Tom Tay e tabağındaki sor yemek kı- | aray inin son İokmasile iyice K Ağzına attı, düşünceli düşünce" DE mi doymuş değildi. Buna rağ Yemek yiyen bire olmuştu. e Sn yemeği yemediklerim dı, iye erkenden yatırılmışlar- oy Karın da ağzına bir lokma koymamış Me ony o özRkmi oturup mütevekkilâ tip > ii O, isçi sınılina men- ka e ve li olan zayıf, bitkin bir leri çiğ a laamalih eski güzelliğinin iz- i İğ in silinmemişti. Yeme. Mt, AN komşudan ödünç al. Mai in son birkaç kuruşu da ek- z verilmişti. lar çk altında isyankâr gtcr- hani Bi n bir İskemleye — çökerek mi- Akan, şekile cebinden © piposunu ii Ağına © aldi. Sonra iri elleri bir , > Yan cepletinde gene mihaniki Miş, Ta Faptı, Birdenbire hatırla- hiriy m yoktu. Kaşlarını çatarak e ağzımdan çıkartıp cebine Tin Yük Hareketleri, sanki iri adaleleri- ii üyle mahvolmuş gibi batiydi, İ- ei Gi $akin tavırlı bir adamdı. Elbise ük Ve ütüsüzdü. Kunduralarınm j dayımla altlarındaki kalım pençeye kadar zayıf görünüyor. e ndaki b gömleğin kol ka- Yı VE Yakası yırtıktı. Üzerinde bo- Ekeleri vardı, a etiş Tom King'in ne olduğunu bik bi *den kılığı değil yüzüydü. O. ik 'T Profesyonel boksörün. dört kö- Uzun seneler hizmet etmiş bir Mein bütün alâmetlerini pek can- iy yan bir yüzdü. Duraklar ç . Bunların teskil © ettiği ağız Bibi İ. Adeta yüzde bir yara yır- Die Aacılmıştı. Yaşı, Sütecaviz. hayvanl ve iri idi. Ya Kay bet ve ağır kapaklı gözler. kalın altımda #deta o manasız idiler. xahsi hayvanları hatırlatı- Tah gölleri tapkr bir Yahşi hay» Mey, Bibi idi. Alın hafif bir meyil ile Söz Sarar icinde kayboluveriyordu. #isa kesilmiş olduğundan baştaki Ar, a Yed i vak durmadı. başladı. Sofradan kalktığı | ———-—--—- Yordu, Mabel: “Pariste ne oluyor?.,,dı- ş * #ündü. Fakat bu düşünce Üzerinde yarık yerleri ve yumrular dışardan kolay ca farkediliyordu. İki dela (o kırılmiş ve sayısız yumruklarla garip bir şekil almış olan burun ve daima şiş duran, tabil has binden bir misli daha büyük karnıbahar şeklinde bir çift kulak, onun harici güzel liğini itmam ediyordu. Henüz traş olmuş olduğu halde cildi- nin altımda sanki iki gündenberi yüzüne ustura değmemiş gibi duran yeşilimsi sis yah bir saka! tabakası vardı Velhasıl o, karanlık bir o sokakta veya tenha bir yerde korkulacak bir o surattı. Malbuki Tom King cani değildi. Hayatın İ da hiçbir cınayet işlememişti. O seviye- | deki adamlar için pek tabi olan bazı dö- Büş ve kavgalâr istisna ( edilecek olursa kimseyi incitmemişti. Kendisinin doğru- dan doğruya kavga çıkarttığı da vaki değildi. O prolesyoneldi ve döğüşçülüğü- | nün hayvani cihetini hep para kazanmak | için ringe *çıklığı zamanlara © saklardı. Ringin dışında uysal, yumusak başlı bir adamdı. Hele gençliğinde, yani çok para kazandığı sıralarda elinin açıklığiyle ta- nınmıştı. Kinci değildi, düşmanları pek azdı. Dö güş onun işi, mesleğiydi. Ringde acıtmak, sakatlamak, imha etmek © için vururdu; fakat bunda düşmanlık yoktu. Orada bü- tün bunlar iş icabı yapılıyordu. Oraya toplanan halk döğüşçülerin biribirlerini bayıltmcaya kadar döğmelerini seyret - | mek için para veriyorlardı. Kazanan ha- sılatın fazlasmı alırdı. Bundan yirmi se- ne evvel, Tom King, Göüger ile karşı- laştığı vakit Gougerin çenesinin ondan evvel yaptığı bir döğüşte kırılarak daha yeni tamir edildiğini pekâlâ bildiği halde en kuvvetli yumruğunu © çeneye sakla mış ve onu dokuzuncu ravundda tekrar kırmıştı. Bunu Göwgere karşı bir düşman lığı olduğu için yapmamış, sirf hasılatın fazlasını amanın en kestirme yolu o ol GLAM: * «2 Br parça et, | ması dolayısile bu sule müracaat etmişti, | Gouger de çenesini tekrar kırdığı için 0- ra darılmamıştı. Bütün bunlar oyun ica- batındandı, Tom King konuşkan değildi. Pencere nin yanında sessiz, sadasız oturuyor, el- lerine bakıyordu. Ellerinin tersindeki da- marlar iri ve şişkindi. Ezik, biçimsiz par mak mafsalları o ellerin ne işte kullamı)- dıklarını gösteriyordu. İnsan hayatının damarlarının hayatı olduğunu hiç duy- mamışlı, ikin o kocaman, şiş damarların ne demek olduğunu pek iyi » biliyordu. Kalbi 6 damarlardan son süratle lüzu- mundan fazla kan pompalamıştı. Artık onlar lâyikile çalışamaz bir hale gelmiş- Ter, elâstikiyetlerini kaybetmişlerdi. Tom Kingin mukavemeti de damarlarının şiş- mele asal lb yoruluyor- du. Şimdi sıkı bir yirmi ravuni çıkarta- mıyor, eskisi gibi dişile, trrnağile döğü- şemiyordu. Mer maçmda damarları bir parça daha şişmiş, yavaş yavaş bugün- kü halini almıştı. İci damarlar, şiş malsallı ellerine bakar ken gözünün önüne elelrinin gerçlik hali, mafsallarmın ilk olarak Benny Jonesin kafasında ezilmeden evvelki şekli geldi. Birdenbire açlığını bütün şiddetile hiş- setmişti. Kendi kendine : — Tuhh be! Ne olurdu bir parça et ol- saydı! diye mırıldandı. Karısı âdeta itizarlı bir verdi: — Her iki kasaba da gittim. — Vermediler değil mi? — Iki yüz elli gram bile Hele biri dedi ki... Birdenbire susmuştu. Söylesene ne dedi? sesle cevap vermediler. BPRİNAN m maa uzun bir para sarkıyordu. in arkasmda Şatiyonun bö- inde manastır, sağında Male — Oh!.. Sen Lansölsyu tanıyor mu- ; sun? Nasıl ve ne zaman tanıdın? — Onu bir felâket yüzünden tanı- — Soudel'in bu gece seni o döğeceğini bildiğini, defterin de fazla olduğunu söy- ledi, 'Tom King cevap vermedi. Şimdi genç- liğinde beslediği Buldok köpeğini ve ona yedirdiği kocaman et parçalarını düşü: nüyordu. Bugün karısına veresiye bir parça et verrşiyen kasap o zamanlar da olsaydı Tom King için belki de yüzlerce but verirdi, Maamafih zaman değişmiş- ti. Tom King ihtiyarlıyordu. Artık ikin- Ci seriye düşmüş bir boksör, esnaltan da ha fazla kredi bekliyemezdi. O sabah yataktan kalktığı vakit canı bir parça külbastı istemişti. O istek elân bakiydi. Bu döğüşü için ( lâyiki veçhile hazırlanamamıştı. Hayat opahalılaşmış, iş bulmak zorlaşmıştı. İdman için eldi- ven giyecek doğru dürüst kimse bulama- mış, istediği gıdayı alamamıştı. Bir İş bulup arka arkaya birkaç gün çalışmış, bacaklarını kuvvetlendirmek için sabah - ları koşmuş, “Footing,, yapmıştı, Evde ekmek bekliyen bir karı ve iki çocuk du- rurken idman yapmak çok müşküldü. Soudel ile yapacağı maç ilân edildiği va- kit esnafın ona açtığı kredi pek cüzi bir nisbette fazlalaşmıştı. Maçın yapılacağı salonun sahibi ona avans olarak üç İngi- liz vermişti. Bu, maçta kaybedenin ala- cağı para idi. Birkaç para da eski arka- daşlarından ödünç almıştı. Onlar da da- ha fazla olsaydı vereceklerdi. Fakat o se- ne işlerin kesat gittiği bir seneydi ve on- lar da sıkmtıdaydılar, Hayır.. Kendini aldatmağa ne lüzum vardı? İdmanı ta- mam değildi. İyi gıda alamamıştı. gönlü de ferah değildi. Sonra, adam kırk yaşın- dayken yirmi yaşımda ikenden daha zor forma girerdi bunu da hesaba katmalıy- dı, Karısma: — Saat kaç Lizi, diye sordu RÜRİDAN Karısı gidip karşiki komşudan sorarak döndü: Sekize çeyrek var. — İlk maça birkaç dakika sonra başla- yacaklar. Kısa bir deneme maçı. Sonra Dealer Vels ile Gridley (arasında dört râyuntluk bir maç var. Orun sonra Star layt ile bir bahriyeli arasında on ravunt luk birmaç olacak. Benim &rama daha şöyle böyle bir saatten fazla vakit var, Aradan on dakikalık bir süküt geçmiş ti. Tom King yerinden kalktı, Şapkasına uzanırken karısına: — Doğrusunu istersen idmanım yeri- de değil Lizi, dedi. Kapıya doğru yürüdü. Onu öpmek iş. temişti. Maça giderken karısını öptüğü vaki değildi. Fakat bu gece bu itiyat bo- zulmuştu. Çünkü karısı koşarak kolları. nı onun boynuna dolamış, onun başını kendininkine doğru çekmişti. Kadın ada- mum iri vücudunun vanında ufacık kalı- yordu. —ansın açık olsun Tom! Onu döğ- melisin! — Hakkın var. Onu döğmeliyim. Baş- ka hiç çaresi yok. Ne yapıp yapıp onu döğmeliyim. Neşeli görünmek arzusile yavan yavan güldü. Bu sırada karısı ona daha fazla sokulmuştu. Tom karısının omuzlarının üstünden çıplak odaya bir göz gezdirdi. Bütün varı yoğu bu boş odada idi. Oda- nın kirasını da iki aydır o verememişli. Şimdi yuvasını bırakarak gecenin karan lığına dalacak, dişisile yavrularım yiye ceğini en iptidai şekilde,tıpkı bir hayvan gibi döğüşerek kazanacaktı. — Onu döğmeliyim, diye tekrarladı . Bu sefer sesinde bir ümütsizlik vardı; — Kazanırsam otuz beş İngiliz lirası var. Bütün borçlarımı ödedikten sonra, elime de epeyce para kalır. Kavbedersem tramvay param bile olmadan geri döne. ceğim. Kaybedene verilecek parayı peşin almıştım. Alalha ısmarladık. Kazanırsam soluğu burada alırm. | Kadın uzeklaşan kocasının arkasından bir müddet baktıktan sonra seslendi: (Devam: var) Margarit ilâve etti: — Ben yarım saat sonra Luvıda bu- lunacağım. Paris şehremini ile, Kont Çi ya halız âskerlerinin toplandıkları Pa, sa döndü. Bir kâç dakika sonrada TİSi titreten, bu fevkalâde harekâttan Birdi *tmiyerek kraliçenin dairesine Ülgen PREOKLER & Mabelin işittiği gürültüler, Gniversi- X tarafından, dokuz geliyordu. Sabahın saat tuy, va doğruydu: Altın hokka, Arpa Sie Cehennem meyhanesi, Kazayağı, Bi doktor, Şarapsız kuyu, Mektep MM eşek gibi daha bir çok meyha- Yor de Sürülerle kılıçlı adamlar çiki- Pari, lat Çıktığı kadar bağırarak, va *öYliyerek birleşiyorlar ve bay- iz Açirak Per ve Kadölge kapı" ela ilerliyorlardı, z Önleri, çatorluğuna bağlı olan. inde bayrakları, Galile soka - diler, Yağmaya uğrayacakları. ğe ellerinden geldiği ime ladılar. ara ge Bazoş krallığına tâbi olan - Bin böy haricinde birleştiler: Kalabahı- Mik gz <0 ermenin taşınması, ek- amlardan birine daha We lunacağına hükümedilebilir. Bu- Met pek Ve yatıştırmak için hükü- i de kemen harekete ge- Ve ÜÇ bölüğün daha sabahleyin rada yer almasma dikkat er ve, Mlabilirdi, Bu bölüklerden bi- SA, ikincisine Şatiyon, ücün - Marinyinin pek samimi dost 2, H Manda J dö Maletruva Oku. “diyordu, â man iiye Belince: O da bazır bulu- Mya, ği göze çarpanlardan bi- bir harp etma hinmişti. Fa- > #irh giymek tenezzilüinde arta, Yalnız atının karnından b edi M | lü truva bölüğü, solunda Valuvanın bölü | ğü olmak üzere bir murabba ortasmda düşünceli bir şekilde duruyordu. Bazan Parise bakiyor, kendisin! halkın gözü önünde tahkir ederek dö- vüşe davet eden Bürilanı düşünüyor ve komurdanıyordu. Ona kızını vermek- tense ölümünü görmesini tercih ediyor- du, Sonra gözlerini Pariş kapılarına çe- virerek kendi kendine; — Acaba gelecek mi? diye mırıl dandr, Bu sırada, uzaktan akseden gürültü- — 0!, dedi. Fakat bu Büridan değildi. Manastı- rın öte tarafında, şarkı söyliyen, küfre. den, bağıran, çağıran, uzun borularını çalan, bayrakların: sallıyan talebelerdi. Bu gürlütüler bir velvele halini aldı. Hayvan sesleri, ulumalar, havlamalar, miyavlamalar, anırmalar, ıslıkları kah. kahalar, küfürler Preoklerk'i doldur . muştu. Bazoş krallığiyle, Galile imparatsr- luğuna mensup olanlar iki sıra Üzerine ve muntazam şekilde dizilmişlerdi. Marinyinin işareti üzerine şehremini bunlara doğru yürüdü. Ortalığı bir süküt kapladı. Şehremini tehdit dolu bir sesle: — Buraya ne yapmıya geldiniz? - diye sordu. Onun bu #ualini (O Giyom Bürrask carşıladı ; — Geçit resmi yapmıya!.. Rike de ilâve etti: — Siz de parasız seyredersiniz. — Bugün geçit resmi yapılacak bir gün değil! Hemen çekilip gidiniz.. Yok- #a askerlere, size hücuma geçmelerini dım. Az kaldı beni yesimden öldürecek» ti. Ne zaman mı? Üç sene evvel.. Nere de mi? Pariste.. .Siz bana o adamı tes- lim ediniz, ben de size Büridanı vere- yim. ) — Benden istediğin o olsun. Ona nasıl işkence yapılması icap edeceğini bizzat sen söyle!.. İstersen köpeklerin önüne at.. Şimdi beni dinlet.. Büridan Şeytanlar kulesine gidiyor. Ben oraya bir genç kız göndermiştim. Mabel içinden: — Kızı! - dedi. — İşte elimden o kızı almak istiyor.. Anlıyor musun? Hemen Strajildo ... Mabsl, kreliçenin sözünü kesti: — Hayır, hayır.. Strajildoyu böyle bir sırra karıştırmayınız. Oraya ben gi- derim., Emniyet ediniz bana. — Beterebilecek misin?. — Siz bana bırakınız kraliçem, Mür terih olunuz ve hemen Luvra dönünüz. Mabel telâş göstermemiye çalışarak werâ.venlerden aşağıya inmiye başla- dı. Sevinçten neredeyse nefesi kesile- cekti: — Mirtiy! Kendi kızı!.. Onu bana «- Tiyle teslim etti.. ». Kraliçe; — Strajildo!.. « diye seslendi. Vahşi hayvanlar uşağı içeriye be- lini bükerek ve: — Haşmetpenah bu işte benim hiç bir suçum yok! - diye murildanarak girdi. Kraliçe masanın üstüne attığı bir keseyi göstererek: — Al şunu ve sesini kes! - dedi. Strajildo, keseyi aldı ve; “Benim de Aşk ve eğlentiyi düşünebilmem ancak, böyle on kese daha olursa kabil olur. dö Valuva ve Marinyiyi orada bulmalı- yım. Bunu temin et.. Strajildo merdivene koştu. Bu sırada Margarit koltuklartan bi- rine çöktü. Başını iki eli arasına alarak düşünmiye başladı. Ne düşünüyordu? Nasıl bir intikam hazırlıyordu? Yoksa aşki mı düşünüyordu?, Başını kaldırdığı zaman renginin ta- mâmen değiştiği, sakinleştiği, hattâ dudaklarında bir tebessüm dolaştığı görüldü, Dudakları arasından; — Aşk ilâcı! « diye mırıldandı. Kalktr.. Kaleden çıktı. Büyük otel dö Nelin geniş ve ıssız dairelerinden geçti. Köprüleri arkasında bıraktı, Ö- nüne çıkan hizmetçiye parolayı söyledi ve küçük kapıdan saraya girdi. Dairesine geldiği zaman, şehremi - ninin geldiğini, vakit geç olmasına rağ- men kraliçe tarafından çağrıldığını bil- dirdiğini haber verdiler. Kraliçe: — Mademki benim çağırdığım: söy. lüyor, doğru olsa gerek.. Alınız içeri... Emrini verdi, kendisi de masaya o turarak yazı yazmıya başladı, Onuncu Lüinin kral olduğu zaman Nikola Barbet yerine şehremini tayin edilen Jan dö Pressi içeriye girmişti. Kraliçenin emirlerini bekliyordu. Margarit yazısın bitirdikten sonra doğruldu ve yazdığı kâğıdı şehreminine uzattı. — Okuyunuz! , - deği, © Jan dö Pressi kâğrda göz gezdirdi: “Bu emirname ile şehremini Jan dö Pressiye, het ne vasıta il olursa olsun Lansölo Bigorn adındaki caniyi yaka. Jamasını &mrediyoruz. Cani, kral aley. bine hareketlerinden dolâyı muhakeme a b 4k ilik