19 AGUSTOS — 198 yer Haber'ir tae:ihi Romanı 2 Bir kaç top sesi çınladı ve Selimin odası sarsıldı Dünkü kısmın hülâsası Hâdise 1221 - 1223 yılında ce- reyan etmektedir, Üçüncü Musta. fa padişah, Selim hal'edilmiş, şeh- zade Mahmut henüz küçük. Dev- Jet ve saltanat tehlikededir. Bir gün, korkunç bir kasırga İstanbulu allak bullak ediyor. Halk “Kıyamet kopuyorl,, korku- sile, panik halindedir, Konaklar, evler yıkılıyor... Limanda, Haliçte kayıklar batıyor... Fırtına, etraf. tan koparıp getirdiği ankazla sa- raym da camlarmı çerçevelerini indirmiş, sarayın içine de dehşet salmıştır. Padişah Mustafa, kor- kusundan, yerlere kapanıp dun etmektedir. Sarayın diğer bir oda. sında, halledilmiş Selim ile şeh- zade Mahmut konuşmaktadırlar. — Mahmut, kısmet olur da hünkâr o. Tursan, Sultan Selim, benüz sözünü bitirme- mişti. İç koridorlardan, karnı deşilmiş bir kısrak gibi haykıran bir kadm çığlı. ğı İle ikisi de kafalarma birer muşta ye. mişe döndüler. Şehzade Malimut, yerinden fırladı ve haykırdı: — Bu Cevrinin feryadı! ek kapıyı yumruklıyarak bağırıyor — Anbar, Anber, bre Anberi Anber ağa, kapıyı güç açabildi ve Sa, İimin ayaklarına kapandı: — Sultarım! Mahmut, bir hamlede, ayakları dibin. de siyah bir kaplan leşi gibi yığılı duan Anberi, omuzlarından kavrayıp Odaya fırlatarak ses gelen koridora doğru koş- tu, Birkaç dakika sonra Mahmur, kolların da saçları omuzlarından dökülmüş, yü. züne ölüm sarılığı çökmüş bir kadını ko, şarak getirdi ve sedire yatırdı: — Su yetiştir Anberi Anber, fırlatıldığı yerde hâlâ kazıklan. müş bir hayvan gibi uluyor, inliyordu. Bundan hayır yoktu. Selim ve Mahmut, dakikalarca, gözleri büyümüş, dudakları kenetlenmiş güzel ceriyeyi ayıltmağa uğ. raştılar, Selim, etrafma bön ve korkak hakmıya başlıyan cariyeyi sarsarak orda: — Ne oldu Cevri? Cevri, kırmızı pabuçları iğinde çıplak duran Selimin ayaklarına sarılarak hıç- kıra hıçkıra ağladı: — Hiç sultanım, korktum. Selim, Cevrinin bir kasırgadan değil, bin bir âfetten yılmıyacak kadar metin olduğunu bilmez değildi: NALI 2) ANİME NI af Nişanlımın adı sadece Mari Geston. Ledi Brandon'dan bahset. dildiğini duymuşsunuzdur; İşte onun oğlu, fakat kocasından değil, &. şıkından olma oğlu, Ledi Dudley, intikam almak için, Ledi Brandonu — Söyle Cevri, dedi, ben padişah de. Zilsem bile sen benim cariyemsin. Söyle seni korkutan nedir? Cevri hâlâ ağlıyordu. — Hiç hünkârım, bir kadm korkusu bu. Bir cam kırıldı, Birdenbire ürktüm. Halbuki hâdise hiç de böyle değildi. Selimin tahmin ettiği gibi bu işin içinde bir orostopolluk vardı, vazdı ama, kadı. nm kafası parçalansa bile söylemiyece- ğini de biliyordu, Kasırga, biniir felâkede İstanbulu tarumar ederek geçmiş ve dinmişti. Mahmut, Anberi bir o ekmeyle iterek sordu: — Cevrinin feryadını o duymadın mi Anber? — Duydum şehzadem, — Alet o zaman geçmemiş miydi? — Dinmişti artık şehzadem. Mahmut, gözlerini yarım kaydırarak, hiddetlendiği zamanlardaki gibi Cevriye baktı. Cevri, ağlıyor ve söyleniyordu: — Söyliyemem. Söyliyemem. Boynum kıldan incedir şehzadem, söyliyemem! Fakat o kıldan ince boyuna kaç kere genç Mahmudun kolları sarılmıştı! Hiç kıyıp da onu kana bular mıydı şehzade? Selim sedire bağdaş kurarak tam bir tevekkülle tesbihine sarıldı ve bu işe ancak o nihayet verebildi. — Uğraşma Mahmut. Gönlü diler söy- ler, gönlü dilemez (söylemez, Esir değil Kalk kız, bana (kızlarağası Mercanı bul! müteyaklriz ol, sana itimadımız var. dır, Ahber yer öptü ve Makmudun önün. den sendeliyerek kaçar gibi geçti. Mahi mut bu kara yüzlü saray adamlarına bir türlü asınamamıştı ve o hamamböcekleri gibi üşüştükleri sarayı (o kemirdiklerini kaç kere, alnındaki damar mosmor olup şişerek haykırmıştı, Selim, Cevrinin arkasını okşadı ve; — Cevri, haydi git, dedi, biraz beni 2- Hayta yalnız bırskınız. Mahmut da odasma çekilmişti. Fakat gen; şehzadenin bu Cevri hâdisesine bir türlü aklı yatmamıştı. o Acaba, o sirada Cevriye biri mi tasıllât o etmişti? böyle olsaydı eğer, bu kadar korkup sarsılacak ne vardı? Cevri böyle kaç vakadan kız oğlan kız kurtulmuş ,bir göz patlatarak veya bir karın deşerek (veya bir kalb hançerliyerek kaç kere lâf götürmez, ka. badayılara pes dedirtmişti! Ne olabilirdi ki bu cesur kadın, henüz süt kokan bir çocuk gibi ürksün! Selimin Mercanla neler o konuşacağını merak eden Mahmut, kulağını dıvarâ dayadı. Fakat Selimin sleş püskürdü. ünden başka hiçbir şey anlamak müm. kün olmüyordu. Kendi yanında bir dadı, bir Jala gibi uslu ve tatir duran tahtsız, ve bahtsız padişah Selim bazan birdenbire ne kor- kunç oluyordu! Sarayda bir şeyler dönüyordu. O da öğrenmişti ki bazan birkaç bos. tancı ve baltacı haremi hümayuna sal. dırır ve genç gehzadeleri yağlı ogaytan. larla, kementlerle o boğarlar, genç Os man gibi boğamadıklarını kahpece idam ederlerdi. Mahmut, kendini, biran böyle bir dehşet karşısında düşündü. Tüyleri ürpetdi ve bir saldırışla Selimin kapı sına fırladı. Kapı rezelerinden sökülerek boylu boyuna yere kapandı ve Mahmut kendini tutamıyarak karşıdaki büyük va. zoya çarptı. Selimin dizleri dibine yığı!. dr. Selim bu apüntiz hâdise Okarşısmda dehşete düşmüş ve boğazı yırtılırcasma haykırmıştı: — Mahmut! Mercan ağa, dudaklarını büküp başını sallıyarak hafifçe muldandı: — Zavallı şehzade; yalan değil, demek hakikaten sar'alı! Fakat birdenbire patlıyan birkaç dolu top sezi, saray divarlarımı sarstı ve dı- varda asılı padişah Selimin altım çerçe. veli portresini çivilerinden o söküp yere düşürdü. Mahmut, korkudan o yerinden kalka. mamış, bu garip tesadüfe kendi sebeb ol muş gibi bir vehimle kımıldayamamış ve sanki kafasını kaldırdığı zaman her ta. rafı kan görecekmiş gibi donükulırıştı. Selim tekrar haykırdı: — Mahmut! Gariptir ki birkaç top sesi daha çin ladı ve Selimin odası tekrar sarsıldı. Metcanağa penbereye fırlamıştı, — Hünkirm, dedi, Macar kalesi isti. kametinden sislan dolu toplar, — Saray bahçesinde (O karemağıları, bostancılar herbiri cirit - oynar gibi bir yere koşnyor, kayboluyor, dönüp gene saraya giriyor, bir şeyler oluyordu. Mah mut, doğruldu. Utanmış ve kızarmıştı Se limin yüzü sapsarıydı. — İçime bir fenalık geldi, kapma a. tıldım, Kapılar da saltanat gibi köhne, leşmiş, işte dermanımıza dayanamadı. Hiçbir şeyim yok. Mercan ağa, bu dolu toplar bir cihad mı dersin? Padişah Selim hayli perişandı. Arka- arkaya hâdiseler, saten kederli kalbini büsbütün sıkmış, yüzüne daha derin ve elemli çizgiler çökmüştü. Mahmuda böy. İe ne olüyordu? hakinkten hasta mıydı? (Devami Var) hareket ettiğimi bilmiyor — Kollöreyi osenelerdenberi tanırım. Kendisinden böyle bir şey ummam. Fa. kat tabif meseleyi tahkik etmek lâzım. Bu işi bana havale eder misiniz? — Hayhay. Zaten ben de sizden bu- nu istiyecektim. Kollöre sizin hayranı. nızdır, başkasından belki gizliyeceği şe. yi sizden saklıyamaz, — Derhal tahkikata başlıyacağım. Müsaade eder misiniz.? — Hayhay.» Benua yazıhanesine döner dönmez zi. le basıp hademevi çağırdı: Mülâzim içeri girince kalkıp ona doğru yürüdü. — Yüzdaşım, emriniz? Mülâzim hazırol vaziyetinde âmirinin karşisındaydı. Bsnua elini onun omuzu. na koyup gözlerinin içine bakarak ağır a- ğır konuştu: — Kollöre, gözlerime bak ve sualleri. me üçıkça cevap ver. Seninle âmirin gibi değil, eski bir tanıdığın sıfatile ko. nuşuyorum. Bilirsin ki seni çok severim, Kollöre bu mukaddime ile sarsıldı, sa. rardı. Heyecanmı oyenmiye çalışarak mırldandı: — Yüzbaşım.. — Vicdanın tamamile müsterih mi Kal löre? Sana vicdan azabı çektiren herhan. gi bir harekette bulundun mu? gözlefi- me bakarak cevap vet. — Hayır. Hayır yüzbaşım! Mülâzim başını çeviriyor, Benuzya ba. kamıyordu. Yüzbaşı iki eliyle onu tuttu ve yüzüne bakmağa mecbur ederek Su. alini tekrarladı: — Resmi vazifende bir mı? vicdanın müsterih mi? Mülâzim sapsarıydı. Yüzbaşmın sual. leri beynine birer hançer (gibi sapları. yordu. Kendini topladı ve sakin görün- 'meğe çalısan bir edayla oryap verdi; — Ne demek istediğirözi anlamıyoruin yüzbaşım. Bir kabahat mi işlemişim? Benua cevap vermeden ona (o Dakıyor. du, Mülâzimin telâşlı hali gözünden kaç. mamıştı, Buonua masanın kenarına ( oturdu, bir cigara alıp yaktı. Kollöre olduğu yerde kalmış, alının terini siliyordu Birden yüz başının vesi duyuldu: — Kohürel Mülâzim başını çevirip âmirine baktı. Benua, ciğarasını masanin üzetimde tab. la vazifesini gören 77 lik bir mermi ko- yanma bastırdı, Başımı kaldırıp Iâkayt bir tavırla: — Bana para cüzdanımi ver! Kollöre gayriihtiyari bir hareketle €. ini cebine götürdü, kalbi üzerinde takal. Jüs etmiş olan eli, zayıl bir noktayı müda faa etmek istemiş gibiydi.İki adım geri. ledi, Benua onun bu telâşını farketmiş gö“ günerek tekrar etli: — Cüzdanmı bir dakika bana ver. Benua ayağa / kusurun var Mir azan: R. Rober Düma —88— Çevirem Yazan: ikimim (Affedin yüzbaşım, affedin! ba AZA RE BN fazla seviyorum; her şeyden korkuyorum, ex gülün“ pılıyorum; bir gün Gaston beni terkedecek, o genç v9 halde ben ihtiyarlayıp çirkinleşseeğim, artık onun lal elle i MN sv 7 P. il — dum | ea m, KİA Sy vara kadar geril | ğa kalktı, mülâzimin yarı0$ gi ğuk bir tavırla: — Mülâzim Kollöre, miyor musunüz? Mülüzimi omuzlarından ETİ kilmişti. Söylendi: ” — Sersem iki neler Çağı va zorla almamı, rezil pe yorsun? Sana son defa iht” J cüzdanmı ver, gs Mülüzim doğruldu, Ayakta © gt cak bir vaziyette, olduğu yea | du, Bir iskemleye çöktü VE Yattı: cdr | — Atedin yüzbaşrın. yi mı göstereceğim. Fakat ev it leyin. Ecna hareket ettiğini, © dum. Beni affedin yüzbaşfni yag Bema müteessir olmuştür imi Ni itmek bile istemezdi. Fakat © ile merhamete hakkı z cine hâkim oldu. Yalnız eliniz omuzuna koymaktan kı Kollöre bu eli yakaladı, rile ıslattı: — Yüzbaşım! yüzbaşım! Yavaş yavaş kendini topladi i i itiraf etti, Ancak Lizetden İÜ yil medi, Hatasının cezasını yalasf gekecekti, kızcağızın ne suçü iğ söylese zavallıyı çağıracakis! 58 edecekler, sualleriyle onu Bİ? 7... deye sökacaktsrği. Fakat Benva kolay kolay 2 sm değildi. - — Haydi Köllöre, diye B8İ seyi itiraf et. Dosyanm İşdi. merak ve teceasiis saikasiyi? “ rot defteri kısmına Yi il dirimazem. Bu bareketinin Bi“ v tarak. Onü söyle.. Para mal? — Aslai | Samimi bir isyan ve netretle > ri azanmıştı. Zİ — O halde bir başka şeh “al i dırdı? pd Mülâzim başiyle hayır işareti “al — Bir kadın mr? söylese”! V di, gi Mülâzim tekrar ağlamağı “ Daha fazla yalan söylermeğe i mülü kalmamıştı. - pe Bir kadn değ sa İİ d) Kollöre cevap vermedi. dial e | i v 5 li e ağ g| kederinden öldürdü. Çok şükür ki sevgili çocuk bunları bilmiyor. Mari Gaston, kardeşi Lui Gaston tarafindan Tur kollejlne yazdı. rılımış ve orayı 1827 de bilirmiş. Kardeşi onu mektebe yerleştirdi. ğinden birkaç gün sonra, . Mari Gaston'a aha baba gibi bakmış bir ihtiyar kadının söylediğine göre - para kazanmak üzere bir gemiye binip gitmiş. Gemici olmuş, arasma gayet şefkotli ve güzel bir ruh» tan gelen mektuplar yazmış ama hülü uzaklarda didiniyor. Son moktubunda Mari Ga“toa'a Amerika Cümhuriyetlerinin birinde bahriye miralaylığına teyin edildiğini bildiriyor ve: “Ümidini kes, m6,, diyormuş. Fakat Üç genedenberi reektuplar kesilmiş; benim körtenkaleler de kardeşini o kadur seviyor ki o da bir gemiye bi. mİp onu aramak istemiş. Büyük muharririmiz Daniyel #'Artez bu deliliğa mâni olup Mari Gaston'a asilâne bir alâka göstermiş; bizim şair şimdi: “O olmasaydı ben kaç defalar aç susuz, sokukinrür kalacaktım, di. yor. Çocukçağız nekadar perişan, nekadar âsınasak bir haldeymiş: çabuk zengin olmak için en İyi çarenin deha göstermek olduğunu sanıyormuş; insanı yirmi dört saat güldürecek bir kanaat, değil mi? bunun İçin 1823 e kadar edebiya: âleminde bir nam kazanma, ğa çalışmış ve bittahi, tasavvur edilsbilacak belecan, ümid, didi. m ve mahrumiyetierle dolu hayatlarmın en müthişini sürmüş. Pek aşirt bir şan, #öbret sovdasma kupılarık ve d'Artez'İn babaca ns- sihatlerina rağmon, borçlarını bir kar topu gibi büyütmüş durmuş. Maamafih ben köndisini ilk dofa markiz d'Espar'n konağında gör. düğüm zaman #di tanmımağa başlıyordu. Kendisi farketmedi ama benim gönlümde o gün ona bir mu- Çeviren : Nurullan ATAÇ —90— hahbet uyandı. Onu nasri olmuş da şimdiye kadar sevmemişler? bana nasl bivekmışlar? büyük İstidatları ve zekâsı var, hisli ve gururlu ndam da ondan; böyle tam olan büyüklükler kadmları korkutuyor. Jozet'in, kocası küçük Bonapart'ın büyük bir kumandan olduğunu anlaması için vüz zafor Jâzımgelmedi mi?... Masum çocukçağız be- nim kondisini ne kadar sevdiğimi bildiğini sanıyor! Zevallı Gaston! baklkatin farkında değil; fakat ben hakikati sana söyliyeyim, 80, nin bilmen İzem; çilnkü, Rene, bu mektubum biraz da bir vasiyet- namedir. Sözlerimi iyice düşün. Simdi ben sevildiğimden, bir kadmın ne kadar sövilmesi kabli- s6 o derece sevildiğimden eminim ve şimdiye kadar bilmediğim bir aşkla girdiğim bu gürel, ulvi kayatm bir saadet olacağıma ima- nm var.. Artık gerçekten duyulan aşk ihtirasmın zevkini tadıyo. rum... girndi bütün kadınların aşktan beklediklerini bana evlilik ha- yatı veriyor. Ben girdi Gaston için, vaktiyle Felipe”nin gönlünde yaktığım perestiş ateşini duyuyorum! kendime hâkim değilim, bir zamanlar İbni , Serrac oğlu benim karşimda nasıl titrediyse şimdi ben de bu çocuğun karşısında öyle titriyorum. Hasılı sevildiğimden yeceğim diye titriyorum! ama bu aşlı devam etti! # li se de herkeslerden uzak, ücra bir yer değiştirmek > vi zekânm, kabiliyetlerin, fedakârlık ruhunun bende V 4 niyorum, Muvaffak olumazsım, bu muhteğeri gizi e i bir gün biterse; bitmesi şöyle dursun, biz gün o 4 ez sevdiğinin farkına varırsa, bil ki, Rene, on& Ben gl kızarım, Bu, osun deği, benim kabahatim olacak: yeti “ef ne olduğumu bilirim: bende analık hissi'de sşktöf gif. | Bunun için sana şimdiden söylüyorum öyle bir geyit ig sam , çocuklarım olsa bile - kendim! öldürürüm. 5 yi Kendi kendime bu bağı vurmadan önce sanâ ei ne: başıma böyle bir felâket gelirse çocuklarıma “> iyi çeksin, onlari sana #manet edekeğim. Senin vasi'9 e y assubunu, emsalsiz meziyetlerini, çocuklara olan 79 si * olun efkatini bildiğim için, kusık senln san olduğU5” agiii ölüm bana - tetle diyemiyorum - daha'az ger gelecö”” / ns kendim arasında olanbu peyman; nikâhm ylym ye Pİ şet katacak; bunun içindir ki beni tanıyanlar KE KA emt İstemiyorum, sikâhri gizlice kıydırıyoruni. ıse A yeceğim, senin o sevgili gözlerinde bir endige gör” ni bir nikâh mukuyelesino İmzamı koymakla ilam “ven ladığını yalan ben bileceğim. Şimdiki ber ile YE e olan bu ahitten dönmiyeceğim; sana bunları i ğini bilesin diye yazıyorura, Doyumu va)