ı * BİRİNCİKÂNUN — 1937 Yazan : L':";iyuslıa- Kornelya arasındaki karılık kocalık Tine Lâkin az sonra kartal havada ıqm:d’mı). yine üzerlerine üoğrü «ü- b Ve fakkeyi Perisküsun - başına We _"mlîıı. O zaman Tanakil sevinç Te ÇAST dökerek kocasıni — kucakla: * ç Gözün aydın sev bu- q*îb * Bu hal, senin Ramaya kral Hak'_"! ülâmettir. Ky katen de söylediği çıkmıştı. Pe- İty k, Hilesinden, Romada hüküm sü- _“.'zl Ancus çok hoşlanıvermiş ve o ÜN b Cana yakın bir güzel olan Ta Jir müddet safasını süren bu z PEThul bir sebeble hiç beklenmedik liık:'""hdı ölüvermişti. O zaman Pe- isini halka sevdirmenin ve lş_eh Seçilmenin yolunu — bulmuştu. n M Rün buzündür Tanakt, Palâtinüs | V Mdden ayrılmamıştı. H*h Ve gözü kanlı, karmakarışık bir Ka Yasadığı Ramada bir kadınım bu Fi yaş Zün zaman tutunabilmesi yalnız ş"lü €seri değild. Tanakii eline ge Pi g Romayı elden çıkarıramak için B R: tle çalışmış ve her şevden ev. Üh İ':îl'ı Romalı olmıyan bir küvve- İoq.ı altına sokmuştu: ""’l!er Ni Etruryadan gözü pek sü- Mi y Petirmeye teşvik etmiş ve çok M Kandan gelen bu süvariler az- 'ıc:*r domuz gibi vabşf Romalıla- t."klldn-ımu bir hale sokmuştu. ç € Periskus Romayı imar için h!!!ın_ııı: ama Romaâlılara ken- K bir fürlü sevdirememişti. Halk A'P Yabarncı gözlü İle bakmış ve M İt #üvarilerin saçtığı dehşet &Ş ** Perinkusa karşı olan nefret- nq:':,'""'-'â"— Ona Tarkinyüs, yani L:'Hoı diye İükan takmışlardı. Böy- İ'% Periskusun bir Romalı olmadı. 5.'.“’ yabancı, bir gâsıp olduğunu ae tmek istemişlerdi. Ve bu keli- Sdar tutmuştu ki krallık bane- adr Tarklnyus oluvermişti. kş %İldon Periskusun bir kız ve |- ”y— $ocuğu doğmuşlu. Kızı Ser- T“”îyüu!e evlendirmişlerdi. Pe- 'i MA krallığı zamanında bu Ser- mh_ Tültiyüstin kraliçe Tanakil ta- y—ı T rAŞ Bevildiği rivayet edilmişti. Anakil ona kızını verince bu &Wl—'ın önü bir parca alımıver- İ "âî bir müddet gonra, Peris- 'fı..% kraliçe Tanakil, oğulları "'k Ve Lüçiyüsü hiç düşünmi- İ Serviyüs Lüçiyüs hiç düşünmi. Nüyiy “Edikodular, yine almış yürü- S Ftle kıznın iki kız - çocuğu “'hı doğurmaz ölmesi ve Servi - Ni Bliyüsün kral sef de ral sıfatiyle, Tana. “ıhunu:lht ve taç muhafızı sıfatile Ud vaşeki taş binanın büyük oda- N__'h Yana serilmiş ayı postları w::'m.vı başlamaları bu de- -! bir kat daha arttırmıştı. Hü ŞÜ Tulliyüstin Periskusla Ta- .ım İzindan doğan iki kız çocu- Hu.unhcll ve on beşinci yaşları- ,:S açi Zaman evveli büyük da liı:"hçu?m ve-bir müddet son- dayıları Kassiyüs'ün sev. a Ol i - € bü Muşlardı. Maamafih kızla laima kücük dayısına SÜD ŞU, Fakat - her nedense ;'—a M"'“m. Tulliyüs gürtin birinde ğ,h;-;îrıım İradesine açıktan a- * Ray *fet edemedikleri için Tul. iî::ş;&üı de kiz kardeşinin kü- '!ı.,_;' m“fnelyımn kocası olmayı t| M%“Hn' karısı olmuş ve ard arda Ko Oğürmüştü. Lükin — Luçi- N:T;â kalmıştı. Evlendiği gün - Sİyüs daima odasına geç karısını uyandırmıya lü- Yatmakta olduğunu farket hareket ederek — bir %olın Tulliya büyük dayı- bq di İYus'a karr olmasını tensib Va 'Sün devamil karısı olma- #lerdi. Tulliya Kassiyüsün % 'Ya arasındaki karılık ko- ve "’d'l güzel Kornelyanın Nizamettin Nazif sözde kalmıştı | keçi postuna uzanıyor, horlıya horli. ya uyuyordu. Betbaht Kornelya! bunun sebebini ve manasını bir türlü anlıyamıyor, i- kide bir Tulliyaya başvurup, derdini dökmeye savaşıyordu. Milâttan beş asır önce Romada bu dişinin şu erkekle ve şu erkeğin bu di giyle düşüp kalkması pek o kadar Ü- zerinde durulur. meselelerden sayıl - mazdı ama, baş başa bir odada kaldı- ğı bir genç kadına bir erkeğin devam- L surette lâkayt kalması hiç de iyi tefsir edilmezdi. * “Tulliya kız kardeşiyle konuşurken, dertlerini can kulağıyla dinliyormuş gibi bir tavır takımıyordu. Fakat ha- kikatte Lüçiyüsten her bahsedişinde Kornelyaya karşı içinde bir kin du- yuyordu. Bu kin gün göçlikçe artıyor. şiddetleniyor ve şiddetlendikçe daire- sini genişletiyordu. Şimdi, yalnız kız | kardeşine değil, sevgilisini kız karde- sİ ile evlendiren babasınn ve Roma tahtına yanlışlıkla şöyle bir ilişmesi- ne bile kızıp homurdanan büyük ana- sına, babasının her emrini dinliyen Etrüsk süvarilerine, Etrüsk süvarile- rinin şiddetine isyan etmiyen Roma halkına, babasına tam bir itimad ile bağlı olan senatoya, Jüpiter mabedi- nin kâhinine, Palâtinos tepesindeki Tarkinler sarayımı gökten yıldırım yağdırıp mahv ve harab etmiyen ta - He, her şeye her şeye kıziyor ve gün- den güne artan bu hiddet ve kin İle bir kat daha geytanlaşan, hir kat da- Ha şerirlöşen dimağında biribirinden kanlı ve korkunç plânlar doğuyardu. Karar'mı çoktân vermisti: Sevdiği erke; kolları ına &- tılmaktan, esk!'si gibi büsbütün Lü- çiyüs'ün olmaktan kendisini meneden her sebebi ortadan kaldıracaktı. Ma- demki Lüçiyüsün karısı bulunuyordu ve mademki Kassiyüs zaman zaman kendisini Lüçiyüsten ayrı kalmıya Tmecbur ediyordu; o halde kocası Kas- siyüs ortadan kalkmalıydı. Kız kardeşi Kornelyaya karşı için- de arasıra bir yakmlık duymuyor de- ğildi. Kornelyanın kendisine daima saygı gösterdiğini, her istediği şeyi yaptığını biliyor, çocukluklarında bir arada geçirdikleri tatlı günlerin hiç- bir fena tarafını hatırlıyamıyordu. Hem bu Kornelya ne güzel yemek pi- şiriyordu. Kendisini kudurtan her hırsa kız kardeşinin yabancı olduğu - nu da biliyordu. Bu betbaht kızın ha- yatı hep mutfakta geçiyordu. Sonra onun kendisini pek çok sevdiğini, hat | tâ: « Kornelya, vazgeç Lüçiyüsten... Kassiyüsle yahüt herhangi bir kö- tü Romalı ile evlen!,, Demiş olsa en ufak bir itirazla karşgılaşmıyacağını da kestiriyordu. Lâkin böyle bir teklifte bulunmıya ka dunlığını saran hudutsuz gurür asla müsamaha etmiyordu. Bunun için o0- nu öldürmeyi, ona içini açmıya tercih ediyordu. Babasını ise en ufak bir te- reddüd duymadan ölüme mahküm et- mişti, Hiç kral Serviyüa Tulliyüs öl- dürülmeden krelm kızı. Kornelya ve kralın damadı Kassiyüs öldürülebilir miydi* | — İlkönce sır£ bir âşkın Romalı bir kıvrak karı ruhunda kopardığı ihti « ras ve gehvet fırtınalarmı kargıla. mak, bastırmak için çareler düşünen bu şerir kafa, yavaş yavas içinde baş- ka birtakım ihtirasların da tepreşti« Bini, birtakım başka tellerin de seş verdiğini hissetmişti: Hükmetmek. Romüya — hükmet- mek... Önüne geleni istodiği anda, e- | | tediği şekilde kahretmek ve - diledi her lütfu dilediği her şahsa, İstediği Anda, istediği yerde ve kana kana bahgedebilmek; taç giymek! (Devamı var) HABER-AY,?_M!_ z — Yüz elli milyon İlira kazanan muharrir 5 Edgar Valas zabıta romanı yazarak bir milyön Jira kazanmıştı; Kadın romancı Jorjsan ise daima parasızlıktan şikâyet ederdi .Aeş'ur bir Fransız edibi, tâbilne yazdığı mektupta şöyle diyor : “Şapkalarımın en yenisini, yani giyi.ebilecek halde olanını kazaen Sen nehrine düşürdüm, rica ederim bana biraz para gönder ! ,, Bu makaleyi aldığımız Fransız mec. müası, merbametsiz tabilerin elinde oyuncak, halkın rağbetinden mahrum olan muharrirlerin zavallılığından bah sederken şöyle diyor: “Muharrir denildi mi, İlk evvel akla, paltosunun rengi uçuk, pantalonu ütü- süz saçları perişan, cebi dağma boş bir şahsiyet gelir. Hayatını kalemiyle temin — edenler. den pek azı - istisna edilirse ekseriyet böyledir. Ser.benin hesap deflleri Halbuki bir roman yazıp milyonlar kazanan muharrirler pek çok.lur. Bugün ismi ve eserleri unutulan (Seribe), zamanında hem şöhret, hem de büyük bit servet kazanmıştı. 1810 dan 1881 & kadar roman, dram, hikâye, piyes olmak üzehe 417 eser yaz- mıştır, Seribe'in babası, bir kumaş tüccarı ÖBi öl izaman oğluna küçük bir servet bıraktı. Yılda beş bin frank ka - d gelir,. Yirmi yaşı la fakülteyi bıraktı. Vod. vil, varyete tiyatrolarına piyesler yaz- maya başladı. 1919 yılında bütün bir mevsim Varyete, Vodvil ve Sen Marten tiyatroları hep onun piyesler'ni oyna- dr. 1819 da 17 bin frank kazanmıştı. Bu yıldan sonra kazancı mütemadiyen ar. tıyordu. Yazı hakkı olarak 1821 — de 40.000 frank, 1829 de 119 bin frank al- meşti. ÖO zaman için bu, pek büyük bir paar idi. Seribe, çok tedbirli ve muktesit bir Adamdı. Aldığını, verdiğini günü günü ne delterine kaydederdi, Hayatı çok muntazamdı, Biriktirdiği paralarla araz, satın alır, evler yaptırır- dr. 1830 da, (Racine) ölünce onun yeri. ne Prahsız akademisi azalığına geçlidi. Bu sobeple masrafların: arttırmrya mec- bur oldu: “Geçen sene 88 bin frank 81 santim sarfetmişim.. Evvelki seneye nisbetle Yüzde 30 fazla.. Bundan böyle mastafı- mr biraz ekeiltmeliyim.. Kazancımdan fazla sarfedersem, ihtiyarlığımda ne ya parım?.,, Diyor.. 1855 de 232,070 İrank kazan. dı ve bu para ile (Sesicourt) taki ma- Hikâncsini büyületü. Defterinde; bu sene zarfında bir köşk, bir çAftlik, bir buğday mMakinesi satın aldığını da yazıyor. Paralarının bir kısmını Holanda, Amerika ve Ruz. ya bankalarına yatırmıştı. Emlâki yılda 150 bin frank irad getiriyordu. Opera, Jiümnas, Opera, Komik tiyatrolarından da tahsisatı vardır. ğ Ömrünün sonuna doğru eserlerin'n eski rağbeti kaybettiğini görlünce mü - terssir olmadı: iz ihtiyazladık. Halk ve tiyatro müdürleri artık bizden yüz çevirdi, Beis yok! Biz de yerlerimizi getçlere terkederiz, Şimdi sıra onların... diye te- selli buldu. Malikânezine çekildi. Zen. gindi, düşüncesi yoktu. 20 şubat 18661 de öldü.. Viktor Hügonun serveti Viktor Hügo; prensip adamı İdi. Artistlerin, sanatkârların da, tıplıı bir tüccar gibi, bütçew, hesap defteri olma- &1 taraftarı idi. Kazancını, masrafını bir deftere yazıyordu. İlk eserinden 8 yüz frank, ikincisin- den bin frank kazanmış ve bununla ev. lenmişti. Yirmi senelik bir çalışmaklan sonra, defterine şunları yazmıştı: “Bu müddet içinde kazandığım 500 bin franktan 300 bin-frangam var.Bun. Tarı bankaya yatırdım, dokunmuyorum. Öldükten sonra karımın, çocuklarımın ihtiyaç içinde kalmalarını istemem, Bu nun faizi ve yevmi kazandığım para be- | işinden yüz bin frank borçlanmışt:, Şe. refin? muhalfara için bu parayı, edebi kazancından yavaş yavaş ödedi, Her gün evinin kapısında bir sürü alacaklı birikirdi. Mektup yazmadığın - dan şikâyet eden Madam Hanskayı, pul (Jorj arTVbMcanSo.e .ş sh ah shr shrs parası olmadığını, bu sebeple mektup yazamadığını itiraf etmişti, Halbuki çok para kazanıyordu. Yıllık kazancı 1$0 bön frange geçiyorldu. 1834 de bir dostuna gönderdiği mek- tupta: “Bir tarafa 37 farak borç, bir tarafda da kocaman bir deste kâğıt, bir şişe mürekkep, iki, Üç kılem Xo nuz, vaziyetimi derhal anlarsınız. nurdüzeltmek için bana iktidar değil, demir gibi sağlam bir shhat temenni e- diniz.,, | ni ve on bir kişklen ibaret ailemi ge - |Rodyord Kiplingin milyonerleri çindirmiye kâfidir. Kimseye borcum yok. Masrafım da © kadar çok — değldir. Yirmi beş frank- lik bir palto giyiyorum. İki senede bir şapkamı değiştiriyorum. Kışın soğukta çalışıyorum. Akademiye de yürüyerek gidiyorum.,, Bununla beraber Belçikaya iltica et- tiği zaman sefalete düşmüştü. Kü bir odada oturuyordu. Eşya namıma de- mir bir karyola, tahta bir masa, iki de sandalyeden başka bir şey yoktu. Ayda yür fratıkla geçiniyordu. Fakat, (Sefiller) tomanı ve iktısadı riayeti sayesinde vaziyetini pek çabuk düzeltmişti. (Golva) gazetesine tefrika olunan bir romanından 500 bin frank almıştı. (Viktor Hügo) da servetini ecnebi banbalarına yatırıyordu. Öldüğü za- man İngiltere bankasında 425.000 frank para ile yılda 35 frank irat getiren hisse senetleri bırakmıştı, Parasız muharrirler (Jetj San) daima parasızdı. Pazasız: Irktan şikâyet ederdi. (İndian) adlı ro- mani yle büyük bir göhret kazanmıştı. Eşerlerini oldukça pahalıya satıyordu. Fskat hesabını, aklığını, verdiğini bil. miyerdu. Tabilerden, gazete idarelerin. den daima avans alıyordu. Terzileri, şapkacıları, para istediler mi, ellerine bir pusla veriyor, (Revue des Devx Monües) idaresine gönderiyordu., Bu mecmuanın muhasebicki, — veznedarı, (Jorl San) nın alacaklılarından, borç « larırı ödemekten bikıp usanmışlardı. O devrin ekseri muharrirleri sefalete yakın bir ömür sürüyorlard. (Alfred vle Vigny) yazılarından pek az para a. İryordu. (Th, Gautier), (Matmazel Ma- upin)|) isimli romanını 1.500 franga sat- mıştir. Tahiine yazdığı bir mektuptan mali vazivetinin fena olduğu anlaşılır: *“Sapkalarımın en yenisini, yani giyi. lebilezek halde olanını dün kazac1ı Sen mehrine düşürdüm. Size çok tica ede - rim, bana biraz para gönlderiniz.,, (Tenore de Balzak) bör avukat kât'hi idi. Hessba hiç aklı ermezdi. Ne aldığı- nı, ne de verdiğini bilird. Bir matbaa Şüphesiz, İngiliz muharrirlerinin en büyüğüdür. Öldüğü zaman varislerine 750 bimİngiliz lirası miras bırakmıştır. Bugünkü piyasaya göre 4 milyon 725 bin Türk lirası. Eserlerinin her biriesi senede en aşağı 300 bin nüsha satılır'dı ve elin da sa « tılıyor. (Kipling) on dokur yaşında iken (Lahör) da bir matbaada çalışıyordu. zı gürlerini toplamış, küçük şeklinde bastırmıştı. Tsadü itlerin Mdikkat nazarını ir; (Lahor) dan Londraya f Bir evin tavan arssında küçük bir oda tuttu. Eline geçen gazeteleri, kitapları oku. yordu. Biricik arzusu gazeteci olmak - tr, risalelerden biringç bir makale yaz . di. Ve büyük bir şöhret kazandı. Ame- rikelr bir tabiin genç kiziyle evlenci. Lortiradan hoşlanmıyor, vaktini, öm rünü seyahatle geçiriyordu, Cenubi Af. Yeni Zelândayı Yol arkadaşları, karısı, Şeksperin, Mopasarım, Lâmarti- rün eserleri, bir de İncili idi . (Göl) şairine prestiş ederdi. Hattâ parmağında taşıdığı tek bir yürüğün halkası içine (Lâmartin) in mezar ta. şında yazılı olan şu beyti hâkkettirmiş. tı: “Dajma ümitvarım!!...,, Ingiliz lirası doğuranlar İngilterede, (Kiplâg) ten sonra esere lerinden en çok para kazanan müuharrir (Sir Hali Caine) dir. Öldüğü zaman 250 bin İngiliz lirası bırakmıştır. Za- bıta romanları yazmakla maruf (Edgar Vallac), eserlerinden bir milyön lira kazanmıştır. (Nöcl Covard) senede 50 in Hira kazanır, Meşhur mizah muhatriri (Barnard Şhaw) yılda 5 Obin Wra kazanıyordu. H. G. Walis ilk senelerde makafeteri- Te 380 lira kazanmıştı. Sonraları, (Gö. rülmeyen adam), (Vakit geçirme ma - kinesi) gibi eserlerinden milyonlarca frank kâr etmiştir. (Umumi tarih) ni 80 bin liraya satmıştır « rikayı, Avustralyayı, baştan başa dolaştı.