LEE Yazan: Ş. Rober Düma > Yü Çeviren: F. K. Metresi, gecelerini; Veygelman şerefini ve vatanını satmıştı Sonra o iğrenç pazarlığı kabul etmek alçaklığını göstermişti. “Ne diye ken - dinizi öldürmeğe kâlkıyursunuz? Güzel bir mevkiiniz, nefis bir metresiniz, aile- niz var. Bü vesiyette bir insanim intihar etmesi Hudalalıktır. Kumarda kaybedi . len paraya gelmce; o da mesele mi ya? Siya onu temin eden biri çıkabilir, Mese- lâ ben! mukabilinde ne mi istiyorum? Göâyet basit, Dinleyiniz.,, Veygülman kabul elsişti, Metresi geceletiai sattığı gibi o da vatanını ve gerefini satmıştı. Hükümetinin parasını çaldıktan sonra ona bir de ihanet etmek Suretiyle ilk suçunun cezasından kurtul. Muğtu. “Kohüşlüklarimi afsiirda ka - lacak, Kimsenin öğrenmesine imkân yok, Hiş meruk et:Aöylüiz,, Casus! Evet, Veygelman casus olmuştu. Ah! o meçhul &dâmm altinla yalârtlânmığ ikna öğici dili ah!,, tans Brünel onun âlçaklığıni, o sıradaki bitkin halini nekadar kölay- Ykla istismar etmişti. Alçaklığı üç senelik bir maziye mâlik- #1 Fransaya teslim ettiği bir sürü gizli &vrak Veygölmanin gözleri önünde #im- di çoçit Föğmi yapıyorlafdı Sânki. Ya Sonuncusu, zehirli gaz6 dair olanı? dos- yanm K, F, D, 2341 işaretini kapılarım Gstünde, duvarda, kasanın üzerinde her tarafta görüyor, bu işareti teşkil eden harf ve rakamlardan canlıymışlar da © nu boğacaklarmış gibi korkuyordu. Hans Brünel onun çizli bir Vazifesi ol. duğunu nösredönse öğrenmiş vö Mente- Karloda hiçbir hâreketini gözden kaçır. #mamış, kumar oyaayışlarmı seyretmiğ, Mukadder sukutunu takib etmişti. Onu Ölümün yanıbaşında yakalıyarak hayata fakat iğrenç ve sefil bir hayata atmıştı. Fükat işte birdenbire hösab verme Baati gelip çatmışa benziyordu. “Haydi tanım! nereden bilecoklor? bilmeleri « no İmkân var mı? belki şüphe diyorlar, Fakat dellileri olamaz. Delli bulamaslar kir, Fransıtlara hizmette devam edecek, buna mukabil aldığı parayla sevdiği ka- dm, gets renginde saçlı, güneş gibi göz kamaştırıcı güzel dansözün vücudu- mü, çıldır okşayışlarını daha uzun müddet kirahyabilecekti, “Oosaret Veys golman! ellerinde delil yoktur, olamat!,, Het döktör Vöygelmin odasında sinir. M sinirli dölağip duruyordu. Kapısi vu « Yuldu, bir #08 işitildi: -— Baat üç buçuk her direktor! Vöygelman elini ter içinde kalan al. nina götürü, “Haydi iş başma!,, Kapıya giderek sürmeyi çekti. Masa“ »in bâşma geçti, Kimyevi formüllerin ALEL xu işaretleriyle dolu bir kâğidi tetkike ko- yuldu. Odadan çıkarak karısını dalgın ve dü- günceli birakıyor: erkekler no tuhaf - Bast dördü öö geçe kapisi tokrar vu- Jtirlar! Hatiriryor musun diye de soruyor. ruldu. — Kim o? — Prariz, her direktor! — Giriniz! Hademe kapıda belirdi. — Her direktor, gönerâl fon Rogviç sizinle görlişmek istiyor. Yanında iki zat Var, — Yanmdi iki kişi mi var? — Evet her direktor! “Cevab vermek, bir şey söylemek lâ“ zım. Çabuk!, Hademe ona şaşkın şaş“ kın bakmaktadır. “Heyecanımi fafkede- cek. Belki de farketti, Kekellyor: 5 On dakika... Evet, on dakika kadar mlsaade etsinler, Özür dilediğimi söyle, Takâmlar überinde çaliştyorum, şimdi bü işi yati birâkamam, On dâkikâ Franz, salam mı, on dakika... Yalnız on dakika cık! Heyecanma bir türlü mana veremi « yörek dışarı çikan hademenin arkasm, dan kâpiyı sürmeliyor. Poncereye kopu- yor, perdeyi hafifçe arnlayip dışarıya bakiyor. Aşağıda Iki yabancı adam bek- İomaktödir. Fabrikatörün kalbi yavaşlı- yör, düşmemek İçin masaya dayanmağa muhtağtır,. Birdn yeniden kuvvet bülü- rak tuvalet odasına koşuyor, pehoore - nin altında gene iki adim vardır. Koşa- rak yatak odasına gidiyor, Oradan da möbet beklemek Oo vaziyetinde Ji adam görmüştür. “Polis pallaj,” 1 Kendini yatağa bırakıyor. Karştda du- var esali, dördü çeyrek göçiyor. Beş dakikası kaldı, 'Tuhaf şey, deminki höyodenii &dâm birden sakinleşmiştir. Vasiyetini, hdi - Beleri, mukadder akıbetini şaşılacak bir sârahat ve vuzuhla görmektedir. Artık korkusundan, telâş ve endişesinden kur tulmuştur, Bitişik daya göçiyor. Karımı, &adık Jertrlldü orada, btodöri yapmaktadır. O. nâ yaklaşıp kucaklıyor v6 öpüyor; faket gönelerdenberi âdet edindiği şekilde al- nindan değil, evliliklerinin ilk seni Yinde olduğu gibi dudaklarımdan... Ka - din ğaşiyor: — Nön Var? ne öldün? -— Hiç! yeni evilliğimisi hatırladım. Ben de hatirliyor musun? —— Ah! hatirlamaz olur muyum? Diröktörün ayanklarından aşuğı yaş- tar süzülüyor, -— Nö öldüü? Non var? rehin sapsn- Hs -— Hiçbir şeyim yok. Morik etme, Dİ 3 Baronnö dö Makumer'den Kontes dö VEstorad'a Paris Hatırlamas olur muyum hiç? herhalde ondan daha iyi hatırlıyor. Çünkü hiç v- nutmamıştır. Mes'ut, gülümsüyor. Vöygolman şimdi gene yazıhanesin . dâdir, Masasinin başina geçiyor. İskem- lesini birağ geriye çekip Hiasanin çek - mesini açıyor, Dışarda general fon Rogviç yanmdaki ki adamla birlikte, hademenin peşinden direktörün yazıhanesine doğru ilerliyor. Jar. On dakika beklemişler, şimdi direk- törü ziyarete gidiyorlar. Hademe kâpıya Yürüyor. İçerden Hiç ummadıkları bir ses cevab veriyor, Genârsi haykırıyor: — Eyvah! Fon Rögviçit yanındaki potislerden biri kapıyı omusluyor, Veygelman yüzü halida, hareketsiz yatmaktadır. Yambaşında, nam'usundan ölân duman çıkan bir tebanca... General, yanındaki iki sivil polis ve hademe çivilenmiş gibi kapr eşiğinde du- yakıyorlar, Polislerden biri eğilip Veygolmanın kalbini dinliyor ve doğrularak generale hitab ediyor: — Ölmüş, ekselâns. Xiv Erna o akşam, Berlinde indiği Adlor alelitin lokantasında, yemeğini. tek ba. gına yedi, Bâlondüki bütün erkeklerin arsuyla kendisine baktıklarınm farkın. daydı ve bündan, Gasibösinin kudretini ölçmeğe imkân bulmaktefi ileri gelen, garib bir zevk duyuyordu. Yemeğini bitirince kalktı ve güzelliği. nİ süzen nazarlara ehemmiyet verme - dön Salondan çıktı. Odasmdan evvelki Salonda kosaman bir sepet çiçek dikka- tini çekti, Yaklaşıp çiçeklerden birinin sâkı ilzerine iliştirilmiş karttaki ismi o. kudü. Gülümsedi ve zilâ basarak hiz « metgi kızı çağırdı. Kartı uzatıp sordü: — Bu zatı tanıyor musunüz? Hafifçe kızaran kız cevab verği: -— Evet madam. Bü otelde oturuyor. Çok kibar, çok zöngin bir zat. — Ayni zamanda bahşişte çok cömert zannederim, Lütfen çiçekleri “gök kibar, Gok zengin tat, a götürünüz ve bü ötel- deki işinizde kalmak İstiyorsanız bir da. ha benim için bu şekilde vazifeler ka , bül etmeyiniz. Birçok geceler sabahtara kadar | oturarak, baba Turnerle birlikt€ | hikâyenin temelini kurduk. Blisoda hitada beri işbaşı iken ya. ban mandalarından bir sürü vardı. Bu- rada mandalarla içli dışlı tanışmış ve huyları öğrenmiştim. Bundan mâadâ bit mandayt güreşte yenebileceğinii hep hatırımdan geçirir dururdum. Şutatmı da itiraf edeyim ki, dün yada yabani bir manda boğası kadar sert ve İnatçı bir güreşçi, ayni zaman da yenildikten sonra bu hayvan kadar kavgayı kolaylıkla birakan hiç bir peh. ivan yoktur. Bir çök kimseler belim fazla attığıtmı ve hakikati değiştirdiğimi zannederler; sakın hal Akıllatına böyle bir şey gelmesin. Bir manda yere çar pılıp ta yenilince ve artık partiyi kay- bettiğini görünce, hemen oracıkta WU. anıt, büyük bir kederle ölümü bekler. Manda efendinin onuru kırılmış oldu. ğundan, kalbi elem iğindedir, bu vak'a- yi batıtlamamak için artık yaşamak is- temez, Cumartesi sabahı şimendifer istas- yonuna gittim. Heyetin trenden indi. ğini gördüm. Takıma direktörlük ya pan zat kendisini Otis Turner diye tak- dim etti, Bu zatı eski sinemacılarin hepsi “Baba Turner, diye tanırlar, Yanında film çeken adam vardı. O- au da Tom Persöns adıyla tanıttılar, Bu fotoğrafçı ile sıkilıkı ahbap ol. dum, Döstlağumuz bütün kuvvetiyle buğüne kadar devam etmektedir. Tren den daha bir çok aktörler indi. Bunlara bakmadım bile, Kadın yıldızımız tam bir hafta sonra geldi. Bana Mis Mjrtle Stedman adiyla takdim edildi. Bu Kizin Oklahomaya üğrümış insan- İâtın en güzeli olduğunda şüphe yöktü. Matmazeli alıcı gözüyle baştan tirnağa kadar süzdüm. Mis Stedmanın sinema ticaretinde mütemadiyen kaldığı tak dirde, bu işin benim için de intisap edi- İecek en iyi bir meslek olduğuna katar verdim. Baba Turner, beni oteline götürerek filme alatağımız hikâyeyi okudu. Bunu kimin yazdığını bilmiyorum ve hiç bir vakit t& öğrenmek istemem. Hayatin - da Nevyorkun en şık tâddelerinden di- şârt çıkmamış olan bu muharrir, koca. man bir şehrin solaklarında, kırmızı- derililerin sallapatı dolaştığını ve yaban mandalârmm âdeta bir cambazhane meydânmda gezinir gibi, seyrüseleri dutdürduğülu #annetmiş.. Bâba Turnere bu masalın zırva oldu- gunu söyledim. — O baldö oturtup bir masal uydur- mak vazifesi bize düşüyor! . dedi Bir çok geceler sabahlafa kadâf ber rarak, baba Turnerle birlikte ii temelini kurduk, Mevzu hatirımdi dığına göre şöyle idi: Şarktan genç bir adam geliyof- EE disi bir mühendis. Köprü, bina “* ha bilmem ne gibi inşaat plânlari yapın bir adam. Şurada burada dolaşır nasılsa yerli Amerikalılara tahsi9 len toprâklara giriyor ve çok olan genç bir İtirmizderili kadri! şılaşıyor. Aman, kadını çok güzel ve asi yapın! Hattâ ö kadar güzel ben bile bu cine bir kirmızederili dınla karşılaşsaydım, hâlâ Tes8* ye yahut Oklahomada bulunurdu” gat ise bu Şarklı genç, kırmızıderili pi #onsele delicesine Aşık oluyor, sanat rim kadina Gö * Wan - Shosbö si tülemiştik. Kelime Ösage dilinde Tevli ok,, mâtdsıadır, Bizim genç, işi mühendisçe pir heri Ja altmış altıya bağlıyarak kari gr Jeniyor. Elimizdeki edebi şahes“*“ yi zaran Osageliler, bir beyaz adimi yi larına katışıp ellerindeki en gözel evlenmesini de pek hoş görmüyo”” kız için kaç tane kirmser derili gen$ ui mp tutuşuyorndu |! # Bundan maada, mühendis; ar derililerin âdet ve an'anelerine ö* « yet etmemişti. Beraberinde at, Li dâvar gibi gelin hediyesi geti pi ti. Bu gibi incelikleri yapmıyan esdi lere, Hindliler iyi gözle baktiry0” i Kabile rejsi, madam şalihendis* * casmı alarak topraklarından çıkıp mesini ve bir daha buralarda ger mesini kat'i bir lisanla anlatmığt koca civarda küçük bir kasabaya # oi ce buradaki beyazların da, ke! r tıpkı kırmaedetililerin yaptığı sia faroz ettiklerini gördüler, Kimse kabul etmek istemiyordu. p Böylece kıtmizrderililer kapı dışarı edilen ve beyazlar mia dan yüz bulamıyan genç kadın Baş rolllmlizü oynayasaktı. Daha başlangıçta türlü türlü maruz kalan genç kadın, en metrelik filmi üzüntü ve stırapif çirecekti, Baba Türnere işin ei İ zavallı kâdıncağıza methamet yüne ! söyledim. Ben tabiaten yufka l bir adamım . i (Devamı var) küt g MERE ON NONEEDR NIZ gs Maris'smt, eski nişanlısını, prenses Heredia'yı, hasılı ilk D | bım kadınını hayli abdal bulduğumu söyledi. Kardegçiğim. Vet ca kızlarından da beter olmuşum, ondan böyle hakaretld Pİ yi Zavallı meleğim, çektiğin azabları öğrenince Makümer de, bön de, geçen mektubunun 6 kötü kötü sözlerini affettik. O çifte işken- &önin tafsilâlmı ökürken Gtrodim; anne olmadığıma ârtık eskisi kadâr Usülmüyorum. Saha müjdem var; Lul'nin işi oldu, artık öflei- ye rozetini takabilir. Sön bir kız istiyordun, bu seferki çocuğun in- gallah kiz olacaktır. Yine de baktiyarsm, Rene! Biz Paris'e döner dönmez ağabeyimle madmazöl 45 Mörsof'un düğünleri de yapıld. Ağabeyimin büyük kayınbabası dük dö 12- Boükut * Jivri kralı başmabeyincisidir; gerçekten gök ülisenab olan kralımız düke: — Bu vazife sizin unvanmıza bağlıdır, diyerek bilâhare onu kar. deşlma vereceğini vadetmiş. Bübümin yerden göke kadar hakki varmış. Bon servelimden Wağğöçmeseydim bünların hiçbiri olmıyacaklı, Babamla atmem düğün İçin Madrid'den geldiler; bönim yatın yeni evliler şerofind verecoğim balodan sonra da yine yerlerine dönecekler. Bü sene karnaval çok parlak olacak, Soria dükü ile düşos Paris döler; onların burnda bulunması beni biraz korkutuyor. Maria Has tödla hiğ şüphesiz Avrupa'nın en güze) kadmlarından biri; Felipe hin öfa bakışı hiç hoşuma gitmiyor. Bunun İçindir ki bön de sev gi ve şefkati bir kat daha aritırdım. Gerçi Felipe'yo: “O kadin sö- ni bönlm kadar sövümezdi!” demek tehilkeye meydan okumak gibi ölür; ben de onu söylemiyorum, söylmiyorum öma biliyorum ki © her bakışımda, her hareketimde yazılı, Görsen heködar süslen, dim, garifleştim! kendimi güzel gösterin beğendirmek işin elimden geleni yapıyorum. Daha dün madam dö Mofrinyöz: zl iyon yi he yenge veni Hanlraler.. Nurullah ATAÇ #ini bana kıyas edince pek budala, pek alık bulacaktır. Dünyaya bir İbni - Serrae getirmediğime pek esef etmiyorum, günkü düşes Paris'de doğuracak ve çirkinleşdeok; oğlan olursa #- âmi, gurbette yaşımağı mahküm amcasmın şerefine Felipa köya- taklar, Tezadilfün eilvesine bak ki bu sefer de vaftiz anası ben öladığım. Allahammarladık, kardöşçiğim, Bu yıl Şantplör'e erken gideteğim, çünkü seyahatimizdö para su gibi gitti; Mart sonüna doğru Niverme'ye çekilip orada masrafımı kuicağım, Zaten Paris'de sıkılıyorum. Benim gibi Felipe'nin de, bâğbâğa gezeteğimiz o büyük bahçömizi, serin gayırlariğiızi, kun. dört altin pul gibi parlıyan 6 egilz, ömsalsiş Lüarımizı göreceği geldi. İlalya'nm debdebesinden, şatafatından #ohra Şantplör bana kimbilir Ho tatlı gelecek! çünkü, no de olan, ihtişam İnsanı sıkıyor, bir âşık bakışı da bir Capo dopera'dan, bir bel gükdro'dan sibötte dalın güzeldir! Beni de Şantplör'e bekleriz, bu sefer kiskançlık çıkarman. Mâ- kumarin kalbini bildiğin gibi yokla, esef mi ediyor? üzüntüleri mi var? bul, çıkar; sana onu ihtişamir bir itimadia teslim ediyorum. Rotna'daki geceden sonra Felipe, beni eskisinden &e fazla seviyor; r nçli Çeviren: sine pek sevindim. Felipe'ye yöngesinin franstzeayı göğü” ed” konuşamadığınt, birlâktm harfleri bir türlü bederip t€ " mediğini söyledim; doğrusu güsel ama #arafeti yok, lsn da hiş tatlı değil, Kendisine biri bir kompilman yaf”. gi şeylere alışık olmıyan kadınlar gibi alık âlık bakıyor. BEİ nin buyunu bilirim, o kadmla övlenseydi iki ay geğmez l derdi. Soris dükü Don Fernando karina tam uymuğ; geri il tında asalet var ama şönartılmış bir çocük olduğu besbeli &e dedikoduya kalkışsam seni hayli güldürecek şeylerini Yi, g günlük sadece olup biteni söylemekle iklifa edeyim. Bif kat, möleğim, XL . Kizim iki ayını bilirdi; annem vaftiz annesi, Luf'afa yaral Gâlârından bir ihtiyar da vaftiz babası oldu; adımı Jan “ $ köğ'duk. di Elim değer değmez Şantplör'o sizi görmeğe geleceği yg © Rene'den Lulr'e “ kadından da korkup şilphelenecek değilsiniz ya! var ar tık #önin adını söylüyor ama k'yı boceremediğinden e yor; görsen çildırırsın, Artık bütün dişleri çıktı; i bir dölikanlı gibi et yeyip keçi gibi koşup sıçrıyor. hep mörakla bakıyorum. Doğurduğum zaman doktor vasi. tedbirlerine tüzum gördü, kirk gün odamdan çıkmadım, yanıma Alâmâdığım için üzüldüm durdum. Ku AMME