17 Temmuz 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

17 Temmuz 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dünkü üst Her hale im vadan devam bu zengin evde geçireceği Gükti, Ki pek rahat geçe Ea kiralıyanı adam biat , Bir insandı. Karısı da çok J Kendisine he ının bütün hi Bu otuz la kırkında senenin Bender daha fazla tecrü Size fazlasını emeğe ıdi evinde bu otu İNİZ Dedir? > sordu, 0 Fakat ğ “ru ilerledi 2 ilerledi, nı a ilga Cevap veremedi iden kalkarak Yoksa kocanızı Orsuruz?.. Onu artık düşün şti. Etrafı ş Yakın ve daha kendi haya Bazan oğlunun Bir çok "akat gün , bet Praniş lg müphemleşmeğe başladı. v ANÇ ay Ya: ortağının fevkalâde kir ge ğunu öğrendi nt “yor, fakat olursa bir hediye ge te Gere ke Ir ve oi ka aktan *P edecek iha. iyüledi galiba, onun nik. izin ne kadar ağır bir yük olduğunu acaba anlamıyor mu- sunuz?,, diyordu Genç kadın © sokaktan girdiği zaman vdada yalnız ise hemen telâşla dışarı çi- kıyor. onunla başbaşa kalmamak için e. bwlen geleni yapıyordu. Zamanla bütün evin işini öğreniyordu Tıpkı bir hizmetçiye dönmüştü. Ihtiyar ortaj © yıkıyordu. O) liyordu: — Git ahıra, çamaşırlarını bile ikide birde emirler veri. | sana niçin domu, haykırıyorlar? Buray kışın, birdenbire iştihası kesildi. Pirinç geldikten sekiz ay sonra, yemi alnız patates yiyordu Onu kiralayan adam bu işaretleri bir saadet olarak telâkki o ediyordu. Bütün gün sırıtarak şıyordu. o Artik onun çalışmasını istemiyordu Bir kere, üç gün hasta yattığı zaman, etrafında pervane niştı. Bütün bu haller ihtiyar Tendiriyordu “RBunak kocan» onu şımartlığındanbe- ri kendisini bir şey zannedi denberi ne baş ağrıları, nede hi geçmiyor. Gebeymiş!.. Onun gibiler, kö. pekler gibi çocuk dolu karınlarile kendi ekmeklerini bulmak için sokaklarda sürü nüyorlar!,, ». IR akşam vemeğinde ihtiyar kadın hizmetçilere: | — Sakm bir oğlan doğduğu mseye söylemeyiniz, dedi, herkes kız bilsin de, çocuğa nazar değmesin. Başları ile peki dediler. Bir ay sonra sonbahar güneşi altında dolaştırılan ço. cuğun etri * Bir kadın kiralanıyor Çin hikâyesi; kadın bir anne gibi onunla meş guldü: ğu rahat bırakınız; uyandıra. diye söyleniyordu. Çocuğa verilecek ismi baba uzun bir zaman düşünmüştü. Karı koca bir sürü ler buluyorlar, fakat hiç ka veremiyorlardı. Bir gün anne birdenbire onların münakaşasına iştirak etti ve har hazinesi, olsun! ded beğendi: — Harikulâde güzel, diyordu, bi böyle akıllı olmak için mut kumak lâzım gelmez. Zekâ vergi ir, bir Allah Kadın gözlerini yere indirdi: — Ilkbahar hazi de! dedi, Sonbahar hazinesi gitgide (büy sini düşünmüştüm serpiliyor, güzelleşiyor ve annesinin üze- rine pek düşüyordu. Annesinin kucağından inmek istemiyor du. Babasını yadırgıyordu. Ona karşı bü yük bir sevgi besler gibi görünmek, i yen ihtiyar kadına yabancı duru Ayrıla sanki bunu anlar gibi, daha sarılıyordu. Oğlunu pek çok seven Hsio . Ts'oi ev- velâ karısına fikrini açtı. Fakat kadın: — Eğer onu satım: alma i evvelâ beni öldür! dedi. Düşün, bir çocuk anasınd «lari gün yaklaştıkça, çocuk annesine biraz an Shih | — Demex beni ona lâyık bir anne ola. | rak görmüyorsun? nasının zihninde dir düşün- sene, üç sene pek çabuk hatırası onun kal binde kucağında tuttuğu hu çocuğun kiki varlığı kadar canlıydı. Onu nda tutarken ötekini yanında zanned yordu. İkisini birden çin yüreği titriy Sonbahar hazinesin. İecekti? Burun düş kapısının eşiğinde durup kendisini gözet | liyen ortağını görünce: “Aman biran ev. vel döneyim. diyordu kucağındak yu yavru oluyordı çabalıyordu. Zamanla, baba yeni bir o proje yaptı. Sun ? n üç senelik yeni bir konturat (oyapmaj verdi. Fakat karısı itiraz ediyor — Kâdını meşru kocasının ve ço n yanın nbahar hazinesinin doğduğ yıldönümünde büyük bir ziyafet ir çok düvetlilerle ev doldu. | » hiç beklenmedik bir insan da bu davete geldi. Bu, ananm kocasıydı. Hedi ye de getirmişti. Ev sahibi onu da karşıladı; ona da ik. ram etti, yola. iKi zaman herkes gitmişti, En an kalktı. Ve Verandanın en sr sordu? esinde, kiarya verdiği karısını ! iyerek gelmedim. Fakat başka ktu. Orun için geldim! dedi bu kadar geç kaldın? — Ben de onun için buraya geldim ya! — Onun için mi? — Bütün da hastalandı. Bir doktor ça- aptıracak param yoktu. Şim ağır bir haldel.. Eğer bir şey az oğlumuz çok k ölecek. Onun için geldim. $ alm — Kadının kalbi parçi azinesi için bi bir günde nası yaşları gözlerinde ku — Benim de param yok, dedi, fakat o- na gideyim. bakayım ki para bulu. rum, İR kaç gün sonra ihtivar adan anaya sordu: e verdiğim elmas yüzük nerede? — Ona verdim. Rehine koyup çocuğa ra götürsün), — Size beş dolar vermiştim. — Yetişmiyormı s ki sene daha yanımda alakoy rdum. Fakat, vaz geçtim. z hep ilk e Sararıyor, zâ- nla eğleniyorlar, o- rdı, Fakat, o hiç bir rdu. Aklında hep ilk oğ lünun lığı vardı. Ondan bir haber almak Bir kaç dolar odunç alıpona güzel şeyler almak istiyordu. Fakat yolliya- cak adamı yoktu. Bir çok kere yolun kenarına oturu- yor, kendi köylerinin istikametinden ge tanıyan ne oldu len insanları gözetliyordu. O biri çıksa, İlk bahar hazine diye soracaktır? ap Devami TT incide Suad Derviş Çeviren BÜOR'İDAN 105 BTRIDAN mmm. — — Papas onları, kolaylıkla duaya çe — Ne olursa olsun kalacağım! diye | yok bi kez Şimdi kenarlara gizlenmiş Lİ ii adamların üzerine atılacakla” ise yü he etmiyordu . tiki, atğ Simon bu ihaneti için ya- bini, >X Para alamıyacak. Ancak kal. Süyüngü bir hançer yiyecek.,, diy Sim, dı enin, Malengrin sakin hali, meyha- digi, zlar yatağında bulunması Oiraz sakinleştirdi İon ; — Eyi ç NOR Dere Çocuğu Saon nehrine ata Bilem bir yerdeki kulübeye Siman ihtimalir >. tordi, maline ne dersin? - ğu oraya neden bıra- MP. « dedi, miyi > e Yim onu? Belki sonradan al ENİ tekrar hançeri — Yaş ue 4, dayı,» Başka bir sebep vardır. mak güç bir şey değil. E. Simemiş bulunmasıdır. Ya, $ farzedeceği izim için bir fa erleri için bir Uğun diye homure, murdandı., er nd; , Sözünü “Yam, © lAdığımı söylüyorum. di haz Gy İyice anlıyordu. 'Ma. Md n ölmediğine emindi. Di. Mak intiye e fun ölmediğine inan- pini U. Fakat çocuğun bir - tan ığına varıncıya kadar ineği A MAS uydurmuytu? Dadı ei » Mademki çocuğun Mia e dinle beni. Bir SİRE nlapmeliğ içimde ya» Tekr: e büyük bir hasret Şimal çvalarını gör- zl, tekrar Betonda bir müddet kal, mak istedim. Bigorn ; — Vay költehor vay! Demek sends böyle hasretler de belirir. Doğrusu hiç unmazdım. — Vatan muhabbeti veya başka bir sebepten muhakkak Betona gitmem icap ediyordu. Oraya efendim kont dö Valuvanın rizasiyle gidiyordum. Şunu iyi dinle ve hâtırında tut: İndiği telin karşısında Marjantin adında ih- tiyar bir kadın oturuyordu. Bu kadın kimseye gitmez, sokağa çıkmaz, hemen hemen hiç kimseyle konuşmazdı. Be- tonlu değilmiş te. Buraya yanında bir adam ve bir de çocuk bulunduğu bal. de gelip yerleşmiş. Ben oraya gitmez- den dokuz sene kadar önce adam Öl. müş. Çocuk o sırada, on beş yaşında kadar vardı. Ölen adamın admı da $&- na az sonra söyliyeceğim. Bigorn bu hikâyeyi büyük bir alâ. kayla dinliyordu. Yavaşça: — Çocuk, daha doğrusu o söylediğin yaştaki genç nasıl bir delikanlıydı? — Bunu bilmiyorum, Çünkü kendi- sini kiç görmedim. Buna mukabil ka. dını, kendisini Janım annesi diye tanı- tan Marjantini gördüm. Bigorn titriyerek sordu; — Delikanlının adı Jan m: imiş?. — Evet. Şimdi beni dinle.. Sana de- min bahsettiğim daüssıla yok mu? İste o beni bilhassa geceleri sarıyotdu. Gündüzleri otelden çıkmıyor. Geceleri elendimin işaret ettiği yerleri dolaştı - dum. Beni iyice dinliyor musun?, — Hem sandığından daha fazla., — Peki. İşte bir gece, küçük bir yerintiden sonra, sabahın saat ikisine doğru otelime dönerken karşıki evde inlemeye benzer bir ses işittim. Tam bu sırada evin kapısı aç Beyaz bir hayale benzer bir şey gördüm. Önes kaçmak İstedim. Sonra bunun muave- mırıldandı ve omleti midesine indirdi. Arkadan gelen börek ve tatlıy: da ayni şekilde... Lansölonün şüphesi, Ma- lengrin sahaveti nisbetinde artıyordu. Karsı doydukça şüphesi kuvvetleniy du.. Artik yiyetek bali kalmadığı zâ. man işinde karşısındakine itimatsızlık tan başka bir şey bulamadı. Dirsekle- rini masaya dayayarak sakin bir #es- le: — Seni dinliyorum! . dedi, Malengr: — Noel, bize iki bardak bal şerbeti getir. - diye bağırdı. Lan — Mühim şeyler anlatacak galiba * diye düşündü. O sırada meyhanede kimseler yok- tu. Cüce bal şerbetini getirdikten son- ra çekilip gitti. Bu basık yerde şimdi b3ş sıralardan, içki kaplarından, Simon Malengrin tilki çehresinden ve Lansö. lonun kurt simasından başka bir şey göze çarpmıyordu. Simon Malengr, sesini yavaşlatarak: — Zengin olmak ister misin? * dedi, — Bu da lâf mı, ben zaten zenginim. — Deme.. Beni hayrete düşürüyor- sun Lansölo! . Şüphe mi var.. Gerçi bir şeyim yok amma, alınması hoşa giden her şey benim sayılabilir. Kesem tamtakirken, zengin şehirlilerin devam ettikleri ma- lâm mahallelerde bir iki dolaştım mı, imam. Bu bitip tükenmek bilmiyen bir zenginliktir. Sonra hırsızların şer. rinden sakınmama da ihtiyaç yok. — Gerçi böyle., Fakat günah iştemiş olmuyor rüsün?, s ne kadar çalarsam, cen nette kendime o kadar emin bir yer te- min etmiş olurum.. — Nasil şey bu böyle?. — Çaldığın paranın yarısını Sen Ös- taş papasına verdikten sonra mesele virebiliyor. Hele sen şimdi ruhumun istirahat ve selâmeti için edilen duala. rın neye vardığını bir hesap et.. Dün- yada ne yaparsam yapayım, cehennemi istesem bile oraya gitmeme imkân yok. Beni muhakkak cennete götürecekler.. — Doğru, Diyelim ki ruhun için bu böyle. Ya vücudun için Bigorn, onu da düşünmelisin. Her an dayak yemek, sert ve hiddetli adamların eline mek felâketini bir düşün. Bun: österiyor. Koparılan sakalına, nayan kulağına, yırtılan elbiselerin: bakılırsa bu adamlardan birinin elinden güç kurtulmuşa benziyorsun. — Haklısın. Bu sabah Presklerde olan şeylerden haberin yok mu). — Hayır!, . — Talebelerin muharebesini işitme- din mi?. — Ben üç gündür seni aradığım için başka şeylerle uğraşmadım. — Muhterem elendin kont Valuvayı ne zamandanberi görmedin?. — üç Hem ne ya. — Doğru. Hemen bir şey yapacak değilim. Sen anlat bakalım, — Yalnız soymak istediğin adamlar- dan fenalık görmekle kalmaz, devriye. ler tarafından yakalanır ve darağacına da sürüklenebilirsin ve bu sefer en kü- çük bir merhamete rastlamadn asılır sm. Elbette unutmamışsındır. Monfo. kon da az kaldı ipe çekiliyordun. tça kazanılabilecek bir ser. vetten bahse: ne şehre- miniyle, ne de devriyelerle hiç bir alış » olmiyacak.. Rahatça kazanacak, rahatça eğlenecek, rahatça gezecek, rahatça yaşayacaksın.

Bu sayıdan diğer sayfalar: