrade Mahmut, pencere Bin kalm ipekli şa) perdesini aralıkla- miş, dalgın ve gamlı saray bahçesini seyrediyordu. Ne Selim Mahmuttan, ne Mahmut Selimden habordardiler, İkisi de ayrı kâlnat içinde gibi dalıp gitmiş- leri. Mehmut birdenbire doğruldu ve perdeyi dnha çök arahkinâr. Gözleri, bü. yük bir dikkatle, bahçedeki çam ağacı altında duran palabıyıklı bir veniçeriye takıldı, kaldı. Bu yeniçeri, saray pence- resİne bir işret veriyor gibiydi. Mah, Yazan: Ikimim mut düiba dikkatle baktı, Pencereyi ha- fifçe kaldırdı ve başını çıkarıp diğer pen- cerelerde başka bir baş aradı. Daha dikkatle baktı ve eliyle “ne var?, gibi bir işareti büvük bir ihtiyatla verdi, Mahmut heyöcandaydı. Elbette höye- can duyacaktı. Alelâde bir yeniçeri par- gasmın bü garib ve esrarlı hareketini hiçbir şeye yoramıyordu. Bu yeniçeri, sarayın bahçesine nasl girmiş, kendile- rinin Bu odada oldukları nasıl öğren- miş ve pencereden bakanın Mahmut ol. duğunu nasl sezmişti? Selim bir aralık dalgınlığından kur , tulmuş ve Mahmudun pencereden sarka- rak birtakım işaretler yaptığını heyret ve debşelle görmüştü, Yavaş yavaş arkasına sokuldu ve ©- nn İşaret verdiği yere dikkatle baktı. Yeniçeri bir ip sarkıtlmasını işaret ©- diyor gibiydi. Mahmut anlamamış, fa - kat, Selim bu hareketin bir Ip talebi öl- duğunu kavrumıştı, Mahmudun kulağına doğru yavaşça seslendi: — Mahmut? — Oh. Korkuttunuz. “e Sus Kapıyı arkasından sürmele, Dolapta bir kaytan var, Onu al getir; ça- bak, Etrafı dikkatle gözden geçirdiler ve kaytanı pencere duvarına yapışık halde Barkıttılar. Yeniçeri bir hamlede duvara yanaştı, ve süratle koynundan çıkardığı bir kâğı- dı iple bağladı. Fakat, bir silâh patladı va biçare adam ruhsuz çakıdlarm üzeri, no perildi, a Derih bir sessizlik çöktü bahçtyo.. Kapı yiddetle vuruluyordu. Selim #ürat- le kaytanı çekip yatağımın oltma devşi- rirkön Mahmut haykırdı: — Kim kapıyı vuran? — Cevri cariyen şehzadem. — Ne öilertin bu santte Cevri? — Mercan uğu, #fendimin çağırdığını söyledi. Selim ipi saklamış, gönlü rahatlamıştı. — Aç Mahmut, dedi, aç kapıyı... Doğ- Tudur, ben çağırttım. Mahmut, gizli ve iç seslerini bile tani- dığı Cevrinin sesiao bönzetememişti. Fakat, Selim bir kere daba haykırınca, ihtiyatla gidip kupıyı açtı. Hafif köranlik koridorda perkvan bir hançer, oks çekilip fırlatılımış gibi ha- vay yararak sralık kapıdan karşiki per- deye saplandı. Eğer Mahmut, kapıyı n- çşarken dizlerini iyice bükmemiş olsay. dı bu hançer, beynini delecekti. (Devam Ver) R1 vE Yazan: R. Rober Düma —34— Çeviren: FP: “ Ah kaltak! demek bu Iş! yapan oymuş?! ,, — Söylemek istemiyor musun? betbaht vasiyeti hâlâ kavrıyamadın mı? bu ismi söylememekle sen de onun suç ortağı ol- maktasın, Bir caşus kadını nasıl himaye edersin sen? — O casus mu? aslâ? Banua bu İtiraza mukabele etmedi. Ağzından “casus kadm, kelimesi çıkar çıkmaz zihni buna takılmış ve tedai gö. zünün önüne Ernayı getirmişti. Mülâzi, mi bu sefer heyecanla sual oyağmuruna tuttu: — Sarışın bir kadın değil mi? uzun boylu, son derece güzel bir kadın.. Ma. viyle yeşil arası renkte gözleri var. ad, tuz yaşlarında kadar. Konuşması son de rece ahenkli, &deta insan şarkı söylediğini sanabilir. — Onu tanıyorsunuz demek yüzbaşım! — Ah kaltak! demek bu işi yapan oy- muş! Benua, masasının (başına koştu. Bir çekme açtı, çıkardığı dosyadan bir taba. ka kâğıt aldı. İmzasız mektubun kâğıdı ile ikisini mukayese etti. Bu kâğıdı, Gran Rua otelinde Erna. nın dairesinde araştırma yaptığı zaman orun kâğıtları arasından aşırmıştı. Ne olur ne olmaz düşüncesiyle casusun vazı makinesine bu kâğıdı takmış ve bir iki satır yazı yazmıştı. Böylece şimdi onun kullandığı kâğıdın nümünesi elindeydi ve kullandığı yazı makinesinin harflerini de biliyordu. Tetkik etti, her iki kâğıt ayni cinsten. di, filgramları birdi. Harflere baktı, ayni yazı makinesinin harfleri. — Ah alçök kadın! Benua, mülazimi bileklerinden layıp sarsarak bağmdı: «- Büdala! Omu seviyorsan ha! Seni ele veren, bu mektubu yazan senin #ev- diğindir betbaht! Yfalbuki sen onun uğ. Tunda şerefini feda ediyorsun. Bir kal, tak, Adi bir fahişe için bu yapılar mu? Benua müthiş hiddetliydi. Fakat bu hiğdeti daha ziyade kendi hesabına du. yuyordu. Erna onu da aldatmıştı. — O bir casus ha! Hâlâ anlamıyor gibiydi. Mihaniki bir hareketle sağ elini alnında gezdirerek mı. rldanıyordü: — O bir asus ha? nasıl olur? Yüzbaşı bu hareket karşısında büsbü- tün köpürdü. Mülâzimi oumuzlarından aykalayıp masaya doğru sürükledi. — Oku, dedi. Zavah obadala, hâlâ şüphe ediyorsun demek? oku da sevgili. nin ne meal olduğumu anla! Mülâzimi mektubu okurken bırakarak sinirli sinirli odayı arşmlumağa başladı. Bir aralık pencerenin önünde durdu.Dışa ryı S iş gibi yaparak düşündü. Bu adamı da hakkı var. meye, Birzat kendisi Ernanın kolları 2. rasında geçirdiği zevk saatlerini şu anda Mile zihninden kovmağa muvaflak ola yaka. ATMAZEL ağ m JE İİ e A 0 çe mammışken zavallı tecrübesiz gi ği Yandırması inaafsze bir hareket 4 du? yal Döndü ve birden haykırdı. Bİ“. efe mülzimin üzerine atıldı, gen duğu bir yumrukla onu yer? ini dir rak şakağına çevirdiği v » & NU 4 v den aldı mi? — Budala! Şimdi de Sin Ml nun İçin kendini öldü: ei Yüzbaşım, onu seviyor w> | onun yüründen şerefim a ik femi suiistimal ettim, cezai yım. Benva emretti: 3 ,ö t, — Ayağa kalk. Hazir ol? hazır ol vaziyeti an : zime hitap eti: — — Evet, cezanı çekmelisin VE sin, Fakat ba şekilde değil Bi iş asla intihar etmez. Bana bel Çünkü hayatı onun değil, ea * Sen bir hata yaptın, bunu vifi tnet etmek suretiyle seli “ Beni iyi dinle. Kabahati | İner İDE kimse bilmiyecti” per Yy hemen şimdi yabancılar lay ye istida edeceksin. Orada Girne yg de zn için çok iş var. Fakat alçakçi bj #il, askerce, tehlikeye göğüs go gi N lüm.. Afrikaya gideceksin KO v çarpışacaksın. Hemen ötda” (a, kölonel kabul edilmen için Mİ. Mülâzim heyecanla teşekkür 4 N — Tesekkür ederim yüzbaşt0 - ç h & n N N & v N refli bir ölüme lâyık gördüğünü” hamete İiyık mı? f Sustu, Dalgın birkaç ye sonra devam etti: 2 — Fakat bu kadının rolü yak nüz bana malümat vermedin. De © ia nasil tanıştığını, aranızdd gi tiğini bana en ulak ü caya kadar anlat, pi Hi Ayni günün sabahi Erna Fil zelike caddesinde yavaş yrxtİ Ve ân, Konkord meydanma gil xi”, geçöcek, Senjarmen bulvarın» vi zansrak Benuanm bulunduğü nözuretinin etrafını dolaşt a Bonus ân © sırada omü yad Erha bu ihtimalle mes'ut, S7” il Beyerek İlerlbdi, (Devami DO 'B'ALZİAK fırlattı. Nikâh mukavelesi, mul ayrılığı esası üzerine aktolunacak; Gas, ton benim, ikimizi de rahatçu yaşatacuk kadar gengin olduğumu bi- Yiyor, servetimin tutarından haberi yok. Canım isterse bütün ser- yetimi yirmi dört saat İçinde keyfime göre dağıtabilirim,. Onun a. Yucumun içine bakmak gibi haysiyetini kıracak vaziyetlerö düşmesi. Nİ istemediğimden uumma, yılda bin İki yüz frank getirecek tahvi- Jât aldım; bunları, ulkittan bir gün evvel, çökmesinde bulacak: ka, bul ötmezse ben de her şeyden cayarım. Borçlarını ödememe mü- #hade etmesi için de, varmam diye tehdit etmem Vâzımgelmişti. Bana bütün bunlari itiraf etmek beri pek yordu; öbür gün daha çok şeyler anlatırım, yarm küye gidip akşamı kadar kulmağa mecburum. 20 Mkteşin Sandetimi gizlemek için bak no gibi çareler düşündüm; çünkü ben kıskançlığımın uyanmasına fısat vererek her halden kaçınmak arrusandayım. Hani İtalya' güzel bir prenses varmış, şikârmin üzerine dlgi bir urulan gihi çöker, aşkını gidermek İçin yine dişi bir arslan girl İsviçre köyüne koğurmış, işte bon ona benziyorum. Sana, «aldığım tedbirlerden bahsedişim genden bir lütuf daha bekli- Yorum da ondan: Seni ben çağırmadan gelip beni görmeğe ka'kr, mamanı, İrerikoslerden uzak yaşamak ursuma hürmet ötmeni Tica ederim, İki sene oluyor, Vil - d'Are havuzları Üzerinde, Versay yolun. da, yirmi arpan kadar çayır, bir orman konarı ve güzel bir yemiş bahçesi almıştım. Çayırın tâ bir ucunda toprağı kazdırıp zbesehası Üç arpan tutacak bir huvuz, sövtü bir göl yaptıalım; bunun ortası. ds da zarif bir adacık bıraktım. Bu küçük vadinin iki torafını kaplıyan, üstü ağaçlarda örtülü fi sirin tepecikten süzülüp gelen #ilzr b'g:im bahçemden geçiyor; mimar bunları çok hoş bir surette taktim &tti. Bu sular, uzaktan uzağa bizden de görülen beylik ha- : vuzlara dökülüyor. Mimarın gerçekten zevkle venmettğii ie Me'vse e EU ER 4 Çeviren: Nurullah ATAÇ —9i— bahçenin etrafı, toprağm icabatma göre, çitler, duvarlar, bendek- lerle çevrilmiştir; öyle Fi manzaradan hiçbir şey keybedilmedi. Te, pörin eteklerine doğru, Rens ormanları yanmâz gayet güzel bir yerde, havuza doğru &kilen çayırın tem karşısında buna bir köşk 'kurdular ki bu, dşsrânn bakilınca, Brig'de, Liyon yolundn seyyah- ların bukmağa doyumndikları köşkün tıpktsr; ben onu İtalya dünü. yümde görmüş, baydmıytım, İçine gelince zerafeti, ne meşhur köşklerinkinden bile kayan kabul etmiyesek kadar üstündür, Bu rüstai evden yüz adın ötede ve ona bir yeraltı yoluyla mertart bir ev de var! mutfak, uşük odaları, alırlar, sınbalıklar oruda. Hepsi d6 tuğla olan bu binalara dışarân bakılınca etrmfı ağaçlıklaria kap. lanmış zarif, sade bir cephe görünüyer. Balçıvanların dairesi de Ayrı; o, yemiz bahgelerinin ve bostan başında, Bu arazinin kapısı, ormanlar tarufım örten duvarda, adeti bu- Munumıyscak kadar gizlidir, Şimdiden hayli büyümüş olan ağaçlar iki üç seneye kadar evlerin önünü büsbütün örtecektir. O taraf- lardan geçenler arslarda ev bulunduğunu ancak, tepelerden baktık, İsrı aaman duman tüttüğünü görünce farkedecekler veya kışın, yap. #oklar döküldüğü zaman sakyacaklardır. Benim köşküm, Vessaydaki hasbahçe örneğinde bir manzara içine kurulmuştur; fakat bir taraftan da havuzla aday! taraftan tepeler köme kiime yapraklarını, yeni hazine? pek iyi baku güzel ağaçları gösteriyor. Bahçranlsiyali, evin civazmda ancak kokulu çiçekler yetiştirmelerini pr » bem da bunlardan birlerco diktirdim, öyle ki o köyeci ei sttar bir zümrüde benziyor. Çatısı bir asma ile köşk türlü sarmaşıdar içinde, tam manasiyle bir kafes? gibi: ömürntu var, #llbahar vax, yasemin, hanımeli, ocs8k süse var, Bunların arasından bizim pencereleri görebilecek Sun? “e SESE z ak, e TI LİLS EEİ İŞL Bu köşk, kardeşçiğin, güzel ve İyi bir ev; yön va bar toprağa bir saray kurabilen yeni mimari onu kal ii türlü rakatiiklarıyia kurdu. Biri Gesten, biri de beri iresi var. Kuprlan girilince ilk katta bir sofa, bİr bir de yemek odası, Üzerimizde üç oda var ki bni” mıza mahsus olacak, Beş güzel et, bir kupa arabasi tat fayton aldm; çünkü bu oradan Paris'e kırk dakika Yine maz; canımız bir opera dinlemek, yeni bir Tr iri fi İN x ” yemekten sonra çıksr, skşem Yine yuvamızı Yol güzel, birim çitin gölgesi altından geçiyor. gm, arabacım, seyis, bahçıvanlar, oda hizmetim geye? terbiyeli insanlar; hepsini de bü son altı ay zarimd? * .ö dum; onlara benim ihtiyar Filip mezarst eğecek. Geri rinden ve boşboğarlik etmiyeceklerinden eminim gas dimö meniastleri ile bağladım; gerçi aylıkları pek st yılbaşmâa dolgun bahşiş vereceğim. Hepsi de en Kü tin, ağızlarını tutmadıklarma dair küçük bir şüphenin bayli kârdan mahrum edeceğini biliyor. Aşıkların P wyaklarını cefa ettikleri görülmüş şey değildir: > müsamahekir olur; bunun için adzmlarımın da iyi Dİ”. lerinden eminim, i (Devamı var) O VE İN e —