© HMasan?tMasimşusi -. İDARE EVİ: Istanbul Ankara csddesi Pata beter tras Bit, Tulga süreli enkei HABER 14238727 ARTLARI, e Şİ a ca am : Kardeş sevgisi Yazan: Nizamettin Nazil Benim bir çok talisizliklerim oldu. Ha- yatımm sayısız senelerini kardeşlerimle #yni çatı altında geçirememiş olmam, bunların başmda gelir. deş hasreti nedir bilir misiniz? Çekmiyen bilemez şüphesiz. Ve sizin bunu bilemiyenler, bunun acısını tatma. muş olanlar arasında bulunmanızı temen ni ederim. Fakat lar vardır ki onla; bir de bunu anlamıyan asında bulunmanızı asla temenni etmem. Bulunuyorsanız acı | rım size, Kârdeş. Ayni kandan insan demektir. “İki in- san değil iki kardeş bile biribirine ben. #emez,, diyen kadar büyük yalancı ol- maz. Kardeş. Mutlaka ayni huydan insan demek. tir. Yanyana duran iki kardeşi gösterip “bunlar ayni anadan ayni babadan ama ikisinin arasında dağlar kadar fark var,, diyene inanmayınız, o bir sahtekördir. Aldıkları terbiye biribirine ne derece ây- kırı olursa olsun. Tahsil seviyeleri ara. sında ne büyük farklar bulunursa bu- lunsun ve taliin takdir ettiği hayat şart. ları biribirine ne derece zıt olursa olsun. Ben kardeşlerimi severim. Her şeyden üstün olarak. Bunun için sanıyordum ki herkes de tıpkı benim gibidir. Vebu mevzu üstünde asla münakaşayı kabul etmezdim. Rastladığım. dosta evvelâ kardeşinin sıhhatini sorardım. Umardım ki bu sual anu çok memhun eder. Meğer ! ara sıra yanıldığım da oluyormuş. Bu. nu, iki gün evvel anladım. Bir dostum vardır. On beş yıl önce, az gelirli ve küçücük atölyesinde karde. şile birlikte çalışırdı. Kardeşi güler yüz- Nü, temiz ruhlu bir insandır. ayrı ayrı dost olmanın hazzını tatmıştım. Sonra yıllar geçti. Küçük atölye büyüdü. Az gelirli arkadaşım çok gelirli adam ol. du. İş söatlerimiz biribirine uymadığı İ- çin onu göremiyordum. Yalmız ara sıra kardeşine rastlryor ve soruyordum: — Nasıl ağabeyin? — Çok iyi, — Selâm söyle benden. Gözlerinden öplüğümü de söylemeği unutma. Gülümser. Başını “peki,, der gibi sallar ve benden ayrılırdı. Onları eskisi gibi bir likte yaşar sanarak sevinirdim. Ne acı acı aldanıyormuşum! Bunu ancak bir iki hafta evvel öğrendim. Zenginleşen kardeş atölyesinin genişlemesinde hiç şüphesiz büyük yardımları dokunmuş olan karde. şini, bir gün koğuvermiş ve tam yedi yıl evinin semtine uğratmamış. Bir gün kendisine (tesadüf edip sor. dum: — Ali nasıl? — Gene yanıma aldım. — Evvelce niçin işinden çıkarmıştın. — Serseri. — O serseri değildir. Ben kendisini iyi tanırım. Hem serseri de olsa gene kardeş değil mi? Her zaman yanında bulundur. mağa mecbursun. Çok kazanıyorsun. Bu parayı ki: direceksin? — Öldüğüm zaman çocuklarım yerler.. — Hayatta kısmını da kardeşin ye- se kıyamet mi kopar? — Çocuklarım benim kanımdan, ca nımdan kopmuşlardır. Onlara feda ol sun. Ama kardeş. Olsada olur olmasa da, Hiç cevap vermedim Muhavereyi uzat madım, Kardeşin manasını 38 yılda öğ- renememiş olan eski dostumdan korktum. Uzaklaştım. İ Kolera Hindistanda paniğe sebep oldu Şehirlerden kaçan insanlar ormanlara sığınıyor Hindistanda kolera salgını bütün şiddeti ile devam etmektedir. Bugün yüzlerce köy ve şehir halkı Remen ta- mamiyle koleraya tutulmuştur. Has. talıktan kendini kurtarmış olanlar da bulundukları yerlerden kaçmağa (ve ormanlarda yaşamaya başlamışlardır. Bir çok yırtıcı hayvanların, yılanların ve ayıların bulunduğu ormanlar, insan- ların yaşadığı yerlere nisbetle daha az tehlikeli bir hal almıştır. Bu panik, bir taraftan henüz hasta- hğa tutulmu ı kurtarırken, diğer taraftan salgının daha sebep olmaktıdır. Çünkü evler b fazlalaşmasına gal - dızça hastalara bakacak kimse kalmı - yor, zavallı koleralılar kendi kendileri» ne ölüme mahküm oluyorlar. İngiliz hükümetinin yardımları da bu cihetten vermemektedir, Çünkü ilâç ve doktor görlerilse bile hiç bir Hindili, hastanın yanına yaklaş- mak istemiyor. Bu bal çek feci hâdiselere sebep ol. maktadır. Bir Hi ailesinde, ana, ba- ba ve çocuklar çok acıklı bir şekilde ölmüşlerdir. Hastalığa evvelâ erkek tutulmuş ve günlerce ilâç doktorsuz çırpındıktan sonra ölmüştür. Kadın ve üç çocuğu adamı gömezek halde bile değillerdir. Evin içinde kckan bu ceset diğerlerine de hastalığı aştlıyor ve ertesi gün çocukların anaları da kole radan yatıyor. Uç çocuk, kendilerine bile bakamıya- cak kadar küçüktür. Zavallı kadın, ço- cuklarınn göz yaşlar: arasında ölüyor. Bir hafta sonra eve gelen doktor ço- cukları da açlıktan ölmüş olarak bul - müştur, p Bu, Hi sinir semere distanın büyük bir mıntaka. #a çeviren salgının binlerce feci sahnesinden ancak biridir. Milyoner kadın | Davadan vazyeçti ve kocasile oarıştı Barbara Hutton - Kont Reventlov davası beklenilmiyen bir şekilde ve bir- denbire kapanmıştır: Eski karı koca sulh olmuşlar ve davadan vâzgeçmiş- lerdir. | Kontes ve milyoner kadının vazgeç. tiği şey eski kocasının, çocuğunu kaçır» mak istemiş olmakla cezalandırılması hususundaki talebidir. Fakat, kont, eski karrs: ile resmen barışarak 1 mil yon İngiliz lirasından vazgeçmiştir. Kont Reventlov ken arcak bu kadar bir para verildiği takdirde sulh olacağını ve gene çocuğunu görmek isteyeceğini söylemişti. « Bugün bulunan bal suretine göre kont boşanmak için bulunduğu bu tek- fi geri almıştır.. Kontes de onu dava- dan vazgeçmiştir. Yalnız, küçük Len- sin babası, oğlunu gene görmek istiyor. Bunun için kontesin müsaade vereceği- zannediliyor. Kont Reventlov çocuğu. nu görmek ümidi ile bir kaç gün daha Londrada kalacaktır. Diğer taraftan, Kont Danimarkal; - dır ve Barbara Huttonla Danimarka kanunlarına göre evlenmişler, kadın da kocasının tabilyetine geçmiştir. | Bu memleketin kanunlarında bir hüküm vardır; Erkek karısının servetine kıs- men iştirak eder, Onun için kon diyor ki: “Ben zaten boşanmak istesem karım bana | milyon Ingiliz lirası vereçektir. Binaenaleyh, boşanmak için istediğim para benim ileri sürdüğüm hususi bir şart, resmi bir mecburiyettir. Bu h kımdan vazgeçiyorum, buna mukabil de oğlumu görmek istiyorum. ,, Hakikaten, kontun, bu parayı alıp resmen boşanınca eski karısının oğ- lunu ona hiç göstermiyeceğini düşüne- rek barışmak istediği zannediliyor. Di- ğer taraftan, konta 1 milyon İngiliz DEZa! e e e Tüyler ürpertici bir statistik Her yıl 50 bin genç kız fuhşa sürükleniyor eyaz esir tüccarlarının kur» duğu binbir tuzaktan birkaçı Milletlerarası Kadın Birliği, bu haf- ta İngilterede Ddinburgda toplanmış" tır. Toplantıda görüşülen ve üzerinde fazla durulan meselelerin başında “Be- yaz esir, ticareti gelmektedir. Bilhassa, Fransız kadınlarının mü- messili madam Legra Salko genç kız- larin fena yola nasıl sürüklendiklerini ve nasl kandırıklıkları hakkında bir rapor okumuş ve çok dikkate şayan ra- kamlar vermiştir: Her sene dünyada 50.000 genç uz izli teşekküller tarafından kaçırılmak. ta ve başka memleketlere sevkedilerek fuhşa atılmaktadır. Yalnız Fransada bir sene içinde yüzlerce kız, çok yüksek para vaadi ile kandırılmış ve beyaz esir ticaretine kurban gitmiştir. Madam, Lezran Salko, beyaz esir tüccarlarının nasıl çalıştıkları haklan- da da mühim malâmat vermiştir. Bu gizli teşekküllerin adamları obühassa fabrikalarda, hastahanelerde, veya di diğer iş müesseselerinde çalışmaktadır. Buralardaki kızlar bunların kapanına düşerek fuhşa sürüklenmektedir. Gazetelerdeki küçük ilânlar da bu oynamaktadır» Her gün, falanca yerde bir hizmetçi, daktilo, kâtibe arânryor diye görülen ilânların bazılar; böyle bir tuzaktır. Genç kızın, kendisinden ii sikalarla beraber gönderdiği nun halkında karar verilmesine yarı sahada mühim bir rol yor: Beyaz esir tüccarı, kızı beğendi- ği takdirde kendisine gayet müsait şe. rait gösteriyor ve bol para teklif ede” rek uzak bir yere çağırıyor. Oraya gideri genç kızdan artrk hayır yoktur. Kendisi bu binlerce kurbandan biri olarak ortadan kaybolmuştur. Bazan da, bu şekilde çağırılan ve memleketlerinden uzak yerlere sürükle- men kızlar, kendilerini orada kimsesiz, bütün kapıları kapalı bularak sokaklı- ra düşmiye mecbur oluyorlar. Bu da, bilvasıtz orları fuhşa sürükliyen bir tuzaktır. Otomobil kralı Ford isveç prensine göre iyi bir şolördür! İsveç prensest siyafelle Nevyork vaat La Guardia ile beraber İsveç veliahti uzun bir müddettenbe- ri Nevyorkta tedavi edilmektedir. Pren $in sıhhati son günlerde fenalaşmış ve oğlu prens Bertil ile İsveç prensesi ds Nevyorka gitmişlerdi Veliahtin biraz iyileşmesi İsveç prens ve prentesine Amerikayı biraz gezmek fırsatını vermiştir. Bu arâda prenses şerefine Nevyork belediyesi ta- rafından bir ziyafet verilmiştir. Prens Bertil, Ford otomobil fabri - kalarını gezmiştir. Otomobil (Okralı Ford, prensi, bizzat kendisinin “idare ettiği bir otomobille fabrikaya götür - müştür. Bu gezintiyi nasl bulduğu kendisine sorulduğu vakit, prens: —Ford iyi bir şoför! demiştir. larını anlıyan Barbara Hutton da ken- di aralarında sulh olmayı tercih etmiş" sir Beyaz esir ticaretinin merkezi bil hassa Cenubi Amerikadır. Gafil avla- nan kızlar Boenos Ayres, Brezilya gibi başlıca Cenubi Amerika şehirlerinde toplanıyor ve buradan Avtupaya sevk- ediliyor. İngilterede de son zamanlarda fuhşa teşvik vak'alarmın çoğaldığı görül, mektedir Burada da nasıl bir tuzak kul- lanıldığını da evvelce yazmıştık; Kendisine âma süsü veren kadınlar genç kızlardan sokakta yardım istiyor” Jar ve beraber giderken onları kandırı- yorlar. Diğer bir tuzak ta gene yaşlı kadın- Jar tarafından kullanılmaktadır. $o » kakta gördükleri genç kızlara: — Şunu falanca yere götürür mü- sün? diye bir mektup veriyorlar, Kız mektubu götürdüğü yerde tuza- ğa düşmüştür. Kapı arkasından kapa. nıyor ve ondan sonra bir daha izi bu- lunmuyor Bu tarzdaki tuzak son bir vak'a ile meydana çıkmıştır. Bir kız, böyle bir mektubu götürmek üzere tarif edilen yere giderken annesine haber veriyor, Annesi şüpheye düşüyor ve mektubu açıyor. O zaman, meselenin mahiyeti anlaşılıyor ve polise haber veriliyor. Polis, mektubun üzerindeki adrese gidiyor ve evi basıyor. O zaman evde on altı kızın kapatıldığı görülüyor. Bazı müesseseler tarafından yapılan güzellik, güzel ses, güzel bacak müsa- bakaları gibi vasıtalarla da genç kızlar fuhşa şsürüklenmektedir. Kendilerine, barlarda artistlik bulunduğu müjdesi ile farla para teklif ediliyor ve uzak memleketlere götürülüyor. Milletlerarası o Kadınbirliği Obuna karşı alınması lâzım gelen çareleri tes- bit etmiştir. Bunların tatbikini her hükümetten istiyecektir. Şuşn Yubancılardan yardım istemek suçu ile Muhakeme edilecek “Deyi Hereld,, göztesinin bildiriy Alman hükümeti eski Avusturya baş- vekilini mahkemeye hangi suçla vereceği ri tesbit etmiştir. Şuşniğin itham oluna. cağı suç Avusturyanın istiklâlini muha. faza için yabancı yardımına müracaat etmiş olmasıdır. Bunden evvel Şuşniğin nazileri mah- küm ederek “Avusturya milletine karşı cinayet, işlemiş olmakla ithamı düşürü- lüyordu. Bu suç şimdi ikinci plânda kal. miştir. Viyanadaki başvekâlet binasında bulu nan evrak gizli polis şefi Hinler tarafın. dan tetkik edilmişdir. Burilar eski başve- kilin mubakemesinde suç delili (o olarak kullanılacaktır. | İngilterede yeni bir kanun 16 yaşından küçük kızlara da rahim ameliyatı yapılabilecek Londrada 16 yaşındaki bir kıza r& bim ameliyatı yapan bir doktorun mahkemeye verildiğini yazmıştık. Da- va henüz bir karara bağlanmamıştır. Kanuna göre, bu tarzda bir ameliyatın ancak, gebe bulunan annenin veya kar- nındaki çocuğun hayatını kurtarmak için yapılması caizdir. Doktor ise, yap- tığı o ameliyatta genç annenin hayatı» nt değilse bile shhatini kurtardığını ileri sürüyor. Bu hâdise bir taraftan hukuçuları, diğer taraftan doktorları alâkadar et. Dokta Oner muhabiri Tutumluluk H ASAN Kumçayı yazıyor: “İktisat vekili Şakir keman Zonguldak havzasına gidip gelert BE ler buradaki amelenin ve kada edi | aldığını, bunun ne kadarını sarf eği kadarını iktisat eltiklerini tetkik Oy ken şunu öğrendiler: Vasat — deri gi alan bir amelenin eline ayda yiri df ru geçiyor, #mele bu paranın ibiği lirasını sarfediyor, Ve on beş tirss saklıyor. Köyüne götürüyor; bal arasında ayda en çok 5 kira ile ge bulunduğu de söyleniyor. Böylelik* yel guldaktaki köylü amelenin | hayir “İşten artmaz, dişlen artar,, sözün li bir misali oluyor. gi Fakat yeni ilmi telâkkiler artık Vi “Dişten değil, işten artar,, şeklint yi miştir. Dişten artırmak hergün Di" koparmak, bu da bir taraftan kabiliyetini, diğer taraftan isti manını mütemadiyen kybetrnekti gi anlaşılıyor ki, maden havznsında İğ rasyonelleştirmek için © çalışari9” arasındaki "İşten artmaz, dişler zihniyetine karşı da mücadele etme buriyetini duyacaklardır. r CUMHURIYE Yalova UNUS NADİ başmakalesind€ vor; i Bayar hükümeti ve bizzat” gf kan Yalovanın en seri bir zamdfl mükemmel bir su şehri olması için ten gelen ilhamı ve işareti tahakk” imeğe azmeylemiş bulunmakladıf- deni müessesenin biran evvel tekti için Denizbank Müdürü o Yusuf ge > çabuk anlayışlı ve yapıcılık kudreti leri bir şahsiyet de onun işlerine # ve nezaretini kuvvetli alâkasile YÜ” Yaloranun tanzimini deruhte ede” gi Nihat Reşada gelince bu vatandaşı gf rupada dahi hekirliğini ve bilg şehirleri hekimliğini Avrupalılar Öf ve arasında tanıtmış o mütehassıS pe” tamanda başarı kudret ve kabiliy# mayüz etmiş bir şahsiyettir. Bütün bu şartların bir araya gani ücesi olarak Yalovada Türk varan nın kolaylıkla ve ereniyetle şifa, inşirah kazanmağa gidecekleri d9ğ” nasile bir su şehrimiz, Avrupadaki ed le omuz öpüşen modern ve müketl su şehrimiz vücet | bulmaktadır, “© gf imis gibi, biraz zamana (| teval teferrnatı bir tarafa bırakılırsa, ke şehrimiz büyük hatlarında şimdi cut bulmuştur. si Yalova su şehrimiz tabil herke” gf ce kendi vatandaşlarımızın gara cekleri bir sıhhat kaynağı olacsk kat bu gidişle Yalovanın mevsimi tön Yakınşark memleketlerinden yi ibtiyaç sahiplerine bir toplantı m lacağı zaman da uzakta sayılma ; va Zonguldak havzasi A HMET EMİN YAZMAN yazıt f “Maden havzasında çalışmala ye başlamış, 75 senede elde edilen Cumhuriyet idaresi 15 sene İçini, sonra seneden #eneye de mühim. 0 var. Bir misal diye Kozlu kömür İ kişafını gözden geçirelim: 1030 d# Kul 129.42, 1037 de 473.321 ton; elek işçi sali 1933 teki (o 5,141,320 ii artımı * 17933.871 kilovala çıkmış, 550 den 2278 derecesine senede 1930 daki 244,163 lira veriyi de 1,063.248 lira kazanmışlarıdıf af te veriler resim ve vergi 7 seneÖf dan 454.518 liraya yükselmiş. * Demek ki, havznda zaten sened”; y artan bir fakigaf var, Du inkişsf vi diye Hele iz e ibeğilmiye cek yeMEiZi Yüksek tlearek mektebi mezunif# Yüksek iktisat ve ticaret mekt mezun olan gençler için bu ri 19 da Tarabyada Tokatliyan bir akşam yemeği verilecekti. veriyorlar, hukukçular da a ediyorlar ve kanunun buna we edecek bir şekilde değiştir g tiyorlar. Bu hususta hazırlanan bi” i lâyihasına göre, 16 yaşından i lara da bazı şeralt altında " hi liyatı yapmak caiz olacaktı" bu gibi ameliyatlar hâkim ve dan müteşekkil bir heyetin # yapılabilecektir . > Kanunun kabul edileceği 13” gi