27 HAZİRAN — 1938 Haber'den Tarihe ikine!i Abdülhe- mide verilmiş resimli bir lâyiha İkinci ordu erkâmharbiye dairesi bi. rinci şubesi inülhakı yüzbaşı Mehmet Salih, Osmanlı donanmasının ıslahı için resimli bir Jâyiha takdim etmiş, ve hü. kümdara altı senelik bir programı çizmiş. Bugün Üniversite kütüphanesinin yık dm kütüphanesinden getirilmiş albümler köleksiyonu arasında bulunan bu garip lâyiha, deniz tarihimizin gatip ve gülünç bir vesikasıdır. Yüsbaşı Mehmet Salih evvelâ denizci. liğin ehemmiyetinden, Osmanlı impara- torluğunun kuvvetli bir donatımaya olan ihtiyacından bahsediyor. Görüşü basit ve mahduttur. Sonra,, Osmanlı donanması. Bin mevcut kadrosunu çiziyor. Bu kadro. ya ne kuvvette gemilerin ne kada ilâye edilmesi İâzmgeleceğini, mevcut gemile- Tiü de ne şekilde yenileştirilebileceğini an İatıyor, Nihayet bu mühim ( mesilenin halini sadece bir pata meselesinde göre- rek, hazinesi bomboş olan hükümdara, parlak (1) ve pratik (!) bir teklifte bulu- nuyor: Altıyıl: Memurların şubat maaşları verilmiyecektir. Bu para dotanmaya ay- rlacaktır. Halk da kazancının her ay yüzde sekizini donanma (İanesi olarak verecektir! Lâyiha sahibi, fikrinin kuv. vetine o kadar mıştır, bunun Üzerin- de o kadar düşünmüştür, omemurlarin bir aylığını alırken, o faraza 31 günlük mart aylığını değil de 29 günlük şubat aymı seçmiştir. Mevcut gemilerin ıslâht, yenileştiril. mesi fikirlerine gelince, bunun için de İki esaslı işareti vardır: 1 — Kaşanları yenileştirerek süratini arttırmak! 2 — Toplarmı (fazlalaştırrarak harp kudretini arttırmak! Hattâ “burun için, Mesudiye, Hamidi- ye, Mahmut, O Fethibülent, Necmişev. ket ve İdâliyenin gayet güzel birer res. mini yapıyor. Karşıma da kendi proje- sine göre alacağı şekli çiziyor. Bu gemilerin muhayyel şekilleri değil, fakat o günkü hallerini gösteren resim. ler, deniz tarihimiz için güzel bir vesika olabilir. Yüzbaşı Mehmet Salihin, meleâ Hıf- Strrahman için kaydettiği notları da nak. İdersem bu garip resimli lâyiha hakkım. da daha esaslı bir fikir verebilirim sanı rım: Bu geminin boyu: 68 metre Eni: 14 metre, Petvanesi: 2 tane Dir. 150 librelik 2 Armstrong topu, 10 santimetrelik 2 Krup topu, küçük çap ta 4 topu, ilâh... vardır. Mehmet Salihe göre: Geminin boju, bosu, pervanesi #ynen kalıyor. Kazanı değiştirilince sürati 12 milden 18 mile çıkıyor. 150 libtelik2 top, 24 lük 2 top ile, 10 santimetrelik2 top 15 lik 2 top ile.. ilâh... değitşiriliyot. İkinci Abdülhamidin böyle bir iâyiha. yı hükümder sıfati ile nasıl karşılamış olduğunu çok öğrenmek isterdim! R. Ekrem KOÇU A ten etekliklerle çok iyi gidiyorlar. IM © (MESELE) Üç beş gün evvel, gözetem iz başmüvezzileri n - den bay Mustafa- bın makine daire» sinde sinirli sinir. li dolaştığını gör. düm, * — Nen - dedim - — Sıçan ısırdı. Demez mi? — Aman Mus « tafa nastl oldu bu iş? var? gete, Yorgundum. Ya » tağa girer girmez dalmişm. Bira. ralık can acısıyla uyandım, Birde na göreyim? Sol bacağımın aşık kemiğinden bir Karış yukarsına kocaman bir sıçan yapış- mış, Bart hurt ısırmıyor mu? Bacağı- mi kaldırârm. Salladım. Mel'un bâca- ğEımla beraber havaya kalktı. Can a. cisiyla kuyruğundan kavradım, tava. na fırlattım. Ve mahzun mahzun Yüzüme buka - rak ilâve etti: — İki gündenberi kuduz tedavisi o- Tayörum. Nah böyle böyle, bir buçuk karış uzunluğunüa iğneler yiyorum, — Oturduğun evi bırak. Yarm ma- Aazallah âilenden bir başkasınm başı. na da böyle bir belâ gelebilir, Kimbi. lir ne berbağ bir barhanede oturuyör- Bun! Sen hayatmı kazanan bir adarn- $in. Temiz ve yeni bir apartımana ta- sm, — Barhanş mi? Ne münasebet efen. Şimdi size bir ikinci vaka snlata . yım: Zevcemin yakm akrabasından bir bayan. İki erkek ve bir kız anası. Tah. #ilini Amerikan kolejinde yapmış, bir iki dil konuşur. Çok heşeli ve iyi in- sun. Kadıköyünde güzel bir evde oturu- yorlardı, Kocası Zonguldağa tayin e. didi; gitti. Bir müddet sonra da ba. yan, çocuklarını aldr, Zonguldağa ta- Aradan bir yıl geçti, Bir gece müs. tavel bir telgraf aldik; "Anamız birdenbire öldü. Doktorlar sebebini anlıyamadılar,,, Tabii, çok muazzeb olduk. Hepimiz bir müddet, bu ölüme bir sebeb ara « maktan kendimizi alamadık. Nihayet, günün birinde mesele anlaşıldı: Zonguldak, ölümü şüpkeli görmüş. ELA F tuna aittir. 'Bu filmleri gösteren öperatörler de erlerdir. Parlak kaşlar ODA durup dinlenmeden gârabetler yaratıyor. Şam- panya renginde saçlar ve simsiyah tirnaklardan sonra parlak kaşlar modasi çıktı. Parisin Şanzelizesinde bu parlak kâşlt kağmlara sık sik râsgelinmektedir, bu kadınlar kaşlarını tamamiyle İtraş ediyorlar, yerine alâimlecemann bütün renklerini ve- Açık venkli örme blüzlar bu yaz İvobek parlak tozlara batirilm!ş sun'i kaşlar takiyorlar. Bü çok modadır, Bunlar, her renkte ke. İktşlardan, geceleyin, mor, âcivert, mavi, yeşil, sarı turuncu, kirmizi renkte ışıklar saçılıyor! Kışlada sinema RANSIZ milli müdafaa vekâleti, kışlalara sinema makineleri koymak için karar vermiştir. Şimâiye kadar Fransada 400 kışlada sinema tesisatı yapılmıştır. Bunlardan ellisi seslidir, Kışlalarda gösterilen filmler ter- biyevi mahiyettedir. Beden terbiyesine, hıfsıssıhhaya, “(Fransız müstemlekelerine, ciban harbine, askerlik sana- Fethimeyit yaptırınış ve zavallı ba yalm beyni ile “ahşa” gmt adli tıb müessesesi kimyahanesine göndermiş. Bula bülâ n6 bulmuşlar bilir misiniz? Kuduz. Ve, bâyanm berhahgi bir hayvan ta. rafından ısırılmış olmadığı da ilk tah- kikat neticesinde anlaşılmış bulundu- ğu için şu neticeye varılmış: “Bu bayan, ya sıçan yeniği bir ek- mek yemiş, yahut kuduz sıçan tara. İmdan yalanmış bir tabak, çatal, bi. çak, bardak kullanmış. ... Alm size üçüncü bir vakâ.., Bir tabib arkâdaşım anlattı: Ev, sahibi bahçesinde dolaşırken kümesten bir föryaâ işidiyor, Koşu- yor. Bir de ne görsün? sansarın biri en semiz tavuğuna saldırmış götürü- yor. Hemen bir taş firlatıyor, sansar tavuğu bırakıp kaçıyor. Ev sahibi ba- kıyor Ki hayvan ölmek üzere... He, men bıçağma sarılıyor, hayvani zeb. hediyor (1!) Sonra karısmt çağırıyor, tüylerini yolduruyor, keynatıp pigir- tiyor, Akgam, dört çocuğuyla birlikte masa başma geçiyor, âfiyetle ekledi. yör. Bu vakayı, bina snlatan doktor, şu neticeye bağladı: “— Kendilerini tanıyordum. Bere“ ket versin bir gece bogboğazlık ettiler de meseleyi bana da ünlattılar, Za . manmda kuduz tedaviâine başlattım. Yoksa altısının da kudurması pek muhtemeldi. k » » Istanbulda sığan çoğalmıştır. Şüp. hesiz sıçansiz mehileket olmaz. Fakat bizim İstanbulumuz devamlı ihmaller yüzünden eski Mahmudiye fırkatey - ninin, yahut rahmetli Fethibülend korvetinin sintinesine dönmüştür. Bak 23 sen * muştır, z ay “Fare,, lere karşı siddetli bir müca- dele açmak lâzım Yazan: EnSs ari Bülent ” ” kal dükânleri, me- xeci dükânları, 1o- kanta mutfakları, kilerler fare dolu, Ben, Rumelinin ,eski kalyonla rx andıran konakla- ,rmdan birinde do, , Zup büyüdüğüm i- ii Gin apartımandan ü hefret eden bir va” , tandaşım. Son on yılı apartmanlar. da geçirmeye mec , bur kalmea ne ka- .der sikıldığı mı bir ben bilirim, bir de eski evle - rimizi hatırlıyan Yar. . Nihsyet ta- hâmmül ödeme dim, günün birinde, Şişlide Halâskâr Gazi tedüesinde bir ev buldum ve ta- şındım. Fakat haftasında ne büyük ta. ta işlediğimi anladım, Ev sıçan istilâ- si altındaydı. O kadar büyük sıçanlar vardı ki koskoca somunu kapıp kâçr- yorlardı. Bir çaresini bulup bu musi- bet yerden kurtuldum. Dört gün evvel © eve yakın oturan bir dostumu ziya. rete gitmiştim: — Yahu! neye bıraktın evi? Deyince cevab verdim: — Sıçandan... Karısı, şâkrök bir kahkaha atarak cevab verdi: — Ooh! mesele mi o? Geşen yıl zaptetiiler. 4) ta da inemiyoruz. Zira 2 — Kimden bahsediyorsunuz ku- zum? — Sıçanlardan... — Ul — Bu mahalle baştanbaşa böyledir. Ben bu bayandan daha ileriye gide- ceğim; Yalnız ö mahalle değil, İstanbul baştanbaşa, böyledir. Hani bu lâkaydi. miz bir parça daha devam eğersö şeh. ri sıçanlara karşı müdafaaya mecbur kalacağız. Umumi sıhhat endişesi, bir gemide “itlâf fir” a lüzum görür de koskoca bir şehirde görmez mi? Maazallah hiç ummadık bir zaman, da kuduruvereceğiz. Veremden, tifo « dan, tifüsten, koleradan çok daha ber. bad bir belâ olan bu sıçan tehlikesi karşısında, sıhhat genel direktörlüğü ile İstanbul belediyesinin ne gibi ted- birler almayı düşündüklerini, (yahut böyle bir meseleden haberdar bulunup bulunmadıklarını, bir tedbir almayı düşünüp düşünmediklerini) öğrenmek istiyoruz. Ensari Bülend kalan asker kaçağı i İYEJ askeri mahkemesinde geçenlerde 52 yaşmda bir asker kaçağının muhakemesi yapılmıştır. Bu adam cihan harbinde Mara muharecbsi sıralarmda O va- kit ordu safalrmıda hüküm süren karışıklıktan istifade ©. derek ulayından kaçmış ve dostlarından birisinin mahze- ninde saklatımıştır. Bu edam burada yalnız cihan harbi- nin müttefiklerin zaferiyle bittiğini öğrenmiş, fakat Bel, çika hükümetinin muayyen bir tarihe Kadar şubelerine müracast edecek asker kaçakları hakkmda ef ilin ettiğin- den haberdar olamamıştır. Adamcağız korkudan mahze. ninden çıkamamış, 23 sene fasılasız bu mehzönde yüşa- Eğer mah?eninde yaşadığı evin sahibi olan arkadaşı ölmemiş olsaydı kimbilir daha nekadar zaman bu hayatin devam edecekti. Fakat arkadaşınm ölümünden sonra aç- Yik kendisini saklandığı yerden çıkmaya mecbur etmiştir. Askeri mahkeme hâkimleri bü adamın 23 sene çektiği tatirabi gözönünde tutarak hakkında müsamahalı davran. miş ve yalnız iki sene hapse mahküm etmiştir, Triyestenin akibeti Meşhur İngiliz siyasi | kritiklerin- den Basil Davidson İngilterede çıkan . hajtalık mecmualardan” birine Avus- buvyanın ilkakı dolayisile Triyeğtenin soziyelini tahlil eden aşağıdaki entere san yazıyı yazmıştır. Okuyucularımı. 24 noklediyoruz: “Anşlua gözüyle bakılacak olursa Tri, yestenin istikbali nedir? o Avusturyanın ilhâkından sonra Alman gazeteleri Viya. nanm cenubi Avrupanın Hamburgu Ol- duğunu yazmışlardı. Göring de bir nüt- anadaki mevcut Yıbtımların tevsi edileceğini ve Rayh ile Balkanlar arasındaki Tuna tafıkiyle yapılan müna. kalâtın arttirılacağını söylemişti, Böylece yarının Viyanası büyük bir sanayi mer. kezi olacaktı. Zaten Ren İle Tünayı bir. Veştirmek mevzuubahs değil miydi? Hamburg deniz üzerindedir. e Neden Viyana da denizle İrtibatlandırılmasın? Kısa bir mildet evvel Triyestede Alman kuvvetlerinin şehri işgal (o edivereceğini bekliyenler az değildi. 'Triyestenin yüz mil kadar garbındaki İtalyan Tirolünde bu fikir o kadar kökleşmişti ki almanca konuşan İtalyanlar!! dan çoğu bu fikri a- İenen izhar ettiklerinden dolayı kendileri ni hapiste bulmuşlardı. Bugün bu tehli- ke İtalya için bertaraf o edilmiş görün. mekle beraber Triyesteye muhakkak ki kati bir darbe indirilmiş bulunuyor. 1. talyanın bu mühim limanı için kapıldığı endişeye, İtalyan gazeteleri korkulacak bir şey olmadığını, Triyestenin vaziyeti. nin müsmmen olduğunu yazmakla ter- cüman olmuş oluyorlar. Maâmafih İtalyân gazetelerinde zaman zaman intişar eden bu kabil yazılar Tri- yestelilerin yüreklerine su (Sörpimekten uzaktır, Onlat Musolininin Hitlerle ko. nuşmalarını büyük bit oalâka ile takip ediyorlar. Onların Roma toplantısınm ne ticesine itimatları yok. Çünkü Musolini AAnşlustan sonra onları #iyaret edeceğini vaadettiği halde bu sözünü tutmamıştır. Vekayi onların bedbinliklerini teyit e. diyor. Şimdilik Avusturya ile Triyeste arasmdaki münakalât tamamen durmuş bulunuyor. Triyeste imanı bomboş. 197 de Triyeste yoluyla şimendiler nakliyatı 2.200.000 tondu. Bu miktarın 1200000 tonu Avusturyadan gelmişti. o Anşlusun İkinci günü Berlin Avusturyasınım Keres. te ve ıhanganez ihracatını omenetmişti. Bu Triyesbe için senevi 200.000 tonluk bir zarardır. Şimalden Triyesteye getirilen ve hi- susi bir şimendifer tarifesine tabi tutulan malların Adriyatik denizinde eski minval üzere nakli için şimdi Romada görüşme- ler yapılıyor. Eğer Almanya herhangi bir sebeble bu münakalâtn devamına mü, manaat edecek olur veya Çekoslovakya bu işi Almanlara gördürmeğe karar ve. reçek olursa, Triyestenin Avusturyadan vukubulan nakliyatının Çekoslovakyaya ait kısmını teşkil eden senevi o 450.000 ton , Macaristan tarıkiyle Fiyuma veya Susakdan sevkediledilir. Hele Fiyümede tesis edileceği bir İtalyan hattı Triyeste. nin mahküm bulunduğu ( âkibete biran evvel yüvarlanmasını sanki teşvik etmek tedir. Sabık İtalya finans bakanı sinyor Volpinin alâkadar olduğu bu yeni hat Libera ve Oeiria adını taşıyan iki Tri- yeste hattımın tasfiye edilmesini mütea- kip ortaya çıkmıştır. Bu yeni şirketin her biri onar bin tonluk on yeni vapuru olacaktır, Triyesteden yapılan deniz (nakliyatı son senelerde Venedik ve Hamburg nak. liyatıma iki sebebten rekabet edebiliyor. du; Evvelâ bir Adriyatik anlaşması var. dı, sonra da Viyana ile Triyeste arasın- da bir Yahudi irtibatı o mevcuttu, Al manlar Viyana (Yahudilerinin elinden ticaretlerini almış (bulunuyorlar. Belki Triyeste Yahudileri de yakında ayni â- kibete uğrıyacaklardır. Triyeste limanı Venedik limanı kadar iyi mücehhez olmamakla beraber yakm şark ve Balkan memleketlerine yapıla. Gk nakliyat bakımından pek mühim bir sol oynayabilecek bir mevkide bulunmak tadır. Bu Almanyanın gözünden kaçmış değildir ve muhakkak ki Almanya Tri- Yesteden istifade yollarını aramaktadır,