Gündelik akşam gazetesi idare evi; Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu: İstanbul 214 Telgraf Adresi; Istanbul, Haber Dış Siyasa Amerikan bütçesi Yazan : Şekip Gündüz Ş İMALI Amerika Birleşik devlet lerinde, önümüzdeki temmuzun ş ilk günü başlıyacak olan yeni mali ($ yıl için hazırlanan bütçe, Cümhurre- isi Ruzvelt'in, artık, boş Jâflarla vakit geçirmek niyetinde olmadığı. Büyük Ameri. kan devletinin yeni bütçesi, silâhlan- (88 ma İşlerine me derece ehemmiyet nı İhsas etmektedir. verildiğini ve milli müdafaa kadro. larını kuvvetlendirmek hususundaki azmini açıkça göze vurmaktadır. Büyük Amerikan devleti, bütçenin i muhtelif fasıllarında mümkün olan her tasarrufu yapmış ve bu tasarruf neticesinde elde ettiği parayı, üzeri. İşi ne bir miktar daha. katarak milli İği müdafaa kuvvetleri emrine vermiş- tir. . 1937. 1938 bütçesi bu memlekette tam bir milyar 88 milyon ve küsur dolarlık bir açık vermektedir. Yeni yapıdan bütçedeki açık miktarı ise | gözle tahmin ediliyor: 949 milyon 606 bin dolar. 1937 - 1938 bütçesinde, Amerika Birleşik devletleri, muhtelif içtimaf yardımlar için (bilhassa İşsizlere bakmak için) 842 milyon dolar'ayır- İği mış bulunuyordu, Rozvelt bu faslı yeni bütçede tamamiyle Kaldıtınış- tır. Amerikan gazetelerinin neşriya. tına bakılırsa bu hal, harb sanayiin- de başlıyacak olan yeni ve huruma- İl: fanliyetin Amerikadaki işsizliğe tamamiyle nihayet vereceğini tah- min etmesinden ileri gelmektedir. Yen! bütçede deniz harb kuvvetle. rine bağlanan tahsisat 670 mliyon dolar tutmaktadır. Orduya bağlanan tahsisatm miktarı da şudur: 418 milyon 796 bin dolar, Yeni deniz harb bütçesiyle geçen yüdaki bütçe arasında 36 milyon do- Jarlık Bir fark görüküyor. Bu para ve muhtelif şantiyelere'açılmış olan krediler, bu yı), Amerikan deniz sl. YahlanasihAz büyük - bir faaliyete şahit olacağımıza delil addedilmek. tedir. vi tur fp İngiliz efkrr umumiyesi "yeni Amerikan bütçesinin ordu, donanma ve hava kuvvetlerine gösterdiri dik- kati, büyük bir memnuniyetle kar. gılamığtır. İngiliz gazetelerinde şöy le satırlara raslanıyotr “Ruzvelt'in mili müdafaaya 198 milyon inelliz Yirası tahsis etmesi, Amerikanm demokrasiyi müdafaa etmek kararına ns derece sarıldığı. nı göstetmektedir.,, Yeni bütçeye göre Bu yıl Amerika harp filosuna 18 yeni gemi katıla. caktır. Bunların içinde iki süper dretnot, İli büyük uçak gerilsi ve se. kiz harb kruvazörü var, Fakat Cum. burrelsi Ruzvelt bunu kâfi görme. mektedir, Vaşinstonda cnmhurreia. lifi saraymda Amerika deniz erkâ. pharbiyesinin bazı mühim şahsiyet. Jsille başamiral Leahy'nin istirak ettiği bir mühim harb meclisinde Ruzvelt şu sözleri söylemiştir: “1938 - 1989 bütçeşinde karşılığı konulan deniz inşaat Drogramı uzak şarktaki bâdiselerin bugünkü #nki. şafı göstermesinden evel hazırlan. mıştı. Bu program; dünya Siyasasın. da, istediğimiz tarzda çalışmak (m. künlarını biz8 veremez... Amerika siyasi mahfillerinden İn. giitereye akseden haberlere bakilir. sa Rüzvelt mec'isten bu yıl içinde deniz İnşaatı için ayres fevkalâde tahsisat arıyacaktır. Bu takdirde A. merika deniz kuvvetlerine bu rl 18 gemi yerine 36 gemi katılahilez ceğini söylemek mümkün our. Yeni bütçede hava kuvvetlerine aft taht. gat geçen Yıla nâzaran 20 milyon dolerlik bir fark göstermektedir. Bu fark, tamamiyle hazırlanmış bu. Yunan 474 büyük harb tayynresinin bedeli olacak ve derhal fabrikalara dağıtılacaktır. Bayı İngiliz siyasi muharrirleri, Amerikadaki bu canlanmayı Fran. sıyr bir örnek olarak göstererek di. yorlar ki; “Eğer Fransa, hakikaten demok- rasi karşısında uhdesine düşen va. zifeyi başarmak niyetindeyse Ame. rikan bütçesindeki fasılları, pariâ. mentosunün ve Senatosunun bütçe encümenlerinde dikkatle gözden ge. çirtmelldir.,, € gö . Amerika Pilipin adalarında 40 bin yerli ve 4,000 Amerikalıdan mü- rekkep Iki fırkalık bir orduya ma- nevra yaptırmaktadır. Filipinde ay- EZ HABER'—— i Doğru i Değil mi? Eşeğin i ölümünden | alınacak ders ii İki bafta kadar o evel Kadıkö- ii yönünde bir kapıcı, anten kurar-" ken elindeki tel, havai elektrik E iş hattının üzerine düşmüş ve zavallı i derhal ölmüştü. Zabıta raporları i İİ dün de şöyle bir hâdisenin cere-; yan ettiğini haber veriyor: i “Beşiktaşta Bostaneı sokağında ;: 20 numaralı evin damındaki rad- 5 yo anteni, rüzgârdan (koparak, si caddedeki elektrik telinin üzerine düşmüştür. Antenin bir ucu, cad- İ deden geçen sucu Halidin eşeğine dokunmuş, eşek (derhal ölmüş- itür., ... Kadıköyündeki hâdise vukubul duğu zaman da işaret etmiş oldu. Zutmuz gibi antenlerin o elektrik | telleri üstünden geçirilmemesini fi H temin ve mevcut antenleri bu Bok ij tadan kontrol etmek (o lâzmıdır, Kndıköyündekl genç (o böyle bir ii kontrol yapmak akıl edilmediği $ için kurban gitmişti, Boşiktastaki hâdise hamdolenn bir İnsanın ha yatma mal obnnamıstır, Zavnllı eşeğin verdiği dersten$i istifade etmesini bilecek - kadar 4 akıllı ulınamız lâzım... Belediye bu meseleyi lâzımgeldiği ehemmi yetle gözönüne alıp mevcnt anten- iH Teri bu bakımdan kontrol etmeli. dir, Havai elektrik hatları civarın da konan antenlerin altından da- # İ ima böyle fedakfr eşekler geçmez ya! Sari İSRA KERR MERE a rae Bir tayyare kazası 7 kişi öldü Montevideo, 10 (A.A.) — Bir aske- — HABER'in edebi romanı : Yaşamak Hakkı ROMAN Nâzım Hikmet — Bilmem ki Pedro, rahatsız etmez miyim?, ” Antoniyonun bu susline kimse cevap veremedi. Çünkü dışardan Nine bağır- mağa başlamıştı: — Açın kapıyı. Ben geldim çocuk- lar. . Don Pavlo Alvares kapıyı açmağı gitti. Antoniyo serdu: — Kim bu gelen? Konsita: — Babamın yeni ahbabı dedi. İsmi- ni bilmiyoruz. Nine diyor herkes, İhtiyar tuhaf bir kadın , Pedro: — Tuhzf filâr değil, sadece zararsız bir deli, dedi. Astoryalı.. 1934 de iki oğlunu birden öldürmüşler. Oğulların- dan biri arkadaşımdı. Hattâ demin be- gendiğin tabanca onun yadigârrdır An- toniyo, Nineyle Don Pavlo odaya girdiler. Nine kısacık boyluydu. Buruşuk şirin yüzü çenesinin altından bağladığı kır. mızı baş örtüsünün. çerçevesi içinde hayretle dünyaya bakıyordu. Nineyi yemek Sofrasına oturtmak için altına yeşil koltuğu çektiler. Nine çorbayı içerken birdenbire dehşetli bir şey hatırlamış gibi Konçitaya dönüp | sordu - — Sen daha doğurmadın mı? Konçita daha doğurmadığını söyle- yince Nine: — Doğurma kızım, dedi.Sâkm doğur- ma.. Doğurma. Emi doğurma, — Peki doğutmam nine, Konçitanm gebeliğini duydu duyalı f Arjantin tayyaresi Gomonsorö yaki- | Nine onu her görüşimde bu tavsiyede ninde yere düşmüştür. İçindeki yedi'ki- şi telef olmuştur. Bunlarm arasında bulunmaktad se rs Türkiye Tıp Encümeni 12 « 1 - 1938 m oğlu Edotard Justo'da | guracaksn, demişti, ei w bulunurdu, Hattâ bir gün Konçitaya: — Sen sözümü dinlemiyeceksin, do- #üleceğim. Ama çok, çok Uzüleceği... Dale öl r yi istersen Tıp encümeninin toplantısı | akılı kadın kediler gibi yap. Akıllı di- şi kediler gibi. Erkek kediler senin çarşamba akşamı saat 18,30 da, Etibba | çocuğunu yemeden sen kendi çoküğü- Odası salonunda ( toplanarık muhtelif | nu ye, Erkek kediler dişi kedilerin ço- tebliğleri müzakere edecektir. SALI İKİNCİKANUN — 1998 Het: 1356 — Zilkade: 9 Güneşin doğuşe 7,25 1700. Yakit Satuh Öğe Kindi Akya ; «atsı İmsak 5,58 12,23 14,47 1700 1836 540 rica askeri talim ve terbiyeye dikkat edilmekte ve bu İki fırkanın en ağ- dan 200 bin kişilik büyük ve mo- dern bir ordüya çekirdek vazifesi görmekte olduğunu bildirmektedir. Bu hal, Amerikanın v36k şarkta İlelebed el! kolu bağlı kalmak niye- tinde olmadığını gösteren deliler. den biridir. Amerikadaki bu canlanma etra- tında tam bir fikir vermek için şu- nu da kaydedelim: Uzak şarktak! hâdiseler yüzünden, Amerika dış ticareti son dört ayda 378 milyon dolarlık bir zarara uğ- ramıştır. Amerika ya Iaponya gibi “her an #flâk kullanabilir bir devlet,, olmr. Ya, yahut dış. ticaretinin eh mühim bir sahasını terketmeye mecburdur. Amerikan bütçesi Ruzve'tin bu saha. Yı terketmemeğe karar verdiğini göze vuruyor, Şekip GÜNDÜZ güzele batı | birden öldürülmesi vesile cuklarını yer. Biliyor musun? Erkek kediler mademki dişi kedilerin yavru- larını yiyorlar, dişi kediler ya doğur- mamak ya kendi çocuklarını kendileri yemeli, , Antoniyo yavaşça Peddroya sordu: — Nine frengiden filân mı çıldır. mış?, md — Hayır, veremden. .Yani verem ze- mini hazırlamış ve demin söylediğim hâdise, Astorya grevinde iki oğlunun olmuş... Yemek sofrası toplandıktan sonra Konç'ta yatağının yanına gelen karde- şines — Şimdi göreceksin Antoniyo, dedi. Nine rüyasını anlatacak. . Filhakika, kumaşı yamalı yeşil kol- tuğun içine kırmızı baş örtüsiyle gö- mülen Nine buruşuk şirin yüzünde göz- lerini koca koca açarak anlatmağa baş- lamıştı: — Bir rüya gördüm çocuklar, Ne tuhaf, ne tuhaf bir rüya, Yalnız &ana söylerim Don Pavlo. Başka hiç kimse dinlemesin. Olur mu? Başka biç kimse dinlemesin, Pedro: — Dinlemiyoruz Nine, dedi. Bık Tonton amca Düelleda ben Don Karlosla konüşuyorum. Anto- niyo da kardeşiyle meşgul,, Sen anlat... — Ben anlatıyorum.. Büyük, büyük, büyük bir bahçe, Don Pavlo.. Bahçede kırmızı, kırmızı çiçekler. Ama nasıl kırmızı, kıpkırmızı; ama nasıl koca man, koskocaman. oKoskocaman, kıp- kırmızı çiçekler.. Ağaçlar var, siyah, siyah, siyah.. Yüksek, upuzun, simsi- yah ağaçlar. Bir rüzgâr esiyor, Don Pavlo, bir rüzgâr, sanki köpekler ulu- yormuş, ateş ateş gözlü kara kediler miyavlryormuş, çok çok papaslar dua ediyormuş gibi.. Anlıyor musun Don Pavlo?, — Anliyorum Nine.. Sonra?. — Sonra, çiçeklerden biri, o kırmızı koskocaman çiçeklerden bir tanesi bir- sapından koptu. Yuvarlandı kırmızı çiçek. Yu- denbire incecik, küçücük, varlandı. Yuvarlandı. Benim de ayak- larım çıplak.. Üstümde beyaz bir enta- ri var, Etekleri çıplak ayaklarıma do- kunuyor.. Şaçlarım uzun, uzun. Omuz- Tarıma dökülmüş. Anlıyor musun Don Pavlo? Saçlarım böyle değil, sarı, altı gibi, anlıyor musun? — Anlıyorum Nine, — Sapından kopan çiçek, hani o kır. mızr çiçeklerden biri, hani-'o yuvarla- nan çiçek, geldi, geldi kucağıma düşü- verdi.. Baktım. Yedi yaprağı var. Ye- disinden de kan sızıyor. Ama nasıl kan. Sıcak, sıcak, Öyle tuhaf, öyle acı bir kokusu var. Kan., Ellerim, yüzüm, gö“ züm, beyaz entarim, çıplak ayaklarım kan içinde kaldı. Uzun altın saçlarımın dibine kadar kan bulaştı. Sonra. Antoniyo; dayanamadı sordu: — Sonra? , Nine birdenbire üyanmış gibi“ Antç- Uykudan uyanınca gözlerimi sıkı e kı kapadım. Sıkı örkr.. Rüya kaybolma sın diye. Koştum geldim buraya. an- latmak için... Koştum geldim ki bu kız doğurmasm.. Sen hâlâ doğurmadın de- gil mi?, Konçita âdeta üzülerek cevab verdi? — Doğurmadım Nine... — Doğurma,. Sakın doğurma, Do- gurma emi... Pedros , — Saatine baksana Antoniyo, dedi.. Antoniyo şaşırdı; — Saatime mi bakayım?. — Evet. Saatine bak.. Saat kaç An- toniyo?, — On ikiyi geçiyor. Pedro ayağa kalktı: — Eh, öyleyse bana müsaade, de- Antoniyo da birdenbire ayağa kalktı ve sonra bu âni hareketini belli etme- meğe çalışıyormuş gibi alâkasız bir sesle sordu: — Nereye gidiyorsun Pedro?. Pedro henüz cevap vermedi. Anto- nİyonun uzun kirpikleri arasıridan göz- lerini görmeğe çalışarak: — Nereye gittiğimi merak mı ediyor- sun Antoniyo? dedi. Ekmek uzatmak, şarab koymak süre- tiyle Pedronun Antoniyoya karşı gös- terdiği dostça mlâkadan sonra içi rahat etmeğe başlıyan Don Karlosun gene birden bire canı sıkıldı. Pedronun An- toniyoya: “Nereye gittiğimi merak mr ediyorsun,, deyişinde acayip bir ela vardı, ' i (Devamı var) 11 İKİNCİKANUN — 1008. Tacik diyorki: “Şürayı aske" ri,, de dövüşen paşalar | EMENDE, San'ada — ne zaf” halk ayaklansa, kargaşalıklif çıksa, hemen, sefalet içinde önle , talisiz Anadolu yavruları askere rılır, yaparlar dolusu delikanlı, “ ve çıplak isyanı bastırmağa gönü” rilirdi. met erkânı da, saray mensupları ö* binlerce Türk evlâdını yurtlarınd” nzaklaştırmakla, binlerce ailenin “ kalacağını düşünmezlerdi İsyanı e keri tedbirlerden ziyade, idari birlerle bastırmak, , halkı memnu etmek suretile kargaşalığın o önüs” geçmek hatırlarına bile gelmezdi. Esasen Anadolu bir yangın yeri gibiydi. Binlerce masum halk, ya5” ayak, üst baş yırtık, perişan sürümü” yordu. Babası ölmeye Kirvem ökeö? avrularm talisiz ari, yi an kimsesiz kaldıkları yetişmiy©” muş gibi bir de kulübelerinin kap Yarma Azrail dikildiğini görürl “Tahsildar! Bunlar vergi almak için yapm dık fenalık bırakmazlardı. Liy? liyme olmuş yatakları, pa; yorganları, tohumtukları, yemek Pi” şirecek bir tek tencereyi, tarlayı #€ recek yezüne öküzü müsadere etmek ten utanmazlar, vicdanları ve sursi Tarı kızarmazdı, . Yoksul analar, yetim kızlar; ihti“ yar nineler, vergi diye zorla alına" mallarını geri istemek, © haklarım müdafaa etmek ri a Li vralarla örterek, ay bie; kasabalara inerler, o nahij* müdürlerine, kaymakamlara baş v9 rurlar, toprak bellemekteni şel kaybetmiş nasırlı ellerile, istidala” uzatarak, hırsız ve salim lardan merhamet ve hak isterleri” Bunları kimse dinlemezdi, LAfls rma kulak asan olmazdı. yırtarlar, sahibini tersliyerek, kovs” İar, perde çavuşlarma (kapı dışa” attırırlardı. 1905 yılında da Arabistan tarafl#” rmda bir isyan çıkınış Arap kabile” leri ayaklanmışlardı. Asfler, HüdeY” denin şarlımdaki San'ayı sarmışlaf” dı. Muhasara epey sürdü. Nihayet bİf gün İstanbulda bir rivayet çıktı: A# | kerler, asilere karşı uzun zaman ms” kavemet süntermisler, fakat nihayet teslim olmağa mecbur Bu rivayet ikinci | Abdülhamidi” kulağına kadar gitti, Kin telâş» düştü, Hemen emir vi : — Anadoludan asker o toplansım San'ayn gönderilsin!.. Padişah bu emri verdikten sonr# Arabistanda çıkan isyan hakkmd? kat'i tedbirler alınmak üzere, Yıl dızda bir (Şörayı Alil Askeri) kurul” masmı münasip gördü. Bu hususi# Berasker Rıza paşaya bir iradei #© niye gönderdi. Yüksek askeri komisyon 20 marf 1905 de Yıldızda toplandı. na “Yaveranı Hazreti Şehriyariden» genç, ihtiyar birçok paşalar, Topl” ne müşiri, Yıldız muhafızı, Se Rıza pasa çağrılmıştı, Içtimaa razam Ferit pasa riyaset ediyordu Bu pasa kalabalığı arasında sinin önü İlikli, nar çiçeği ki fesile yalnız bir sivil ağam göz? çarpıyordu: , İkinci kâtip İzzet paşa?., İzzet pasa, ikinci — Abdülhamid!” muhabbet ye itimadını kazanmış 19“ sanların en başımda gelenlerdendi Tin müşkül zamanlarına, en möl hâdiselerde onunla müsavere ; Babıli İle temasa, © mazırlarla SÖ rüşmeğe onu yollardı. Yilksek askeri komisyona da oni gönderdi. Toplantıda, Arap isyan” nm önüne geçmek için herkes aki” na geleni söyledi; o tedbirler teklif etti, Riribirine uymayan fikirler 0” taya atıldı. — Toplantı çok hararetli olda, İş M0 nakaşaya kadar vardı. — İleri Si sözler söylendi, İzzet paşa, iki de salondan çıkıp, müzakere safı Ahdülhamide bildiriyor, tekrar #919 na dönüyorda, Müzakerenin- hararetli bir gam” nında, dışarda bulunan İzzet pas salona girdi, Söz söyliyen paşalaf” dan birinin sözünü © kesti, salon” havasındaki karara muhalif bir te“ lifte bulundu. Bu damdan dişer gibi bir sekili Serasker Rıza paşa sinirlendi, bir sesle tekdir etti: — Bu asker işidir, sizin © aklın ermez! Kendinize taallâku olmay?” İşlere karışmayınız. İzzet paşa asabiyetle cevap verdi? — PekalA aklım erer. Sizin er .; sankf ne oldu. Gördük.. Rıza paşa köptürdü: — Bana cevap ve: ik bir tene cevap vermel )