Maki asabiyet le terbiye ka, KSanlığını "IŞtırmıyalım | Yazan: Dr. R. ADASAL Banay, e (Baş tarafı 5 incide) Biniş ge kavgalara her gün ve he- enden oluyoruz, iki taraftan da 8) Va, 5 x ellik izafe edenlerin doğrug, “tü bir huy aramak daha ön, ii Talebe sıfatile hocalarımız adaş çı, Kifatiyle talebemizin ve ar - kler le de bazan dostlarımızın M kana Kirdiğimiz vakit muhakkak Miyom, Zi daima haklı ve asabi bu- Bi; lir çk evlerde her akşam karı koca- Bayan iL kopan ve bazan da nazlı Gi ** buhranla yere serilmesine ( Yarak, bal bütün İtrtnaları istisnasız İtakana & Yet, ile tavsif etmek ilim Manş, Baksızlıktır. ze Tüyalarımız, ameliyat esna- S gi, , UYUtma veya içki sarhoş- iğ ii tateysuurt haller bir çok : "Paklıklariyle âşikâre vuran Mai ölçüleri ise, ikide birde i RM sebeplerle herkesin bir Şerefini kıran, bağırıp ça- in ah İnsanların asabiyetleri ti 5 ari birer terbiye ölçüsüdür, San Asabi iki hastalardan iberet Yal bi sig, ları hekimlere, asabi ki İtna y. Bibi kullanan diğerlerini a Simek, “ylariyle terbiyecilere tes- €n başka oktur. $ka çare yoktur. Rasim ADASAL PARALARI YATIRINIZ. Bip ş BAN AY, EN Xİ il | İy Küpsüllerine dikkat ediniz. minin Şeh'rden Röportajlar “Bir ada | .. .. .. dönüşü.. Yazan: Süheylâ Şetik ( Baş tarafı 5 incide) rinde muazzam bir apartımanı, birkaç 0- tomobili, müteaddid hizmetçi ve uşağı emrine hazır buldu... Mes'ut olmak için hişbir şey eksik değildi... Günün birinde, muazzam bir skandal patlak vermekte gecikmedi: karısından şüphe eden meşhur mütehassıs, onu giz- lice takib etmiş, Beyoğlunun gipheli bir sokağında, şüpheli bir apartımana girdi- Bini görmüş. Kısa bir sorup soruşturma, hâdisenin korkunç içyüzünü öğrenmesi. ne yetmiş... ve, kanunun eliyle, bir bas- kın vermiş. Dostuyla kucak kucağa yaka ladığı karısından derhal ayrılmış... Şimdiye kadar susan dördüncü genç kız, bu iki hâdisenin de püf tarafını ya- | kalıyacak kadar nüfuzu nazar sahibi... | Bâyan Munzzeze sordu — “Ç...” deki içtimai mevkii yüksek zatis karısmın arasındaki yap farkını söyler misin şekerim ?... — Ha... evet. Zannederim ki erkek elli beşini geçkindir... kadın 25 den hiç fazla değil... Belrengi triko blüzlü delişmen arka- daşına döndü; — Şu senin meşhur mütehassısm kaç | yaşındaydı acaba? — O sağlam altmışmdadır... — Ya karısı? — Biz akran... Gilldü ve göyle konuştu: — Siz de dikkat ediyorsunuz ya, biri yüksek içtimai mevkiine ve bol kazan- cma; diğori şöhretine ve servetine gü- venen bu iki bunak, bir ailenin sadece maddi refaha dayanarak yaşıyabilece - ğini zannetmek Ohatasma düşmüşler, kendilerinin üçte seçmişlerdir... Çifter çifter otomobiller, uşaklar... Mütenevvi yemeklerle dolu zengin sot- la kızları €ş ralar... Lülks apartımanlar... Fakat, genç kısın bir de “fiziyolaji” sini Yizım değil miydi? “Cinsi ihtiyac,, m yo- mek içmekten daha kuvvetli bir ihtiyaç olduğunu hatırlamak icsb etmez miyid? Onlar, anlaşılıyor ki, takındıkları boy, muzları bilerek taktı düşünmek tyorlar. Bu çeşit “boynuzlu koca” tipini orta. dan kaldırmak için kanunun müdahale. sini İstemek yerinde bir harekettir Genç kizi “düşmek” ten korumak, bu hayatta kötü bir örnek olmasmın önline geçmek gö- rekti Süzgün bakışi; asrak fıkmmdıyor: — Annelerimizin bir sözü vardır: “Da- Yul bile dengi dengine, dengi dengine di- ye ses çıkarır,, derler... üm gayritabü ailenin içtimai #uazzez, gözlerini kı- Vapurumuz köprüye yanaşıyor... Ya Bımdaki genç kızlar, münakaşalarına sy, El hararetle devam ediyorlar... Vapurun arka tarafında, tâ Büyükadadanboöri ça tal sesiyle rumica garkılar haykıran gra- mofon da, baş taraftaki klârinet de ar- tik susmuş bulunuyorlar... Çıkarken, balrengi blüzlü genç kız, süzgün bakışlı Muazzezin kolunu muşta- Uyor, gözlerini kendilerinden ayırmıyan gik, ihtiyar donjuanı göstererek fıkırdı- yor: Adalardan dedik Allah hemen ses verdi Bize bir yaşlıca elâ gözlü prens verdi! SÜHEYLA ŞEFİK ULUDAĞI GAZOZUNU | Tercih ediniz. her yerde vi HARER — Asm sostan 2» ——————— HIKAYE Bir kadın kiralanıyor Çin hikâyesi: (Baş tarafı 9 uncuda) Geceleri bağırarak uykudan uyanıyor yanında yatan çocuğunu da uyandırı- yordu. O zaman ihtiyar adam: — Ne oldunuz? Fena bir rüyamı gördünüz? diye soruyordu. — Evet, önümde açık bir mezar gör- düm. » . IŞ bitmişti. Çocuk memeden ke- silmişti. Nihayet çocukla ananm biribirlerinden ebediyyen ayrılacağı gün tesbit edildi. O gün ahçı Vang evin ha- nımına sordu : cilere haber vereyim mi? kadn: — Yaya gitsin, diye cevab verdi, ko. casının açlıktan ölen bir herif olduğunu biliyorum. Onu bu kadar şımartmak doğ- ru değil!.. O sabah genç ana oğlunu giydirirken ihtiyar adam içeri girdi. Mükedder bir hali vardı, Kadının eline iki dolar sikış- tırdı. O bu parayı cebine koydu. Çocu- ğunu öpüyor ve kulağına “biribirimizden ayrılıyoruz biriciğim, diyordu, (anne) Sana kaişı çok iyi olacak. Onu çok #ev, beni düşünme, beni unut!,, Bu aralık ihtiyar kadın da odaya gir- di, — Çocuğu bana ver. Sen giderken ağ- lamasın! deği, Fakat çocuk sanki aoa- sından ây n pek lamış gibi onu bırâkmak istemiyor, minimini elle. riyle ihtiyar kadınm yüzüne Yuruy'ordu. İhtiyar kadm: — Kahvaltı edinceye kadar bari 86- ninle kalsın! dedi, Ahçı Vang ona: — Çok sayıfladınız. Haftalardanberi bir #oy yemiyorsunuz. On mil yol yürü, yeceksiniz. Biraz pirinç yeyiniz! Diyordu. Gün Güzel gündü, Sonbabar hazinesi anasından hâ- YA ayrılmak istemiyordu. İhtiyâr kadm çocuğu zorla anasmın kollarından aldı. Çocuk ayaklariyle karnına vuruyor, kt- çük elleriyle saçlarım: çökiyor ve ağlı - yordu. $ epey yükselmişti. bir Ans: — Ne olur? dedi. Müsaade ediniz de öğle yemeğinden sonra gideyim!., İhtiyar kadın hiddetle: — Haydi, deği, bir an övvel. defolu- nuz, esasen burada lüzumundan fazla kaldınız. Biraz #onra çıkınnı koltuğunun altı. na almış olan kadın kapıdan çıkafken çocuğunun hâlâ bağıra bağıra ağladığını duyuyordu, ... OLDA rasgeldiği bir ihtiyara he- rede olduğunu sordu, Daha gideceği yere beş mil vardı. Ya ri yoldaydı. Ayaklarınm dermanı kesil - miş olan kadm: — Aman amca, dedi, İlerden köyden bana bir sedye yollayınız Yürüyecek halim kalmadı. — Hasta misiniz? — Evet.., Ve genç kadın orada oturup sedyeyi bökledi. a5 gün akşam üstü köyo sedye için. de, yüzü sogun, zayıf, hasta ve orta yaşlı bir kadın getirdiler, Çocuklar Bedyenin yanmda koşuşuyorlardı. Sedyeden Indi. Bir çocuk, evin kapısı önündeki bir direğe yaslanmış onu sey. rediyordu. Bu çocuğun Saçları taranma- mişti. Üstünde paçuyralar vardı. Ananm gözü onun üstünde durdu. Bu üç sene evvel bıraktığından pok az da- ha büyümüş olan oğluydu. Ana hıçkıra- rak: — Yavrum, yavrum, İlkbahar hazine. si! diye bağırdı. Öteki çocuklar şaşırdılar. İlkbahar hazinesi korktu ve koşar&k babasını bul. mak için eve girdi. Uzun müddet kadın kirli ve karanlık Odada sessiz, s088iz olurdu. Kocasiyle bir 8öz konuşmadılar. Gün battığı zaman SiRKECİI istasyon AiLE BAHÇESİNDE ULUSAL MÜZİK: Her akşam saat 18,5 da icrayı ahenk etmektedir. İçki mezeyle olup gayet ehvendir EE Devlet Demiryolları ve Limanları işletme İLLETİ İİ idi Muhammen bedeli 1398 lira olan 62 adet gömme yangın msuluğu (hidrant) ile 22 adet gömme yangın musluğu (hidrant) kutusu 28.7.1998 perşembe günü s3- at 10,30 da Haydarpaşada gar binası için deki satınalma komisyonu tarafından açık eksiltme ile satın almacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin kanunun ta yin ettiği vesaik ve 104 lira 85 kuruşluk muvakkat teminatlarile birlikte eksiltme günü saatine kadar komisyona müracaat. ları lâzımdır. Bu işe ait şartnameler Haydarpaşada yar binasındaki komisyon tarafından pa- rasız olarak dağrtılmaktadır. (4370) Türk Hava Kurumu Büyük Piyangosu 4. üncü keşide 77 Ağustos 938 dedir. Büyük ikramiye 50.000 Liradır. Bundan başka: 15.000, 12.000, 10.000 liralık ikramiyelerle (10.000 ve 20.000) liralık iki adet mükâfat vardır. > “Istanbul Belediyesi Ilânları Kullanılmış halıların fenni! tathiratmın ne suretle yapılacağına dair 3 maddeden ibaret olan sıhhi geralt aşağıya yazılmıştır. İlin olunur. 1 — Her türlü kullanılmış halılar, tephirhanelerde dezenfekte edilerek mühür- lenmiş olarak almıp, satılacaktır. Dezenfekte edilmemiş veyahut üzerinde buna dalr mührü bulunmuyan kullanıl mag halıların alım ve satım! yasaktır. 2 — Evvelden mübayaa edilmiş olarak dükkün veyahut depolarında dözenfekte edilmemiş olan kullanılmış halı bulunan halıcılar bu emrin kendilerine tebliğ ve ga- zetelerle ilinmdan itibaren nihayet 6 ay zarfinda mevcut bütün kullanılmış halıla. rni dezenfekte ettirerek Üzerlerine tephirhanenin kurşun mührünü vurdurmağa mecburdurlar, 3 — Dükkân veyahut depolarında bu müddet nihayetinde dezenfekte edil memiş veya mühürsüz olarak kullanılmış halı bulunduran veya satanlar hakkında hıfzıssıhha kanununun 85 İnel maddesine aykırı hereket eürmünden dolayı kanuni takibatta bulunulacaktır. (B) (4583) Nafıa Vekâletinden Yüksek mühendis ve fen memurlarına Yüksek mühendis ve fen mekteplerind en mezun olup da kanunçn mükellef bu- Tundukları mecburi hizmetlerini bitirmeden evvel her ne suretle olursa olsun vazife- lerini terketmiş olanlarin bu bizmetlerini yapmak için şimdiye kadar müracaat ot- memiş veya bu husustaki davete icabet etmemiş yahut vekâletçe istenilen tazmi- matı vermemiş veya İkametgâhları meçhul kalmış olan yüksek mühendis ve fen me- murları 3467 sayılı kanunun muvakkat maddesi hükmüne tevfikan 1 Ağustos 938 don itibaren Üç ay içinde yani teşrinlevel 938 gayesine kadar nafla vekiletine mü- racastla kanun! mükellefiyetlerin! ifa etmeleri lüzumu aksi takdirde mezkür 3467 sayılı kanunun bükümleri haklarında tatbik edileceğinden «âkadarlerm bilbassa 4 tlncü 5 inci ve 6 mer maddelerdeki müeyyideler Üzerine nazarı dikkatleri celbolu- nar, (2452) (4509) başını kaldırdı ve karısına: . — Akşam yemeğini hasırlatan iyi dersin! del, Ana, bilyük bir gayretle yerinden kal- karak ocağa doğru gitti ve sonra: — Pirinç torbası boş! dedi. — Zenginlerin evinde oturduğun bel- Hi... Bizde pirinç torbada değil sigara ku- tusunun içinde bulunur. O akşam baba oğluna: — İlkbahar hazinesi, bu gece annenle uyuyacakam,. Dodi, Çocuk ağlamağa başladı. Annesi ona yaklaştı. Okşamak için elini uzattı, Çocuk kaçtı. Babası: — Okşanmayı unuttun, sana iyi bir kö- tek lâzım ki memnun olasın! dedi. O geöe ana dar ve yağlı yataklığın üstünde oğlumun yanında uzanmış yatı- yordu, Gözleri açıktı. Uyuyamıyordu. Garib bir sersemlik içinde yanında ya- tân çocuğu Sonbahar hazinesi zannedi. yordu. Çocuklarmı biribirine karıştırı - yordu, Ve bu hisle kolunu uzattı. Hafif hafif horlıyan çocuk anasına doğru dön. dü. İnsiyaki bir hareketle onun göğsüne sokuldu. Ölüm gibi uzun sessiz, soğuk gede, bitmez tükenmez bir ağırlıkla, köyün Yollarında sürünüyor, sürünüyordu... Çeviren: Suad Derviş DOKTOR Necattin Atasagun Her gün sabahları sekiz buçuğa akşamları 17 den 20 ye kadar Lâle Ü tayyare apartmanları İkinei daire 17 numarada hastalarını kabul eder, Cumartesi günleri 14 den 20 ye ka dar hastalarını para" e, Kurun, Ha ber okuyucularım dakupon muka. linde muayene eder Telef“ 94UŞU RR Doktor Hafız Cemal LOKMAN HEKİM Dahiliye Mütehassısı Pazardan başka günlerde öğleden sonra saat (2,5 tan 6 ya) kadar İstanbuda Divanyounda (104) nu- maralı hususi kabinesnde bastalarmı kabul der. Salı, cumartesi günleri sabah “9,5 — 12, saatleri hakiki fukaraya mahsustur. Muayenehane ve ev telefonu: 22398.