— MATMAZEL Yazan: Ş. Rober Düma Ee an > ANE 8 920 Çeviren: F. K. isabet göstermişsiniz ekselâns! Kaprı polise verdiği ifadede kiraer- nm gece saat biri çeyrek geçe sokağı çıkıp on dakika sonra geri döndüğünü, gidiş ve dönüşte geçerken ismini söyle- diğini bildirmiştir. Zabıta, Brosilofun postu kulusuna tanıdıklarından birine hitaben bir veda mektubu atmak üzere Sokağa çıktığını tahmin etmektedir. Kapıcının Madesi ilk tıbbi muayeneler. | le teeyyüd etmektedir. Filhakika adilye tabibi Brosilofun gece saat İkiye çeyrek kala öldüğünü tahmin etmektedir. Zabıta tahkikatı hâdisenin bir intihar vakası olduğunu açıkça göstermektedir. Müntehirin cesedi, otopsi Için tıbbı adli enstitüsüne gönderilmiştir. xv1 — Krna Flider harikulâde ezizim! General fon Rogviç, Brosilofun inti - harını haber veren Paris gazetesini fon Strammere verdi. Gazete, kapalı zart i- gersinde kendisine gönderilmişti. Zarf - tan ayrica mektup çıkmamıştı. Yalnız in- tihar vakasını bildiren havadisin etrafı kırmızı kalemle çizilmişti. — Bu kadmi taşkilâta almakta büyük bir isabet göstermiştiniz ekselâns, — Sayesinde Veygelman ve Sg. 45 temizlenmiş bulunuyor. Şimdi sıra Be « munda... General biraz düşündükten sonra de - vam etti: — Erna orada çalışırken biz de boş durmamalıyız. İşlerini görmekteki #üra» te hakılırsa Benua meselesini de yakın. da halletmesini bekliyebiliriz. Bu sebeb- Ie Bonuann yakalanması için icab edon tedbirleri şimdiden almalıyız. Polis si- yasi şubesiyle temasa geçip Benvann kaçırılması plânmı hazırlaymız. Alman toprağma ayak basar basmaz yakalan- ması Jâzım, Adamlarmuz hazır olsun, Er- na vakit ve saatini bildirince hemen ha- rekete geçersiniz. Kısmı siyasidon 80 - çeceğiniz adamlarla tecrübe ve talimler yapınız; herkesin yapacağı işi tesbit edi- niz. İki otomobil daima hazır olmalı. Bernanm elimizden kaçmasını İmkânsız kılmak için ne yapmak lizımsa yapınız. — Baş üstüne ekselâns, — Kan istemiyorum. İş gürültüsüzee olmalı. — Mukavemet ederse ekselâins? Be- nua kolay kolay teslim olur mu? — Ekipin kumandanı sizsiniz. Siz em- retmeden ateş edilmemesini söyleyiniz ve bu emri hiç vermeyin. Böylece Bena ayı diri yakalıyabilirsiniz. Benuayı söy- letmek istiyorum. . * Hasımları Berlinde hesabını böyle pe- ginen gördükleri sırada Benua Pariste Ernayla meşgul olmaktaydı. Erna Flider, Brosilofu öldürdüğünün ertesi sabahı kahvaltısını odasında yo- miş, sant onda salona İnmişti. Yüzbaşı Benün orada bir koltuğa oturmuş, cigara içiyordu. Erayı görünce cizarasmı sön- dürüp ayağa kalktı ve ona doğru yürü. dü, elini öptü, Gülümsediler, — Yüzbaşı, bu gün şöyle kırlarda bir gezinti yapıp öğle yemeğini dışarda Ye- sek? z Saat bir buçukta casus kadm otomo- bili Mantda bir kır Jokantasınm önünde durdu. Lokanta binasınm arka tarafında çiçekli kamoriyeler görünüyordu. Erna orada yiyelim, — Çok güzel değil mi? dedi, Yemeği orada iiyelim, Otomobilden indiler vo bahçenin niha- yet tarafındaki kamöriyelerden birinde- ki masaya oturdular, Erna çok neşeliy. di; gülüyor, şakalaşıyor, çocuk gibi mü- (emadiyen söyleniyordu. — Burası nekadar güzel, değil mi? — Evet madam, Benua gayet ihtiyatlı davraniyor, Er. nanm kadınlık cazibesine kapılmaktan korkuyordu, Paristen hareket ettikle - rinden beri yolda Erna otomobil kulla- #irken Kadını üzün uzadıya seyretmiş vâ kendi kölidine “gözünü âç Benua demiş. ti. Kadın pek nefs bir mahlâk. Fakat ne çare ki düşman. Onu bir düşman mevzii- ni tetkik eder gibi seyret, Haliharbde keşif vazifesindesin; eğlence Aleminde değil!,,. Ru sebeble Ernayı çok güzel bulmak ve onu arzu etmekle boraber kendisine hâkim oluyordu. Ernanın ona karşt olan güzel muamelesi, kendini beğendirmek ve erkeği tahrik etmek arzusu vazifesi icabı olmak gerekti. Bu itibarla Benun » kendi tabiri veçhile - arzularının diz. ginlerini tutmak mecburiyetini duyuyor- du. Fakat işin tuhafı, Erna, hayatında ilk defa olarak, bu hareketlerinde, sa - mimiydi, karşısmdaki erkek hoşuna git- mekteydi. Onun çekingen hali kadını büsbütün tahrik ediyor, cins bir kısrağa vurulan mahmuz gibi tesir yapıyordu. Yemekten sonra Erna kırda hir gezin- ti teklif etti: “boyuna otomobilde kal. dık, Birez yürüyelim, yuşukluğu gitain,,, Erkeğin koluna girmiş, vücudunu onun vücuduna Yapıştırmıştı. Benuanın kolu genç kadınım memesine dokunuyordu. Bu vaziyette uzun müddet mukavemet edemiyeceğini hissederek tedbir almak lüzumunu duydu, Anlamamış görünerek sahte bir acemilikle kendisini gülünç etmiyerek kadma karşi çok hürmetkirane bir ta- vir aldı. Kadın gururunu okşıyan cümle- lerle kur yapmağa devam ederek fakat gemin v6 zamanı müsait bulmadığını ih- sas otti, Erna bu manevraya sldandı mı? Şüp- hesiz hayır. Çünkü Brosilof tarafından ele verildikten sonm yüzbaşı nazarında hakiki değeriyle ölçüldüğünü biliyordu. Fakat Benuanın bu hareketi hoğuna git- ti. Çünkü onun nazarında hakikatte ol « duğundan başka bir kadın olmak arzu « sundaydı, Kim olduğunu bilen Benua, kadınm maneyrasma kanmış görünerek, vaziyetten istifade edip pek bariz olan arzusunu tatmin edebilir, fakst gene kendisini. ele overmiyebilirdi. Bunun mümkün olduğunu bildiği de muhakkak- t. Böyle yapmamasını Ema onun ken « disine ehemmiyet vermesine atfederek içten içe büyük bir memnuniyet duydu. Hayatında ilk defa olarak hakiki hüviye. ti malüm olduğu belde kendisine fahişe münamelesi edilmiyordu, Benusya bu seböble adetâ minnettarlık hissetti. Akşam üsti Pariste biribirlerinden ayridıkları vakit ilk teşekkür eden Ernx oldu: ayaklarımızın u- (Devamı var) — Ktniz piyanoda modetn musiki. den bir parça çalıyor galiba? — Hayır, piyano akord ediyorlar, GA Kuyruğu titretmekte olduğu" Bu kadını teşkilâta almakta büyük! hayatımın son demlerini yaş gımı hissetmiye başlamıştı Ne olduğunun bile farkma varmadan manda, atımı bir boynuz vuruşile ha. vaya fırlatmış ben de kendimi ayak üs. t0 yerde bulmuştum. Şimdi, gözlerini bana dikmiş olan manda ile karşı karşı. ya idim. Burası uzun demir çubuklarla çevrilmiş ve çubukların arasma kat kat dikenli tel gerilmişti. Bulunduğum yerden çubuklara olan mesafe aşağı yu karı yirmi metre idi. Bugüne kalar ben ve arkadaşlarım hâlâ bu mesafeyi nasıl koşmuş olduğuma şaşmaktayız. Şimşek hızile demir çubuklara varmış, maymun çevikliği ile bunlafa tırmanmış, hattâ elbisemde en küçük bir delik bile açma, dan, dikenli tellerin öbür tarafıma aş. LL N Baba Torner ancak bir trenin bu ka. dar hızla gidebileceğini söyledi. Sinemacıların bulunduğu yere gel idim. Miss Stedman bir bando musika, yı susturacak kadar gürültülü kahka, halar atıyordu. Bu defalık mandayı yalnız tecrübe ettiğimi, sahneye biraz da heyecan verebilmek için hayvanı kızdıtilığımı, Miss Stedman'a, Baba Torner'e ve orada bulunanlara ayrı ay. rı izah ederek dedim ki; — Şimdi geriye gidip bu mandayı devirivereceğim, yalnız ümit ederim ki hayvanın boyun kemiğini kıracak ka, dar şiddetli davranmıyayım! Mis Stedman tallimin âçik olmasmı diledi ve mandaya karşı çok sert dav. ranmamı rica etti, Ben de vandettim, Koca atımla yine dosdoğru mandaya karşı gittik. Hareketimiz hayvanın tu. hafma gitti. Olduğu yerde durarak ön ayaklarile Yalancı karı eşelemiye başla, ör. Atı tırma kaldırdım, tam hizasma gs. İines yere zıpladım ve mandanm boy. nuzlarma yapıştım. Yaban mandasının boynuzları öküz boynuzundan daha kı. sadır. Ben onü Önceden hesaba kat. mıştım, O vakitler ben, bir manda boy. nuzunda bu kadar kuvvet olabileceğini aklımdan bile geçirmemiştim. Aradan bir saniye geçmeden hapı yutacağıma karar verdim. Mandanm varkuvvetile davranmadığı. nı her balde bir şeyler tasarlamakta ol. duğunu hissettim. Beri, daha başlangıç. ta müdafaa vaziyetine sokmuştu. Şim. di artık sinemacıların arzusu, bana Viz gelirdi. Beni asıl düşündüren şey, bu be. lâdan başımı nasıl kurtaracağım keyfiye Filvaki sinema işine 0l88 * ratla eriyordu. Mis Bt€€ saçlarma levanta süren ediyordum. Bu saniyede en çok istediğim goy, b ova, güzel bir at, gtrafis var; görünürde ne bir 6” lübe, işte böyle muhito as v Kar deryasınm orti da çekişiyorduk. Baba Tur verici bir sesle bağırdı" — Onu sakın hn, çabuk dakika oyala ki, mdamni yapalım. Baba, vaziyeti bilmiyordü” ğil ve fukat yaban nl lı idi, Çünkü burada emir "©. da cenaplarnma:! İhtiyar Pe takladı. Nerede ise diz WÖİ tim. Sertım bir kavis gibi ESTİ) Çivili tabanlarımı tezis kaktım, Vücudumu #leriye mıya uğraştım. Fakat. du; ve ker ikimiz de bi* Yavaş yavaş sıfırı tüketiy” danın beni mat etmek anlıyordum. Bir defa grtiifl. sivri boynuzların, işi çabu©” ğini de biliyordum, ç ye aşağıya gömüyordu. B8b# vik edici bir sesle bağırdı — Fevkalâde iyi yapıy et! Kuyruğu ttretmekte yatımın son demlerini benli miyo başlamıştım, Manâs vaş ve fakat her an toprağ? N çöktürüyordu. İş uzun i Mandanm adalelerinin g9” yordum. Son gayretini N 1âi, Öyle bir gayret Kİ wi ya kuvvetim yetmiyecektr ” sahneye nihayet verecek i iy 30 ei Boynunu geriye yat vırmak için son bir teğö”.. dum. Fakat kuvvetim bi teremedi. Fena bir mandi den en ehven neticeyi gözlerimi kapadım ve reketi yapmak için ön aye kaktığını hissettim, Fakat Pİ Zanın sergüzeştlerle dolu yo manda heyatı, trnaklarını t. Adalelerinin teker gerlğ tim, AİBERİNİ EDEBİ DALİN Bir hizmetçi, çocuğun dilini duğaklarmı yakmea, koşup gelen wnneye çocuğun aç olduğu için ağladığını iddia eder. Hem çocuğun ığsına girecek kaşıklara pis bir nefesin değdiğini bilen nasil ra- int edebilir? gece nasıl uyur? tabiat ananın memesiyle çocuk 8- tasmda bir meyanoci bulunmasma milssade etmiş mi? son dişlerini çıkaran Atenals'in yiyeceği külbastıyı pişirmek, sonra tam kıvamım, da steşten kaldırılmış bu eti patatesle karıştırmak bir sabır işidir; sinirlenen, buysuzlanan bir çocuğa yemeğini tam olarak yedirmek ancak bir annenin elinden gelir. Evde istediği kadar uşak, hizmet- gi, İngiliz dadı bulunsun, çocukluğun kendine mahsus kederlerine, acılarma karşı tatlılığın, yumuşaklığm çıkacağı harbe annenin biz- zat karışması lâzımdır. Tariz'ciğim, insan o masum yavrulara ruhu ile bakmalıdır; on- ların temizliği, yiyecekleri, yatakları hususunda ancak kendi göz- lerine, kendi elinin şehadetine İnanmalıdır. Bir çocuğun ağlaması, tabiatın istediği bir acıdan gelmiyorsa, muhakkak surette ya an- nenin, ya dadının bir kabahati olduğunu gösterir, Şimdi fki çocuğum var, yakmda bir üçüncüsü doğacak, artık gönlümde çocuktan başka ne olabilir? sen de, çok sevdiğim sen bile, artık adetâ bir hatıra oldun. Saat ikiyi bulduğu halde henüz giyinemediğim günler öluyor. Bunun içindir ki bir annenin, hem İyi anne olduğu, hem de evinin eşyasmı, yakalarmı, elbiselerini, u- faktefeğini yerli yerinde bulundurduğu söylenirse İnanmam, Dün, güzel bir nisan günüydü; yakmda doğuracağım için gö- cuklarımı bir defa gezdireyim dedim. Bir anne için çocuklarıyla dolaşmaya çıkmak, dünyanm en güzel şiiridir; buna can atar, Ar- man, siyah kadife ceketini, kendi elimle işlediğim yakasını; üzerine horos tüyü takılmış İskoşyalı şapkasını ilk defa olarak giyecekti; Nals'i de, başıma bebek takkesi goçirip pembe beyazla süsliyecek. tik. O daha bir bebek, İngiliz dadınm söylediği gibi bir bebi; bu gü- #€l adı, şimdi karımı tekmeliyen ve son çocuğum olacağı için adsız dediğim kardeşi doğduktan sonra kaybedecek. Karnımdaki yavru- Nurullah ATAÇ gn Takkeleri, yakaları, ceketi, küçük çorsbları, minimini patikle- ri, dizlere saracağımız pembe kordelâları, ipek işlemeli Mmuslin ro- bayt, yatağımm üzerine hazırlamıştım. Biribiriyle pek iyi anlaşan iki neşeli kumruyu hazırlayıp birinin saçlarımı kıvırdıktan, öte. kinin saçlarını pembeli beyazlı takkenin altından çıkardıktan son- ra; ayakkalvlarını, patiklerini giydirip bağladıktan sonra-o küçücük ayaklar, çöcük odâsmda başladılar koşmağı; o iki berrak yüz, o iki çift parlak göz: “Haydi!” deyince sevincimden bayılacak gibi ol. dum. Kendi elimizle süslediğimiz çocuklarımızı; kendi elimizde yı- kayıp kuruladığımız o taze, pamuk gibi vücutleri kadife ve ipekler Içinde görmek şiirden de daha güzel bir pey oluyor! sade bir yaka- üm altımda, en güzel kadımmkinden de daha güzel gözükeno boyunları insan öpmeğe doyamıyor; bir daha, bir daha öpmek isti- yor. Hazırlığımızı bitirip çıktık, benim koltuklarım kabarmişti; Ar. man, kardeşinin elinden tutmuş, şu senin bildiğin küçük yolun bo- yunsa bir şehzade gibi yürüyordu. Tam o sırada bir srsba geldi; çocukları yana çekmek istedim, ikisi de çamura yuvarlandı. Bütün emeklerim, 6 saatlerce özene bezene giydirmem boşa gitmişti. 'Tekrar eve dönmek, çocuklarm üstünü değiştirmek lâzmgeldi. Be- nim elbisemin de batıp mahvolacağını aklıma bile getirmeden kıst Çeviren : YAZAN:O 'NORE DO) (BA mağa başlayınca, bir çocuğun üstü başi mlanmcs i kendini düşünecek hali mi kalır? zihni hep onlarla Bazan ben daha hiçhir iş görmedön yemek set benim önlarm İkisini birden yedirmem, peçetelerini yatili rini sıvamam, İkisine beraber hizmet etmem nasl : yeceksin; ben bu zor meseleyi günde iki defa halle bu dnimi ihtimamlar, bayramlar ve elbiselerin çanüf Insan var, oda ben. Hele çocuklar söz dinlemeyip çınlık ettiler mi, benim saçlarımı bile çözüp yor Benim giyinip kuşanmam onların keyfine bağl gi sayfalık mektubu uazabiliyorum ama onlar da besi a rimdeki resimleri kesiyor, kitablarımdan, gatranç Nal rından, sedof düğmelerden köşkler yapıyorlar; hel€ “ yün yumaklarımı, ibrişimlerimi bir çözüp karıştırısii” cek şey! hiç sesini çıkarmadan, bütün zekâsmı #8 ciddi bir iş görüyormuş gibi çalişiyor. 5 Ama doğrusu bir şikâyetim yok; çocuklarım si liştiler; onları eğlendirmek de öyle sanıldığı kadi” iti lerine ne versen memnun oluyorlar; zaten onlar “y caklan ziyade serbest olmak; göyle uzaktan rolleri tane pembe, sarı, mor, yahut siyah çakıltaşı, bir Lİ biraz kum buldular mı keyiflerine payan yok. Arai çük şeyleri olunca kendilerini zengin sayıyorler- onla rum, çiçeklerle, sineklerle, tavuklarla konuşuyor, e rini yapıyor; böceklerle arast pek iyi, onlara hayran! ğ şiyorlar. Zaten küçük olan her şey çocuğun hoşün# Si sw uyandıriyor.. Arman artık her şeyin ne olduğunu mağa basladı; vaftiz annesine neler söylediğimi ÖR onun indinde #en bir perisin; görüyorsun ya! çoc. yeyin aslmı buluyor, ; #t, tabaklar kırılması gibi musibetler arasında eyj8 ei b